Tamam biliyoruz, “ay şekerim Danimarka mutfağı gibisi yok…” diye bir cümleyi daha önce duymadınız. Çok yüksek ihtimalle hep beraber “orada ne yiyorladır işte balık falan herhalde” sığlığının ötesine geçememiş haldeyiz, zira bir İtalyan ya da Fransız mutfağı kadar popüler olmadığı aşikar. YETTİK! Biz gitmeden konuyu iyice araştırdık, Kopenhag’dayken de deneyimledik ve size konuyla ilgili kısa bir özet geçmeye hazırız. Kopenhag Yeme İçme Rehberi’ne geçmeden önce size küçük çaplı olarak Danimarka mutfağından bahsedelim. Bunlar beni ilgilendirmiyor ben prensip olarak yemek yemiyorum diyorsanız kocaman bir çılgınsınız, o zaman direkt Kopenhag Gezi Rehberi’mize gidebilirsiniz.
Aslına bakarsanız klasik Danimarka mutfağı çoğunlukla geleneksel tarifler üzerine kurulu. Zaten klasik Danimarka mutfağı diyoruz herhalde geleneksel tarifler üzerine kurulu olacak modern Japon mutfağı üzerine mi kurulu olsun? Neyse. Özetle adamlar buz gibi yerde yaşadıkları için et (özellikle domuz eti), patates gibi kendilerine adeta birer kalkan olacak yiyeceklere abanmışlar. Bildiğimizin aksine balık genellikle ikinci tercihleriymiş. Fakat son birkaç yıldır İskandinav Mutfağı dünya genelinde bir tık daha fazla popülerleştiği için Danimarka mutfağı da bu durumun etkisiyle biraz daha yenilikçi bir hale bürünmüş. Şu anda dünyanın geri kalanında olduğu gibi onlar da “raw food” kavramı ve organik beslenme ile kafayı bozmuş durumdalar. Özellikle Kopenhag özelinde konuşacak olursak dünya mutfağından son derece başarılı örneklerle karşılaşabilmeniz hatta bunun İskandinav mutfağı ile birleştirilmiş hallerini deneyimleyebilmeniz mümkün.
Kopenhag’daki restoranların, dünya çapında ün salmış olmasının temel sebeplerinden birisi Noma. Eğer henüz duymadıysanız bile şunu okuduktan sonra aklınızda yer edecektir: Noma, tam 4 kez dünyanın en iyi restoranı seçildi. Halen de birçok kaynakta ilk 3 içinde yer alıyor ve 2 Michelin yıldızına sahip. (iş Bahçeli hesabına dönmeden bu rakamsal verilere bir son verelim) Sahibi Noma’yı açtığında daha 26 yaşındaymış, bizi büyük triplere soktu, aşk olsun….Noma’nın gerçekten çılgın fiyatları ve 23423 kişilik bir bekleme listesi olduğu için burada yemek yemek biraz zor, öyle hadi bugün de Noma’ya gidelim diyemiyorsunuz yani. Şayet böyle bir niyetiniz varsa aylar önceden rezervasyon yapmanız gerekiyor. Muhtemelen rezervasyondaki kişiler 1 ay önceden rezervasyon yapmaya çalışanlarla falan oturup dalga geçiyordur. (başka bir şey derdik de ortam terbiyeli olmamızı gerektiriyor)
***Bir güncelleme; Bu gezinin ardından 2022 sonlarında tekrar Kopenhag’a gittiğimiz için (ve yeme içme konusunda bakış açımızda yıllar içinde birtakım gelişmeler yaşandığı için) daha güncel yeme içme notları arayışındaysanız şuradan sabit Kopenhag hikayelerimize bakabilir, güncel önerilerimize göz atabilir ve oraya kadar gelmişken bizi de takip edebilirsiniz……Tşk….
Kopenhag Yeme İçme: Kopenhag’da Ne Yemeden/İçmeden Dönülmez?
*Smørrebrød: Danimarka’da her yerde karşınıza çıkacak açık sandviç benzeri bir yiyecek. Çoğunlukla rye bread (çavdar ekmeğimsi bir şey) üzerine et, peynir, balık vb. ürünler ve garnitürler koyulması ile yapılıyor. Çok büyük bir olayı olduğu için değil ama, lokal bir şey denemek adına tadabilirsiniz.
*Sokak sosislisi: Konunun geçmişini, özellikle bu ülkede sosisli konusunda başarılı olunmasının sebebini bilmiyoruz ama, Kopenhag’da sokakta yediğimiz sosisliler gerçekten çok iyiydi. Zaten oradayken lokallerin de sık sık tükettiğini göreceksiniz. Genellikle türlü türlü garnitür ile birlikte tüketiyorlar, önerimiz çıtır soğan ekletmeniz, yazarken bile aklımız gitti valla.
*Bira: Carlsberg ve Tuborg’un Danimarka çıkışlı olduğunu biliyor muydunuz? Fakat size bira için dememizin sebebi onlar değil. Kopenhag genelinde kendi birasını yapan çok mekan var. Özellikle Mikkeller’in çeşitlerini mutlaka denemeniz gerek. Bir iki önerimiz daha olacak, onlara aşağıdan bakarsınız.
Kopenhag Yeme İçme: Kopenhag’da Favori Mekanlarımız
Bizce bu kısım Kopenhag gezinizin en zor tarafı. Çünkü gerçekten deneyebileceğiniz çok fazla mekan alternatifi var, insan nerede ne yiyeceğini şaşırıyor. Allahım bu ne güzel bir dert…… Tabii bir de fiyatlar genellikle hayvanullah (hmm yeni bir sıfat) gibi olunca işler iyice karışıyor. Bu sebeple biz denediğimiz ve deneyemeyip aklımızda kalan tüm mekanları aşağıda özet geçelim, artık aklınıza hangisi yatarsa.
*Coffee Collective
Kopenhag’a giderken gezeceğimiz göreceğimiz yerlerin yanında her daim aklımızın bir köşesinde olan, gitmeye feci şekilde heveslendiğimiz mekanlardan biri kesinlikle Coffee Collective’di. Neden? Çünkü buranın kahvesini övdükleri kadar hiçbir şeyi övdüklerini görmedik. Hani hiç kahve sevmesek sırf merakımızdan giderdik o derece. Neticede bir yerin abartılmış değil “dedikleri kadar varmış” çıkmasının verdiği haz ile bu satırları yazıyoruz. Burası için “Avrupa’nın en iyi kahvecilerinden” yorumunu yapan herkesi her yerinden öpüyoruz. (Rüştü’yü de tabii) İndiğiniz gibi buraya koşturun, HELAL OLSUN KAFİ KOLEKTİV.
-Eve kahve de alabilirsiniz, aklınızda bulunsun, bavulunuzda ona göre yer bırakın.
-3 farklı lokasyonu var, Jægersborggade 10, Torvehallerne ve Godthåbsvej 34B.
*Kent Kaffee Laboratorium
Coffee Collective’i övdük diye her güzel dedikleri kahveciyi öveceğiz sanmayın. Bu kent Kaffee Laboratorium birçok listede karşımıza çıkan, buraya da kesin uğrayın dedikleri bir başka kahveciydi, lakin burada kesinlikle aradığımız lezzeti bulamadığımızı söyleyebiliriz. Bu yorumu 2 kişinin değil, 4 kişilik arkadaş grubumuzun yorumlarına dayanarak söylüyoruz, bayağı topluca beğenmediğimiz bir kahveciden söz ediyoruz yani. Yine de belki benim damak tadıma uyacak davar, size mi kaldı diyorsanız uğrayabilirsiniz tabii.
– Nørre Farimagsgade 70
Democratic Coffee
Yukarıdaki kahveciye biraz çemkirdikten sonra sakince sevdiklerimize geri dönelim. Adına yandığımız Democratic Coffee Kopenhag’daki favori kahvecilerimizden biri olmayı başardı. Tabii ki bir Coffee Collective olamaz, ah benzemeez kiimsee onaaa (müziğiyle okuyun), ancak eğer civarındaysanız bizce kesinlikle değerlendirilebilir. Bu arada hızlı bir kahvaltı peşindeyseniz kruvasan konusunda da bayağı başarılılar, aklınızda bulunsun.
-Krystalgade 15
Coffee First
Coffee First tam bir “hazır yakınlarda bir kahveci varken şurada bir mola mı versek” kahvecisi. Yani yolunuzu özellikle buraya düşürmenin bir alemi yok, ancak yakınındaysanız güzel bir alternatif. Kahvenin yanı sıra çeşitli tatlı ve atıştırmalıklar da satıyorlar. Ayrıca buradan birçok kahve ekipmanı satın alabilmeniz de mümkün. Özetle küçük, tipik bir 3. dalga kahveci olarak nitelendirebiliriz.
-Gammel Kongevej 1
Copenhagen Coffee Lab
Kopenhag’daki kahveciler dosyamızı son favorimiz ile kapatalım, Copenhagen Coffee Lab. Burası Kopenhag gezisi boyunca birkaç kez uğradığımız, üşenmeyip evimize kilo kilo kahve taşımamıza sebep olan yerlerden bir diğeri oldu. Kahvenizi sipariş verirken özellikle hangi kahveyi kullandıklarını sorarsanız ya da hangi kahveyi denemek istediğinizi söylerseniz evinize götüreceğiniz kahvenin seçimini daha kolay yapabilirsiniz, çünkü birkaç farklı çekirdek seçeneği mevcut. Bizce burası Coffee Collective ile birlikte şehrin en iyi kahvecilerinden.
-Boldhusgade 6
Torvehallerne
Kopenhag’daki en iyi kahvecilerden yeme içmeye doğru geçiş yapacak olursak hem yemek hem kahve hem de aklınıza her ne geliyorsa hepsini bir arada bulabileceğiniz bir yere geçiş yapalım. Eğer Avrupa’ya sık sık seyahat ediyorsanız Madrid, Stockholm gibi başka şehirlerde de benzer konseptte yerlerle karşılaşmış olabilirsiniz. Torvehallerne’de taze sebze meyveden tutun, çeşit çeşit restoranın standlarına, çikolatacılara, biracılara kadar pek çok seçenek bulabilirsiniz. Her şeyden ortaya karışık bir kapalı mekan pazarı gibi düşünün. Biz bu konsepti çok sevdiğimiz, şehirdeki birçok mekandan birçok ürünü bir arada deneyebildiğimiz için burada bayağı vakit geçirdik ve bize kesinlikle sizin de hoşunuza gidecektir.
-Frederiksborggade 21
Copenhagen Street Food
Bu pek çok çeşidin bir arada olduğu konseptleri seviyorsanız Copenhagen Street Food da bir diğer şahane alternatif. Adından da anlaşılacağı üzere bu sefer konu sokak yemekleri. Kocaman bir alanda dünyanın dört bir yanından ülke ülke sokak yemeklerini bulabileceğiniz ilginç bir konsepti var. İsterseniz önceden rezervasyon yapıp ortadaki ortak alanda kendinize ait bir masanız olabiliyor, isterseniz direkt gidip ayakta takılıp bulduğunuz yere oturabiliyorsunuz, ki yer bulmak pek de kolay değil. Şayet rezervasyon yapacak olursanız bile kalkıp içerideki restoranları dolaşarak beğendiğiniz şeyleri kendiniz satın alıyor, ödemesini yapıp tabaklarınızı masanıza götürüyorsunuz. Yani rezervasyonunuzun amacı yalnızca masa garantilemek ve içecek servisi almak. Zaten içeride nerede hangi stant ya da restoranın olduğuna dair bir harita edinebilmeniz de mümkün. Sonra niye bu garsonlar bana servis yapmıyor, IRKÇILIK MI VAR diye tribe girmeyin. Bizce harika konsept, özellikle Cuma ya da Cumartesi akşamı buraya giderseniz müzik eşliğinde bayağı eğlenceli bir ortam oluyor. Sonrasında dışarı çıkıp ateşin başında içkinizi içip küçük çaplı partileyebilirsiniz bile.
– Flæsketorvet 3
Andersen Bakery
Andersen Bakery’i dışarıdan görüp de “of burada kesinlikle bir şeyler denemeliyiz” izlenimi edinmeyeceğiniz aşikar. Öyle sıradan pastane benzeri bir yere benziyor çünkü. Fakat buranın en büyük olayı, en popüler yönü sosislileri. Yukarıda söz ettiğimiz Smørrebrød’ü de yapıyorlar ama yıllardır bu işi yaptıkları için özellikle sosislilerinin namı alıp yürümüş durumda. Bize kalırsa sokaktaki sosisliler, özellikle Central Station’ın ana çıkışındaki sosislici burayı döver, ama buranınki de fena değil diyebiliriz. Pis algısından mıdır nedendir bilmiyoruz, bu tip şeyler nedense hep sokakta daha güzel geliyor. Bir restoranda oturup yediğiniz midye dolmadan sokakta yediğinizdeki hazzı alamazsınız, vücudunuz daha fazla CİVA VE KARABİBER arar ya hani, onun gibi düşünün.
– Bernstorffsgade 5
Mad & Kaffe
Kopenhag’da acayip yaygın olan bir konu da brunch yapmak. Adamların kalbi brunch için atıyor resmen, haftaiçi sabahları bile brunch yapılabilecek mekanlar adeta dolup taşıyor. Bunun için en popüler seçeneklerden birisi kesinlikle Mad & Kaffe. (and yerine “og” diyorlar, belki öğrenmek istersiniz) Kahvaltıları gayet başarılı, çok şükür uyuz Avrupa kahvaltılarından değil. Özellikle avokadoya boğmaları bizi çok mutlu etti. Bu arada burada da değişik bir sistem söz konusu. Size bir kağıt veriyorlar, oradan istediklerinizi seçerek kendinize 3, 5 ya da 7 malzemeden oturan bir kahvaltı tabağı oluşturuyorsunuz. Porsiyonlar hiç de küçük değil, hatta tam olması gerektiği gibi. Gidecekseniz rezervasyon yapmayı unutmayın.
– Sønder Blvd. 68
Moller Cafe
Moller Cafe Kopenhag’daki bir diğer popüler brunch mekanı. Burası bir tık daha serpme kahvaltı mantığında, ama tabii Türkiye’dekiler gibi değil. Görgüsüzlüğün kol gezmediği bir serpme kahvaltı gibi düşünün. Yani boyutlar normal bir insanın tüketebileceği kadar ve önünüze ne buldularsa yığmıyorlar, çeşitleri kendiniz seçiyorsunuz. Buranın çalışanlarının asık suratlılığına inceden ayar olsak da kahvaltısı gayet güzel olduğunu için hakkını yiyemeyeceğiz, bir sabahınızı buraya ayırabilirsiniz.
Union Kitchen
Son kahvaltı mekanı önerimiz aslında günün başka öğünlerinde de değerlendirebileceğiniz, kokteylleri de sevilen ancak bizim kahvaltı için gittiğimiz bir yer. Kahvaltısı çok başarılıydı fakat özellikle Pazar sabahları Kopenhaglılar tarafından adeta istila edildiği için biraz sabırlı olmanız gerekebilir. Menüde güzel şeyler görünce kendinizi kaybedip “abi ortaya söyleyelim yaa”cılık yapmamanızı ayrıca öneririz çünkü porsiyonları hiç de küçük değil. Bir de buranın French toast’unun hastası olduk, mutlaka denemeniz lazım.
– Store Strandstrade 21
Relæ
İşte geldik “abi Kopenhag çok pahalı” anlarını bize en şiddetli şekilde yaşatan yere. Buradan korkmamız gerektiğini daha en başından bilmeliydik, ne demiş ünlü düşünür Taylor Swift, i knew you were trouble when you walked in………Burayla ilgili 3-5 bir şey okuduğunuzda dünyanın en iyi 50 restoranı listesi içinde olmasından tutun Michelin yıldızlarına kadar aslında iyi olan ama aynı zamanda “bütün paranızı alacağız ve sadece bezelye büyüklüğünde porsiyonlar getireceğiz ve çıkınca kebap yiyeceksiniz” anlamına gelen birçok ürkütücü cümle ile karşılaşıyorsunuz. Bu noktada karar sizin, ya “bu da bir deneyim” diyerek rezervasyonu yapıştıracaksınız, ya da yok kardeş allah sevenlerine bağışlasın diyerek kaçacaksınız.
Tabii işin komiklik şaka kısmı bir yana, biz bu tip yerlere çok nadir gitmemize rağmen Kopenhag’ın son dönemlerde restoranları ile ön plana çıkmasının ardından Relae’ye gitmeyi de Kopenhag deneyimimizin bir parçası olarak kabul ettik ve bu sebeple denemeye karar verdik. Aslında bunu Noma’da gerçekleştirmek istemiştik ama tabii yer bulabilene aşk olsun. Neticede Relae’ye gittiğinizde sizi 2 seçenekten oluşan bir menü bekliyor: Ya 4 ya da 7 course içeren menü. İsterseniz yanına şarap eşleştirmesi de alabiliyorsunuz, her yemeğinize uygun şarabınız da geliyor, tabii bu da ekstra bir ücret gerektiriyor. Biz “nasılsa doymayacağız” bari daha az para ödeyelim diyerek (asgdjas iyice dibe vurduk) 4 course olanı söyledik ve tahmin edebileceğiniz üzere yediğimiz her şey bayağı başarılı ve özellikliydi. İşin en güzel kısımlarından birisi çalışanların size her yemeğin özelliğini, nasıl yenilmesini tavsiye ettiklerini bir bir anlatmaları. Ne tükettiğinizi, ürünün nereden geldiğini, nasıl yapıldığını, içinde neler kullanıldığını, hepsini detaylı bir şekilde öğreniyorsunuz. Ayrıca hiç de öyle tahmin ettiğiniz gibi kasıntı bir ortam yok, gayet günlük kıyafetlerinize gidebilir, rahat rahat vakit geçirebilirsiniz.
Özetle şayet bütçeniz el veriyorsa bizce güzel bir deneyim, önerimizdir. Ama Noma’da yer bulursanız oraya gidin de bize de anlatın.
– Jægersborggade 41
Gorilla
Akşam yemeği için bir tık daha uygun (bakın genel olarak uygun değil, Relae’ye göre uygun) bir yer denemek isterseniz Kopenhag’ın Meatpacking District’i olan Kodbyen’de yer alan Gorilla’yı de önerebiliriz. Burası da bayağı popüler bir yer olduğu ve AŞIRI gürültülü olduğu için yer yer tahammül edilmesi zor bir hale gelebiliyor ancak yemekleri fena değil. Öyle efsane bir tarafı olmasa de kokteylleri güzel olduktan sonra ortalama yemeklerle de idare ediliyor bizce. (alkolikmişiz gibi mı anlaşılıyor bu cümle ya)
– Flæsketorvet 63
Mikkeller & Friends
İşte geldik Kopenhag’ın en sevdiğimiz biracısına. Mikkeller, yalnızca lokaller tarafından sevilen bir mekan olmasıyla değil, aynı zamanda Danimarka başta olmak üzere 40 farklı ülkede bulunabilen bir bira markası olmasıyla popüler. Arkasında, Steve Jobs’ın Apple’ı evinin garajında kurma hikayesine benzeyen bir başarı hikayesi de var. Şöyle ki 2006 yılında 2 yakın arkadaş olan Matematik & Fizik öğretmeni Mikkel Borg Bjergso ve gazeteci Kristian Klarup Keller’in evlerinde bira denemeleri yapmaya başlıyor (Mikkel ve Keller isimlerini bir araya getirince isim anlam kazandı di mi?) ve sonucunda buldukları tariflerle bir takım yarışmalara katılıyor, kazanıyor ve Kopenhag’da bayağı popüler hale geliyorlar. Talep artınca bira üretimi yapmak için civardaki lokal “brewery”lerdeki makineleri kullanmışlar ve git gide daha da büyük bir bira markası haline gelmişler. Sonra da Kristian gazeteciliğe yoğunlaşmak için bira işini bırakmış ve Mikkel bu işe yalnız devam etmiş. Muhtemelen sonradan ufak çaplı bir pişmanlık duymuştur ama iş işten geçti Kristian…Şu an birçok ülkeye dağıtılsa da hala kendilerine ait bir fabrikaları yok ve farklı biracıların ekipmanlarını kiralamaya devam ediyorlar. O sebeple en azından yakın zamanda öyle her önünüze çıkan yerde bulamayacağınız, butik bir marka olma unvanını taşımaya devam edecek gibi görünüyor.
Uzun lafın kısası, Mikkeller biralarını denemek için Kopenhag’da uğrayabileceğiniz en mantıklı yer Mikkeller & Friends. Hem birçok farklı bira seçeneği mevcut, hem de ortamı bayağı sempatik. Ayrıca gittiğiniz yerlerden bardak araklamak gibi bir huyunuz varsa, (valla biz yapmadık) buranın küçük bardaklarına bayılacaksınız. Orada bizi ele güne rezil etmeyin arkadaşlar, bu bardakları satın alabiliyorsunuz. Üstelik “bunu nasıl taşıyacağız ulan” dedirten ve sadece bakmakla kalacağınız güzellikteki bira şişeleri de yanında geliyor. Bunun için tek yapmanız gereken Torvehallerne’deki standlarına uğramak.
-Stefansgade 35
Ruby
Zor bulunan, tabelası olmayan mekanları bulmaya, “ay biz oraya gittik” demeye bayılırız di mi? Merak etmeyin, o yerlerden Kopenhag’da da var. Ayrıca kendisi kokteylleri ve konsepti ile dünyanın en iyi 50 barı arasında, onu da ekleyelim. Oldukça havalı ve şık, filmlerden fırlamış barmene gidip “hey adamım şu kişiyi buralarda gördün mü” diye soracak bir dedektifle karşılaşsanız pek de şaşırmayacağınız bir atmosferi olmasına rağmen Ruby’e giderken kasılmanıza gerek yok. Bayağı günlük kıyafetlerinizle gidebilirsiniz. Hatta arttırıyoruz, Kopenhag’ın buz gibi akşamlarında bile iç bahçesinde oturabilirsiniz, çünkü ısıtıcıları var. Sonunda Kopenhag’da bu ısıtıcı işini akıl eden birileriyle karşılaştık, artık ölsek de sırtımız yere gelmez.
-Nybrogade 10
Kısa Kısa Kopenhag’da Mekan Önerileri
Mirabelle: Kruvasanı pek ünlü olan bir mekan. Bizim deneme fırsatımız olmadı ama yakınlarındaysanız gidip deneyebilirsiniz.
Next Door Cafe: Herkesin neden önerdiğini bir türlü anlayamadığımız gerçekten çok kötü kahveleri olan mekan. Geç gittik de dibi mi kalmıştı neydi anlamadık gitti, bizce amaç kahveyse burayı es geçebilirsiniz. Fakat kahvaltısı ve özellikle pancake’leri için gidilebilir.
The American Pie: Adından da anlayabileceğiniz üzere türlü turta çeşidi bulabileceğiniz tatlı bir mola mekanı. Turtaları yapan kişiler gerçekten Amerikalı olduğu için ismini de müthiş bir yaratıcılıkla seçmişler. Hatice değil neticeye arkadaşlar, turta turtadır, varım diyoruz.
Kebabistan: “Where Chefs Eat” kitabındaki Kopenhag bölümünde şefler tarafından bile önerilen dönerci/kebapçı. Ne varmış bu kadar acaba merakından gidilebilir. En son bu merakla Berlin’de Mustafa’s Gemüse Kebab’a gidip mutluluktan uçmuştuk, hatırlatırız.
Atelier September: Bloggerların öğle yemeği için övüp durduğu ve merakımıza yenilerek gittiğimiz, kahve ya da küçük bir mola için gidilebilecek ancak öğlen yemeği için tam anlamıyla saçmalık olan mekan. Belli ki bloggerlar her yerde aynı, azıcık tipi güzel gördüler mi her yeri sorgusuz sualsiz övüyorlar. Biz sizin bildiğiniz bloggerlardan değiliz çok şükür……..
Neighbourhood: Pizza & kokteyl ikilisi için gidebileceğiniz popüler mekan. Özellikle akşamları eğlenceli bir atmosferi oluyor.
Mahalle: Kopenhag’da ince belli çay bardağında çay içmek, ne bilelim menemen falan yemek isterseniz adından da anladığınız üzere Mahalle sizi çağırıyor. Bizim burayı deneme imkanımız olmadı ama bayağı merak ettik, zira lokaller arasında çok popüler. Gidip denerseniz bize de anlatırsınız artık.
Cock’s & Cows: Enteresan ve dalga geçmeye müsait talihsiz ismini bir kenara koyacak olursak burger yemek için değerlendirebileceğiniz şehirdeki popüler seçeneklerden.
War Pigs: Yine Kodbyen bölgesinde yer alan, Kopenhaglıların pek bir sevdiği atıştırmalık & bira mekanı. Özellikle akşam saatlerinde gitmeniz tavsiyemizdir.
Tappariet Brus: Kendi biralarını yapan mekanlar içinde Kopenhag’daki en iyilerden. 20’den fazla özel bira çeşitleri mevcut.
O sokakta satılan sosisliler hep domuz eti değil mi?
yoo, seçebiliyorsunuz 🙂
Yıllardır blog takip eden birisiyim sizin gibi zeka küpü bloggerlar görmedim, postlarınız tam bir entellektüel kafasında.Seviyorum sizleri ?
Böyle bir yorumu aylar önce yapmak istedim. Yapmadım, tuttum kendimi. Öyle hemen çok da havalanmasınlar dedim. 😀
Önerdiğiniz yerlerin çoğuna gittik teşekkürler . Brus süperdi , bira üreticelerinden en iyisi ve en çok çeşitlisi (61 çeşit ) Taphouse açık ara iyiydi ?
murat
resmen cümlelerinizi kopyalamış kızlar ya 🙁
http://www.muratevci.com/blog/danimarka/20170420-001/kopenhag-danimarka
çoğuna gittik teşekkürler