Valla isteyen başlığı adam gazlayan klişe bir gezi yazısı başlığı gibi algılasın, biz gayet ciddiyiz, önce bi’ kemerlerinizi bağlayın, sonra hep beraber şehri sevme aşamasına geçeriz. Yarın yokmuş gibi, yarın varsa da bizim yarınımız değilmiş gibi araba kullanan hızlı ve öfkeli abilerin diyarına hoşgeldiniz; Gülümseyin, Tiflis’tesiniz. Böyle negatif girdik gibi oldu ama baştan içinizi rahatlatalım, şehir güzel ve sürprizli. Sürprizli diyoruz çünkü doğruyu söylemek gerekirse Tiflis’e giderken şehirden o kadar da büyük bir beklentimiz ve bu şehre ilişkin büyük bir coşkumuz yoktu; heveslenmemize sebep olan en büyük mevzu eski bir Sovyet ülkesine ayak basıyor oluşumuzdu. E tabii bir de Gürcistan’ın vizesiz, hatta artırıyoruz, kimlik ile gidilebilen ve euro kullanılmayan bir ülke olması da bizi bayağı yükseltmişti. Böyle Minsk’ten hallice, Lviv’in bir beden küçüğü gibi bir şey bekliyorduk, bilmem anlatabildik mi? Ama hakkını yemeyelim, bu şehir benzetmesi tahminlerimizde %40 oranında doğruluk payı olsa da, Tiflis’in kesinlikle kendine özgü bir havası var, yeter ki doğru aktivitelerde bulunun ve doğru yerlere gidin, onu çözeceğiz.
Tiflis’e gitmeden önce şöyle bi’ yabancı kaynakları kurcaladığımızda ”YENİ BİR BERLIN Mİ DOĞUYOR”, vay efendim GÖRMEDEN ÖLÜRSENİZ HAYATINIZ BOŞA GİTMİŞ DEMEKTİR başlıklı birtakım yazılarla karşılaştıkça n’oluyor kardeşim ne bu tantana dedik, demek hakikaten bu şehirde bizim bilmediğimiz bir şeyler oluyor. E doğruya doğru, şehir gerçekten ilginç, çünkü bir yandan ortalık komple yıkık dökükmüş gibi görünse de, bir yandan etrafı dolaştıkça o yıkık dökük ama şahane mimariye sahip yapıların üzerinizde yarattığı acayip bir etki ortaya çıkmaya başlıyor. Şehrin göbeğinde yürürken karşınıza çıkan terk edilmiş ya da bu nasıl terk edilmemiş yahu diye düşündürten binaların içine kafanızı uzattıkça içinizi çok sık yaşamadığınız bir duygu kapılıyor, bir şeylerin “olması gerektiği gibi olmayışından” tuhaf bir estetik haz alınabildiğini fark ediyor ve Tiflis’in kendine özgülüğünü ilk olarak bu anlardan birinde tespit ediyorsunuz. Normalde görüp de bakımsızlığından rahatsız olabileceğiniz koca koca binalar burada bir şekilde hoşunuza gitmeye başlıyor. Her yer geçmişin izlerini taşıyor ve bu şehrin gerçekten de kendine özgü olmasının temel sebebi. Zaten kısa bir süre içinde yaşadığınız şaşkınlık yerini durumu normalleştirmeye bırakıyor, o görüntüye alışıyorsunuz. “Bu binaya girdiğimiz gibi üzerimize çöker” diye düşündüğünüz yerden gayet hip bir mekan çıkıveriyor, acaba bu yürüdüğüm son sokak mı olacak güvensizliğini sezdiğiniz bir sokağın sonu gençlerle ve turistlerle dolup taşan bir bara çıkıveriyor ya da bir anda küçük bir şehir parkının ortasında buluveriyorsunuz kendinizi. Gece hayatına da kapıldığınız takdirde tüm bu veriler beyninizin bir yerinde birleşiyor ve “tamam belki yakın bir gelecekte Berlin’in yerini almayacak ama, neden Berlin’e benzetildiği şimdi biraz daha anlaşılır” diye düşünmeye başlıyorsunuz.
Başlamadan gelen not: Instagram hikayelerimizde Tiflis gezimizi gün gün izleyebilirsiniz, ama bizce yine de aşağıyı da bi okuyun……. Tiflis ve Gürcistan’a dair diğer yazılarımız da ayrıca sizi şurada bekler.
*Bu rehberi 2023 gezimizin ardından güncelledik.
*Yurt dışında internet kullanımı için bir e-sim uygulaması olan Airalo’yu kullanıyoruz, çünkü operatörlerin internet&konuşma paketi ücretlerinden çok daha makul bir fiyata denk geliyor, bize bol bol sorulduğu için baştan söz etmiş olalım. Ne kadar süre ihtiyaç duyacağınıza göre istediğiniz paketi seçebiliyorsunuz, uygulamaya ve fiyatlara göz atmak için şuraya tık tık.
Tiflis Gezi Rehberi: Tiflis’e Ne Zaman Gidilir?
Tiflis’e gitmeden önce canım babam ortaya “oranın yaz sıcağı meşhurmuş, Tolstoy bi’ kitabında öyle anlatıyordu” gibi bir şey attı, biz de çok üstünde durmadan “aa hadi ya öyle miymiş” diye düşündüğümüzle kaldık. BABAM ÇOK HAKLIYMIŞ ve evet çok okuyan bilirmiş, çünkü 37-38 derecelerde sokaklarda muhatabının kim olduğunu bilmediğimiz isyan cümleleri ile yürürken bunu acı bir şekilde tecrübe etmiş olduk. Dememiz o ki, eğer şehri sıvı formuna geçmeden ya da buharlaşmadan keşfetmek niyetindeyseniz mümkünse Tiflis’e özellikle Temmuz- Ağustos aylarında gitmemeye çalışın. Şehri ziyaret etmek için ideal dönemler Eylül-Ekim ve Nisan – Mayıs ayları diyebiliriz.
Tiflis Gezi Rehberi: Tiflis’te Ne Kadar Kalınır?
Tiflis tam bir “vaktim yok ama seyahat etmek için de kuduruyorum” şehri. Burası öyle çok uzun kalınacak, günler geçirilecek bir şehir değil. Şehri inanılmaz detaylı gezmek gibi bir niyetiniz yoksa hafta sonu gezisi için ideal sayılabilecek bir yer olduğunu söyleyebiliriz. Eğer biraz daha gece hayatına kapılıp sabahları geç kalkmalı, öğlene ağzınız açık bir şekilde dehidrasyonun zirvesinde uyanarak zor kendine gelmeli, geç bir kahvaltının ardından gezmeye başlamalı gezi peşindeyseniz belki bonus 1-2 gün daha eklenebilir ki perişan olmayın. Özetle Tiflis’e 2-3 gün gibi bir süre gayet yeterli olacaktır.
Tiflis Gezi Rehberi: Tiflis Ucuz Bir Şehir Mi?
Bu bölümü ilk olarak 2018 yılında yazdığımızda Tiflis net bir şekilde “evet ucuz bir şehir” diyebileceğimiz bir durumdaydı. Ancak 2023 yılındaki gezimizin ardından bu söylemimizi “artık pek de değil” şeklinde güncelliyoruz. Para birimi Euro olmadığı için klasik Avrupa şehirlerine kıyasla kesinlikle daha uygun fiyatlı, hatta birçok konuda (örneğin ulaşım, içki fiyatları) Türkiye’den de daha ucuz (zaten koktely fiyatları konusunda Nordik şehirlerle bile yarışır Türkiye şu an) ama pek çok açıdan da Türkiye’deki fiyat aralıklarına yakın bir hale geldiğini söyleyebiliriz. Yani özetle pahalı bir şehir değil, ama “çok ucuz” gibi bir beklenti ile de gidilmesin. Örnek olması açısından biraz detaylandıralım:
*3. Dalga kahvecide americano/latte: 7-13 GEL (bitkisel süt olunca 13’leri görüyor maksimum)
*Markette şişe su: 1 – 1.5 GEL (musluktan içiliyor ama)
*Restoranlarda şişe su: 3-5 GEL
*Kadeh şarap: 11 – 25 GEL (mekanına ve şarabına göre değişiyor tabii ki)
*Bir mekanda lokal bira: 5-13 GEL
*Popüler/hip mekanlarda kokteyl: 13 – 19 GEL
*Omlet/pancake benzeri bir kahvaltı: 13 – 22 GEL
*Popüler bir mekanda burger gibi bir ana yemek: 18-25 GEL
*Popüler bir mekanda Khachapuri gibi lokal bir yemek: 13-19 GEL
**Çoğu mekanda menüdeki fiyatlara KDV dahil değildi, sonradan hesaba ekleniyor (servis ücreti dahil mi diye de kontrol edin)
Tiflis Gezi Rehberi: Tiflis’te Nerede Kalınır?
Bu konuda hemen bir nokta atışı öneri verelim, sizi otel arama derdinden kurtaralım; Fabrika Hostel. Bizce dünyada (evet abartmıyoruz, dünyada) görebileceğiniz en iyi hostellerden biri burası, öyle ki şayet burada yer bulamasaydık Tiflis gezimizi öteleyecektik, kendisine öyle tutulduk ve gidip kalınca da kesinlikle beklediğimizi bulduk. Hostel dedik diye hemen 10 kişilik odalarda altlı üstlü yatmak zorundasınız gibi düşünmeyin, istiyorsanız paylaşımlı odada, istiyorsanız kendinize ait teraslı meraslı odanız da olabiliyor. Burayı yalnızca bir hostel gibi değerlendirmemek lazım, çünkü içinde restoranlar, barlar, mağazalar, kahve dükkanı, ne bilelim seramik atölyesi, hatta coworking space bile var ve insanlar burada konaklamıyor olsalar bile özellikle akşamları vakit geçirmek için buraya geliyorlar. Çeşitli partiler, etkinlikler gerçekleşiyor, dev bir sosyalleşme alanı gibi düşünün. Üstelik hostelin kendisi de, civar sokakları da görsel anlamda da bayağı hoş (çok fazla mural ve fotoğraflayabileceğiniz güzel apartmanlar var), gidip fotoğraf üstüne fotoğraf çekip Instagram’da 40 yıl ekmeğini yemelik ortam yaratmışlar, keşke yalnız bunun için sevseydik seni Fabrika Hostel…….
*Fabrika Hostel’de yer bulamazsanız alternatif olarak Rooms Hotel’e bakabilirsiniz, oranın içinde de iyi mekanlar var ve bayağı güzel bir otel, bizim içindeki mekanlar sebebiyle buraya 2 kez yolumuz düştü.
Tiflis Gezi Rehberi: Tiflis’te Ulaşım
Tiflis öyle çok büyük bir şehir değil, ancak özellikle aşağıda söz edeceğimiz yerlerin hepsini gezmek gibi bir niyetiniz varsa bunların tamamına yürüyerek ulaşma ihtimaliniz pek de yüksek değil. Özellikle bizim gibi sıcakta giderseniz komple ihtimaller dahilinde değil, asfaltta iziniz çıkar çünkü. Bu sebeple ya toplu taşıma araçlarını ya da önereceğimiz bir takım uygulamaları kullanmanız gerekecek, konuyu biraz detaylandıralım.
*Bizim Tiflis gezimizin ulaşım yıldızı kesinlikle “Bolt” adlı uygulama oldu. Bolt oraların Uber’i, son derece problemsiz çalışan, güvenli, ünlü düşünür Serdar Ortaç’ın eşsiz bir şarkısı gibi daha ilk günden bebeğimiz olmuş bir uygulama. Şehirdeki taksiciler çoğunlukla bayağı berbat oldukları, sürekli adam kazıklamaya çalıştıkları ve her yerde size “hey lady let’s go” diye dadandıkları için (şok oldunuz di mi halbuki hiç böyle şeyler yapmıyorlar genelde) kesinlikle Tiflis’te taksi kullanmanızı tavsiye etmiyoruz, gitmeden önce mutlaka Bolt yükleyin. Bu arada kartla ödeme yapmak zorunda değilsiniz, nakit olarak da ödeyebiliyorsunuz. Benzer konseptte bir uygulama olarak Yandex Taxi de önerildi ama bizde nedense bir türlü çalışmadı, yine de o da aklınızda bulunsun, belki siz oradayken düzelmiş olur.
*Havaalanından çıktığınızda şehre ulaşmak için de yukarıda söz ettiğimiz Bolt’u kullanabilirsiniz. (20-25 GEL gibi bir şey tutması gerekiyor merkeze) Taksiyle ulaşacaksanız da bölgelere göre sabit ücretler var ve 40-60 GEL arasında değişiyor. Alandan çıkınca taksileri göreceksiniz zaten, o noktada da sabit ücretlerin yazdığı bir tabela var. Yine de ne olur ne olmaz sizi kazıklamaya çalışma ihtimallerini göz önünde bulundurarak gideceğiniz yeri söyledikten sonra sabit ücret olduğunu bildiğinizi bi’ belli edin.
*Eğer Tiflis Havaalanı’ndan şehir merkezine daha düşük bütçeli bir şekilde ulaşmak isterseniz 337 numaralı otobüse binerek de merkeze ulaşabilirsiniz, ücreti 1 GEL.
Tiflis Gezi Rehberi: Tiflis’te Gezilecek Yerler
Eveet, her şeyi hallettiğimize göre artık Tiflis Gezi Rehberi yazımızın gezmeli tozmalı kısmına geçiş yapabiliriz. Sevgili hafta sonu gezginleri, merak etmeyin, sizi çok da yormayacağız, çünkü doğruyu söylemek gerekirse biz de bu gezi boyunca biraz ilgi alanlarımızı göz önünde bulundurarak seçmece yaptık. Yani şunu demek istiyoruz; büyük ihtimalle çok büyük bir kısmını listeye dahil etmiş olmakla birlikte, aşağıdaki Tiflis’te gezilecek yerler listesi şehirdeki tüm turistik noktalardan oluşmuyor. Bazılarını o kadar da ilgimizi çekmediği için eledik, bazılarına şöyle bi’ uğradık geçtik, genelde daha ilgimizi çekenlere odaklandık. Ancak yine de bir madde halinde es geçtiklerimizi de sona ekleyeceğiz ki bir şeyler kaçırmış gibi hissetmeyin, ilginizi çekiyorsa onları da rotanıza eklersiniz. Sizi anneniz gibi düşünen bir blog, artık bu kadar da tatlı olunmaz ki……..
Genel olarak gezeceğiniz yerlerin biletlerini tek tek sitelerinden girip almakla uğraşmamak, biletlerinizi tek bir yerden kontrol etmek isterseniz şu siteyi kullanabilirsiniz. Aynı zamanda bu sayfadan şehirde katılabileceğiniz rehberli turlara, bulunabileceğiniz farklı aktivitelere de göz atabilir ve yine aynı yerden bilet alabilirsiniz. Biz bazen varlığından bile haberdar olmadığımız aktiviteleri buradan bulduğumuz için gezilerimizden önce burada ne var ne yok mutlaka bi’ bakınıyoruz, ayrıca bazı biletleri sonradan iptal etme hakkı da sunduğu için faydalı olabiliyor, sizin de aklınızda bulunsun.
Old Tbilisi
Oraların Sultanahmet’inden girizgahımızı yapalım. Üzerinize üflenen nargile dumanı ve “COME LADY COME GOOD FOOD GOOD PRICE” abiler sebebiyle gerçekten de gereğinden fazla Sultanahmet duygusu veren Eski Tiflis bölgesi, betimlemelerimizden de anlayacağınız üzere Tiflis’teki favori bölgemiz denilemez. Ancak efendi gibi turistlik görevlerimizi yerine getirip gelmişken görelim bari diyerek burayı turlamayı ihmal etmedik, siz de en azından bi’ görmüş olun diye yazıyoruz, zaten aşağıda anlatacağımız birtakım aktiviteler sebebiyle bu civarı her halükarda görmeniz gerekecekti. Özetle Old Tbilisi tarafının sokaklarında şöyle bir turlayıp şehrin geleneksel tarafını tecrübe edebilirsiniz, diğer aktiviteleri aşağıda detaylandıracağız.
*Haritadan bakınca tam olarak nereyi kast ettiğimizi ve nereden başlayabileceğinizi bir türlü kestiremediyseniz Chreli Abano’nun bulunduğu noktaya yönelebilirsiniz. Bu bölge aynı zamanda “sülfür hamamları” ile ünlü ve civarda birkaç örneği var, ancak mimari anlamda en güzeli bu olduğu için bizce bunu görseniz yeterli. Sonrasında civardaki sokakları da turlayabilirsiniz.
Narikala Kalesi
Old Tbilisi bölgesinin en turistik aktivitesi Narikala Kalesi’ne çıkmak ve oralardan bir yerden manzara eşliğinde gün batırmak. Çoğu kişi kaleyi görme gayesiyle değil de şehir manzarası için bu aktivitede bulunuyor. Tarihi taaa 4. yüzyıla dayanan kaleye illa ki tırmanmanız gerekmiyor, teleferiğimsi (Aerial Tramway diye geçiyor) aracı kullanmak tabii ki çok daha kolay. Bunun için Rike Park’a doğru yol alıp kaleye oradan ulaşabilirsiniz. Biz pek de manzara sevdalısı olmadığımız için kaleye çıkmadık ve aşağıdan gördüğümüz kale manzarasıyla yetindik, ancak araştırdığımız kadarıyla teleferik için ücret ödedikten sonra kaleye girişte herhangi bir ücret ödemeniz de gerekmiyor. Çıkarken yanınıza Gürcü şarabı alıp gün batımında kadeh tokuşturmak adetten, heves ettiyseniz gitmeden almayı unutmayınız.
Kartlis Deda
Geldik şehrin simgelerinden biri olan heybetli mi heybetli, HÜKÜMET GİBİ KADIN Kartlis Deda’ya. Diğer adı ile Mother of Georgia, bizim müthiş çevirimizle GÜRCÜ ANA. (kabul edelim, Fatma Girik lakabı gibi bir şey oldu) Bir elinde kılıç, bir elinde şarap ile tepeye çökmüş kocaman bir heykel olan Kartlis Deda özetle bize demek istiyormuş ki; dostsanız şarap, düşmansanız kılıç var kardeşim, ayağınızı denk alın. Adamına göre muamele heykeli olarak değiştirsek adını olur sanki. Neyse. Kartlis Deda’yı şehrin çeşitli noktalarından bol bol göreceksiniz zaten. Yeri gelecek gecenin bir vakti bir ara sokaktan size baktığını göreceksiniz ve içiniz ürperecek, yeri gelecek “ya aslında fena kadın değil şarap falan” diye içinizi rahatlatacaksınız. Çok tutulursanız yanına kadar çıkabilirsiniz, çıkıp da ne yapacaksınız onu bilmiyoruz ama yine de aklınızda bulunsun, zaten kaleye çıktınız mı ona da çıkmış sayılıyorsunuz.
Rustaveli Bulvarı
Tamam hadi, hakikaten hoşumuza giden bir yere geçelim. O kadar da sevmediğimiz bölgeyi baştan devreden çıkardık ki gezinizin gerisi şen olsun. Rustaveli Bulvarı ismini Gürcü şair Şota Rustaveli’den alıyor. 1,5 km uzunluğundaki bu koskocaaaa (bayağı geniş olduğu için alt geçit kullanmadan karşıdan karşıya geçemiyorsunuz öyle düşünün) cadde, bizce şehrin en güzel turistik noktalarından biri, dolayısıyla burada turlamayı ihmal etmeyin. En azından Parlamento Binası ve Opera Binası’nı görmeden yürümek konusunda pes etmemenizi öneririz, bunları görüp ardından caddenin bir ucu olan Özgürlük Meydanı’na (Sovyet döneminde Lenin Meydanı’ymış) ulaşarak bu civardaki gezinizi sonlandırabilirsiniz. Özgürlük Meydanı’na kadar ulaştıktan sonra civardaki sokaklara dalmayı ihmal etmeyin, güzel binalar ve mekanlar var, gerçi o kısmı Tiflis yeme içme rehberinde detaylandırdık zaten, yine de aklınızda bulunsun.
Sameba Katedrali
Şu Sameba Katedrali’nin güzelliğine, heybetine bakınca diyorsunuz ki “vay be adamlar yapmış, kim bilir kaç yüzyıldır burada böyle tüm ihtişamıyla yükselip nelere tanıklık etmiştir, AH Bİ DİLİ OLSA DA KONUŞSA BU DUVARLAR……” Söyleyelim mi kaç yüzyıldır yükseliyor? HİÇ. Hiç yüzyıldır yükseliyor. 2004’te tamamlanmış bu katedral. Ama eğer mimariye ya da dini yapılara biraz olsun ilginiz varsa, birazcık şehrin dışında kalıyor olmasını göze alarak bizce buraya mutlaka yolunuzu düşürün, çünkü gerçekten çok güzel bir kilise.
Georgian National Museum
Normal koşullarda bu müzeye gidip gitmemek konusunda tereddütlerimiz varken içinde bulunan “Soviet Occupation Exhibition Hall”dan haberdar olmamızın ardından burayı da Tiflis’te gezilecek yerler listemize aldık. Tiflis’te Sovyet döneminde ilişkin bilgi edinebileceğiniz çok da fazla şeye ulaşamıyorsunuz, dolayısıyla gittiğiniz şehri biraz olsun tanıyabilmek adına buraya vakit ayırmakta fayda var. Çok kapsamlı ve büyük bir sergi değil ama yine de konuya ilişkin fikir sahibi olmanızı sağlıyor. Zaten bu sergi için bilet almanız demek müzedeki diğer sergileri de kapsayan bir bilet almış olmanız anlamında geldiğinden buraya kadar gelmişken geri kalan kısımları da dolaşabilirsiniz. Çok ilginizi çekmezse en azından giriş kattaki evrime ilişkin bölümü kaçırmamanızı öneririz, merak etmeyin her şeyin İngilizcesi var.
*İnternetten bakınca bu kuruma ait birkaç farklı müzenin adresi çıkacağı için kafanız karışabilir, bizim söz ettiğimizin adresi 3 Shota Rustaveli Avenue.
*Giriş ücreti 15 GEL.
Museum of Fine Arts
Tiflis’in koskoca bir güzel sanatlar müzesi var. İçinde o kadar fazla eser var ki, içeriyi dolaşırken neredeyse “eserler sığsın diye birbirlerine çok yakın asmışlar” hissine kapılıyorsunuz. Böyle sanki ortada bir küratör yokmuş da rastgele asmışlar “abi çok eser var yapıştıralım bunları birbirine mümkün olduğunca” gibi bir kalabalık. Ancak buna rağmen bizce birçok Gürcü sanatçı ile tanışmak için güzel fırsat, o yüzden buraya da yolunuzu düşürmenizi önerebiliriz.
*Müze 5 katlı, katlar da oldukça geniş, bu sebeple buraya uzun zaman ayırmanız gerekebileceğini göz önünde bulundurarak gidin.
*Giriş ücreti 15 GEL.
MOMA Tbilisi
Şehirdeki ziyaret ettiğimiz son müzemiz, MOMA Tbilisi. Yukarıda söz ettiğimiz güzel sanatlar müzesi kadar büyük olmasa da bizce zaten birbirlerine yakın iki müze oldukları için ikisi aynı gün ziyaret edilebilir. Yine de gitmeden önce o dönem hangi sergi olduğunu kontrol edip gidip gitmeme kararını onun ardından alabilirsiniz, çünkü en azından biz oradayken müzenin büyük bir kısmı dönemsel sergi için ayrılmıştı.
*MOMA’nın Salı günleri kapalı olduğunu hatırlatalım.
*Böyle sergi/galeri gezmeyi seviyorsanız belki Fotografia’nın yakınlarından geçerseniz oraya da uğrayabilirsiniz. Çok çok minik bir yerden bahsediyoruz, adından anlayabileceğiniz üzere fotoğraf sergileri oluyor, içinde aynı zamanda Minimalist Pour Over Coffee’yi de barındırıyor. O kadar küçük olmasına rağmen hem bayağı hoş fotoğraflar, hem de güzel kitaplar vardı. Dediğimiz gibi, yakınlardaysanız uğranır.
Bridge of Peace
Bu köprüden size hiç bahsetmemiş olsak ve Tiflis’te aylak aylak yürürken bir anda kendisiyle karşılaşsanız muhtemelen şöyle düşünürdünüz: NE ALAKA ABİ? Şey gibi düşünün, hani şu Haliç’te metronun geçtiği şehrin dokusuyla hiçbir alakası olmayan köprü var ya, onun Tiflis versiyonu. Zaten yerlileri de pek sevmiyorlar ve “ped” gibi göründüğünü düşünüyorlar, e bizce haklılar da. Ama bizce yine de köprüden geçip hemen karşısında kalan Rike Concert Hall’un ilginç binasını görmeye gitmelisiniz, bi’ taşla iki kuş.
Bank of Georgia Headquarters
Hazır ilginç mimarı demişken şu çok tutulduğumuz binayı da es geçmeyelim. Aslında burası küçük çaplı rota dışı kalıyor ama, şayet bizim gibi Sovyet mimarisine ilginiz varsa bizce kesinlikle kaçırılmayacak noktalardan. İlginiz yoksa kalkıp gitmeyin, sonra dönüşte “ulan bi’ tane bina görmeye beni nereye gönderdiniz” diye gerilim yaratmayın, valla bozuşuruz.
Ne işimiz var kardeşim banka binasında diyecek olursanız, dediğimiz gibi, bu enteresan mimariye sahip eski bir Sovyet binası. Zamanında bakanlık binası olarak kullanılıyormuş ancak günümüzde Bank of Georgia’nın merkez binası ve hala aktif olarak kullanılıyor. Biz banka binası olunca çekinip içine girmedik ama dışarıdan görmek ve fotoğraflamak da yeterince haz verdi. Zaten yukarıda önerdiğimiz Bolt adlı uygulamayı yüklediyseniz ulaşımda problem yaşamazsınız, atın listeye gitsin.
Aghmashenebeli Caddesi
Alın size Berlin’den hallice bir durum daha, bu adını yazmanın gerçek bir bela olduğu caddeyi Türkler mesken tutmuş, her yerde dönerciler, Türkçe tabelalar bir şeyler. Ama beklenmedik şekilde güzel bir caddeyi kapmışız, bayağı Avrupai, hoş bir havası var, iki tarafı da oldukça güzel binalarla çevrili.
Dry Bridge Market
Bit pazarı sevenler parmak kaldırsın. Bizim o kadar da ilgi alanımız sayılmasa da geçerken şöööyle bir bakmayı seviyoruz. Dry Bridge Market da şehrin en ünlü bit pazarı olduğu ve hatta bu iş bir turistik aktiviteye bile dönüştüğü için gidip biraz sağı solu kurcalamak keyifli aktivite. Özellikle Sovyet döneminden kalan bir takım eski eşyaları incelemek (gaz maskesi bile var işte öyle düşünün) ilginç olabiliyor, o yüzden özellikle güzel bir havaya denk geldiyseniz buralardayken dolanabilirsiniz. Zaten hava çok sapıtıksa satıcılar bile zahmet etmiyormuş size noluyor sdfs
*Şu bizim gitmediğimiz ama belki görmek isteyebilirsiniz diye düşünerek kısaca bi listelemek istediğimiz yerleri de bırakalım: Gabriadze Tiyatrosu’nun oradaki saat kulesi, Metekhi Kilisesi, Underground Printing House, Tiflis Botanik Bahçesi ve Jumah Mosque. Bir de şehrin biraz dışında kalan Chronicles of Georgia adlı dev anıt var, vaktimiz kalmış olsa fotoğraflamak için buna kesin giderdik, bi’ bakarsınız.
Tiflis Gezi Rehberi: Birtakım İpuçları & Notlar
*Gürcistan’a kimliğiniz ile (çipli yeni kimliklerden olması gerekiyor, ona dikkat edin) giriş yaptığınızda size form gibi bir şey veriliyor ve bunu kaybetmemeniz gerektiği söyleniyor. Biz o formu kaybettik sdfs. Ama hiç kimse bize ne girerken ne de çıkarken form falan sormadı zaten. Yine de aklınızda bulunsun, kaybetmeyin işte pasaportunuzun arasına falan koyun.
*Yukarıda da anlamış olabileceğiniz üzere Gürcistan’ın para birimi GEL şeklinde kısaltılan “Lari”.
*Normal koşullarda havaalanında para bozdurma işini pek önermeyiz ama burada kur sapıtmamıştı, paranızı indiğiniz gibi havaaalanında Lari’ye çevirebilirsiniz. Alandan çıkmadan önce karşınıza 4-5 farklı para bozdurabileceğiniz yer çıkacak, bi’ kıyaslama yapıp en uygun olanını tercih edebilirsiniz, yan yana olanlarda bile fark vardı, o yüzden kıyaslamadan bozdurmayın.
*Musluktan su içiliyor. Şişe edinin, bittikçe doldurun. Bu arada eğer gerçek bir su içiciyseniz suyun tadının hiç de güzel olmadığını fark edeceksiniz, onu da söyleyelim.
*Bu madddeyi gittiğinizde analiz yapmanız için yazıyoruz. ABİ BU ADAMLAR NEDEN BU KADAR ASIK SURATLI? Yani güzel de insanlar, şehir de güzel, neden bu kadar asık suratlısınız kardeşim, 150 tane espri yapıyoruz yine de gülümsetemiyoruz sizi sevgili Tiflisliler. Gidince bi’ dikkat edin bakalım sizde de öyle bir izlenimleri olacak mı, dönüşte konuşuruz.
Bu seferki yurtdışı gezim Gürcistan, Tiflis. Metro Otobüs Şirketi ile gerçekleştirdiğim seyahat oldukça pratikti, ucuzdu, gündüz otogarda koltuğuma oturdum ve yarın sabah Tiflis’te uyanarak kalktım, başkentte dolaşmaya başladım. Tek rahatsızlığım; “Yurt dışına uçakla gidilir” saplantımın beni düşündürmesiydi. Sarp sınır kapısından Gürcistan’a giriş yaptım ve ilk etapta gördüğüm kumarhaneler ve batakhane tip eğlence yerleri fikren rahatsız ediciydi.
Beni “fakir, geri kalmış ülke” diye doldurmuşlardı nedense ama başkent Tiflis’i oldukça beğendim. Arabalar yeni ve güzel idi, herhalde vergiler düşük veya yok. Tiflis’teki otogara indiğim anlarda Türkçe’yi bozuk konuşan yaşlı biri yanaştı, sanırım buranın yerlisi Azerilerden biriydi, hızlıca heriften uzaklaştım ve zannımca muhtemel bir dolandırıcılık girişiminden kurtuldum. Taksi tutayım dedim ama 10 Lari’ye Rustaveli Bulvarı’na gitme pazarlığı yapayım derken, daha elim kapıdayken taksici namussuzu gazlamaya başladı. İçinde bulunduğum bu kötü durumdan kurtulayım diye, internette okuduğum, güzel kızların yazdığı Oitheblog’da bahsedilen Yandex Taxi ve Bolt uygulamalarını çalıştırmak için Turkcell internetimi yurtdışında açtım lakin taksi çağıramamakla birlikte 90 TL anında uçtu. Tiflis’te gezerken yanında “Bolt” yazılı güzel araçlarla karşılaştım. Bindiğim normal taksiler de genelde hibrit arabalardı.
İlk günün ilk saatinde yaşadığım yukarıdaki menfi olaylar haricinde Tiflis gezim harika geçti. Diğer taksiciler de iyi çıktı. Gecelik 100 Lari’ye merkezde bulunan iyi bir otelde kaldım (Odaları iyi idi ama Belgrad ve Roma gezilerimdekilerinin aksine kahvaltısı kötü idi). Türk Lirası ile gidin. Ben, gereksizce çok miktarda Dolar ve Euro götürdüm fakat Tiflis’te her yerde döviz büroları var ve TL’yi Lari’ye dönüştürüyorlar. Yalnız bozdurmadan önce 20-25 döviz bürosu gezin ve en iyi fiyat vereninde bozdurun ama Sarp sınır kapısındaki döviz bürolarında sakın para bozdurmayın. Hem iş hem de seyahat amaçlı gezimin iş kısmı, muhatap olduğum Gürcülerin dürüstlüğü ve kalitesi sayesinde iyi geçti (gerçi bunlar o milletin en kalifiye kesimi idi). 6 gün kaldım ama bana yetmedi, gezemediğim çok yer kaldı arkamda. Dry Bridge adlı bit pazarı boş, turist kandırma yeri, Sovyet Dönemi’nden kalma izlenimli kızıl yıldızlı malzemeler filan yeni üretim.
İlk defa yurtdışı gezilerimden birinde kızlara çıkma amacıyla yaklaştım, sanırım bu ülkenin kızları bana hitap etti (cidden sevdim onları). İş ortamında tanıştığım harika bir hatunla konuşmaya başladım ve ikinci gün beni dans pisti de olan bir khinkali (mantı benzeri yerel yemek) restoranına davet etti. Birlikte dans, romantik anlar güzeldi ama “khinkalide asla domuz eti olmasın” uyarıma rağmen yemek bağırsaklarımı bozdu. Bence sadece McDonald’s restoranınız olsun ve orada sığır eti tüketin, hem Türkiye ile WhatsApp aramaları sayesinde net olarak konuşabiliyorsunuz buradan. Beni rahatsız etmeyen tek Gürcü yemeği; içi peynirli, pide benzeri yuvarlak, hamurlu yiyecekleriydi. Yabancı olduğumu sokaktaki herkes nasılsa anında anlıyordu ve iyi davranıyorlardı. Kıyafetlerim onlarınkinin üzerinde kaliteliydi, boyum 1,91 m. ve omuzlu-kaslı atletik biriyim; herhalde bu sebeplerden anlıyorlardı, bilemedim. Zira suratım, beyaz ten ve kahverengi saçlarla onların pek çoğuna benziyor.
Yine tüm gavuristanda olduğu gibi, bu ülkede de tuvaletlerde taharet musluğu yoktu ve bunun insan haklarına aykırı olduğunu düşünüyorum şahsen. Şarapları ve diğer alkollü içecekleri, Avrupa ülkelerinin üretimlerinin gerisindeydi lezzet olarak, bir şişe hakkım vardı gümrükten ama değmez diye taşımadım. Tekrar gitmek için fırsat kolluyorum.