Almanya’da Okumak: Münih’te Erasmus ve Öğrencilik Üzerine

Şu röportajı resmen YOĞUN İSTEK ÜZERİNE yaptık. Ana akım medya kanalı gibi, Çağla Şikel’e kanalımızda gündüz kuşağı program sunduracakmışız, bu sene Müge Anlı’yı biz kapacakmışız gibi hissediyoruz adeta. Çünkü sevgili üniversiteli takipçilerimiz Erasmus işiyle kafayı bozmakla kalmayıp (bozun bozun bayılıyoruz biz bu duruma, yollayacağız sizi oralara büyük adam olmaya) bir yandan da özellikle Almanya’da okumak ve Münih’te Erasmus meselesine takmış durumdalar. Bu sebeple sevgili tatlı ötesi tatlı Gizem Sırmalı ile söyleştik, kendisi de bu tatlılık durumundan mütevellit daralıp bunalmadan sorularımızı uzun uzun cevapladı, ortaya acayip işinize yarayacak bir şey çıktı. Artık şu röportajı okuduktan sonra işin kafa karışıklığı kısmını bir kenara bırakıp direkt saldırıya geçebilirsiniz sevgili üniversiteli tayfamız, sonra artık bizi de öğrenci evinize davet edersiniz yemek falan yaparız size :))))))

Başlamadan gelen not: Almanya’da okumak falan güzel şahane ama ben direkt Münih’te yaşamaya ve çalışmaya gideceğim yardımcı olabilir misiniz MEMEDALİ BEY diyenler, biz sizin için onu da çözdük, şuraya tık tık.

Munich'te Erasmus

Öncelikle bize biraz kendinden bahsedebilir misin? Nasıl oldu da Almanya’da okumak gibi bir karar aldın, Türkiye’de hangi bölümde ve hangi üniversitede okuyordun? Şu anda hangi üniversitede okuyorsun?

Adım Gizem, 3 yıla yakın bir süredir Münih’te yaşıyorum. Aslen Bulgaristan göçmeni olsak da İstanbul’da doğdum, büyüdüm ve 20 yılın sonunda bir değişiklik arayışı içerisinde İstanbul’dan Münih’e eğitimime devam etmeye geldim. İstanbul Teknik Üniversitesi’nde İşletme Mühendisliği bölümünde okuyordum ve seve seve seçtiğim bir bölümdü. Erasmus zaten aklımda olan bir şeydi üniversiteye başladığımda fakat planım 3. sınıfta gidip geri dönmekti. Sonra baktım ilk yıl ortalamam iyi, Almanca kursuna da başlamışım, yakın bir arkadaşımın da desteğiyle “e bir de 2.sınıf için deneyeyim” diyerek başvurdum, sonra baktım kabul almışım. Sadece 2 tercih yapmıştım; ilki Münih Teknik Üniversitesi diğeri de Delft Teknik Üniversitesi. Bu üniversiteleri tercih etmemin sebepleri ise hem eğitim dilinin İngilizce olması hem de başarılı üniversiteler olmalarıydı.

Şu anda Erasmus ile geldiğim Münih Teknik Üniversitesi’nde Management and Technology adlı bölümde lisansımı tamamlıyorum, yani buraya geçiş yaptım. Bölüm aslında İşletme Mühendisliği’nin bir nevi karşılığı, farklı olarak Technology kısmı için yan dal seçmeniz gerekiyor. Bu sebeple ben de İşletme derslerimin yanında Bilgisayar Mühendisliği yan dalı yapıyorum. Yan dal olarak farklı mühendislik alanları seçilebiliyor, Makine mühendisliği, Kimya mühendisliği gibi. Ben hem eğitim dili İngilizce (Almanca mühendislik okumak mı? Yok daha neler…) hem de “proglamlama abi yaa öğrenmek lazım” diyerek bilgisayar mühendisliğini seçtim. Zorlanıyor muyum? Hem de çok. Yine de bölümden çok keyif alıyorum.

Munich Teknik Üniversitesi
Artık deneyimli birinin kendi ağzından bu konuya açıklık getirmesi lazım ya, Erasmus ile yurtdışında okumaya gitmek için ne yapmak gerekiyor, bize bu süreçten biraz detaylı bahsedebilir misin? Yani mesela her aklına esen “hadi kardeşim ben Erasmus’la X şehrine gideceğim” diyebiliyor mu, nedir bunun koşulları?

Her aklına esen öğrenci gidebilir; eğer yabancı dili, ortalaması yeterliyse ve okulu Erasmus programına dahilse. Aslında Erasmus başvurusu okuldan okula hatta bölümden bölüme göre bile değişebilen bir süreç.

Benim Erasmus’a başvurduğum sene ortalamaya, gideceğin okulun istediği yabancı dil yeterliliğine, CV’ye ve motivasyon mektubunuza bakıyorlardı. Dil konusu okuldan okula çok değişiyor, mesela Almanya’ya gitmeme rağmen bölüm %100 İngilizce olduğu için yüksek bir seviyede Almanca bilme koşulu yoktu, İTÜ’den aldığım İngilizce dil belgem ile başvurdum. Ama gideceğiniz ülkenin dilini bilmek kabul alma şansını artırıyordur bence. Eğer eğitim dili Almanca olsaydı en az B2 seviyesinde dil sertifikamın olması gerekecekti. Mesela arkadaşım Darmstadt Teknik Üniversitesi’ne gitti ve başvururken Almanca dil belgesini de vermişti. İstenilen bütün belgeleri teslim ettikten sonra ikinci aşama olarak mülakata girdim. Mülakatta genelde bölüm hocaları oluyor, ben kendimi tanıttıktan sonra neden spesifik olarak Münih ve Delft Teknik Üniversitesi’ni istediğimi, yani motivasyonumu sormuşlardı ilk olarak. Ardından gitmek istediğim okulların ders içeriklerine bakıp bakmadığımı ve nasıl dersler alabileceğimi sormuşlardı, sohbet havasında geçmişti. Bu arada mülakatın dili İngilizce’ydi, Almanca da birkaç cümle söylemiştim.


Mülakat sonrası aşama ise kabul ya da red maili beklemek. Kabul aldıysanız oh ne ala! Her ne kadar kabul sonrası keyifli görünse de birçok belge işi, ders seçimi ve stresli bir zaman sizi bekliyor oluyor aslında..

Başvuru sürecinde kritik bir nokta da başvuracağınız okulların belli bir kontenjanının olması, eğer sizinle birlikte 10 kişi daha 3 kişilik kontenjanı olan bir okula başvuruyorsa ve diğerleri istenilen koşulları sizden daha iyi sağlıyorsa şansınız maalesef azalıyor. O yüzden iyi araştırıp daha en başından ortalamayı yüksek tutmak ya da sırf Erasmus olsun okul fark etmez diyorsanız da daha az tercih edilen okulları göz önünde bulundurmak önemli.

Dönem dönem başvuru süreçlerinde değişiklikler de olabilir, duyduğum kadarıyla İTÜ’de de olmuş, o yüzden en iyisi okulun ya da fakültenin Erasmus ofisi ile konuşmak. Böylece başvurmak istenilen okullar için koşullar neymiş öğrenilip ona göre bir yol haritası çizilebilir.

Münih
Peki Erasmus süreci sona erdikten sonra o üniversiteye geçiş yapma meselesi nasıl oluyor, kolaylık sağlıyorlar mı?

Almanlar hiçbir konuda kolaylık sağlamıyor ne yazık ki desem yanlış olmaz, ya da bilmiyorum bana mı öyle denk geliyor sadece… Benden önce Münih Teknik Üniversitesi’ne geçiş yapan biriyle tanışmamıştım, belki vardı ama duymamıştım bu sebeple ben kendim araştırdım her şeyi. Erasmus’a gelirken böyle bir fikrim yoktu, dönüp sonrasında yüksek lisans için gelmeyi düşünüyordum aslında. Ama birçok arkadaşım da cesaretlendirmişti beni “yaa gidiyosun madem orada kal” diye. Ben de ikinci dönem öğrenci işlerine, fakültede birkaç kişiye danışarak geçiş yapabileceğimi öğrendim. Geçiş yapma meselesini de aslında açtığım blogumda anlatmıştım ayrıntılı, şu anda prosedürde değişen çok bir şey yok, o yüzden linki bırakalım buraya.

Photo credit: Tobias Leupold

Dil konusunda problem yaşıyor musun? Almanya’da okumak gibi bir karar aldığında Almanca biliyor muydun mesela, yoksa belli bir seviyede İngilizce biliyorsan o şekilde de idare edebiliyor musun?

Almanya’ya gelmeden önce Goethe Institut’e gitmiştim ama sadece Almanca A1 seviyesini bitirmiştim, A1 ile de anca kendinizi tanıtabiliyorsunuz. Bu yüzden Münih’e geldiğim gibi üniversitenin öğrencilere sunduğu Almanca derslere kaydoldum, ilk dönem A2, ikinci dönem de B1 seviyesini bitirdim. Fakat arkadaş çevrem hep Erasmus için gelmiş öğrenciler olduğundan Almanca pratik yapamadım, anca dersten derse. Yalan da söylemiyim Almanca’yı pek sevmiyorum, kendi kendime de çalışmadım. Geçiş yaptıktan sonra da B2’yi bitirip konuşma dersleri aldım, çünkü en yüksek seviyeye kadar gelseniz de dili konuşamadıkça bir anlamı yok. Ben konuşma konusunda hep çok çekingendim ve kendimi de “Immatrikulationsbescheinigung” gibi kelimelerle zorlamak istemedim……E Almanların çoğunluğu da İngilizce’yi akıcı bir şekilde konuştuğu için hep kolaya kaçtım. Benim en çok konuşmamı geliştirdiğim zaman okulda asistan olarak çalıştığım zamandı, Almanca konuşmam için beni ciddi anlamda zorluyorlardı. Her ne kadar ıııhh eeehhh desem de sabırla cümlemi tamamlamamı bekliyorlardı. Ve şu an onlara minnettarım çünkü öbür türlü ben kursla ya da kendi kendime çalışarak Almanca’yı bu kadar geliştiremezdim.

Fakat şu an hem okulda derslerimde hem de çalıştığım yerde Almanca’yı kullanmıyorum, sadece İngilizce. Bu sebeple Almanya’da belli bir seviyede İngilizce biliyorsan idare ediliyor diyebilirim, şirketler de üniversiteler de artık daha enternasyonal. Ama yaşadığınız ülkenin dilini bilmek hayatınızı kolaylaştıran büyük bir avantaj, bu yüzden Almancamı geliştirmeye devam edeceğim.

Münih'te Yaşam
Almanya’da okumak maddi anlamda insanı zorlayan bir şey mi? Bize ev/konaklama, yeme-içme vb. günlük yaşam masraflarından örnekler vererek konuyu biraz detaylandırabilir misin?

Bu durum bence şehirden şehire değişiyor. Münih ÇOK pahalı bir şehir diğer şehirlere kıyasla, bu yüzden pek öğrenci dostu değil ve kiminle konuşsam herkesin maddi anlamda büyük bi yarası var.  Özellikle konaklama konusu Münih’te çok büyük bir sorun. EV YOK. Ya da var ama 346738 Euro. Çok şanslı bir öğrenci değilseniz geldiğiniz gibi ev bulmak mümkün değil. Üniversitelerin yurtları var ama yurtta kalabilmek için önce başvurmanız sonra birkaç dönem beklemeniz gerekiyor. O sırada artık çadırda mı kalırsınız nerede kalırsınız siz araştırmak zorundasınız. Ben yurtta kalıyorum şu anda, o yüzden keyfim yerinde. Ama her gelen bir sancılı ev arama sürecinden geçiyor ne yazık ki. Yurtların aylık kirası 250-350 Euro arası, Münih’te öğrenci olarak kalabileceğiniz en uygun yerler.

Devlet yurtları dışında özel yurtlar var fiyatları 600-800 Euro ya da tek kişilik stüdyo daireler var 700-1000 Euro civarında. Fakat bu pahalı yerlerde kalabilmek için de öğrenciyseniz ailenizin maaş bordrosu isteniyor, aylık bu kirayı ödeyebileceğinizi ispatlamak için. Çünkü Almanlar size kolay kolay güvenmez, her şeyin kanıtını sunmanız lazım onlara.


Devlet yurtları dışında uygun bir seçenek olarak WG adında bir konsept var, ev arkadaşlarıyla kalıyorsunuz; evin büyüklüğüne ve konumuna göre kirası da değişiyor. Örneğin 300 Euro’ya da var 700 Euro’ya da.
Şehir içinde uygun fiyata ev bulamayan öğrenciler de biraz şehir dışında daha makul bir fiyata kalıyor. Münih’te imar izni zor çıktığı için de yeni ev yapıldığını pek sık görmüyoruz, bu yüzden artık ne çıkarsa şansımıza.. Öğrenciler için durum böyle ama burada çalışan insanlar için bu kadar da meşakkatli bir iş değil, bütün belgelerinizi (kanıtlarınızı) ev sahibine sunduğunuz sürece 1000-1500 Euro’ya 2 kişi gayet güzel kira bulabilirsiniz gördüğüm kadarıyla.

Yemek konusunda ise üniversitenin yemekhanesinde yemek en ucuzu, 2-3 Euro’ya öğle yemeğini yiyebilirsiniz. Ya da marketlerde 1,5-3 Euro’ya çeşitli salatalar satılıyor, onlarla da öğle yemeğinizi geçirebilirsiniz. Öğle ya da akşam yemeği için restoranda yiyecekseniz bence diğer şehirlere kıyasla pahalı; gittiğiniz yere göre değişir ama klasik bir restoranda doymak mesela 12-20 Euro civarı.

Market alışverişi ise genelde uygun çünkü çok şükür Lidl ve Aldi adında iki cennet var.. Hem kaliteli hem çok çeşit ürün bulunuyor hem de her şey oldukça uygun. Mesela süt 1 Euro’dan az, ya da yarım kilo tavuk 2-3 euro civarı, ben genelde haftalık market alışverişim için maksimum 25-30 euro falan veriyorumdur.

Maddi anlamda öğrencileri zorlayan bir şehir ama eğer öğrenciyken çalışırsanız geçinmek zor değil, örneğin yarı zamanlı bir şirkette çalışırsanız hem kiranızı ödeyebilir hem de hobileriniz için para ayırabilirsiniz. Ya da burs imkanlarını araştırıp bunlara başvuru yapabilirsiniz.


Almanya’da okumak ile Türkiye’de okumak arasında belirgin farklar görüyor musun? Üniversite yaşantısına, eğitim sistemine ya da ne bilelim derslerin işleniş/ele alınış biçimine, eğitmenlerin ve hatta öğrencilerin yaklaşımına ilişkin gözlemlediğin farklılıklardan biraz söz edebilir misin?

Evet görüyorum, en başta eğitim sistemi oldukça farklı. Örneğin İTÜ’de dönem içinde midtermler, ödevler, sunumlar oluyordu bir ders için. Burada ise sadece dersin finali oluyor ya iyi kötü geçiyorsunuz ya da kalıyorsunuz. Kötü geçtiyseniz de telafisi yok, notunuzu yükseltemiyorsunuz. Kaldığınız sınavlar için telafi sınavı oluyor fakat onlar da genelde kaldığınız için size ceza gibi daha zor hazırlanıyor. Bu sadece final sistemi dönem içinde çok iyi çünkü sürekli ders çalışmanız gerekmiyor ve çoğu şeye zaman ayırabiliyorsunuz, ama sınav dönemi gelince odaklanmanız gereken tek şey sınavlar. Dönem boyunca çalışmadıysanız onlarca konuyu öğrenmeniz gerekiyor çünkü sınavda her konudan sorumlusunuz. Bu yüzden ben ders notumun tek bir sınava bağlı olmasındansa İTÜ’deki sistemi tercih ederim.

Bizim üniversitede en çok sevdiğim şeylerden biri ise çoğu ders videoya kaydediliyor ve daha sonra evde izleyebiliyorsunuz, böylece her zaman derse gitmek zorunda değilsiniz. Bunu mesela Türkiye’de duymadım, bilmiyorum varsa da. Hiçbir derste yoklamaya ya da imza atmaya denk gelmedim de duymadım da, bu özgürlük de bence güzel bir şey, zaten ders önemli ve anlaşılması zor ise genelde sınıflar dolu oluyor.

Ayrıca hocalar öğrencilere karşı çok açık ve soru sorduğunuzda sorunuzu cevaplamak için can atar bir şekilde sizi dinliyorlar. Kendilerine ulaşmak da kolay, ben İTÜ’deyken bu konuda biraz sıkıntı yaşamıştım, her zaman ulaşamıyordum.

Dipnot: İlk geldiğimde en çok dikkatimi çeken şey buradaki öğrencilerin not tutma biçimleriydi. Herkesin bir iPadi, Macbook’u, 360 derece dönen bir bilgisayarı var, sınıfa bir giriyorsunuz teknoloji mağazası. Ben ise gayet kalem kağıdımla…

Münih'te Üniversite
Peki ya arkadaşlık ilişkileri? Almanya’da eğitim almaya başladığından beri yakın dostluklar kurabildin mi, bu konuda bir adaptasyon problemi yaşanıyor mu, sence Türkiye’de bu işler daha mı rahat ilerliyor? Lokal arkadaşlar ediniyor musun mesela, yoksa Erasmuslular olarak birbirinize mi kenetlendiniz?

Erasmus’tayken ciddi anlamda dünyanın farklı yerlerinden gelen Erasmuslular olarak sürü halinde geziyorsunuz, büyük küçük bir arkadaş grubunuz oluyor ve çoğu aktiviteyi birlikte yapıyorsunuz. Ki bence çok da keyifli oluyor, çok güzel anılar paylaşıyorsunuz birlikte. Erasmus’ta Alman sadece bir arkadaş edinmiştim onun dışında neredeyse herkes Erasmus öğrencisiydi. Erasmus’tan sonra herkes gittiği için yalnız kaldım ve üzülmüştüm bir iki hafta.. Münih’e çok fazla (ciddi anlamda çok) Alman liselerinden gelen Türk öğrenciler var, bir süre sonra onlarla tanıştım. Aynı zamanda Türkiye’den yüksek lisansa gelen öğrenciler de oldukça fazla ve herkes çok cana yakın, çünkü hepimizin paylaştığı ortak şeyler var, aile ve Türkiye özlemi gibi. Böylece çok güzel yakın Türk dostluklar kurdum.

Almanlar’da arkadaşlık ilişkisi çok farklı, biz millet olarak arkadaş edinmekte çok başarılıyız. Almanlarla arkadaş olabilmek için onların kabuğunu kırabilmek gerekiyor, Türkiye’de olduğu gibi kolay arkadaş edinilmiyor. Eğer ilk adımı siz atmazsanız, onlar sizi tanımak için pek yanaşmıyor. Aynı zamanda Akdeniz insanı ile en büyük farkları duygusal bağlarının güçlü olmaması. İlişkilerinde bireysellik ve rasyonelliğin ön planda olduğu aşikar, duygusal olarak arkadaş bağı oluşması Türklere kıyasla daha zor. Birçok lokal insanla tanıştım; bazıları fazla kuralcı, bazıları her şeyden yakınan, bazıları dokunduğunda, sarıldığında gerilen, bazılarıyla anca birkaç hafta sonrasına plan yapabildiğin… Fakat istisna olan çok fazla kişiyle de tanıştım; samimi, içten ve arkadaş canlısı. Hatta en yakın dostlarımdan biri Alman ya da Alman demeye bin şahit ister desem daha doğru. Çünkü o kadar Türk kültüründen gelen biri gibi ki şaşırıyorum, hatta bazen birlikte Almanlar neden böyle diye konuşuyoruz.. Kendime çok yakın hissettiğim iki yakın Alman arkadaşım daha var ve onlarla zaman geçirmeyi gerçekten çok seviyorum.

Ben hiç adaptasyon problemi yaşamadım ve burada yakın arkadaşlıklar edinebildiğim için de mutluyum ama hala Türkiye’deki arkadaşlık ilişkilerimi, dostlarımı, arkadaş ortamlarını çok özlüyorum. (Dostlarıma buradan sevgiler)

munich-market-790x500
Almanya’daki üniversite eğitimin sona erdikten sonra çalışma hayatına da orada devam etmeyi düşünüyor musun? Almanya’da üniversite okumuş olman bu alanda sana bir kolaylık sağlıyor mu, bu konuya ilişkin bildiklerini bizimle paylaşabilir misin?

Yurtdışında okumak ve kaliteli bir eğitim almak benim hep hayalimdi ama her ne kadar eğitimim bittikten sonra burada kalıp bir süre çalışmak istesem de ben bir süre çalıştıktan sonra kesinlikle Türkiye’ye dönmek ve orada hayatıma devam etmek istiyorum. Ama tabii kim bilir ne olacağını.

Münih Teknik Üniversitesi (TUM) oldukça ünlü bir okul ve şirketler buradan öğrenci kapmaya çalıştığı için gözlemlediğim kadarıyla TUM mezunu olarak iş bulmak da kolay. Ki bu sadece TUM için değil, Almanya’daki çoğu üniversite için bu geçerli bence. Okullarda şirketlerin birçok kariyer etkinlikleri ya da birçok şirketin gelip stant kurduğu fuarlar oluyor, buralarda şirket çalışanlarıyla tanışıp sonrasında yeniden iletişime geçerek iş bulmuş çok arkadaşım var. Zaten öğrenciyken bile çalışabileceğiniz birçok “working student” pozisyonu açılıyor ve haftanın 20 saati herhangi bir şirkette çalışabiliyorsunuz, böylece şirketleri de tanıyıp çevre edinebiliyorsunuz. Alman şirketlerinde yaş ortalaması 40 civarı olduğu için de artık bu dijitalleşme çağında genç yetenekler arıyorlar ve bu yaş ortalamasını düşürmek istiyorlar, yani en azından benim working student olarak çalıştığım yerde böyle. Böylece üniversite mezunu olarak iş bulma şansınız daha yüksek. Ayrıca Almanca bilmek iş bulmak açısından bir avantaj ama global şirketlerin sayısı da Münih’te oldukça yüksek olduğu için İngilizce pozisyonlar da açılıyor.

Almanya'da Okumak
Biraz da Almanya’da okumak değil de Münih özelinde konuşacak olursak, Münih’i tercih ettiğin için memnun musun? Sence öğrencilik yaşantısı için iyi bir seçim miydi?

Ben Münih’i tercih ettiğim için çok mutluyum; deneyimlenilmesi gereken bir şehir, kaosun tam zıttı. Öğrencilik için pahalılığı ile ideal bir şehir olmasa da pek çok açıdan oldukça rahat ve keyifli bir şehir. O kadar sakin ve düzenli, o kadar her yer yeşil ki Münih’te, stresimin azaldığını bile söyleyebilirim. Mesela istediğim yerden istediğim zamanda bisikletime atlayıp gitmek, metro ile maksimum 30 dakikalık yolculuklar yapmak, ders ya da iş çıkışı herhangi bir parka gidip keyif yapmak hayatımı güzelleştiren şeyler. Ama bazen fazla sakinlikten, ağlamayan bebeklerden, havlamayan köpeklerden, gülümsemeyen insanlardan bıkıp kaosu da özlemiyor değilim.

Konumu dolayısıyla Münih harika, Alplerin dibinde olduğu için kışın kayağa gitmek ya da baharda yeryüzü cenneti birçok gölü ziyaret etmek çok kolay. Ya da İtalya’ya, Avusturya’ya, Hırvatistan’a ve daha birçok ülkeye yakınlığı sayesinde otobüsle ya da arabayla birçok şehir gezebiliyorsunuz. Münih’ten ya da Münih’e yakın havaalanlarından uçak biletleri de fiyat olarak uygun olduğu için düşük bütçeli tatiller ayarlayıp gezmenin de tadını öğrenci olarak çıkartabiliyorsunuz. Ben gezmeyi çokça sevdiğim için Münih’te olmam sayesinde çok fazla şehir, ülke gördüm; mesela 2 gün öncesinden bilet alıp Fas’a 25 Euro’ya ya da geçenlerde yaptığım gibi deniz hasretiyle 2 günlüğüne Mallorca adasına da yine uygun bir fiyata uçtum.

Ben Münih’i seviyorum ve Almanya’da herhalde başka bir şehirde yaşamak istemem ne öğrenci olarak ne de çalışan olarak; fakat ben yıllardır İstanbul’da yaşadığım için bir Beşiktaş’ı, Galata’yı ya da ne bileyim Boğaz’ı hep arıyorum, eksikliklerini de hissediyorum.

Munih Oktoberfest
Münih’te bir öğrenci için sıradan bir gün nasıl geçiyor? Sosyal anlamda aktif, öğrencinin bol olduğu, aktif bir şehir mi?

Münih’te 3 tane üniversite olduğu için öğrencisi bol bir şehir. Sosyal anlamda da aktif diyebilirim. Özellikle yaz aylarında festivalleriyle, etkinlikleriyle çok keyif veriyor şehirde olmak. Almanlar zaten sıkıldıkça bira içmek için festivaller yapıyorlar, en başta Oktoberfest ve ona benzer minik minik festivaller oluyor, bu dönemlerde şehirde hep bir cümbüş havası, herkes giyiyor geleneksel kıyafetlerini okula, işe bile öyle gidiyorlar. Hava ısındı mı da herkes sokaklara dökülüyor, ya da parklara, göllere güneşlenmeye gidiyor. Fazla sıcak ise Isar Nehri’ne ya da göllere atlıyorlar. (Ben bir deniz çocuğu olarak buna karşıyım, şehirde deniz olmadığı için söylenen taraftayım) Fakat kışın da bir o kadar sessiz, herkes evlerinde. Noel zamanı kurulan pazarlar renk katıyor onun dışında soğuktan kimsenin dışarı çıkası gelmiyor, ben de kışları pek sevmiyorum.

Öğrenci için sıradan bir yaz günü ise okul varsa derse giderek, iş varsa işe giderek ardından arkadaşlarla buluşulup parkta zaman geçirerek ya da mangal yaparak, voleybol oynayarak, varsa festivalleri ziyaret ederek geçiyor. Fakat sınav dönemi ise sabah erkenden kütüphaneye gidip akşam da kütüphaneden dönerek geçiyor, geçmelidir…


Son olarak, Almanya’da okumak isteyenler için “keşke ben önceden bilseydim” dediğin önemli olduğunu düşündüğün birkaç tavsiye alabilir miyiz?

Almanlar inanılmaz bir şekilde noter imzalı olmayan belgelere karşı. Tercüme edilmiş de olsa başvuru belgeleriniz ya da okulun istediği başka belgeleri vermeden önce çok önemli bir konu: sizden bu belgeleri noter imzalı onlara sunmanızı istiyorlar, umarım noterde bir tanıdığınız vardır yoksa biraz pahalıya gelebilir.

Ayrıca Almanya’da hiçbir bürokratik işlem hızlı ilerlemiyor, o yüzden bir işinizi halletmek günlerinizi ya da haftalarınızı alabilir, buna hazırlıklı olun ve gelmeden önce biraz sabırlı olmak üzerinde çalışın.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir