Son yıllarda pek çok yer gördük, pek çok şehre gitmeye heveslendik, “orayı nereden çıkardınız şimdi” dediğiniz bir sürü yer bile oldu ama, Köln hiçbir zaman bu listenin başlarında olmamıştı. Sonra bir dostumuz, sevgili Volkan Ağır, ani bir kararla Köln’e taşındı, “kızlar gelin görün, buralar çok güzel, pek güzel” dedi, küçük çaplı bir ilgimizi çekmeyi başardı. Gitmeden önce Köln hakkında ne biliyorduk? Doğruyu söyleyelim, pek de fazla şey değil. Evet tamam, dev bir Köln Katedrali gerçeği var, onu görmezden gelemeyiz. Yoğun bir gurbetçi popülasyonu orada da mevcut, şu “Kölün”e yaşamaya gidenlerden söz ediyoruz. Başka? Başka yok, bu kadar. Dolayısıyla Köln’e gitmeden önce kafamızda şekillendirdiğimiz bir şehir imajı olmadığı gibi, ne çok büyük bir beklentimiz, ne de çok büyük bir hevesimiz vardı. Volkan’ı görecektik, yeni bir şehir tanıyacak, daha alternatif bir yer görecektik işte, daha ne olsun.
Fakat Köln bizi şaşırttı. Fakat bu bir “büyülendik, hayatımızın geri kalanını orada geçirmek istiyoruz” şaşırtması da değil, “neden geldik Kölün’e” şaşırtması da. Şaşırdık çünkü öncelikle bu kadar canlı, bu kadar aktif bir şehir beklemiyorduk. Şaşırdık çünkü herhangi bir Alman şehrinin bile yer yer Berlin’in hissettirdiği duyguları hissettirebileceğini, bizi şehri çok sevdiğimiz Berlin ile kıyaslamaya itebileceğini bilmiyorduk. Burası tahmin ettiğimiz gibi küçük, sakin bir şehir falan değilmiş. Sıkıcı, 2 günlük şehir falan diyenler var ya, onları da sakın dinlemeyin. Bu şehir resmen Berlin gibi her bölgesinin farklı bir özelliği olan, birçok farklı kesimden/ırktan/dinden insanın bir arada rahat rahat yaşayabildiği, sizi görsel olarak değil, ruhuyla vuran şehirlerdenmiş. Hani şu 3-4 kez gitseniz yine yapacak bir şeyler bulabildiğiniz, sırf lokallerin arasına karıştığınızda bile keyif alabildiğiniz şehirler vardır ya, öyle bir yer. Olur da kalkıp Köln’de 1-2 gün geçirmeye gidecek olursanız buradan Paris gibi görsel açıdan inanılmaz bir şehir, Amsterdam gibi bambaşka bir hava beklemeyin. Ama özgürlük, rahatlık, içinde yaşamayı umduğunuz bir şehir düzeni ya da farklı olmanızın bir mutluluk kaynağı olabildiği bir yer arıyorsanız doğru yerdesiniz, Köln öyle bir yer, o beklentinizi karşılayan bir şehir. Ayrılırken “of buradan dönmek istemiyorum” demiyorsunuz ama, döndükten sonra “ya yine gitsem fena olmaz aslında” diye düşündürtüyor sizi. Garip ve tam tanımlanamaz bir his, onu da yaşayan bilir diyelim, işin Köln Gezi Rehberi kısmına geçelim.
Başlamadan gelen birtakım notlar:
*Köln’e 2021 yılında tekrar gitmiş bulunduk ve bu rehber güncelliğini korumakta. Bunlar yetmez biz Köln’ü okumak değil görmek istiyoruz derseniz sizi Instagram sayfamızdaki sabitlenmiş Köln storylerine alabiliriz.
*Köln’de ne yiyip ne içeceğinize Köln Yeme İçme Rehberimizden bakabilirsiniz, orayı da güncelledik.
*Köln’de hatta yurt dışında genel olarak internet kullanımı için bir e-sim uygulaması olan Airalo’yu önerebiliriz, böyle bir gelişme olduğundan beri neredeyse tüm gezilerimizde bu yöntemle internete erişim sağlıyoruz. Operatörlerin paket ücretlerinden çok daha makul bir fiyata denk geliyor ve ne kadar süre, ne kadar kullanıma ihtiyaç duyacağınıza göre istediğiniz paketi seçebiliyorsunuz. Uygulama ve fiyatlara göz atmak için şuraya tık tık.
Köln Gezi Rehberi: Köln’e Ne Zaman Gidilir?
Sanırsak Aralık ayında gerçekleştirdiğimiz Nürnberg, Heidelberg ve Köln şehirlerini kapsayan Almanya gezimiz “İzlanda’dan daha fazla üşüdüğümüz gezi” olarak aklımıza kazınacak. Gitmeden önce hava durumunun geceleri eksi bilmem kaç derece olacağını görüp kendimizden çok emin bir şekilde “nolcak yeaea, kat kat giyinir idare ederiz ” diyerek gösterdiğimiz iddialı tavırlar, daha Almanya’daki ilk günümüzde çok acı bir şekilde yüzümüze çarptı. Mecazi anlamda değil, yüzümüze çarpan soğuk gerçekten acı vericiydi. Durumu daha fazla dramatize etmeden konuya dönelim, sanırsak zaten vermek istediğimiz mesajı almışsınızdır: Almanya kış aylarında aşırı soğuk. Hava durumu 7 derece gözüküyor olsa bile o 7 derece İstanbul’daki 7 derece gibi hissedilmiyor, kanmayın. Bunlar hep Amerika’nın oyunları….Burada vermek istediğimiz bir başka mesaj da annelerinizi dinleyin. İçliklerinizi, külotlu çoraplarınızı, atkılarınızı, berelerinizi, artık allah ne verdiyse giyin. Eğer sevgilinizle gidecekseniz tüm bunları alırken seksapalitenizi de bir kenara bırakacaksınız tabii, olsun, zatürre olmaktan iyidir di mi? Burası hava durumuna alışkın olup o havada bile tişört giyen kırmızı suratlı lokaller arasında turist olduğunuzu belli edip sırıtacağınız şehirlerden biri değil, merak etmeyin. Onlar da gayet soğuk olduğunu ve her mantıklı birey gibi kalın giyinmeleri gerektiğini kabulleniyorlar.
*Köln’de Christmas Pazarı Dönemi
Almanya’ya o soğukta gittiğimize pişman mıyız? Yer yer elimizin ayağımızın varlığından şüphe de etsek, yüzümüz henüz ismi verilmemiş bir renk de alsa değiliz dostlar..Çünkü Almanya’ya kış aylarında gitmeye, o soğuğu göze almaya değecek bir takım güzellikler var. Nürnberg rehberinde de bahsetmiştik, Almanya Christmas Market yani Noel Pazarı konusunda en iddiali olan ülkelerden biri. Köln de bu konuda geride kalır mı? Saçmalamayın. Nürnberg’in devcileyin pazarı kadar ön plana çıkmasa da Köln’de de Aralık ayında şehrin birçok farklı noktasında bu pazarlar kuruluyor ve şehir adeta bir panayır ortamına bürünerek ışıklarla, yılbaşı süsleriyle dolup taşıyor. Dediğimiz gibi, Christmas Market denilen şey ülke çapında oldukça ciddiye alınan bir konu, öyle ilgileniliyor ki bu dönemde Köln gibi şehirlere Almanya’nın diğer şehirlerinden, hatta civardaki diğer ülkelerden bile turistler akın ediyor. Yani konaklama vb. konuları önceden planlamakta fayda var.
*Köln Karnavalı
Gezinizi Christmas dönemine denk getiremediyseniz üzülmeyin, olur da Şubat gibi gitmeyi düşünürseniz “boşuna mı donacağız” diye düşünmeyin. (Şiir yazmaya doğru gidiyoruz) Çünkü bu aylarda da Köln’de şöyle bir olay oluyor: Köln Karnavalı. Karnaval aslında resmi olarak 11. Ayın 11’inde saat 11.11’de (hayır atmıyoruz) insanların kostümler giyerek sokaklara dökülmesiyle, şarkılar söyleyip çılgınca eğlenmesiyle başlıyor. Artık “kostümünü giyip dışarı çık” diye saat mi kuruyorlar ne yapıyorlar bilemiyoruz. Neticede Christmas döneminde etkinliklere ara veriliyor ve karnavalın asıl çılgınlığı Şubat ayında oluyor. Kendileri de çılgın günler olarak adlandırıyorlar, çılgın olduğuna biz karar vermedik. Hristiyan dini takviminin bir takım önemli günlerine göre belirlenen tarihlerde büyük çaplı kutlamalar, balolar ve eğlenceler oluyor. Tarihler her sene değişkenlik gösterdiğinden ve Hristiyan dini takvimine pek de hakim olmadığımızdan size tarihlerle ilgili net bir bilgi vermeden, yetkili bir siteye yönlendirmemiz daha mantıklı olabilir. Olur da ilgilenirseniz, etkinlikleri ve tarihleri şu veya şu siteden takip edebilirsiniz.
*Diğer Aylarda Köln
Küresel ısınma meselesinin gün geçtikçe çığrından çıkması hava durumlarının da iyice dengesizleşmeye başlamasına sebep olduğu için artık hava durumlarıyla ilgili bir öngörüde bulunmak ve genelleme yapmak çok zorlaştı. Nobel ödülümüz kargoda, bilim adamlarının yıllardır araştırdığı küresel ısınma konusunu 1 cümlede özetlediğimiz için bize bu ödülü layık gördüler. Teşekkürler Nobel Konseyi.. Neyse. Orta Avrupa zaten hali hazırda dengesiz bir hava durumuna sahip olduğu için, yaz ayları ortalama şu derece, bahar ayları böyle olur demek oldukça güç. Sonra bir genelleme yaparız, söylediğimiz gibi çıkmaz bize küsersiniz falan… Ama Mayıs-Eylül arasında kalan ayların Orta Avrupa şehirlerini gezmek için en garanti aylar olduğunu söyleyebiliriz. Avrupa şehirlerinin birçoğu için önerdiğimiz gibi, buraya da Mayıs başı ya da Eylül sonlarına doğru bir tarihte giderseniz, hem yaz aylarında artan turist kalabalığını es geçebilir, hem de biraz olsun konaklama gibi konuları daha uyguna getirebilirsiniz. Diğer dönemlerde uçak bileti promosyonları yakalarsanız affetmeyiniz tabii. Hatta bize de haber verin, vermezseniz biz size küseriz….
Köln Gezi Rehberi: Köln Konaklama Meselesi
Köln’de yaşayan arkadaşlarımız ve lokaller her ne kadar aksini iddia etse de bizce Köln en az Berlin kadar büyük bir şehir. Tabii ki orada yaşayan insanlardan daha iyi biliyoruz, biz her şeyin en iyisini ve en doğrusunu biliriz…. Sanırız bize bu şekilde gelmesinin sebebi gezmek istediğimiz bölgelerin şehrin birçok farklı noktasına dağılmış olmasıyla alakalıydı. Ya da Köln’e, oraya kıyasla çok daha küçük olan Nürnberg’den geçmiş olmamızla da alakalı olabilir bilemiyoruz. Köln, Berlin kadar kaotik ve kalabalık bir şehir olmayabilir bama bizim Avrupa’da en çok toplu taşıma kullandığımız şehirler listesine girecek kadar da büyük bir yer olduğunu söylemeden geçmeyeceğiz. Siz de bizim gibi eski şehir bölgesinde yoğunlaşan turistik aktivitelerin ötesine geçmek ve şehrin farklı bölgelerini keşfetmek, biraz lokal gibi takılmak niyetindeyseniz konaklayacağınız yer konusunda biraz kafanız karışabilir. Ama bizce bu konu için çok da kafa yormanıza gerek yok, çünkü önemli olan bir metro/tramvay durağına yakın, toplu taşımaya erişiminiz olacak bir noktada konaklamanız. Aşağıda ulaşım konusunu detaylandıracağız, ama burası oldukça geniş bir toplu taşıma ağına sahip ve her yere kolaylıkla ulaşabileceğiniz bir şehir. Ulaşım kartınız falan varsa, “bir önceki kafenin tuvaleti daha temizdi, hadi metroyla oraya geçelim” şımarıklığı noktasına gelebileceğiniz bir durumdan bahsediyoruz. Yine de konaklama kısmını kafanıza taktıysanız sizi anlayabiliyoruz. Biz de kalacağımız yeri seçmeden önce sanki oraya gayrimenkul yatırımı yapacakmışız gibi bir araştırma sürecine giriyoruz. Dolayısıyla aşağıda gezilecek yerler bölümüne Köln’ün bölgelerini kısaca anlatarak girizgah yapacağız. Bölgeleri kavradıktan sonra gezinizde önceliğiniz neyse ona göre bir konaklama arayışına girebilirsiniz.
Bizce Köln’ü ilk kez ziyaret edecekseniz şu bölgede konaklamak en mantıklı seçeneklerden biri, çünkü turistsiniz ve turistliğinizi bilmelisiniz… Şaka bir yana, olabilecek en merkezi noktada konaklamak tabii ki sizin açınızdan işleri kolaylaştırır ve birçok yeri yürüyerek rahat rahat keşfetme olanağı da tanır, o sebeple. Ancak biz şu an Köln’e gidecek olsak şehirdeki favori bölgelerimizden biri olan şu bölgede ya da onun civarında sayılabilecek bir yerlerde kalırdık, çünkü orada vakit geçirmekten, sabah “mahallede” kahve içmeye çıkmaktan, muralların, lokallerin arasından geçmekten hoşlanıyoruz, öyle bir şey arıyorsanız siz de aynı bölgedeki bütçenize uyan otellere göz atabilirsiniz.
Köln Gezi Rehberi: Köln Ulaşım Meselesi
*Köln’e Ulaşım
Bir uçak tipi vardır. Oturduğunuz koltuğun yanına soğan yuvarlansa şaşırmayacağınız, Bim poşet sayısının normal çanta sayısından fazla olduğu, sucuk kokularının etrafı sardığı (bu gerçek bir hikaye), yarı Türkçe yarı Almanca konuşan çocuk seslerinin yükseldiği ve “yaramaz küçük çocuklar niye hep bizim uçağımıza denk geliyor” diyerek sıçtığınızı kabullendiğiniz…Kibar olamadık bu sefer..İşte o zaman bilirsiniz ki doğru uçaktasınız, Almanya’ya gidiyorsunuz. (Zaten yanlış uçağa binmenize izin vermezler ki, ne saçma) Bu arada bu girişin alt metni, Köln’de de çok Türk var, salon kadını çizginizden çıkmayın! Konumuza dönecek olursak, İstanbul’dan Almanya’nın birçok yerine direkt uçuş var ve bunlara Köln de dahil. Uçuş 3 saate yakın sürüyor. Olur da Köln gezisini Almanya’nın başka şehirleriyle birleştirmek gibi bir niyetiniz varsa, Köln’e yakın olan Düsseldorf ve Frankfurt şehirlerine de İstanbul’dan direkt uçuş olduğunu hatırlatalım. Biz gezimize Nürnberg’den başladığımız için ilk olarak oraya uçtuk ve oradan araba ile Köln’e geçmiş bulunduk. Ancak siz araba kiralamayacaksanız ve başka şehirlerle tren ile geçmek niyetindeyseniz şu siteye göz atabilirsiniz, bu Almanya’nın resmi tren şirketi. Treni kullanacaksanız şehrin ana tren istasyonu Köln Hauptbahnhof.
*Köln Bonn Havalimanı’ndan şehre ulaşım
Köln’ün uluslararası havalimanı Bonn, şehir merkezine yaklaşık 16-17km uzaklıkta. Havaalanından toplu taşıma ile merkeze ulaşmak istiyorsanız S13 ya da S19 trenlerini kullanabilirsiniz. Ücreti tek yön 2.80 Euro. Eğer gün içinde toplu taşımayı kullanmaya devam edecekseniz, 8.50 Euro’ya günlük ulaşım kartı da alabilirsiniz. Bununla ilgili bütçe kısmında biraz daha detaylı bilgi veriyor olacağız, okumaya devam ediniz. Teşekkürler.
Eğer taksiyle gitmek gibi bir niyetiniz varsa fiyatı trafik durumuna göre 30-35 Euro civarında tutuyor. Köln, trafiği göz önünde bulundurarak hareket etmeniz gereken şehirlerden biri. Almanlar’ın Das Autobahn’ı das muhteşem diye düşünerek das trafik olmayacağını varsaymayın, özellikle şehir merkezinden havaalanına doğru taksiyle gidecekseniz ne olur ne olmaz biraz vakitlice çıkın deriz. Türk taksiciye denk gelirseniz, ki bu çok yüksek bir ihtimal, o zaman biraz daha yayabilirsiniz, onlar kural tanımayan birer çılgın oldukları için orada da deliler gibi kullanıyorlar.
*Köln İçinde Ulaşım
Köln’ün her yere yürüyerek rahatlıkla ulaşabilecek bir şehir olduğunu söyleyeceğimizi umuyor olabilirsiniz ama nerdeee. Biz tabii yine manyaklar gibi birçok yeri yürüyerek keşfetmeye çalıştık ama buna rağmen Köln bizim en çok toplu taşıma kullanmamız gereken Avrupa şehirlerinden biri oldu. Sorun yok, çünkü buranın gerçekten inanılmaz geniş bir toplu taşıma ağı var. Metro, tren, tramvay, otobüs, bunların hepsi bir şekilde birbirine bağlanıyor ve ulaşmak istediğiniz noktaya tek bir hat üzerinden gidemeseniz de maksimum 1 aktarma ile kolaylıkla ulaşabiliyorsunuz. Hani biraz daha geliştirseler bizi direkt yatağımıza falan bırakacakmış galiba, o derece. Eğer yukarıda bahsettiğimiz günlük ulaşım kartını satın almayacaksanız, tek kullanımlık olan biletleri istasyonlardaki biletmatiklerden alabilirsiniz. Otobüs kullanacaksanız otobüsün içinde de genelde biletmatik oluyor, hepsinde var mı bilemiyoruz ama bizim bindiklerimizde vardı. Biletmatik adını biz koyduk bu arada, güzel fikir di mi?
Köln’de metro/tramvay hattı o kadar geniş ki, toplu taşımayı kavramaya çalıştığımız ilk gün hangi trenin nereden kalktığı konusunda biraz kafamız karıştı. Çünkü tramvay/metro hatları birçok yerde birbirine giriyor. Tramvaya yer üstünde binmeyi beklerken bir bakıyorsunuz ki boşuna bekliyorsunuz çünkü yer altından kalkıyor. Bi’ acayip sistem, açıkçası hala tam çözmüş değiliz. U-Bahn ya da tramvaylar için birçok yerde tabela oluyor, hangi numaralı hattı kullanacaksanız onun tabelalarına gözünüze kestirin. Durakların civarında sokaklarda da yönlendirmeler var, hatta bazı noktalarda hangi trenin hangi perondan kalktığını gösteren büyük ekranlar var.
Köln Pahalı Mı?
Köln diğer Avrupa şehirleri ile benzer bir pahalılıkta denilebilir, ne çok ucuz ne de çok pahalı. Biz yine her zamanki gibi örneklerle gelirsek daha anlaşılabilir olacaktır.
3. Dalga kahvecilerde kahve: 2.70-3 Euro (latte)
Su: Musluktan içilebiliyor, restoranlarda küçük şişe su 2- 2.70 Euro
Kölsch Bira: 1.90-2 Euro (0.2l küçük bardakta servis ediliyor)
Bir kadeh şarap: 3.50
Popüler bir barda kokteyl: 6.90 -10 Euro
Popüler bir restoranda ana yemek: 9- 13 Euro
Köln’de müzeleri gezecekseniz ve toplu taşımayı sık kullanacaksanız, ücretleri daha uyguna getirmek için kullanabileceğiniz 2 farklı kart var. Bunlardan biri toplu taşımayı sınırsız kullanabileceğiniz ve bazı müzelere indirimli giriş yapabileceğiniz KölnCard. Kartın 24 saatlik ücreti 9 Euro, 48 saatlik ücreti ise 18 Euro. Aslında günlük ulaşım kartı almakla aynı hesaba geliyor ancak bu şekilde en azından müzelere indirim kapabiliyorsunuz. Kart hakkında daha detaylı bilgiye şuradan ulaşabilirsiniz:
Diğer seçenek de 2 gün boyunca bir takım müzelere ücretsiz giriş yapabileceğiniz ve 1 gün boyunca toplu taşımayı sınırsız kullanabileceğiniz Müze Kartı. Bu kartın ücreti 18 Euro. Hangi müzelere ücretsiz giriş yapabileceğinize bakmak için şu siteye bir göz atabilirsiniz. Bu kartın 30 Euro olan ve 2 yetişkin, 2 çocuk (18 yaş altı) olarak kullanabileceğiniz bir de aile kartı seçeneği var.
Son seçenek ise öğrenci değilseniz bile öğrenci taklidi yapıp kartınızı evde unuttuğunuz için çok üzülmüş gibi davranmak. Biz asla böyle bir şey yapmayız ama bi arkadaşımız vardı o yapıyormuş………….Bu arada olur da 70 yaşında falansanız bu seçenek pek işe yaramayabilir, biz yine uyarmış olalım.
Köln Gezi Rehberi: Köln Gezilecek Yerler
Yukarıda da vadettiğimiz gibi önce Köln’ün bölgelerinden biraz bahsetmek isteriz. Köln’de muhtemelen genel olarak şu 6 bölgede vakit geçiriyor olacaksınız: Altstadt Nord, Altstadt Süd, Neustadt Nord, Neustadt Süd, Ehrenfeld ve Deutz. Şehrin koordinatları ise… şaka şaka. Tamam bu bölgelerin hepsini detaylandırmayacağız ama kendinize check point’ler belirlemeniz adına aktivitelerin yoğunlaştığı, vakit geçirmek isteyebileceğiniz yerlerden biraz bahsedeceğiz.
Genel olarak gezeceğiniz yerlerin biletlerini tek tek sitelerinden girip almakla uğraşmamak, biletlerinizi tek bir yerden kontrol etmek isterseniz şu siteyi kullanabilirsiniz. Aynı zamanda bu sayfadan şehirde katılabileceğiniz rehberli turlara, günübirlik başka bölgelere tur, konser gibi bulunabileceğiniz farklı aktivitelere de göz atabilir ve yine aynı yerden bilet alabilirsiniz. Biz bazen varlığından bile haberdar olmadığımız aktiviteleri buradan bulduğumuz için gezilerimizden önce burada ne var ne yok mutlaka bi’ bakınıyoruz, ayrıca bazı biletleri sonradan iptal etme hakkı da sunduğu için faydalı olabiliyor, sizin de aklınızda bulunsun.
*Altstadt (Old Town): Boşverin Nord’unu, Süd’ünü, siz bu bölgeyi komple şehrin Old Town’u yani Eski Şehir olarak benimseyin yeter. Altstadt, şehrin neredeyse her noktasından görülebilen, 5km öteden bile ihtişamına hayran kalabileceğiniz Köln Katedrali’nin bulunduğu, eski tip evlerin, meydanların, müzelerin yoğunlaştığı bir bölge. Bunlar genel olarak Nord tarafında bulunuyor, Süd tarafında ise önereceğimiz bir takım mekanlar ve Çikolata Müzesi gibi noktalar kalıyor. Süd ne ya, sinirimizi bozdu bu sözcük.
*Neustadt: Burası şehrin en hareketli olan yerlerinden birini kapsıyor: Belgian Quarter ya da Almanların deyişiyle Belgisches Viertel. Siz İngilizcesini öğrenin, Almancasını söylemeye çalışarak bizi orada ele güne rezil etmeyin. Bu bölgenin aslında sokak isimleri haricinde Belçika ile pek de bir alakası olduğu söylenemez. Butikler, restoranlar, cafeler, ve barlar yoğunlukta. Özellikle Brüseller Strasse, Rudolfplatz, Fiesenplatz civarı en hareketli noktaları.
*Ehrenfeld: Köln’ün hipster bölgesini keşfetmeden döneceğimizi düşünmediniz herhalde?? Hava çok soğuk olduğu için beyaz airmax’lerimizi, superstar’larımızı giyememiş, bilogırlık yapamamış olabiliriz ama bu lokaller arasına karışmamıza, sokak sanatı önünde poz vermemize engel olur mu? ASLA.. (poz vermediler) Son zamanlarda Berlin’e gittiyseniz, bu ziyaretinizde Kreuzberg’i ve Neukölln’ü keşfettiyseniz ve “Türklerin yaşadığı yer” olarak bilinen bu bölgelerin şehrin en hipster, en popüler yerlerine dönüşme sürecine şahit olduysanız hemen kafanızda orayı canlandırın. Çünkü Ehrenfeld, Köln’ün Kreuzbergi. Burası da tıpkı Kreuzberg gibi Türklerin, Türk restoran yoğunluğunun olduğu, cafe, bar, galeri, etkinlik alanlarının artmasıyla şehrin hipster bölgesine dönüşen bir yer. Sanırız çoğu şehirde bir “hadi gelin ey şehir ahali, göçmenlerin yaşadığı bölgeyi el birliğiyle hipsterland’e çevirelim” akımı oluyor. Bu arada Türkler yoğun derken onu boşuna söylemiyoruz, öyle bir yoğunluktan bahsediyoruz ki “Mersin Tantuni” tabelası yanında “Kardeşler Aile Salonu” görünce şaşırmayacağınız cinsten. Buraları basbayağı ele geçirmiş, Türkiye’yi oraya taşımaya çalışmışız, görselinden bile anlaşılıyor, iyi midir kötü müdür ona yorum yapmayalım.
Ehrenfeld’i keşfetmeye başlamak için en mantıklı yerlerden biri Köln-Ehrenfeld durağı. Çünkü burası hem Ehrenfeld’in orta yeri hem de birçok farklı sokak sanatı görebileceğiniz bir nokta. Oradan da kaptırıp civardaki Venloer Strasse ve Körnerstrasse gibi sokakları dolaşarak lokallerin arasına karışabilir, sokak sanatı avına çıkabilirsiniz.
*Deutz: Burası Old Town Bölgesi’nin tam karşısında Ren Nehri’nin öbür tarafında kalan, iş merkezlerinin ve fuar/etkinlik alanlarının yoğunlaştığı bir bölge. Şehrin ana fuar alanı olan KölnMesse (KoelnMesse olarak da biliniyor) ve dünyanın en büyük buz hokeyi arenalarından biri olarak bilinen Lanxess Arena da bu bölgede bulunuyor. Bu Arena’da aynı zamanda konserler ve çeşitli etkinlikler de oluyormuş, kim bilir belki hayatınızın konserine burada denk gelirsiniz. Bahsettiğimiz bu yerler hiç ilginizi çekmiyorsa bile “oh bir bölgeyi gezmekten kurtulduk” sanmayın. Birazdan burayla ilgili size bir ipucu vereceğiz.
Şimdi gelelim Köln Gezi Rehberi kapsamında açıklayacağımız ve Köln’deyken mutlaka yerine getirmeniz gereken bir takım turistik görevlerinize…
*Köln Katedrali (Kölner Dom)
Olur da bir sebepten ötürü Köln’de geçirecek yalnızca 1 saatiniz olursa kendinize hedef olarak Old Town bölgesini ve Köln Katedrali’ni belirleyin. “İsmet hani Köln’e gitmiştin biz sana inanmıyoruz” derlerse, alın der, katedralin önünde çekilmiş, katedrali kadraja bir türlü tam olarak sığdıramadığınız bir selfie’nizi önlerine atarsınız. Köln Katedrali’ni bulmanız çok da zor olmayacak, çünkü bu ihtişamlı dev Gotik yapı şehrin birçok noktasından görülebiliyor. Abartmıyoruz, yukarıda söz ettiğimiz şehrin dışında kalan otelimizden bile görebiliyorduk Dolayısıyla hiç yer yön bilmiyorsanız Mordor’da ilerleyen Frodo’nun Sauron’a baktığı gibi katedrale baka baka yürüyün, ulaşırsınız. 1248’de inşa edilmeye başlanan bu katedral 1880’de tamamlanmış. 2. Dünya Savaşı’nda şehrin çoğu yerle bir olmasına rağmen ayakta kalan tek yapılardan biri.
-Katedral her gün ziyarete açık, ancak Pazar günleri yalnızca 13:00-16:30 saatleri arasında turistlere açık oluyor.
-Zamanınız ve takatiniz varsa katedralin tepesine tırmanıp şehir manzarası görebilirsiniz. Tepeye çıkmak için 4 Euro gibi bir ücret ödemeniz gerekiyor. Bizce 533 basamak çıkmak için onların bize para vermesi lazım…
-Kasım sonu- Aralık aylarında gidecek olursanız şehirde bulunan Christmas Marketlardan birini burada görebilirsiniz.
*Hohenzollern Köprüsü
Köln Katedrali’nden Ren Nehri’ne doğru yürüdüğünüzde karşınıza Hohenzollern Köprüsü çıkıyor. Köprü 2. Dünya Savaşı’nda yıkıldığı için yeniden inşa edilmiş ve şu anki hali sadece yayalar ve tren için açık. Köln’ün katedralle birlikte en popüler şehir manzaralarından biri olan bu köprünün turistler tarafından ilgi görmesinin bir başka sebebi var: aşk kilitleri. Toplamda 2 ton ağırlığında olduğunu tahmin ettikleri bu kilitler köprüye zarar verebileceğinden yetkililer bu geleneği yasaklamak istemişler fakat halk tarafından tepki gördüğü için devam edilmesine izin vermişler. Biz sizin tepki gösterdiğiniz konuya sıçalım, YIKILSIN MI ULAN KÖPRÜ? Valla yakın zamanda dünyanın en klişe şeylerinden biri haline gelen bu adetten vazgeçilmesi için change.org’da bir imza kampanyası başlatmayı düşünüyoruz. KİM LAN BU İŞİN BAŞI? Hayır işin sonunda mucizevi şeyler oluyorsa ne bilelim Bradley Cooper ile evleneceksek falan haberimiz olsun, biz de bu işe bir yatırım yapalım. (Kızlar bizden duymuş olmayın ama Bradley Cooper Irina Shayk’la çocuk yapmış, yıkın heykellerini……)
-Yukarıda Deutz bölgesini anlatırken söz ettiğimiz ipucuna gelelim. Yukarıda yazının girişinde paylaştığımız fotoğraftaki köprü ve katedral manzarasını görmek gibi bir niyetiniz varsa köprünün karşı tarafına Deutz bölgesine geçerek nehir kenarına inebilirsiniz. Eğer yürümeye üşenirseniz Köln/Deutz durağına giden trenlerden birine binebilir ve oradan bu noktaya kısa sürede yürüyerek ulaşabilirsiniz. Katedrali ve şehri daha da tepeden bir noktadan görmek isterseniz yine aynı şekilde Deutz Bölgesi’nde bulunan Triangle Tower’ın tepesine çıkabilirsiniz. Giriş için 3 Euro gibi bir ücret alıyorlar.
*Museum Ludwig
Burası son zamanlarda gezdiğimiz en başarılı modern sanat müzelerinden biriydi. Hatta gezdiğimiz en iyi müzelerden biri genellemesini yaparak daha da iddiali bir giriş yapabiliriz. Artık gitmeyin de görelim..Niye böyle tehditkar bir söylemde bulunduk bilmiyoruz, aslında sizin iyiliğiniz için söylüyoruz. Müze 1976 yılında Peter ve Irene Ludwig çiftinin yaklaşık 350 eser bağışlamasıyla kurulmuş. Bizim o eserlerin birine bile sahip olabilmemiz mümkün değilken bu çiftin milyonlarca Euro değerinde bir koleksiyonu varmış, gerçekten inanılmaz. Peter, Irene, eğer burada yazanları okuyorsanız ashdasj tamam bu cümleye bir son veriyoruz. Modern sanatın farklı evrelerinden birçok önemli sanatçının eserlerini barındıran müze aynı zamanda inanılmaz geniş bir Picasso ve Pop Art koleksiyonuna sahip. Öyle ki pop art koleksiyonu Amerika dışında bulunan en geniş koleksiyonmuş. Pop Art sanatının öncülerinden Andy Warhol ve Roy Lichtensetein’in de birçok önemli eseri bulunuyor. Eminiz bu müze sizin de çok hoşunuza gidecektir, geniş bir zamanınız olduğunda gitmenizi tavsiye ederiz!
Adres: Heinrich-Böll-Platz
Giriş: Pazartesi günleri kapalı, normalde giriş 11 Euro, indirimli giriş 7.5 Euro
*Kolumba Müzesi
Bu sefer alışık olduğumuz sanat müzelerinden biraz farklı olan bir müzedeyiz: Kolumba Müzesi. Köln Başpiskoposu’nun yönetiminde olan müze gotik bir kilise olan St. Kolumba’nın 2. Dünya Savaşı’ndan arda kalan kalıntıları ve arkeolojik bir kazı alanı üzerine inşa edilmiş. Tabii öyle biz de olduğu gibi “taş maş bunlar ya, yapıverin üstüne binayı” şeklinde değil. Kalıntıların üzerine özenle inşa edilen binanın mimarı Peter Zumthor müzenin mimarisi için birçok ödül de almış ve gerçekten acayip enteresan bir yapıya dönüştürülmüş, eski ve yeni bir arada. Müzede ağırlıklı olarak Hristiyanlık ile alakalı eserler var. Roma dönemine ait arkeolojik kazıları ve kilisenin bazı kalıntılarını da görebiliyorsunuz. Müzeye sık sık yeni eserler ekleniyor ve her sene 15 Eylül’de yeni bir koleksiyon sunuluyor. Yani dini eserlerle bir alakanız yoksa bile (ki ne yalan söyleyelim bizim de pek ilgimizi çektiği söylenemez), en azından mimariyi görmek adına gitmek isteyebilirsiniz.
Adres: Kolumbastrasse 4
Giriş: 5 Euro, indirimli 3 Euro. Müze Salı günleri kapalı.
*Wallraf-Richartz Müzesi
Şimdi de Köln’ün en eski müzesine gidiyoruz. 1861 yılında açılan Wallraf-Richartz Müzesi, bir zamanlar günümüzde Museum Ludwig’de bulunan modern sanat eserlerini de kapsayan geniş bir sanat müzesiymiş. Museum Ludwig’in açılışının ardından 20. yüzyıl ve sonraki döneme ait eserler oraya transfer olunca Wallraf-Richartz Müzesi’nde Ortaçağ’dan 20. yüzyıla kadar dayanan döneme ait eserler kalmış. Eğer Orta Çağ, Barok dönemlerine ve 19. yüzyıl eserlerine karşı ilgisi olan bir sanatseverseniz bu müzeyi kesinlikle kaçırmamanızı öneririz. Müzede buraya yazmaya üşeneceğimiz kadar fazla sayıda önemli eser var. Şöyle özetleyelim, sanat tarihini düşününce aklınıza ilk olarak hangi isim geliyorsa, onun çok yüksek ihtimalle bu müzede en az 1 eserini göreceksiniz. Geçici sergileri de radarınıza almayı unutmayın! Koleksiyon ve sergiler hakkında şu sitede daha fazla bilgi bulabilirsiniz.
Adres: Obenmarspforten
Giriş: 5 Euro, indirimli 3 Euro. Müze Pazartesi günleri kapalı.
*Rautenstrauch-Joest Müzesi
Wilhelm Joest isimli bir etnografın dünyanın birçok yerinden topladığı yaklaşık 3500 objenin bir araya gelmesiyle kurulan Rautenstrauch-Joest bugün 65.000’nin üzerinde obje ve 100.000’nin üzerinde tarihi fotoğraf barındıran bir Etnografya Müzesi. Biz bugün bavullarımız 23 kiloyu aşmasın diye çaba gösterirken adam 1800’lü yıllarda dünyanın birçok yerinde bulduğu dev objeleri taşımış, gerçekten inanılmaz. (sığlığımıza saygı) Müzede hem bu objeleri, hem de dünyada bulunan farklı kültürleri, toplulukları, gelenekleri, dinleri anlatmaya yönelik tasarlanmış bazı interaktif bölümleri inceleyebilir hatta bir parçası olabilirsiniz. Bu eserlere sadece bakınca pek bir anlamı olmayabiliyor, konu ilginizi çekiyorsa mutlaka audio guide ile gezmenizde fayda var. Ayrıca müzede konuyla alakalı geçici sergiler de oluyor.
Adres: Cäcilienstrasse 29-33 . Toplu taşıma kullanacaksanız Neumarkt durağında inebilirsiniz. Müze duraktan 3-4 dakika yürüme mesafesinde.
Giriş: 7 Euro
*Çikolata Müzesi (Schokoladenmuseum)
Çikolata Müzesi açıkçası gezimizin son gününe kadar gitmeyi düşünmediğimiz ancak birçok kişinin “mutlaka gidin, harika bir yer” demesinin ardından merakımıza yenilip gittiğimiz yer oldu. Teması çikolata olan bir yere zaten ne kadar direnebilirdik ki? Neden özellikle Köln’de bir çikolata müzesi açılmasına karar verilmiş, o kısmını bilemiyoruz. Ancak pek güzel, pek tatlı olmuş. Ha mutlaka görmeniz gereken bir yer mi? Bizce değil. Ama vaktiniz varsa gidip çikolatının tarihi, yapımı, çikolatanın temeli olan kakao bitkileri hakkında birçok bilgi edinebilirsiniz. Kakao bitkilerinin bulunduğu özel bir sera alanı bile var. Bizim müzede en çok ilgimizi çeken şeylerden biri çikolatının yapım sürecinde kullanılan makineler ve çikolatanın tadına bakabildiğiniz çikolata şelalesi oldu. Müzede bir farklı farklı çikolatalar satın alabileceğiniz bir mağaza da var, kendinizi çok kaybetmeyin.
Adres: Am Schokoladenmuseum 1A. Toplu taşımayla gitmek için Heumarkt durağına ulaştıktan sonra müzeye yürüyebilir (700m uzaklıkta), ya da 133 numaralı otobüse binebilirsiniz.
Giriş: 9 Euro, Pazartesi günleri kapalı.
Kısa Kısa…
*Köln’ün eski şehir bölgesinin göbeğini, Köln’ün Christmas pazarlarının lokasyonlarından biri olduğu, Köln Karnavalı gibi birçok etkinliğin vuku bulduğu, eski tip evlerin olduğu yeri görmek için Altermarkt’a gidebilirsiniz. Eski şehir bölgesinin en bilinen meydanlarından bir diğer de Heumarkt.
* Parfüm şişelerinde yazan Eau de Cologne yazısının nereden çıktığı hakkında bilgi almak isterseniz Köln’de parfümlerle ilgili Fragrance Museum adlı bir müze de var.
*Nürnberg’de Nazi dönemi ilgili birçok yer ziyaret ettikten sonra psikolojimiz daha fazlasını kaldıramayacağı için ziyaret etmemiş olsak da Köln’de de Nazi döneminde hayatını kaybedenler anısına oluşturulmuş ve bu dönem ile ilgili bilgi edinebileceğiniz NS Documentation Center adlı bir yer var.
Köln Gezi Rehberi: Köln’de Alışveriş
Köln’ün alışveriş konusunda Almanya’nın en popüler şehirlerinden biri olduğunu uzun süredir biliyorduk. Özellikle Berlin’in alışveriş konusundaki reputasyonunu doğruladıktan sonra Köln’ün de bizi hayal kırıklığına uğratmayacağına çok emindik. Ver elini Urban Outfitters, al sana & Other Stories, hepsi orada. Tek sorun, bu hayalleri Euro bu kadar saçmalamadan önce kurmuş olmamız. Doğru bildiniz, bu hikaye oldukça hüzünlü bitiyor. Köln’de Türkiye’de görmeye alışık olduğumuz markalardan, oldukça alternatif markalar satan butiklere, bir şehirde gördüğümüzde affetmediğimiz Urban Outfitters, Monki, Weekday ve & Other Stories gibi markalara kadar birçok mağaza mevcut. Umarız bir gün Euro 1 lira falan olur, ya da takas yöntemiyle bulgur karşılığında kıyafet falan satın alabiliriz de Avrupa’da gönül rahatlığıyla alışveriş yapabiliriz.
Belgian Quarter tarafında Brüsseler Strasse civarında Magasin 2 gibi göz atabileceğiniz farklı butikler var. Oradan yolunuzu Old Town tarafına doğru çevirip & Other Stories ve Weekday gibi birçok mağazının da bulunduğu Ehrenstrasse’ye gidebilirsiniz. Urban Outfitters’ın nerede olduğunu merak edenler için de hemen paylaşalım tabii, kendisi hemen yakınlarda Breite Strasse üzerinde bulunuyor. (biz olsak merak ederdik) Bu taraflarda göz atabileceğiniz bir başka sokak da Mittelstrasse. Zara, H&M gibi daha klasik markaların bulunduğu ana alışveriş caddeleri Schildergasse ve Hohe Strasse.
“Küresel ısınma meselesinin gün geçtikçe çığrından çıkması hava durumlarının da iyice dengesizleşmeye başlamasına sebep olduğu için artık hava durumlarıyla ilgili bir öngörüde bulunmak ve genelleme yapmak çok zorlaştı. Nobel ödülümüz kargoda, bilim adamlarının yıllardır araştırdığı küresel ısınma konusunu 1 cümlede özetlediğimiz için bize bu ödülü layık gördüler. Teşekkürler Nobel Konseyi..”
demişsiniz ya hani, bence bu abiyle kapışırsınız. ama abi burun farkıyla sizi geçer. 🙂
Alıntı:
Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi iklim bilimci Prof. Dr. Levent Kurnaz, Vatan’ın haberine göre, “Bunun adı iklim değişikliği. Kutup -40 olması gerekirken 0 dereceye yaklaşıyor, Erzurum da -10 olması gerekirken -30 derece oluyor. Denge bozuldu. İstanbul’da hava bir türlü ısınamadı. Bunun nedeni Kuzey Kutbu’ndaki soğuk. Soğuk hava bir yerde durmalı. Eğer kutupta durmuyorsa aşağıya doğru kayıyor. Kuzey Kutbu çok ısındığı için İstanbul çok soğudu. Kuzey Kutbu soğusa İstanbul da ısınacak. Kuzey Kutbu soğumazsaTürkiye’nin de içinde olduğu enlem soğuk olacak. Mart ayı sonuna kadar sıcaklıklar böyle gider” dedi.
Öncelikle uğraşlarınız ve tecrübe aktarımınız için teşekkürler. Güzel bir yazı olmuş.
Eklemek istediğim bir iki şey var. Öncelikle şehirlerarası yolculukta tren tercih etmek biraz maliyetli. Yakın şehirler için mantıklı ancak uzak şehirler için en ucuz ulaşım sanıyorum flixbus (www.flixbus.de) 2016 ekim-kasım-Aralık sürekli Köln-Nürnberg ve Köln-Bamberg arası gidiş geliş yaptım ve maliyeti 18€ (Deutschebahn için bu ücret ortalama 100€) aynı zamanda sadece Almanya içinde değil, diğer ülke ulaşımlarında da kullanılabiliyor. Avrupa’nın hemen her yeri için tercih edilebilir. Adamlar her yere gidiyor. Şoförleri genelde Çek, kimisi de gergin biraz ama muhatap olmayacağınız için sıkıntı yok, sadece ek bilgi olsun dedim. 🙂 Biz Nürnberg-Prag için de bu yolu tercih etmiştik ve yanlış hatırlamıyorsam kişi başı gidiş geliş ortalama 30€ tutmuştu.
Şehir içinde metro/tramvay için eğer öğrenci arkadaş edinirseniz yanlarında bir kişi için ücretsiz ulaşım hakları var, bir çok kez yardımcı oldular sağolsunlar. Ancak biletsiz binmeye sakın kalkmayın yalnız 80€ cezası ve üzerine sicilinize işleme durumu var. Yakalanmam demeyin kontrol çok sıkı. 🙂
Bir diğer söyleyeceğim şey ise ücret meselesi. Alışverişlerinizi Aldi, Norma gibi yerlerden yaparsanız gerçekten ucuza geliyor. Örneğin bir şişe pet su 0,50€ ise, genelde Aldilerde bulunan geri dönüşüm amaçlı pet şişe iade makinelerine boş şişelerinizi attığınızda 0,25€ iade kartı veriyor. (Benim toplamda 20€’luk kart aldığım oluyordu, şişe biriktirerek) bu sadece su şişesi için değil, hemen her içecek kabı için geçerli (redbull, su, kola vs) misal kahvaltı için yine marketlerde 1-2 Euro’ya dilim salamlar vs var veya biralar her şey gayet uygun aslında. Sadece kalabalık yerlerde ve restaurantlarda biraz daha pahalı oluyor.
Bir diğer öneri, eğer Schildergasse’ye giderseniz Primark var, giyim alışverişi için. 1-2 Euro’ya tişörtler vs. Özellikle bayanlar için çok ucuz. Zara vs gibi yerlere giderseniz (aynı cadde üzerinde hemen hemen tüm bilinen mağazalar var) bir çok üründe buradan ucuz eşyalar bulabilirsiniz. Tabii daha pahalıya mal olmaması için iyi araştırmak gerek. 🙂
Bir de Köln birası olan Kölsch önerimdir. Ancak Nürnberg tarafına giderseniz tren ile 40-45 dakika süren Bamberg’e uğrayıp kendi imal ettikleri biraları satan barlar var Bockbier ve Rauchbier denemenizi tavsiye ederim.
Son olarak uçak seferleri için İstanbul üzerinden genelde bahsediliyor gezi bloglarında ancak bilmeyenler için, yakınımda olduğundan biliyorum her hafta Adana Düsseldorf arası ve Adana Nürnberg arası uçak bulmanız mümkün.
Güzel günler dilerim.