Atina Gezisi Notları: İhtimallerin Heyecanına Üzülüyorum

Kişisel tarihimizdeki ilk Atina gezisi üstünden neredeyse 8 sene geçtiğini fark ettiğimizde zamanın ne kadar hızlı geçtiğine ilişkin yaşadığım farkındalık sebebiyle “BİZ YAŞAMIYORUZ BİZ ÖLÜME KOŞUYORUZ!!” temalı bir kriz geçirerek derin hayat sorgulamalarına girdim. Şimdiyse bunu yazılı olarak ifade edince ikinci bir kriz atağı gelmemesi için güçlü kalmaya çalışıyorum… Neler oluyor böyle, şu bana küçükken 18’den sonrası çok hızlı geçiyor diyen kişi nereye gitti, ben bu kişi tarafından farkında olmadan lanetlendim mi??

Kişisel krizlerimi bir kenara koyup konuya girecek olursak, bu 8 senede biz de Atina da çok değişmişiz. Keyif aldığımız şeylerin, ilgi alanlarımızın, önceliklerimizin değiştiği gibi Atina da bize o kadar sene öncesiyle benzer hisler yaşatsa da hatırladığımız Atina’nın daha da ötesine geçmiş, gelişmiş, evrilmiş ve daha da sevilesi bir şehre dönüşmüş. Bana 8 sene önce Atina nasıl bir şehir deseniz “kötü değil ama pek de yapacak bir şey yok” cevabını verebilirdim mesela. Şimdi ise kesinlikle böyle düşünmüyorum. Bu şehir göreceğiniz en estetik, en göze hitap eden, en albenili şehir olmamasına rağmen kesinlikle kendini sevdiren, sıcak bir tarafı var, tam bir “yakışıklı değil ama sempatik” şehri. (Çok güzel yerleri de var bu arada hakkını yemeyelim) Özellikle Türkiye’den giden biri için dünyanın başka bir yerinden Atina’yı ziyaret edenlere kıyasla bizce bambaşka bir etki bırakıyor. Görsel olarak İzmir hatta İstanbul gibi şehirlerimize benzerliği ve genel anlamda kültürel ve toplumsal benzerliklerimiz göz önünde bulundurulunca gerçekçi bir “Türkiye en azından bazı açılardan böyle olabilir miydi” şehri olduğu için bunca sene içinde gerçekleşebilecek tüm ihtimalleri ve şu an bulunulan noktayı düşünerek turistliği falan bırakıp bambaşka sorgulamalara giriyorsunuz. Olumlu ve olumsuz anlamda pek çok şey bizim gibi ve pek çok şey de bizden uzak. Türkiye’de işler birazcık farklı ilerleseydi acaba ne olurdu sorusunun çok uçmamış realist bir cevabı gibi Atina ve sanırım bu yüzden hem özellikle bizler için daha sevilesi hem de bu kadar iz bırakabiliyor. 

Bu gezide önceki Atina gezisi kapsamında bulunmadığımız pek çok farklı aktivitede bulunduk, bazıları ise önceki gezi ile kesişiyor çünkü hiç kimse Acropolis’i ikinci kez görme fırsatını kaçıracak kadar normalleştirmemeli? Aşağıda daha önce hiçbir Atina rehberi yazmamışçasına yeni bir rehber oluşturmaya çalışacağım, önceki rehber yerine bunu dikkate alabilirsiniz diye düşünüyor ancak yine de 8 sene önceki bizin yorumlarını merak edenler için diğerini de sitede tutmaya devam ediyorum, isterseniz ona da bi’ göz atarsınız.

Bu anlatacaklarımızı izlemek isterseniz Instagram’daki sabit Atina gezisi hikayelerimize ve içeriklerimize göz atabilirsiniz, Yunanistan’da başka yerlere gidecekseniz diğer tüm Yunanistan rehberlerimiz de şurada. 

Atina Gezisi Notları: Atina’da Ulaşım

Atina’da ulaşım ile ilgili neredeyse hiçbir fikrimiz yok ve böyle olduğu için çok mutluyuz. Neden kardeşim A noktasından B noktasına gitmeniz gerekmedi mi diyebilirsiniz ve biz de size deriz ki “motorlu taşıta gerek yok ayaklarımız var ya…”. Otelin konumunu iyi seçmemizin üstüne çıkardığımız mantıklı rotaları da ekleyince tüm Atina gezisi boyunca 1 kez bile toplu taşıma aracı kullanmamız gerekmedi ve görmek istediğimiz her yere kolaylıkla yürüdük. Zaten bir şehri tanımakta birinci tercihimiz her zaman yürümek olduğu için bunu yapabildiğimize de çok memnunuz ve şayet gezi tarzımız benziyorsa muhtemelen siz de hiçbir araç kullanmadan gezinizi tamamlayacaksınız. Ancak şayet ihtiyaç duyarsanız metro, otobüs, troleybüs vb. pek çok seçeneğiniz tabii ki mevcut, konuya ilişkin detayları şuradan inceleyebilirsiniz.

Atina Havaalanı’ndan şehir merkezine ulaşmak için de yürüdük demeyeceğiz korkmayın, henüz o kadar çıldırmadık, havaalanı merkeze çok da yakın değil zaten. Bunun için taksi, metro ve otobüs şeklinde 3 seçeneğiniz var.

*Metro sizi havaalanından Syntagma Meydanı’na kadar ulaştırıyor ve yarım saatte bir sefer var. Tek yön 9, gidiş dönüş 16 Euro gibi bir ücreti var.

*Taksinin bölgelere göre sabit ücretleri var, 40 euro civarında bir şey tutması gerekiyor. Gece yarısından sabah 5’e kadarki aralıkta ücret 55 Euro’ya kadar çıkıyor. Bunlardan daha fazlasını ödemeyip yaygara çıkarabilirsiniz.

*Otobüs kullanmak isterseniz tek yön ücret 5,5 Euro ve X95 sizi Syntagma Meydanı’na ulaştırıyor. 

Atina Gezisi Notları: Atina’da Nerede Kalınır?

Biz Atina’da konakladığımız yerin konumundan çok memnun kaldık ve bir kere bile toplu taşıma ya da taksi kullanmamız gerekmemesinden yola çıkarak memnun olmakta haklı olduğumuzu da kanıtlayabilirim. Kaldığımız yer bir evdi ve hem tipi hoştu, hem hijyen açısından hiçbir problem yoktu hem ev sahibinin iletişimi gayet iyiydi, hem de check out saatinden sonra bavullarımızı bırakabileceğimiz bir oda olması bayağı işimize yaradı. Ayrıca giriş çıkış işlerini de mesajla gönderdiği yönlendirmelere göre kendimiz kolaylıkla hallettik, kimseyle uğraşmamız gerekmemesi güzeldi, dolayısıyla burayı size gönül rahatlığıyla önerebiliriz, buyrun direkt booking sayfası.

Olur da bizim kaldığımız yer size uymazsa ya da yer bulamazsanız Fresh Hotel de iyi bir seçenek olabilir. Bu Atina gezisi boyunca kaldığımız ve size konumunu övdüğümüz eve 1 dakika mesafedeki bu otelde bir önceki Atina gezimizde konakladığımızı önünden geçerken hatırladık, güncel yorumları da gayet olumlu görünüyor, ayrıca terasından da güzel bir Acropolis manzarası ve terastaki havuzu da bonus olarak geliyor. 

Son olarak şayet burada yer bulamazsanız önerdiğimiz bölgedeki diğer otellere şuradan ve daha da turistik/şirin bir bölge olan Plaka’da kalmak isterseniz tam olarak o bölgenin otellerine de şuradan bakabilirsiniz.

Atina Gezisi Notları: Atina’da Gezilecek Yerler

Atina’da gezilecek çok yer var mı yok mu sorusunun cevabı tamamen ilgi alanlarınız ile alakalı olarak değişim gösterebilir. Arkeolojiye ilginiz var mı? Yoksa bir sürü yer elendi bile. (Acropolis’e de gidersiniz artık herhalde ya yuh) Müze gezmeyi seviyor musunuz? Cevap hayırsa burdan da bir sürü şey gitti. Her ikisini de sevmiyorsanız bari yanınızdaki kişileri rahat bırakın da onlar şehrin tadını çıkarsın ne biçim insanmışsınız siz böyle…. Neyse fazla yargılamadan Atina’da gezilecek yerlere devam edelim. 

Acropolis

Atina gezisi için yollara düşmenizin birinci sebebinin Acropolis’i görmek olduğunu biliyoruz. Gayet haklısınız, bu son derece kabul edilebilir bir sebep, neticede koskoca Acropolis, gezegenimizin “burayı kendi gözlerimle gördüğüme inanamıyorum” dedirten yerlerinden biri resmen… Acropolis’i çoğumuz o hepimizin fotoğraflarda gördüğü klasik yapı ile özdeşleştirsek de aslında tepeye ulaştıktan sonra kapsamında birçok yeri bir arada göreceksiniz. O gözünüzde canlanan Athena’ya adanmış ikonik yapının ismi “Parthenon”. Parthenon’a ulaşırken içinden geçeceğiniz yapı “Propylaia”. İnsan figürlerinden oluşan sütunların olduğu muhteşem yapı Erechtheion, Acropolis’e çıkışta göreceğiniz tiyatro ise Herades Atticus Odeon. Temple of Athena Nike ve Dionysos Theatre da Acropolis kapsamında göreceğiniz diğer noktalar. 

*Acropolis’e giriş Kasım – Mart arası 10 Euro, Nisan – Ekim arası ise 20 Euro. Ziyaret saatleri döneme göre değişiklik gösteriyor, gitmeden kontrol etmekte fayda var. 

*Acropolis’e gitmeden önce Acropolis Müzesi’ne gitmek, alanı gezmeye gitmeden önce daha çok bilgi sahibi olup boş boş etrafta dolanmamak ve neyin ne olduğunu anlamak açısından iyi bir fikir olabilir, çünkü bizce Acropolis’teki ufak açıklamalar pek de yeterli değil. Saatler ve giriş ücretleri gittiğiniz döneme göre değişiklik gösterdiği için şuradan en güncel haline bakabilirsiniz.

*Buraya bir vasıta ile çıkmanız gerektiğini düşünüyorsanız durum pek de öyle değil. Plaka ve Anafiotika bölgelerini dolaşa dolaşa Acropolis’e doğru çıkmak güzel bir rota oluyor, direkt bunu uygulayabilirsiniz. Aşağıda söz konusu bölgeleri anlatırken bunu nasıl yapabileceğinizden daha detaylıca bahsedeceğiz. 

*Philippapos ve Lycabettus tepeleri Acropolis’i izleyerek gün batırmayı ya da Acropolis’i farklı açılardan fotoğraflamayı isteyenler için iyi seçenekler. Philipappos zaten Acropolis’e yakın ve ulaşımı güç değil ancak Lycabettus’a ulaşmak biraz daha uğraştırıcı olabilir, seçeneklerinize şuradan bakabilirsiniz. Biz bu gezide her ikisine de gitmedik çünkü sokaklarda aylaklık ederken Acropolis’in aralardan bize göz kırpmasının verdiği haz bizce tepelere tırmanma aktivitesini döver…… Ama daha önce Lycabettus’a gitmiştik ve aktiviteden keyif almıştık, yani ilginizi çekiyorsa ve ilk gidişinizse değerlendirebilirsiniz.

Atina Müzeleri

Atina gezisi boyunca yolunuzu düşürebileceğiniz birçok müze var. Bunlardan en çok ziyaret edilenleri muhtemelen yukarıda söz ettiğimiz Acropolis Müzesi, diğeri ise Ulusal Arkeoloji Müzesi. Bunlar dışında bu gezi boyunca biz Picasso, Van Gogh, Rodin, Pollock, Kandinsky, Degas şeklinde efsanevi ressamları eserlerini kapsayan, özetle harika bir koleksiyonu olan Goulandris Museum of Modern Art’ı (az sayıda müze gezecek süreniz varsa buna öncelik verin deriz), Türk sanatçıların eserlerini de kapsamasıyla bizi şaşırtan ve günbatımı saatinde terasından harika manzaralar sunan National Museum of Contemporary Art’ı (EMST) ve küçük olmasına rağmen gittiğimize memnun olduğumuz, Atinalı bir sanatçıyı daha yakından tanımanın tadına vardığımız Alekos Fassianos Museum’ı ziyaret ettik. Ziyaret etmediğimiz ve belki ilginizi çeker diye söz etmeden geçmek istemediğimiz iki müzeyi de şöyle bırakalım; Benaki Museum ve Museum of Cyladic Art. 

*Eğer Atina gezisi için kısıtlı bir süreniz varsa birçok müzenin geç saate kadar açık olduğu bir günü oluyor. (Örneğin Acropolis Müzesi Cuma günleri 22:00’ye kadar açık) İlginizi çeken müzelerin saatlerine bakmayı unutmayın, belki programınıza gezecek bir yer daha eklemenize katkısı olur.

Panatheanic Stadyumu

O kadar da ilgimizi çekmeyeceğini zannederek gidip gittiğimize çok memnun olduğumuz bir yerdeyiz. Buranın heybeti bir başkaydı dostlar, anlatamayız görmeniz lazım… 1896’da gerçekleşen ilk modern Olimpiyat oyunlarına ev sahipliği yapan bu stadyuma gittiğiniz zaman aynı zamanda kapsamında ufak bir müzesi ve müze dükkanı da var. Gerçekten ufacık bir müze olsa da gerçekleşen olimpiyatların afişlerini bir arada görmek (ve en güzel hangisiymiş tartışmasına girmek), olimpiyat meşalelerini görmek falan hoş deneyimlerdi, bizce o kısma da mutlaka bir göz atın. 

*Giriş: 10 Euro, öğrenciyseniz 5. 

Monastiraki Bölgesi

Atina’nın en eski mahallelerinden ve benzerliğinden tahmin yürütebileceğiniz üzere adını eskiden burada yer alan bir manastırdan alan Monastiraki (bizim sözcüklerin sonunda “ki” ekleyerek sözcüğü Yunanca gibi yapma şakalarına uygun ortam), şehrin en kaotik bölgelerinden biri olabilir. Monastiraki Meydanı’na gittiniz mi her çeşit insan bir arada, aynı karede bir Kızılderili şarkıları söyleyen bir adam, yanında kaykay yapan rastalı çocuk, onun yanında wow amazinggg diyen Amerikalı turist, diğer yanında illegal şeyler satan adam, hepsini aynı karede görebiliyorsunuz, çeşitlilik olsun diye insanları özenle yerleştirildiği film seti gibi bir ortam. Tam meydanda yer alan Tzisdarakis Camii Osmanlı döneminde yapılmış, minaresi olmadığı için bir cami olduğunu fark etmeyebilirsiniz. Şu an ibadet için kullanılmıyor ancak binayı korumuşlar ve çeşitli alanlarda aktif olarak kullanılıyor. Biraz ileride ise Roma imparatoru Hadrianus tarafında yaptırılmış ve tamamı ayakta olmasa da hala oldukça görkemli görünen Hadrian Kütüphanesi’nin kalıntıları yer alıyor, biz dışarıdan da yeterince görülebildiği için buraya girmek için herhangi bir bilet vs. almadık. Eğer ilginizi çekerse son olarak Monstraki Flea Market’ın içinde de şöyle bir turlayıp hediyelik bir şeyler alabilir, sağı solu kurcalayabilirsiniz. 

Ancient Agora 

Monastiraki’yi şööyle bir dolandıktan sonra Adrianou Sokağı üzerinden ilerleyecek olursanız yol sizi Antik dönemde şehrin her anlamda merkezi diyebileceğimiz Ancient Agora’nın giriş kapısına götürecek. (Agora kavramını tam olarak Türkçe ifade etmekte güçlük çektiğim için kötü bir anlatım olduğunu kabul ediyorum) Şayet Acropolis dışında 1 arkeolojik alan daha gezme kararı aldıysanız hakkınızı buradan yana kullanmanızı öneririz. Bir zamanlar Socrates’in de yollarında yürüdüğü söylenen Ancient Agora’da asla kaçırmamanız gereken en önemli nokta kesinlikle Hephaistos Tapınağı, Yunanistan genelinde en iyi şekilde korunmuş tapınaklardan biri olduğunu zaten siz de kendi gözlerinizle görünce anlayacaksınız. 

*Agora’nın bilet satış noktasında Acropolis’i, burayı ve başka birkaç yeri daha kapsayan bir bilet olduğunu göreceksiniz, şayet diğer yerlere de gitmek niyetindeyseniz o çoklu yeri kapsayan bileti almak mantıklı olabilir, durumunuza göre karar verirsiniz.

Syntagma Meydanı 

Şehrin en ünlü meydanı Syntagma’dayız. Yunanistan’da televizyonu açıp haberleri izleyecek olsanız bir protesto görüntüsünün ya da Euro sembolünün üstünde şimşekler çakan garip stok görüntüleri eşliğinde verilmiş zam haberinin arka planında göreceğiniz meydan Syntagma Meydanı’dır…. (Bunu kendim sallayamam cidden tv’de denk geldim) Şehrin turistik noktalarından biri olan ve parlamento binasının da bulunduğu bu meydana mümkünse bir saat başı denk gelmeye çalışın ve hazır gitmişken her saat başı gerçekleşen asker değişim törenini de izleyin. Eğer en şaşaalı olan töreni görmek isterseniz Pazar günleri 11:00’de gerçekleşiyormuş, ona biz de denk gelemedik, zaten gördüğümüzden daha fazla ne oluyor ki acaba diye de merak ettik doğrusu. Burası şehrin göbeğinde bir nokta olduğu için civarınızda gezmek isteyeceğiniz pek çok yer olacak, burada duraksadıktan sonra kolaylıkla rotanıza yürüyerek devam edebilirsiniz. 

Ermou Caddesi

Avrupa kıtasındaki her şehrin üzerinde balon makinesiyle etrafa baloncuk üfleyen adamının olduğu bir ana alışveriş caddesi vardır genellemesine varabiliriz ve Atina’nın alışveriş caddesi de tam olarak Ermou Street’tir. Doğruyu söylemek gerekirse bizden pek de farklı bir şey yok, maalesef size elinizdeki poşetleri bırakmak için otele uğramanız gerekecek, neyse odaya kadar gitmişken çişinizi de yaparsınız diyemeyeceğiz… Ancak belki zevkinize hitap eden farklı bir şeyler bulursunuz diye yine de burayı yazmadan geçmek istemedik. Hiçbir şey bulamazsanız varlığından bile haberdar olmadığınız hiç ihtiyacınız olmayan şeyleri sırf 2 euro diye almanıza sebep olan Flying Tiger bu cadde üzerinde, oraya uğrayabilirsiniz.

Plaka & Anafiotika Bölgeleri

Geldik tatlı mı tatlı bir bölgeye. Eğer Yunan adalarına gitmeden Yunan adaları atmosferini yakalamak isterseniz bu bölge sizin bölgeniz, hoşgeldiniz, Atina’ya gelen turistlerin sosyal medyalarında Atina’dan en yüksek verimi aldığı bölgedesiniz. Merdivenli sokakları, yer yer beyaz beyaz yer yer rengarenk evleri ile burası Yunanistan denilince aklınıza gelen o görüntüleri kendi gözlerinizle görebileceğiniz, EGE BAMBAŞKA ABİ dedirten bölgenin ta kendisi.

Bu iki bölgeyi iç içe düşünebilirsiniz, Plaka bölgesi Anafiotika’yı kapsıyor. Zaten Anafiotika öyle koskocaman bir bölge değil ancak sokakları gerçekten tatlı olduğu için bize mutlaka yolunuzu düşürün. Bu bölgede çok dar sokaklar olduğu için haritalar pek iyi çalışmayabiliyor, bu sebeple size Agios Georgios tou Vrahou (St George of the Rock) adlı kiliseyi baz almanızı önerebiliriz. Buraya ulaşıp civarını dolaşırsanız sonrasında Acropolis tabelalarını takip ederek yukarı kadar şirin sokaklardan çıkabilirsiniz. Olur da bir şekilde tabelalara denk gelmeseniz bile anlık olarak bulunduğunuz konuma göre biraz da haritanın yardımıyla mutlaka Acropolis’e nasıl çıkacağınızı çözersiniz.

Plaka genelinde dolaşırken ise Yiasemi ve Melina Mercouri adlı mekanların bulunduğu konumları baz alarak en hoş ve fotoğraflık sokaklardan geçebilirsiniz, biraz da haritadan destek almadan kafanıza göre sokaklara dalıp çıkmalık yerler olduğu için kaybolmayı göze almanızı öneririz, kafanızı uzatıp güzel gördüğünüz yerlere dalın gitsin. Yalnız bu söylediğim mekanlar konumları sebebiyle popülerler, oturursanız pek memnun kalacağınız yerler sayılmazlar. O ortamda vakit geçirmeyi canınız çektiyse de oturun gitsin bi’ yediğini içtiğiniz de ortalama olsun be kardeşim sizi mi kıracağız……

Kısa Kısa

*Atina’nın en hoşumuza giden yerleşim bölgelerinden olan Kolonaki ve ilk kez keşfetme fırsatı bulduğumuz Koukaki bölgelerini keşfe çıkabilirsiniz. Zaten bu rehberde yazdığımız çeşitli mekan ve gezilecek yerler bu bölgelerde olduğu için aslında bizim önerileri takip ederseniz otomatik olarak bu bölgelerde de dolanmış olacaksınız.

*Hazır bölgelerden konuyu açmışken şehrin isyankar bölgesi Exarchia’da şöyle bir dolanabilirsiniz. Aşağıda da bahsettiğimiz kendisi güzel çalışanları antipatik Behold Theman adlı mekan tam olarak bölgenin meydanında yer alıyor, oraya yürüyerek giderseniz zaten mahallede de turlamış olursunuz. Bu bölgede bol bol sokak sanatı ve polis ile karşılaşacaksınız, Exarchia’ya ulaştığınızı tam da bu belirtilerden anlayabilirsiniz…

*Çok güzel binalar oldukları için bir şekilde rotanıza eklemeniz gereken iki yer: National Library of Greece ve Zappeion Hall. Zappeion’a uğradığınızda National Gardens da yakınınızda olacak, bulunduğu yere güzellik getiren palmiyelerinden tanıyabilirsiniz. 

*Stavros Niarchos Foundation Cultural Center Atina gezisi araştırması yaparken çok kez karşımıza çıktı ve aslına bakarsanız mimari olarak ilgimizi de çekti. Fakat dönem itibarıyla orada bulunabileceğimiz bir aktiviteye denk gelmememiz sebebiyle gitmedik. Belki siz bir şeylere denk gelirsiniz, aklınızda bulunsun diye yazdım.

*Gezerken bir şekilde yolunuzun düşeceğine emin olduğumuz Mitropoleos Street üzerinde Metropolitan Church of Athens mutlaka dikkatinizi çekecektir, ilginizi çekerse girip içine de göz atabilirsiniz.

Atina Gezisi Notları: Atina Yeme İçme Notları

Yoğurdumuzu da mı çalmışlar… Ulan lokmayı da mı… Abi yok artık BAKLAVA SİZE KONUM OLARAK YAKIN BİLE DEĞİL… Lütfen.. Lütfen PASTIRMAYI RAHAT BIRAKIN… İşte bu muhabbete bayılıyoruz. Neden biliyor musunuz çünkü onlar da bizim için aynı şeyleri söylüyorlar ve bu ortak kültür paylaşımından doğan karşılıklı atışma bizce bayağı eğlenceli. (Yine de baklava bizim bu arada) Tahmin edeceğiniz üzere benzeşen hatta isimleri bile neredeyse aynı olan birçok yemeğimiz var ve kıyaslamasını yapmak gerçekten çok hoşumuza gidiyor. Biz bu Atina gezisi boyunca sadece Yunan mutfağına odaklanmasak da bu karşılaştırmaları yapabileceğiniz yerlere de gittik, buyrun size ortaya karışık bir şeyler. 

*Tüm Atina gezisi boyunca neredeyse hiç kötü kahve içmediğimiz için kime teşekkür edebiliriz? Syntagma Meydanı’na gidip ortasında bağırsam teşekkürüm muhatabına ulaşır mı…Yoksa tutuklanır mıyım… Foyer Espresso Bar, Morning Bar, Behold Theman, Motiv, Third Place ve Dope Roasting Co kahve için gidebileceğiniz birtakım yerler. Bunlar aynı zamanda şehrin çeşitli bölgelerine dağılan mekanlar oldukları için size farklı bölgelerden bir rota da çıkarmış oluyor. Bunun dışında talihsiz ismiyle dalga geçmek istesek de koca koca insanlar olduğumuz için bunu yapmayacağımız Anana Coffee ve Avrupa’nın çeşitli şehirlerinde çekirdeklerinin kullanıldığına denk geldiğimiz TAF Coffee (Motiv’le aynı sokakta olan) de ünlü olsalar da bizim deneyip de pek tutmadığımız yerler oldu, kahveyi çok önemsemiyorsanız bizce bunu bizim kadar sorun etmezsiniz ama. 

*Biz sevgili Atina’yı gitmeyeli bir bakery patlaması yaşanmış gibi görünüyordu, dolayısıyla zaten hızlıdan gezme aşamasına geçmek istediğimiz için kahvaltı haklarımızı çoğunlukla bu gibi yerlere ayırdık. Kora Bakery (hem kruvasan hem de bagel güzeldi) ve Black Salami Microbakery (hardallı olan çok güzeldi varsa kaçırmayın) favorilerimiz oldular. Bu şehrin önünde sıralar girilen kruvasancısı Overall Croissanterie de bizce efsane olmamakla birlikte fena değildi. Daha oturaklı kahvaltı isterseniz Queen Bee, The Makers ve Me Kolonaki popüler seçenekler. (Bakerylerden gidince bu üçlüyü deneme fırsatımız olmadığını belirtelim) Ergon House’a ise kahvaltı dahil herhangi bir öğün için gidebilir, ayrıca evinize yeme içmeli alışveriş de yapabilirsiniz, bizce yemek için gitmeseniz bile marketine kesin uğrayın.

*Yukarıda söz ettiğimiz kültür paylaşımından doğan tatlı çekişmeyi iliklerinize kadar hissedeceğiniz birkaç yeri şöyle liste halinde bırakalım;

 -Dürüm benzeri yumuşacık bir pide arasında et, soğan, domates, maydanoz, yoğurt sos ve baharatlardan oluşan basit ama nefis bir şey olan Souvlaki’nin en iyi versiyonunu kesinlikle Kostas’ta yedik. Kostas Atina’da biraz bizim “Sarıyer Börekçisi” muhabbetine dönmüş durumda, her yerin adı Kostas olmuş. Öz Kostas, Öz Hakiki Kostas, Tarihi Kostas, BAŞKA ŞUBEMİZ YOKTUR KOSTAS şeklinde durumlar yaşanabildiği için aman yanlışına gitmeyin. 4 Aralık 2023’te yer değiştirdiler ve 7 Filellinon Street’e taşındılar. Önünde sırayla karşılaşmaya hazır olun ve mümkün olduğunca erken gidin çünkü et bitince kapatan yerlerden. Alternatif olarak turistik bir yer sayılabilecek O Thanasis’te de dürüm/gyro (döner gibi olan yani) benzeri şeyler ve hatta kebap yiyebilirsiniz ama Kostas kadar iyi değil. 

-Ballı Yunan yoğurdu yemek isterseniz bunun için en geleneksel ve bilinen yer Stani.

-Mübadele döneminde Karaman ve dolaylarından Yunanistan’a göç etmiş bir ailenin restoranı olan Karamanlidika’ya istediğiniz bir öğünde gidebilirsiniz. Aslında bir şarküteri dükkanı olarak açılmış ama sonra işi genişletmişler. Sucuklu yumurtalar, köfteler, şarküteri ürünleri (mesela pastırma) ne ararsanız var. Biz akşam gittik ve sevdik. Özellikle “Kefte sausage with yoghourt sauce” aklımızda yer etti, “isli köfte” kıyaslaması yapmak da hoş oldu. 

-Deniz ürünleri için çok övülen Barbounaki’yi denedik ancak şahsen benim beklentimin oldukça altında kaldı. İdil ortalama olduğunu düşündü, dolayısıyla giderseniz kendiniz karar vereceksiniz…

-Girit mutfağını deneyimlemek isterseniz bu gezide gitmeye vaktimiz kalmamış olsa da Kriti çok sevildiği için bahsetmeden geçmeyelim, yolunuz düşerse yorumlarınızı bize de bildirirsiniz. 

*Gezi boyunca en memnun olduğumuz akşam yemeğini Birdman’de yedik. Japon mutfağını seviyorsanız hoşunuza gideceğine eminiz, gitmeden mutlaka rezervasyon yaptırın, ayaküstü uğrayıp yer bulmak imkansıza yakın. Sanırım menü dönemsel olarak değişiyor ama olur da denk gelirseniz mutlaka Wagyu Karubi ve Iberico Katsu deneyin. Japonya sınırları dışında orada yediklerimize en yakın sayılabilecek kabul edilebilir fiyatlı Wagyu buradaydı. Bunun dışında akşam yemeği için Pharoah ve Thai mutfağı seviyorsanız salaş ama sempatik ortamıyla Tuk Tuk güzel seçenekler.

*Şehirde World’s 50 Best Bars listesinden 3 bar var, The Clumsies, Baba au Rum ve Line, akşam bunlardan istediklerinize uğrayabilirsiniz. Bunun dışında yerel şarap denemek için Wine is Fine, ve turistik ama çok güzel görüntüsü sebebiyle bizce kaçırmamanız gereken Brettos güzel seçenekler. The Bar in front of the Bar, Juan Rodriguez ve Blue Bird de akşam gidebileceğiniz popüler birtakım mekanlar. 

*Son olarak şayet Acropolis manzarasına karşı bir şeyler içmek isterseniz yine inanılmaz turistik olmalarına rağmen bizlerin de turist olması sebebiyle gitmemizin pek de garip olmayacağı A for Athens ve Anglais adlı mekanlar popüler seçenekler. 

Atina Gezisi Notları: Birtakım İpuçları

*Atina gezisi planınızı yaparken zamanlama konusunda bir önerimiz olacak. Eğer koşullarınız elveriyorsa ve amacınız şehri detaylıca gezmekse gezinizi yaz olmayan bir döneme denk getirmeye çalışın. Çünkü burası hem sıcakta dolaşmanın zorlu olabileceği bir şehir (açık havada yapacağınız çok aktivite var) hem de yaz mevsimi turist sayısının diğer aylara göre katlandığı bir dönem. Hatta bu dönemde Acropolis dahil birçok alana giriş ücreti de diğer dönemlerden daha yüksek. 

*Atina güvensiz bir şehir olmasa da çanta ve telefon çaldırma hikayelerine çok denk geldik, özellikle Monastiraki gibi kalabalık noktalarda uyanık olunuz.

*Varlığından bile haberdar olmadığınız hiç ihtiyacınız olmayan şeyleri satın alma isteği uyandırması ile ünlü Flying Tiger’a gitmekten keyif alıyorsanız Atina’da mevcut. Biz olsak bu bilgiye sahip olmak isterdik. Rica ederiz. 

*Hangi kategoriye eklememin mantıklı olacağını bulamadığım için buraya yazmak durumunda kaldığımız taşınması imkansız süper kitaplar satan Hyper Hypo adlı dükkanı da mutlaka rotanıza ekleyin. 

*Eğer Atina’yı yeterince gezdiğine inanıyorsanız ve vaktiniz kaldıysa 1 gününüzü çok yakınlardaki Pire’ye gitmeye ayırabilirsiniz.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir