Barselona bizim aramızın iyi olduğu şehirlerden. Havasını, suyunu, insanını, canlılığını, gecesini, gündüzünü, kaosunu, her şeyini seviyoruz. Paramızın çalındığı ilk ve tek şehir olmasına rağmen kendisine hiçbir kin beslemeyecek kadar seviyoruz. (arada bir duygusu geliyor bir iki saydırıyoruz kabul) Nedenini tam olarak tespit edemediğimiz bir şekilde bize yer yer İstanbul’u hatırlatıyor. Bu belki El Born’un sokaklarında kaybolurken aniden gelen bir histi, belki insanlarının içinde yaşadığımız topluma benzerliğinden, belki de bu şehrin bize günde 2-3 kez “Ah be aslında İstanbul da böyle olabilirdi” diye düşündürtmesinden, o kısmını tam bilemiyoruz. Neticede Barselona’ya yolumuzu birkaç kez düşürmeyi başarmış kişiler olarak şehre üçüncü ziyaretimiz öncesinde karar verdik, bu sefer şehri biraz daha yerlisi gibi, biraz daha alternatif bir şekilde tanıyacağız. Kaldığımız yer bir otel olmayacak, La Rambla’yı 1-2 kereden fazla görürsek kendimizi hatalı sayacağız, hiçbir alışveriş merkezine girmeyecek, sırf meydanların tadını çıkarmak için olsa bile turistik yerlerde oturmayacağız!
Peki başarılı olduk mu? Şöyle açıklayalım: Daha önceki gezilerimizde en az 5 kez gördüğümüz bir takım sokakları bu kez bir kere bile görmedik. Artık havada duruyormuş gibi görünmelerinden büyülenmeyi bıraktığımız sokak sanatçılarıyla hiç karşılaşmadık. Hiç görmediğimiz yerler, hiç duymadığımız bölgelerle tanıştık. Gaudi’nin binalarının önünden geçerken yine ağzımız açık baktık, yine bir RESPECT diye bağırdık ama, bu sefer Barselona’yı Barselona yapan başka sanatçılar ile de tanıştık. Lokallerin bizi Katalan sanmasına nedense abartı sevinçli tepkiler vererek pek çok sokakta kaybolduk, yeni insanlarla tanışıp Türkçe sözcükler öğrettik (tabii ki ilk küfürlerden başladık, bu bir gelenektir), beraber güldük, beraber gezdik. Bu şehrin neden yaşanılası olduğunu, orada yaşayanların Barselona’ya neden bu denli bağlılık duyduğunu artık çok daha iyi anlıyoruz. Bu sebeple Alternatif Barselona gezi rehberi yazabilecek kıvama geldiğimizi düşünüyoruz. İyi okumalar!
*Ben daha klasiğini gezmedim canısı, alternatif senin olsun diyorsanız gerçek bir turist gibi gezmek isteyenler için klasik Barselona rehberi ‘ni de okumanız iyi bir fikir olabilir. Onu da son gezimizden sonra güncelledik. Ayrıca 2022’de tekrar Barselona’ya gitmemiz sonucu yeni bir rehber daha hazırladık, özellikle mekanlar konusunda o rehberi baz almanızı öneririz. Tüm bu anlattıklarımızı izlemek isterseniz ise Instagram profilimizdeki sabit Barselona hikayelerine bekleniyorsunuz.
*Bize bol bol sorulduğu için baştan söz etmeden geçmeyelim, yurt dışında internet kullanımı için bir e-sim uygulaması olan Airalo’yu önerebiliriz, böyle bir gelişme olduğundan beri neredeyse tüm gezilerimizde bu yöntemle internete erişim sağlıyoruz. Operatörlerin paket ücretlerinden çok daha makul bir fiyata denk geliyor ve ne kadar süre, ne kadar kullanıma ihtiyaç duyacağınıza göre istediğiniz paketi seçebiliyorsunuz. Uygulama ve fiyatlara göz atmak için şuraya tık tık.
Barselona Gezi Rehberi: Barselona’da Nerede Kaldık?
Barselona’da daha lokal takılma hevesimiz daha Barselona’ya ayak basmadan bizi adeta ele geçirdiği için bu sefer bir otelde kalmak yerine bir evde kalmak konusunda kararlıydık. O yüzden bu sefer otellere hiç bakmadan direkt olarak eve odaklandık ve konseptinden bayağı hoşlandığımız Sweet Inn’in evlerinden birinde kaldık, bizim kaldığımız ev sanırım artık yok, ancak şehir genelinde pek çok farklı lokasyonda daireleri olduğu için yine de Sweet Inn evlerinden birinde kalabilir ve daha lokal hissedebilirsiniz, şöyle balkonlulardan bi’ tane kapmanızı öneririz… Zaten ev hakkında Instagram profilimize o kadar çok soru geldi ki galiba hakkında bir yazı yazma noktasına bile geldik. Haklısınız, ev hakikaten bayağı güzeldi, biz de vedalaşmakta bayağı zorlandık, uzun vadede bir daha gidip kalabiliriz diye umuyoruz.
Alternatif Barselona Gezi Rehberi
Sant Pau Art Nouveu Site
Alternatif Barselona gezi rehberi girizgahımızı bize en çok “yahu biz burayı nasıl daha önce keşfetmedik arkadaş PES” dedirten yer ile yapalım. Burası Gaudi’nin gölgesinde kalmış ama aslında kendisi de başlı başına bir efsane olan Lluis Domenech i Montaner’in eseri. Yapıldığı dönemlerde uzun süre hastane olarak kullanılmış bu binaları (bayağı bir binadan söz ediyoruz, geniş bir alan) gördüğünüzde muhtemelen “kardeş burası hastaneyse mesela bu Haseki Hastanesi falan ne oluyor?” gibi yorumlar getireceksiniz. Art Nouveau (şu kelimeyi google’dan bakmadan yazabilene madalya vereceğiz) akımının zirvesini yaşayacağınız Sant Pau Art Nouveu Site’a mutlaka uğramalısınız. Gitmeden Lluis Domanech’i araştırmak iyi bir yatırım olabilir.
-Kafamızı kaldırıp tavanlara bakmayı unutmuyoruz. Ayrıca mutlaka audio guide alıyor, öyle geziyoruz.
-Adres: C. Sant Antoni Maria Claret, 167 Metronun L5 hattına binip Sant Pau / Dos de Maig’de inerseniz kolayca ulaşabilirsiniz. Giriş 13 Euro.
Palau de la Musica Catalana
Hazır Art Nouveu ve Lluis Domanech demişken, daha doğrusu diyememişken yine kendisi tarafından tasarlanmış bir binaya daha sızalım: Palau de la Musica Catalana. Ribera bölgesinde yer alan bu bina adından da aşağı yukarı anlayabileceğiniz üzere bir konser salonu. Şehirde ne kadar vaktiniz olduğuna göre şuradan programa bakarak bir etkinliğe de katılabilirsiniz. Ancak şayet vaktiniz kısıtlıysa ya da ilginizi çeken bir şeye denk gelmediyseniz bile binanın içini gezebilmeniz mümkün, ki bizce sırf tavanlarının güzelliği için bile girilir. Bunu maalesef bireysel olarak yapamıyorsunuz, tura katılmak durumundasınız. Biz basın kartıyla girmeye çalışmamıza rağmen uyuzluk çıkardılar. Turlarla ilgili daha detaylı bilgiye de şuradan ulaşabilirsiniz, aynı siteden bileti online olarak da alabiliyorsunuz.
-Adres: Palau de la Musica 4-6. Giriş 18 Euro. Öğrencilere indirim var.
Poblenou Bölgesi
Bu sefer şehrin farklı bölgelerini keşfetmekte kararlıyız derken ciddiydik. O yüzden Barcelona’nın daha önce hiç gezmediğimiz bölgelerinden biri olan Poblenou’da ayaklarımıza karar sular inene kadar (can you feel the anneanne etkisi) yürüdük. Burası aslında şehrin endüstriyel bölgelerinden birisi. Ancak son zamanlarda sık sık karşılaştığımız bir şey olan “hipsterların endüstriyel yerleri mesken tutması” durumu tabii ki buralara da uğramış. Son dönemlerde bu bölge sanat galerilerinin, reklam ajanslarının, tasarım okullarının, kafe ve restoranların açılmaya başladığı, popülerleşen bir bölge haline gelmiş durumda. Ayrıca tabii ki her benzer bölge gibi Barcelona genelinde en çok sokak sanatı çalışması ve mural görebileceğiniz taraf da burası. Henüz yüzde yüz değişim gösterdiğini söylemek ya da Karaköy benzeri bir yer haline geldiğini söylemek biraz abartılı olabilir ama gidişatın bu şekilde olduğu kesin. Bu arada bu bölgede uğrayabileceğiniz mekanlardan aşağıda bahsedeceğiz, panik yok.
-Sokak sanatı çalışmalarını görmek isterseniz Carrer de Pere IV ve Parc del Centre del Poblenou yakınlardaki Carrer d’Espronceda sokakları ve civarını bi’ dolanabilirsiniz. Biz Barcelona gezimizden önce not aldığımız birçok sokak sanatının üzerinin karalanmış olduğunu gördük. Anladığımız kadarıyla bu konuyla ilgili bir mevzu olmuş ama olayını biz de tam olarak bilmiyoruz. En azından şu söylediklerimiz yerlerinde duruyorlardı.
–Museu del Disseny yani Tasarım Müzesi’ni ziyaret etmek isterseniz bu bölgede yer alıyor.
El Raval Bölgesi
El Raval bölgesinin ne kadar alternatif bir bölge sayılabileceği aslında tartışmaya açık. Çünkü özellikle son birkaç senedir turistler de bu tarafları keşfetmiş durumda. Zaten yürüyerek gezmenin bir şehri keşfetmenin en güzel yolu olduğunu çözdüyseniz Barselona keşfinizde farkında olmadan bile bu bölgeye sızıp dolaşmış olma ihtimaliniz var. Biz yine de El Raval’ı klasik Barselona gezi rehberi içine koymak yerine alternatif rehberimize koyma kararı aldık çünkü bu bölgeyi ciddi anlamda keşfetmemiz de son gezimizde oldu.
El Raval ilginç bir bölge çünkü hem canlı ve kozmopolit bir yapısı var, hem de karanlık tarafları. Örneğin bir zamanlar buraların “Red Light District”i El Raval’da yer alıyormuş, günümüzde de gecenin belli saatlerinden itibaren benzer durumlara, hatta bol bol uyuşturucu satıldığına bile şahit olabilirsiniz. Ancak gündüz gittiğinizde turistik noktalardan bir tık daha uzaklaşmış olduğunuz için tam olarak lokal yaşantının içine düşüyorsunuz ve bizce bu da harika bir his. Tabii bu deneyimi yaşamak için bölgenin turistik noktalarında vakit geçirmek yerine biraz daha arka sokaklarına dalmanız gerekiyor, onu da ekleyelim.
-El Raval’ın merkezi diyebileceğimiz palmiyelerle çevrili pek güzel Rambla del Raval’ı bu bölgede kutup yıldızınız olarak belirleyebilirsiniz. Ayrıca aşağıda daha detaylıca söz edeceğimiz Gaudi eseri Palau Güell de buralarda.
-Bu tarafları daha turistik hale getiren meşhur La Boqueria Market ve MACBA’yı yani Modern Sanat Müzesi’ni ziyaret etmek isterseniz onlar da bu bölgede yer alıyor. Daha fazla detay için sizi klasik Barselona rehberi ‘ne alacağız.
Fundació Suñol
Sanat galerilerini gezmeyi seviyorsanız uğrayabileceğiniz bir yer bulduk: Fundacio Suñol. Fundacio Suñol’a ait iki farklı sergi alanı var. Birinde Josep Suñol’un kişisel sanat koleksiyonundan eserler sergileniyor, ki bu Warhol, Dali, Picasso, Miro gibi dev isimlerin eserlerini kapsayan bir sergi. Diğerinde ise çoğunlukla daha küçük çaplı ve dönemsel sergiler oluyor. Artık hangisine gideceğinize kendiniz karar verirsiniz. (hangisine gideceğinizi tabii ki biliyoruz……)
-Lokasyonlara şuradan bakabilirsiniz.
-Daha fazla sanat galerisi önerisi isterseniz Barcelona Turizm Ofisi’nin hazırladığı bir “Art Galleries” broşürü mevcut, ondan edinmenizi öneririz. Hem çok fazla öneri, hem de arkasında bu galerilerin nerede olduğunu gösteren bir harita var. Turizm ofisine gidip ücretsiz olarak alabilirsiniz.
Bunkers del Carmel
Tamam tamam, korkmayın sizi manzarasız bırakmayacağız. Artık genlerimize mi işlemiz nedir bilemiyoruz, ülkece manzara olan yerlere zaafımız var resmen, hepimiz manzara peşindeyiz. Merak etmeyin, KRALINI bulduk. Tamam gitmesi birazcık zorlu olabilir ama kesinlikle değecektir.
Turo de la Rovira adlı tepede yer alan Bunkers del Carmel Barcelona’ya tepeden bakabileceğiniz en iddialı yerlerden biri. Artık turistik nokta kategorisine girecek kadar kalabalıklaşmış olsa da diğer manzara görmeli yerlere göre bir tık daha alternatif kalıyor diyebiliriz. Burası aslında tarihi olarak da önem taşıyor çünkü hem İspanyol İç Savaşı döneminde ve Franco Rejimi boyunca burası yer yer sığınak, yer yer cephanelik olarak bile kullanılmış. Günümüzce ne noktaya geldiğini artık anladınız zaten. Artık La Sagrada Familia’ya mı bakarsınız, Nuri Bilge Ceylan filmi karakteri gibi 45 dakika boyunca uzaklara mı dalarsınız o kısmı size kalmış.
-Buraya giderken iki şey aklınızda bulunsun. Birincisi biraz erken gidin çünkü gün batımı saatine doğru insanlar buraya üşüşüyor ve güzel yerler kapılıyor. İkincisi giderken şöyle şarap, bira falan bir şeyler kapın da gidin, tam öyle bir ortam oluyor. Bunu yapan bir tek bizim halkımız değil merak etmeyin.
-Buraya ulaşmak için Bus 17’ye binip indikten sonra biraz yokuş ve merdiven tırmanmanız gerekecek. Çekinmeyin, çıkarken “nereden çıkardı şimdi bunlar burayı ya” diyerek bize küfür edebilirsiniz, manzarayı gördükten sonra inerken özür dileyeceksiniz zaten……. (bak bak kendinden eminliğe bak)
Parc del Laberint d’Horta
“Biz gidemedik, yerimize siz gidin görün” kontenjanından yazdığımız bu park, aslında biraz merkezin dışında, şehrin en büyük üçüncü bölgesi olan Horta-Guinardo tarafında kalıyor. Barselona’daki en eski parklardan biri olmasının yanı sıra tabii ki en ilginç özelliği içinde pek güzel, yemyeşil bir labirent de barındırıyor olması. Zaten park adını da bu labirentten alıyor. Ulaşımı biraz zaman alacağı için bizce bu parkı “vaktimiz kalırsa gideriz” kategorisinde değerlendirebilirsiniz. Bizim vaktimiz kalmadığı için mutlaka gidin gibi büyük laflar edemeyeceğiz, ancak varlığını bilmeniz açısından buraya yazmadan da geçmek istemedik.
-Metronun L3 hattına binip Mundet durağında inerek ya da 27, 60, 73 otobüs hatlarından birini kullanarak ulaşabiliyorsunuz.
Santa Caterina Market
Klasik Barselona gezi rehberi yazdığımızda bahsettiğimiz üstü kapalı, tatlı mı tatlı bir pazar yeri olan La Boqueria rakipsiz bir yer değil. 1845 yılında yapılmış olan Santa Caterina Market Barselona’nın ilk üstü kapalı pazar alanı ve halen aktif olarak kullanılıyor. Bu tip yerleri gezmeyi seviyorsanız La Boqueria’ya kıyasla daha az kalabalık, daha lokal ve daha az turistik bir alternatif olarak buraya da kesinlikle uğrayabilirsiniz. Hatta bizim gibi ev kiraladıysanız ve evinize buradan alışveriş yaparak “Barselonalıyım ezelden” havalarında, ultra lokal de takılabilirsiniz, bayağı keyifli oluyor.
Bu arada eminiz ki Santa Carina Market’ın alengirli çatısı dikkatinizi çekecektir. Her ne kadar market geleneksel yapısını korusa da çatı kısmı 2005 yılında yenilenmiş ve şu an göreceğiniz halini almış. Çatının rengarenk olması ise içerideki meyve ve sebzelerin renklerinden esinlenilmiş olmasına dayanıyor. Ne kadar harika göründüğünü söylememize gerek yok.
Palau Güell
Eserlerine hayranlığımızdan ötürü kendisine “GAUDİ BABA” demeye başladığımız Gaudi’nin Barselona’ya kazandırdığı ilk eserlerinden. Dışarıdan görünce muhteşem olduğu için bir ev olduğunu tahmin etmeyeceğiniz Palau Güell aslında Sayın Eusebi Güell Abi’nin (Park Güell’den hatırlayabilirsiniz) büyük kankası Gaudi’den “ya Antoniciğim bize bir ev yapsan aslında” gibi bir istekte bulunması üzerine ortaya çıkmış. Vay efendim ne dostluklar var……..Neticede burası Güell ailesi Park Güell’e taşınana kadar (taşındıkları yere gel ya ŞAŞKINLIĞIMIZI GİZLEYEMİYORUZ) burada yaşamış. Artık kıskanarak mı, büyülenerek mi, Gaudi’nin zekasına hayran kalarak mı gezersiniz ne yaparsınız orasını bilemiyoruz, ancak siz de bizim gibi Gaudi’nin eserlerine hayransanız, diğer eserlerinin gölgesinde kalmasını bir türlü anlamlandıramadığımız Palau Güell’i gezmeye de kesinlikle vakit ayırın.
-Carrer Nou de la Rambla 3-5. En yakın metro durağı Liceu.
The World Begins With Every Kiss
Başlıkla olaya şiir gibi girdik ama, aslında burada bir sokak sanatı eserinden bahsediyoruz. Plaça d’Isidre Noneli üzerinde görebileceğiniz ve Joan Fontcuberta’ya ait bu eser, 4000 küçük fotoğraf karesinden oluşuyor. Sanatçı bu fotoğrafları biriktirmek ve eseri oluşturmak için insanlardan “Özgürlük sizin için ne ifade ediyor?” sorusunu görsel olarak cevaplamalarını istemiş ve bu görselleri birleştirerek fotoğrafta gördüğünüz eseri oluşturmuş. Esere hem uzaktan hem de yakından bakmanızı hatırlatalım. Bizce mutlaka görün!
Vicky Cristina Barcelona Çekim Lokasyonları
Hazır alternatif işlere girişmişken hep yapmak istediğimiz şeylerden birine de kalkıştık. Uzun süredir bir şehir ile özdeşleşmiş filmlerden birini seçip onun çekim lokasyonlarının peşine düştüğümüz bir tur yapmak istiyorduk. Barselona bunun için şahane bir fırsat oldu! Woody Allen gibi insanları filmlerinin geçtiği her şehri görmeye özendiren bir adamın filmini seçmemiz de tabii ki tesadüf değildi. Bu noktada sevgili Pedro Almodovar’cığıma biraz ihanet etmişiz gibi hissetmeye başladık, zira Todo sobre mi madre de Barselona’da çekilmiş. Ancak onu sonradan hatırladık, kendisinden özür dilemek istiyoruz…….
Sonuç olarak Vicky Cristina Barcelona odaklı bir tura çıkıp en azından birkaç sahnenin nerede çekildiğini tespit etmeyi başardık ve fotoğrafladık. Siz de gitmek istersiniz diye düşünerek lokasyonları ve hangi sahnenin çekildiğini şöyle bırakalım: (çoğu aşağıda gezmeniz için önereceğimiz yerlerin yakınlarında, yani özellikle buralara gideceksiniz gibi düşünmeyin, hiç zahmetli değil)
*Carrer dels Banys Vells (Filmde Scarlett Johansson’ın fotoğraf çekmek için gittiği sokaklardan)
*Plaça de Sant Felip Neri (Scarlett, Javierciğim, Vicky ve Doug’ın bir arada oturduğu meydan)
*Parc Güell, Portico of the Washerman (4 çocuğun yan yana durduğu sahne)
*Carrer de Sant Ramon (Penelope ve Javier’in birbirlerine girdikleri sokak)
*National Art Museum of Catalonia’nın merdivenleri ( Vicky ve Cristina’nın merdivenlerden inerek konuştukları sahne)
Barcelona Gezisinde Görmek İsteyebileceğiniz Sokaklar ve Binalar
Alternatif Barselona gezi rehberi kapsamında içine girip gezmek isteyebileceğiniz yerler dışında şöyle bir önünden geçseniz güzel olacak, muhtemelen Instagram’ı fotoğraflara boğarak arkadaşlarınızı kendinizden nefret ettireceğiniz yerleri de özet geçelim istedik. Barselona’lara kadar gelmişiz, herhalde fotoğraf paylaşacağız ulan! (ani bir serzeniş)
*Carrer de Milans: Barcelona’nın en çok fotoğraflanan noktalarından birine dönüşmüş olabilir. İlk gittiğinizde “e burası da diğerler sokaklar gibi işte ne var” diye düşündürtebilir. O yüzden hemen sokağın başındaki küçük meydanımsı yerde durup yukarı bakın. NOLDU CNMM, diğerleri gibi miymiş???
*Carrer del Bisbe: Yine Instagram biosuna “photographer” yazan, ama aslında sadece profesyonel fotoğraf makinesine sahip olan insanların fotoğraflamayı çok sevdiği pek güzel bir sokak. En büyük olayı yine yukarılarda kalan ve iki binayı birbirine bağlayan geçitin güzelliği. Görünce anlayacaksınız.
*Casa Vicens: Turistlerin akın ettiği Casa Mila ve Casa Batllo’nun popülerliğinin gölgesinde kalan Gracia bölgesindeki güzeller güzel bir Gaudi binası. Gaudi’nin Barselona’daki ilk eserlerinden biri olduğunu da ekleyelim. Biz oraya gittiğimizde maalesef tadilattaydı, ne zaman bitiyor bilmiyoruz, o yüzden gitmeden kontrol etmekte fayda var.
*Palau Macaya: Adını binanın ilk sahibinden alan, Katalan modernizminin öncü binalarından. Bina gerçekten çok güzel, içini de görmek isterseniz bazı girilmesi yasak bölgeler dışında sorunsuz bir şekilde girebiliyorsunuz, aklınızda bulunsun. Sagrada Familia taraflarına gidecekseniz oraya yakın olduğunu da hatırlatalım.
*El Jardinet dels Gats: Günlük şirinlik ihtiyacınızı gidermek ve “ALLAHIM BİZ BU MUHTEŞEM VARLIKLARI HAK EDECEK NE YAPTIK” diyerek duygusal dakikalar yaşamak için buraya bi’ uğrayabilirsiniz. Bu küçük bahçe terk edilmiş, sokakta yaşan kediler için bir barınak olarak kullanılıyor. Barcelona’da yaşayanlar buradan kedi de sahiplenebiliyor. Şimdi ağlayacağız yazarken ya.
*Carmela: Jaume Plensa’nın adamın aklını alan heykel çalışması. Bakabileceğiniz her açıdan bakasınız geliyor. Palau de la Musica yakınlarında, Carrer de Sant Pere mes Alt civarında görebilirsiniz.
Barselona Gezi Rehberi: Barcelona’dan Yeme İçme Önerileri
Tabii ki alternatif Barselona gezi rehberi çıkarırken yeme içme konusunda da çılgın bir performans sergilemekten eksik kalmadık. Sanki yarın yokmuşçasına, kilo almak kitabımızda yazmıyormuşçasına, CAMIŞ (google’a girip camış ne diye baktık, manda türüymüş) gibi yedik. Ama yine mümkün olduğunca klasiklerde değil de daha alternatif yerlerde yemeye çalıştık tabii. Aşağıda şöyle bir özet geçelim, siz de yiyin, hep beraber semirelim.
*Kahvecileri buraya yazmadık, çünkü bu gezide acayip güzel kahveciler keşfettiğimiz için onlarla ilgili ayrı bir içerik hazırladık. Barcelona’nın en iyi kahvecileri için tık tık.
*Federal Cafe: Özellikle kahvaltısı için gidebileceğiniz, en üst katında tatlı bir bahçesi de olan mekan. Kahveleri de fena değil. Ayrıca çok güzel playlistleri var, Shazam yapa yapa bir hal olduk, alakasız bir bilgi olarak aklınızda bulunsun. (Calle Parlament 39)
*Lolita Taperia: İnanılmaz tatlı çalışanları olan, bu aralar pek popüler tapasçı. Bir tapas klasiği olan Patatas Bravas’ı ve dışı cips kaplı kızarmış tavuğu aşırı güzel, giderseniz mutlaka deneyin. (Carrer Tamarit 104)
*Quimet y Quimet: Evlenme teklifini 1 dakika düşünmeden kabul edeceğimiz ünlülüler listesinde 1 numarada olan Anthony Bourdain’in önerilerinde görüp gittiğimiz taa 1914 yılında açılmış küçücük tapasçı/ şarap barı. Normalde dışarıdan görüp de ilginizi çekmeyebilir ama bizce kesinlikle uğramalık. Bayağı kalabalık oluyor, aklınızda bulunsun. (Carrer del Poeta Cabanyes 25)
*Auto Rosellon: Kahvaltı ya da öğlen yemeği için önerebileceğimiz mekan. İngilizce bilen insan bulma sorunsalı yaşayabilirsiniz ama bir şekilde idare ediliyor. Çok büyük bir özelliği yok bu arada, yakınsanız uğranır. (Carrer Rossello 182)
*Brunch & Cake: Bu mekan = çok iyi kahvaltılar. Bu mekan = çok iyi tatlılar. Waffle üzerine koydukları Egg’s Benedict ve Matcha Pancake’i mutlaka denemeniz gerek, hala durduk yere aklımıza geliyor da canımız çekiyor. Bu arada mekanın kahvaltıdaki başarısını tek keşfeden biz değiliz, o yüzden manyaklar gibi dolu oluyor, ona göre hazırlıklı gidin. (Carrer d’Enric Granados 19)
*Can Dende: Son dönemlerde yediğimiz en iyi pancake’i yapan mekan. Adını mekanın sahiplerinin köpeği Dende’den alıyor, kendisine Big Boss diyorlar. Kendisini bol bol mıncırabilirsiniz. Bizce mutlaka uğrayın, o pancake’i unutamıyoruz. (Carrer de la Ciutat de Granada 44)
*Meatpacking Bistro: Beyaz yakalıların öğlen yemeği için adeta saldırdığı, etleriyle ünlü mekan. Ama isterseniz makarna vb. tipik kafe yemekleri de var, ama bizce o konularda pek de başarılı değiller. Esrarengiz bir şekilde çok iyi Mojito yaptıklarını da ekleyelim. (Travessera Gracia 50)
*Paradiso: Arkadaş tavsiyesiyle duyduğumuz bir acayip mekan. Önden bakınca pastane gibi görünüyor ancak arkasında pek tatlı ve özellikli bir kokteyl bar var. Pek de öyle kendi kendinize keşfedebileceğiniz türden bir bar değil yani. Gerçi kapıda bekleyen zebanullah gibi bodyguard’ımsı adamdan da anlayabilirsiniz aslında. (Carrer de Rera Palau 4)
*Rosa Negra: Meksika mutfağını sevenleri DEV sevindirecek mekan. Öyle Doritos üstüne peynir eritip “biz Meksika restoranıyız” demiyorlar, hakikaten çok güzel yemekleri var ve bu sebepten bayağı popüler bir mekan. Bir tek kokteyl işini pek beceremiyorlar, Mojito diye şekerli su getirdiler, onun dışında şahane. (Via Laietana 46)
*Ciudad Condal: Instagram’da sizlerden aldığımız önerilere ve mekana gittiğimizde masaların yarısının Türkçe konuşuyor olmasına bakılırsa Türkler tarafından en çok sevilen tapasçı. Bizce en azından tapas açısından çok büyük bir olayı yoktu, orta seviyelerde diyelim. Yakınlardaysanız öğlen atıştırmalığı için uğranabilir. (Rambla de Catalunya 18)
*Bacoa Kiosko: Kiosko adıyla da duyabileceğiniz, hakikaten çok iyi burgerler yapan mekan. Burger yemek niyetindeyseniz hiç başka yerlerle uğraşmayıp direkt buraya. Galiba iki şubesi var bu arada, Barceloneta tarafında da bundan bir tane gördüğümüze emin gibiyiz.
*Mosquito: El Born taraflarındaki acayip popüler tapas mekanı. Ancak öyle bildiğiniz tapas mekanlarından değil çünkü Uzak Doğu tapas bar’ı gibi bir şey diyebiliriz. Özellikle dumpling denemenizi öneririz. (Carrer dels Carders 46)
*Calle Blai: Bir sürü tapasçının yan yana sıralandığı, bu tapasçıların çoğunun bir tık daha uygun fiyatlı olduğu, özellikle öğrencilerin tercih ettiği sokak. Açıkçası yer bulabildiğimiz ve eğlenceli gözüken rastgele bir yere oturduğumuz için sokaktan özel bir öneri veremiyoruz, siz de gözünüze kestirdiğiniz bir yere çökersiniz artık.
Harika bir rehber olmus. Yalniz konuyla alakasiz ama bu ev kiralama olaylarina ben sahsen sinir oluyorum. Zira Barselona’da yasayan biri olarak her yer turist evine donustugu icin insanlari evlerinden bile atiyorlar. Bilincli turizm icin bu konudaki “bye bye barcelona” belgeselo onerimdir.
All in all ellerinize saglik.
Geçen hafta ikinci Barcelona gezimizi yaptık.Rehberiniz sayesinde gezimiz gurme gezisi gibi oldu:Şurayı önermişlerdi, buranın kahvaltısı şahaneymiş derken şehri gezemedik bile; 3 kilo ile döndük memlekete 🙂 Özellikle Federal Cafe otele yakınlığından dolayı hergün uğradığımız yer oldu.
Çok iyi bir liste olmuş! ❤️ Ben iki senedir burda yaşıyorum ve gerçekten herkesin bilmediği bazı yerleri de koymuşsunuz, çoğunun altına imzamı atarım! Sevgiler! ☺️?
Tekrardan Barcelonaya gitmek için sabırsızlandıran bir yazı olmuş. Çok teşekkürler. Peki Flamenko gösterisi izleyebilecek bir yer öneriniz olabilir mi? 🙂
Merhaba , çok eğlenceli ve bilgilendirici bir yazı olmuş , teşekkür ederim (her ikisi Barselona yazısı da) . Biz bu sene Haziranda(2018) ailecek gideceğiz, oğlan 13 yaşında (ergenim ben bana yaklaşmayın bir de sınava gireceğim zaten hiç yaklaşmayın modunda 🙂 ) ; soru şu: Yazdığınız mekanlardan “Yahu çocukla gidilmez, o sokaklara ya da o mekana onunla gitmeyin” diyeceğiniz bir yer var mı ? Bu arada kısmetse Born bölgesinde kalacağız ama hala rezerve konfirme olmadı – kısmet 🙂 . Cevap için şimdiden teşekkürler .