Türkiye’de sosyal hayatın küçük çaplı çöküşünden ötürü daha fazla izleyecek şey peşinde koşan, alternatif arayışlara giren bir tek biz miyiz bilmiyoruz ama, şayet yalnız değilsek ve henüz “ En İyi İskandinav Dizileri ” listelerine sızmadıysanız bu listemiz sizi bayağı mutlu edecek. Merak etmeyin, hepsini sonuna kadar izlemiş olmasak da oturup hiç izlemeden yazmadık tabii ki, etraftan rastgele dizi adı toplamadık yani. OitheBlog öyle şeyler yapmaz, rica ederiz….
Bizim İskandinav dizilerine girişmemizin temel sebebi söz konusu ülkelerdeki yaşam koşullarını, hayatın akışını, en basit detayları bile bayağı merak ediyor oluşumuz. Bunun 1 hafta gidip görmekle anlaşılamayacak bir şey olduğunu düşündüğümüz için edebiyat, sinema, müzik şeklinde her koldan içlerine sızmış durumdayız ve bu sırada da bol bol keşifte bulunuyoruz tabii. Bu da işin dizi kısmı işte. Bu “adamların hiç derdi yok ya…” diye nitelendirip durduğumuz ülkelerde ne gibi toplumsal problemler yaşanabildiğini, ne gibi bireysel sıkıntıların ortaya çıkabildiğini, “bir toplumun refah seviyesinin diğerlerine kıyasla çok daha yüksek kabul edilmesinin = hiçbir problem olmadan yaşamak” anlamına gelmediğini gözlemek açısından da aslında beklenmedik bir şekilde bayağı etkili oluyor. Tabii ki hepsi belli işleri aşıp, alıp yürümüş toplumlar olarak kabul edilebilir ancak yine de konunun detaylarına inmeden herhangi bir ülkeye ütopik yaklaşmanın doğru olmadığı sonucuna sırf bu dizileri izleyerek bile varabilirsiniz bizce. Tabii ki size “bu dizileri yalnızca sosyolojik tespitlerde bulunmak için izliyoruz, yoksa biz evde hep belgesel izleriz…….” ayağı yapmayacağız ancak İskandinav dizilerine başlama sebebimizin kökeni hakikaten o meraka dayanıyor. Neyse, artık ne sebepten İskandinav dizilerine saracak noktaya gelirsiniz bilemiyoruz ama artık konuya dönelim: Karşınızda OitheBlog’dan En İyi İskandinav Dizileri!
Bron/Broen
Kaliteli dizi arayan, birbirine benzeyen abuk subuk polisiye dizilerden bunalan, “hey dostum sakin ol tamam mı anlaşabiliriz” diyaloglarına maruz kalmaktan içi çürüyenler, size müthiş bir öneriyle geliyoruz: Bron/Broen! Yani? The Bridge. Yani? Köprü. (Türkçe olunca hiç havalı olmadı niyeyse) Dizimiz Kopenhag ve Malmö’yü birbirine bağlayan meşhur Oresund Köprüsü üzerinde bir cinayet işlenmesi ile başlıyor. İşin enteresan tarafı öldürülen kişi köprünün üzerinde yer alan sınır çizgisinin (evet sınırlarının o şekilde olmasına şaşırabilirsiniz) tam ortasında bırakıldığı için hem Danimarka’nın hem de İsveç’in ortak sorununa dönüşüyor ve bu cinayeti birlikte çözmeye başlamak durumunda kalıyorlar. Dizinin adının hem Danca hem de İsveççe olmasının temel sebeplerinden biri de bu. Sonradan işler çok daha çetrefilli bir hal alıyor tabii, zira senaryo son derece zekice kurgulanmış, ancak spoiler vermemek adına oralara giremiyoruz. Özetle kesinlikle önerdiğimiz, her bölümü 1 saat civarı olmasına rağmen “bir tane daha izleyelim” noktasına geldiğimiz şahane bir iş, bizce İskandinav dizileri serüveninize girizgahı bu diziyle yapabilirsiniz.
Forbrydelsen (The Killing)
Hem Amerikan hem de Danimarka versiyonunu bulabileceğiniz bir dizi ile karşı karşıyayız. Amerikan versiyonu Danimarka versiyonunu olduğu gibi almasa da şöyle bir esinlenilmiş olduğunu iddia ediyorlar, onu bilemeyiz. Hatta galiba biz de Türkiye’de bir benzerini çekmeyi denemişiz ama olmamış, o kısmına da tam hakim değiliz. Şayet çekildiyse de umarız HAYDARİNNAA dizisi gibi olmamıştır, zira güzel diziye benziyor. Amerikan versiyonunu The Killing adıyla ortamlarda bulabileceğiniz Forbrydelsen yine polisiye tarzda, yine cinayetlerin ortasına düşeceğiniz, yine “GİRMESEN ABİ O ODAYA” hallerinde izleyeceğiniz bir diziye benziyor. Benziyor diyoruz çünkü henüz yalnızca 1-2 bölüm izledik. Bizim de işimiz gücümüz var kaç tane dizi izleyeceğiz insafsızlar…. (#derdinesıçayımmoments) Birçok kişi Forbrydelsen için özellikle senaryosu sebebiyle “izlediğim en iyi dizi” gibi yorumlar bile getirmiş, biz henüz o kadar yorum yapacak kadar izleyememiş olsak da ilgi çekici olduğu kesin, şayet dizi arayışındaysanız bizce kesinlikle buna dadanabilirsiniz.
SKAM
Listedeki diğer önerilerimizle konsept olarak müthiş alakasız olan SKAM, içimizdeki ergen ile verdiği savaşta galip geldi arkadaşlar……Yani kocaman insanlar olmuşsunuz, hala liseli dizisi mi izliyorsunuz ulan diyeceksiniz belki ama, evet izliyoruz valla. Ne yapalım Arka Sıradakiler mi izleyelim? (o hala yoktur di mi, biz orada kalmışız) SKAM’ın konusunu özetlemek gerekirse gerçekten de Norveçli lise öğrencilerinin hikayesini anlatıyor diyebiliriz. Tabii bu şekilde söyleyince kocaman bir “ee?” dedirtmiş olabilir normaldir. Ancak bizim bu diziyi önyargısız bir şekilde izlemeye başlamamızın sebebi konusunun çekiciliğinden çok Norveç’teki yaşantıya ve sisteme şahit olabilme isteğimizdi. Resmen şu “dandik” kabul edilebilecek gençlik dizisini izlerken Norveç kültürü ile ilgili bir sürü şey öğreniyor ve şayet liseyi Türkiye’de okuduysanız “ulan benim okuduğum lise ortamı nereee, burası nereee” noktasına geliyorsunuz. Tabii ki sonrasında işin “ay Norveç kültürü öğreniyoruz şekerim” kısmından “ALLAHIM NOLUR WILLIAM’LA NOORA SEVGİLİ OLSUN” noktasına gelmiş olabiliriz, orası ayrı mesele. Sonuç olarak içinizdeki ergeni durduramıyorsanız ya da Nordik lise dizisi nasıl oluyormuş, bu adamlar lisede ne halt ediyorlarmış gibi bir merakınız varsa da net bir şekilde kapılabilirsiniz. Zaten ilk sezon yalnızca 15 dk süren bölümler bile olduğu için akıp gidiyor.
Trapped
Şimdi İzlanda çıkışlı bir diziden bahsedeceğiz diye “İzlanda İskandinav ülkesi değil!!!” gibi çemkirmelere maruz kalmadan hemen sizi durduralım. Hazır Nordik dizilerden konuyu açmışken bir İzlanda dizisini de bu listeye katmakta bir sakınca görmedik, o sebepten bu listede yer alıyor. Bu arada şu dakikadan itibaren dizi tercihlerimizden ötürü bizi kana susamış birer manyak zannediyorsanız kendimizi nasıl savunabiliriz bilmiyoruz, zira size tüm cinayetli dizileri önerdik galiba. Ne yapalım abi, bu Nordikler kasvetli işler konusunda bayağı iyiler, gönlümüz kayıyor. Trapped’i henüz sadece 1 bölüm izleyebildik. Ama konusunun ilgimizi çektiği kesin. Herkes öyle düşünmüş olacak ki İzlanda’dan sonra BBC’de falan yayınlanmaya başlamış. Tabii ki yine bir cinayet söz konusu. Ancak işler biraz daha karmaşık. Dizi İzlanda’nın izbe bir noktasında kalan bir sahil kasabasında geçiyor. İlk bölümde birbirinden bağımsızmış gibi görünen iki olay anlatılıyor ancak belli ki bunlar bir noktada birbirine bağlanacak. Bunlardan ilki Hjörtur ve kız arkadaşı Dagny’nin terk edilmiş bir fabrikada yiyişirken (niyeyse) esrarengiz bir yangın sonucu Dagny’nin hayatını kaybetmesi üzerine. İkincisi ise kasabadaki balıkçıların ağlarına takılan bir ceset ile alakalı. İşin karmaşık kısmı o esnada Danimarka’dan İzlanda’ya gelen bir geminin bu cinayetle ilişkili olup olmadığını anlamaya çalışma sürecine girilmesi ve bu geminin içinden bizim Hjörtur’un de çıkması. Artık gerisi neye bağlanır biz de bilemiyoruz, ancak sırf İzlanda görmek için bile izlenebilir.
Hani Borgen? Hani Fortitude? 🙂
biz de insanız ya sürekli dizi izleyemeyiz hahaha 🙂 izlemediklerimizi yazmadık hakkında fikrimiz olmadığı için, izledikçe ekleriz 🙂
Borgen’i ‘öncelikli izlenecek diziler’ listenize almanızı salık veriyorum o vakit. -öyle bir listeniz olduğunu umarak- 😀
Siyaset falan hiç gözünüzü korkutmasın. Bizim gibi “hardcore” siyasete alışkın bünyelerde Danimarka siyaseti bir guinea pig etkisi yaratıyor. 🙂
merhaba.Biz de insanız.devamli dizi izlicek halimiz yok ya..a cevap.Ayıptır söylemesi ben izliyorum.izledim.izlicem de:))nerdeyse tüm izlenesi dizileri filmleri izledim.Yukarıda sözü edilen diziler mutlak surette izlenmeli.
İskandinav ülkelerinin sorunlarına güzel değinmişsiniz(nordik demek daha doğru).Türkiyedeki çoğunluk bu ülkelerin sorunsuz olduğunu düşünüyor -ki çok ağır bir kolpadır bu-.
Fin yapımı filmlerin takipçisi olarak,baya baya ciddi sorunlar oldugunu söyleyebilirim ki sizde benzer yazmışsınız.
Güzel olmuş,tebrikler.
Bron/Broen ve Forbrydelsen: Gerek kurgusu gerekse samimiyetiyle tartışmasız övgülerden daha fazlasını hak eden diziler. Trapped: Polisiye dizi çekmek için yakışıklı/güzel bir polise ihtiyaç olmadığının; hiç silah kullanmadan da cinayet çözülebildiğinin kanıtıdır. Özellikle soğuk gecelerde izlenmesi tavsiye edilir
Arka sokaklar hala devam ediyor 🙁
arka sıradakiler yazıyor yalnız ☺
Ek olarak, Norveç komedi dizisi Dag’ı da hararetle tavsiye ediyorum. Oradaki yaşam ve komedi anlayışı nedir ne değildir için de izlenebilecek güzel dizi.
İskandinav dizileri konusunda yalnız olmadığımı gösterdiğiniz için de ayrıca teşekkürler :))
imdb linki https://youtu.be/aNstSDPOBzk
Linkte bi sıkıntı olmuş sanki ? günceli: http://www.imdb.com/title/tt1711386/
Danimarka tarihinin en büyük bütçeli prodüksiyonu. Her bir bölüm sinema tadında. Borgen ve Forbrydelsen den tanıdık yüzler. Bu günkü İskandinav refah ve mucizesini anlamak için geçmişte neler yaşandığına ışık tutan harika bir yapım.
yapımın adı?
o kadar övmüş ama adını yazmamıs dizinin :)))
Hangi sebepten İskandinav dizilerine saracak noktaya gelirsiniz demişsiniz yazıda; benim için cevap Borgen olurdu sanırım, tek sebep canım Birgitte Nyborg reis :)))
Siz de mutlaka listenize eklemelisiniz; ayrıca bu liste ve keyifli yazı için de teşekkürler, sizi seviyoruz :))
Harikasınız, kitaplar tamam ama dizileri takip etmeye fırsatım olmamıştı…:) Yukarıdaki önerileri yazanlara da çok teşekkürler…Bir tane de ben önerebilir miyim; “Wallander” .Hem İsveç hem BBC versiyonları var. Garip bir şekilde, BBC’nin çektiği dizi daha İsveçli duruyor, nasıl oluyorsa!