Şu ana dek Ljulbjana’daki Metelkova ya da Vilnius’daki Uzupis Cumhuriyeti gibi enteresan, “özerk bölge” tadında yerlere her gittiğimizde bize “Christiania’yı da görmeniz lazım” denilmesinden mütevellit Christiania’ya ve hikayesine karşı her zaman ekstra bir merakımız oldu. Neticede bir ülkenin, hatta bir başkentin orta yerinde kendi kuralları, kendi yerlileri olan bölgeler oluşturulabiliyor olmasına pek de alışkın değiliz. O yüzden Kopenhag gezisi için yola çıktığımızda Kopenhag için yaşadığımız heyecanın bir benzerini de ayrıca Freetown Christiania için duyuyorduk diyebiliriz. Artık konu ile ilgili daha fazla bilgimiz olduğuna göre ne biliyorsak size de aktarabiliriz. Direkt olarak Kopenhag Gezi Rehberine ya da Kopenhag Yeme İçme Notlarımıza gitmek isterseniz onları da buraya bıraktık. Bu arada son olarak eklemeden geçmeyelim, fotoğraflarımızın diğer yazılarımızdakilere kıyasla bir tık daha dandik olduğunu düşünüp şaşırabilirsiniz, sebebi Christiania’da fotoğraf çekmenin yasak olması ve bizim bu fotoğrafları dayak yememek için gizli gizli çekmiş olmamız. Sebebini aşağıda anlatacağız, asilik……………
Freetown Christiania Nasıl Kuruldu?
Freetown Christiania’nın kurulma hikayesi aslında Ljubljana’da bulunan Metelkova’nın oluşumunu biraz andırıyor. 1971 yılında sanatçılar, “hippiler” ve dönemin sisteminden memnun olmayan kimselerden oluşan bir grup, gazeteci Jacob Ludvigsen liderliğinde Kopenhag’ın orta yerinde bulunan, terk edilmiş bir askeri kışlayı işgal yani “occupy” etmeye karar veriyorlar. Karar vermekle kalmayıp o gazla kendi kurallarını belirleyerek buranın Danimarka hükümetinden tamamen bağımsız bir bölge olacağını ilan ediyorlar. O güne kadar bu terk edilmiş kışla, yetkililer tarafından korunan ve tel örgülerle kapatılmış bir bölge olmasına rağmen çoğunlukla evsizlerin kaldığı bir yer olmasıyla biliniyor. Sonrasında ise bölgenin civarında yaşayan insanlar bu boş yeri değerlendirmek adına tel örgüleri yıkarak alanı kullanıma geçiriyorlar. Sonuç olarak, en azından söylenenlere göre, halk hem devlete hem de şehrin o dönemki zorlu yaşam koşullarına tepki olarak kendi “özgür ruhlu” toplumlarını oluşturmaya karar veriyor ve bölgenin bağımsızlığını ilan ediyor.
Yıllar içinde Christianialılar bu alanı şöyle bir düzenleyerek bölgeye evler, anaokulları, atölyeler, galeriler, kafeler, restoranlar, etkinlik alanları gibi yerler inşa ediyorlar ve burayı tam anlamıyla yaşanılabilir kılıyorlar. Günümüzde Christiania’da 700-900 (konuya ilişkin birçok farklı veri olduğu için tam emin olamadık) civarı kişi oturuyor ve öyle her önüne gelene de burada yaşama hakkı verilmiyor. Burada yaşamak isteyenlerin Christiania yetkililerine başvuruda bulunup belli bir sıraya girmesi gerekiyor.
Tabii bakmayın böyle kolay bir şeymiş gibi anlattığımıza, elbette Danimarka ilk etapta bu oluşuma “tmm cnm yhaaaa alın istediğiniz esrarın serbest olduğu bir bölge olsun sizi mi kıracağız” gibi bir reaksiyon göstermiyor, ancak tamamen karşı da çıkmıyorlar. İlginç bir şekilde Christiania’ya bir “sosyal deney” mantığıyla yaklaşmaya çalışıyor ve burayı “geçici olarak yasal” kılıyorlar. 1989 yılında ise oluşum Danimarka kanunlarına göre tamamen yasal hale geliyor. Tabii tahmin ettiğiniz üzere her şey çiçekler böcekler, yaşasın hippiler şeklinde ilerlemiyor ve yıllar içinde hükümet ile Christiania arasında birçok anlaşmazlık yaşanmaya başlıyor. İşlerin çığırından çıkacağını düşünen devlet birkaç kez bölgeyi kapatmaya çalışıyor ama halk tarafından çok tepki görünce her seferinde geri adım atmak durumunda kalıyorlar. Yine de pes etmeyip 2011 yılında Freetown Christiania konusunu tekrar tartışmaya açıyorlar ve ” EYYYY CHRISTIANALILAR, madem burayı özerk bölge ilan ettiniz, o zaman toprağı resmi olarak satın alın kardeşim” gibi bir öneri ortaya atıyorlar. Fakat Christiania halkı mülk sahibi olmaya karşı çıktıkları ve kolektivist bir tutum sergiledikleri için bölgeyi resmi olarak satın alma fikrine sıcak bakmıyor. Bunun yerine bir vakıf kuruluyor ve Christiania’nın varlığını destekleyen Danimarkalılar bu bölgenin topraklarından pay satın alarak Christiania’ya bu şekilde destek veriyorlar.
Tabii ki bu iş her zaman “ay adamlar hippi, kendi hallerinde yaşıyorlar işte canım, yaşasın dünya barışı” şeklinde de ilerlemeyebiliyor ve 2016 yılında uyuşturucu ticareti ile alakalı olduğunu düşündükleri 25 yaşındaki bir adam burada 1 polis ve 2 sivili silahla vuruyor. (silah yasak demedik mi sana embesil adam) Bu da son dönemlerde Christiania’nın varlığının ne kadar doğru olduğunu tekrar gündeme getiren bayağı büyük bir olaya dönüşüyor. Christiania halkı topluma tekrar sakinlik ve barış getirmek için bu olaya karşılık esrar standlarını yıkıp döküyor falan ama, sonrasındaki süreç nasıl ilerledi tam bilmiyoruz, zira biz gittiğimizde hala esrar satışı yapan standlar bayağı kabak gibi duruyordu. Anladığımız kadarıyla halk burayı olabildiğince güvende tutmak için lokal yetkililerle işbirliği içinde. Örneğin bölgenin gözlenebilmesi için sokaklara güvenlik kameraları yerleştirilmiş. Neticede sanırız esrar konusunun ne olacağı biraz muallakta ve hala tartışılıyor.
Freetown Christiania’da İşler Nasıl Yürüyor?
Biraz da bölgede işlerin nasıl yürüdüğünden, ne gibi kurallar olduğundan bahsedelim, zira bazıları bayağı enteresan. Freetown Christiania’nın Lon olarak adlandırdıkları özel bir para birimi ve kendi bayrağı bile var. Bölgede araba ve silah kullanımı, şiddet, çalıntı ürün satmak kesinlikle yasak. Kurşun geçirmez yelek ve havai fişek satışı da yasak, gerçekten çok anlamlı……… Son olarak, yukarıda aşağı yukarı bahsetmiş olduk ama, bir kez daha vurgulamak isteriz: Yasak olmayan ve burayı enteresan bir o kadar da tartışmalı bir konu haline getiren şey esrar üretimi, kullanımı ve ticareti. Bölgeye girdiğinizde direkt ot kokusunun yüzünüze dalga dalga vurduğunu, “abi galiba kafam oldu” triplerine gireceğinizi şimdiden söyleyelim. Bayağı bong’un içinde yaşıyor gibi oluyorsunuz. Hatta sağda solda esrar satan standlar ve mağazalar da göreceksiniz, çünkü öyle istiyorlar, end of story. Esrar satışı özellikle “Pusher Street” olarak bilinen sokakta yapılıyor, esrar standları ve mağaza yoğunluğu bu civarda. Danimarka’da uyuşturucu yasal olmasa da bölge Danimarka’dan bağımsız olduğu ve Danimarka’nın yasalarına uymak zorunda olmadığı için bu konuda da istedikleri gibi bir kural belirleyebilmişler. Ağır uyuşturucuya (kokain vs) kesinlikle karşılar ve yalnızca esrarı destekliyorlar. Oluşumun gayelerinden biri de uyuşturucuyla sorun yaşayan ve kendilerini “normal” topluma ait hissetmeyen insanları desteklemek. Uyuşturucu sorunu yaşayan insanların uyuşturucunun serbest olduğu bir toplumda yaşaması ne kadar doğru, ne kadar yanlış, o kısmı tartışmaya açık.
Esrar üretimini ve ticaretini öyle bir boyuta taşımışlar ki, sırf bu işten Christiania’da yılda 115 milyon pound civarı bir para döndüğü tahmin ediliyor (sonu Ali Sami diye biten o cümleyi kurmak isterseniz sizi durdurmayacağız), anlayacağınız bu iş bayağı sistematik işliyor. Yukarıda da söz ettiğimiz esrar standları veya mağazaları işleten kişilerin Christiania’nın sakinlerinden olmaları gerekiyor. Bir ara bu ticarete el atmak isteyen ama Christiania sakini olmayan bir takım şahıslar (mafya kılıklı tipler) Christiania sakinlerini manipüle ederek satış için onları aracı olarak kullanmaya başlamış. Sonra Christianialılar isyan etmiş ve standları yıkıp yönetimi tekrar ele geçirmiş. Yani anlayacağınız üzere bölgedeki halk gayet bu ticaret üzerinden kazançlarını sağlıyor. Kendilerine özel bir idari sistem oluşturmuşlar ve ortak alanlar, çöp toplama, geri dönüşüm, anaokulu gibi konulara yılda yaklaşık 3.3 milyon pound harcıyorlar. Belediye ile bir anlaşmaları olduğu için yaşayanlar hastane, okul gibi sosyal hizmetlerden faydalanabiliyor.
Böyle anlatınca kulağa sanki çok tekin olmayan bir yermiş gibi geliyor olabilir ve burayı bize niye öneriyorsunuz diye düşünmeye başlamış olabilirsiniz. Biz sizi ateşe atar mıyız canlarımız……Valla doğruya doğru, biz de gitmeden sağda solda okuduklarımızdan neyle karşılacağımızı tam kestiremediğimiz için biraz temkinli gittik. Ama görünce anlıyorsunuz, aslında post apokaliptik bir filmden ya da Fallout’tan (oyun oynayanları görelim) fırlamış gibi olan Christiania turistler de dahil isteyen herkesin elini kolunu sallaya sallaya girebileceği gayet güvenli bir bölge. Sokaklar, kafeler, mekanlar insanlarla dolu, binalar envai çeşit sokak sanatıyla kaynıyor. Sanat, yoga, meditasyon, spor, müzik gibi konulara çok önem veriyorlar. Bölgede birçok etkinlik bile gerçekleşiyor. Neredeyse her adımınızda fotoğrafını çekmek isteyebileceğiniz bir şeyle karşılaşıyorsunuz. Ama çekemiyorsunuz çünkü o da yasak. Bakın bunu yukarıda söylemeyi unutmuşuz, birçok noktada fotoğraf çekmek cidden yasak. Çünkü normal şartlarda Danimarka’da uyuşturucu yasak olduğu ve önünüz sağınız solunuz uyuşturucu standlarıyla kaynadığı için fotoğraf konusunda hassasiyet gösteriyorlar. Zaten girdiğinizde “fotoğraf çekmek yasak” tabelalarını görünce “yaea nolcak be gizlice çekeriz bir şeyler” düşünceniz varsa bile tırsıyorsunuz. Çekince ne oluyor bilmiyoruz, ama denemeye değmez. Fotoğrafını çekecek bir şey istiyorsanız direkt Prinsessegade Caddesi üzerinde bulunan, Christiania’nın ana girişine doğru yol alabilirsiniz, o yasak değil. Burada sizi Freetown Christiania tabelası ve “You are now leaving European Union” yani “Avrupa Birliği’nden çıkıyorsunuz” yazısı karşılıyor olacak. Buranın Danimarka’nın bir parçası olmadığını söylemiştik. Merak etmeyin, öyle pasaport kontrolü falan gibi bir şey söz konusu değil.