Kadıköy Yeldeğirmeni Mahallesi: Yeni Bir Hipsterland’e Dönüşüm Hikayesi

Yeldeğirmeni Mahallesi
Yeldeğirmeni Mahallesi

Bizi az çok tanıyanlar İstanbul’un Anadolu yakası konusunda bayağı bilgi yoksunu olduğumuzu tespit etmiştir. Biz karşının taksisiyiz esprilerimize mi maruz kaldınız, sürekli Avrupa yakasında vakit geçirdiğimiz için “ulan bunlar da başka yer bilmiyor” diye mi düşündünüz bilemiyoruz ama, aranızda “niye Anadolu yakasını dışlıyorsunuz” diye trip atanlar bile olunca tamam dedik, vakit geldi, keşfe çıkıyoruz. Tabii bakmayın böyle bir Indiana Jones, bir Lara Croft’muşuz gibi anlattığımıza, biz bu karşı yaka konusunda resmen cahilmişiz, şimdi anladık. Sonuçta ilk nereden başlayacağımız konusunda ufak bir kararsızlık sürecinin ardından madem biz buraların yabancısıyız, işe herkesin pek de iyi bilmediği, yeni yeni popüler hale gelmiş bir noktadan başlayalım dedik: Yeldeğirmeni Mahallesi !

Yeldeğirmeni Mahallesi
Buranın ne olarak kullanıldığını cidden bilmiyoruz, bilen varsa aydınlatsın!

Nasıl bir değişimden söz ediyoruz?

Efenim bu gibi durumlardan hoşnut olun veya olmayın ya da  “ama küçük esnafı öldürüyorlar, mahallemizi bize bırakın, orası tarihi bir bölge” düşüncesinde olun veya olmayın fark etmez (bu bir çemkirme cümlesi değildir, yazının gerisini okumadan yorum yapmamalısınız), kimsenin kontrolünde olmayan bir biçimde İstanbul’daki birçok nokta değişime uğruyor. Yaşımızın tuttuğu yerden olaya girecek olursak bizim için Karaköy ile başlayan bu akım, Balat ile devam edip, Beyoğlu’nun “bir acayip” hallere girmesi ile son olarak Kadıköy’e doğru sıçradı. Evet, bir anlamda Beyoğlu’nun bir alternatifi arandı ve Avrupa yakasında Beşiktaş civarı, Anadolu yakasında ise Kadıköy tam anlamıyla patlama yaptı. Tabii ki söz ettiğimiz bu iki bölgenin de hali hazırda müdavimleri vardı, “abi Kadıköy gibisi yok, hmmm Anadolu yakası çok daha modern’cileri” görmezden gelmiş değiliz ancak fark etmişsinizdir ki eskiden buralarla hiç ilgisi olmayan insanlar bile şu anda iyice bu bölgelere doğru yönelmiş durumda.

Yeldeğirmeni Mahallesi ile ilgili neredeyse hiçbir fikrimiz olmadığı için gitmeden önce konuyu biraz araştıralım dedik. Anladığımız, yerlisinden duyduğumuz ve okuduğumuz kadarıyla buradaki durum Karaköy ile çok benzer. Eskiden sokaklarında tedirginlik içinde yürünen, gece saatlerinde mümkünse tek başınıza yolunuzu düşürmek istemeyeceğiniz bir bölge, tıpkı Karaköy gibi zamanla dükkanlar, kafeler, atölyeler ile dolup taşmaya başlamış. Tabii bu noktada bu değişimi olumlu bulan ve bulmayan taraflar var. Özellikle olaya dışarıdan bakanlar çoğunlukla bundan memnun gibi görünüyor ancak tıpkı Balat’ta da olduğu gibi buranın yerlileri arasında da şikayetçi olanlar çok. Şu noktada bir sonuca varabilmek için konuyu daha derinlemesine irdelemek gerekiyor gibi.

Sünget Apartmanı Kadıköy
Bölgenin en eski apartmanlarından “Sünget Apartmanı”

Aslına bakarsanız İstanbul’un birçok noktasındaki yan komşumuzun bile kim olduğunu bilmeme durumunun aksine Yeldeğirmeni Mahallesi’ nde de gerçekten bir “mahalleli” olma durumu söz konusu ve bizce burayı en sevilebilir kılan şey de bu. Birbiriyle selamlaşan, “Asım Abi kolay gelsin” diyen, bakkalı, manavı, yıllardır var olan tanıdık esnafı bulunan gerçek bir mahalleden söz ediyoruz. Çocuklar okuldan çıkıp evlerine yürüyor, anneler pencerede çocuklarını beklerken camdan cama sohbet ediyor. Çoğumuzun en son Bizimkiler dizisinde falan gördüğü bir ortam. Dolayısıyla insanların bu akından, bu ani popülerleşmeden rahatsız olmasını bir noktaya kadar anlayabiliyoruz. Bu değişimin gerçek bir mahalle ortamının sürdürülebilirliğine darbe vurma ihtimali gerçekten de yüksek. Öte yandan bu değişimin durdurulabilir bir şey olduğundan da şüpheliyiz, büyük şehirlerde, özellikle İstanbul gibi şehirlerde bu yabancılaşma durumunun kaçınılmaz olduğu gibi üzücü ama gerçekçi bir düşüncemiz var.

Bu arada bizim Yeldeğirmeni’ni yeni yeni keşfediyor oluşumuz mahalledeki değişimin bu sene başladığı gibi bir izlenim edinmenize sebep olmasın, aslında bu projelendirilmiş, planlanmış uzun süredir devam eden bir değişim süreci. Ortada taa 2011 yılına dayanan “Canlandırma Projesi” diye bir durum var, daha detaylı öğrenmek isterseniz şuraya bakabilirsiniz. Ayrıca Gezi döneminde kurulan dayanışma forumları ve platformlarının da mahallenin değişiminde ve bir nevi “kenetlenmesinde” büyük bir etkisi olmuş. Tabii bunlar işin olumlu olarak görülebilecek tarafları, yani şu anki hipster baskını, açılan kafeler, dükkanlar, bölgenin bir konut alanından daha farklı bir havaya bürünmeye başlaması gibi konular bu Canlandırma Projesi’nin hedefleri arasında mıydı, o kısmını bilemeyiz.

Yeldeğirmeni Mahallesi
Yeldeğirmeni Mahallesi ’nde Ufak Bir Tur

Sağda solda oturmak, kahvaltı yapmak, kafe kafe dolaşmak dışında biraz da Yeldeğirmeni Mahallesi’ni tanımak niyetindeyseniz bol bol yürümeniz gerek. Aksi takdirde ne aşağıda söz edeceğimiz sokak sanatı çalışmalarını görebilmeniz, ne de mahallenin tarihi yönünü algılayabilmeniz pek olası değil. Yeldeğirmeni Mahallesi ve civarının en büyük özelliklerinden biri, İstanbul’da ilk çok katlı apartmanların yapılmaya başlandığı semtlerden biri olması. Mesela bir tuhaf adıyla ve güzelliği ile dikkatimizi çeken Sünget Apartmanı’nı gözden kaçırmasanız iyi edersiniz, bina şahane! Bunun dışında Celal Muhtar ve Demirciyan apartmanlarının binalarının şanını da duyduk ama onları göremedik, belki gidip bakarsınız. Olaya direkt olarak ortasından girmek isterseniz Karakolhane Caddesi oldukça merkezi bir konumda, türlü türlü mekan burada sıralanıyor. Aynı şekilde birkaç sokak sanatı çalışması da bu cadde üzerinde. Ayrıca bölgede birçok antikacı olduğu için şayet ilginizi çekiyorsa onları da kurcalayabilirsiniz.

Mural İstanbul Festivali
Mural İstanbul Festivali

Yeldeğirmeni Mahallesi ‘nde Sokak Sanatı 

Kadıköy’de birkaç senedir vuku bulan bir sokak sanatı festivali mevcut: Mural İstanbul Festivali. Sanırsak Kadıköy’e yolumuzun çok nadir düşmesine dair en çok pişmanlık yaşadığımız konulardan biri de bu oldu, zira sokak sanatına bayılan bir ikili olarak kendi şehrimizde bu gibi çalışmalar yapıldığından resmen haberdar değilmişiz. Ignorance bliss falan değilmiş, her şey yalanmış dostlar….. Mural İstanbul Festivali kapsamında Yeldeğirmeni Mahallesi’nde de görebileceğiniz birçok mural örneği var. Üstelik bunların bazıları alanında dünyaca isimler tarafından yapıldı. (örneğin Buenos Aires’te başka eserlerini de gördüğümüz ve şurada paylaştığımız Chu) Aslında Mural İstanbul kapsamında sanatçıları çalışmalarını yaparken de izleyebiliyorsunuz ancak şu an festival dönemi olmadığı için öyle bir şansınız yok. Ancak yine de bizim gibi sokak sanatı peşinde düşmek, eserleri fotoğraflamak isterseniz çoğu halen duruyor, çok şükür bazı ruh hastaları üşenmeden karalayıp bok etmemiş, gidip bakabilirsiniz. Bizim keşfettiklerimizden birkaç tanesinin adresini şöyle aşağı bırakalım, bulmak kolaylaşsın.

*Mühendis Sarı Ali Sokak

Yeldeğirmeni Mahallesi

*Karakolhane Caddesi ve civarı (buralarda büyüklü küçüklü birkaç tane var)

Mural İstanbul Festivali

*Prof. Dr. Macit Erbudak Sokak 

Yeldeğirmeni Mahallesi
Kadıköy Sokak Sanatı

*Kadıköy Belediyesi Binası (Burası Yeldeğirmeni Mahallesi olmuyor sanırsak, ancak Yeldeğirmeni’nden buraya yürümek oldukça kolay olduğu için görebilmeniz adına buraya yazıyoruz)

Kadıköy Belediyesi
Kadıköy Belediyesi

Kadıköy Belediyesi
Yeldeğirmeni Mahallesi’nden Mekanlar

Yeldeğirmeni’nde karşınıza her köşeden bir kafe/restoran çıktığını göreceksiniz. Hani olur da bir günümü şurada geçireyim, 3-4 mekan deneyeyim derseniz kafanız bayağı karışabilir. O sebeple biz keşfe çıktığımızda Yeldeğirmeni Mahallesi ’nden en iyi mekanları da tespit edelim, onları da şöyle bir özet geçelim istedik, bütün gün camış gibi yedik içtik durduk. Ne güzel dert…….. Tabii ki arada gözden kaçırdığımız mekanlar olmuştur, zira cidden çok fazla mekandan bahsediyoruz, onları da keşfettikçe ekleriz artık. Yeldeğirmeni’nden mekan önerilerini de şöyle bırakalım:

BOP Yeldeğirmeni
BOP Yeldeğirmeni

Yeldeğirmeni Mahallesi

BOP: Yeldeğirmeni Mahallesi’nde kahvaltı için tartışmasız favorimiz BOP. Açılımı Breakfast of Pan. İsterseniz kendi bagel’ınızı yaratabiliyorsunuz ki bagellar klasik bagel’dan çok açma tadında olduğu için ekstra lezzetli. Yok ben daha kallavi bir sofraya oturmak istiyorum bagel senin olsun diyorsanız pestolu sahanda yumurta, kırmızı pestolu omlet vb. değişik şeyler de var, biz bayağı sevdik. Kahvaltı dışında deneyemediğimiz ve içimizde kalan “balkabaklı tahinli cup” diye bir tatlı vardı ki, hala rüyalarımıza giriyor, allah aşkına şunu yiyin de bize de nasıl bir şeymiş söyleyin. Bir de unutmadan, mekanın tatlı bir arka bahçesi de mevcut, içeride oturmak zorunda değilsiniz.

Village Coffee and Books Yeldeğirmeni
Village Coffee & Books:
Yeldeğirmeni Mahallesi ‘nde çeşit çeşit kahve içilebilecek yer bulabilirsiniz ama, bizim favorilerimizden biri kesinlikle Village. Şayet girişteki salıncağa karşı koymayı başarıp yolunuza devam edebilirseniz arkada acayip tatlı bir bahçesi olduğunu da göreceksiniz. Özellikle dışarıda çalışmayı seviyorsanız burayı kesinlikle değerlendirebilirsiniz. Bu arada biz deneyemedik ama kahvaltısı da var, onun için de uğrayabilirsiniz.

Nayn Yeldeğirmeni
Nayn:
Duvarlarındaki murallara yandığımız Nayn yine freelance çalışanlar için acayip uygun bir mekan. O dışarıdaki yanında iki priz olan geniş masayı kaptınız mı sizden kralı yok. Mekan oldukça küçük olmasına rağmen bizce bayağı tatlı. Doğruyu söyleyelim, kahvelerinin pek hastası olmadık ama en azından bir öğle yemeği arası için de değerlendirilebilir.

Küff Yeldeğirmeni
Küff:
Duyduğumuz ve gördüğümüz kadarıyla kahvaltı için Yeldeğirmeni Mahallesi’ndeki en popüler mekanlardan biri Küff. Bizim kahvaltısını deneme fırsatımız olmadı, ancak bir seçenek olarak aklınızda bulunsun. Haftasonu sabahları über kalabalık olabildiğini ve sıra beklemeniz gerekebileceğini hatırlatalım.

Kamarad Coffee Roastery: Mahallenin 3. dalga kahvecisi tabii ki eksik kalmaz, kahve peşindeyseniz direkt olarak Kamarad’a doğru yol alabilirsiniz. Zaten yalnızca dışarıdan görünce bile şirin görüntüsü sebebiyle dikkatinizi çekecektir.

6 Comments

  • Yeldeğirmeni’nde 1000’in üzerinde cafe varmış… Şehir efsanesi mi dir bilmiyorum ama pek inanası gelmiyor… Benim bildiğim Yeldeğirmeni ile alakası yok artık… Değişim muazzam

  • Yeldeğirmeni de ilk kafe olayını bundan yaklaşık dört yıl önce karakolhane caddesinde Choice cafe olarak iki kardeş başlatıyor.Daha sonra yüz civarında irili ufaklı cafe açılıyordu.Ancak bizce Choice kafe herzaman en popüler mekan olarak devam etmekte ve gençlerin en favori yeridir.Özellikle çıtır sepeti ve kremalı mantarlı ve tavuklu makarnası meşhurdur.Bu arada magnoliasını denemeden dönmeyin deriz.Ha ınutmadan kahvaltı hem dolu hemde bence çok ucuz.

  • merhabalar,

    sizi yakın zamanda keşfetmenin hayıflanması eşliğinde, eğlenceli yazı diliniz, güzel blogunuz ve çok keyifle okunan yazılarınız için teşekkürler.

    sadece bu yazı özelinde ufak bir şey belirtmek isterim Karaköy ve Yeldeğirmeni karşılaştırması ile ilgili. çocukluğumdan beri iki semte/bölgeye de gitmiş, sokaklarından çokça geçmiş ve değişimlerine tanık olmuş biri olarak, Yeldeğirmeni kültürel çeşitliliğe sahip insanların oturduğu, mahalle kültürü olan bir semtti, bu nedenle Karaköy’ün eski, bakımsız, soğuk zamanları gibi hiç tekinsiz, ıssız bir yer olmadı benim bildiğim kadarıyla. nacizane küçük bir parantez.

    * yazıda belirttiğiniz hızlıca değişime uğrayan semtlere Kuzguncuk’u da ekleyebiliriz. doğma büyüme Kuzguncuklu biri olarak, Perihan Abla dizisi ile yavaş yavaş başlayan değişimin, Ekmek Teknesi dönemlerinde son hızına ulaştığı semtimizin bazı sokakları ve esnafları sayesinde mahalle kültürü cılız sesiyle yaşatılmaya devam ediyor.(büyüklerin anlattığı 1955 sonrası yaşanan erozyondan hiç bahsetmiyoruz tabi) gelin görün, keyiflidir.

    sevgiler.

  • Artist cafe-atölye, Root, Rucio ve No 39 u tavsiye ederim herkese özellikle Rucio’da tavuklu makarnayı denemeniz gerekir.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir