Graz Gezi Rehberi: Tam Bir “Tanısan Seversin” Şehri

Avusturya Gezisi
Yeni bir Avusturya gezisi, bu sefer birkaç farklı bölgesini birden keşfedip enteresan bir şekilde Avusturya konusunda uzmanlık aşamasına doğru yükselecek hatta çok yüksek ihtimalle artık burayı Türkiye’den daha iyi biliyor olacağız. Artık bize devlet nişanı mı verirler, bi’ yerden ev mi hediye ederler bilemiyoruz. Hep beraber devremülk gibi kullanırdık aslında. Sonuç olarak Viyana tamam. Salzburg tamam. Hallstatt tamam. Şimdi? Tabii ki Graz. Ülkenin en büyük ikinci şehri. Aynı zamanda Osmanlı’nın birkaç kez kuşatmayı denediği ve başarılı olmadığı bir diğer Avusturya şehri olarak da nitelendirebiliriz.

Graz Gezi Rehberi
Salzburg’da tanıştığımız bir çocuk “ee buradan sonra ne yapacaksınız?” diye sorduğunda çocuğa Graz’a gideceğimizi anlatmamız 5 dakika falan sürüyor. Doğru bir şekilde Graz diyemiyormuşuz. Gğğraaatzz diyecekmişiz. Yok ya? Üstelik henüz bu çocuğa birkaç gün içinde daha da sinir olacağımızı bilmiyoruz bile. Kendisi Graz için “Avusturya’nın Las Vegas’ı” nitelendirmesinde bulunuyor. Ooh diyoruz, galiba orası bayağı eğlenceli ve yorucu olacak. Zaten gezecek onca yerin varlığı yetmiyormuş gibi şimdi bir de gece hayatı peşine düşeceğiz falan. İkinci bir Viyana vakası…Hem ülkenin ikinci en büyük şehriymiş, muhtemelen Salzburg’dan daha hareketli olacaktır. Peki sonra? Sonra bu çocuğun büyük bir manyak olduğunu anlıyoruz. Birçok şehirde olduğu gibi buraların delisi de tabii ki yine bizi bulacaktı. Tıpkı Amsterdam’da “SEN BENİM NE KADAR PARA TOPLADIĞIMA MI BAKIYORSUN” diye tribe girip İdil’e saldıran manyak sokak müzisyeni gibi, bu çocuk da adeta bizi hasta etmeye programlanmıştı. Çünkü en büyük ikinci şehir olmasına rağmen yaklaşık 310.000 civarı nüfusa sahip bu şehir o kadar sakin, o kadar durağan bir yer ki, üniversitelerle dolu bir “öğrenci şehrinde” olduğunuza inanmakta güçlük çekiyorsunuz. Nerede yahu bu insanlar? Hangi Las Vegas’tan bahsediyorsun sen kardeş?

Graz Gezi Rehberi
Yukarıda söz ettiklerimizden çıkarmanız gereken sonuç kesinlikle Graz’ın “sıkıcı” olduğu gibi bir şey değil. Size en başından Graz’ın nasıl bir yer olmadığını anlatmak istedik. Burası çılgınca partilemeli, kalabalıktan bunalmalı bir mega şehir değil. Evet yapacak pek çok şey, görecek birçok nokta var ve sakinliği sayesinde şehir size öncelikli olarak bu deneyimlere odaklanabilme fırsatını tanıyor. İsterseniz bir parkta sakince oturabilir, isterseniz mimarisine aşık olduğunuz bir binanın önündeki banka çöküp doyasıya inceleyebilir, isterseniz kahve molanızı 1 saat daha uzatabilirsiniz. Şehir karmaşasında yaşamaya mahkum insanlar olarak Avrupa’nın orta yerinde biraz olsun yavaşlayabilmenin verdiği hazza inanamazsınız! Aslında tipik bir Avrupa şehrinin tüm özelliklerini taşıyor Graz. Haftaiçi akşam 9’dan sonra bomboş kalan sokaklar, Türk taksici yoğunluğu, son derece iyi şekilde korunmuş (Avrupa’da en iyi şekilde korunmuş olanlardan) bir Old Town bölgesi ve mimarisine vurulacağınız, düzenli, sevimli sokaklar. Üstelik bu şehir hem UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde, hem Avrupa Kültür Başkenti ilan edilmiş, hem lezzet başkenti seçilmiş hem de City of Design. Andallar’ın, Yedi Krallık’ın, Rhoynaar’ın kraliçesi ve Ejderhaların Annesi unvanlarını da yakında Khaalesi’nin elinden alır herhalde.

*Başlamadan önce gelen not: Yukarıda yazdıklarımız Erasmus öğrencileri için geçerli değildir. Birkaç günlük turistik bir gezi kapsamında hissedebileceklerinizi özetlemeye çalıştık. Biliyorsunuz, bir Erasmus öğrencisi her şehirde partiler, her şehrin en eğlenceli yerlerini keşfeder, her yerde eğlenir. Erasmus’a övgü…………

*Graz Gezi Rehberi ‘ne girişmeden önce bize bu geziyi planlamamızda destek olan Graz Tourismus’a ve sevgili Susanne Höller’e teşekkürlerimizi sunuyoruz. Kalp kalp kalp.

Graz Stadtpark
Graz Gezi Rehberi: Graz’a Ne Zaman Gidilir?

Aslında Graz’a her zaman gidilir. Gerçi artık bize soğuk moğuk işlemediğinden midir bilemiyoruz, kasırga falan çıkmadığı sürece her şehre her zaman gidilebilir gibi geliyor, orası ayrı mesele. Ancak kişisel tercihimizden yola çıkarak size şöyle bir öneride bulunabiliriz: Graz’a sonbaharda gitmek. Çünkü son derece yeşil ve görsel açıdan pek güzel bir şehir olduğu için Eylül-Ekim aylarında gitmek ve şehri sonbahar renklerine bürünmüş hali ile görmek sizi çok etkileyebilir. Ayrıca Orta Avrupa’nın pislik gibi soğuğuna maruz kalmadan gidecek olmanız da yanınıza kar kalır, donmadan ve bunalmadan gezebileceğiniz şahane bir ara dönem yakalamış olursunuz. Evet arada bir “mont beni” olabiliyorsunuz (Umut Sarıkaya severlere öpücükler) çünkü gündüz 20 dereceye çıkan hava sıcaklığı akşam 5-6 dereceye düşüp vücudunuzu şaşkınlığa uğratabiliyor. Ama yine de bizim favori dönemimiz kesinlikle sonbahar oldu.

*Graz’a ne zaman gidileceğinden bahsetmişken Graz’da turistik bir gezi amaçlı ne kadar süre kalmanın mantıklı olacağını da es geçmeyelim. Çünkü sonra gidip 5 gün kalıp delirmenizi istemeyiz. Burası için 2-3 gün kesinlikle yeterli olacaktır. Aniden gelen “ya bu hafta sonu için şöyle değişik bir yere gitsek” duygusunu ucuz uçak bileti ile birleştirebildiğiniz bir anda kalkıp gitmelik de diyebiliriz.

Graz Gezisi Avusturya
Graz Pahalı Mı?

Graz için özellikle “çok pahalı bir şehir” demeyeceğiz ama, uygun fiyatlı bir şehir olduğunu söylemek de doğru olmaz. Hani daha alternatif bir şehre gidiyoruz, fiyatlar bir nebze daya uygun olur herhalde düşüncesi vardır ya, onu burada bir kenara koymanız gerekecek. Acı ama gerçek. Size örnek olması açısından yediğimiz içtiğimiz yerlerden yola çıkarak şöyle bir liste yapabiliriz:

-Su: Musluktan içiliyor. Koy paranı cebine canısı.

-3. Dalga Kahvecilerde Kahve: 3-4 Euro

-Kafelerde Eggs Benedict/Çırpılmış Yumurta benzeri kahvaltı: 4,5 – 7 Euro

-Ortalama/iyi bir restoranda ana yemek: 9-16 Euro (yüksek fiyat et için geçerli)

-Popüler bir barda kokteyl: 4-9 Euro

Aşağıda anlatacağımız ve gezmek isteyebileceğiniz bazı müze ve atraksiyonlar Universalmuseum Joanneum kapsamında. (Styrian Armoury, Kunsthaus, Schloss Eggenberg, Neue Galerie, Museum im Palais gibi) Bu sebeple tüm bu müzelere giriş için alabileceğiniz genel bir kart yapmışlar ve kesinlikle bütçenizi hafifletecek bir şey, turist tuzağı değil. 24 saatlik versiyonu 13 Euro, 48 saatliği ise 19 Euro. Bu müzelerden herhangi birine gittiğinizde bilet alınan yerden edinebilirsiniz.

Graz Gezi Rehberi
Graz Gezi Rehberi: Graz’da Ulaşım Meselesi

Graz’a ulaşmak konusunda sıkıntı yok, çünkü Türkiye’den direkt uçuş mevcut ve yaklaşık 2,5 saat gibi bir sürede kendinizi Graz’da buluyorsunuz. Yani her şey yeterince kolay.

Graz Havaalanı’ndan Graz şehir merkezine ulaşım konusunda da herhangi bir sorun yaşama ihtimaliniz yok. Otobüs ya da taksi kullanabilirsiniz. Otobüs ile ulaşacaksanız terminalden çıktığınızda karşınıza çıkacak otobüs durağına gidip 2,20 Euro gibi bir ücret karşılığında şehrin ana istasyonu olan Jakominiplatz’a ulaşabilirsiniz. Taksi kullanacaksanız 18-20 Euro civarı bir şey tutuyor, birkaç kişiyseniz değerlendirilebilir. Zaten taksi şoförlerinin büyük bir kısmı Türk olduğu için belki pazarlığa da girişir 15 Euro’ya falan bağlarsınız, bi’ deneyin deriz.

Bu arada Graz’ın Avusturya genelinde bisiklet kullanımının en yaygın şehir olduğunu da hatırlatalım. Büyükada’ya gidip bisiklet kullanma çabasına girişmenizin üstünden çok geçtiyse ve hevesinizi alamadıysanız burada yeni bir girişimde bulunmanın tam zamanı.

Hotel Wiesler Graz
Graz Gezi Rehberi: Graz’da Konaklama

Graz’da kaldığımız otel olan Hotel Wiesler’in aşkından ölüyoruz arkadaşlar. Odalarını öyle sevdik, tarzı o kadar hoşumuza gitti ki kendi evimizden, kendi odamızdan soğuduk desek yeridir, döndüğümüzden beri Wiesler övüyoruz. Ayrıca Graz’ın tarihinde önemli bir yer de tutuyor, onu aşağıda anlatacağız. Tabii ki size burayı önermemizin tek sebebi odaların ya da otelin güzelliği değil. Aynı zamanda lokasyon olarak da çok iyi bir noktada ve şehirde keşfetmek isteyebileceğiniz birçok noktaya yürüme mesafesinde. Şiddetle öneriyoruz.

Graz Gezi Rehberi
Graz Gezi Rehberi: Graz’da Gezilecek Yerler

Olaya tipik bir turist bakış açısıyla yaklaşacak olursak Graz’da gezilecek yerlerin sayısının o kadar da fazla olmadığı sonucuna varabiliriz. Lakin tabii ki o şekilde yaklaşmayacağız. Biz turist miyiz arkadaşlar, ne alakası var? Bizce Graz’ın güzelliği detaylarında gizli. Eğer bu mantıkta yaklaşmazsanız her gittiği küçük şehrin bi katedralini, iki meydanını gezip sonra  “ya orası 1 günlük şehir lölölölö” diyen insanlardan olursunuz. Etmeyin!

Graz’da gezilecek yerlerden detaylıca bahsetmeden önce şehri tanıyarak, anlayarak gezebilmeniz açısından burayı biraz anlatalım. Hemen uzun paragraf gördünüz diye kaçmayın, sıkıcı anlatacak değiliz, bırakın o mouse’u elinizden.

Graz’ı ortadan ikiye ayıran bir nehir mevcut: Mur Nehri. Bu nehri kafanızda diğer Avrupa şehirlerinde karşılaştığınız efendi gibi, sakin sakin akan nehirlere benzer bir şey olarak canlandırmış olabilirsiniz ama hiç de öyle değil! Aksine manyaklar gibi akan, hatta yaz döneminde şehrin orta yerinde bu nehrin üzerinde sörf yapma girişiminde bulunan insanların bile olduğu bir nehirden bahsediyoruz. Zaten Old Town bölgesi de büyük ölçüde bu nehrin etrafında şekillenmiş. Su hayattır diyoruz ya, boşuna demiyoruz. Uzun yıllar boyunca şehrin bir tarafı (Hauptplatz’ın bulunduğu taraf) soyluların, zenginlerin, ekmek bulamayanlara pasta yemelerini önerenlerin yaşadığı, etrafı duvarlarla çevrili bir bölüm olmuş. Mur’un diğer tarafı ise (Hotel Wiesler’in bulunduğu taraf) fakir kesimin, evsizlerin, fahişelerin yaşadığı tarafmış ve tahmin edebileceğiniz üzere buralar hiç de korunaklı değilmiş. Şehre gelen tüccarlar ve satıcılar da bu tarafta, hatta çoğunlukla Hotel Wiesler’de konaklar ve sabahları şehirdeki tek köprüden geçerek diğer yakaya satış yapmak için geçerlermiş. Günümüzde tabii ki şehrin her iki yakası da normale dönmüş durumda. O daha “az güvenli” sayılabilecek taraf çoktan gözünü beyaz spor ayakkabı hırsı bürümüş hipsterlar, çeşit çeşit restoran ve mağazalar tarafından ele geçirilmiş bile. Mariahilferplatz ve Lendplatz taraflarına doğru genelev terk bir ya da iki yerle karşılaşılabiliyor ancak bu kesinlikle bir yanlış anlaşılmaya sebebiyet vermesin, buralar artık şehrin göbeği ve son derece güvenli. Öyle kendinizi Aksaray’ın arka sokaklarına gittiniz falan sanmayın yani, görünce anlayacaksınız. Zaten aşağıda size bu civarda gezeceğiniz bir sürü yer anlatacağız. Old Town bölgesi ise Avrupa’nın en iyi korunmuş eski şehir bölgelerinden biri olarak kabul ediliyor ve gezeceğiniz birçok nokta da burada yer alıyor. Şimdi Graz Gezi Rehberi ‘mize geri dönüş yapalım.

Graz Hauptplaltz
*Hauptplatz

Her şehrin bir ana meydanı vardır ya, buranınki de Hauptplatz. En turistik meydanı derdik ama, çok da turistik bir şehir olmadığı için o klasik meydan etrafında onlarca kafe görüntüsünü beklemeyin. Ama meydanın orta yerinde büyük bir heykel ve hemen yanında yükselen ihtişamlı Rathaus yani belediye binasını görmeyi bekleyebilirsiniz mesela. Ya da hayata fotoğraf makinesinin kadrajından bakarak yaşayan Asyalı turistler…Burası aynı zamanda eski dönemlerde söz ettiğimiz tüccarların geldiği ve ürünlerini sattığı ana meydan olarak da aklınıza yer edebilir. Zamanında insanların idam edildiği, önemli duyuruların yapıldığı meydan da burası-imiş…Günümüzde şehrin en merkezi noktalarından biri olmakla birlikte, ortasında gösterilerin gerçekleştiği, modern dönem tüccarlarının stantlar kurup satış yaptıkları bir meydan olarak varlığını sürdürüyor. Özetle, Old Town keşfinize bu meydandan başlamak iyi bir fikir olabilir.

-Hauptplatz’da dikkatinizi çekebilecek binalardan biri de üzerinde işleme benzeri kabartmalar olan o ilginç bina. Dikkatli baktığınızda bu işleme gibi görünen motiflerin çiçek ve meyve görselleri olduğunu fark edeceksiniz. Bina günümüzde Swarovski Boutique Graz’a ev sahipliği yapıyor. Şayet buralara evlilik bağımlısı sevgiliniz ile falan gelmiş bulunduysanız panik yapmayın ve hiç tepki göstermeden sakince uzaklaşın…..

Sporgasse Graz
*Sporgasse

Hazır Hauptplatz’a gelmişken yukarıda söz ettiğimiz Swarovski Binası’nın yanından girecek olursanız kendinizi Sporgasse’de bulacaksınız. Burası Old Town’un ana sokaklarından birisi. Üzerinde birçok mağaza ve butik görebilirsiniz. Yokuşu takip ederseniz Old Town’un içlerine doğru girerek bu bölgeyi daha detaylıca keşfedebilirsiniz. Ayrıca 25 numaradaki Palais Saurau’nun tepelerine bakarsanız orada elinde pala tutan bir Türk göreceksiniz. (son dönemlerde palalı Türklere alışkınız biliyorsunuz) Allahtan bunun hikayesi de sevimli bir şey: Türklerin burayı kuşatmaya çabaladığı dönemlerden birinde kıdemli bir Osmanlı askeri bu binanın içinde yemek yerken, Schlossberg tarafından buralara doğru bir top atılmış. Top tam da bizim Türklerin bulunduğu yere denk gelince adamın tabağındaki et parçası camdan dışarı fırlamış. Adamın askerlerinden birisi eti yakalamak için camdan fırladığı sırada pencerenin kenarına takılmış ve burada öylece kalmış. Şimdi de Graz halkını o camdan izlemeye devam ediyor-imiş. Canısı…

Graz Gezi Rehberi
*Herrengasse

Türkiye’den yola çıkmış insanlar olarak her yeri Türkiye’den bir noktaya benzetmek zorunda olduğumuz için burayı da hemen tahmin edeceğiniz o malum yere benzetiyoruz: İstiklal Caddesi. Türlü türlü mağaza, kafe, butik, hepsi Herrengasse üzerinde. Zaten buranın bir ucu yukarıda bahsettiğimiz Hauptplatz’a bağlanıyor, dolayısıyla hazır meydana gitmişken sonra bu yöne doğru yürüyebilirsiniz. Bize göre Herrengasse’nin en büyük olayı numara 16’da yer alan Landhaus Courtyard. Avlularıyla ünlü olan Graz’da karşınıza çıkabilecek en güzel avlulardan biri olan Landhaus tam fotoğraflık. Hazır bu caddeye kadar gelmişken girip şöyle bir bakınmayı ihmal etmeyin.

Schlossberg Graz
*Schlossberg Tepesi

Schlossberg Tepesi adını bundan 1000 yıl kadar önce bu tepede yapılmış olan kaleden alıyor. Duyduğumuza göre zamanında burada yer alan kale “gelmiş geçmiş en güçlü kale” olarak Guinness Rekorlar Kitabı’na bile girmiş. Öyle ki Napolyon bile burayı bir türlü alamamış ancak şehre girdikleri dönemde burayı bayağı bir talan ettikleri için koskoca yapıdan geriye sadece çeşitli kalıntılar, çan ve saat kulesi kalmış Allahtan saat kulesi kalmış, çünkü son derece güzel ve ikonik bir yapıya dönüşmüş. Aslında tepenin varlığı bile oldukça enteresan, çünkü şehrin orta yerinde 473 metre yüksekliğinde bir tepeden bahsediyoruz, “sana tepeden baktım aziz Graz’cılık” yapmak için şahane fırsat, tam bir turist aktivitesi diyebiliriz.

-Yukarıda söz ettiğimiz saat kulesi Graz’ın şehir simgelerinden biri. Fakat saat ile ilgili bir acayiplik var: Akrep, yelkovandan daha büyük! O sebeple çoğu lokal saate bakmak için bu dev saat kulesini kullanmamayı tercih ediyormuş. Zaten kim saate bakmak için tepedeki saat kulesini kullanacak ya teeallaam. (kendimize ve size not: bu kadranların neden akrep ve yelkovan olarak isimlendirildiğini araştırın. Yazınca bi’ garip geldi)

-Schlossberg’e çıkmanın birkaç farklı yolu mevcut, bizim önerimiz asansörü kullanmanız. 1,50 Euro gibi bir fiyata ve 1 dakikadan kısa bir sürede hemen saat kulesinin yanına bir noktaya çıkıyorsunuz. Ayrıca asansöre bineceğiniz noktada yer alan merdivenlerin görüntüsü çok güzel, tam fotoğraflık, onu da kaçırmamış olursunuz.

Kunsthaus Graz
*Kunsthaus Graz

Size söz ettiğimiz “nehrin diğer tarafı” var ya, işte Kunsthaus bu bölgeyi canlandıran, hip bir bölgeye dönüştüren bina diyebiliriz. Tipini ahtapot bacağından tutun, timsah derisine kadar 23469 çeşit şeye benzetebileceğiniz ve Avrupa’da görebileceğiniz en tuhaf yapılardan biri olan Kunsthaus, şu anda şehrin modern sanat müzesi olarak kullanılıyor. Geceleri bambaşka bir görüntü alan bina minik minik yüzlerce aydınlatma ile kaplı olduğu için aklınızı alacak ışık enstelasyonları ile de bayağı dikkat çekiyor. “Friendly Alien” adıyla da bilinen binayı görüp de geçmeyin, hem modern sanat müzesini gezin, hem pek popüler olan kafesine çökün, hem de hazır içini gezmişken en üst katına çıkarak Graz’a bir de buradan bakın.

-Kunsthaus’a tepeden bakmak, şöyle detaylıca bir incelemek isterseniz Schlossberg Tepesi’nden çok iyi gözlemleniyor, orayı önerebiliriz. O tepeye çıkılacak arkadaş, Çare Schlossberg.

-Müze mağazasına göz atmayı unutmayın, biz Snapchat’te size “bakın Kunthaus’unmimarisi lölölö…” diye bir şeyler anlatmaya çalışırken bazı kişilerin ısrarla “sktr et sanatı, o elindekini nerden aldaaaaan” diye sorup durduğu bir sürü şey buradan. (Oh kırdınız bizi god damn it)

-Müze Pazartesi kapalı. Diğer günler 10:00 – 17:00 arası açık. Giriş 9 Euro.

Künstlerhaus Graz
*Künstlerhaus

Künstlerhaus bağımsız bir sergi alanı. 4 farklı çağdaş sanat kurumunun Voltron’u oluşturup güçleri birleştirmesi ile ortaya çıkmış ve dönemsel sergileri ile ön plana çıkıyorlar. Şayet vaktiniz varsa şu site üzerinden güncel sergileri kontrol ederek buraya yolunuzu düşürebilirsiniz. Örneğin bizim Graz’da olduğumuz dönemde “Yes, but is it Performable? Investigating the Performative Paradox” adlı karma bir sergi düzenleniyordu. Yaklaşık 1 ay kadar sürecek olan bu sergi kapsamında her Çarşamba günü birkaç farklı iş daha sergiye ekleniyor ve çalışmaların eklendiği gün sergi kapsamında daha interaktif sunumlar/çalışmalar da gerçekleştiriliyordu. Nezaket Ekici de bu karma serginin bir parçasıydı ancak biz zamanlama olarak denk getiremeyince kaçırmış bulunduk. Dolayısıyla sonu hüzünlü biten bu hikayemizden yola çıkarak şayet ilginizi çekiyorsa gitmeden önce mutlaka programı incelemeniz gerektiğini bir kez daha hatırlatalım.

-Burgring 2. Pazartesi kapalı. Perşembeleri 20:00’ye kadar açık.

Murinsel Graz
*Murinsel

Murinsel, Mur Nehri üzerinde yer alan bir acayip yapı. Aslında yapay bir ada olarak da nitelendirebiliriz. Zira ilk baktığınızda son derece modern görünümlü bir köprü üzerine kondurulmuş bir bina gibi görünse de aslında su ile temas halinde olan mekanik bir ada benzeri bir şey olduğunu fark edeceksiniz. Star Wars terk bir mimariden söz ediyoruz. Graz’ın “European Capital of Culture” seçildiği 2003 senesinde inşa edilmiş bu adacığa uzaktan bakmakla yetinmenize gerek yok, içine girebilir, kafesinde vakit geçirebilirsiniz. Ayrıca içeride bir adet amfitiyatro da mevcut, kim bilir belki bir etkinliğe falan denk gelirsiniz, fena mı olur?

-Biz oralardayken Murinsel’de bir takım tadilat çalışmaları vardı ve ışıkları yanmıyordu, ancak normalde gece çok daha değişik görünüyor. Hemen yanında bir köprü daha yer aldığı için o köprü üzerinden gece nasıl göründüğüne bakmayı da ihmal etmeyin.

Graz Lendplatz
*Lendplatz ve Civarı

Hipster’lar koşun, bir şey bulduk. Yine Old Town’un öte yakasındayız, yine sokaklarda dolaşıyoruz. Bu sefer yanımızda sevgili David de var, bize o “öte tarafı” anlatıyor. Eğer daha alternatif bir Graz gezisi peşindeyseniz sizin bölgeniz Lendplatz ve civarı. Civarı derken artık kutup yıldızımız olarak kabul edebileceğimiz Hotel Wiesler’in arkasında kalan sokaktan başlayıp, her sene çeşit çeşit festivalin düzenlendiği ve ihtişamlı bir kilisenin yükseldiği Mariahilferplatz’a, oradan da Lendplatz’a ve buraya bağlanan sokaklara kadar uzanan bölgeden bahsediyoruz. Geçmişini yukarıda anlattığımız bu bölge yakın tarihte çoğunlukla göçmenlerin ve işçi sınıf yerleştiği (Yugoslavya’dan gelenler ve tabii ki Türkler), yer yer hafiften Red Light terk civarı bir yerken günümüzde Graz’ın kreatif ve üretken bölgesi, küçük bir hipsterland haline gelmiş. Berlin severlerin dilinden anlatacak olursak Graz’ın evrim sürecindeki Neukölln’ü diyebiliriz. Civarda birçok küçük butik, kolektif çalışma alanı, kafe ve restoran mevcut. Ayrıca Lendplatz’da uzun yıllardır kurulan (Pzt-Cmt 13:00’e kadar) ve yalnızca Graz ve çevresinde yetişen ürünlerin lokal üreticiler tarafından satıldığı bir pazar da kuruluyor. En kalabalık günü Cumartesi sabahları, belki halkın arasına karışmak ve Almanca konuşabiliyormuş gibi yapmak istersiniz.

-Biz bu bölgeyi şansımıza dünyalar tatlısı David ile birlikte keşfe çıktık. Bir sürü mekan denedik, güzel içkiler içtik, lokal yemekler tattık, gözden kaçırabileceğimiz bir sürü detayı, (aslına bakarsanız yukarıda girişte anlattığımız tüm o bilgileri de) şehirle ilgili bir sürü ilginç bilgiyi bizimle hiç sıkılmadan paylaştı ve saatlerce yürüdü. Eğer buraları David ile birlikte keşfetmek isterseniz kendisine Facebook sayfasından mesaj atabilirsiniz. Emin olun çok eğlenceli bir deneyim olacaktır, arkadaşımız diye değil, gerçekten seveceğinizi düşündüğümüz için tavsiye ediyoruz.

Graz Gezi Rehberi
*Neue Galerie Graz

1945 sonrası Avusturyalı ve uluslararası sanatçıların eserlerinden oluşan bir başka önemli sanat galerisi, Neue Galerie. İçeride yalnızca resim değil, heykel, fotoğraf ve video çalışmalarıyla da karşılaşabilirsiniz. Merak ediyorsanız hemen aydınlatalım, evet Egon Schiele ve Gustav Klimt’e ait eserler de var. Ancak onları göreceğiz diye yeni sanatçılarla tanışma fırsatını kaçırırsanız sizi affetmeyiz, kalbinizi kırarız…

-Pazartesi kapalı. Diğer günler 10:00 – 17:00 arası açık. Giriş 9 Euro.

Eggenberg Sarayı
*Eggenberg Sarayı

Avusturya’dasınız arkadaşlar, tabii ki bir yerlerden bir saray fırlayacak. Graz’ın yıldızı da Eggenberg. Adama kendi yaşadığı evi sorgulatan, “ulan insanlar burada yeni sabahlara uyanmış, ben nerede güne başlıyorum arkadaş” dedirten bu saray resmen sinirinizi bozmak için yapılmış gibi, çünkü mimarisi çok güzel! Sarayın 12 kapısı ayları, 365 penceresi ise günleri temsil ediyor. Zaten saraya ulaşana kadar bahçelerinden geçerken o kadar büyüleniyor, o kadar moda giriyorsunuz ki “MUHAFIZLAR” diye bağırıp hızlı hızlı yürüyesiniz falan geliyor. Sarayın içini, ihtişamlı avlusunu ve bazı odalarını gezebilmeniz mümkün. Ancak bazı odaları sadece rehberli turlar ile gezebiliyorsunuz. Merak etmeyin, bu turlar neredeyse her gün gerçekleşiyor.

-Burası şehrin biraz dışında kalıyor. 1 numaraları tramvay hattına binip Schloss Eggenberg durağında inerek 15 dk gibi bir sürede ulaşabilirsiniz. Sonrasında duraktan bi 4-5 dakika yürüme mesafesinde. Durağı arkanıza alıp sağa baktığınızda Eggenberg tabelasını gördüğünüz sokağa dalın.

Graz Gezi Rehberi
Kısa Kısa…

*Graz’ın en ünlü binalarından biri 1899 yılından beri heybetli bir şekilde yükselen Oper Graz, yani şehrin opera binası. Mimari açıdan içi ayrı, dışı ayrı güzel, Serdar Ortaç’a şarkı yazdırır. Eğer vaktiniz varsa belki programına bir göz atabilirsiniz, hem içini de gezmiş olursunuz. (Operadan bahsederken konuyu Serdar Ortaç’a nasıl bağladık ya yazıklar olsun)

*Dini yapıları gezmeyi seviyorsanız Graz Katedrali Burggasse 3’te yer alıyor. İçini de ücretsiz olarak gezebilmeniz mümkün.

*Sizin de bizim gibi şehir parklarına dalmak, güzel hava bulunca yiyeceğini içeceğini alıp çimlere bayılmak gibi bir tutkunuz varsa Stadtpark’a uğrayabilirsiniz. Hazır gitmişken yanınıza biraz fındık fıstık falan da alın, çünkü parkta spor yapanlar ve vakit geçirenler dışında yaklaşık 100 adet sincap da yaşıyor. Parktaki sincap sayısı gün geçtikçe azalıyormuş, var olanları krallar gibi yaşatmaya var mıyız? VARIZ. (ve gözlerinden bir damla yaş düşer…..)

Graz Gezi Rehberi
* Graz ile ilgili yeni bir şeyler öğrenmelere doyamadıysanız Graz Museum’a da uğrayabilirsiniz. Bu müzeye de giderseniz, artık Graz’ı Graz’da yaşayanlardan daha iyi bilen bir manyak olmaya çok yaklaşacaksınız. Biz o noktaya geldik galiba, bu gurur hepimizin………

*Gittiğiniz şehirlerde sokak sanatı çalışmalarının peşinde düşenlerdenseniz öncelikle sizi tebrik ediyoruz, çünkü siz de bizim gibi bunları bulmanın ne kadar zor olduğunu ve manyakça bir araştırma gerektirdiğini biliyorsunuzdur. Bulması zor, ama beklenen gün gelecekse CHEQILEN ÇİLE QUTSALDR…… (böyle mi oluyordu ya) Graz’da çok fazla mural çalışması yok. Araştırdığınızda kaynaklarda çoğunlukla “Tagger Areal”a gitmenizin söylendiğini göreceksiniz. Bizim zamanımız yetmedi, ancak fotoğraflardan bakınca bayağı güzel çalışmalar varmış gibi duruyor. Belki vaktiniz yeterse bi’ gidip bakarsınız?

*Eğer heykel ile ilgileniyorsanız Austrian Sculpture Park ilginizi çekebilir. İçinde lokal hem de dünyadan farklı sanatçılar tarafından yapılmış 60’dan fazla heykel çalışmasının yer aldığı dev bir heykel parkından söz ediyoruz. Nisan – Ekim arası ve 10:00-20:00 arası açık olduğunu hatırlatalım, gidip de kapalı bulursanız bize küfür etmeyin. (Thalerhofstrasse 85)

Graz Gezi Rehberi
Graz Gezi Rehberi: Graz’da Yeme İçme Meselesi

Kabul ediyoruz, Avusturya mutfağı hastası sayılmayız. Ama zaten Avusturya’dasınız diye sabahtan akşama kadar şnitzel yiyip patates salatası içinde dans etmeniz falan gerekmiyor, Graz yeme içme konusunda size birçok seçenek sunan bir şehir. Biz gezdiğimizden çok yiyip içtiğimiz için tabii ki size yine nerede ne yenir, nerede ne içilir hepsini yığacağız, artık aradan seçmece yaparsınız.

Bu arada, veganlar ve vejetaryenler için Graz tam anlamıyla bir cennet, çünkü şehirde beklentinizi karşılayacak çok fazla restoran var. Hatta Avusturya genelinin %11’i vejetaryen ve %1’i de vegan, o derece! Sanırım biz bu konuda biraz eksik kalmış olabiliriz, o konuda ayrıca bir araştırmaya girmenizi öneririz, güzel seçenekler var.

Graz Yeme İçme
*Der Steirer:
Avusturya mutfağı odaklı, acayip popüler bir restoran. Ama korkmayın, yine şnitzeli dayamayacaklar. Burada ana yemekler olduğu gibi tapas konsepti de mevcut. Avusturya mutfağına özgü yemeklerden oluşturdukları küçük küçük tapas tabakları var. Her tabak 2 euro, ortaya karışık bir şeyler yaparak her şeyden deneyebilirsiniz. Biz çok beğendik. Ayrıca çeşit çeşit şarap satıyorlar, dükkan bölümlerine de göz atın. (Belgiergasse 1)

*Speisesaal: Burası Hotel Wiesler’in restoranı. Ancak otel içinde diye üst kata bir yere kapanacağınızı düşünmeyin, giriş katında ve dışarıdan da ziyarete açık. Hatta bayağı da popüler. İster brunch için, ister akşam yemeği için uğrayabilirsiniz.

*Freigeist: Burger seviyorsanız yaşadınız, çünkü buranın burgerleri hakikaten çok iyi. Ekmeğinizi ve soslarınızı kendiniz seçiyorsunuz. Tabii ki etinizin nasıl pişeceğini de. Blue Cheese’li olana ve Cheese Burger’e kefiliz, afiyetler. (Klosterwiesgasse 2)

Graz Avusturya
*Tribeka:
Tribeka Graz’da çok sevilen bir kahveci. İsterseniz karton bardakta kahvenizi kapıp ortalıkta dolanabilir, ister kruvansan-kahve ikilisinden oluşan hızlı bir kahvaltı için gidebilirsiniz. Sabah saatlerince işe gidenler de akın ettiği için bayağı kalabalık olabiliyor. (Grieskai 2)

*Brot & Spiele: Burayı dışarıdan gördüğünüzde “allah aşkına bize şurayı mı önerdiler” diyebilirsiniz. DURUN. Demeyin. Neden? Birincisi lokaller çok seviyor, ikincisi lokallerin bir bildikleri var. Burgerleri güzel, bira çeşidi bol ve içeride bilardo, dart vs. gibi içki içince ekstra eğlenceli gelen şeyler de mevcut. Görseli şahane olmayabilir, ama akşamları öğrencilerin de üşüşmesiyle eğlenceli oluyor. (Mariahilferstrasse 17)

*Kunsthaus Cafe: Bizim acayip görünümlü Kunsthaus’un hiç de acayip görünmeyen tatlı kafesi. Yine lokaller arasında çok popüler. Kahvaltı, öğlen yemeği, çay kahve molası  ya da tatlıya abanmak fark etmez, amacınız her ne ise hepsi için gidebilirsiniz.

*Cafe Mitte: Ortamı güzel, dışında oturabileceğiniz bir alanı da olan mekan. Biz buraya akşam kokteyl içmek için gittik ama anladığımız kadarıyla Thai mutfağı konusunda da ünlüler. Bir akşam kesin uğramalık. (Freiheitzplatz 2)

Graz Gezi Rehberi
*Cafe Promenade:
Daha uzun soluklu bir kahvaltı yapmak isterseniz Cafe Promenade tam bir nokta atışı. Çırpılmış yumurta, eggs benedict vb. Avrupa’da kurtarıcı olabilen kahvaltı seçenekleri mevcut. (evet Avrupa’daki kahvaltıları dandik buluyoruz) Ayrıca parkın, katedralin ve Künsterhaus’un yakınlarında olduğu için gezinize başlamak adına iyi bir nokta. (Erzherjog – Johann Allee 1)

*Die Süße Luise: Lendplatz’da bulunan küçük ve tatlı mekan. Adı “patlıcan kulesi” gibi bir şey olan kahvaltıları efsane lezzetli! Ayrıca her gün Lendplatz’da kurulan pazardan aldıkları taze ürünler ile tatlılar yapıyorlar.

*Blendend: Lokallerin özellikle brunch için tercih ettikleri yine popüler ve sevilesi bir mekan. Biz nedense buraya da içki içmek için gittik, ortamı da gayet tatlıydı. Sigara içilebilen ve içilemeyen iki ayrı bölümü var. İçmiyorsanız kendinizi o dumana maruz bırakmayınız. Sigara öldürür. Sosyal mesaj İstiklal Marşı ve kapanış. (Mariahilferstrasse 24)

Graz Avusturya
*Ducks Coffee Shop:
Burada yaşayanlar için içinde çalışılabilen kafe, yaşamayanlar için kaliteli kahve bulabileceğiniz ve eve alabileceğiniz kahveci. Sevdik, seversiniz, gidiniz. Türk kahvesi de yapıyorlar, hatta işlemeli motifli Türk kahvesi fincanları bile mevcut, dikkatinizi çekecektir. (Raubergasse 14)

*Buna Espresso: Birimizin kahvelerini çok sevdiği, diğerinin beğenmediği 3. dalga kahveci. Artık kimin tarafını tutarsınız bilmiyoruz ama, baristasının ödüllü olduğunu da ekleyelim. Ayrıca baristaları Türkiye’deki Coffee Festival’ın hastası, o yüzden mi kanımız kaynadı ne oldu bilmiyorum, vedalaşırken sarılacaktık. (Benim tarafımı tutacaksınız, üzgünüm İdil……..) (Schmiedgasse 11)

*Aiola: Schlossberg’e çıktığınızda karşınıza çıkacak restoran. Ancak turistik yere geldik, burada yemeyelim diye düşünmeyin çünkü gayet sevilen bir yer. Öğlen saatlerinde çıktıysanız bir öğünü burada çözebilirsiniz.

2 Comments

  • Hemi yediğinizi içtiğinizi hemi de gezip gördüğünüzü bu kadar güzel anlattığınız için baki teşekkür..
    Hep gezin hep yazın inşallah,
    Kalın sağlıcakla..

    Mustafa

  • Selamlar,

    Önerilerinizi adımlarınızı takip ettik.Freigeist İn tadına baktık onayladık. Bir de üstüne festivale denk gldik.

    Graz mutluluk oldu saolun.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir