Hatay gezisi…Gerginliklerle dolu, IMDB’de 8.1 alacak bir gezi…Bütün gezi diken üstünde, endişe içinde, tedirginliklerle dolu geçti. Şurada geçen 3 günün 2 dakikasında huzur bulamadık, sürekli bir hesap, sürekli bir planlama… Neden? Çünkü korktuk. DOYARIZ DİYE KORKTUK. Ya doyarsak da bir yemek az denersek, ya doyarsak ve bir lezzetten eksik kalırsak, ya son bir künefe daha yiyemezsek diye korktuk…O zamanlar bilmiyorduk ki Hatay’da son künefe diye bir şey yoktur, her zaman bir sonraki künefe ihtimali vardır ve en güzel künefe henüz yenmemiş olandır… Son zamanlarda yaptığımız en yemek odaklı, sizlere en çok “abi durun artık bu yaptığınız normal değil” dedirten geziden çok şükür alnımızın akıyla çıktık. Şu an kilo değil, KÜLO almış bir biçimde ekran başında otururken dönüp de geriye baktığımızda hiçbir pişmanlığımız yok, yine olsa yine öyle yeriz, bizi yarı yolda bırakmadığın için teşekkürler sevgili midemiz…
Tabii ki Hatay gibi bir şehri sadece yemek ile özdeşleştirmek olmaz, burası aynı zamanda Türkiye sınırları içindeki en eski yerleşim yerlerinden biri. Yapılan araştırmalarda elde edilen bulgular şehrin tarihinin M.Ö 100000 yılına kadar dayandığını gösteriyor, AKLI ALMIYOR İNSANIN. O sebeple yediğinize içtiğiniz önem verdiğiniz kadar gezip gördüğünüzü de ciddiye alın, kısa zamanınız varsa bile en azından şu Hatay Arkeoloji Müzesi’ne olması gerektiği kadar zaman ayırın, o kısmı aşağıda detaylandıracağız zaten.
Hatay Gezi Rehberi: Hatay’a Ne Zaman Gidilir?
Hataylı takipçilerimizden gelen mesajlardan ve şehrin konumundan da anladığımız üzere Hatay yazın çok sıcak oluyor. Dolayısıyla öyle şehir keşfi yapayım, dağ bayır gezeyim, e bir de yarın yokmuşçasına yemek yiyeyim diyorsanız (çünkü sıcakta o kadar yemek yenmiyor, bunlar hep strateji) Hatay’a mümkünse bahar aylarında gidin. Biz Hatay’ı Mart ayının sonlarında bir vakit ziyaret ettik ve hava gündüz 22-23 derecelerdeyken akşamları 9-10 derecelere kadar düştü. Yani gündüz gezip tozmaya gayet elverişli bir hava varken, akşamları bayağı üşüdük. Bavulunuzu yaparken de ona göre düşünün, gündüz sıcak olsa bile akşam pis bir soğuk olabiliyor, sonra mevsimle hiç ilgisi olmayan kıyafetlerle ortalıkta dolaşan bloggerlar gibi kalmayın, üstünüze başınıza akşam için bir tık daha kalın bir şeyler almayı ihmal etmeyin.
Hatay Gezi Rehberi: Hatay’da Nerede Kalınır?
Hatay genelinde gezmek isteyeceğiniz ve Antakya’dan uzaklaşmanızı gerektirecek bir takım noktalar olsa da gerek turistik noktaları, gerek yeme içme noktalarını baz alacak olursak bu gezi boyunca en çok Antakya ve civarında zaman geçireceksiniz. Dolayısıyla konaklama için Antakya doğru bir tercih olacaktır. Ancak aşağıda detaylandıracağımız Hatay’da gezilecek yerler listesini eksiksiz olarak yerine getirecekseniz ve Antakya’da kalıyorsanız çok yüksek ihtimalle araba kiralamanız gerekecek, o kısmı bir sonraki maddede çözeriz. Biz 1 gece İskenderun’da, 1 gece Antakya’da konaklayarak aradaki mesafeyi gidip gelme sorununu çözdük ve mantıklı bir çözüm getirdiğimizi düşünüyoruz. Böylece İskenderun tarafında da günbatımı&rakı olayına girişebildik, Antakya’ya geri dönme derdimiz ortadan kalktı falan. Otel olarak Antakya’da Kavinn Butik Otel’de, İskenderun’da ise başka seçeneklerimiz olsa da o hafta pek çok otel dolu olduğu için Ramada’da kaldık. Kavinn Butik Otel’de konaklama imkanınız olmazsa bile gidip mutlaka avlusunu görün, tam fotoğraflıktı.
*Antakya içindeki Kavinn Butik Otel tarzı otantik yerlerde kalacaksanız bazı noktalara arabayla girilemiyor, ama ana caddeye çok da mesafeli olmadıkları için bavulunuzla aralara girmek çok da zorlu değil.
Hatay Gezi Rehberi: Hatay’da Ulaşım & Araba Kiralama
Hatay’da ulaşım meselesini değerlendirirken aslında nasıl bir gezi planladığınızı göz önünde bulundurmak gerekiyor. Çünkü Antakya içinde arabanız olmadan hareket etmek çok da zor değil, eğer sadece Antakya’yı dolaşacağınız kısa bir hafta sonu gezisi planladıysanız arabasız idare edilir, 2 günlük gezi için bir de araba kiralama derdine girmeye gerek yok. Ancak Antakya’nın dışına çıkıp aşağıda söz edeceğimiz diğer yerleri görecekseniz araba kiralamak mantıklı oluyor, çünkü bazı noktalara arabasız ulaşım pek de kolay/mümkün değil.
*Hatay Havaalanı’ndan merkeze ulaşım için Havaş’ı kullanabilirsiniz. Antakya ve İskenderun’a seferleri var, güzergah ve saatlere şuradan bakabilirsiniz.
*Gerek havaalanında gerek şehir içinde taksi kullanırken dikkatli olmanızı öneririz, taksicilerin kurnazlık kovalaması çok da şaşılan bir durum değil, pek çok kişinin başına gelmiş. Bizim başımıza taksimetreyi açmayı unutmuş gibi yapmaları formunda geldi, hatırlatınca da “zaten belli ne yazacağı” gibi saçma bir açıklama yaptılar, özetle dikkatli olun.
*Biz aracımızı dönem itibariyle bulabildiğimiz en uygun fiyatlı yerden kiraladığımız için özellikle bir yer önermeyeceğiz, siz de bi’ araştırırsınız. Kredi kartınızın, telefon operatörünüzün kampanyaları olup olmadığını mutlaka kontrol edin, bir şeyler çıkıyor.
Hatay Gezi Rehberi: Hatay’da Gezilecek Yerler
Hatay’da gezilecek yerler konusunda o kadar da iddialı sayılmayız. Yani şehrin görülmedik yerini bırakmadık, x yer bu rehberde yoksa o zaman o yer komple yoktur gibi bir iddiamız yok. Çünkü biz Hatay gezimizi yazının girişinden de anlayacağınız üzere büyük ölçüde yemek üzerine kurmuştuk, yanımızda götürdüğümüz kıyafetleri bile genişleme payı olanlardan seçtik, öyle bir kararlılık sdfs. O sebeple bir Hatay uzmanı olmak falan istiyorsanız ek kaynaklardan destek almanızı öneririz, bizim aşağıda yazacaklarımız 2-3 günlük bir Hatay gezisinde görebileceğiniz turistik noktalar üzerine kurulu, diğer rehberlerimizde olduğu gibi çok fazla alternatif nokta içermiyor yani. Alışkın olduğunuz OitheBlog tarzından bir tık daha farklı bir rehber olunca baştan bi’ uyaralım dedik.
Antakya Sokakları
Bu her rehberde karşınıza çıkacak “Antakya sokaklarını gezin….” deyip geçilen mesele aslına bakarsanız biraz bulanık. Çünkü son derece dürüst davranacak olursak Antakya sokaklarının öyle offf çok güzel abii dedirten bir havası yok, bizce Hatay genel olarak bazı noktalar hariç pek de göze hitap eden bir şehir değil, burayı başka yönleri ile sevecek, başka sebeplerden özleyeceksiniz. O sebeple tabii ki sokakları dolaşın, ancak öyle çok büyük bir beklentiyle değil de, şehri, yöreyi tanımak adına dolaşın. Zaten aşağıda anlatacağımız bazı noktalara yürürken sokakları da dolaşmış olacaksınız, onların ötesinde bir nokta ile şahsen biz karşılaşmış değiliz.
*Bizce Antakya sokaklarını dolaşmanın en güzel tarafı beklenmedik noktalardan karşımıza avlular çıkıp durmasıydı. Bunun sizin de hoşunuza gideceğini tahmin ederek özellikle Zenginler Mahallesi’nde (isme bak aşırı net, valla bizim yakıştırmamız değil sdfs) Gazi Paşa Caddesi üzerinde yürüyecek olursanız hem karşınıza birçok avlu çıkacak, hem de bizce görsel olarak en güzel cadde burasıydı.
Uzun Çarşı
Anadolu’nun pek çok şehrinde karşılaşabileceğiniz o klasik çarşılardan tabii ki Hatay’da da var, üstelik İpek Yolu üzerinde olması sebebiyle tarihi de bayağı eskilere dayanan bir çarşı. Özellikle cami – kilise – havra üçgeni arasında bir noktada kalıyor olması sebebiyle Antakya’nın en turistik yerlerinden biri diyebiliriz. Görsel olarak otantik sayılabilir ama, içeride kurutulmuş patlıcanların yanında Kylie Lip Kit satıldığını görünce biraz büyüsü kaçıyor tabii sdfs. Yine de evinize Hatay’a özgü şeyler almak (yeme içme odaklı şeyleri de kast ediyoruz), hediyelik eşya bakmak falan isterseniz Uzun Çarşı’da bakınabilirsiniz. Yine Uzun Çarşı’nın bir parçası sayılabilecek Kurşunlu Han’a da’ bi kafa uzatırsınız, burası Antakya’daki hanlar içinde en eski olanı.
Habib-i Neccar Camisi
638 yılında, Hatay Arapların elindeyken inşa edilen ve Türkiye sınırlarındaki ilk cami olarak kabul edilen Habib-i Neccar Camii, eski bir tapınağın yerine yapılmış. Bir dönem bölge Hristiyanların hakimiyetine geçince kilise olmuş, sonra tekrar camiye çevrilmiş, Osmanlı döneminde bir takım eklemeler yapılmış falan derken günümüzdeki halini almış. Yalnızca dışarıdan görmekle kalmayıp avlusuna girecek olursanız güzel fotoğraflar da yakalayabilirsiniz, aklınızda bulunsun.
Hatay Arkeoloji Müzesi
Hatay gezimiz boyunca gezdiğimiz yerler içerisinde bizi en çok etkileyen, en gururlandığımız, en ULAN BİZİM DE BÖYLE MÜZELERİMİZ VAR BE OH diye bağırtan yer kesinlikle Hatay Arkeoloji Müzesi oldu. Türkiye genelinde gördüğümüz en iyi müzelerden biri olan Hatay Arkeoloji Müzesi, oldukça büyük bir müze olduğu için bizce buraya uzunca bir zaman ayırmanız gerekir. İçerisi çağlara/dönemlere göre farklı farklı bölümlere ayrılmış ve her biri son derece detaylı biçimde anlatılıyor. Özellikle mozaiklerin yer aldığı bölümden bayağı etkileneceğinizi düşünüyoruz, mutlaka ziyaret edin.
*Kendisine “tarihteki ilk ayyaş” adını verdiğimiz, elinde şarap kasesi, yanında şarap testisi ve ekmek olan iskelet mozaiğini gözden kaçırmayın. Üzerinde şöyle yazıyormuş: Neşeli ol, hayatını yaşa! İzindeyiz reis.
*Müze kart geçiyor, kart yoksa 20 TL. Müze her gün açıktı, Pazartesi kapalıdır diye düşünmeyin yani, biz Pazartesi gittik mesela.
Saint Pierre Kilisesi
Saint Pierre Kilisesi Hatay genelinde en çok yabancı turisti bir arada gördüğümüz nokta olarak kişisel tarihimize geçti. İlk gittiğimizde bomboştu, dedik kimse mi merak etmiyor yahu, sonrasında koca koca turist grupları otobüsler ile buraya akın ettiler. Hristiyanlığın en eski kiliselerinden biri olduğu için bu anlamda da önem taşıyan, hatta hac yeri kabul edilen ve bu sebeple yabancı turistleri de çeken Saint Pierre kayaların içine oyulmuş, küçük bir kilise. Daha doğrusu bir mağara ve kiliseye çevrilmiş şeklinde betimlemek daha doğru olur. Şehrin 2 km kadar dışında, tepede bir noktada kalıyor, vaktiniz olursa gidip görebilirsiniz.
*Girişte Müze Kart geçiyor, kartınız yoksa 20 TL.
*Hemen bu kilisenin kapısının oradan sola, dağa bayıra doğru çıkan bir patika göreceksiniz. O yol Kharon Kabartması’na doğru gidiyor (hani şu mitolojideki Cehennem kayıkçısı) ancak hem yürüyüş yolu kötü, hem de kabartma yakından pek de iyi seçilebilen bir durumda değil, biraz fazla zarar görmüş. Beklentinizi çok yükseltmeden gidip bir bakılabilir. Yolu anlayamadıysanız kilisenin girişindekilere sorun, onlar tarif ederler.
Vakıflı Köyü
Musa Dağı eteklerindeki Hıdırbey Vadisi’nin (Hıdırbey Köyü de bu civarda, oraya gitmedik) devamında yer alan Vakıflı Köyü Türkiye’nin tek/son Ermeni köyü olarak biliniyor. Aslında çok büyük bir köy değil, biraz da yayılmış durumda, o sebeple öyle pek de sokak sokak gezebileceğiniz, aylaklık edebileceğiniz bir köy değil. Köye ulaştığınızda karşınıza önce Vakıflı Köyü Çay Bahçesi ve köyde yetişen organik ürünlerin satıldığı bir nokta, 300 metre kadar sonrasında da bir zamanlar ipek fabrikası olan ama 1875 yılında kiliseye çeviren Vakıflı Kilisesi çıkıyor. Köy, özellikle bizim gittiğimiz dönemlerde (Mart sonu mesela) portakal ağaçları arasında oldukça şirin görünse de çok fazla aktivitede bulunabileceğiniz bir köy değil, belki yol üzerinde uğrayıp bi’ çaylarını içebilir, organik ürünlerden alabilirsiniz. Buralı bir takipçimizden duyduğumuza göre şayet Paskalya döneminde Hatay’a gidecek olursanız o dönemde köyde güzel bir sofra kuruluyor, yerel yemekler yapılıyor, daha tatlı ve canlı bir ortam oluyormuş, işte o zaman kesin gidilir!
*Vakıflı Köyü’nün hikayesini merak ederseniz şurada güzel bir yazı var, oraya göz atabilirsiniz.
Titus Tüneli ve Beşikli Mağarası
Titus Tüneli’nin hikayesi bi’ enteresan. Roma İmparatoru Vespasian, o dönemde sel ve taşkınlardan korunmak için akıntıların yönünü değiştirebilecek bir tünelin yapılmasını emretmiş ve kölelere 7 metre yüksekliğinde, 1380 metre uzunluğunda bir tünel yaptırmış. Günümüzde bu tüneli dolaşabiliyorsunuz, ancak bizce gitmeden önce bilmeniz gereken bir takım şeyler var:
*En önemli nokta, buraya haftasonu gitmemek. Özellikle güneşli bir pazar günü gidecek olursanız buranın inanılmaz kalabalık, kaotik, böyle piknik yeri terk bir halde olduğuna şahit oluyorsunuz ve inanın adım atmak mümkün olmuyor. Bir yerde çocuklar koşturuyor, bir yandan herkes fotoğraf çekme derdinde, bir yandan ALİ KEMAAALLL KOŞMA EVLADIIIMM çığlıkları falan sdfsd. İmkanınız varsa hafta sonu gitmeyin.
*Titus Tüneli’ne ulaşmak için biraz yürümeniz, yol katetmeniz ve ardından belli bir noktada suların içinden falan geçmeniz gerekiyor. Bizim orada bulunduğumuz süre içinde tünelin içlerine doğru ilerlemek için cebelleşirken dengesini kaybedip düşen en az 5-6 kişi oldu. İzlemesi komik ama başınıza gelirse hiç de komik değil sdfs. O sebeple ona göre bir ayakkabı giyip gitseniz, ne bilelim mesela uzun paçalı bir pantolon falan giymeseniz iyi edersiniz.
*Kayalara oyulmuş bir mezar kompleksi olan Beşikli Mağara’ya da Titus’a ulaştığınız şekilde gidiyorsunuz. Bir noktada tabelalar sizi yönlendiriyor, bir tarafa yürürseniz Titus’un daha ilerleyen noktalarına giriyorsunuz, sağa doğru gidecek olursanız ise Beşikli Mağara’ya.
İskenderun
İskenderun Antakya’ya uzak kaldığı için ve hafta sonu gezginleri tarafından es geçildiği için biraz geri planda kalmış gibi görünse de bizde Hatay’ın en yaşanılası yeriymiş izlenimi yarattı. Böyle bi’ minik İzmir, hatta akşam üstü saatlerinde bi’ günbatımının da etkisiyle bi’ California terk haller falan, hayırdır İskenderun, kime bu şovlar? Bizi kazandın…..İskenderun genelinde öyle özellikle şurayı gezin burayı görün diyeceğimiz net bir yer yok. Şayet ilginizi çekiyorsa Deniz Müzesi var, belki oraya uğranabilir. Bize kalırsa buranın tadı günbatımı saatlerinde sahile gidip aylaklık edince çıkıyor. Sonrasında da hemen yakınınızda kalacak Petek Pastanesi’ne doğru gidersiniz, o kısmı aşağıda detaylandıracağız, detaylandırmadan olmaz çünkü bizce İzmir – Reyhan Pastanesi ile kapışacak güzellikte bir pastaneydi, yüzzzde yüz gitmeniz lazım!
Gidemediklerimiz: Zamanımız yetmediği için Arsuz, Batıayaz Yaylası ve Harbiye tarafını keşfedemedik, eğer vaktiniz varsa belki oralara da bi’ göz atmak istersiniz diye bildiğimizi esirgemeyelim dedik. Bir de eğer yazın gidecek olursanız Karamağara’nın suyu harika görünüyor, yüzmek için nasıldır bilmiyoruz ama (gerçi dalış için de tercih edildiğine göre demek güzel), Kaputaş Plajı Hatay şubesi görüntüsü ile bizce araştırmaya değer gibi.
Hatay Gezi Rehberi: Hatay’da Ne Yenir & Hatay Gurme Rehberi
Geldik Hatay Gezi Rehberi yazımızın en kritik kısmına. O pantolonun en üst düğmesi açılacak arkadaşlar, hiç boşuna kastırmayın, bu öyle bir gezi. Yedikçe yiyecek, zamanınızı yemeğe göre planlayacak, birini yerken öbürünün hayalini kuracak, boşlukları künefe ile dolduracaksınız. O yüzden eğer kısıtlı zamanınız varsa ve çok şey denemek istiyorsanız bizce gittiğiniz yerlerde öyle devasa porsiyonlar yemek yerine az yemek söyleyip birkaç alternatif deneyebilecek yer bırakın. Stratejik davranmanız, uyanık olmanız, gözünüze kestirdiğiniz ilk boş masaya sandalye kapmacada oynuyormuşçasına agresif bir tutumla oturmanız lazım, bu gezi de öyle bir gezi, adamı çizgisinden çıkarır……
Ali Mürdün’ün Yeri
Hadi konuya favorilerimizden biri ile girelim; Ali Mürdün’ün yeri. Hatay’a ve civarına özgü bir sürü yemeği tek bir sofrada görmek isterseniz Ali Usta’nın mekanına kesinlikle gitmeniz lazım, çünkü gerçekten bir Hataylı’nın evine gidip de yemişsiniz gibi bir lezzet karşınıza çıkacak. Ama öyle hop diye gidemiyorsunuz, çünkü Ali Usta her yemeği kendi hazırladığı için her şey belli bir saatte bitiyor, o yüzden en iyisi elinizi çabuk tutup mümkünse öğlen 12:00 gibi orada olmak. Öyle 14:00 sularına falan kalırsanız avcunuzu yalarsınız valla, bu yola baş koymanız lazım.
Yer bulup da oturmayı başarırsanız önünüze çeşit çeşit yemek gelecek. Ekşi aşı çorbası (içinde ayva var), lahana dolması, oruk, cevizli biber, tavuklu pilav, aşur, sakız murcu şeklinde uzayıp giden koca bir listeden bahsediyoruz, karnınız DEV doyacak. Üstüne gelen krem karamel ve Ali Usta’nın üstüne köpük sürüp bize resmen elleriyle yedirdiği kerebiçe de bayıldık. Gördüğünüz gibi ALİ USTA FAN CLUB açmaya çok yakınız, o yüzden Ali Mürdün’ün yeri bizce Hatay gurme gezinizin garanti uğranacak noktalarından biri olmalı.
*Fevzi Çakmak Mahallesi, Hastane Caddesi No: 49
Dönerci Tacettin Usta
Bir diğer efsane ile devam edelim, Dönerci Tacettin Usta. Şimdii, bir kere Antakya döneri diye bir gerçek var, önce ondan bahsetmek gerekiyor. Çünkü Antakya döneri öyle bildiğimiz döner gibi değil, mevzusu farklı. Buranın döneri soslu döner, içine soğanı da basıyorlar, e biraz acı da oluyor. Seversiniz sevmezsiniz bilemeyiz, dönerde gelenekçiyseniz sizlik olmayabilir, ama biz biraz tantuni havası aldığımız için bayağı bayıla bayıla yedik ve bizce bu işin Antakya’daki ustası da kesinlikle Tacettin Usta.
Tacettin Usta’da öğle vakti gidip şak diye boş masanın birine oturmak mümkün değil. Ya arayıp, ya önünden geçerken uğrayıp sıraya girmeniz gerekiyor. Saat 12:00’de gidersiniz, 13:30’a yer var derler, şaşırmayın, seveni çok. (o arayı doldurmak için öbür dönercilerden denersiniz biz öyle yaptık sdfsd) Neticede bize kalırsa Antakya’da yiyebileceğiniz en iyi dönerlerden birini burada yiyeceksiniz, o yüzden o beklemeye değer. Bu arada Tacettin Usta uzaktan bakınca böyle bi’ sert mizaçlı, bi’ “ustaya yanaşırsam suratıma tokadı basacak galiba” gibi dursa da konuşunca çok kibar, güleryüzlü biri, hani gidip izlemek, belki video falan çekmek isterseniz çekinmeyin.
*Tacettin Usta’ya alternatif olarak bize en çok Mısırlı Döner önerildi. Bizce orası da iyiydi, ancak yine de Tacettin Usta zirveydi, ikisini birden deneyip kararınızı verirsiniz artık.
Humusçu İbrahim Usta
Zirvedeyiz canım, sesini duyamıyoruz……Bu sefer de humus konusunda zirveden ilerliyoruz, gerçekten şu güne dek yediğimiz humuslar humus değil, HUMUSUMTRAKMIŞ, HUMUSTAN HALLİCEYMİŞ. Ben bu zamana kadar humusu o kadar da sevmediğimi iddia ederdim, meğer böylesini yemediğim içinmiş. O yüzden şayet o kadar da büyük bir humus sevdalısı değilseniz bile bizce Humusçu İbrahim Usta’ya uğramadan büyük konuşmayın. Vegan dostlar, valla burası tam sizlik yer he, yaşadınız.
İbrahim Usta acayip konuşkan. Bir şey mi merak ettiniz, sorun uzun uzun anlatsın, hiç daralmıyor bunalmıyor. Biz mekana gittiğimizde kendisi birkaç gün önce İtalya’dan yeni dönmüştü, orada bir gastronomi konferansına katılmış, humus konusunda şov yapmış da dönmüş, bayrakları astırmıştı. Baktık biz konuya ilgiliyiz, çok soru soruyoruz, oturun dedi, ben size ne yemeniz gerekiyorsa yağdıracağım, o sırada da anlatırım.
E tabi adabı vardır Antakya’da humus yemenin, öyle kafanıza göre gitmek yok. Mesela burada humusu sabah kahvaltıda yemek gayet sıradan bir durum, o yüzden yadırgamayın, siz de sabah gidin. Biz 9:30 gibi gittiğimizde mekan doluydu, herkes ya orada oturmuş yiyor ya kahvaltı sofrası için paket yaptırıyordu. Üstelik burada öyle sadece dümdüz humus da yenmiyor, sarımsaklı humus var, bakla ezmesi var, cevizli biber var, allah ne verdiyse. Zaten kremamsı kıvamda olan bu yemeklerin üstüne tahin ve zeytinyağını gezdirip yanına da dağ gibi ekmekle ev yapımı turşuyu bastılar mı sabah 10:00’da rakı içesiniz geliyor, durum çok fena. Bizce abartıyor muyuz demeyin, hepsinden söyleyin, doyacak gibi olursanız ekmeksiz götürürsünüz, hadi afiyetler!
*Antakya genelinde şanı yürümüş bir diğer humusçu da Humusçu Nedim, eğer kıyaslamak isterseniz orayı da deneyebilirsiniz.
Pöç Kasabı & Tugay Kasabı
Ohoo, daha işimiz uzun, söz konusu Hatay mutfağı oldu mu ana başlıklar bitmek bilmiyor, o yüzden diyoruz size şu gittiğiniz yerlerde her şeyi yarım porsiyon söyleyip bölüşün diye. Bu sefer konumuz tepsi kebabı. Denemek için yerlisi tarafından önerilen iki yer var, biri Pöç Kasabı, diğeri Tugay Kasabı. Biz zamanımız kalmadığı için Tugay Kasabı’na yetişemedik, ama acayip aklımız kaldı. Pöç’te yedik, beğendik, ama kıyaslama imkanımız olacak bir başka versiyonunu deneyemediğimiz için en iyisi midir onu bilemeyiz.
Petek Pastanesi
Hayatımıza girmez olaydın be Petek Pastanesi, gelip de bitanemiz olmaya ne hakkın var? (bu berbat şarkı sözünün aklımızdan çıkmaması skandalı…) Hatay’da yediğimiz en güzel tatlıları komple Petek Pastanesi’nde yedik, künefesinden fıstıklı suflesinde, adını bilmediğimiz hindistan cevizli krema dolgulu topçuklardan hurmalı kömbesine her şeyinin hastasıyız, hala acıktıkça aklımıza düşüyor. İskenderun’a gitmeye üşendiyseniz Petek Pastanesi’nin burada olduğunu aklınıza getirin ve poponuzu kaldırın, çok iyiydi.
Çınaraltı Künefe Yusuf Usta’nın Yeri
Hazır künefeden konuyu açmışken Antakya’da yiyebileceğiniz en iyi künefeden de bahsetmeden geçmeyelim. Belki Instagram’da denk gelmişsinizdir, hani şu tepside künefeyi havada çevirdikleri şovlu videolar var ya, işte burası tam olarak orası. Ama sırf şov değiller tabii, hakikaten çok lezzetli künefe yapıyorlar. Yalnız Hatay genelinde künefe yerken beklentinizin doğru olması adına şu detayı da eklemeden geçmeyelim; Hatay’da künefe İstanbul’dakiler kadar tatlı ve şerbetli değil, şekeri az, peyniri bol yapılıyor.
Özetle İskenderun’da Petek’te, Antakya’da burada künefe yemeden olmaz. Yalnız dikkat edin, etrafta birkaç farklı künefeci daha var, burası diye karıştırıp yanlış yere oturmayın, oturmadan özellikle Yusuf Usta olup olmadığını sorun.
*Künefe için deneyebileceğiniz birkaç önerilen yeri daha şöyle bırakalım: Meclis Künefe ve Bizim Künefe.
Sahil Restoran
İskenderun tarafında rakı-balık-meze triosuna kapılmak isterseniz Sahil Restoran’ı tercih edebilirsiniz. Özellikle güzel bir havaya denk gelirseniz ya da günbatımı saatlerinde gidecek olursanız deniz kenarında olduğu için bayağı keyifli oluyor. Ayrıca mezeleri lezzetliydi, bizim favorimiz öyle bildiğimiz klasik sıcak haliyle değil de meze olarak servis edilen Ali Nazik oldu, ama başka değişik mezeler de vardı, en iyisi gitmişken ne var ne yok bi’ sorun.
Hatay Gezi Rehberi: Kısa Kısa…
*Kahve için iki alternatif bulduk; İskenderun’da hem bisiklet tamir edilen hem de kahve dükkanı olan tatlı konseptli All Ride Bike Coffee ve Antakya’da direkt kahve ihtiyacınızı gidermeye yönelik kendini küçük işlevi büyük mekan Kahve Gurusu.
*Anadolu Restoran’da künefe ve peynir tatlısı denedik, künefe lezzetliydi, ancak peynir tatlısı pek bize hitap etmedi. Bir tatlı için biraz fazla peynir içeriyordu sanki, biz ki her şeyi 2 dakikada götüren insanlar bunu ağır geldi diye yiyemedik. Bir şey bize ağır geliyorsa bilin ki gerçekten ağırdır…
*Affan Kahvesi’nin meşhur tatlısı Haytalı’yı denedik, ama sevenlerinden özür dileyerek sevmedik. Nedir bu haytalı diyecek olursanız altı muhallebi, üstü dondurma, o pembe rengi ise üstüne gıda boyası içeren gül suyu dökmelerinden kaynaklanıyor.
*Salah Kebap ve Avlu Restoran’ı denemeye vaktimiz kalmadı, belki denemek istersiniz diye yazdık gitti.