Bolonya Gezi Rehberi: Daha Az Turistli Bir İtalya Mümkün

Bolonya Gezi Rehberi

Bu geziye kadar Bolonya ile ilişkimiz biraz tuhaftı ve bu noktada sanki kendisine bir özür borçluyuz gibi hissediyoruz. Özür dileriz Bolonya…Seni bugüne kadar yalnızca bir geçiş noktası olarak kullandığımız için. Özür dileriz, sırf başka şehirlere ulaşmak için sana gelip sende 1 gün bile kalmadan başka yerlere şevklendiğimiz için…Özür dileriz…Sana Afyonkarahisar gibi davrandığımız için…Bolonya Gezi Rehberi boyunca seni biraz överek gönül almayı deneyeceğiz…

İtalya’nın en varlıklı ve yaşam kalitesi en yüksek bölgelerinden biri olan Emilia-Romagna’nın (aşağıda bu bölgede olduğunuza memnun olacağınız şeyler söyleyeceğiz) başkenti Bolonya, İtalya’nın diğer turist patlamalı şehirlerini göz önünde bulundurunca öyle çılgın turist kalabalıklarıyla boğuşmadığımız, rezervasyon yapmadan kafamıza göre restoranlarda yer bulabildiğimiz, bir yerin fotoğrafını çekmek için rezil gibi kuyruklara girmediğimiz ikinci İtalya şehri oldu. (Bilmek isterseniz ilki Livorno) Sanki kendimiz turist değilmişiz gibi turistsizlik övdük, gittiğimiz her bir meydanda “oo herkes de İtalyanca konuşuyor canım” cümleleri havalarda uçuştu, şehri sevmeyenlere sövdükçe sövdük, Bolonya ile bağları güçlendirdik ve gönülsüz bir şekilde döndük. 

Bolonya gezilecek yerler anlamında üstünüze büyük bir yük yükleyen, çılgınlar gibi oradan oraya koşturacağınız bir şehir değil. Hatta bizce 2 tam gün geçtikten sonra civar şehirlere geçiş yapmadığınız sürece, ki civarda yapacak çok aktivite var, şehirde yapacak çok da bir şey bulamayabilirsiniz. Dolayısıyla burası tam bir “Schengen vizesi bitmeden önce yapılan o son çok masraflı olmayan gezi” şehri, aklınızda bulunsun. 

*Tüm bu yazdıklarımızı okumaya üşenecek kadar vicdansızsanız Instagram’daki sabitlenmiş Bolonya storylerinde hepsini izleyebilirsiniz. Ama okursanız daha fazla detay var, bizden söylemesi…….

*İtalya’da başka yerlere de gitmeyi planlıyorsanız İtalya’ya ilişkin tüm gezi rehberlerimize buradan ulaşabilirsiniz.

Bolonya Gezi Rehberi: Bolonya’ya Ne Zaman Gidilir?

Size bir şey söyleyelim mi? Biz hayatımızda böyle bunalmadık. Bakın Katar’da bile böyle bunalmadık ve inanın ki hiç abartmıyoruz. Daha önce hayatımızda hiçbir yerde günde 2 kez odaya gidip klimayı icat eden kişiye dua etme aktivitesinde bulunmamıştık. Bu işi genelde kliması olduğuna emin olduğumuz bir mağazadaki ürünler ile ilgileniyormuş gibi yaparak hallederdik, burada işlemedi… Resmen gezinin hatrı sayılır bir kısmı duşun içinde fayanslara bakarak geçti. Bu demek oluyor ki mümkünse Bolonya’ya Temmuz-Ağustos ikilisinden birinde gitmeyin… 41 derecede bir saat kulesinin pek de güvenli olmayan ve insan adımlarına uygun olmayan şekilde yapılmış merdivenlerini düşmeden tırmanmaya çalışırken, bir yandan dizginleyemediğiniz dünyayı gezme tutkunuza sövmek tahmin edersiniz ki yer yer insanı zorlayabiliyor. Bu arada şunu da eklemeden geçmeyelim, bizim Bolonya’ya gittiğimiz dönem Avrupa’nın çılgın bir sıcak ile kavrulduğu döneme denk geldiği için ekstra çileli geçmiş olabilir, ancak internet bilgilerine dayanarak yine de Temmuz-Ağustos aylarının oldukça sıcak geçtiğini doğrulayabiliriz, bizce yürüyerek keşfedilen ve az müze gezilen bir şehir için çok sıcakta plan yapmak pek iyi fikir değil.

Bolonya’yı gezmek için en iyi dönemler Avrupa’da birçok yer için geçerli olduğu gibi Eylül-Ekim ve Nisan-Mayıs ayları. İlla ki ideal dönemi yakalamak şart mı bilmiyoruz, özetle siz ne zaman gidin kısmından çok ne zaman gitMEyin dediğimizi dikkate alsanız yeter gibi.

Bolonya Gezi Rehberi: Bolonya’da Ulaşım

Bolonya öyle kocaman bir şehir değil, üstelik görmek isteyebileceğiniz noktaları da birbirine son derece yakın ve herhangi bir ulaşım aracı kullanmadan gezebileceğiniz şekilde konumlanıyor. Dolayısıyla havaalanından şehre ulaştıktan sonra ulaşım meselesinin en ufak bir önemi kalmayacak, çünküüüü her yere kolaylıkla yürüyeceksiniz. Hem zaten İtalyan şehirleri yürüyerek gezilir, o güzel sokaklara ancak yürüyerek denk gelinir ve ayaklarınızı perişan etmeden İtalya’nın tadı çıkmaz, bu konu tartışmaya açık değildir…

Bolonya Havaalanı’ndan şehre ulaşmak konusunda da bir endişeniz olmasın, çünkü zaten havaalanı şehre çok yakın. Eğer taksi kullanmayı tercih edersiniz 20 Euro civarı bir şey tutuyor. Taksi istemezseniz Marconi Express adlı treni kullanabilirsiniz, o da sizi çok kısa bir sürede merkeze ulaştırıyor, ücret ve saatleri şuradan kontrol edebilirsiniz, buraya belirtmiyoruz çünkü değişirse yanlış yönlendirmiş olmak istemeyiz, en güncel halini resmi siteden kontrol edebilirsiniz. 

Bolonya Gezi Rehberi: Bolonya’da Nerede Kalınır?

Bolonya’da nerede kalabileceğiniz konusuna zbamm diye netlik getirebilecek kadar nokta atışı bir yer bulmuş olabiliriz. Kaldığımız yer hem görsel olarak hem temizlik olarak hem de lokasyon açısından gayet başarılıydı, dolayısıyla buraya huzur içinde linkini bırakıyoruz. Fiyatını kendi sitesi dışında Booking ve Airbnb gibi yerlerden de kontrol edin ama, fiyatlar değişiklik gösterebiliyor, en makul olanı kaparsınız. Söylemeden geçmeyelim, burada asansör yok, ancak yalnızca 1 kat çıkmanız gerektiği için bavul işi çok da zorlamadı, yine de aklınızda bulunsun.

Şayet önerdiğimiz otelde yer bulamazsanız da buranın lokasyonunu baz alarak civarda bir yerde kalabilirsiniz, her yere yürüme mesafesinde olduğu için kalmak için gayet mantıklı. Direkt önerdiğimiz bölgede otel araması yapmak için şu linki kullanabilirsiniz. Yarınlar yokmuş gibi şarap ve aperol tüketip sonra odanızın uzakta olduğu gerçeğini fark etmek hiç de hoş olmuyor, hazır konaklama meselesini konuşuyorken bu hissi hatırlatmak isteriz……..

Bolonya Gezi Rehberi: Bolonya’da Gezilecek Yerler

Şayet başka şehirler ile birleşen bir gezi planlamıyorsanız  yukarıda da söylediğimiz gibi Bolonya tam bir “Vizemin süresi bitiyor, bitmeden şöyle son bi’ 2-3 günlük geziye çıksak ya” şehri. Gezmesi çileli değil, üstünüze çok fazla sorumluluk yığmıyor, tadını çıkara çıkara, güzel güzel yiyip içerek, turist kalabalıklarıyla savaşmadan gezilebilecek şahane bir gezi seçeneği resmen. Gerçi zaten İtalya’nın herhangi bir şehrine gezmeye gidip mutsuz olmak sizce de biraz zor değil mi? Neyse, hadi buyrun Bolonya’da gezilecek yerlere geçiş yapalım.

Piazza Maggiore 

Şehrin en turistik noktasından başlayalım, Piazza Maggiore. (macccoore diye okunuyor bilmek isterseniz, o bile tatlı, İtalya sen bizi çıldırtacak mısın??) Meydanın tarihi 1200’lü yıllara dayanıyor ve şehir için önemli birçok binayı bir arada bu meydanda görebilirsiniz. Vatikan’daki Aziz Petrus Bazilikası’ndan da ihtişamlı olması hedefiyle yapımına başlanmış ancak görünce anlayacağınız üzere yarım kalmış San Petronio Bazilikası ve şehrin belediye binası olan Palazzo d’Accursio sizi en çok ilgilendirenler, geri kalanlara da şöyle bi’ göz gezdirirsiniz tabii.

*San Petronio Bazilikası’nın içine herhangi bir ücret ödemeden girip gezebilirsiniz, ancak belli kıyafet kuralları olduğunu hatırlatalım. Kısa şort ya da açık omuzlara sıkıntı çıkarıyorlar ve kıyafetinizi yeterince kapalı bulmazlarsa girişte satılan tek kullanımlık üründen satın almanızı istiyorlar. Karar sizin…..

*Bazilikanın kapısındaki silahlı askerleri görünce anlamlandıramayabilirsiniz, onu da hemen açıklayalım. İçerideki Hz Muhammed’i cehennemde tasvir eden bir fresk olduğu için burası daha önce birtakım saldırılara uğramış, dolayısıyla böyle önlemler almışlar. 

*Piazza Maggiore’de çeşitli etkinlikler de gerçekleştiriliyor, örneğin biz oradayken açık hava sineması etkinliği vardı (genel olarak yazları burada gerçekleştirilen bir şey sanıyoruz) ve büyük bir kalabalık bu tarihi meydanda hep beraber film izlediler, özenilesi….Biz izlemedik çünkü İtalyanca anlamayacağımız aşikardı, ama herhangi bir ücreti yok, anladığınız dilden bir filme denk geliyorsanız gidin izleyin yani. Üstelik bizim denk geldiğimiz etkinliğin açılışını Wes Anderson’ın ta kendisi yaptı ve kişisel tarihimize “Wes Anderson ile tanıştığımız gün” olarak adını altın harflerle yazdırdı, güzen anı, unutulmayacak. (buraya duygulanan emoji koymak isterdim)

Palazzo d’Accursio

Bolonya’ya neden “kızıl şehir” dediklerini anlamak isterseniz şehre tepeden bakmak iyi bir fikir olabilir. Oradan bakınca da anlamıyorsanız bu konuyu salıverin gitsin deriz… Bunun için belediye binası Palazzo d’Accursio’nun saat kulesine çıkmak, aşağıda bahsedeceğimiz diğer tepesine çıkılabilir yere çıkmaktan çok daha iyi bir fikir, çünkü Bolonya turizm ofisi aracılığıyla doğruladığımız üzere diğer kuleye çıkmak gerçekten çileli ve hatta biraz da klostrofobik bir deneyimmiş. 

*Bu noktada işin biraz detayına girmemiz lazım, çünkü buraya çıkmak da en konforlu aktivite sayılmaz. Merdivenleri biraz zorlayıcı, ancak en azından biz oradayken kontrollü bir şekilde belli sayıda insanı gönderdikleri için panik olacağınız bir durum oluşmuyor.  Yani dar ve hobbitler için yapılmış gibi hissettiren bu basamakları büyük kalabalıklarla çıkmıyorsunuz, ne bilelim isterseniz BANANE ABİ ÇATILARINDAN RENGİNDEN diyerek yarı yolda vazgeçebilirsiniz. Zaten gerçekten o kadar gergin bir durum söz konusu değil, yine de ne gibi bir şeyle karşılaşabileceğiniz bilmeniz açısından söz etmeden geçmek istemedik.

*Bu binaya girecek olursanız Municipal Art Collection’ı da gezebilirsiniz, ancak ziyaret edebileceğiniz saatler günden güne farklılık gösteriyor, dolayısıyla şuradan kontrol etmekte fayda var.

Piazza Nettuno

Palazzo d’Accursio ile Palazzo del Podesta arasında kalan noktanın da Piazza Maggiore’nin bir parçası olduğunu düşünebilirsiniz, ancak burası Piazza Nettuno. Zaten Maggiore’ye gidince hepsini bir arada görmüş olacaksınız, ancak yine de tam olarak neye bakmakta olduğunuzu bilmeniz açısından anlatıyoruz. Tahmin edebileceğiniz üzere burası adını tam ortasında bulunan Neptün heykelinden alıyor. 

Two Towers

Bolonya’nın simgeleri olarak kabul edilebilecek Two Towers yani Asinelli ve Garisenda kulelerinin dikkatinizi çekmemesi imkansız, çünkü Garisenda o kadar yamuk, o kadar yamuk ki, “ulan bu İtalyanlar bu kule yamultma işini bilerek mi yapıyor” diye şüphelenmeye bile başlayabilirsiniz. Bizce Pisa’dan da yamuktu, yamuklar yamuğuydu, artık kendi gözünüzle görünce bu kararı hür iradenizle verirsiniz.

Tahmin edebileceğiniz üzere çıkılabilir olan kule daha az eğilmiş olan, yani Asinelli Kulesi. Kendisi aynı zamanda daha yüksek ve şu yukarıda söz ettiğimiz çıkması daha zorlayıcı olan kule. İlla ki tırmanmak isterseniz, ben zirvelere layığım, muasır medeniyetler seviyesinin de üzerine işte tam da burada çıkmak istiyorum diyorsanız o zaman 5 euro verin?? Bize değil, çıkış ücreti o kadar… Ayrıca rezervasyon yapmanız gerekiyor, şuradan o işleri çözebilirsiniz.

Piazza Santa Stefano

Piazza Maggiore ve civar sokaklarında şöyle bir dolanıp şehrin en turistik noktalarına göz atma aktivitesinin ardından tabii ki yine yürüyerek şehrin bir diğer ünlü meydanı olan Piazza Santa Stefano’ya doğru ilerleyebilirsiniz. Meydanda burada bulunan dini yapıları gezmek dışında (Basilica di Santo Stefano yani) özellikle yapılacak pek bir şey yok, güzelliğini takdir edip belki meydandaki kafelerden birine oturarak tadını çıkarsanız bile zaten yeterince güzel ama. Ayrıca şehrin bir başka bölgesine doğru yürürken ve keşif yaparken sizin için bir hedef olabilir.

*Bu meydandaki binalardan birinde sizi izlemekte olan bir şeytan tasviri var, bakalım bulabilecek misiniz….. 

Finestrella di Via Piella

Bolonya’nın en popüler Instagram noktası haline gelmiş bu “pencere”, Canale di Reno’nun bir uzantısı olan Molina Kanalı’na açılıyor ve görüntüden de anlayabileceğiniz üzere bu bölge zaten “Little Venice” olarak anılıyor. Eskiden kanalların etrafını binalar çevrelediği için bu hoş görüntüyü görmek mümkün değilmiş, ancak sonradan bu pencereleri açmışlar ve şimdi geçerken şöyle bi’ bakılabiliyor. Civar sokaklarda dolaşırsanız bunun gibi 1-2 pencereye daha denk geleceksiniz, ama bu en popüler olanı, çünkü pencere açmalı video çekmeye müsait….Bolonya turistik anlamda çok kalabalık bir şehir olmadığı için bu pencereden bakma hedefinize ilerlerken İtalya genelinde karşılaştığınız yoğun kuyruklarda beklemeyeceğinizi söyleyebiliriz. (Umarız ilerleyen dönemlerde bu işler değişmez, en azından siz oradayken?)

Pinacoteca Nazionale di Bologna

Hiç müze gezmeden bir şehirden ayrılmak size göre değilse ve bölgenin önemli sanatçılarını tanımak isterseniz bu müzeyi öncelikleriniz arasına alabilirsiniz. Çok büyük bir müze değil, ancak şehrin en önemli müzesi olarak kabul ediliyor ve sayesinde birçok önemli İtalyan sanatçı öğrendiğimiz için memnunuz.  Müze Pazartesi kapalı, diğer günler saatleri resmi siteden mutlaka kontrol edin çünkü güne göre değişiklik gösteriyor.

*Eğer daha fazla müze gezmek isterseniz şehrin modern sanat müzesi MAMbo’ya da bi’ göz atabilirsiniz, biz vaktimiz sınırlı olduğu için gidemedik ama ilginizi çekebilir diye düşünerek söz etmeden geçmek de istemedik.

Archiginnasio

Uzun yıllardır belediye kütüphanesi olarak kullanılan Archiginnasio şehrin önemli yapılarından biri. Hem görsel olarak çok güzel, hem de dünyanın halen eğitim vermekte olan en eski üniversitesi olan Bologna Üniversitesi’nin eski ana binası olduğu için ayrıca önem taşıyor. Binanın belli bir bölümünü ücretsiz olarak dolaşabiliyorsunuz, ancak “Anatomical Theatre” olarak geçen ve öğrencilerin anatomi dersi aldığı bölümü görmek ücretli. Oraya girmeyecek olsanız bile civarında dolaşacağınız için bizce bu binayı da görmeden geçmeyin. 

*Kısa Kısa

-Eğer çok fazla turistik noktayı ziyaret etmek niyetindeyseniz Bologna Welcome Card işinize yarayabilir, hangi turistik noktaları kapsadığına şuradan bakabilirsiniz.

-Şehir genelinde güneşe/yağmura maruz kalmadan altından yürüyebileceğiniz, ön ve arka cephesi açık, sütunlu açık mekanlarla sık sık karşılaşacaksınız. Bunlara mimari terim olarak “revak” deniliyor-muş ve Bolonya genelinde gerçekten pek çok sokakta bu mimari ile karşılaşacağınız için adını bilmek hoş olur diye düşündük? Çok gezen bilir hanesine bir tik daha atılmıştır. 

Quadrilatero bölgesinde bölgeye özgü yeme içme ürünleri alabileceğiniz, hatta tadabileceğiniz eski bir pazar alanı. Öyle meydan gibi düşünmeyin ama, çeşitli sokaklardan oluşuyor ve belli bir bölümü sadece yayalara açık olduğu için rahat rahat dolaşabiliyorsunuz. Zaten aşağıda orada bulunan 1-2 mekandan söz edeceğiz ama, ismini görünce “burası neresiymiş ya kaçırdık mı acaba” diye düşünmemeniz için bi’ bahsetmeden geçmeyelim dedik.

Bolonya Gezi Rehberi: Bolonya’da Yeme İçme

Yukarıda Emilia-Romagna bölgesinde olduğuna memnun olacağınız şeyler söyleyeceğiz demiştik ya, işte o kısım geldi. Bu bölge bir YEME İÇME CENNETİ dostlar. Tabii bunu deneyimlemek için bölge genelinde dolaşmak daha iyi olacaktır ama, bölgenin nimetlerinden faydalanmak için Bolonya’da olmak da güzel bir başlangıç, çünkü burada hepsini bir arada bulabilirsiniz. Sevdiğiniz, bildiğiniz, her gün tüketseniz sıkılmayacağınız bir sürü şey bu bölgeden çıkma. Mesela? Mesela Parmesan peyniri, balzamik sirke (Modena’dan), Prosciutto (ve çeşitli inanılmaz şarküteri ürünleri), Lasagna alla Bolognese ve Tagliatelle al ragù (dünya genelinde spaghetti Bolonez deyip durduğumuz şeyin orijinali yani). 

Eğer imkanınız varsa Bolonya gezinizi Modena ve Parma gibi yerlerle birleştirerek damak şenlendiren bir geziye çevirebilirsiniz, ama yok biz o kadar kalamayız diyorsanız da merak etmeyin, Bolonya’da zaten güzel şeyler yiyeceksiniz. Bizim şehirde biraz kısa süremiz olduğu için yeme içme konusunda normal performansımızın altında kalmış olsak da aşağıda biraz nereleri deneyebileceğinizden bahsedelim. 

*Kahve için Caffe Terzi favorimiz oldu. Genel olarak İtalya şehirlerinde kahve konusunda gelenekçi oldukları için hem Terzi’de hem de şehirdeki diğer kahvecilerde öyle 3. dalga kahveci tarzı beklemeyin, ama merak etmeyin tabii ki bu kahvenin kötü olacağı anlamına gelmiyor. Burası dışında deneyip de güzel olduğunu düşündüğümüz bir kahveci maalesef çıkmadı. Özellikle başka rehberlerde karşınıza çıkacak Aroma’yı geçinizzz. İlla bir alternatif isterseniz aşağıda kahvaltı için önerdiğimiz Pappare’de de kahve içebilirsiniz.

*Biliyorsunuzdur, İtalyanların öyle uzun uzun, mükellef kahvaltı sofralarına oturma huyu yok, genelde geçiştiriyorlar. O yüzden herhangi bir konuda beklentinizi yükseltebileceğiniz bu cağğğnım ülkede bir tek kahvaltı konusunda çok da heveslenmeyin. Önemi yok, nasıl olsa diğer öğünlerde arayı kapatırız. Sabah bir şeyler tırtıklamak (bunlara kahvaltı diyemeyiz kusura bakmayın) Pappare ve Gamberini birer seçenek olabilir. Özellikle Gamberini hamurişi konusunda şehrin ünlü yerlerinden.

*Gerçekten inanılmaz iyi bir dondurma yemek isterseniz La Sorbetteria Castiglione üşenmeyip gitmeniz gereken yer. Üşenmeyip dediğimize bakmayın, merkezden bi’ 10 dakika yürüme mesafesinde, zaten hala merkezde sayılacağınız bir noktada yer alıyor. Dondurma yemelere doyamıyorsanız Cremeria Santa Stefano da oldukça popüler, belki ona da bi’ şans vermek istersiniz. Çok fazla dondurma yemek diye bir şey olmadığına göre aklınıza estikçe yemenizi öneririz….

*Şarküteri ürünleri için net favorimiz Solumeria Simoni. Turistik bir yer, ancak bizce bunun hiçbir önemi yok, neticede biz de turist değil miyiz kardeşim? Ortaya bir şarküteri&peynir tabağı, yanına birer kadeh şarap, sizden güzeli yok…..Porsiyonlar oldukça büyük bu arada onu da söylemiş olalım, gider akşam yemeğinden önce yiyip tıkanırsınız falan, stratejik planlamak lazım yemek işi şakaya gelmez!!1!  Yakınlardaki Tamburini de en az Simoni kadar seviliyor, ancak bizce ilk tercihiniz kesinlikle Simoni olsun. 

*Olur da geç saatte (geç derken 23:30’a kadar) bir acıkma durumu yaşarsanız Berbere’de birer pizza atabilirsiniz. Pizzalarının inanılmaz olduğunu düşündük desek abartmış oluruz, ama kötü de değildi. Yine de neden bu kadar övüldüğünü anlamak güç, İtalya’da değil misiniz siz kardeşim, burada pizza konusunda beklentinizi yüksek tutmayacaksınız da nerede tutacaksınız??

*Şehirde 2 akşamımız olduğu için iki mekan deneyebildik, biri tuttu, biri tutmadı. Trattoria La Montanara’da yediğimiz her şey çok lezzetliydi, üstelik ortam olarak da tam olarak İtalya’dan beklediğinizi veriyor. Yukarıda söz ettiğimiz lokal lezzetlerin hepsini burada deneyebilirsiniz, dolayısıyla mutlaka listeye alın. Diğer denediğimiz yeri pek de tutmadık, ama çok popüler olduğu için söz etmeden geçmeyelim, çünkü bize ihanet edip başka bloglarda dolanırken mutlaka karşınıza çıkacaktır; Osteria dell’Orsa. Esnaf lokantası tadında, önünden sırası eksik olmayan, hızlıca (İtalyanlar ne kadar hızlı olabilirse tabii) yiyip kalkacağınız bir yer. Çok kötü gibi de düşünmeyin bu arada, sadece daha özellikli şeyler yemek istiyorsanız diğerine öncelik verin. Vaktimiz kalmadığı için deneyemediğimiz Trattoria di Via Serra da bir diğer seçeneğiniz olabilir.

*Kokteyl için favorimiz Ruggine oldu. Doğruyu söylemek gerekirse bunun dışında pek kokteyl arayışına girmedik çünkü İtalyan şarapları…..Ayrıca herkesin sürekli olarak Aperol tüketiyor olmasına uyum sağlamamak da elde değil. Ruggine’de her türlü kokteyle ulaşabilirsiniz, tabii yer bulursanız. 

*Marcato delle Erbe ile pek çok rehberde karşılaşabilir ve cıvıl cıvıl, bi oradan bi buradan bir şeyley alıp yediğiniz, Avrupa’da sık karşılaşılan o “mercado” konseptli yerlerden diye düşünebilirsiniz, ancak biz gittiğimizde pek de o tatta değildi. Yani dümdüz meyve sebze satan yerler açıktı ama geri kalan çoğu yer ya kapalı ya da bomboştu. Dolayısıyla sınırlı süreniz varsa buraya öncelik vermemenizi önerebiliriz. Belki dönemsel bir şeydir, yine de uyarmak istedik.

*Bolonya Gezi Rehberi kapanışı olarak ufak bir hatırlatma bırakalım; mekanların açık olduğu saatlere ve günlere mutlaka dikkat edin. Beklemediğiniz günlerde ve saatlerde kapalı olabiliyorlar, mutlaka denemek istediğiniz bir yerin kapalı olduğu saatlere denk gelip kaçırmanızı istemeyiz.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir