Tokyo Gezi Rehberi: N’oluyor Kardeşim Ne Bu Tantana?

Hayatınız boyunca yalnızca filmlerde göreceğinizi sandığınız bir yere ayak basabilmenin verdiği mutluluktan daha da güzel bir şey varsa, o da söz konusu yerin gerçekten de tam olarak filmlerdeki gibi çıkmasıymış. Tokyo dostum, sen gerçekten de filmlerdeki gibisin??? Bak o kadar filmlerdeki gibisin ki, bir önceki cümleyi dublajlı gibi yazma isteği uyandı içimde. Tokyo için yola çıkmadan önce bir heves tekrar izlediğim Lost in Translation’daki hissi öyle bir aldım ki bu şehirden. Geceleri sokakta yürürken koca koca binaların üstünde, dev gibi ekranlardan gözlerini üstüme dikmiş ve muhtemelen X ürününü almamın benim için ne kadar da hayat değiştirici olacağını söyleyen pembe saçlı ve tuhaf gülümsemeli Japon reklam yıldızları ile her göz göze geldiğimde Tokyo’da geçmemesine rağmen Blade Runner o kadar çok kez geldi ki aklıma. Umarım Almanca’da falan bu durumu anlatan 2342 harflik bir sözcük vardır; “bir filmin size yaşattığı duyguların aynısını gerçek hayatta yaşamak”. Şöyle bir düşününce bu hissin yalnızca şehrin kendisi ile bir ilgisi olduğunu sanmıyorum. Yani şu şekilde ifade edeyim; eğer Japonlar bizim gözümüzden bakınca bu kadar “acayip” olmasalardı ve şehirde adım attığınız her dakikanızda sanki farklı bir gezegende kurulmuş alternatif bir medeniyeti ziyaret ediyormuş ve “hmm demek Satürn’deki insanlar da böyle yaşıyorlarmış” gibi hissediyor olmasaydınız, Tokyo’yu Hong Kong’a ya da ne bileyim yer yer Bangkok’a bile benzetebilir ve bu kadar farklı duygular ile anımsamayabilirdim. Ancak tüm bu faktörler, yani o şehir, o yaşam biçimi, o insanlar ve neler döndüğünü bir türlü anlayamadığınız yüzlerce şey birleşince, kendi evinizin buzdolabında durduğunu unuttuğunuz bir meyveyi burada görüp o bile gözünüze değişik gelmeye başlayınca anlıyorsunuz; Tokyo başka bir yer, Tokyo bambaşka bir yer ve dünyanın başka hiçbir yerinde Tokyo’da hissettiğiniz gibi hissetmeyeceksiniz. 

Tokyo Gezi Rehberi
Yukarıda söz ettiğim hislerin ne kadar pozitif ya da ne kadar negatif olduğunu hala tam olarak konumlandıramıyor, bir türlü Tokyo’yu sevdiğim şehirler listesine koymayı isteyip istemediğime karar veremiyorum. Tek emin olduğum şey, orada geçirdiğim tüm günlerin koca bir şaşkınlıktan ibaret olduğu. Bir şeyler oluyor, birileri sürekli bir yerlere koşturuyor, üstünüze insan akıyor, tabelalar, bitmek bilmeyen bir gürültü, gece ve gündüz arasındaki farkın o kadar da öneminin kalmayacağı kadar ışık, neon tabela ve sonu gelmez bir kaos ve telaş, telaş, TELAŞ. An geliyor, yolda birini durdurup BİR SANİYE DURUR MUSUN, Bİ’ NEFES ALIR MISIN demek istiyorsunuz. Yabancı olduğunuzu, gerçekten de her şeyinizle, her zerrenizle yabancı olduğunuzu iliklerinize kadar hissetmenin verdiği acayip bir duygu ile dolaşıyorsunuz sokakları. Bir yandan inanılmaz özgürsünüz, çünkü kimsenin umurunda bile olmadığınızı biliyorsunuz, ardı ardına bir kişiyle bile göz kontağı kurmayacağınızı bildiğiniz günlere uyanıyor ve sokağa her gün o şekilde çıkıyorsunuz. Bir yandan da nedenini bilmediğiniz bir samimiyet ihtiyacı duyuyorsunuz. Ne bilelim yanınızdan geçen biri size gülümsese keşke, ya da metroda yanınızda oturan iki kişi birbirleriyle konuşup gülüşseler mesela -neden buna ihtiyacım var bilmiyorum ama demek varmış ve buraya gelene kadar bundan haberim yokmuş- neden sürekli bu kadar robotik ve itaatkar davranmamız gerekiyor diye düşünmeden edemiyorsunuz. Türkiye’deyken rahatsız olduğunuz bazı şeylerin o kadar da fena olmadığını düşünmeye başladığınız anlar bile oluyor. Neticede biraz zaman geçtikten sonra tüm bu duyguları tek tek aklınızdan geçirip şöyle bir değerlendirince, bir başka ülkede ve başka bir kültürün içinde olduğunuzu bu kadar güçlü bir şekilde hissedebileceğiniz sayılı yerlerden birinde olduğunuzu fark edip tamam diyorsunuz, bir ihtimal olmasını beklediğim o “bu şehir benim şehri olacak” duygusunu almamış olabilirim
, ama yine de iyi ki bu ülkeye ayak basmışım, çünkü ne hissettiğimi tam olarak tanımlayamasam bile, dünyanın başka hiçbir yerinde böyle hissetmeyeceğim.

Tokyo’ya yaraşır şekilde biraz uzun bir giriş oldu ama, artık Tokyo Gezi Rehberi kısmına geçsek iyi olacak galiba, yoksa ben Tokyo Günlükleri diye kitap yazmaya başlayacağım,  buyursunlarrr.

Başlamadan gelen not: Buraya kadar geldiyseniz muhtemelen Japonya Yeme İçme Rehberi ve Japonya Gezisi Nasıl Planlanır yazıları da işinize yarayacaktır. Daha uzun bir geziye çıkıyorsanız Osaka Gezi Rehberi, Fuji Dağı Gezisi Notları ve Kyoto Gezi Rehberi de sizi bekler. (Japonya bize bi devlet nişanı falan mı verseniz bunca yazıya ne bilelim)

Tokyo Gezi Rehberi

Tokyo Gezi Rehberi
Tokyo Gezi Rehberi: Tokyo’ya Ne Zaman Gidilir?

Tokyo’yu ziyaret etmek için en iyi dönem aslında biraz da kişisel görüşünüz ve kalabalıklara ne kadar tahammül edebildiğiniz ile ilişkili. Özellikle ikinci konu zaten Tokyo’da birkaç günün ardından potansiyel bir sinir krizi sebebine dönüşebildiği ve üzerinizde Seda Sayan gerginliği yaratabildiği için biz size mevsim mevsim konuyu özetleyelim, siz seçiminizi ona göre yapın.

https://www.lonelyplanet.com/articles/top-things-to-do-in-spring-in-tokyo

*Tokyo’da İlkbahar: En çok tercih edilen dönemi en başa alıyoruz ki şu Sakura krizini baştan bi’ atlatalım. İlkbahar Tokyo’nun en turistik dönemi, çünkü artık Cherry Blossom mı dersiniz, Sakura mı dersiniz, efendi gibi kendi dilinizde kiraz çiçeği mi dersiniz bilemiyoruz ama, bu arkadaşların açtığı, şehri sardığı, metalcisinden hipsterına herkesi “gördüğü her çiçeği fotoğraflayan anneye” çevirdiği dönem ilkbahar dönemine denk geliyor. Ancak bu noktada bilmeniz gereken en önemli şey, bu sürecin 1-2 hafta gibi kısa bir süre devam ettiği. Sonra o güzel çiçekler o güzel dallardan düşüyorlar. (Yaşar Kemal hissediyor***) Yani özellikle Sakura görme peşindeyseniz o 1-2 haftalık döneme denk gelmeniz gerekiyor ki bu genellikle Mart sonu, Nisan başı gibi olsa da yüzde yüz tahmin edilebilir bir şey değil. Netice de doğa bu, abi 24’ü gibi çiçek açsak, 29’u gibi de düşmeye başlarız, planınızı programınızı ona göre yapın diye haber gelmiyor haliyle. Ben sakuradan falan geçtim kardeşim, hava güzel olsun derseniz evet doğru, Nisan-Mayıs aylarında hava 18-22 derecelerde ve gayet gezmeye elverişli. FAKAAAT. (bu fakatı Levent Yüksel’in Dedikodu şarkısındaki fakat tonlamasıyla okur musunuz rica etsem) Tahmin edersiniz ki bu inanılmaz fikre sahip tek kişi siz olmadığınız için bu dönem Tokyo’nın en turistik dönemi. Bu ne anlama geliyor? Daha yüksek fiyatlar, mekanlarda daha da fazla sıra bekleme problemi, otellerde yer bulamamalar, daha yüksek uçak bileti fiyatları ve tabii ki daha büyük kalabalıklar. Bizim özellikle bu dönemi tercih etMEme sebebimiz buydu ve eğer Sakura meselesine o kadar da tutulmadıysanız size de ilkbaharı es geçmenizi öneririz. Çünkü zaten Tokyo hiç turistsiz bile acayip kalabalıkken ve pahalıyken, bu haliyle gerçekten çok daha beter bir hal alıyor.

Tokyo Gezi Rehberi 7
*Tokyo’da Sonbahar:
Biz dedik ki, madem bu Sakura kalabalığı (çok iyi film adı olur bence çalan çalsın bunu helal ediyorum) ile cebelleşmek istemiyoruz, bu baharların ilk değil, son olanında gidelim, ağaçlar da çiçekli olacağına kızarmış bozarmış olsun, hem Sakuralar kadar sınırlı bir süresi de yok, o da güzel olur. E hakikaten de oluyormuş? Hatta bu dönem de genel olarak Japonya’nın turistik dönemlerinden biri sayılabilir, çünkü hem hava sıcaklığı gezmeye çok elverişli, hem de özellikle Japon akçaağaçlarının kırmızıya dönmesiyle sonbahar renkleri de şahane oluyor. Dolayısıyla bizim ideal dönem önerimiz genel olarak Japonya’ya Ekim – Kasım aylarında gitmek olacak.

Tokyo Gezi Rehberi
*Tokyo’da Yaz:
Tokyo’da Haziran’dan itibaren en çok yağmurun yağdığı dönemler başlıyor ve Temmuz sonuna kadar da böyle devam edebiliyor. Dolayısıyla eviniz konforunda yağmurdan hoşlanıyor olsanız bile gezerken baya sinir bozucu olabileceği için bizce Tokyo’ya yazın gitmek ilk alternatifiniz olmamalı. Ağustos ise genelde bayağı nemli ve sıcak geçiyormuş, şehrin göbeğinde bunu da isteyeceğinizi sanmıyoruz.

*Tokyo’da Kış: Tokyo’yu kışın ziyaret etmek çok da kötü bir fikir olmayabilir çünkü şehrin en az turist akınına uğradığı dönemi kış ayları. Hava ise gün içinde ortalama 9-10 derecelerde oluyor ve öyle kıyamet gibi soğuk olmadığı söyleniyor. Eğer şanslıysanız ve kar yağarsa (çok da sık yağmıyormuş) tapınaklar ve şehir parkları da çok güzel görüntüler veriyor. Özetle çok da ekstrem olmayan bir soğukta gezmekle ilgili sıkıntınız yoksa bizce kış dönemini de seçenekleriniz arasına alabilirsiniz. Hem uçak biletlerinin turistik dönemlerden daha uygun fiyatlı olması da bonusunuz olur.

Tokyo Gezi Rehberi
Tokyo Gezi Rehberi: Tokyo’da Ne Kadar Kalınır?

Öncelikle Tokyo Gezi Rehberi içinde okuyacağınız en güzel cümleyi kurmak isteriz; Japonya’ya giderken vize almanız gerekmiyor. Yani isterseniz gidip 90 gün kalıp dönebilirsiniz bile. (o nasıl istektir, seni tanımak istiyorum yiğidim…) Tabii biz olayı 90 gün bir ülkede kalma planı yapamayacaklar için daha spesifik hale getirecek olursak, Tokyo gibi bir şehre en azından 1 hafta ayırmanızı önereceğiz. Tokyo bir “ilginçlikler diyarı” olduğu için size çok fazla beklenmedik deneyim sunacak. Yani yediğiniz yemekten tutun, gezeceğiniz müzeye, gireceğiniz markete, ayak basacağınız her bölgeye ayrı ayrı şaşıracak ve gözlemlemek isteyeceksiniz. Ayrıca birtakım kaybolmalar, ne bilelim yol bulma problemleri, sıra beklemeler de yaşanacak (sıra beklemek Tokyo’nun olmazsa olmazı, her şeyin sırası var, buna kendinizi şimdiden alıştırın) ve kontrolünüz dışında vakit kaybettiren şeyler de yaşayacaksınız. Bir kere ortada koca bir dil bariyeri ve çok yüksek ihtimalle jetlag sebebiyle ilk 2-3 gün yaşanacak uyku düzenine alışamama krizleri de var zaten, onları bile göz önünde bulundurmanız lazım. Dolayısıyla panik içinde ve koştur koştur gezmemek için 1 hafta kadar ayırabilirseniz şehrin tadını çıkarmaya vaktiniz olur. Ancak eğer başka şehirleri de görmek istiyorsanız ve Japonya’da çok uzun zamanınız yoksa 3-4 gün gibi bir sürede alternatif meselelere taşmadan, turistik yerleri gezebilirsiniz.

Tokyo Gezi Rehberi
Tokyo Gezi Rehberi: Tokyo’ya Ulaşım & Tokyo’da Ulaşım

Tokyo’ya ulaşım kısmı işin en kolay kısmı, çünkü zaten seçenekleriniz belli. Biz Tokyo’ya Qatar Airways ile uçtuk, Doha’da mini bir aktarmamız oldu, “oh allahım iyi ki aktarmalı uçmuşuz bi inip yürüdük bi kahve falan içtik” diye seçimimiz için kendimizi övdük ve ardından Tokyo ile kavuştuk. İstanbul’dan Doha’ya uçuşumuz 4 saat gibi bir şey sürdü, Doha’dan Tokyo’ya uçuşumuz ise 9 saat civarı bir şey. Özellikle Qatar Airways’i promosyon dönemlerinden birine denk gelirseniz oldukça iyi fiyatlara Tokyo’ya uçabilirsiniz, bilet alma aşamasında promosyon olup olmadığını mutlaka kontrol edin.

Havaalanı ve şehir içindeki ulaşım meselesine girmeden önce aşağıdaki kısımları okurken karşınıza sık sık çıkacak olan Japan Rail Pass’ten (JR PASS) bahsetmemizde fayda var. JR Pass, Japonya genelinde Japan Rail tarafından işletilen tüm tren hatlarında ve EN önemlisi şehirler arası giden, Japonya’nın meşhur hızlı trenleri olan Shinkansen trenlerini belli bir süre boyunca sınırsız olarak kullanmanızı sağlayan bir pass. Eğer Japonya gezisinde Tokyo dışında Kyoto, Osaka gibi başka şehirlere de gidecek olursanız Shinkansen kullanacağınız için passi almanız konusunda ısrar edeceğiz, çünkü bu şekilde ÇOK daha uyguna geliyor. JR Pass ile ilgili her şeyi buraya yazmaya çalışırsak ayrı bir yazı olacağını fark ettiğimiz için bu konudan Japonya Gezisi Nasıl Planlanır yazısında ayrıca bahsettik.

Bu noktada bilmeniz gereken bu passin 7 günlük, 14 günlük ve 21 günlük şeklinde 3 seçeneği var ve geziye çıkmadan bir süre önce Türkiye’den satın almanız en mantıklı seçenek oluyor. Türkiye’de JR Pass’in tek yetkili satıcısı H.I.S Global (kendini başka JR Pass satıcısı olarak tanıtanlara kanmayınız) ve şuradaki link üzerinden satın alabilirsiniz. Satın aldıktan sonra birkaç gün içinde adresinize kargoluyorlar ve Japonya’ya ulaştığınızda hangi gün kullanmaya başlamak istediğinize göre havaalanında ya da şehrin birçok noktasında olan JR Travel ofislerine gidip bu passi aktive ediyorsunuz.


*Tokyo Havaalanlarından Şehir Merkezine Ulaşım

Tamam, herkes sakinliğini korusun, ŞU AN ŞEHRE İNMİŞ BULUNUYORUZ ve NE YAPTIĞIMIZI BİLİYOR GİBİ YAPACAĞIZ. Şimdi, Tokyo’da ulaşma ihtimaliniz olan iki havaalanı var, Haneda ve Narita. Bunlardan herhangi birine inmiş olabilirsiniz ve ikisinden de şehre kolay ulaşmanın yolları var ve siz de aslansınız, kaplansınız, sorunsuz bir şekilde bu işi çözeceksiniz. Her ikisine göre de çözümlerinizi özetleyelim.

Tokyo Gezi Rehberi
-Haneda Havaalanı’na indiyseniz:
Bu Tokyo şehir merkezine daha yakın olan havaalanı, yani kontrolünüz dışında da olsa başınıza iyi bir şey gelmiş ve evinize/otelinize daha kısa sürede ulaşacaksınız.
Bu noktada Tokyo şehir merkezine ulaşmak için seçeneklerinizin derinine inecek olursak;

*Tokyo Monorail: Bu JR Pass’i olanların kullanması mantıklı olan yöntem, çünkü pass varsa ekstra para vermeyeceksiniz. (pass olmadan fiyatı 500 yen) Bunu kullanacak olursanız Hamamatsucho adlı durakta inip (zaten hattın son durağı bu), orada eviniz/oteliniz neredeyse ona göre hat değiştirmeniz gerekecek. Bu tren gece 12’ye kadar çalışıyor aklınızda bulunsun.


*Keikyu Railway Treni:
JR pass almadıysanız en uygun fiyatlı seçenek bu. (300 yen) Tabii ki istiyorsanız yine de yukarıdaki Monorail’ı da kullanabilirsiniz, ama Keikyu’yu kullanmanız daha ucuz olacağı için bunu kullanmanız daha mantıklı olur. Durduk yere daha fazla para vermek istiyorsanız paşa gönlünüz bilir…..Bu tren de aynı şekilde gece 12’ye kadar çalışıyor. Ayrıca turistler için Keikyu hattı+günlük Tokyo Subway Ticket gibi bir paket var. (bu Subway ticket’ı aşağıda anlatıyoruz) ve Tokyo’da metroyu sık kullanacaksanız havaalanından direkt bunu almanız daha uygun bir fiyata gelir. Özetle, bu ikili paketi satın alırsanız hem havaalanından şehre ücretsiz ulaşıyorsunuz, hem de Subway ticket’ın birkaç günlük versiyonunu tercih ettiyseniz gezinin geri kalanında da kullanabiliyorsunuz. Paket seçeneklerine ve havaalanında nerede satın alabileceğinize dair detaylara şuradan ulaşabilirsiniz. (havaalanında satın alabileceğiniz yer saat 22:00’da kapanıyor aklınızda bulunsun)

*Limousine Bus: Şehre daha yeni inmişim treni çözmekle uğraşamam diyenler için gayet konforlu bir “Airport Limousine Bus” seçeneği de mevcut. Ücreti gideceğiniz noktaya ve saate göre değişiyor, şu sitede detaylara göz atabilirsiniz (gündüzleri ortalama 1000 Yen, gece olursa da 2000 Yen civarında düşünebilirsiniz)

Tokyo Gezi Rehberi
*Taksi:
Abi okurken bile bastı beni, ben 10 saattir yoldayım, sabrımı mı sınıyorsunuz diyenler, paranız varsa en pratik seçenek tabii ki taksi, ama oldukça pahalı. Belki birkaç kişilik bir grupsanız bir tık daha makul olabilir. Havaalanından gideceğiniz bölgeye göre sabit bir taksi ücreti uygulanıyor, örneğin Shinjuku bölgesine gidecekseniz ücreti 7300 Yen + yol geçiş ücreti (otoban ücreti vs, kandırılmıyor muyuz diye tribe girmeyin), ancak Tokyo’daki tüm taksilerde gece tarifesi uygulandığı için s22:00’den sonra bu ücret artıyor. 

-Narita Havaalanı’na indiyseniz: Bu havaalanı şehir merkezine baya uzakta kalıyor, ancak Tokyo’nun krallar gibi ulaşım sistemi ve üstün Japon teknolojisi ile (bu cümleyi hep kurmak istemiştim) sizin için ortada herhangi bir sorun yok dostlar, tatsız, ama aşılamayacak bir şey değil Narita’dan da aynı şekilde birçok ulaşım seçeneği var. Hepsinden tek tek bahsedersek bu yazının bir kitap uzunluğunda olacağından korkmaya başladığımız için biz en iyisi tüm bu seçenekleri baya detaylı bir şekilde özetleyen şu linki buraya bırakalım.

*Eğer JR Pass kullanacak olursanız sizin için en hızlı ve mantıklı seçenek Tokyo Station, Shinjuku, Shibuya gibi ana duraklara uğrayan Narita Express treni. Bu treni JR Pass dahilinde ücretsiz kullanabiliyorsunuz, ancak binmeden trene rezervasyon yapmanız gerekiyor öyle kafanıza göre binemiyorsunuz (havaalanındaki JR East Travel Service Center ofislerinde ya da şehirden havaalanına dönüş için kullanacak olursanız şehirdeki herhangi bir JR ofisinde rezervasyon yapabilirsiniz). Eğer JR Pass’iniz yoksa bu sizin için en pahalı seçenek olacaktır, dolayısıyla passiniz yoksa JR Sobu hattındaki treni ya da Keisei trenini kullanmanız biraz daha uzun sürer ama daha uygun fiyatlı.

Tokyo Gezi Rehberi
*Tokyo İçinde Ulaşım

Tokyo içinde ulaşım ise ilk etapta çok kafa karıştırıcıymış gibi görünüp, metro haritası gözünüze ayvayı yediğinizin rengarenk bir belgesi gibi görünse de, bir kere alıştınız mı resmen eliniz ayağınız olacak, o duraktan şu durağa cirit atacak ve tüm ben burada yazanlardan bir halt anlamıyorum gerilimini bir kenara atacaksınız. Bu konuda kafa karışıklığı yaşamamanız için şimdi size Tokyo’da ulaşım meselesini kolaylaştıracak bir takım ipuçları yağdıracağız;

*En önemli şeyi söyleyelim, kulağa dahice bir öneri gibi gelmeyecek olsa da söylememiz gerek, Google Maps sizin buradaki en büyük dostunuz. Yani o ABİ BEN NERDEYİM ŞU AN VE NEREYE GİDİYORUM VE NASIL GİDİYORUM MEHMET ALİ BEY YARDIMCI OLUR MUSUNUZ anlarında sakince Google Maps’e gitmek istediğiniz yeri yazın ve size hangi hatta binip nerede ineceğinize, hat değiştirmeniz gerekecekse hangisinde değiştireceğinize kadar her türlü bilgiyi versin. Bunun rahatlığı ile bu şehirde yapamayacağınız şey yok, özetle Google Maps Tokyo’da gayet verimli çalışıyor, alternatif aramanıza gerek yok.

*Eğer bir şekilde bir sebepten taksi kullanmak isterseniz, bazı ülkelerdeki yoldan taksi çevirememe durumu burada yok, rahatlıkla yoldan taksi çevirebilirsiniz. Taksiciler arasında İngilizce bilenine denk gelmedik, telefondan gideceğiniz yeri gösterme tekniğini kullanarak bu sorunun üstesinden gelirsiniz. Yukarıda da bahsettiğimiz gibi Tokyo’daki taksiler saat 22:00’dan sonra gece tarifesi uyguluyor, aklınızda bulunsun.

Tokyo Gezi Rehberi
Japonya Genelinde Toplu Taşımada Dikkat Etmeniz Gereken Birtakım Kurallar

Tokyo Gezi Rehberi kapsamında böyle bir bölüm yazdığımıza inanamıyorum ve kendim yaşamamış olsam abartılıyor derdim ama, bunların hepsi gerçek ve yalnızca Tokyo’da değil Japonya genelinde (Osaka hariç, Osaka kocaman bir asi) belli kurallara dikkat etmeniz bekleniyor, akdi takdirde baya yadırganıyorsunuz. Kurallar ülkesine hoş gelişler ola.

*Tokyo’da toplu taşıma araçlarında konuşmak, özellikle de yüksek sesle konuşmak pek çok kişi tarafından baya garipseniyor. Yani aniden poponuzu açmışsınız gibi davranıp ne cüretle toplu taşımada konuştuğunuzu bir türlü anlamlandıramayan bir ifadeyle yüzünüze bakarlarsa şaşırmayın. Tabii ki hiç konuşmayın demiyoruz ama, sessiz sessiz konuşmanızı tercih ederler. Bangır bangır konuşuyorsanız ve herkes WTF ifadesi ile yüzünüze bakıyorsa sebebi budur.

*Hiçbir durakta, civarında, hatta genel olarak sokakta sigara içmemeniz gerekiyor. SOKAKTA SİGARA İÇMEK YASAK. Vay efendim otobüsüm gelene kadar bir sigara yakayım, taksi beklerken bir tane tüttüreyim yok. Sigara içebileceğiniz belli alanlar var ve yalnızca oralarda içebilirsiniz. Osaka hariç, Osaka candır…….

Tokyo Gezi Rehberi
*Toplu taşıma araçlarında yemek yemek ya da bir şeyler içmek de oldukça dikkat çekiyor ve rahatsız oluyorlar. Sadece uzun sürekli yolculuklarda sıkıntı çıkarmıyorlar (örneğin Shinkansen yani hızlı tren ile bir şehirden diğerine geçerken falan), onun dışında metroda, trende, otobüste bir şeyler yiyip içerseniz KI NA NA CAK SI NIZ.

*Metro/hızlı tren beklerken ne tarafa doğru sıraya girmeniz gerektiğini belli eden sarı çizginin haricinde bir yerde bekliyorsanız, beklenmedik bir tarafa doğru sıra oluşturduysanız GERİZEKALI muamelesi görüyorsunuz, sıraya girerken size belirtilen yöne doğru sıraya girin.

*Metronun içindeki merdivenler ya da ülke genelindeki tüm merdivenler için geçerli. Aynı şekilde sokakta yürürken de bu işin bir düzeni var, yani yürüyeceğiniz taraflar belli. Trafik tersten aktığı gibi bu iş de tersten ilerliyor ve bir aracın içinde olmasanız bile bu düzene uymanız bekleniyor.; Yürüyen merdivende durmak istiyorsanız solda durulur, sağdan yürünür. Merdivenden inerken/çıkarken hangi taraftan inip çıktığınız konusuna dikkat etmeniz beklenir ve metro içinde ya da sokakta/kaldırımda eğer kafanıza göre istediğiniz taraftan yürüyorsanız insanlar size “aşko napıyosun tam olarak” ifadesi ile bakar. Buna uyum sağlamazsanız size SALAK muamelesi yapıyorlar.

*Özellikle sabahları belli saatlerde metronun bazı vagonlarına yalnızca kadınların binebildiğine ilişkin tabelalar göreceksiniz, bunun sebebi toplu taşımada taciz probleminin önüne geçmek-imiş. O zaman dilimine denk gelecek olursanız böyle bir uygulamanın varlığından haberiniz olsun beyler, size özgü bir durum değil, yanlışlıkla binmeye çalışır ve yadırganırsanız şaşırmayın.

Tokyo gezi rehberi
*Gelelim Tokyo’nun toplu taşıma sistemiyle ilgili merak edebileceğiniz bir takım diğer sorulara; ulaşım nasıl daha uyguna gelir, bilet alırken nelere dikkat etmek gerekiyor?

*Tokyo’nun tren sistemi 3’e ayrılıyor gibi düşünebilirsiniz; JR Tren hatları (Japan Rail), Tokyo Metro Hatları, ve özel şirketlere ait diğer hatlar. Yani tüm toplu taşıma hatları tek bir kurum tarafından yönetilmediği için doğru bileti almak konusunda kafalar karışabilir, ama bu da göründüğü kadar komplike değil ve birkaç seçeneğiniz var;

Eğer JR Pass satın aldıysanız ve Tokyo’da aktive ettiyseniz şehirdeki tüm JR Tren hatlarını ayrıca bilet almadan ücretsiz kullanabilirsiniz ve Tokyo genelinde birçok ana bölgeye (Shinjuku, Shibuya gibi) bu hatları kullanarak ulaşabilirsiniz. Passinizi istasyonlardaki turnikelerin yanındaki görevliye göstererek geçmeniz yeterli.

Eğer JR passiniz yoksa ve gün içinde 3’den fazla kez metroyu kullanacaksanız, ki Tokyo gibi baya büyük bir şehirde çok yüksek ihtimalle kullanacaksınız, en uygun seçenek 1, 2 ya da 3 günlük seçeneği olan ve bu süre boyunca sınırsız bir şekilde Tokyo Metro hatlarını kullanabileceğiniz Tokyo Subway Ticket’i satın almak. (3 günlük alırsanız daha da uyguna gelir). Şöyle söyleyelim, metroda gideceğiniz mesafeye göre ücret değişiyor ama tek yön, tek kullanımlık metro bileti 150-200 Yen civarı bir şey. 3 günlük pass ise 1500 Yen, yani günlüğü 500 Yen’e geliyor. Bu durumda günde 3’ten fazla metroyu kullandığınız takdirde Subway Ticket’ almak zaten direkt çok daha uyguna gelmiş oluyor.

Bilet ilk kullanım saatinden itibaren 24 saat boyunca geçerli. Yani ilk kez Pazartesi saat 15:00’te kullanırsanız, Salı saat 15:00’e kadar istediğinizi yapabilirsiniz. (kartı 2 ya da 3 günlük aldıysanız, ona göre uyarlayın işte) Nereden satın alınabildiğine göz atmak için şuraya bakabilirsiniz. Bu pass JR hatlarında ya da diğer özel hatlarda geçerli değil, kullanacak olursanız ayrıca bilet almanız gerekiyor. Şehirde bazı noktalara (örneğin muhtemelen gitmek isteyeceğiniz yerlerden biri olan Teamlab Borderless) yalnızca JR ya da bu özel hatlardan biri gidiyor ama bunun gibi 3-4 nokta haricinde biz tüm gezi boyunca yalnızca Tokyo metro hatlarını kullanarak istediğimiz yere ulaşabildiğimiz için bu pass en mantıklı seçenek oldu.   

*Metroyu çok da kullanmayacağım, bindikçe biletimi alırım diyorsanız tren istasyonlarında bulunan bilet makinelerinden bilet alabilirsiniz. Gideceğiniz durağı seçtiğinizde size o mesafe için ne kadar ücret ödemeniz gerektiğini belirtiyor ve tüm bu makinelerde İngilizce seçeneği olduğu için gayet kolay. Bileti metroya bindikten sonra kaybetmeyin, atmayın çünkü indiğiniz durakta metrodan çıkarken de kartı okutmanız gerekecek. Eğer çıkarken bir sorun yaşarsanız muhtemelen eksik bir ücret ödemiş olabilirsiniz, ama panik yok çünkü çıkışın yakınlarında bilete para ekleyebileceğiniz makineler oluyor.

Tokyo gezi rehberi
*Eğer önerdiğimiz passi almak mantıklı gelmediyse, JR Pass’iniz yoksa ve her trene bindiğinizde bilet almakla uğraşmak istemiyorsanız defolun gidin abi 2 saattir size bi şey anlatıyoruz? Sdfs şaka şaka tamam. Tüm JR trenlerinde, metro hatlarında ve şehir hattındaki otobüslerde kullanabileceğiniz, bizdeki İstanbul Kart mantığında çalışan, para yükleyebileceğiniz Prepaid IC Card olarak bilinen kartlardan birini alabilirsiniz. Bunlardan en popülerleri Suica ve Pasmo kartları. Bu kartlar ilk etapta bakıldığında birçok avantajı varmış gibi görünse de ve pek çok sitede önerildiğine şahit olsanız da, aslında düşününce o kadar da mantıklı seçenekler değil. Bize kalırsa tek artısı, cart curt bilet almakla uğraştırmaması. Onun dışında hem çok az indirim sağlıyorlar, hem de kart bedeli içinde depozito ücreti de alıp, sonra “bilmemne bedeli” ayağına depozitonuzun tamamını bile iade etmiyorlar. Ben 1 yenin peşinde düşüyorum, hangi kartı istiyorsam onu alırım, defolun gidin diyorsanız ARTIK SİZİ BİZ BİLE KURTARAMAYIZ. Alın size link, şu sayfadan tüm kart seçenekleri, nasıl çalıştığı, ne kadar olduğu ve nereden alınabileceğine dair tüm detaylara ulaşabilirsiniz.

Tokyo'da Gezilecek Yerler
Tokyo Gezi Rehberi: Tokyo’da Nerede Kalınır & Nelere Dikkat Edilir?

Bizi şu ana kadar o kadar da sevmiyorsanız işte şimdi o an geldi. İşte şimdi aramızda özel bir bağ oluşacak, işte şimdi bize hayatınızda bir yer açacaksınız, işte şimdi Tokyo Gezi Rehberi dediğin böyle olur diyeceksiniz…..Çünkü Tokyo’da nerede konaklayacağınızı bulmak nasıl bir beladır yarabbim. Tokyo’ya gitmeden önce bunun analizini yapabilmek için çektiğimiz çileyi unutmayacağız, unutturmayacağız. Bu sebeple bu konuda size yardımcı olarak en problemli kısma çözüm getirmeyi görev bildik.

Bakın, Tokyo pahalı. Tokyo’da konaklamak da pahalı. (merak etmeyin başka şehirlere geçecekseniz orada denge sağlayabilirsiniz, Osaka ya da Kyoto Tokyo gibi değil) Karşınıza çıkacak Airbnblerin ya da otel odalarının çoğu Türkiye ve gezdiğiniz pek çok yer ile kıyaslandığında KOĞUŞ gibi. Dolayısıyla özellikle birkaç kişi gidiyorsanız kendinize ev/otel bakarken bu konuda büyük şaşkınlıklar yaşayabilirsiniz, bizce o şaşkınlık aşamasını şimdiden geçip direkt adapte olun gitsin. Acayip bütçelere çıkmadığınız sürece Tokyo’da bulacağınız yerlerin çoğu tahmin ettiğinizden küçük ve pahalı olacak, bu kesin bilgi.

Tokyo Robot Restoran
Sizi bu konuda ikna edebildiysek konaklama için tercih edebileceğiniz birkaç bölge önerisinde bulunalım ve birkaç önemli ipucu verelim siz bunlardan birini seçmece yapın.

*Tokyo’da kalacak yer bulurken 1. kural, metroya yakın olmak. Metro burada eliniz ayağınız olacak. Çünkü hem inanılmaz efektif bir metro sistemi var, hem Tokyo’da gezilecek yerler ve bölgeler farklı farklı noktalara yayılmış durumda, hem de taksiye gereksiz paralar ayırmanıza gerek olmayacak kadar yaygın. Dolayısıyla ne yaparsanız yapın, evinizi/otelinizi metroya yakın bir noktada seçin.

*Metroya yakın ev seçmekle bitmiyor, hangi durağa yakın olduğunuzun da önemi var, çünkü bazı metrolar gerçekten kudurmuş gibi kalabalık oluyor. Özellikle “rush hour” saatlerinde metroya binerken “ulan zombi istilası oldu da bize haberi mi gelmedi acaba” endişesine kapılıyorsunuz. Dolayısıyla her dışarı adımını atıp metro kullanma kararı aldığınızda Japon halkı ile altlı üstlü gitmek ya da metronun içine ne kadar insanın sığabildiği şokunu yaşamak istemiyorsanız belki Shibuya, Shinjuku gibi ana durakların civarında değil de, daha ara durakların yakınında bir konaklama noktası seçmeye dikkat edebilirsiniz. Bu önerinin değerini Tokyo’da metro kullanmaya başladığınızda anlayacaksınız.

Tokyo gezi rehberi
*Airbnb/ev kiralayacak olursanız dikkat etmeniz gereken bir başka detay da binada asansör olup olmadığı. Teknoloji sevdalısı bir ülke olmaları “e heralde asansör vardır” diye düşündürtebiliyor ama göz attığımız birçok Airbnb’de asansör olmadığını fark ettik, özellikle üst katlarda bir daire tutacak olursanız bu konuya dikkat edin ve “e napalım taşırız yukarı” gibi bir cesaret gösterecek olursanız genellikle merdivenlerin inanılmaz dar olduğunu da aklınızda bulundurun.

*Yine Airbnb kiralayacak olursanız, Airbnb/dönemsel ev kiralama meselesi Japonya’da sıkı bir denetim altında ve ev sahipleri evlerinde kimlerin kaldığını devlete bildirmek durumunda, dolayısıyla sizden gerekli kuruma iletebilmek adına pasaport kopyası isteyebilirler. Durduk yere LAN BUNLAR YAKUZA MI ACABA diye şüphelenmeyin diye söylüyoruz, annenizin kızlık soyadını falan da sormadıkları sürece bu normal bir istek.

Tokyo gezi rehberi
*E hem metroya yakın olacak, hem en azından kendi ekseninizde dönebileceğiniz, bavulları sığdırabileceğiniz büyüklükte bir yer olacak, asansör sorun olmayacak, e çok da pahalı olmayacak…….Lan bunların hepsini kapsayan 3 tane yer vardır ne yaptınız siz diyor olabilirsiniz. Uyardık sizi ama di mi çileli bir süreçti diye.… Özellikle erken davranıp birkaç ay öncesinden konaklama ayarlamayacak olursanız karşınıza çok da fazla tüm bu kriterlere uygun ev/otel seçeneği çıkmayabilir. O yüzden OLABİLDİĞİNCE erken davranın.

*Eğer bu saydığımız kriterlere uygun bir yer bulmaktan öte hangi bölgede olduğunuzun daha önemli olduğunu düşünüyorsanız bizce Tokyo’da konaklamak için en mantıklı bölgeler Shinjuku, Shibuya/Harajuku ve Ginza civarı. Kişisel fikrimizi soracak olursanız biz Shinjuku ve Shibuya taraflarını Ginza’ya kıyasla daha çok sevdiğimiz, oralarda daha çok vakit geçirdiğimiz  ve Ginza’da seçeneklerin daha pahalı olmasından dolayı ilk olarak oraları öneririz. Tam olarak Shinjuku bölgesinde bulunan oteller için şuraya Shibuya bölgesindeki otellere bakmak için ise buraya göz atabilirsiniz. 

Tokyo Gezi Rehberi
Tokyo Gezi Rehberi: Tokyo Pahalı Mı?

Evet pahalı. Bakın normalde lafı uzatmayı ne kadar sevdiğimizi bilirsiniz, ama şu an normalde değiliz, o yüzden en baştan açık açık, ŞLAKKK diye tokat gibi söyledik. Tokyo pahalı kardeşim. Bu konu tartışmaya açık değil. Neden bahsettiğimizi anlayabilmeniz adına bazı günlük harcamalardan örnekler verelim:

*Otomatlardan alınan şişe su: 120 – 150 yen

*3. dalga kahvecide Latte/americano benzeri kahve: 400 – 700 Yen (1 kere KAHVEYE 40 LİRA VERMEMİZ GEREKTİ :D)

*Popüler bir restoranda yumurtalı kahvaltı (pancake olabilir, yumurtalı bir şey olabilir): 1100 – 1700 yen

*Popüler bir restoranda ramen/noodle benzeri bir yemek: 800 – 1200 yen

*Pahalı/ünlü bir sushicide deneyim bazlı set sushi menüsü (akşam): 9000 – 30000 yen (evet, Michelinli sushicilere giderseniz durum bu, bu gibi yerlere öğlen gitmek bir tıkaha ucuz, akşam aşırı pahalı oluyor. Ancak öğlen de ucuz olduğu anlamına gelmiyor)

*Popüler mekanlarda burger/pizza/etli metli sandviç benzeri şeyler: 900 – 1300 yen

*Lokal bira: 400 – 700 yen

Tokyo gezi rehberi
Tabii ki Tokyo’da ne kadar para harcayacağınız ve dönünce kredi kartınızdan harcadığınız parayı şöyle bir değerlendirirken ne şiddette bir kalp krizi geçireceğiniz size ve bulunduğunuz aktivitelere bağlı. Bu ne yediğinizden tutun, nerede kaldığınıza ve ne kadar süre geçirdiğinize göre değişecek. Ancak Tokyo’ya kadar gelmişim tabii ki x’i görecek, y’de yemek yiyecek ve biraz da alışveriş yapacağım diyorsanız bu uygun fiyatlı bir deneyim olmayacak, sırf içinizi rahatlatalım diye yalan söyleyemeyiz, çünkü sizi seviyoruz…..Bu sebeple en azından bütçenizi hafifletmek için işe yarayabilecek birkaç ipucu verelim, her gün krallar gibi takılmasak da olur diyenlerin işine yarar;

*Kapsül otelleri duymuşsunuzdur, insanlar sadece daha ucuza gelmesi için değil, sırf bu deneyimi yaşamak adına bile buralarda kalıyor. Hani şu gerçekten kapsül benzeri bir biçimde olan, içinde sadece yatabileceğiniz bir alanın olduğu ve tek kişinin sığabileceği (priz vs. de oluyor tabii ki), klostrofobisi olanları kudurtacak oteller var ya, onlardan bahsediyoruz. Bu oteller Japonya’da gerçekten çok yaygın ve hem konaklama işini daha ucuza getirmek hem de ilginç bir deneyim yaşamak için seçenekler arasına alınabilir. Biz burada konaklamadık, ama internette görüp duruyorum belki ilginizi çeker diye linkini bırakacağım, çünkü pek hoş görünüyor, belki deneyip sonra bize de anlatırsınız. 

Tokyo gezi rehberi
*7-Eleven, Lawson ve Family Mart gibi şehrin dört bir yanında göreceğiniz marketleri hafife almayın. Hafife almak derken, hani böyle yerler genelde hep boktan ürünler satar ve oradan yediğiniz şeyi uyduruk kabul edersiniz ya, Japonya’da o iş öyle yürümüyor. Baya taze ürünlerin satıldığı, gerilmeden sushisini bile yiyebileceğiniz marketlerden bahsediyoruz. Arada bir öğün geçiştirmek istediğinizde buralardan bir şeyler tırtıklayabilirisiniz. Mesela içimi titreten biricik aşkım Anthony Bourdain, Lawson’ın yumurtalı sandviçine bayılıyormuş diye biz de merakımızdan aldık ve baya güzeldi?

*Bir başka ipucu, marketler, (marketler derken yukarıda bahsettiklerimiz gibi de olabilir, bildiğimiz süper marketler de) ve alışveriş merkezlerinin gurme katları (bunları da hafife almayın, oldukça iyi şeyler yiyebileceğiniz, rehberlerde önerilen avm gurme katları var) akşam belli bir saatten sonra ertesi gün tazeliğini yitirecek ve tüketilemeyecek olan ürünleri akşam belli bir saatten sonra daha ucuza satıyor. Bunlar yine pek çok deniz ürünü ve sushi gibi şeyleri kapsıyor, arada bir oralardan da bir şeyler tırtıklanabilir. Bu konuda kendinizi tuhaf hissetmeyin, çünkü Japonların sık sık yaptığı bir şey, arkanızdan BEDAVACIYA BAK YA PROMOSYON PEŞİNDE KOŞUYOR demeyecekler yani sdfs

Tokyo gezi rehberi
Tokyo Gezi Rehberi: Tokyo’da Gezilecek Yerler

Nihayet Tokyo Gezi Rehberi yazmaktaki asıl gayemize geçiş yapıyoruz; Tokyo’da gezilecek yerler. Yaz yaz bitmiyor resmen, planlaması da gezmesi de acayip zorlu bir destinasyon Japonya, keşke biz gitmeden önce birileri bizim için böyle bir rehber hazırlamış olsaydı……… (yazar burada övgü ve ilgi bekliyor)

Tokyo gerçekten de büyük ve karmaşık bir şehir olduğu için bize kalırsa şehri gezmenin en pratik yolu bölgelere göre planlama yapmak, yani her güne 1-2 bölge koymak gibi. Bunun kararını şehirdeki sürenize göre verirsiniz, kısıtlı zamanınız varsa günde 2 bölge gezmek, daha uzun vaktiniz varsa daha büyük ve ilginizi çeken bölgelere 1 gün ayırmak gibi. Biz de aşağıda size Tokyo’da gezilecek yerleri mümkün olduğunca bölge bölge anlatmaya çalışacağız ki günlerinizi planlamak açısından kolaylık sağlasın, nereleri aynı gün gezebileceğinizi kolay çözün.

Shibuya Crossing
Shibuya Bölgesi

En turistik noktalardan biri ile konuya girizgah yapalım; Tokyo’nun en hareketli, en popüler, en kalabalık bölgelerinden biri olan Shibuya. O Tokyo denildiğinde gözünüzün önünde canlanan görüntü var ya, muhtemelen o görüntüyü en iyi şekilde bi’ Shibuya’da bir de Shinjuku’da yakalayacaksınız.

-Shibuya’nın en ünlü ve mutlaka görmeniz gereken noktası tartışmasız bir şekilde Shibuya Crossing. Hani şu 5-6 tane yaya geçidinin kesiştiği ve en kalabalık saatlerinde yüzlerce insanın aynı anda karşıdan karşıya geçtiği yaya geçidi var ya, işte tam olarak orası. Bizce buraya şöyle bir bakmakla kalmayın, karşıdan karşıya da geçin, çünkü birtakım müzik festivallerinin girişi hariç kendinizi bir zombi istilasının parçası gibi hissedebileceğiniz başka bir deneyim şansı yakalayabileceğiniz sanmıyoruz. Özellikle iş çıkış saatlerinde buradan geçecek olursanız gerçekten NE OLUYOR KARDEŞİM NE BU TANTANA diye bağırasınız geliyor.

-Shibuya Crossing’in tepeden güzel bir fotoğrafını yakalamak isterseniz Magnet by Shibuya109 adlı alışveriş merkezinin en üst katında bir gözlem alanı yapmışlar, oraya çıkabilirsiniz. Buraya çıkmak bazı dönemler ücretli, bazen değil, artık gittiğinizde öğreneceksiniz. Biz gittiğimizde ücretliydi mesela. (600 yen) Önerimiz akşam saatlerinde, mümkünse şöyle 7 civarı falan gitmeniz, böylece en kalabalık hallerini yakalayabilirsiniz.


Hachiko Statue

-Bir diğer turistik aktivite, Hachiko’nun heykelini görmek. Hani şu ağlamaktan perişan eden köpekli film vardı ya hatırladınız mı? İşte o köpek sahibini tam Shibuya metro durağı çıkışında, heykelin yapıldığı noktada bekliyormuş. (spoiler vermeden anlatmaya çalıştım şansınızı zorlamayın) Daha fazla bunun üstüne konuşamayacağım çünkü yazarken bile ağlayasım geliyor, kalbimi acıtıyorsun Hachiko…..

Shibuya’nın akşam saatlerinde vakit geçirmekten en keyif alabileceğiniz bir diğer noktası: Memory Lane, bir diğer adıyla Piss Alley. (Japonca adına girmiyorum hiç, bunlar bulmak için yeterli) Şu ikinci isim sebebiyle tadınız kaçmış olabilir ama kaçmasın, kimsenin bir yere çiş yaptığı yok korkmayın, adamlar temizlikten ölecekler, siz hala çiş endişesi. Neyse, burası uzayıp giden bir sokak, sağlı sollu minik minik restoranlar (izakayalar) var. Minik derken 5,6 sandalyenin olduğu, sıkış tıkış, önünüzde tavuk şişlerin (yakitori) yapıldığı, dumanaltı yerlerden bahsediyoruz. Baya Japon ocakbaşısı mı diyeyim nasıl tarif edeyim ben de bilmiyorum, ama bu deneyimi yaşamanız lazım. Gözünüze bir yer kestirin, ne istiyorsanız tek tek seçin, sake’nizi de sipariş verin ve keyfinize bakın. Tokyolular, bazen işten çıktıktan sonra üzerlerinde takımlarıyla, bazen sarhoşken gecenin bir vakti buradaki mekanlara dadanıyorlar ve bayağı eğlenceli bir ortam oluyor. Şey gibi düşünün, danalar gibi içmişsiniz, eve gitmeden önce bi’ tantuni, ne bileyim bi kokoreç falan yapıştırıyorsunuz, öyle dönüyorsunuz. Özetle keyifli deneyim, kaçırmayınız.

Piss alley Tokyo
-İlginizi çekerse Japonya’nın “1 milyoncusu” diyebileceğimiz Don Quijote adlı mağazanın Shibuya’da koca bir mağazası var. Burada ne satılıyor diye soracak olursanız cevap veriyoruz: HER ŞEY. Japonya’daki sonu gelmez Kit-Kat çeşitlerinden mi istiyorsunuz? Burada. 28 çeşit çamaşır suyu arasından seçim mi yapmak istiyorsun? (neden peki) Buyrun. Neye yaradığını bilmediğiniz maskeler alıp yüzünüzün bebek poposu gibi olmasını mı umacaksınız? Kim tutar sizi….Girin, dolaşın, ucuzluğun keyfini çıkarın. (bu sloganı ister misiniz donkişot mağazası, isterseniz uygun bir fiyata alabilirsiniz, 500.000 yene olur mesela)

-Genel olarak Shibuya önerisi: Bölgeye hava karardıktan sonra gitmek ve Shibuya Crossing’in oradan başlayarak caddeleri ve kalabalığı takip edip neon tabelaların arasında girebildiğiniz kadar sokağa dalarak Tokyo’da olduğunuzu iliklerinize kadar hissetmek.

Tokyo Gezi Rehberi 4
Shinjuku Bölgesi

Shinjuku, yukarıda da söz ettiğimiz gibi tam olarak Tokyo’dan almak istediğiniz o görüntüleri alabileceğiniz, neon tabelalar arasında fenalık geçirip, gürültü ve ışık kirliliği karşısında şok geçirerek “abi dünyadaki tüm kaynakları burası tüketiyor galiba” diye düşündürtecek bir diğer bölge. Özellikle gece şehir fotoğrafları çekmek istiyorsanız tam yerindesiniz, dakikada 200 fotoğraf çekmeye hazır olun.

-Shinjuku bölgesi bir noktada Kabukicho bölgesi ile kesişiyor ve buraya da bi’ göz atmak isteyebilirsiniz, ancak mekanlarının çoğunda pek de vakit geçirmeye kalkışmamak iyi bir fikir olabilir. Burası Tokyo’nun Red Light District’i olarak da biliniyor ve pek çok mekanda turist kazıklamaya yönelik girişimlerde bulunuyorlar. Şey gibi düşünün, birtakım dayılar Aksaray’a gidip bir yerde şişe açtırırlar ve sonra o şişe için 2000 TL vermezseniz sizi kesmekle tehdit ederler ya, onun Japon versiyonu. Sadece YAKUZALAR tarafından kesildiğinizi düşünün. İyi deneyim aslında…Gerçekten kesilmezseniz tabii…Yine de Aksaray’da kesileceğime yakuza kessin abi, arkamdan yakuzalar kesmiş desinler, havalı bir veda. Evet.

Tokyo Gezi Rehberi 4
-Meşhur Love Hotel’ler, hiç mırın kırın etmeden söyleyeceğim, insanların sevişmek için gittiği oteller de Kabukicho bölgesinde. K e n d i n i z e d i k k a t e d i n.

-Shinjuku’daysanız Tokyo Metropolitan Government Building’e de yakınsınız demektir. Yani? Yani bu binanın tepesine ücretsiz olarak çıkıp Tokyo’ya tepeden bakabilir, güzel fotoğraflar yakalayabilirsiniz. Eğer manzara konusuna çok tutulduysanız Skytree’ye de bi’ bakmak isteyebilirsiniz. Bizim nedense oraya gidesimiz gelmedi, o yüzden nasıl bir deneyim olduğunu, gitmeye değip değmediğini açıklayamıyorum.

Tokyo Gezi Rehberi 4
-Yine bu bölgede Taito Game adlı yere gitmeyi asla es geçmemeniz konusunda ısrarcıyız. Burası her katında farklı bir konsept olan pek acayip bir oyun alanı. Bir katında vurdulu kırdılı atari oyunları var, bir katında müzik temalı oyunlar, bir katında onlarca photo booth falan aklınıza ne geliyorsa her şeyin oyunu var işte. Japonya’da oldukça yaygın olan bir konsept. Acayip diyoruz, çünkü işinden gücünden çıkıp takım elbisesiyle 4-5 saat boyunca oyun oynayan koca koca insanları görünce muhtemelen bayağı şaşıracaksınız. He bizde bu yerlerden olsa biz de cart curt gitmez miydik? Valla giderdik…..GEEK’İZ EZELDEN.

-Shinjuku’ya ilişkin çok saçma ama görmek isteyebileceğinizi düşündüğüm bir şeyden bahsederek kapanışı yapmak istiyorum: GODZILLA KAFASI. Kafam iyi sandınız diye üzülüyorum ama size yemin ederim ki burada bir Godzilla kafası var, hem de böyle GÖBEK bir yerde. Haritanızda Shinjuku’daki Toho Building’i işaretleyip buraya gidecek olursanız, koca koca binaların arasından bir adet Godzilla’nın size baktığını göreceksiniz.

Harajuku
Harajuku Bölgesi

Harajuku bölgesi Tokyo’ya gitmeden önce araştırmalar yaparken en çok ilgimizi çeken bölgelerden biriydi, çünkü Tokyo’dan beklediğimiz o marjinallik ve acayipliği sanki en iyi buradan alacağız gibi gelmişti. Hani şu filmlerde/Tokyo’ya ilişkin içeriklerde gördüğünüz, ilginç bir moda anlayışına sahip, platform ayakkabılı, ne bilelim yeşil saçlı, anime karakteri gibi giyinen Sailor Moon’dan fırlamış görünümlü gençler var ya, işte Harajuku aslında onların bölgesi olarak biliniyor. Zaten bu betimlemeye çalıştığımız ve işin içinden çıkamayarak babaanne gibi anlattığımız tarza da “Harajuku style” adı veriliyor, bizim sallamamız değil yani. Özetle çoğunlukla gençlerin vakit geçirdiği, alışveriş için ideal, hareketli ve bizim Tokyo favorilerimizden birine dönüşmüş bir bölge.

Takeshita Street
*Bu bölgenin neresi olduğunu tam olarak kavramak ve gezmeye başlamak için Omotesando Caddesi ve Takeshita Sokağı’nı baz alabilirsiniz. Omotesando biraz daha bilinen markaları kapsayan ve buranın Champs Elysees’i olarak geçen bir cadde, Tokyu Plaza ise bu cadde üzerindeki en ünlü alışveriş merkezlerinden. (normalde pek önereceğimiz bir şey değil biliyorsunuz, ama Tokyo’da çok fazla alışveriş merkezi var, bunu kabullenmek zorunda kalıyorsunuz) Takeshita ise çok daha alternatif mağazaların olduğu, özellikle vintage&ikinci el mağazalarını kurcalamayı sevenlerin ya da pasaj benzeri yerlerin altını üstüne getirmeye sabrı olanların ilgisini çekebilecek bir cadde. Bazı dükkanlar “bu ne abi Laleli mi burası” dedirtiyor doğruya doğru, ama yine de kurcalanacak orijinal şeyler çıkabiliyor. Yeter ki hafta sonu gitmeyin, çünkü yarabbim o nasıl bir kalabalıktır…..

Takeshita Street
*Eğer Harajuku’nun vakit geçirmekten biraz daha hoşlanacağınızı düşündüğümüz tarafına gitmek isterseniz, ki bizce asıl oralara gitmelisiniz, o zaman Cat Street ve buranın civarı sokaklarında dolanmanızı öneririz. Buralar Harajuku’nın biraz daha “hip” ve hoş kafelerinin de bulunduğu, alışveriş anlamında da çeşitlilik yakalayabileceğiniz, vakit geçirmekten daha çok hoşlanabileceğiniz tarafları.

*Biraz daha geleneksel bir aktivitede bulunmak isterseniz Tokyo’nun en ünlü ve en çok ziyaret edilen tapınaklarından biri olan Meiji Shrine bu bölgede, orayı da ziyaret edebilirsiniz. Doğanın içinde, bu bölgeden beklemeyeceğiniz sakinlikte ve büyük bir tapınaktan söz ediyoruz, zamanınızı da ona göre ayarlayın. (her gün 18:00’e kadar açık)

Yayogi Park Tokyo
*Şehrin en güzel ve büyük parklarından biri olan Yoyogi Park da bu bölge yakınlarında. Özellikle sonbahar döneminde gittiyseniz kesin uğrayın, çok güzel görüntüler veriyor. Atıştıracak bir şeyler alıp çimlerde bayılan Tokyoluların arasına karışık “bizim niye böyle parkımız yok” kıskançlığı yaşamak harika oluyor :’))))))

Akihabara Tokyo
Akihabara Bölgesi

Yeni bir bölge, yeni bir konsept, Akihabara’ya hoşgeldiniz. Burada ne yapıyoruz? Burada elektroniğin dibine vuruyoruz. Hayatınızda bu kadar çok elektronik ürün seçeneğini başka bir yerde görebileceğinizi sanmıyoruz. O kadar fazla çeşitten söz ediyoruz ki, bir noktada “abi ben daha fazla seçenek istemiyorum, ne olur her şeyden 2 tane olsun bir siyah bir beyaz, birini seçelim biz” gibi bir noktaya geliyorsunuz. Öyle ki biz 3 saat falan tek bir elektronik marketini dolaşıp neticede bir (1) adet KABLO alıp çıktık. Ne olur durun artık Japonlar, nolur……

*Eğer elektronik mağazalarında 7,5 saat dolaşıp her ürünü tek tek inceleyenlerdenseniz ya da yanınızda onlardan biri varsa adresiniz Yodobashi Camera adlı mağaza olmalı. Bu DEVASA mağaza 5-6 kattan oluşuyor ve katlar da kocaman…Kolaylıklar diliyoruz…

Akihabara Tokyo
*Elektronik herhangi bir şey alırken aklınızda bulunsun, Japonya’nın prizleri falan bizden farklı olduğu için çoğu üründe böyle bir soruna çözüm getirmeniz gerekecek, sonra alıp eve gelince sinir krizi geçirmeyin.

*Akihabara’nın şanının alıp yürüdüğü bir diğer konu da buranın anime ve manga severlerin bölgesi olması. Bu sebeple eğer konuya ilginiz varsa Akihabara’da bulunan Mandarake adlı dükkana uğramanızı öneririz, dünyadaki en büyük anime/manga mağazalarından biri olarak biliniyor.

*Evet, sanıyor musunuz ki acayiplikler sona erecek, ASLA. Akihabara’nın bir diğer ünlü olduğu konu: maid cafeler. Yani? Yani “French maid” (Fransız hizmetçici deyince bir garip oluyor sanki ya) gibi giyinmiş garsonların servis yaptığı kafeler. Neden böyle bir şey var, neden bu kadar ziyaret edeni var, o kısmını tartışmayacağız. Biraz tuhaf sanki di mi…. Bir de çeşit çeşit var çünkü yani, hani öyle bir tane yapıp geçmemişler. Neyse, ilginizi çekiyorsa araştırın, BURDAN SİZE EKMEK ÇIKMAZ.

Tokyo Gezi Rehberi
Ginza Bölgesi

Hooop, bölge değiştir, konsept değişir. WELCOME TO TOKYO BABYYY. Ginza’dayız, lütfen giyimimize kuşamımıza dikkat edelim, kendimize gelelim, çünkü bu sefer LÜKS bölgedeyiz. Zaten bölgede şöööyle bir dolaştığınız zaman biz size söylemesek de buranın öyle bir bölge olduğunu anlayacaktınız, her halinden kendini belli ediyor.

Biz genel olarak Ginza’da pek de fazla vakit geçirmedik, çünkü çoğunlukla alışveriş ve mekan odaklı bir bölge. Oldukça iyi/popüler restoranlar da bu bölgede yer alıyor, onlardan Tokyo yeme içme rehberimizde bahsedeceğimiz için şimdi o konulara hiç girmiyoruz.

-Ginza bölgesinin tam olarak neresi olduğunu algılayamadıysanız sizi hemen göbeğinde bırakalım; Ginza Dori ve Harumi Dori’nin kesiştiği noktaya ayak bastığınızda Ginza’da olduğunuza emin olabilirsiniz. Hemen bu noktada Ginza Crossing yer alıyor zaten. Yine kalabalığıyla ünlü bir yaya geçidi. Hayatınız boyunca hiç bir turistik aktivite olarak yaya geçidi gezeceğinizi düşünmüş müydünüz…..


Kabukiza Theatre da bu bölgede yer alıyor, eğer geleneksel bir şeyler izlemek isterseniz uğrayabilirsiniz. Kabuki sözcüğü tanıdık gelmediyse ya da aklınıza sadece makyaj fırçasını getiriyorsa kendinize bi çekidüzen verir misiniz lütfen….Efenim kabuki bir Japon halk tiyatrosu türü. Googleladığınız takdirde “hee bundan bahsediyorlar” diyeceksiniz zaten. Şuradan programa ve biletlere bakabilirsiniz. 

*Nagakin Capsule Tower’ın binası oldukça ilginç, eğer mimariye ilginiz varsa Ginza civarına gitmişken fotoğraflayabilirsiniz. 1972 yılında yapılmış olan bu bina, bu tarzın (kapsül kapsül görünüyor, zaten bakarsınız) ilk örneği ve o dönem için bayağı yenilikçi kabul ediliyor. Bir zamanlar içi de gezilebiliyormuş ama şu ara emin değiliz, özellikle ilginizi çekiyorsa araştırırsınız artık.

Yayoi Kusama Museum
Yayoi Kusama Müzesi

Tokyo’ya ayak basmadan önce bizi en heyecanlandıran ve gidince küçük çaplı bir hayal kırıklığı yaşadığımız yer oldu Yayoi Kusama Müzesi. Sanatçının kendi ülkesine gelince müzesi de ona yaraşır büyüklükte olacak sandık ama, oldukça küçük bir müze ile karşılaşınca resmen yıkıldık desek yeridir. Gerçekten içeride geçirebileceğiniz maksimum süre 20 dakika falan, o kadar küçük bir müze. Dolayısıyla büyük beklentileriniz varsa küçültmenizi, Tokyo’da az zamanınız varsa da bu müzeyi listenizden çıkarmanızı önereceğiz.

*Bu müzeye öyle “hop ben geldim biletimi verin” diye gidemiyorsunuz, önceden internetten bilet almak durumundasınız, aklınızda bulunsun. Ayrıca içerde 90 dakikadan fazla durmanız da yasak. Japonya’ya hoşgeldiniz <3 (zaten içeride 90 dakikadan fazla ne yapabilirsiniz bilmiyoruz, üzülmeyin)

*İçerideki bazı sergiler dönemsel olarak değişiyor, dolayısıyla internette gördüğünüz ve “aa bu eser burada mı sergileniyormuş yaşasın” dediğiniz bir enstelasyon siz gittiğinizde orada olmayabilir, gitmeden önce sitesinden kontrol etmenizde fayda var.

Teamlab borderless museum
TeamLAB Borderless Museum

Çok yüksek ihtimalle bir şekilde daha önce Instagram’da karşınıza çıkmış olan bu müze, şu an Tokyo’nun en popüler turistik aktiviteleri arasında başı çekiyor. Bizce burayı bir “instagram spot” olarak gördüğü için akın eden yüzlerce insana sinirleniyorsanız bile bu duygunuzu bir kenara bırakıp bu müzeyi ziyaret etmelisiniz. Çünkü 1. Burası dünyanın ilk dijital sanat müzesi. 2. Görsel anlamda gerçekten şahane şeyler ile karşılaşacaksınız, o güzellikleri görüp de fotoğraf derdine düşmezseniz gerçekten İ-İ-İ-İrade Showwww sergiliyorsunuz demektir, tebrikler.

*İçeride çok fazla farklı farklı oda var ve hepsinin içinde farklı farklı konseptler söz konusu. Çok dağılmadan gezmeye çalışın, çünkü karanlık bir ortamda dolaşıyor olacağınız için bazı odaları kaçırabiliyorsunuz.

*Burayla ilgili verebileceğimiz en önemli ipucu biletinizi önceden internetten almanız olacak, çünkü aynı gün bilet bulamayan çok kişi oluyor ve cidden çok ilgi gören bir müze.

Senso-ji Temple
Senso-ji Temple

Şehrin geleneksel tarafının bir parçası olmak istiyorsanız Senso-ji Tapınağı ve civarında şöyle bi’ yarım gün ayırmanız şart, çünkü buralar kesinlikle Tokyo’nun geri kalanından biraz daha farklı hissettiriyor. Bir Budist tapınağı olan Senso-ji, aynı zamanda Tokyo’nun en eski tapınağı olarak da biliniyor. Hemen tapınağın önünde uzanan Nakamise Street ise pek çok hediyelik eşyayı ve geleneksel ürünü bir arada bulabileceğiniz, oldukça turistik ama beklentilerinizi karşılayacak bir sokak. Sadece hafta sonu gitmeseniz iyi edersiniz, çünkü hem tapınağı ziyarete gelen yerliler hem de turistler sebebiyle gerçekten çok çok çok kalabalık oluyor ve pek de huzur içinde dolaşamıyorsunuz.

Tokyo Gezi Rehberi 6
Ghibli Museum

Hala Tokyo’ya gidip de bu müzeye gidemediğimize inanamıyorum ve aynı şeyi sizin de yaşamamanız için burayı dikkatli okumanızı önereceğim, BEN GİDEMEDİM BARİ SİZ GİDİN BE DOSTLAR….. Gidin ve dönünce diyin ki, “berbattı Öykü, iyi ki gitmemişsin, hiçbir şey yoktu…” Öyle diyin bana olur mu?

Efendim bu Ghibli Müzesi’ni bilmiyorsanız hemen ne olduğunu açıklayayım; Burası Studio Ghibli’ye ait bir müze. Hayao Miyazaki’nin önderliğinde kurulmuş olan anime stüdyosundan bahsediyoruz. Hani şu Howl’s Moving Castle, My Neighbor Totoro, Spirited Away gibi animeleri yapan stüdyo yani. Tabii çok büyük fanları olduğu için ve acayip ilgi gördüğü/gün içinde sınırlı sayıda insan içeri alındığı için maalesef buraya da öyle elinizi kolunuzu sallaya sallaya giremiyorsunuz, her şeyi önceden organize etmeniz gerekiyor. Önceden organize etmek derken, bayağı pusuya yatıp en az 1 ay önceden belli bir tarihte satışa çıkan biletleri almaktan söz ediyoruz, çünkü göz açıp kapayıncaya kadar tükeniyor. Düşünün ki biz çıktığı saate alarm kurmamıza rağmen alamadık….. Onun da linkini bırakayım, gitme hevesiniz varsa şuradan biletlerin ne zaman satışa çıkacağına bakıp biletinizi edinebilirsiniz. (umarız…)

Tokyo Gezi Rehberi
Tokyo Gezi Rehberi: Gidemediklerimiz/Kısa Kısa…

*Imperial Palace, adından da anlayacağınız üzere imparatorluk sarayı. Japonya imparatoru ve ailesi burada yaşıyor yani. (hakikaten yaşıyorlar mıdır acaba) Burayı ziyaret etmek niyetindeyseniz yine ayarlamaları önceden yapmanız gerekiyor, imparatorluk sarayı diyoruz kardeşim çiğ köfteci mi burası, gerekecek tabii. Onun da linkini bırakayım, ilginizi çekiyorsa şey yaparsınız. 

*Tsukiji Balık Pazarı’nı ziyaret etmek Tokyo’nun turistik aktivitelerinden birinde dönüşmüş durumda, ancak bunu yapacaksanız hakkını verip sabah erken saatte gitmek (erken derken 5 falan, şakasız, zaten 2 civarı kapanıyor), açık artırmaları izlemek (dev tonbalıkları için) ve bunun için de bayağı bi’ organizasyona girmek gerekiyor. Doğruyu söylemek gerekirse çok iyi araştırdığımız bir konu değil, sallama bilgi vermek istemeyiz, özellikle ilginizi çekiyorsa bi’ bakınırsınız.

*Mori Art Museum’ı ziyaret etmek istesek de orada bulunduğumuz dönemde kapalı olduğu için gidemedik, belki sizin gideceğiniz dönemde açık olur, iyi bir müze gibi görünüyordu.

*Tokyo National Museum de zamanlama kurbanı oldu, ancak ilginizi çekebilir diye düşünüyoruz, çünkü Japonya’nın en büyük ve eski müzelerinden biri.

Tokyo Gezi Rehberi 5

*Minamiaoyama bölgesindeki (Shibuya’nın oralar, bilmediğiniz bir yer değil) Sunny Hills binası mimarı açıdan çok hoş, civarındaysanız görmek isteyebilirsiniz. Zaten Tokyo yeme içme rehberinde bu civarda bir yerlerden bahsedeceğiz, onlara gidecek olursanız buraya da bi bakarsınız.

*Eğer zamanınız kalırsa Shimokitazawa bölgesinde birkaç saat geçirebilirsiniz, son dönemlerde popülerleşmeye başlamış ve hipster akınına uğrayan bir bölge. Vintage butiklerin, kahvecilerin, plak dükkanlarının olduğu bir bölgeden bahsediyoruz, ancak biraz kurcalama gerektiriyor, tam olarak beklentinizi karşılamayabilir, dolayısıyla şayet sınırlı zamanınız varsa uğramasanız da olur diyebiliriz.

Tokyo Gezi Rehberi
Tokyo Gezi Rehberi: İşinize Yarayacak Bazı İpuçları

*Biliyorsunuz, bilmiyorsanız da yukarıda öğrenip adapte oldunuz bile; Japonya’nın para birimi yen. Paranızı Türkiye’de TL’den Yen’e çevirip gitmekle uğraşmanıza gerek yok, bu işlemi Japonya genelinde kolaylıkla halledebilirsiniz, üstelik herhangi bir insan etkileşimi gerektirmeden ve İngilizce krizi yaşamadan. Tokyo’da pek çok yerde, hatta Japonya genelinde “money exchange makineleri” var. Yanınızda TL değil ama, dolar ya da euro ile gidip, bu otomatlarda paranızı yene çevirebilirsiniz.

*Siz de bizim gibi Japonya’ya gidiyorsam yaşayabileceğim her türlü deneyimi yaşamalıyım, çünkü bir daha ne ara Japonya’ya gideceğim diye diye kafayı sıyırdıysanız, eminiz beyninizde yeni sekme aça aça konu Sumo güreşlerine kadar gelmiştir. NE VAR KARDEŞİM BEN BİR DAHA NEREDE GÖREYİM SUMO GÜREŞİNİ GÜLMEYİN. Ama işte o iş öyle kafanıza göre olmuyormuş, Sumo turnuvalarının olduğu belli dönemler varmış ve biletleri çok çok önceden tükeniyormuş. Bu sebeple şayet bir bir hevesiniz ve niyetiniz varsa çok önceden araştırmaya başlasanız iyi edersiniz. Eğer bir turnuvaya gidemiyorsanız Sumo training izleme şansınız da var, alternatif olarak ona da yönelebilirsiniz.

*Çok güzel bir şey söyleyelim mi? Japonya’da bahşiş vermek diye bir şey yok. Hadi yine iyisiniz. (bunun değerini o yenleri harcarken daha iyi anlayacaksınız)

*Bir başka önemli bilgi, prizlerimiz farklı, yanınıza dönüştürücü almayı unutmayın. Gerçi unutursanız da dünyanın sonu değil, Akihabara’dan bir tane alıverirsiniz canım……(nasıl adapteyiz)

7 Comments

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir