Atina Yeme İçme Rehberi: Yaşasın Yunan Mutfağı!

Beklediğiniz üzere Yunan mutfağı bizim mutfağımız ile çılgınca benzerlik gösteriyor. Biz de bu durumdan mütevellit Atina’da kontrolü öyle bir kaybetmişiz ki, çok uzun bir süre kalmamamıza rağmen resmen DÜNYALARI YEMİŞİZ. Olsun vesileyle size önerecek bir sürü yerimiz çıktı, zira biz Türk halkı olarak burada baklava sizin, cacık bizim, ne demek beyaz peynir sizin gibi saçma sapan tartışmalarla uğraşırken aslında bu kültür paylaşımının ne kadar şahane bir şey olduğunu gözden kaçırmışız.

Atina’ya odaklanacak olursak, yukarıda söylediklerimizden de anlayacağınız üzere burada aç kalma ve çaresizce kendinizi Türkiye’deyken tenezzül bile etmeyeceğiniz türden bir dönerciye atma ihtimaliniz yok. (yemekte gelenekçi olanların komiklik ayağına bunu yaptığını biliyoruz) Özellikle yeni mutfaklar denemeye meyilli değilseniz kafanıza göre herhangi bir restorana bile oturabilirsiniz. Birçok büyük şehirde olduğu gibi burada da iyi yerlerde yemek yemek istiyorsanız rezervasyon yaptırmanızda fayda var, çünkü tıpkı bizde olduğu gibi Yunan halkı da dışarıda yemek yemeye, mükellef sofralara oturmaya bayılıyor. (Evet kendilerini baya seviyoruz!)

2024’e yaklaşırken gerçekleştirdiğimiz yeni bir Atina gezisi sonucu daha güncel bir Atina gezi rehberi şurada sizi beklemekte, özellikle daha yeni ve iyi mekanlar için ona göz atmak da iyi bir fikir olabilir. Ayrıca Atina gezimizi izlemek isterseniz Instagram’daki sabit Atina hikayelerimize de göz atabilirsiniz. 

Atina
Rehbere tam olarak girişmeden önce yemek konusunda Yunanca-Türkçe benzerlik gösteren birkaç sözcüğü şuraya bırakalım, biz orada bunları bol bol kullanıp nedense bu durumdan pek hoşnut kaldık, belki siz de denersiniz;

-Baklava/Baklavas

-Biber/Piperi

-Börek/Boureki

-Kalamar/Kalamari

-Çipura/Tsipoura (okunuştan mütevellit)

-Domates/Ntomates

-Fasulye/Fasolia

-Istakoz/Astakos

-Limon/Lemoni

-Turşu/Toursi

-Karpuz/Karpouzi

Bu liste bu şekilde uzayıp gidiyor, neredeyse aynı dili konuşacakmışız galiba. Artık sipariş vermek de daha kolay değil mi? Biz bu kültür paylaşımı işine bayılıyoruz!

Six D.O.G.S

Atina’ya ayak bastığımız ilk geceden itibaren şehri sevmemize neden olan, pek lokal bir bar. Atıştırmalık ve türlü türlü kokteyl için gidebilirsiniz. Oldukça salaş bir yer. Arka bahçesini keşfetmezseniz bize gördüğü her bohem yeri değişik sanan ve her salaş yerden büyülenen salak hipster muamelesi yapabilirsiniz, gözden kaçırmayınız. Özellikle hafta sonu denk gelirseniz genç bir kalabalığın sokak boyunca yayıldığını göreceksiniz.

-Rosemary Martini, Ferdinand Ambel Allle, Safety Harbour ve Cocoliche kokteyllerini deneyebilirsiniz, kefiliz.

-Kokteyller 9 Euro

-Adres: Avramitou 6-8

Souvlaki
Kostas

Kostas = Atina’nın en iyi Souvlaki yapan yeri. Souvlaki nedir? Yunanistan’ın dürüm benzeri en lezzetli atıştırmalığı. Şöyle söyleyelim, eğer Atina’da yaşıyor olsaydınız çok yüksek ihtimalle gece dışarı çıktıktan sonra kapanış olarak tantuni yerine Souvlaki yerdiniz. Kostas ise kendisi küçük, işlevi büyük bir mekan. Bildiğimiz kadarıyla ikinci şubelerini de açmışlar, ancak siz bizi dinleyin, aşağıda yazdığımız adresteki minik büfe versiyonuna gidin.

-Sırayla karşılaşma ihtimaliniz çok yüksek, pes etmek yok!

-Adres: Plateia Agia Irini 2

Rififi

Rififi Exarchia bölgesindeki favori restoranımız. Yine lokal önerisiyle gittiğimiz için zaten sevmeye programlı gitmiştik, ancak geleneksel Yunan yemeklerine farklı yorumlar getirmiş olmaları ve bunu şahane bir şekilde gerçekleştirmiş olmaları nedeniyle iyice kalbimizi çaldı. Menünün dönem dönem güncellendiğini ve farklı seçenekler ekleyip çıkardıklarını söylediler, ancak denediğimiz beş çeşidin beşini de beğendiğimize göre siz de aklınıza yatacak bir şeyler bulabilirsiniz diye düşünüyoruz.

-Moskato sweet wine’ı deneyin.

-3 kişi, 5 çeşit yemek (çok yediğimizi söylemiştik) ve şarap 40 euro tuttu.

-Adres: Emmanouil Mpenaki

Yunan Mutfağı
Oineas

Oineas’ı sokaklarda dolanırken gözümüze kestirip akşam için dolu olabilme potansiyelini sezince ani bir rezervasyon yaptırıverdik. İyi ki de yaptırmışız çünkü hem çok doluydu hem de Atina’da yediğimiz en iyi akşam yemeği kesinlikle buradaydı. Ne mi yedik? Rakı sofrası değil de, “Uzo sofrası” kurduk desek aslında oldukça yerinde bir açıklama olur. Türlü türlü leziz meze (fava, cacık, peynirli kadayıf dolması gibi), ahtapot, kalamar, karides, ne ararsanız vardı. Üstelik fonda tatlı bir Yunan müziği, etrafımızda kahkaha sesleri ve masayı kendimizden çok emin bir şekilde donatınca bizi lokal zannedip ne yediğimizi anlamaya çalışan kırmızı İngiliz turistlerin muhabbeti de birleşince saatlerimizi orada geçirmişiz. Üstelik mekanın sahibi dünyalar tatlısı kadın Türk olduğumuzu fark edince yemeklerin isimlerini orijinal isimleriyle söyleyip Türkçe ile olan benzerliğinden dolayı çoğunu anlayabildiğimizi fark edince kendileriyle de baya enseye şaplak, “bak Türkiye’ye de gelin hayatta bırakmam” noktasına gelince buraya iyice sempati duymaya başladık. Özetle, bizi daha fazla anı anlatmak zorunda bırakmadan gidiniz!

-Aisopou 9

Art Foundation Athens
Art Foundation

Art Foundation aslında şehrin göbeğinde olmasına rağmen bulması güç bir yer. İnternetten fotoğraflarına bakıyorsunuz, geniş avlusu olan, ferah, han gibi bir yer. Ancak adrese gidiyorsunuz, dar sokaklar, kalabalık ve bir sürü dükkanın orta yerine düşüveriyorsunuz. Hal böyle olunca vazgeçme ihtimaliniz bile olabilir, lakin durun, pes etmek yok! Burası hem bir sergi alanı, hem de oldukça ilginç bir mekanın içine konumlanmış bir kafe. Yiyeceğiniz içeceğiniz için değil ama (ki kahvesi ödüllüymüş), ortam ve mekan için gidilebilir olduğunu düşünüyoruz. Elinizde buzlu kahveniz, o tarihte denk geldiğiniz bir sergiyi gezmek çok keyifli olabiliyor.

-Tek kötü yanı havalandırma sisteminin kötü olması. Bu sebeple özellikle yazın biraz sera etkisi yapabiliyor. Umarız siz gittiğinizde o sorunu çözmüş olurlar.

-Aşağıda adresini verdiğimiz bit pazarının içindeki sokağa gittikten sonra mekanı halen bulamazsanız, küçük ve işlevsiz tabelasını görmeye çalışın. Sonra tabelayı gördüğünüz binadaki merdivenlerden inin. Tebrikler. Başardınız. (Belki de şansınıza dandik tabelası değişmiştir)

-Adres: Normanau 5

Mama Roux
Mama Roux

Mama Roux’a ister kahvaltı için, ister öğle yemeği için gidebilirsiniz. Biz civarda olmamız nedeniyle kahvaltı için gittik ve yine eggs benedict, bagel, çırpılmış yumurta gibi seçenekler ile karşılaştık. Kahvaltısının çok şahane olduğunu söylesek abartmış oluruz, ancak herhangi bir olumsuzluk ile de karşılaşmadık. Alternatif bir mekan denemiş olmak için gidebilirsiniz. Ayrıca eğer Pazar günü oradaysanız daha başarılı bir brunch menüsü sunduklarını söylediler, belki o şekilde daha tatmin edici bir kahvaltı olabilir.

-Mekandaki şemsiyelerin fotoğrafını çekmeyin, her yerde var, ilginç değil, sizi bulur ve kızarız…

-Hafta içi kahvaltı menüsü 7,5 Euro.

-Adres: Aiolou 48

Black Duck Garden

Şehir kalabalığından uzaklaştığınız, küçük ve yeşil iç bahçeleri seviyorsanız tam yerine geldiniz. Black Duck Garden, Atina Şehir Müzesi’ne ait bir işletme ve eğer civardaki etkinliklerden birine denk gelip de gürültüden Van Gogh misali kulağınızı kesme noktasına gelmezseniz gerçekten çok huzurlu bir yer. Çalışanları son derece güleryüzlü ve kahvaltı, öğle yemeği, akşam yemeği gibi seçenekleri de var. Biz burada ufak bir kahve&tatlı molası verdik ve mekandan huzur seviyemizi maksimuma çıkararak ayrıldık. Özetle, tanısanız seversiniz efenim.

Momix


Momix

İstanbul’a döndükten sonra bile “eğer bunu 10 kişiye anlatmazsan başına çok kötü bir şey gelecek” mesajı almışız gibi sağa sola anlatmaktan sıkılmadığımız Momix, şu ana kadar keşfettiğimiz en yaratıcı konsepte sahip barlardan biri. Momix’in açılımı “Melocular Mixology”. Dolayısıyla mekanda içeceğiniz her şey bilim namına yapılıyormuş, deneysel bir sürecin önemli bir parçasıymış gibi görünüyor ve o kadar ilgi çekici görünüyor ki, birbirinizle konuşmak yerine transa geçmiş bir şekilde barmenlerin yaptığı kokteylleri ve içkilerin alabildiği formları izlemeye kilitleniyorsunuz. Gece dışarı çıkacak olursanız Atina’nın gece hayatı açısından en popüler bölgelerinden biri olan Gazi’ye gideceğinize eminiz. Buraya kadar gitmişken Momix’i kaçırırsanız baya pişman olursunuz.

-Adres: Kaleou 1. Eğer barların bulunduğu merkezden buraya doğru yürüyecek olursanız “böbrekleri mi çaldıracağız ulan?” düşüncesi taşıyabilirsiniz, korkmayın, yürüyün, benzincinin bulunduğu noktadan (bakın nasıl samimi bir anlatım) karşıya geçin, sokak boyunca devam edin, karşınıza çıkacak.

Brettos
Brettos

Eğer başka kaynakları da araştırarak bize ihanet ettiyseniz Brettos’u çok yüksek ihtimalle görmüşsünüzdür. Kendisi Plaka bölgesinin en eskilerinden küçük ve geleneksel bir bar olarak tarif edilebilir. Dekorasyonundan da anlayacağınız üzere özellikle likörleri ile ön plana çıkan bir mekan olduğu için biz de 40’ın üzerinde seçeneğin içinden birkaç tane denemiş bulunduk ve deneyimimiz likörleri şişe ile eve kadar getirmemizle sonuçlandı. Özellikle sakızlı ve kavunlu olanını kaçırmayın, inanılmaz lezzetliler!

-Adres: Kidathineon 41

Agias Eirinis Meydanı

Bu meydan ve civarı, Atina’da küçük bir Karaköy simülasyonu olarak düşünülebilir, dolayısıyla tek bir mekan önererek sizi sınırlandırmak istemedik. Burası özellikle genç kesimin akın ettiği, hafta sonu sabahtan akşama kadar yer bulmakta güçlük çekeceğiniz kadar ciddi bir kalabalıkla karşılaşabileceğiniz, Atina’nın en popüler bölgelerinden biri haline gelmiş durumda. Özellikle mekan önerisi isterseniz, Osterman ve Rock & Balls bizim rastgele oturduğumuz ve bir şeyler içtiğimiz yerler. Her ikisinde de ister bir şeyler atıştırabilir, ister kokteyl ya da kahve içebilirsiniz, bu noktada amaç mekan seçiminizden çok bölgenin hareketli ve canlı oluşu.

Atina Sokakları
Giasemi

Giasemi ile ilgili birkaç öneri alınca, zaten Anafiotika civarında herhangi bir noktada oturmak yeterince keyifli olduğu için gidip deneyelim dedik. “Frappe”nin Yunanistan çıkışlı olduğunu ve Giasemi’de frappe bulunduğunu öğrenince onu da ilk olarak orada denemiş bulunduk. Frappe’si bizim alıştığımız tatlardan mıdır bilinmez, resmen kötüydü! Ancak Giasemi’nin bulunduğu sokak ve paralelindeki birkaç sokak, basamaklar üzerine kurulmuş küçük kafelerden oluştuğu için bu civardaki herhangi bir kafeye oturmak bile insana keyif veriyor. Yine de Frappe yerine “Greek Coffee” denerseniz daha bir mutlu olursunuz sanki. (Evet tabi ki Türk kahvesinin neredeyse aynısı)

-Adres: 25 Mnisikleous

3 Comments

    • çok teşekkürler! ama blog’a pek göz atmadınız galiba, zira türkiye’den bayağı bi’ mekan var 🙂

  • Merhaba:) Art Foundation olarak bahsedilen yer Metamatic: Taf isimli mekan aslinda. Meydandan Flea Market sokagina girdikten sonra sagdaki ilk sokakta. Bu sekilde daha kolay bulunur sanirim:)

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir