Nice’i size ballandıra ballandıra anlattıktan sonra gelin şimdi de işin çemkirme kısmına geçelim. Bir kere şu konuda anlaşalım, biz Cannes’a kesinlikle düşük beklentiyle giden insanlar değiliz. Aksine, birimiz Sinema TV bölümü mezunu olmakta birlikte meslek olarak senaristliği seçmiş, sinemaya büyük tutkuyla bağlı bir bireyiz. Yani giderken “OHA Cannes’a gidiyorum!” gibi bir heyecan oluşmaması zaten imkansızdı. Şimdi çekinmeden doğruları söyleyeceğiz, biz Uğur Dündar’ın böcekli fırınları basıp ortalığı dağıttığı dönemde büyüdük, söylemeden duramayız! Cannes bizi resmen hayal kırıklığına uğrattı! Hani sinemayla yaşayan bir şehre gidiyorduk? Hani sokaklar yedinci sanat ile dolup taşıyordu, hani gidip de dönmek istemeyecektik? Tabi ki sizde böyle bir etki bırakmayabilir, sonuçta aynı beklentiyle gitmiyor da olabilirsiniz. Lakin şunu da eklemeliyiz ki, sinemayı bir kenara bıraktığımızda Cannes konusunda bizi heyecanlandırabilecek diğer konularda da küçük çaplı bir hayal kırıklığına uğradık. Fakat tüm bu hüzünlü deneyimimizin sonunda öğrendiğimiz bir şey oldu; Nereyi iyi pazarlıyorlarsa, hep beraber orayı dünyanın en güzel yeri zannediyoruz, o yüzden hiçbir yere önyargı ile gitmemek gerektiği gibi, aynı zamanda fazla büyük beklentilerle de gitmemek gerekiyormuş. Çok gezen mi bilir çok okuyan mı sorusunun çok gezen tarafına +1 atıyoruz. (Bu sorunun cevabını verebildiğimiz anlamına gelmiyor tabi)
Tüm bu yukarıda yazdıklarımız demek değil ki Cannes’da seveceğiniz yerler, küçük ve tatlı bir Old Town, tüm sayfiye yerlerinde bulunan o albeni ve gülümseyen yüzlerle karşılaşmayacaksınız, gelin o kısmını da aşağıda anlatalım. Karşınızda Cannes Gezi Rehberi!
Başlamadan gelen not: Buralara gelmişken Nice’te de vakit geçirecekseniz Nice Gezi Rehberimiz ve Nice Yeme İçme rehberimize de bekleriz.
*Yurt dışında internet kullanımı için bir e-sim uygulaması olan Airalo’yu kullanıyoruz, çünkü operatörlerin internet&konuşma paketi ücretlerinden çok daha makul bir fiyata denk geliyor, bize bol bol sorulduğu için baştan söz etmiş olalım. Ne kadar süre ihtiyaç duyacağınıza göre istediğiniz paketi seçebiliyorsunuz, uygulamaya ve fiyatlara göz atmak için şuraya tık tık.
Cannes’a Ne Zaman Gidilir?
Cannes’a ne zaman gitmenizin mantıklı olacağı, aslında doğrudan orada bulunacağınız aktiviteler ile ilişkilendirilebilir ve bu cümle Güney Fransa’da yer alan birçok şehir için kurulabilir. Tabi biz konuyu böyle hızlıca geçmeyip “tamam işe yazın gidin k bye” demeden biraz daha detaylandırmak isteriz:
Yaz: Amacınız güneşlenmek, yüzmek ve plajda bayılmaksa, içinizdeki bir ses size “Cannes yan gelip yatma yeridir” diyorsa o zaman Cannes’a gitmek için en doğru zaman tabi ki yaz. Ancak bu durumun artıları gibi eksileri olduğunu da hatırlatalım. En turistik sezonlardan biri olduğu için otel fiyatları zirve yapıyor, plajlar kalabalıklaşıyor ve iyi restoranlara yer bulmak biraz olsun güçleşiyor. Ayrıca, eğer gezmek için gidiyorsanız o sıcakta Old Town yokuşlarını tırmanmanın pek şahane bir his olmadığını da deneyimlerimizden mütevellit vurgulayalım.
İlkhbahar&Sonbahar: Cannes’a bahar aylarında gitmek için en iyi sebebiniz tabi ki Mayıs ayında gerçekleşen Cannes Film Festivali. Şehirde ünlü birileriyle karşılaşıp heyecandan aklınızı kaçırabilir, yazlıkta eski sevgilisini görmüş kızlar gibi saçma aksiyonlarda bulunabilir, şu Tarantino mu, amma kilo almış gibi magazinsel diyaloglara girebilirsiniz. Ancak bunu bir kenara bırakıp daha genel konuşacak olursak şehri keşfetmek adına havanın en ideal durumda olacağı dönem de kesinlikle bahar ayları. Özellikle ilkbahar başlarında ya da sonbahar sonlarında gidecek olursanız şehir genelinde fiyatların da turistik sezonlara kıyasla daha makul olacağını hatırlatalım. O dönemde Cannes turiste aç, o yüzden bulduklarını kapıyorlar diyebiliriz.
Kış: Cannes için kış bir nevi ölü sezon. Zaten nüfusu çok az olan şehirde muhtemelen cinler cirit atıyordur, zira yazın bir Pazar günü bile öyle post apokaliptik film seti gibi görünebildiğine göre kışın her günü böyle bir durum yaşanması da gayet muhtemel. Eğer kışın Avrupa’nın geri kalanına göre biraz daha ılıman ve genel olarak Cannes için en düşük bütçe gerektiren dönemi arıyorsanız olayınız kış, ancak doğrusu bu artılarına rağmen pek tavsiye edemeyeceğiz. Belki Nice’ten günübirlik diyelim.
Cannes’a Ulaşım
Türkiye’den Cannes’a direkt uçuş bulunmuyor. Bu sebeple bulunabileceğiniz en mantıklı hamle önce Nice’e gitmek, ardından tren ile Cannes’a doğru yol almak. Merak etmeyin, hiç de karmaşık bir süreç değil ve gayet hesaplı. Üstelik 25 dakikada. Yapmanız gereken şu lokasyonda yer alan Gare de Nice Ville’ye ulaşmak ve 5,30 euro gibi bir fiyata biletinizi almak. İneceğiniz durağın adı Cannes, sorun yok.
Cannes Gezilecek Yerler
Cannes gezilecek yerler listesinde Avrupa’nın diğer şehirlerine kıyasla aslında çok daha fazla şey olduğunu söyleyemeyeceğiz. Şehri ziyaret etmeden önce diğer bloglara ve kaynaklara bakıp “amma az şey yazmışlar yahu!” diye söylenmelerimiz yerini “adamlar haklıymış” söylemlerine bıraksa da, gezip gördüklerimizi mümkün olduğunca detaylı aktarmaya çalışacağız. Ancak siz yine de az yer yazmışlar diye düşünecek olursanız bunun sebebi şehri uyduruk bir şekilde gezmiş olmamız değil, gerçekten gezip görecek az yer olması. Bu şekilde nokta atışı şu müzeyi görmeliyim, şu galeriye gitmeliyim şeklinde düşünmek yerine şehrin sokaklarını keşfetmeye ve genel atmosferi yaşamaya odaklanırsanız, şehir beklentinizi daha iyi şekilde karşılayacaktır, bizden söylemesi.
*Palais des Festivals et des Congres
Cannes’ın en turistik ve en görmek isteyeceğiniz noktalarından biri tabi ki Cannes Film Festivali’nin gerçekleştiği alan. Şimdiden uyaralım, hiç de beklediğiniz gibi bir bina ve atmosfer çıkmayacak. Öyle ki önündeki kırmızı halıda fotoğraf çektiren insanları görmemize rağmen binanın gerçekten o olduğuna bir türlü inanamayıp tourist information’a giderek “Bu gerçekten o bina mı?” diye sormamız gerekti ve evet cevabını alınca sanki binayı sorduğumuz kadın tasarlamışçasına kadına trip atıp gittik.
-Eğer binanın içini ziyaret etmek isterseniz ücreti 4 Euro. Ancak Ekim 2015’e kadar yenileme çalışmaları nedeniyle kapalı olduğunu hatırlatalım. Denk gelemiyorsanız ya da şöyle bir görsek yeter diyorsanız şuradan bir gezi gerçekleştirebilirsiniz.
-Binanın civarında dolanırsanız yerde ünlülerin el izlerinin yer aldığını göreceksiniz, belki ilginizi çeker.
-Bizim AKM binasının bile yanında daha güzel kaldığı binanın alt katında hediyelik eşya satan ve tourist information’ı da içine barındıran bir alan var, oraya da bir uğramak isteyebilirsiniz. Başka hediyelikçi bulurum daha ucuzdur diye düşünmeyin, çünkü değil. Biz onu sizin yerinize çoktan düşündük.
*Le Suquet
Festival binasını arkanıza alıp solunuzdaki büyük meydanı ve yatları/tekneleri geçerek ilerlediğinizde Cannes’ın eski şehir bölgesi Le Suquet’e ulaşacaksınız. Burası şehri keşfedebilmek adına gezmeniz gereken yerlerden birisi ve Cannes’ın en turistik noktalarından biri. Eğer sıcağa dayanıklıysanız ya da hava açısından daha insancıl bir dönemde gittiyseniz bol yokuşlu sokaklardan birini seçip tepeye doğru tırmanarak Cannes’a tepeden bakabilirsiniz. Cannes’ı günümüzdeki sofistike haliyle değil, geçmişteki haliyle kafanıza canlandırabilmek için buraları dolanmak iyi bir fikir.
-Bölgenin en popüler sokakları Rue St Antoine ve Rue du Suquet. Burada yan yana birçok restoran bulabilmeniz mümkün, çoğu son derece turistik yerler.
-Etrafınızda görüp hepsinin teker teker fotoğrafını çekmek isteyeceğiniz evlerin çoğu en az 400 yıllık geçmişe sahipler, değerlerini bilin.
*Eglise Notre Dame de l’Esperance
Yukarıda söz ettiğimiz gibi, eski şehir bölgesinin yokuşlarını tırmanmayı göze alıp tabelaları takip ederek tepeye kadar çıktıysanız, karşınıza yanındaki şehrin simgelerinden biri olan saat kulesi ile buraların en ünlü kilisesi çıkacak. İlk gördüğünüze kilise yerine bir kaleye geldiğinizi düşünmeniz gayet olası, dış görüntüsü gerçekten kaleyi andırıyor. Sanırsak bunda kilisenin yapılış tarihinin 16. yy civarına dayanmasının da etkisi var. Hazır tepelere çıkmışken kiliseyi de bir dolanabilir, ardından manzaranın tadını çıkarabilirsiniz.
-Kilisenin hemen yanından liman bölgesine kolayca inilmesini sağlayan bir merdiven uzanıyor, inerken o yolu kullanmak iyi bir fikir, yoksa ekstra yorucu oluyor.
-Giriş ücretsiz.
*Promenade de la Croisette
Nice gezi rehberimizde uzun uzun anlattığımız Promenade des Anglais’in Cannes ayağı olan, kısaltılmış adı ile la Croisette, deniz kenarında uzanan yaklaşık 2,5-3 km uzunluğundaki bir yol. Şehrin kalbinin attığı bölge olarak tarif etsek yeridir, zira birçok ünlü otel, restoran, kafe ve tasarımcıya ait mağaza da bu yol üzerinde yer alıyor. Cannes’ın dışarı yansıtılan yüzünü göz önünde bulunduracak olursak “Galiba gerçekten Cannes’dayım” hissini La Suquet bölgesinden çok burada, palmiyeler altında, lüks araba karmaşası içinde yürürken hissedeceksiniz.
-Buraya ulaşmak için festival binasını arkanıza aldığınızda sağ tarafa doğru, yani eski şehir bölgesinin tam tersine doğru yürümelisiniz.
-Eğer alışveriş yapmak niyetindeyseniz, şehrin über pahalı alışveriş ayağı bu cadde.
*Forville Market
Eğer pazar gezmeyi seviyorsanız gezegen genelinde pazar gezmenin en keyifli olduğu ülkelerden biri kesinlikle Fransa. Haliyle Cannes’ın en ünlü pazar yerlerinden Forville Market’i gezmek, hatta Türk usulü her adımınızda ya yeni bir meyve, sebze, zeytin ya da peynir tatmak ve pazardan tok ayrılma klişesini gerçekleştirmek oldukça keyifli oluyor. Genellikle saat 14:00 civarında kapandığını ve şöyle bir dolanmak istiyorsanız biraz daha erken gitmeniz gerektiğini hatırlatalım.
-Pazartesileri kapalı olabiliyor. (Bu genel mi yoksa dönemsel bir durum mu bilmiyoruz, yine de aklınızda bulunsun)
*Rue d’Antibes
Rue d’Antibes, özellikle Cannes’da alışveriş yapmayı kafaya koyduysanız, size bütçe açısından çok daha mantıklı alternatifler sunabilecek bir cadde. Oldukça merkezi bir noktada, turistik olarak kabul edilebilecek alanın içinde olduğu için hem ulaşmanız gayet kolay, hem de akabinde Nice’e dönüş yapacaksanız tren istasyonuna yürüme mesafesindesiniz. İlgilenenler için bir Fransa klasiği olan Galeries Lafayette de bu cadde üzerinde bulunuyor, ancak kesinlikle Paris’teki kadar ihtişamlı bir versiyonu ile karşılaşma beklentisi ile gitmeyin.
Cannes İpuçları
-Sosyete ile bu kadar özdeşleştirilmiş bir şehir olan Cannes tabi ki tahmin ettiğiniz üzere pahalı bir şehir kategorisine kolaylıkla girebilir. Uygun fiyatlı bir tatil arayışındaysanız belki bu gezinizi biraz ertelemek isteyebilirsiniz.
–Grand Hotel’in bahçesindeki Bruno Catalano eserlerini kaçırmayın, hepsi de birbirinden muhteşem!
-Cannes’a kadar gelmişken havalısından bir yemek için Baoli ya da Sea Sens’i değerlendirebilirsiniz, ancak cüzdanı bırakmaya hazırsanız.
-Denize girmek için Cannes iyi bir seçenek. Çünkü Nice’te olduğu gibi plajlar taştan oluşmuyor, ayaklarınızı deşmiyor, daha bir kumluk. Hem özel plaj, hem de halk plajı seçenekleriniz var. Özel plajlara giriş ise 30 Euro’ya kadar çıkabiliyor, plajına göre muamele.
Merhabalar öncelikle yazı için ellerinize sağlık dört günlük bir nice seyahati planlıyorum nice den günü birlik cannese gitmeyi planlıyorum sizce canneste Bir gece geçirmelimiyim?
emek verip bu yaziyi yazdiginiz icin cok tesekkur ederim, 10 gun sonra esimle once Nice, sonra da gunubirlik Cannes’a gitmeyi planliyorum. Yazini bana cok iyi bir rehber oldu.
Cannes’da film festivalinden baska seyler de oldugunu bilmek gercekten cok iyi oldu.
Tekrardan tesekkurler