Oslo Gezi Rehberi: İskandinavya’ya Doyamıyoruz!

OsloSon dönemlerde İskandinav ülkeleri ile aşk yaşıyor olmamızdan mütevellit, Instagram ve Facebook sayfalarımızda da gördüğünüz üzere Helsinki ve Stockholm’ün ardından Oslo ve İzlanda gezilerimizi de yapmış bulunuyoruz. İşin içinde İzlanda gibi bir yer olunca Oslo’ya yeterince yüz vermemişiz gibi bir hisse kapılsak da, tabi ki bu kendisini sevmediğimiz anlamına gelmiyor.

Oslo tipik bir İskandinav şehrinin tüm özelliklerini taşıyor. Düzense en alası, medeniyetse tam orta yeri, pahalılık meselesini merak ediyorsanız en kralı! (Evet cümlenin sonu iyi bitmedi farkındayız) Kontrolsüz bir şekilde her İskandinav ülkesinde olduğu gibi buraya geldiğinizde de, bu şehirde yaşamanın, buranın bir parçası olmanın nasıl bir şey olabileceğinin düşüncelerine kapılıp gidiyorsunuz. Çoğunluğun kapıldığı önyargının aksine insanı da gayet güler yüzlü ve yardımsever olunca bu düşüncelerin yoğunluğu ikiye katlanıyor tabi. Şehirde 1 gün geçirdikten sonra bile öyle gece hayatında alkolün su gibi aktığı çılgın günler geçirebileceğiniz bir yer olmadığını anlayabilirsiniz, oldukça sakin bir şehir. Dolayısıyla bu gibi beklentileriniz varsa ya başka bir plan yapmanızı ya da durumu kabullenerek şehrin başka özelliklerinin tadını çıkarmanızı önerebiliriz. Lafı fazla uzatmadan konuya dönelim, karşınızda Oslo Gezi Rehberi!

*Bize bol bol sorulduğu için baştan söz etmeden geçmeyelim, yurt dışında internet kullanımı için bir e-sim uygulaması olan Airalo’yu önerebiliriz, böyle bir gelişme olduğundan beri neredeyse tüm gezilerimizde bu yöntemle internete erişim sağlıyoruz. Operatörlerin paket ücretlerinden çok daha makul bir fiyata denk geliyor ve ne kadar süre, ne kadar kullanıma ihtiyaç duyacağınıza göre istediğiniz paketi seçebiliyorsunuz. Uygulama ve fiyatlara göz atmak için şuraya tık tık.

Oslo GezisiOslo’ya Ne Zaman Gidilir?

Oslo’ya ne zaman gideceğinizi doğrudan soğuk havaya karşı tahammül dereceniz ile ilişkilendirebilirsiniz. Biliyorsunuz, oraların havası da, soğuğu da, sıcağı da bir başka. Hal böyle olunca olur da kışın gitmeye kalkışırsanız her türlü zorlu hava koşuluyla karşılaşma ihtimalinizin çok yüksek olduğu bir döneme denk gelir ve bizim gibi yürüyerek gezmeyi seviyorsanız küçük çaplı sorunlar ve popo donmaları yaşayabilirsiniz. Zira hava sıcaklığı bildiğiniz gibi eksi bilmemkaç derecelere kadar düşüyor. Bu sebeple kişisel yorumumuzdan yola çıkacak olursak Oslo’ya sokaklarda aylaklık etmeli turistik bir geziye gitmek için en iyi dönemler Nisan-Eylül arası. Öyle 30 derecelik bir sıcaklıkla karşılaşmayacak olsanız bile, 20-22 derecelere ulaşan hava sıcaklığı ile ortalıkta fink atmak için şahane havalar!

*Şayet Eylül’de gidecek olursanız dünyanın dört bir yanından gelen insanların sokakları doldurduğu Oslo Maratonu’na denk gelebileceğinizi de hatırlatalım. Biz o dönemde oradaydık ve galiba Oslo tarihinin en kalabalık günlerini yaşıyordu.

*Olur da kışın gitmeye kalkışırsanız, herhangi bir etkinlik dönemine gelmediğiniz sürece otel fiyatlarının daha uygun olacağını ekleyelim. Kış ayları biraz zorlu geçebilseler de kesinlikle bütçe dostu dönemler.

*Hem fiyatların biraz düştüğü, hem de havanın çok sapıtmadığı bir dönem için spesifik olarak Ekim ayına da sıcak bakabilirsiniz.

Oslo’da Konaklama

Oslo çok büyük bir şehir değil, dolayısıyla Oslo’da hangi otelde kalınacağı konusu aslında çok da komplike bir mevzu değil, tamamıyla bütçenize göre şekillendirebileceğiniz bir konu. Eğer öneriye ihtiyacınız varsa, biz Comfort Hotel Boersparken’de kaldık ve gerek lokasyon, gerek hijyen gerek ayırdığımız bütçe açısından gayet memnun kaldığımızı söyleyebiliriz. Oslo Opera Binası yakınlarında, Central Station’a yürüme mesafesinde bir noktada yer aldığı için otele ulaşımımız ya da otelden gezip görmek istediğimiz bölgelere ulaşımımız gayet kolay oldu.

*Eğer daha alternatif bir yer arayışındaysanız Grünerlokka civarından ev kiralamayı değerlendirebilirsiniz, direkt bölgede Booking araması yapabileceğiniz şekilde linkledik, aklınıza yatan bir yer seçersiniz.

Oslo SokaklarıOslo Bütçesi

2015 yılı içeride birçok farklı kaynak tarafından Avrupa’nın, hatta Telegraph’a göre dünyanın en pahalı başkenti seçilen Oslo’da bütçe ile ilgili bir sürpriz yapıp “Aa yok canım abartıyorlarmış, aslında o kadar da pahalı değil…” demeyi inanın biz de çok isterdik. Fakat demeyeceğiz Lavinya, OSLO ÇOK PAHALI. Öyle ki, çok doyup tabağınızdaki yemeği yarım bırakınca içten içe başlayan vicdan azabı ile her yemeği bitirmeye çabaladığımız için Oslo’nun birçok restoranında Norveç mutfağı hastası kızlar olarak nam salmış olabiliriz. Konuyu biraz daha detaylandırmak adına orada yapabileceğiniz harcamalardan birkaç örnek verelim. (NOK = Norveç Kronu)

-Bira: 80 – 100 NOK civarı.

-Ortalama bir restoranda yemek: 120 – 200 NOK civarı.

-Kahve: 30- 40 NOK civarı

-Su: 19-25 NOK civarı. (musluktan içilebiliyor, almayın)

Gördüğünüz gibi 10 Euro’ya bira içilen ülkeden herhangi bir konuda size acımasını beklememeniz gerekiyor, dolayısıyla bütçenizi de ona göre hazır etmeniz gerek. Hal böyle olunca panik olmuyoruz, onun yerine en azından bütçenizi daha insancıl hale getirebilecek olan Oslo Pass’e sarılıyoruz. Özellikle ilk kez Oslo’ya gidiyorsanız ve müzeleri gezmek gibi bir niyetiniz de varsa, kalacağınız süreye göre 24, 28 ve 72 saatlik versiyonlarından birini tercih edebilirsiniz. Ücretler ise sırasıyla 320, 470, 590 NOK şeklinde gidiyor. Oslo Pass’i Central Station’daki Visitor Center’dan alabilirsiniz. Ayrıca ücretin içine şehir içinde ulaşım da dahil olduğu için daha da mantıklı bir yatırım oluyor.

Oslo NorveçOslo’da Ulaşım

*Oslo Havaalanı’ndan Şehir Merkezine Ulaşım

Oslo Havaalanı’ndan şehir merkezine ulaşabilmeniz için taksi, shuttle, otobüs gibi seçenekleri devre dışı bırakacak (bırakıyoruz çünkü en rahatı bu, hiç kafanızı karıştırmayalım) olursak 2 seçeneğiniz var. Bunlardan biri Express diğeri ise ana tren hattı. Express olan daha pahalı olduğu için ana tren hattı için alacağınız bilet satılan yerin etrafında büyük bir kalabalık görebilir ve “ulan niye kimse eksprese binmiyor” diye düşünebilirsiniz, sebebi aşikar.

*Ekspres Tren sizi havaalanından Oslo Merkez İstasyonu’na ulaştırıyor ve her 10-20 dakikada bir şehir merkezine doğru yeni bir tren kalkıyor. Yolculuk süresi yaklaşık 19 dakika kadar ve eğer öğrenciyseniz indiriminiz de var. Dolayısıyla eğer öğrenciyseniz ekspres treni tercih edebilirsiniz çünkü ana tren hattı ile aynı ücrete denk geliyor ve daha hızlı. Ücret 180 NOK, öğrenciler için ise 90 NOK. (Öğrenci değilseniz ama yine de öğrenci olduğunuzu iddia etmek niyetindeyseniz burada yemiyorlar, üzgünüz)

*Tren gerçekten çok sorunsuz ve çok merkezi bir yerde iniyorsunuz, dolayısıyla taksiye para vermeniz gerçekten çok anlamsız olur, bizce seçeneklerinizden çıkarın.

*Oslo İçinde Ulaşım

Oslo’da turistik bir gezi geçirecekseniz bol bol yürüyerek ve tramvay kullanarak şehir içinde istediğiniz her noktaya kolaylıkla ulaşabilirsiniz, öyle 80 tane ulaşım aracı değiştirmeniz falan gerekmiyor. Zaten artık bir yazıda daha sizi gittiğiniz şehirlerde bol bol yürümeye zorlarsak bizden nefret etmeye başlayacağınızdan korkarak bu sefer fazla ısrar etmek de istemiyoruz. Yukarıda söz ettiğimiz gibi Oslo Pass’i alırsanız, zaten bileti nereden alacağım derdine de düşmezsiniz. Ancak öyle bir niyetiniz yoksa bindiğiniz toplu taşıma aracının içinde şoföre ödeme yapabilmeniz de mümkün.

*Eğer ulaşım aracının içinde, şoförden bilet satın alırsanız 50 Kron, günlük ulaşım kartı alırsanız ise 90 Kron gibi bir ücreti var. Günlük biletiniz kullanmaya başladığınız andan itibaren 24 saat boyunca geçerli oluyor.

*Biletinizi durakların yakınlarında görebileceğiniz bilet makinalarından, metro istasyonlarından ya da Central Station’dan da alabilirsiniz.

*Bu arada, birçok şehirdekinin aksine burada satın aldığınız günlük ulaşım kartını sizin dışınızda biri de kullanabiliyor. Örneğin siz Oslo’dan ayrılacaksanız ve kartınızın kullanım süresi hala bitmediyse kartınızı başka birine verebilirsiniz, boşa gitmesin, birine iyilik yapıverin, yaşasın dünya barışı.

Oslo CityOslo’da Gezilecek Yerler

Oslo’nun küçük bir şehir olmasının avantajı, 3 gün gibi bir sürede her türlü turistlik görevinizi yerine getirebilecek ve daha fazla gününüz varsa da bunu şehri tanımaya ayırabilecek olmanız. Biz Oslo’da 3 tam gün geçirdik, sonrasında ise şurada anlatmalara doyamadığımız İzlanda’ya geçiş yaptık, o 3 tam günün de şehri şöyle bir tanımak, bölgelerini, müzelerini ve mekanları hakkında izlenim edinmek için yeterli bir süre olduğunu düşünüyoruz. Gelelim Oslo’da gezilecek, görülecek yerlere:

Genel olarak gezeceğiniz yerlerin biletlerini tek tek sitelerinden girip almakla uğraşmamak, biletlerinizi tek bir yerden kontrol etmek isterseniz şu siteyi kullanabilirsiniz. Aynı zamanda bu sayfadan şehirde katılabileceğiniz rehberli turlara, günübirlik başka bölgelere tur, konser gibi bulunabileceğiniz farklı aktivitelere de göz atabilir ve yine aynı yerden bilet alabilirsiniz. Biz bazen varlığından bile haberdar olmadığımız aktiviteleri buradan bulduğumuz için gezilerimizden önce burada ne var ne yok mutlaka bi’ bakınıyoruz, ayrıca bazı biletleri sonradan iptal etme hakkı da sunduğu için faydalı olabiliyor, sizin de aklınızda bulunsun.

The National Gallery

National Gallery, Oslo’nun olmazsa olmazı. Norveç’in en büyük resim ve heykel koleksiyonuna ait müzede Edvard Munch’un (aydınlatıcı bilgi: Munk diye okunuyor) “The Scream” eseri de dahil “Madonna” gibi popülerin gölgesinde kalmış şaheserlerini ayrıca Cezanne ve Manet’nin tablolarını da görme şansı yakalayabilirsiniz. Biz Ulusal Galeri sayesinde birçok yeni Norveçli sanatçı ile tanıştık, dolayısıyla eğer konuya ilginiz varsa içeride bizim gibi saatlerinizi geçirmeniz gayet muhtemel olduğu için zamanınızı iyi planlamakta fayda var.

*Müze saatleri için şuraya bakabilirsiniz.

*Giriş 50 Kron. Öğrenciler için 30. Oslo Pass aldıysanız ücretsiz.

*Pazartesi günleri kapalı olduğunu hatırlatalım.

Oslo National GalleryAstrup Fearnley Museet

Tjuvholmen’de yer alan ve mimarisi ile de dikkatinizi çekecek olan Astrup Fearnley Museum, eğer modern sanata ilginiz varsa size “iyi ki Oslo’ya gelmişim” dedirtecek cinsten bir modern sanat müzesi. Müzede Norveçli sanatçıların yanı sıra dünyanın dört bir tarafından sanatçıların çalışmalarıyla da karşılaşabilmeniz mümkün ve genel konsept itibariyle eserler hem Norveç ile bağdaştırılabilecek, hem de modern sanat alanında ses getirdiğine ve yeni bir bakış açısı sağladığına inanılan eserlerin arasından seçilmiş. Helsinki’deki Kiasma ile birlikte Kuzey Avrupa’daki favori müzelerimizden olduğunu söyleyebiliriz.

*Müze saatleri için şuraya bakabilirsiniz.

*Gitmeden önce geçici sergileri mutlaka kontrol edin. Bu aralar gidecek olursanız şahane bir Damien Hirst sergisine denk gelip müzeyi sevinç çığlıkları içinde gezebilirsiniz mesela.

*Müzenin dışında kalan heykel parkını kaçırmayın.

*Giriş ücreti 100 NOK. Öğrenciler için 60. Oslo Pass dahilinde.

Astrup Fearnley MuseetMunch Museet

National Gallery’de gördüğünüz Edvard Munch eserleri yeterli gelmedi ise istikamet Edvard Munch’un kişisel müzesi. Munch’un hayatı hakkında daha fazla bilgiye sahip olmak ve daha fazla eserini görmek niyetindeyseniz bu müzede aradığınızı bulabilirsiniz. Müzeyi gezmeye başlamadan önce sanatçı ile ilgili hazırlanmış olan tanıtıcı video çalışmasını izlemeyi unutmayın, o şekilde eserlerini incelemek çok daha anlamlı oluyor. Özellikle popüler ötesi “The Scream” tamamlamadan önce Munch’un eser üstünde yaptığı çalışmaları, geliştirmeleri ve oluşturduğu benzer alternatifleri gözden kaçırmayın. Zaten gördüğünüz anda neden bahsettiğimizi anlayacaksınız.

Bu arada, Munch için Oslo Opera Binası yakınlarında yeni bir müze yapılıyor, ancak 2019 yılında tamamlanacağı öngörülmüş. Çaresiz bir daha geleceğiz Oslo’cuğum.

*Adres: Toyengata 53

*Giriş ücreti 100 NOK. Öğrenciler için 60. Oslo Pass dahilinde.

*Salı günleri kapalı.

Edvar Munch MadonnaFrogner Park & Vigeland Sculpture Park

Yılda ortalama 1 milyon ziyaretçi ile Oslo’nun gelmiş geçmiş en turistik noktalarından biri olan Vigeland Heykel Parkı, Gustav Vigeland’a ait 200’den fazla heykelin sergilendiği bir açık hava müzesi. Oslo’nun en büyük parklarından biri olan Frogner Park’ın bir parçası olarak her ikisini bir arada gezebileceğiniz gibi, hazır oralara kadar gitmişken parkın en popüler heykeli olan muşmula suratlı “Angry Boy” heykelini bizim için tokatlayabilirsiniz. Onca heykelin arasında onu nasıl bulacağım diye düşünmenize gerek yok, Follow the White Asyalı Turist.

*Yılın her günü, 24 saat açık ve giriş ücretsiz.

*20 numaralı otobüs ya da 12 numaralı tramvay ile Vigeland Park durağında inerek ulaşabilirsiniz.

Vigeland ParkMuseum of Contemporary Art

Astrup Fearnley’in ardından gidince tam da aradığımızı bulamadığımız ve aklımızda gezip gördüğümüzden çok “aniden alarmlar çalmaya başlayan müze” (meğer o da sanatmış) şeklinde kalacak olan Museum of Contemporary Art, Oslo Maratonu’nun yapıldığı gün ziyaret ettiğimizden midir bilinmez, içerisi küçük bir zombi istilasi atlatılmışçasına boştu. Öyle ki dayanamayıp “niye bir tek biz varız, öldürülecek miyiz?” gibi espriler yaparak durumu soruşturmaya bile kalkıştık, genel halinin bu olduğunu söylediler.

Müze ilgili tuhaf deneyimlerimizi bir yana bırakacak olursak kontrolsüzce yaptığımız kıyaslamalar sonucu beklentilerimizin altında kaldığını ve şayet vaktiniz azsa öncelikle Astrup Fearnley’e yönelmenizi tavsiye edebiliriz.

*Giriş: 50 Kron. Öğrenciler için 30 Kron. Oslo Pass ile ücretsiz.

*Adres: Bankplassen 4.

*Giriş saatlerine şuradan bakabilirsiniz.

DamstredetDamstredet

Norveç, hatta İskandinavya deyince gözünüzün önüne çatıları karla kaplanmış renkli, kısa kısa evler geliyorsa, kar konusunda size yardımcı olamayacak olsak da (Oslo çözer o işi üzülmeyin) o sevimli evlerin şehir genelinde bir klasik olmadığını gördüğünüzde yaşayacağınız küçük çaplı hayal kırıklığını en aza indirgemek için size Damstredet’e gitmeyi önerebiliriz. Burası kartpostallardan fırlamış gibi bir görüntüye sahip. Sokak boyunca yer alan ahşap evlerin çoğu 18. yy sonlarında yapılmış ve dönem dönem yenilenseler bile o eski doku korunduğu için gerçekten inanılmaz sevimli bir görüntüye sahipler.

Karl Johans Gate

Şehrin tartışmasız bir şekilde en turistik ve en işlek caddesi olan Karl Johans Gate, bir ucunda Royal Palace, diğer ucunda ise Central Station’ı barındıran oldukça önemli bir cadde. Parlamento binası ve Ulusal Tiyatro gibi görmek isteyebileceğiniz başka binalar da üzerinde yer aldığı için bu cadde geziniz boyunca isteseniz de istemeseniz de çok yüksek ihtimalle birkaç kez yolunuz düşecektir.  Bunun dışında yeme içme, alışveriş gibi konularda da bu cadde üzerinde pek çok alternatif bulabilirsiniz, her ikisini de aşağıda detaylandırdık bile.

Aker BryggeAker Brygge & Tjuvholmen

Aker Brygge ve civarı, Oslo halkı tarafından pek seviliyor, pek övülüyor. Aslına bakarsanız hem yaşam alanlarının, hem kafelerin, hem restoranların, hem butik ve mağazaların bulunduğu tam limanın kenarında kalan bir yer olduğu için ilk etapta özellikle hareketli havasından dolayı çekici gelse de, uzun vadede orada vakit geçirdikçe bir aydınlanma yaşıyor ve şu kanıya varıyorsunuz: “Bu adamlar buraya kocaman bir alışveriş merkezi ve rezidans dikmek yerine onun daha sokaklara taşan güzel bir versiyonunu yapmaya karar vermişler” Tabi ki böylesini alışveriş merkezlerine defalarca kez tercih ederiz, ancak yine de şöyle inceden bir rezidans samimiyetsizliği de var gibi sanki. Üstelik zaten deliler gibi turist çekmeyen bir şehir olmasına rağmen var olanların hepsi de buraya akmış gibi bir durum vardı sanki. Sonuç olarak bu civarı elbet görün (zaten Astrup Fearnley’e geleceksiniz) ancak tüm Oslo gezinizi bu civarda geçirmeye kalkışmayın lütfen gibi bir öneride bulunabiliriz. Burayı da kapsayan yeme içme detayları aşağıda.

GrünerlokkaGrünerlokka

İstanbul bazlı bir benzetme yapacak olursak oraların Karaköy’ü, Cihangir’i, Çukurcuma’sı tadında bir yer olarak özetleyebileceğimiz Grünerlokka, kişisel bir yorum yapacak olursak şehrin en sevdiğimiz ve en çok vakit geçirdiğimiz bölgelerinden biri haline geldi. Tasarım butiklerin, çeşit çeşit kafenin ve barın yer aldığı, şehrin diğer noktalarında göre bir tık daha alternatif bir çizgiye sahip olan Grünerlokka’nın sokaklarında kaybolarak bir gününüzü geçirebilirsiniz. Nerede ne yenir kısmını aşağıdaki yeme içme bölümünde biraz daha detaylandırdık.

*Akerselva nehrinin etrafını çevreleyen bölgede aynı zamanda Oslo sokak sanatının da en iyi örnekleriyle karşılaşabilirsiniz. Özellikle orta yerinde dev bir avize asılı olan Ingens Gate’ye gitmeyi ihmal etmeyin, hem bu küçük sokak boyunca, hem de civarında bol bol mural çalışması göreceksiniz. Bizim gibi sokağı sevip buralarda vakit geçirmek isterseniz akşamları daha hareketli olduğunu da ekleyelim.

Oslo Opera HouseOslo Opera House

İskandinav şehirlerinin çoğunda vuku bulan  “hadi gelin sinir bozucu güzellik ve tasarıma sahip bir opera binası yapalım” durumu Oslo’da var. Eğer imkanınız olursa programa bakıp mutlaka bir bilet kapın. Ancak vaktiniz yoksa ya da bilet bulamadıysanız da binanın hem dışını hem de içini gezmeyi ihmal etmeyin zira gerçekten harika bir tasarıma sahip ve fotoğraflaması inanılmaz keyifli bir bina. Programı incelemek ve bilet almak isterseniz resmi sitesine şuradan göz atabilirsiniz.

*Adres: Kirsten Flagstads Plass 1.

Fram Museum

Dünya üzerine yapılmış olan en dayanıklı ahşap gemi olarak bilinen ve kutup bölgelerini keşfetmek için kullanılan, hatta bu konuda da bir rekoru ulan Fram adlı gemiye adanmış bu müze, geminin ve bu gemi ile yolculuğa çıkan insanların zorlu iklim ve yol koşullarında nasıl hayatta kalmayı başardıklarını ve neler yaşadıklarını anlatıyor. İçinde yaşananları deneyimleyebilmeniz için hazırlanmış bir simülatör de bulunuyor, bizce kesinlikle ilginizi çekecektir.

*Adres: Bygdoynesveien 36

*Giriş 100 NOK. Öğrencilere 40 NOK. Oslo Pass dahilinde.

Ingens Gate OsloKısa Kısa…

-Gülümseyin, Nobel Ödülleri’nin merkezindesiniz! Hal böyle olunca ilginizi çekiyorsa Oslo Nobel Peace Center’a uğrayabilir ve müzesini dolaşabilirsiniz.

-Enteresan bir müze görmek isterseniz Emanuel Vigeland Museum’e vakit ayırın. Biz göremedik, ancak öğrendiğimiz kadarıyla özellikle fresklerle dolu esrarengiz odası gerçekten müthişmiş, gidip görürseniz bize de anlatın!

-Norveç’in doğası ve doğal tarihi hakkında daha fazla bilgi almak ve dünyaca ünlü bir fosil olan (celebrity fosil de oluyor demek) “Ida”yı görmek için Natural History Museum’a uğrayabilirsiniz.

-Biz Stockholm’deki Vasa Museum’den sonra zirve de bıraktık ama, eğer Viking kültürünü daha yakından tanımak gibi bir niyetiniz varsa Viking Ship Museum iyi bir seçenek olabilir. Alın size Oslo’ya gitmeden önce Vikings izlemek için bir bahane daha.

Oslo’da Yeme İçme

Ellerine Neutrogena’dan başka krem değdirmeyen (reklam değil espri) Norveçli balıkçıların diyarında en çok yemek istediğiniz şeyin Norveç Somonu olduğunu biliyoruz. Ancak Norveç mutfağı tabi ki sadece somondan ibaret değil. Örneğin sağı solu ertime özelliğine sahip, lavobo açıcı ürünlerin üretiminde kullanılan ve insan için oldukça tehlikeli bir madde olan (çok bilimsel anlattık di mi) sodyum hidroksit ile marine edilmesiyle hazırlanan bir balık olan Lutefisk’i (bakın şurada çok daha çılgın yemekler de var) ya da Norveç’in Christmas yemeği geleneklerinden biri olan Smalahove’yi yani adını “kuzu kafasını” (kelle demeye içimiz el vermedi) de deneyebilirsiniz.

Bu gibi çılgınlıkları bir kenara koyacak olursak, Norveç mutfağı ve genel olarak Oslo, yemek konusunda birçok çeşit sunuyor ve ilginç deneyimlerin yanında dünya mutfağından oldukça başarılı örnekler deneyebilmeniz mümkün. Özellikle balık içeren yemekler buldunuz mu affetmeyin, birkaç kişiyseniz herkes farklı bir versiyonunu deneyerek masaya çeşitlilik katsın, hiçbirinden mahrum kalmayın deriz.

Tim WendelboeTim Wendelboe

Listeye sırf bize göre değil, Oslo’nun kahve bağımlısı lokalleri arasında da en iyi kabul edilen kahvecisi Tim Wendelboe ile başlamak isteriz. Burası ödüllere boğulmuş bir kahveci. Şehrin en hip bölgelerinden biri olan Grünerlokka’da bulunan kahveci işini acayip ciddiye alıyor. İçeride cam ile ayrılmış farklı bir bölmede NASA çalışanı edasıyla kahve tadımı yapan bir ekip, diğer tarafta ise oldukça profesyonel bir yaklaşım ile kahve hazırlayan farklı bir ekip var. Denediğimiz kahveler kahveler bir kez daha önümüze gelecek olsa “Aa bu Tim Wendelboe’daki kahveden” diyeceğimiz cinsten bir ayırt ediciliğe sahip. Üstelik eğer beğenirseniz eviniz için de satın alabilirsiniz.

*Adres: Grüners Gate 1

Le Benjamin

Oslo’daki Fransız restoranları içinde en iyilerden biri olarak kabul edilen Le Benjamin bu aralar Oslo genelinde öyle popüler ki, yer bulabilmek için en az birkaç gün önceden rezervasyon yapmak şart. Oldukça fazla seçenek içeren bir şarap menüleri var ve yemekleri de gerçekten başarılı. Özellikle midye, yengeç salatası ve deniz ürünlü keçi peynirli White pizza’ya kefiliz. Öyle tıka basa doymak için değil ama, güzel şarap yanında kaliteli atıştırmalıklar için gidilebilir. Şarap seçimi konusunda çalışanlardan destek almayı unutmayın, çok şükür kendileri nasıl bir tat yakalamak istediğinizi tespit etmek için çaba harcamaktan sıkılmayan ve surat yapmayan insanlar.

*Adres: Sondre Gate 6

Nighthawk Diner OsloNighthawk Diner

Türk kahvaltısının muhteşemliğinden olsa gerek, biz İspanya’yı konunun dışında tutarak Avrupa genelinde yaptığımız kahvaltıların neredeyse hiçbirinden tatmin olmayan insanlarız. Hal böyle olunca Oslo’daki kahvaltılardan da pek umutlu olmadığımız için kendimizi tipik bir American Diner konseptine sahip Nighthawk Diner’da bulduk. Kalp krizi garantili yağ bombası Amerikan kahvaltısını sevmeyeniniz var mıdır bilemiyoruz, ancak biz pancake, bacon, çırpılmış yumurta triosuna hayır diyebilen insanlar değiliz. Haliyle Nighthawk Diner’dan karnımız tok, sırtımız pek, yüzümüzde kocaman gülücüklerle ayrıldık ve sonrasında “yürümenin çok iyi geleceği cinsten” bir kahvaltı yapmış bulunduk. Sabah sabah müzik kutusundan şarkı açıp bol gürültülü bir kahvaltı etmek güzel oluyormuş.

*Adres: Seilduksgata 15

United Bakeries

Eğer hızlı bir kahvaltı ile konuyu geçiştirmek niyetindeyseniz ya da öğlen atıştırmalığı için merkezi konumda yer alan bir yer arayışına girdiyseniz United Bakeries sizin için kurtarıcı olabilir. Adı üstünde, bir bakery olduğu için kruvasan, çörek vb. türlü türlü hamur işi ve güzel kahve ikilisini bir arada bulabilmeniz mümkün. Üstelik sabahın erken saatlerinden itibaren açık olduğu için sokak sokak gezmeden, müzelere dalmadan önce burada pratik bir kahvaltı yapabilirsiniz. Gitmişken Skolebrod denemeyi unutmayın, kendisi Norveç’te sık sık karşılaşabileceğiniz oldukça lezzetli bir hamur işi tatlısı ve burada bayağı güzel yapıyorlar.

*Adres: Karl Johans Gate 37

Louise

Yukarıda güzel bir Norveç somonu yemeden buradan dönmenize izin vermeyeceğimizi söylemiştik. Onun için sizi şehrin popüler bölgelerinden biri olan Aker Brygge’de bulunan Louise’e alacağız. Louise, yalnızca somon konusunda değil, diğer deniz ürünleri konusunda da oldukça başarılı bir yer. Lokal&turist karışımı bir kitleye sahip ve dışarıda oturma olanağı da tanıdığı için genellikle çok kalabalık oluyor, bu sebeple gitmeden önce rezervasyon yaptırmak akıllıca olacaktır.

Norveç MutfağıOnda Grill & Seafood

Aker Brygge tarafları için bir başka alternatif olan Onda Restaurant’ın deniz ürünleri için ayrı, et için ayrı bir bölümü var ve rezervasyonunuzu da ona göre yaptırmanız gerekiyor. Konsept slow food. Ama slow food derken bayağı ciddi slow food’dan bahsediyoruz, zira yemekler 8,5 saatte gelince sinirlenmemeniz için bu bilgiye sahip olmanız gerekiyor. Konsept biraz 50+ yaşlara hitap ediyor, ancak yemekleri gerçekten lezzetli. Açıkçası genel olarak ortam sebebiyle bize bir sıkıntılar basma, bir “çıkalım da kendimizi barlara falan atalım ne yapıyoruz biz?” durumları oldu, sizin de aynı şekilde hissetme ihtimaliniz yüksek. Yine de gidecek olursanız midyelerini denemeyi ihmal etmeyin, gayet başarılı.

Crowbar&Bryggeri

Crowbar güzel müzik&güzel bira ikilisini bir arada bulabilmenin mutluluğunu yaşatacak bir mekan. Kendi biralarını yapıyorlar ve gerçekten lezzetli seçenekler sunuyorlar. İçeride Türkiye’yi çağrıştıracak birkaç ipucu görebilmeniz mümkün, zira mekanın sahibi Türk-imiş. Biz de eş dost tavsiyesi ile gittiğimiz için konuya hakimiz. Kendisi Türk olduğunu gizlemek gibi bir istek içinde olduğu için herhangi bir muhabbete girme isteğiniz varsa başarılı sonuçlanmayabilir. Sanırsak “kankaaa biz de Türküz yap bi indirim” cümlelerinden kaçınmaya çalışıyor, o kısmını bilemeyeceğiz. Ama böyle bir niyeti varsa Wifi şifresini “Karasu bilmemkaç” benzeri bir şey yapmaktan vazgeçmesi mantıklı olabilir.

Adres: Torggata 32

The Laundromat

The Laundromat’ın konseptini size daha önce İzlanda yazılarımızdan birinde de anlatmıştık, çünkü İskandinav ülkelerinin birçok noktasında şube açmış bir mekan. Burası adından da anlayabileceğiniz üzere aslında bir çamaşırhane. Evet evet bildiğiniz çamaşır makinalarıyla dolu bir alandan bahsediyoruz. Ancak konsepti her kim buldu ise, bu gibi mekanların insanı sosyalleşmeye iten yönünü de göz önünde bulundurarak mekanı hem kafe hem çamaşırhane şeklinde bir konsepte dönüştürmüş ve ortaya gerçekten güzel bir şey çıkmış. Kahvaltılarına kefiliz, gidin, kesin seversiniz.

*Adres: Underhaugsveien 2

Kısa Kısa…

Lezzetli akşam yemeği daha makul fiyat ikilisi için: Lokk

Brunch ya da öğle yemeği için: Kolonihagen

Hızlıdan bir kahvaltı ve lezzetli taze meyve suları için: Joe & The Juice

Bana laga luga yapma, ben yemekte gelenekçiyim diyenlere Aker Brygge’den iki seçenek: Eataly (evet o Eataly) ve Friday’s.

Karl Johans GateOslo’da Alışveriş

Eğer mümkün olduğunca düşük bütçeli bir Oslo gezisi peşindeyseniz Oslo’da alışveriş yapmak pek de mantıklı bir tercih olmayabilir. Zaten çok pahalı bir şehir olması bir yana, tanıdığınız bildiğiniz markalar da, Türkiye’de pek göremeyeceğiniz yerler de genel olarak yüksek bütçeler gerektiriyor. Bir alternatif olarak Grünerlokka civarındaki tasarım dükkanlar ve butiklere bakarsanız bir nebze daha uygun fiyatlarla karşılaşabilme ihtimaliniz var. Tabi ki bunu ACNE’ye gidip “hani bunlar uygun fiyatlı demişti yalanmış” demeyeceğinizi var sayarak söylüyoruz. Onun dışında hazır giyim mağazaları çoğunlukla şehrin ana caddesi olan Karl Johans Gate üzerine yer alıyor.

-Karl Johans Gate üzerinde yer alan Weekday, Monki ve talihsiz bir isme sahip olan Big Bok’ta güzel şeyler bulabilirsiniz.

Genel İpuçları

-Musluktan su içebiliyorsunuz, bu sebeple her şişe alışınızda üzerinize yönelen “ah canım…” bakışlarının sebebini ona bağlayabilirsiniz. Suyun tadı mı? E bir İzlanda değil tabi…

-Genel olarak kafanızın takıldığı bir konu olursa Oslo Pass’i de alabileceğiniz yerlerden bir olan Central Station’ın içindeki Visitor Center’a uğrayabilirsiniz.

-Şehirde her kesimden insan şakır şakır İngilizce konuşuyor, bu konuda herhangi bir endişeniz olmasın.

-Gitmeden önce playlist’inizi Röyksopp parçaları ile doldurmanın tam sırası mı sanki?

14 Comments

  • Yaziniz her zamanki gibi guzel olmus,lakin helsinki iskandinavyada degildir.
    Finlandiya iskandinav ulkesi degil,nordic ulkesidir,kendilerinin kultur,dil ve cografya olarak iskandinavyayla alakasi yoktur.
    Yanlisinizi duzeltmek isterim.

    • üzerinde tarihi olan, yani hala öğrenci olduğunuzu kanıtlayabilecek bir öğrenci kartı gerekiyor, yoksa sorun çıkarmaya çok müsaitler

  • Sağda solda norveç’te kişisel gelirlerin 15bin euro falan olduğunu okumuştum. E azmış bile. O nasıl fiyatlar öyle.

  • Blogunuz sade, açık ve oldukça aydınlatıcı.Çok teşekkürler. Bazı konularda aydınlatırsanız çok sevinirim. İzlandaya geçiş kolay mı ? Hangi vasıtayı kullandınız ? Mesela 2 gün ayırsak orada nasıl değerlendirilir ? Süreler ve maliyeti ne oluyor ? Yolculluğumuz Mart’ın 2.haftasında. Herhalde soğuk bir hava olacak.Dönüş biletimiz Oslo’dan buna göre yazarsanız sevinirim.Yeme içme konusundaki açıklamalarınız çok güzel ama fiyatlardan biraz daha ayrıntı verebilir misiniz ?

    • izlanda ile ilgili tüm detaylar İzlanda yazılarımızın içinde mevcut, oralara bir göz atsanız? Yaklaşık 60 sayfa falan yazı yazdık çünkü İzlanda ile ilgili, daha diyecek bir şeyimiz kalmadı hahah 🙂

  • Yazılarınız çok güzel, aralık ayında oslo’ya gideceğim, oslo pass fiyort gezisinde geçerli mi 2 günlük almayı düşünüyorum, 3 günlükte geçerli diye aklımda kalmış, bir de havaalanından şehire gidip gelirken geçerli mi bilgi verebilirseniz çok memnun olurum.

  • “Sanırsak “kankaaa biz de Türküz yap bi indirim” cümlelerinden kaçınmaya çalışıyor, o kısmını bilemeyeceğiz. Ama böyle bir niyeti varsa Wifi şifresini “Karasu bilmemkaç” benzeri bir şey yapmaktan vazgeçmesi mantıklı olabilir” kahkaha attim ya bayiliyorum size (kalp kalp) :)) Stockholm’e gidecegim zaman sadece sizin yazdiklarinizi okuyup gittim ve hatta yine sizin yazdiklarinizdan etkilenip hic aklimda yokken Goteborg’a gectim (ki orayi daha cok sevdim). Simdi de Oslo’ya gidecegimden okuncak site belli, luv u oi 🙂

  • Yarım saat vakit geçirilecek Damstredet koyup, bütün gün müthiş binalar arasında ağzınız bir karış dolaşsanız bitremeyeceğimiz Frogner koymamak… bu da bir başarı!

  • Genel olarak güzel bir yazı. Şımarıklık ile espri/şaka arasındaki ince çizgiyi yer yer aşmışsınız. Gereksiz zorlamalar. Mekanın sahibinin Türk olması onun her gelen Türk müşteriye kendini tanıtıp, onlar ile samimi olmasını gerektirmez. Oslo’ya gidecek bütçesi olan hiç bir Türk de indirim istemez zaten …

    • teşekkür ederiz. Oslo’ya gidecek bütçemiz var ve yine de indirim istiyoruz bu arada 2 Türk olarak, genellemeyelim.

  • Taaaa Ağustos’ta gideceğim seyahat için şimdiden okuyup heyecanlandım, yurtdışına hasret kaldık,
    Her zamanki gibi net ve eğlenceli bir yazı, Teşekkürler Öykü ve İdil!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir