Paris Yeme İçme Rehberi: Bize De Mi Salyangoz?

Paris sokaklarında dolanırken kendimizi gerçekten “e be köylü kızı” diye sinirlenip duran Memoli gibi hissettik (liseliler bilmez……) ve sanırım Paris’te ilk kez MEMOLİ GİBİ hisseden 2 kişi olarak tarihe geçmiş olabiliriz. Bi’ insanoğlu ne diye Paris’te Memoli gibi hisseder? Ne Memolisi şimdi birader? Çünkü Paris yeme içme konusunda deneyimleyecek o kadar fazla seçenek sunuyor ki, her daim “e be Paris!” şeklinde sinirlenme ile içten içe bu durumdan hoşnut olmak arasında bir yerde gezdik durduk.

Eiffel Kulesi Paris (2)
Şimdi aşağıda size Paris Yeme İçme Rehberi kapsamında biiir sürü mekan önereceğiz. Ancak hepinize en baştan bir konuda ısrar etmek istiyoruz, lütfen yalnızca aşağıdaki mekanlara sadık kalarak gezmeyin ve kafeleri ile de ünlenmiş bu şehirde şöyle görüntüsü hoşunuza giden, “ay gerçek bir Paris kafesi” hissi yaratan kafelere ve restoranlara da rastgele oturun. Belki dandik bir kahveye denk geleceksiniz, belki kruvasanı öyle hayal ettiğiniz gibi olmayacak falan ama, bizce Paris’te bazı mekanlar sırf atmosferi sebebiyle bile insana mutluluk veriyor ve onun parçası olmak bayağı güzel bir his.

Başlamadan gelen çok iyi niyetli bir not: Paris Gezi Rehberi ve Paris Müzeleri yazılarımız DEV işinize yarayacaktır.

Paris Yeme İçme Rehberi (13)
Paris Yeme İçme Rehberi: Paris’te En İyi Kahvaltı Nerede?

*Holybelly: Bu aralar Paris’te kahvaltı konusunda en popüler mekan haline gelmiş yer kesinlikle Holybelly, kimden öneri isteseniz orayı söylüyor. Bu sebeptendir ki zaten deliler gibi de kalabalık oluyor. Ne yiyeceğinize karar veremediyseniz hemen yardıma koşalım, mekanın en popüler kahvaltısı menüde adı ilk yazılmış olan (adını bir türlü hatırlayamıyoruz) pancake üzerine yumurta koydukları kahvaltıları. Teoride garip bir fikirmiş gibi gelebilir ama bayağı, leziz, o yüzden denemenizi öneririz. (5 rue Lucien Sampaix)

*Season: Başka öğünlerde de popüler olan, ama özellikle kahvaltı için bol bol tercih edilen bir başka mekan. Kahvaltı menüleri oldukça geniş (bkz. menüleri) Özellikle menüdeki “green pancake” bayağı lezzetli, Instagram’da fotoğrafını paylaştığımızda da bayağı ilginizi çekmişti, o yüzden affetmeyin, deneyin. Bu arada haftaiçi daha sakin oluyor ve yer bulma problemi yaşanmıyor gibi, o yüzden sabah aç karnına psikopata dönüşenlerdenseniz sıra beklememek için haftaiçi gitmek daha iyi bir fikir olabilir. Son olarak civarda iki dükkanları var, birinden sadece takeaway alınıyor, o yüzden biraz ileridekine gitmeniz gerek, kafanız karışmasın. (1 Rue Charles-François Dupuis)

Paris Yeme İçme Rehberi (2)
*Eggs & Co:
Adından da anlayacağınız üzere özellikle yumurta odaklı olan, şöyle doyurucu bir kahvaltıya oturup akşama kadar bir şey yiyecek haliniz kalmasın istiyorsanız (çünkü niye istemeyesiniz, Paris çok pahalı) direkt olarak yolunuzu buraya düşürün. Burası da oldukça kalabalık olabiliyor, sıra beklemeyi göze almanız gerekebilir. (11 Rue Bernard Palissy)

*Fragments: Yine oturaklı bir kahvaltı yapmak istiyorsanız avokadolu ekmek, çırpılmış yumurta, omlet vb. seçenekleri bulunan, küçük ama popüler bir mekan Fragments. Çok değişik bir olayı yok, ancak memnun kalmayacağınız bir durum da söz konusu değil, yakınlardaysa kahvaltı için uğranabilir. (76 Rue des Tournelles)

Paris Yeme İçme Rehberi (22)
*Du Pain et des Idees:
Mösyö, madam, Paris’te kruvasan yemeyecek misiniz? E herhalde yiyeceksiniz! Aslına bakarsanız Fransa genelinde bi’ “nerede kruvasan yeseniz başka yerlerde yediklerinizden daha güzel çıkması” durumu yaşanıyor ama, özellikle bu konuda şanı yürümüş bir mekanı da denemek istersiniz diye düşünüyoruz. Du Pain et des Idees’in kruvasanı tüm yediğiniz kruvasanlardan bir seviye daha yukarıda çıkacak, ancak bunu fark etmeniz için şansınızın yaver gitmesi, ve kruvasanın yeni çıktığı ana denk gelmeniz gerekiyor. May the force be with you……… Bu arada mekanda Paris’in çok ünlü bir yemek blogger’ını çılgınca kruvasan tüketirken gördük, demek doğru tespit etmişiz dedik, bi’ rahatladık. (34 Rue Yves Toudic)

Paris Yeme İçme Rehberi (3)
Paris Yeme İçme Rehberi: Paris’te Nerede Kahve İçelim?

Bakın işte bu konu bizi zorladı ve şaşırttı, çünkü gerçekten böyle bir sonuç almayı beklemiyorduk. Paris gezisi için yola çıkmadan önce en az 12-13 tane kahve içilecek mekan not aldık ve inanılır gibi değil ama bunlardan yalnızca 3 tanesini gerçekten, tam anlamıyla beğendik. (görselden bahsetmiyoruz tabii, kahvelerinden bahsediyoruz, yoksa tüm kafeler pek şirin ve güzel) Burada kesinlikle bir “ay biz kahve üstadıyız cnm bnlr olmamş…..” artistliği taslamaya çalışmıyoruz bu arada, hakikaten bu konuda Paris gibi bir şehirde bile eksiklik olabiliyormuş demek. Bu konuda bu şekilde hisseden tek kişiler biz olamayız diye düşünerek Parisli birkaç kişi ile konuşup biraz da araştırınca anladık ki yalnız değilmişiz, genel olarak Paris’in kahve konusundaki performansı pek başarılı kabul edilmiyormuş yani, biz delirmemişiz.

Paris Yeme İçme Rehberi (21)
Neticede Paris’te beğendiğimiz üç kahveci La Cafeotheque, Telescope ve Cafe Loustic adlı mekanlar oldu. Cafeotheque ve Loustic’in her ikisi de zaten kendilerini kahveye adamış mekanlar ve gerçekten bu işin hakkını vererek yapıyorlar, dolayısıyla siz de beğenirseniz evinize çekirdek kahve de alabilirsiniz. Telescope ise küçücük bir yer, ancak özellikle soğuk kahveleri çok başarılı, o yüzden oraya da yolunuzu düşürmeyi ihmal etmeyin.

Paris Yeme İçme Rehberi (23)

Bunun dışında denediğimiz ve kahveleri efsane olmasa da uğrayabileceğiniz kahvecileri şöyle bi’ kısa kısa özetleyecek olursak:

*Fondation Cafe: Tam bir hipster mekanı, mahallenin küçük kahvecisi tadında. Direkt doğruyu söyleyelim, kahveleri gerçekten iyi değildi, illa denemek isterseniz ya da yakınlardaysanız kahvaltı için uğrayabilirsiniz. (16 Rue Dupetit-Thouars)

*Cafe Oberkampf: Kahveleri orta seviye diyebileceğimiz, en azından bol avokadolu kahvaltıları için de tercih edilebilecek mekan. Oberkampf civarında çok fazla kafe seçeneği olmasına rağmen daha popüler bir yere gitmeye heves ederseniz denenebilir. (3 Rue Nueve Poincourt)

Paris Yeme İçme Rehberi (14)

*Cafe Kitsune: Maison Kitsune’u biliyorsanız Cafe Kitsune da zaten otomatik olarak tanıdık gelecektir. (burası butik kısmı değil ama, bakacaksanız butik de yakınında) Buranın kahvelerini de o kadar da tutmamamıza rağmen bulunduğu konum sebebiyle gitmenizi önereceğiz, çünkü kendisi Jardin de Palais Royal’ın içinde yer alıyor ve burası özellikle güzel havalarda vakit geçirmek için inanılmaz keyifli bir park. Kahvenizi alın ve mekanın masaları yerine parktaki banklardan birini kapın deriz.

*Ten Belles: Eğer Paris gezi rehberi yazımızda bahsettiğimiz ve dolanmanızda ısrarcı olduğumuz Canal Saint Martin tarafını keşfetmek niyetindeyseniz buraların en hipster magneti kahve dükkanı Ten Belles. Zaten küçük bir mekan, ancak şimdiden ikonik bir yere dönüşmüş durumda, Parisli müdavimi de bol. Umarım nazar şov yapıp kapanmasına sebep olmayız sdfsj (10 Rue de la Grange aux Belles)

Paris Yeme İçme Rehberi (15)
*KB Cafeshop:
Yine Paris gezi rehberinde bahsettiğimiz Pigalle taraflarını keşfe çıktıktan sonra buraların en popüler kahvecisinde vakit geçirmek isterseniz KB’ye uğrayabilirsiniz. Güzel havalarda dışında oturmak keyifli oluyor. Kahve yanında küçük atıştırmalıklar da mevcut, aklınızda bulunsun. (53 Avenue Trudaine)

*Ob-La-Di: Hem kahvaltıları, hem kahveleri ile ünlü mekan. Bizce burada kahve işine pek girmeden onu uzaktan uzaktan sevip belki kahvaltı deneyebilirsiniz. Biz kahve denedik, olmadı, olamadı.

*Gidemediğimiz ve içimizde kalan mekan: 5Pailles. Artık onu da bizim yerimize siz denersiniz, zira kahveleri gerçekten çok övülüyor.

Paris Yeme İçme Rehberi (29)
Paris Yeme İçme Rehberi: Paris’in “Görmeden Olmaz” Kafeleri

Şimdi yukarıda bir sürü kafe anlatıp üstüne bir o kadar da kafe anlatıyorsak sebebi belli; Paris’in bazı kafelerine orada yiyeceğiniz içeceğiniz şeyler için değil, başka sebeplerden uğramak gerekiyor. Kimisine sevdiğiniz bir yazarın, kimisine sevdiğiniz bir ressamın yıllarca müdavim olduğunu öğrenince, kimisine ise sırf görüntüsü sebebiyle bile uğramak isteyeceksiniz. O sebeple bu ikonik kafelerden ayrıca söz etmek istedik ki gözden kaçırmayın.

Paris Yeme İçme Rehberi (28)
*Cafe de Flore ve Les Deux Magots:
Değil Saint Germain bölgesinin, komple Paris’in, hatta dünyanın en ünlü kafeleri arasında yer alan iki tipik Fransız kafesi görüntülü mekan. Hemen yan yanalar, uzuuun uzuun yıllardır oralardalar ve her daim çok kalabalıklar. Uzun yıllardır oradalar derken Albert Camus’un masalarında oturduğu, Sartre’ın, Simone de Beauvoir’in vakit geçirdiği, Hemingway’in uğradığı 2 kafeden bahsediyoruz, zaten sırf bu sebeple bile adamı acayip heyecanlandırmıyor mu? Artık yemeğe mi gidersiniz, sadece bir kahvelik mi uğrarsınız, yoksa gider fotoğrafını mı çekersiniz bilmiyoruz ama, ne yapın ne edin, en azından ikisinden birine uğrayın deriz.

Paris Yeme İçme Rehberi (19)
*Cafe des Deux Moulins:
Amelie filmi fanları, toplanın, sizlik bir şey var. Filmde Amelie’nin çalıştığı kafeyi hatırlıyor musunuz? İşte burası tam olarak orası ve gidip ziyaret etmeniz, hatta vakit geçirmeniz mümkün, çünkü halen kafe olarak hizmet vermeye devam ediyor. Şahane bir kafe olduğunu söyleyemeyeceğiz ama, şayet Amelie’yi çok seviyorsanız buraya uğramak bayağı keyifli olabilir. (15 Rue Lepic)

Paris Yeme İçme Rehberi (20)
*Le Consulat:
Bitmediiii, Paris’e o kadar yazarın, sanatçının, ilham verici insanın yolu düşmüş ki, her yerden böyle ikonik bir mekan fışkırıyor. Le Consulat da onlardan bir diğeri. Picasso’nun, Van Gogh’un, Monet’nin uğrak mekanı. (yazarken bile insan “allahım ben neler diyorum şu an” diye heyecanlanıyor) Aynı zamanda Montmartre tepesinin en popüler, en güzel fotoğraflar veren mekanı haline gelmiş durumda, e normaldir. Bu arada mekanın yemeklerini bayağı kötülüyorlar, o yüzden biz de oturmadık ve durum nedir bilemiyoruz, ancak en azından bi’ kendi gözlerinizle görseniz fena olmaz. (18 Rue Norvins)

*Au Vieux Paris d’Arcole: Bu mekanı buraya yazıyor olmamızın tek sebebi, eğer o süsledikleri dönemlerden birine denk gelecek olursanız görsel olarak gerçekten çok güzel olması. Misal biz denk gelemedik ve öyle herhangi bir Paris kafesi görüntüsündeki halini gördüğümüzle kaldık. Ancak internetten şöyle bi’ fotoğraflarını kurcalayacak olursanız farklı mevsimlerde ve dönemlerde bu kafeyi çok güzel hallere soktuklarını göreceksiniz, umarız öyle bir anına denk gelirsiniz. (24 Rue Chanoinesse)

Paris Yeme İçme Rehberi (5)
*Boot Cafe:
Yine görsel olarak hoşunuza gideceğini tahmin ettiğimiz için bu listeye aldığımız, küçük, şirin (ve mavi) bir kafe. Zaten o kadar minik ki yer bulma sorunu yaşayabilirsiniz, ancak civarından geçecek olursanız en azından bi’ fotoğrafını çekmeyi ihmal etmeyin. (19 Rue du Pont aux Choux)

*Merci: Paris’in, hatta dünyanın en ünlü concept store’larından biri olan Merci’ye yalnızca oturmak için değil, kitaplarla dolu, tatlı mı tatlı kafesinde vakit geçirmek için de gidebilirsiniz. Bu arada dışındaki küçük avluya çıkmayı unutmayın, çok yüksek ihtimalle fotoğraflamak isteyeceğiniz şirin kırmızı araba tam olarak orada sizi bekliyor olacak. (111 Boulevard Beaumarchais)

Paris Yeme İçme Rehberi (6)
*Shakespeare and Co:
Burayı ve hikayesini Paris Gezi Rehberi kapsamında anlattık, ancak buraya da eklemek istedik, çünkü meşhuuur Shakespeare and Company’nin kapsamında bir kafe de mevcut, gidip mekanı gezerken kafesinde de vakit geçirebilir ve fotoğraflayabilirsiniz. (37 Rue de la Bûcherie)

Paris Yeme İçme Rehberi (7)
Paris Yeme İçme Rehberi: Bana İyi Yemek Verin!

Tamam, artık şirinliği sempatikliği geçelim, biraz karın doyurmaya bakalım.

Paris Yeme İçme Rehberi (30)
*Le Relais de L’Entrecote:
Her popüler olanı kötülemek gibi bir huyumuz olmadığı için ilk yemek yenilecek mekan önerimiz her Parisli insanın, hatta her neredeyse her Paris’e gidenin bildiği bir mekan olsun dedik. Şimdiden söyleyelim, çok yüksek ihtimalle kapıda sıraya denk geleceksiniz, çok yüksek ihtimalle tanımadığınız insanlarla gereksiz derecede iç içe yemek yiyeceksiniz, ancak buna değecek. Burada ne yiyeceğiniz konusunda bir seçim hakkınız yok, zaten olayı da bu. Size sadece etinizin nasıl pişmesini istediğinizi soracaklar ve akabinde olaylar gelişecek. Önce hardal soslu, cevizli bir yeşil salata. Ardından ana yemek olarak soslu antrikotunuz ve yanında bol bol patates kızartması. Muhtemelen yemeğiniz gelince şayet sincap falan değilseniz “e bununla nasıl doyacağız” diyeceksiniz, korkmayın sizi çok iyi anlıyoruz, onun bir ikinci postası daha gelecek, yemeğin servis şekli bu mekanda böyle. Hayatınızda yiyeceğiniz en iyi et olduğunu falan iddia etmiyoruz, ancak bizce lezzetli ve deneyim olarak da keyifli. Afiyetler! (Birkaç şubesi var, biz St Germain’dekine gittik)

Paris Yeme İçme Rehberi (17)
Paris Yeme İçme Rehberi (18)
*Pink Mamma:
İkinci önerimiz Paris’teki kişisel favorimiz olmaya aday bir İtalyan restoranı. Aynı grubun Paris’te birkaç farklı mekanı daha var ama bizim en sevdiğimiz bu. Bi’ kere fotoğraflardan da anlayacağınız üzere mekanın kendisi zaten inanılmaz güzel. Ayrıca çalışanların çoğu İtalyan olduğu için gerçekten İtalyan yemeği yiyeceğinizi daha mekandakilerle konuştuğunuz anda anlıyorsunuz, kandırmaca, göz boyamaca yok. Mekana özel trüf mantarlı makarnayı ve zeytinyağı içinde yüzerek gelip yüzleri de güldüren Burrata peynirlerini denemenizi şiddetle tavsiye ederiz. O makarnayı gerçekten hala unutamıyoruz. (20 bis Rue de Douai)

Paris Yeme İçme Rehberi (11)
Paris Yeme İçme Rehberi (12)
*Derriere:
Pek acayip konsepti ile bizi şaşırtan Derriere, bir diğer favorimiz. Buraya ulaştığınızda pek tatlı bahçesi ve mekanın iç dekorasyonunun da güzelliği ile “işte bir diğer güzel Paris mekanı” diye düşünebilirsiniz, ancak aslında henüz hiçbir şey görmediniz! Biz de aynı şeyi yaşadık, mekana girdik, tam masaya oturacağız, çalışanlardan biri “üst kata çıkın bence” deyince tamam dedik, işte yurt dışında böbreklerimizin çalınacağı ve sabah bir küvette uyanarak böbreklerimizden birini bulamayacağımız o gecenin başlangıcındayız……Böyle bir durumda her mantıklı birey gibi ne yaptık, tabii ki hemen üst kata çıktık sdfsd. Neticede üst kata çıktığınızda çoook acayip bir ev ortamı ve eklektik tarzın kralını göreceksiniz. Yataklar, kanepeler, birkaç farklı konseptte oda ve büyük bir karmaşa. Fakat bu kadarıyla da bitmiyor, çünkü burada bir adet de gizli oda var! Onun için de merdivenlerden çıktığınızda solunuzda kalan dolaba gidip kapağını açmanız gerek, oradan da karşınıza bambaşka konseptte bir oda çıkıveriyor. Özetle burası hem yemek, hem içki için şahane bir mekan, bizce bir akşamınızı muttttlaka burada geçirin. (69 Rue des Gravilliers)

Paris Yeme İçme Rehberi (9)
Paris Yeme İçme Rehberi (10)
*Candelaria:
Canınız öyle oturaklı bir yemek değil de biraz daha hızlı ama lezzetli olacağı garanti bir seçenek istiyorsa çok güzel bi’ fikrimiz var, TAAAACOOOOO. Taco sevmeyen biri yoktur herhalde di mi? Öyle dandik Amerikan filmlerindeki tacolardan değil ama, öz hakiki taco’dan bahsediyoruz. Candelaria zaten küçük bir yer ve taco konusunda uzmanlar, o yüzden yer bulamazsınız bile ayakta yapıştırın gitsin. Bu arada tacolar bayağı küçük, o yüzden 2-3 tane net yiyebileceğinizi de ekleyelim, elinizi korkak alıştırmayın yani. Yanına da mekanın ünlü margaritalarından söylediniz mi sizden güzeli yok. Ayrıca mekanın içindeki arka kapıdan geçecek olursanız Candelaria’nın bayağı popüler olan bar kısmına geçiş yapmış oluyorsunuz, ki başka bir girişi de yok, aklınızda bulunsun. (52 Rue de Saintonge)

Paris Yeme İçme Rehberi (27)
*Ferdi:
Adını görünce Türk restoranı önerisinde bulunduğumuzu zannedebilirsiniz, ama aslında buranın olayı bambaşka ve internette karşınıza çıkma ihitmali çok yüksek olduğu için bi’ bahsetmeden geçmek istemedik. Buranın ünlü olma sebebi Gigi Hadid ve Kendall Jenner Paris’e geldiklerinde burada burger yemiş ve bayılmış olmaları, o sebeple internette her yerde Ferdi övülüyor. Bu yüzden cidden ACAYİP UYUZLAR ve rezervasyon yapmazsanız yer bulabilme ihtimaliniz de gerçekten düşük. Peki burgerleri o kadar efsane mi? Yoo, bildiğiniz abartılmış işte, ALLAHIN MODELİ NE ANLASIN BURGERDEN KESİN 1 ISIRIK ALIP BIRAKIYORDUR ZATEN. Ama öyle denenmeyecek seviye kötü değil tabii şimdi, gıcık olduk diye yalandan kötülemeyelim, rezervasyonu unutmayın yeter. (32 Rue du Mont Thabor)

Paris Yeme İçme Rehberi (25)
*Five Guys:
Daha önce herhangi bir yazımızda bu tip bir fast food zincirinde yemek yemenizi önermiş olabilir miyiz bilmiyoruz ama, hatırladığımız kadarıyla bu bir ilk olacak. Five Guys aslında Amerika genelinde inanılmaz popüler bir burger zinciri, biz de pis yemekler yemeyi çok sevdiğimiz için Paris’te olduğunu öğrenince tabii ki gittik. Amerika’daki kadar lezzetli olduğunu söylesek biraz iddialı olur ama (oradakiler kadar yağlı olmadığı içindir muhtemelen) yine de Paris versiyonu bile gerçek bir lezzet pınarıydı. Canınız öğlen yemeğini hızlıdan geçiştirmek isterse In n Out Burger’in en büyük rakibini göz önünde bulundurun deriz, kim ne düşünür bilemeyiz, biz seviyoruz. (birkaç lokasyonu var)

*Özellikle akşam yemeği için denemek isteyebileceğiniz, yukarıdakilerden biraz daha “Fransız” mekanı da şöyle bırakalım, bunların hepsi için mutlaka rezervasyon yaptırmanız gerektiğini de hatırlatalım; L’Ami Jean, Le Servan ve Bistrot Paul Bert.

Paris Yeme İçme Rehberi (24)
Paris Yeme İçme Rehberi: Birkaç “Tatlı” Bonus

*Pierre Herme: Tamam Paris’e gidince makaron yiyeceksiniz, bu konuda kararlı olduğunuzu biliyoruz. Evet, hayatınızın en iyi makaronunu da Paris’te yiyeceksiniz, asla beklentileri düşük tutmayın. Ancak birçok kişinin aksine bunu Laduree’de değil, Pierre Herme’de yapmanız konusunda ısrarcıyız. (ısrar derken oraya gitmezseniz peşinizde düşeriz gibi bi’ ısrar yani) Buranın makaronları o kadar iyi, o kadar iyi ki, hiç abartmıyoruz, Paris’te bulunduğumuz herrrr gün buradan 2-3 makaron attık da öyle dolaştık. Bu arada buranın makaron çeşitleri klasiklerin biraz ötesinde, daha gurme sayılabilecek tatlar. Birkaç farklı tadın bir arada kullanıldığı, daha farklı lezzetlerden bahsediyoruz. Özellikle “Ispahan” adlı makaronu deneyin, duacımız olun. (Pierre Herme şehrin birkaç farklı noktasında var, yakın olduğunuz birini tespit etmek en mantıklısı)

Paris Yeme İçme Rehberi (26)
*L’eclair de Genie:
Sevmeyenini görmediğimiz ekleri de olabilecek en süslü hali denemek ister misiniz? L’Eclair de Genie son dönemlerde Paris’te ekler konusunda acayip patlama yapmış durumda, o yüzden biz de tabii ki gidip denemeden dönmedik. Buradaki ekler çeşitlerini görseniz zaten sırf tiplerinin güzelliği sebebiyle bile bir dokunmaya kıyamama durumu oluyor. Ancak işin tat kısmından bahsedecek olursak sizleri kategorize etmemiz gerekebilir; eklerde gelenekçi olanlar ve değişik tatlara açık olanlar. Biz yedikten sonra anladık ki ekler konusunda gelekçiymişiz ve en çok klasiğini seviyormuşuz. Öyle passion fruit’lu (kusura bakmayın çarkıfelek meyvesi gibi saçma bir adı kullanamayız) efenim dağ çilekli ekler falan çok bizim olayımız değilmiş. Ancak siz de şayet böyle düşünüyorsanız bile bizce bi’ tadına bakmalısınız, çünkü gayet lezzetliler. (birkaç farklı lokasyonda, yine kendinize yakın olanı haritadan tespit edin)

Odette Paris
*Comme a Lisbonne:
Bizim gibi Pasteis de Nata hastası olanlar parmak kaldırsın! Bilmeyenler de çok mutlu mesut olacaktır, o yüzden her halükarda buraya gidin deriz, çünkü Lizbon’un hayatımıza kattığı en leziz tatlardan biri olan bu tatlıyı Lizbon haricinde yediğimiz en iyi yer burasıydı. Umarız yeni çıktığı ana denk gelirsiniz de sıcak sıcak yersiniz. (37 Rue de Roi de Sicile)

*Odette: Özellikle görüntüsü sebebiyle Paris’in en ikonik kafelerinden biri olan Odette’e birçok kişi fotoğraf çekmek için uğruyor, ancak sonra o meşhur tatlısını yemeden çekip gidiyor. Biz öyle şey yapar mıyız? Assssla. Odette’in popüler tatlısının adı “cream puff”. Böyle profiterol benzeri, içinde çeşitli tatlarda dolgular olan küçük hamur topları düşünün. Zevkinize göre en sevdiğinizi seçersiniz ama, biz en çok vanilyalı olanını beğendik, aklınızda bulunsun. (77 Rue Galande)

Paris Yeme İçme
Paris Yeme İçme Rehberi: Bir Takım İpuçları

*Paris gece hayatı için ayrı bir yazı yazarız planlarımız var ama kendimize çok da güvenmedik, o yüzden en azından bildiğimiz sevdiğimiz bir takım barları buraya liste şeklinde bırakalım, onlardan da eksik kalınmasın: Experimental Cocktail Club, Little Red Door, Moonshiner, La Bellevilloise, Aux Folies, Gravity Bar ve Prescription.

*Paris’te birçok restoranda Avrupa’nın geri kalanında da sık sık karşılaşabileceğiniz bir uygulama söz konusu, gününüzün açlık oyunlarına dönmemesi açısından aklınızda bulunsa iyi olur. Birçok restoran öğlen 14:00/14:30’a kadar açık olup sonrasında akşam yemeği saatine kadarki aralıkta kapalı olabiliyor.  Dolayısıyla saat 15:30 gibi acıkıp bir restorana gidip “şu anda kapalıyız” cevabı alırsanız hiç bilenmeyin, burada alışılagelmiş bir durum. Dediğimiz gibi her yer için geçerli değil, ancak sık karşılaşabiliyorsunuz.

Paris Yeme İçme
*Paris über turistik bir şehir olduğu için Paris Yeme İçme Rehberi kapsamında anlattığımız mekanlardan herhangi birinde uzun soluklu oturmak, şöyle oturaklı bir yemek yemek niyetindeyseniz rezervasyon yapmayı ihmal etmeyin, aksi takdirde yer bulmak gerçekten çok zor oluyor. Rezervasyonu nereden yapacağız peki derseniz ya arayacaksınız (ki Fransız aksanlı İngilizce biraz çilen çıkarıcı bir şey, kabul ediyoruz), ya da bazı restoranların online rezervasyon sistemleri var, onları kullanacaksınız.

*Eğer herhangi bir sokak pazarına denk gelecek olursanız asla affetmeyin, direkt derinliklerinde kaybolun. “Pazardan makaron almak” diye bir şeyi hayatımız boyunca yaşayacağımızı düşünmemiştik, burada her daldığımız pazarda ev yapımı nefis makaronlar bulduk mesela. Ya da bir takım başka yerel yiyecekler, dükkanlardan alacağınız fiyattan daha uyguna gelecek hediyelik eşyalar, hepsine pazarlarda denk gelebilmeniz mümkün.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir