Hong Kong tuhaf bir şehir. Havaalanından şehre ayak bastığınız anda çok da tanıdık gelmeyen bir karmaşanın orta yerine düştüğünüzü biliyorsunuz. Kötü bir karmaşadan bahsetmiyoruz tabii. İlk etapta gelen “Lost in Translation” ile “Her” karışımı hissin, şehirde vakit geçirdikçe yer yer “Blade Runner’a çaldığını düşünün desek zihninizi çok mu zorlamış oluruz bilemiyoruz. Etrafınızda yüzlerce anlamlandıramadığınız şekil, (evet alfabelerinden söz ediyoruz), kelimenin hakkını vermek istercesine yükselen gök-delenlerin arasında kendini tekrar eden çirkin binalar ve şehrin dört bir yanını sarmış neon tabelalar ile aidiyet hissiniz bir anda 0’a iniveriyor, burada bir “yabancı” olduğunuzu iliklerinize kadar hissediveriyorsunuz. Şu noktaya kadar yazdıklarımız gözünüzde durumdan şikayetçiymişiz gibi bir his yarattıysa yanlış anlaşıldık, zira öyle bir histen söz ediyoruz ki dünyanın bambaşka bir noktasında, “evden çok uzakta” olduğunuzu hissetmenin bu kadar güzel bir his olabileceğini ancak Hong Kong’da anlayabilirmişsiniz gibi geliyor. Yolu yakında buraya düşecekler için Hong Kong Gezi Rehberi‘miz ellerinizden öper.
Kendinizi buraya atmanız için en güzel sebeplerden biri, Türk vatandaşlarına vize uygulamıyor olmaları. Bizce bu açıdan ilk Uzak Doğu deneyiminizi yaşamak için Tayland ile birlikte en ideal yerlerden.
-Başlamadan gelen not: Aşağıda “dolar” diye geçen tüm para birimleri Hong Kong Doları (HKD). Bildiğimiz dolar sanıp sinir stres yapmayınız.
*Yurt dışında internet kullanımı için bir e-sim uygulaması olan Airalo’yu kullanıyoruz, çünkü operatörlerin internet&konuşma paketi ücretlerinden çok daha makul bir fiyata denk geliyor, bize bol bol sorulduğu için baştan söz etmiş olalım. Ne kadar süre ihtiyaç duyacağınıza göre istediğiniz paketi seçebiliyorsunuz, uygulamaya ve fiyatlara göz atmak için şuraya tık tık.
Hong Kong’a Ne Zaman Gidilir?
Havasından suyundan pek haberdar olmadığımız Hong Kong’a gitmeye niyetlendiyseniz öncelikli değerlendirmenizi hava durumu üzerinden yapabilirsiniz. Burası çok sert kışların yaşanmadığı bir şehir olduğu için şanslısınız, ancak sıcak konusunda herhangi bir hassasiyet ya da nefretiniz var ise tarih seçiminde dikkatli olmanızda fayda var. Konuyu biraz daha detaylandıracak olursak;
–İlkbahar&Sonbahar: Ara dönemler Hong Kong’a gitmek için ideal olabilir. Her iki dönemde de hava durumu 18-24 derece arası bir şeyler olduğu için çok da bunalıp sıkılmadan, rahat rahat istediğiniz her yeri gezebilirsiniz. Akşamları gündüze kıyasla biraz daha serin olabildiği için yanınıza bir iki mont, ceket tarzı şey almakta fayda var. Ayrıca yağmur ihtimalinin yüksek olduğunu da hatırlatalım, şemsiyesiz olmaz.
Yaz: Mayıs ile Eylül arası Hong Kong’u tropik hallere büründüğü bir dönem. 34 derecelere ulaşabilen sıcaklık yanında bol bol yağmur ihtimalini de getiriyor. Bu arada korkutmak gibi olmasın, şehirde göreceğiniz “tayfun sığınakları” yazın giderseniz biraz daha anlam ifade edebilir, çünkü yaz dönemi şehirde aynı zamanda tayfun dönemi olarak biliniyor. Bizim için bir isimden ibaret olan Tayfun, Hong Kong’da biraz daha ürkütücü bir anlam ifade ediyor diyebiliriz. Neredeyse “yazın gitmeyin!” yazacak gibi görünsek de, yoğun yağış ihtimalini kabul edenleriniz için, bu dönemde şehirdeki her türlü aktivitenin biraz daha ucuz olduğunu da hatırlatalım, tercih sizin.
Kış: Hong Kong’un kışını aslında Türkiye’nin batı kesimlerindeki Ekim-Kasım ayları ile özdeşleştirebilirsiniz Hava sıcaklığı genellikle 15-20 derece arasında seyretse de akşamları 12 derecelere kadar düşüp popo (kibarız) dondurabilen türden bir hava ile karşılaşmanız muhtemel.
-Eğer etkinlik peşindeyseniz şehri Chinese New Year ya da Hong Kong Art Festival döneminde ziyaret edebilirsiniz. Ancak hatırlatalım, özellikle Çin Yeni Yılı dönemi pek güzel görüntüler ortaya çıkarsa da, birçok yer en az 3-4 gün boyunca kapalı olabiliyor.
Hong Kong Bütçesi&Hong Kong’da Konaklama
Hong Kong’un pahalı bir şehir olduğu izlenimine kapılmış olabilirsiniz, çünkü her türlü gazete, dergi ve benzeri yayında “SU BİLE ALAMAYACAĞINIZ ŞEHİRLER” listelerinin baş tacı haline gelmiş durumda. Fakat tahmin ettiğimiz kadarıyla bu sonuca orada yaşayan kimseler için kira ve yaşam koşullarıyla ilişkili olarak varılıyor. Çünkü her şehirde olduğu gibi burada da bütçenizi konaklamayı ya da yiyip içmeyi seçeceğiniz yerlere göre yönlendirebilmeniz mümkün. Evet gerçekten “yuh be” dedirtecek yerler de var, ancak lokal yerlerde “eşek mi yediriyor bunlar bize” endişesine kapılabileceğiniz derecede ucuz şeylerle de karşılaşabilirsiniz.
Konuyu açıklığa kavuşturmak için birkaç örnekle geliyor:
Ortalama bir restoranda ana yemek: 80-120 HKD civarı (steak vs. yerseniz daha yüksek)
Lokal&ucuz restoranda ana yemek: 35-60 HKD civarı
Bira&Kokteyl: 40-90 HKD arası
Su: 10-20 HKD arası (sokaktan alırsanız 6 hkd’a kadar düşebilir)
Kahve: 25-50 HKD arası
Sigara (Marlboro Light): 50 HKD
-Para bozdurma meselesini havaalanında halledemediyseniz endişelenmeyin çünkü şehrin birçok noktasında makul fiyatlar veren döviz büroları bulabilmeniz mümkün. Çok yüksek ihtimalle kazıklanmayacaksınız. En azından bu konuda.
Konaklamak için birçok otel seçeneğiniz mevcut. Öncelikli olarak Kowloon ya da Hong Kong Adası’nı tercih etmeniz, özellikle şehri ilk kez gezecekseniz çok daha mantıklı olacaktır, çünkü göreceğiniz şeylerin büyük bir bölümü bu 2 adaya yayılmış durumda. Bu civarda değillerse de toplu taşıma sayesinde her noktaya bu bölgelerden ulaşabilmeniz mümkün. Bu yüzden bizce göz önünde bulundurmanız gereken ikinci önemli mevzu da toplu taşımaya mümkün olduğunca yakın olmak. Biz Kowloon’daki B P International Hotel’de kaldık. Odaları aşırı küçük olsa da lokasyon ve hijyen açısından herhangi bir sorun yaşamadık, farklı bir alternatif bulamazsanız rahatlıkla burayı tercih edebilirsiniz. Bizim gitmemizin üzerine otelin yorumları kötüye gittiyse o zaman yukarıda linklediğimiz bölgelerden arama yaparak aklınıza yatan bir otel seçebilirsiniz, direkt o bölgede booking araması yapabileceğiniz şekilde linkledik.
-Konaklama meselesinde aklınızda bulundurmanız gereken önemli bir konu var; o da Hong Kong’da gerek otel gerekse evlerin metrekare olarak bize, Avrupa’ya ve Amerika’ya kıyasla çok daha küçük olması. Dolayısıyla odaya girdiğinizde “bize koğuş verdiler” diye düşünüp resepsiyona çemkirmeye inmeden önce bu anı hatırlayın ve sakinleşin. Bu konuda yalnız değilsiniz ve maalesef yapacak bir şey yok. Adamların her şeyleri küçük. (sinsi espri)
Hong Kong İçinde Ulaşım
Merak etmeyin, Hong Kong’da ulaşım konusunda sırtınız yere gelmez, çekik ırkların bu tip konularda bizden çok daha ileri bir noktada olduğu aşikar. Metro ile şehrin ulaşamayacağınız bir noktası yok desek abartmış olmayız. İşinizi biraz daha kolaylaştırmak açısından konuyu dallandırıp budaklandırmaya üşenmeyeceğiz;
Havaalanından şehre ulaşım:
Tamamen salladığımız istatistiklere göre, alternatifinizin çok, kazıklanma ihtimalinizin az olduğu ulaşım seçenekleri, bir gezginin günlük mutluluk ihtiyacının %50’sini sağlayabiliyormuş. O zaman Hong Kong’da ilk gününüzü mutlu mesut geçirmeye hazır olun. Konuyla ilgili 3 alternatifiniz var:
- Airport Express: Sabah 6 sularından gece 1’e kadar rahat rahat kullanabileceğiniz ve sizi 24 dakika civarı bir sürede şehir merkezine ulaştıran bu tren bizce merkeze ulaşmak için en mantıklı alternatif. Neredeyse 10 dakikada bir yeni sefer oluyor. Hong Kong Adası’ndaki durakta inmek istiyorsanız 100HKD, Kowloon’da inmek istiyorsanız ise 90HKD ödemeniz yeterli.
- Otobüs: Eğer biraz daha vaktiniz varsa ve daha uygun fiyatlı bir ulaşım aracı arayışındaysanız otobüsler imdadınıza yetişebilir. Fiyatlar gideceğiniz destinasyona göre farklılık gösterse de en yüksek fiyat Airport Express’in yarı fiyatına denk geliyor. Öyle tıklım tıkış gideceğiniz bir otobüs falan da değil merak etmeyin.
- Taksi: Rahatına düşkün okuyucularımızı dışlayacağımızı sandıysanız yanılıyorsunuz. Daha önce Tayland civarına ayak bastıysanız yaşanan “ben burada kesin kazıklanacağım” hissini Hong Kong’da bir kenara bırakabilirsiniz. Havaalanındaki taksi duraklarına, havaalanından çıkarken en solda kalan çıkışı kullanırsanız kolaylıkla ulaşabilirsiniz. Ücret konusu tabii ki gideceğiniz noktaya göre farklılık gösteriyor. Taksi ücretleri için şuraya tık tık.
- Metro: Yukarıda da belirttiğimiz gibi bu şehirde sadece metro kullanarak dağları bile delebilir, şirinleri bile görebilirsiniz. Biletlerinizi her metro istasyonundan sağlayabilmeniz mümkün. Bilet makinalarında gitmek istediğiniz destinasyonu ekranda çıkan alfabetik sıraya göre bulduktan sonra ne kadar bir ücret ödeyeceğiniz de bu şekilde öğrenebilirsiniz. Eğer bu işlerle uğraşmak istemiyorsanız günlük “Tourist Day Pass”i alarak daha rahat hareket edebilirsiniz, fiyatı 55 HKD.
- Taksi: Taksi kullanmak konusunda ısrarcıysanız burayı mutlaka okumanızda fayda var. Hong Kong’da taksiler 3 kategoriye ayrılıyor. Kırmızı taksiler Lantau Adası’nın Tung Chung Caddesi’nden başlayıp güneyine kadar uzanan kısmına gitmiyorlar, bunun dışında şehrin her noktasına tamamlar. Yeşil taksiler yalnızca New Territories bölgesinde hizmet veriyor, maviler ise yalnızca Lantau Adası’nda. Turistik bölgeler dışında taksilerle pek bir pazarlık şansınız olmadığını da hatırlatalım. Etrafta taksi sıraları ve taksi beklemek için alanlar görmeniz muhtemel, ancak sokaktan çevirerek de binebilirsiniz, pek sorun etmiyorlar.
- Star Ferry: Hem lokaller tarafından kullanılan bir ulaşım aracı hem de pek ilgi gören bir turistik aktiviteye dönüşmüş olan Star Ferry, Kowloon-Hong Kong Adası arasındaki ulaşımı sağlayan bir feribot. Boş yere hoşlarına gitmiyor tabii, zira hava güzelse şehrin şahane fotoğraflarını yakalayabilmeniz ya da anı yaşayarak kendinizi Hong Kong’a kaptırabilmeniz mümkün. Tsim Tsa Tsui, Central ve Wan Chai olarak üç istasyonu mevcut, haritanızdan lokasyonunuza göre seçersiniz artık.
- Otobüs&Minibüs: Özellikle minibüs deyince “Hong Kong’da mıyız Şirinevler’de miyiz?” havasına girebilirsiniz, girmeyin. Çünkü i ki bizde olduğu gibi küçücük alana 50 kişi sığdırmaya çalışmıyorlar. Yeşil minibüsler bizim otobüsler gibi yalnızca belli duraklarda indiriyorlar ve fiks ücret uygulanıyor. Kırmızıya binerseniz ise “müsait bir yerde” diyip cümlenin sonunu tamamlamama stilinizi konuşturabilirsiniz, zira yol üzerinde herhangi bir noktada inebiliyorsunuz. Otobüsler de minibüsler de şehrin çoğu bölgesine ulaşımını sağlayabilecek yaygınlıkta kullanılıyor. Bu noktada dikkat etmeniz gereken şey bozuk para bulundurmak, çünkü tam olarak ne ücret ödemeniz gerekiyorsa onu vermek durumundasınız, para üstü alamıyorsunuz.
-Hong Kong ve benzeri bol gökdelenli metropollerde karşıdan karşıya geçmek yer yer güç olabiliyor. Olur da “ulan burdan nasıl geçeceğiz ışık da yok” endişesi yaşadığınız bir ana denk gelirseniz yapmanız gereken civarda bir alt ya da üst geçit olup olmadığına bakmak. Bunu saçma bir ipucu olarak düşünebilirsiniz ancak bazen bu geçitler metronun ya da AVM’lerin içinde konumlanmış olabiliyor. Dolayısıyla uzun yollar kat etmek yerine bu kısa yollar aracılığıyla ulaşımınızı daha kolay sağlayabilirsiniz.
Hong Kong’da Gezilecek Yerler
Hong Kong’u gezerken şehrin aslında 4 ana bölgeye ayrıldığını göz önünde bulundurursanız, günlerinizi çok daha kolay planlayabilirsiniz. Bu bölgeler Kowloon, Hong Kong Island, New Territories ve Lantau Island olarak aklınızın bir köşesinde dursun.
Hong Kong Adası
Şehrin en merkezi noktası tabii ki Hong Kong adası. Gezeceğiniz, göreceğiniz, “ayy Ceeem bak aynı filmlerdeki gibi” diyeceğiniz birçok yer, dev gökdelenlerin arasında kendinizi Lamar Odom’un yanında duran Kim Kardashian gibi hissedeceğiniz bölgeler hep buralarda. Direkt olayların göbeğine inip şehri yürüye yürüye keşfetmek niyetindeyseniz siz Central metro durağında inedurun, biz aşağıda gezeceğiniz yerleri sıralayalım:
Victoria Tepesi, Hong Kong’un en çok turist çeken yerlerinden biri. Hong Kong’a tepeden bakmak, gökdelenleri zirveden görmek isterseniz gidebileceğiniz en mantıklı nokta burası. Şimdiden uyaralım, baya ciddi bir yükseklikten söz ediyoruz ve ortalığın sisli olma ihtimali çok yüksek. Dolayısıyla oralara kadar çıkıp bir şey göremezseniz çok da sinirlenmeyin, her turistin başına gelebiliyor. Yukarı çıktığınızda manzaranın yanı sıra birçok kafe hatta alışveriş yapılabilecek alan bulabilmeniz de mümkün. Ayrıca o yükseklik size yetmediyse kule gibi bir şeye çıkıp 48 HKD ödeyerek şehri daha da tepeden görebilmeniz mümkün.
-Eğer Hong Kong’a türlü türlü açıdan bakmayı gönlünüze yazmadıysanız buraya tüm turistlerin akın ettiği “Peak Tram”i kullanarak çıkmak yerine otobüs veya taksiyle ulaşabilirsiniz. Bu noktada Peak Tram civarında bulunan taksicilerin %90’ı sizi kazıklamaya çalışacaktır. Mutlaka pazarlık yapın, çünkü 300-400 HKD civarı ile açtıkları pazarlığı şahsi çabalarımız sonucu 70 HKD’a düşürmüşlüğümüz var.
-Peak’e gitmek için en mantıklı zaman akşamüstü civarları, böylece şehrin hem aydınlık halini hem de gece görüntüsünü görebilme şansı yakalarsınız.
-Şehirde hava ne durumda olsun, Peak çok yüksekte olduğu için pek rüzgarlı, pek serin olabiliyor. Önlem alıp gitmekte fayda var.
İstanbul hariç her metropolde mutlaka bulunan “beton yığınından kurtarıcı park” meselesi Hong Kong’da da tabii ki düşünülmüş. Bunca gökdelenin ve arabanın arasında içinize sıkıntı basarsa kendinizi atabileceğiniz Hong Kong Park, gün içinde spor yapanlar, Tai Chi sevdalıları (bu cümle sizi de güldürmedi mi?) ve kargaşanın içinde nefes almak isteyenlerle dolup taşıyor. Öyle Central Park kadar devcileyin bir yer düşünmeyin i. Ancak içinde oturulabilecek alanları, daha önce karşılaşmadığınıza neredeyse emin olduğumuz kuş çeşitleri ve göl kenarında bayılma keyfi opsiyonu ile size birkaç saatlik huzur sağlayabilir.
-Metro’nun Admiralty durağında inip C1 kapısından çıkarak kolayca ulaşabilirsiniz.
Central Hong Kong’daki Sheung Wan bölgesinin en popüler ve hip yerlerinden biri olan Hollywood Road, Antikacılar Caddesi olarak da biliniyor. Adından da anlayabileceğiniz üzere burada, birçok antika ve orijinal obje bulabilecek olmanızın yanı sıra, çeşit çeşit restoran ve kafe keşfedebilmeniz de mümkün. Buraya giderken “Central Mid-levels Escalator’ı kullanırsanız çılgın yokuşlar kullanmadan, uzuuun bir yürüyen merdiven ile yorulmadan, insancıl bir şekilde ulaşım sağlayabilirsiniz.
-Cadde üzerindeki favori mekanımız kesinlikle Classified. Bütün yemeklerine de kefiliz. Öyle de iddialıyız.
-Eğer biraz daha uygun fiyatlı antikacılar ve Uzak Doğu’ya özgü objeler arıyorsanız, Hollywood Road’un bir paralelindeki Upper Lascar Row’u tavsiye edebiliriz. Burası aynı zamanda Cat Street adıyla da biliniyor ve eskiden çalıntı antikaların satılmasıyla nam salmış. Ancak şu an her şey gayet normal, başınıza bir iş gelmez, çekinmeden gidebilirsiniz. Gitmişken Man Mo Cafe’nin orijinal dumpling’lerini denemeyi de unutmayın, çok çok lezzetliler.
Hong Kong’da bunca gökdelen ve dev bina arasında Uzak Doğu’da olduğunuzu hissetmeniz biraz zor olabilir. O zaman hemen sizi şehrin orta yerindeki bir tapınağa yönlendirmek isteriz. Man Mo Temple, Edebiyat Tanrısı Man ve Savaş Tanrısı Mo’ya adanmış, küçük ve aktif olarak kullanılmakta olan bir tapınak. Hong Kong’da birkaç tane Man Mo Temple bulunuyor, ancak bunlardan en büyüğü Sheung Wan bölgesinde, Hollywood Road üzerindeki tapınak.
-Giriş ücretsiz.
Causeway Bay
Causeway Bay’i tanımlamak için şöyle diyorlar: “Eğer alışveriş yapmak bir spor olsaydı, Causeway Bay bu işin Olimpiyat Oyunları olurdu.” Evet tamam çok da dahice bir tanımlama olmayabilir, ama pek de haksız sayılmazlar. Hysan Place, Times Square, SOGO gibi kocaman alışveriş merkezleri, hatta bizde olmadığı için kıymete binen Forever 21’i ile şehrin orta yerinde dev bir alışveriş maratonu olarak düşünebileceğiniz Causeway Bay, konuyla ilgilenenler için müthiş bir alternatif. Kültürel açıdan bu bölgede çok büyük bir tatmin yaşayabileceğiniz sanmıyoruz, ancak alışveriş gününüzü burada geçirebilirsiniz.
-Buraya yolunuz düşecekse ve alışverişe gönül verdiyseniz Fashion Walk’a mutlaka göz atın. Droog, Liger, Shine, KniQ gibi mağazalar vakit ayırmaya değer.
-Bu bölgedeki alışveriş merkezi ve mağazalar tahmin ettiğinizden çok daha geç saatlere kadar açık oluyor, gününüzü bunu göz önünde bulundurarak geniş geniş planlayabilirsiniz. (10’dan önce kapananı görmedik, hatta 12’yi bulanları bile oluyor)
Diğer ülkelerdeki akranlarından mütevellit, SOHO’nun nasıl bir bölge olduğunu aşağı yukarı tahmin edebiliyorsunuzdur. Staunton Street ve Elgin Street civarını kapsayan SOHO, türlü türlü bar, restoran, sanat galerisi ve antikacı ile dolu. Hong Kong’daki favori bölgelerinizden biri olması muhtemel bu bölgenin gündüzünün ve gecesinin bambaşka olduğunu, dolayısıyla eğer vaktiniz bol ise iki halini de deneyimlemenizi tavsiye edebiliriz.
-Buraya da Hollywood Road’a ulaştığınız şekilde ulaşabilirsiniz.
-17:00-20:00 arası bu bölgedeki birçok barda happy hour’a denk gelebilirsiniz.
Kowloon Bölgesi
Nathan Road
Kowloon bölgesinin en yoğun ana caddelerinden biri olan Nathan Road üzerinde babanızı arasanız bulursunuz. O derece kalabalık, o derece yoğun bir yer. O filmlerde gördüğünüz neon tabelalı kaotik Uzak Doğu görüntüsünün tam göbeğine düşmek istiyorsanız, Nathan Road, Jordan Road ve Austin Road dolaylarında dolaşmak sizin için isabetli bir karar olacaktır. Ayrıca her türlü yeme içme ihtiyacınızı da bu caddeler civarında çözebilirsiniz.
-Yalnızca ana cadde üzerine yoğunlaşmayın ve ara sokaklara dalın, çünkü onlarca lokal noodle, dim sum ya da adını sanını duymadığınız tuhaf yemek içerikli restoranla karşılaşabilirsiniz. (Yemek kısmına 2. Hong Kong yazımızda değineceğiz)
Uzak Doğu dışında yaşayan insanlar için Avenue of Stars=Bruce Lee heykeli. Ama ne olduğunu merak ediyorsanız Kowloon Adası’nın Hong Kong Adası’na bakan kıyı noktasına, Hong Kong’un film endüstrisine övgü niteliğinde bir takım şeyler yerleştirmişler. (Oraların ünlü yıldızlarının el izleri, çeşitli heykeller, çizgi film kahramanları vs.) Buraya kadar hiç çekici gelmiyorsa sizi çok iyi anlayabiliyoruz, abuk bir turist aktivitesinden öteye geçemez gibi görünüyor. Ancak bizce Victoria Peak’tekiyle yarışabilecek kadar güzel bir Hong Kong manzarası tam bu noktada sizi bekliyor ve özellikle gece giderseniz çok etkileyici bir görüntüyle karşılaşabilirsiniz.
-Eğer manzaranın üzerine bir de ışık gösterisi isterseniz, her gün saat 20:00’de Symphony of Lights adını verdileri yaklaşık 10 dakikalık bir versiyonu gerçekleşiyor. Biraz kalabalık olabileceği konusunda uyaralım.
Sanat müzesi sevdalıları eş başkanları olarak Hong Kong’un sanat müzesini ziyaret etmeyi tabii ki ihmal etmedik. Çok büyük bir müze olmasa da, içeride geleneksel Çin sanatından modern sanata uzanan geniş bir yelpaze ile karşılaşacağınız için ve birçok video çalışması bulunduğu için, buraya birkaç saatinizi ayırmanız gerekecektir diye düşünüyoruz.
-Perşembe günleri kapalı. Onun dışında hafta içi 6’ya hafta sonları ise 7’ye kadar açık.
-Giriş 10 HKD.
-Tsim Tsa Tsui durağında inerek kolayca ulaşabilir, hatta Symphony of Lights’ı izlemek niyetindeyseniz iki etkinliği arka arkaya gerçekleştirebilirsiniz çünkü çok çok yakınlar.
Sik Sik Yuen Wong Tai Sin Temple
Talihsiz ismi ile insanın içini burkan ve muhteşem yaratıcılıkta espriler yapmaktan kendini alıkoyamadığı, daha fazla espri yapmaya çalışmamak için adının kısa versiyonunu yazacağımız Wong Tai Sin Temple, içindeyken dilediğiniz her dileğin gerçekleştiği rivayetiyle nam salmış, halen aktif olarak kullanılmakta olan bir tapınak. Çin mimarisinin özelliklerini net bir şekilde yansıtan ve Feng Shui’ye uygun olarak düzenlenmiş tapınağın bir bölümünde de falcıların bulunduğunu söylesek ne düşünürsünüz bilemiyoruz. Tapınağın içinden ücretsiz bir şekilde temin edebileceğiniz “fortune stick”lerinizi falcılardan birine götürürseniz 10 HKD gibi bir ücrete geleceğinizle ilgili tahminde bulunuyorlar ve siz onları ciddiye almasanız da kendileri bu konuda gayet ciddi görünüyorlar. Merak etmeyin, İngilizce konuşanları da var.
-17:30’a kadar açık ve giriş ücretsiz.
-Wong Tai Sin metrosunda inip B2 çıkışını kullanarak ulaşabilirsiniz.
Hong Kong’un gece pazarlarının şanını duymadıysanız sizi kınıyoruz ve size laflar hazırladık. Yok canım, üstünüze gelecek değiliz, ama bu muhteşem dandiklikteki geleneksel pazarı görmezseniz aklınızın bir köşesinde kalacağına eminiz. Akşam 6-7 sularında açılan ve gece 12-1 sularına kadar çılgın bir kalabalık eşliğinde açık kalan bu gece pazarı, elektronikten, kimonoya, demlikten, sanal bebeğe (bizim en çok sevindiğimiz bu oldu) uzanan saçma sapan genişlikte bir ürün yelpazesi sunuyor. Çoğu müthiş dandik, ya da “ben bunu alırsam ne alanda kullanırım ki?” diyebileceğiniz türden şeyler. Üstelik satıcı tarafından 300 HKD olduğu iddia edilen bir ürünü 80 HKD gibi bir fiyata almayı başaracak kadar pazarlık yapabilmek de mümkün. Gidin şansınızı deneyin deriz.
-Jordan ya da Yau Ma Tei metro istasyonlarından yürüme mesafesinde.
-İşte burada çantalara, cüzdanlara dikkat.
-Alacağınız ürünün bozuk, dandik, çakma olma ihtimali gayet yüksek. Ayrıca gözünüze kestirdiğiniz bir ürünü asla pazarlık yapmadan almayın ve ilk gördüğünüz yere saldırmayın. Birkaç farklı alternatif içinde çok büyük fiyat farklarıyla karşılaşmak mümkün.
Lantau Adası
Geldik Hong Kong’un en el değmemiş –gibi görünen- bölgesine. Burası Hong Kong ana karasından çok daha farklı, çok daha doğa ile iç içe, gökdelen ve büyük bina karmaşasından uzak bir bölge. Aşağıda da daha detaylı anlatacağımız üzere küçük balıkçı köyleri, Budist tapınaklar ve inanılmaz etkileyici Büyük Buddha heykeli ile Uzak Doğu kültürünün bir parçası gibi hissedebileceğiniz, bünyeniz üzerinde tuhaf etkiler yaratan bir yer.
Tian Tan Buddha (Büyük Buddha)
Hong Kong’da gördüğümüz en etkileyici şey olduğunu çok net bir şekilde söyleyebileceğimiz Big Buddha’yı görmeden Hong Kong’dan dönerseniz size musallat oluyor, gece rüyalarınıza giriyor, küçük ayak parmağınızı sehpanın kenarına vurmuşsunuz hissini yaratmak için elimizden geleni yapıyoruz. Şaka bir yana, dağların arasında, 34 metrelik yüksekliği ile heybetli bir şekilde yükselen ve yanına kadar ulaşabilmek için bile 200 küsür basamak çıkmanızın gerektiği Büyük Buddha Heykeli, hemen yakınında bulunan Po Lin Manastırı ile birlikte hayatınızda iz bırakan deneyimlerden olacaklardır diye tahmin ediyoruz. (bi’ saattir övüyoruz üşenmeyip gidin şuraya)
-Metroya binip Tung Chung istasyonunda inin. (20dk+ bir yolculuk olabilir) Ardından başka seçenekleriniz olsa da “Ngong Ping Cable Car”ı çok seveceğinize emin olduğumuz için ona binmenizi şiddetle tavsiye ediyoruz, ve bu şekilde 25 dakikalık şahane bir yolculuğun ardından Büyük Buddha’ya ulaşmış oluyorsunuz.
-Şu Ngong Cable Car meselesini biraz daha açalım da yükseklik korkusu olan okuyucularımız olay yerine ulaştıklarında bizden nefret etmesinler. Aslına bakarsanız oraya gidene kadar biz de böyle bir deneyim yaşayacağımızı bilmiyorduk ve baya şaşkına döndük. Çünkü bu teleferik, yerden metrelerce yükseklikte olmasının yanı sıra sizi 25 dakikalık uzun bir yolculuğa çıkarıyor ve inanılmaz manzaralara şahit olsanız da hazırlıklı binmediyseniz küçük panik ataklar yaşatabiliyor. Lakin merak etmeyin son derece güvenli, ve herkes kullanıyor. Üstelik Büyük Buddha’ya ulaşmanın en kısa yolu bu. Eğer bu konu çok ilginizi çektiyse o yükseklik sanki yetmiyormuş gibi bir de altı şeffaf kabin yapmışlar, onu da tercih edebilirsiniz. Tabii ki daha pahalı. Detaylar için tık tık. (sitede yazanlar HKD, tıklayınca birden şoka girmeyin diye küçük bir hatırlatma yapalım)
-Po Lin Manastırı’na giriş ücretsiz.
Tai O
Tanka halkının yoğunlukta olduğu, bir balıkçı kasabası olarak bilinen Tai O, Lantau’nun en etnik ve geleneksel bölümlerinden birisi. Halkın büyük bir kısmı suyun üzerine inşa ettikleri küçük evlerde yaşıyor ve bu nedenle özellikle fotoğrafçılar ve turistler tarafından deliler gibi ilgi görüyor. Tabii ki dünyanın iki kanal, iki köprü gördükleri her yere yakıştırmaya bayıldığı “X’in Venedik’ı” benzetmesi burası için de geçerli, fırsatı kaçırmamışlar.
-Buradayken lokal restoranlarda “karides ezmesi” ve bölgenin simge yemeklerinden biri olan tuzlu balığı denemeyi ihmal etmeyin. Fiyatlar Hong Kong’un diğer bölgelerine kıyasla çok uygun.
-Yine çok uygun fiyatlara teknesi olan yerlilerden biriyle anlaşıp su üstüne bir Tai O gezisi gerçekleştirebilirsiniz. Merak etmeyin, böbreklerinizi çalmaya falan çalışmıyorlar.
-Nasıl ulaşacağınız konusunda kafanız karışabilir, hemen anlatalım. Metroya biniyor, Tung Chung istasyonunda iniyorsunuz. Ngong Ping cable car ile über yüksekliklerden geçerek Ngong Ping Village’de iniyorsunuz. Ardından 21 numaralı otobüse binip yaklaşık 20 dakikalık bir yolculuk geçiriyor, inince 5 dakika kadar feribot köprüsüne doğru yürüyor ve Taio O’ya ulaşmış oluyorsunuz. Evet biraz uğraştırıcı bir yolculuk olduğunu kabul ediyoruz.
New Territories
Ten Thousand Buddhas Monastery
Hong Kong’un bir diğer ünlü Budist tapınağı ulan bu tapınak, farklı pozisyonlarda ve şekillerde 500 civarı Buddha heykeli görebileceğiniz, oldukça enteresan bir yer. Eğer vaktiniz var ise bizce “yeter tapınak gördüğümüz” demeden mutlaka uğramalık.
-Sha Tin durağında indikten sonra biraz yürümeniz gerekecek, tabelaları takip ederek kolaylıkla bulabilirsiniz.
-9:00-17:30 arası açık.
Hong Kong Heritage Museum
Hong Kong ve Uzak Doğu kültürü ile ilgili daha fazla detay öğrenmek niyetindeyseniz 12 farklı galeriden oluşan Hong Kong Heritage Museum büyük ihtimalle ilginizi çekecektir. Hem erken dönem sanat eserleri hem de tarih açısından birçok eseri inceleyebileceğiniz müze için Hong Kong’un en iyi müzesi yakıştırmalarının sebebini tam olarak anlayamasak da, beklentinizi karşılayabilir diye düşünüyoruz.
-Che Kung Temple durağında inin, A kapısından çıkın ve 5 dakika kadar yürüyün yeter.
İpuçları
–Hong Kong gezi rehberi yetmez, biz Hong Kong yeme içme rehberi de istiyoruz diyorsanız şurada ne biliyorsak yazdık bile.
-Singapur’da geçerli olan “ülkeye sigara sokamama” durumu Hong Kong için de geçerli. Dolayısıyla Hong Kong’a giderken, yanınıza karton karton sigara alıp gaza gelmeniz ceza ödemenize neden olacaktır. Ülkeye girerek yanınızda yalnızca 1 paket sigara sokabilirsiniz ve onun içinden de en az 1 tane sigara içmiş olmanız gerekiyor. Benzer bir yasak puro için de geçerli.
-Şehrin dört bir yanında 7-Eleven bulabilmeniz mümkün ve gece belli bir saatten sonra her yer kapanınca panik olmanıza gerek yok. Odanıza gizlice sokacağınız sularınızı, tuhaf atıştırmalıkları vb. şeyleri buradan günün her saati temin edebilirsiniz.
-Hong Kong’da alışveriş yapmak niyetindeyseniz devcileyin bir IFC Mall, içinde Urban Outfitters’ı da bulunduran LAB Concept ve geç saatlere kadar açık olan Times Square’de şansınızı zorlayabilirsiniz. Biraz daha yüksek bütçeli alışveriş için ise Landmark ya da Pacific Place’i önerebiliriz.
-Merak edenler için ekleyelim, Hong Kong dış işlerinde Çin’e bağlı, iç işlerinde ise serbest-imiş. Ne kadar serbestlerdir, Çin yenik düşünce onlar da yenilmiş mi sayılıyordur orasını biz de tam bilemiyoruz.
Yine şahane bir yazı, ellerinize sağlık.
çok teşekkürler! 🙂
elinize sağlık, gitmeyi düşünler için oldukça faydalı bir yazı olmuş.
seyahat etmek müthiş bir haz, hele ki daha önce görmediğiniz bir yere gidiyorsanız. ancak uygun fiyata uçak bileti bulabilmek pek kolay değil. bu açıdan buypasa.com a bakmanızı öneririm mesela.
nükteli ve bilgilendirici yazı için teşekkürler!
Nasil guzel bir yazi! Ilac gibi geldi.tesekkurler…
Yakinda Hong Kong a tasinicak bir Turk 🙂
ay biz bile sizin adınıza heyecanlandık şu an, oradan haberlerinizi de bekleriz o zaman taşınınca! :))
Merhaba
Blogunuz çok güzel bu gezide oldukça faydalandık teşekkürler. Ben de kendimce ufak bir katkı koyayim bilgilendirme olarak.
28 06 2016 Hong Hong ve Japonya turu için yola çıktık arada macau ya geçelim dedik.macau bilindiği üzere vizesiz ama yeni bir uygulama baslamis; TC pasaportu için uyarı cikarmislar.Ben ve eşimi pasaport kontrolünden gecerken içeri polis sorgu kısmına aldılar 1 saate yakın bekletildik sonra telefonunuza resimlere kadar ve cantamizin tüm gözlerine kadar baktılar sonrasinda bize bir deklarasyon imzalayıp bıraktılar. Sebebine gelince polis odasinın duvarında tc pasaportunun kırmızı kalemle daire içine alınmis oldugunu gorunce olayı anladik Turkiye ye karşı bir nevi kendilerince onemlem almislar.Macaudan çıkarken de aynı şekilde ufak bir sorgu ve imza verdik bilginize.
Uzun süredir internet sitenizi takip ediyorum teşekkürler
İnsanların bir başkasının karşılıksız yararlanabileceği bilgileri paylaşmak için emek ve zaman harcamaları artık gerilerde kaldı. Paylaşma konusunda bir çekinceleri olmasa bile bunu yapmaya üşenir oldular. Siz, bu yazınızla, bu genel anlayışı yıkan ve oldukça ayrıntılı /kapsamlı bilgilerle ilgi ve ihtiyaç duyanlara gerçek ve eksiksiz bir rehber sunmuşsunuz. İşte o ihtiyaç duyanlardan biri olarak harcadığınız emek ve zaman için teşekkürlerimi sunarım. Sağolun.
Çok iyisiniz arkadaşlar 🙂 Aralık’ta Hong Kong seyahatimiz var. Deliler gibi okuyorum 🙂 Teşekkür ederiz.