Stockholm’u ilk görüşümüzün, ilk soğuktan ağlayacak gibi olmak normal midir diye Google’a soruşumuzun, ilk Stockholm gezi rehberi yazışımızın üstünden 10 sene geçmiş. ON SENE. Bu 10 senede neler değişmiş diye soracak olursanız aslında o kadar da çok şey değişmemiş biliyor musunuz? Ve bu ilk bakışta kulağa “sıkıcı” bir şeymiş gibi gelse de aslında İstanbul gibi her köşesi her saniye değişim gösterse şaşırmayacağımız bir şehirde yaşayan insanlar olarak biz bu durumu bayağı etkileyici bulduk. 10 sene önce gittiğimiz kahveci de orada yerinde duruyordu, 10 sene önce gördüğümüz bir bina da, dükkan da. “Adamlar şehirlerini koruyorlar abi” muhabbetini çevirmemenin imkansız olduğu bir durumdan bahsediyoruz, Stockholm gerçekten de pek çok açıdan olduğu gibi duruyordu, elbette birtakım yenilikler vardı ancak bütünüyle bakınca olduğu hali güzeldi ve olduğu halini muhafaza etmişlerdi ve bu resmen güzel bir şeydi.
Belki bütün geziyi şehri İstanbul’la kıyaslayarak mı dolaştınız diyeceksiniz ama İstanbul’un geldiği hali göz önünde bulundurunca bunu yapmamak bizim için neredeyse imkansız gibi bir şeydi. Stockholm o kadar sakin ve kendi halinde bir şehirdi, o kadar telaşsız ve “medeni” bir havası vardı ki, keskin soğuğun da etkisiyle akşam 7’den sonra boş kalan sokaklar, kendi adım seslerinizin apartman duvarlarına çarpıp çarpıp kulaklarınızla buluştuğu o anlar hakkında karışık hisler yaşadık. (çevre bölgeler eklendiğinde bile şehrin nüfusu ancak 2 milyonu buluyor zaten, onu da hesaba katmak lazım sanırım) Kaosa o kadar alışmışız ki bu kadar sakinliğin bize göre olmadığını düşünceleri ile aslında şehir yaşantısının böyle bir şey mi olması gerektiği düşünceleri birbirine girdi, bizi hoş bir sohbete ve derin düşüncelere sürükledi. Neticede çok da uzaklarda olmayan bir Avrupa şehrinde bu kadar farklı hissetmek, alternatif hayatları sorgulamak, boş sokaklardan dolu restoranlara bir Edward Hopper tablosuna bakıyormuş gibi bakmak güzeldi, bu hissi özlemişiz. Oraya ait miyiz, oraya ait olabilir miydik bilmiyoruz, ama bazen dünyanın böyle bir tarafı olduğunu, bir yerlerde birilerinin bu şekilde yaşadığını hatırlayabilmek, bunu gözlemleyebilmek ve üstüne düşünmek güzeldi.
Başlamadan gelen 1-2 önemli not: Hazırladığımız bir önceki Stockholm rehberimiz hala pek çok açıdan geçerli, dolayısıyla ona da göz atmayı unutmayın, özellikle gezilecek yerler için. Profilimizdeki sabitlenmiş Stockholm hikayelerinden de aşağıda anlatacaklarımızı ve Stockholm gezimizi izleyebilirsiniz, orada daha günlük hayattan detaylar da var.
Bu gezide de diğer tüm gezilerimizde olduğu gibi yurt dışında internet kullanımı için bir e-sim uygulaması olan Airalo’yu kullandık, çünkü operatörlerin internet&konuşma paketi ücretlerinden çok daha makul bir fiyata denk geliyor. Ne kadar süre ihtiyaç duyacağınıza göre istediğiniz paketi seçebiliyorsunuz, uygulamaya ve fiyatlara göz atmak için şuraya tık tık.
Stockholm Gezi Rehberi: Stockholm’e Gitmeden Önce Bilmeniz Gerekenler
*Stockholm gezi rehberi kapsamında size verebileceğimiz en önemli bilgiyle başlayalım, neredeyse hiçbir yerde bakın HİÇBİR YERDE nakit kullanılmıyor. Kart olmadan Stockholm’de bir hiçsiniz desek gerçekten de abartmış olmayız, nakit ödeyebilir miyiz diye sorduğunuz zaman ödeme yapacağınız kişi size Viking tokadı diye bir şey falan varsa suratınıza ondan patlatacakmış ya da “ben bulgurla ödeyebilir miyim” demişsiniz gibi kınayarak bakıyor. Burada tüm harcamalarınızı karttan yapacakmış gibi varsayabilirsiniz, nakit kullanabildiğimiz tek alan toplu taşıma bileti ve bazı marketlerdi. Onda da paramızı İsveç kronuna çevirmiş bulunduk bari kullanalım diye şansımızı zorladık da kullandık, yoksa kullanmadan da işler yürürdü yani.
*Eğer Stockholm’e sonbahar/kış döneminde gidiyorsanız güneşin çok erken saatlerde battığını göz önünde bulundurarak program yapmakta fayda var. Müze ya da kapalı bir alanda geçecek her türlü aktivitenizi güneşin battığı saatten sonraya bırakarak gezinizi komple karanlıkta, sanki Mordor’u gezmeye gitmişsiniz gibi geçirmenin önüne geçebilirsiniz. Örneğin bu son gezimizi Kasım ayının ortalarında bir vakit gerçekleştirdik ve hava 15:19’da karardı.
*Mutlaka denemek istediğiniz restoranların rezervasyonlarını çoook uzun süre önceden yapın, İsveçliler bu işi şansa bırakmıyor, sevilen restoranlarda masalar aylar önce rezerve ediliyor desek yine abartmış olmayız. Adamlar 4 ay sonra rastgele bir Çarşamba günü saat 19:52’de kiminle ne yiyeceklerini bilmekten hoşlanıyor, yapacak bir şey yok… Gittiğimiz çoğu mekan BokaBord isimli bir site üzerinden rezervasyon alıyordu, oraya yönlendirirse dolandırılıyoruz diye korkmanıza gerek yok yani. Hatta bazıları rezervasyon garantilemek için kredi kartı da isteyebiliyor ve rezervasyon tarihi yaklaşınca cevaplamanız gereken bir konfirmasyon maili de atıyorlar, gözden kaçırmayın. Sonra vay efendim maile onay vermemişsiniz diyemesinler.
*İsveç kronunun (evet para birimi Euro değil) TL karşılığını öğrenip sinirlerinizi bozmak için XE Currency’i kullanabilirsiniz, aynı anda hem TL hem Euro, hem kron halini görmek faydalı olabiliyor, bir şeylerin TL karşılığını kolaylıkla görebilmek süper travmalar yaşatıyor bu fırsatı kaçırmayın.
*Soğukta gidiyorsanız sakın hava durumunu hafife almayın, biz içlik üstü kat kat giyinerek idare ettik. Bazen o kadar soğuk hissediliyor ki yolda yürürken aniden bi’ parmağınız düşüp kırılsa çok da şok etkisi yaratmaz gibi geliyor. BURADA NASIL YAŞANIYOR BİZ DE İNSANIZ SİZ DE İNSANSINIZ BU NASIL OLUYOR diye bağırmak, rastgele birini omuzlarından tutup sarsmak istiyorsunuz. İnsanı sinirlendiren ve çemkirebileceğiniz bir sorumlusu olmadığı için iyice çıldırtan soğuk diye bir şey var, gidince anlarsınız…. İç mekanlar da sıcak oluyor bu arada, kat kat giyinmek restoranlarda çıldırmamak için de tek çare.
*Stockholm’de ne kadar kalınır onu da cevaplayalım, aslında 3 gün yeterli. Tabii ki bu kişisel tercihlerinize, ne kadar müze gezmek istediğinize, gezme alışkanlıklarınıza göre değişebilir.
Stockholm Gezi Rehberi: Stockholm’de Nerede Kalınır?
Bu gezide Stockholm’de konakladığımız yerden çok memnun kaldık, dolayısıyla size de direkt nokta atışı bir öneride bulunabiliriz, linkini şöyle bırakalım. Gitmek istediğimiz mekanlara, restoranlara, mağazalara kolaylıkla yürüyerek ulaştık, yürümek istemeyince şak diye metroya bindik, odamız gayet genişti ve dev gibi bavullarımızı açabilmemize olanak tanıdı. Ayrıca otel tasarım olarak da hoştu ve çok güzel bir avlusu, avlusunda da güzel bir wine bar’ı vardı, sosyalleşmek ve vakit geçirmek için de iyiydi, kesinlikle önerebiliriz.
Olur da bizim kaldığımız otelde yer bulamama ya da orayı tercih etmeme gibi bir durumunuz olursa da en azından şu önerdiğimiz bölgede kalan otellerden (direkt bölgenin booking sayfasına yönlendirdim) birini seçmeniz konusunda ısrarcı olabiliriz. Yok illa ki en turistik noktasında kalacağım, ben buranın Sultanahmet’inde olmalıyım derseniz o zaman da bu bölgede kalan otellere göz atabilirsiniz, tek eksisi şehrin olabilecek en turistik bölgesi olduğu için fiyatların bir seviye daha fazla olması olur.
Stockholm Gezi Rehberi: Stockholm’de Ulaşım
Neredeyse her gezi rehberinde olduğu gibi Stockholm gezi rehberi kapsamında da aynı şeyi söyleyeceğiz; ulaşım için önceliğimiz tabii ki yürümek, bol bol, uzun uzun, odaya dönünce ayaklarınızdan özür dilemeniz gerekeceği kadar yürümek. Şehir buna elverişli olduğu için zaten şehri daha iyi tanıyabilmek adına sizin de öncelikli tercihiniz bu olacaktır. Ancak tabii ki metro, otobüs, hatta adalardan oluşan bir bölgede olduğunuz gerçeğini de göz önünde bulundurursak feribot gibi rahatlıkla kullanabileceğiniz seçenekleriniz de mevcut. Muhtemelen bunlar arasından en çok kullanacağınız metro olacak.
*Merkeze pek de yakın sayılmayacak Stockholm Arlanda Havalimanı’ndan şehir merkezine ulaşmak için pek çok seçeneğiniz var. Arlanda Express bu seçenekler arasından en kısa süreni (18 dk. sürüyor) ve havaalanındaki yönlendirmelerden kolaylıkla erişebilirsiniz, biletlerinin satıldığı noktayı da zaten kolaylıkla ayırt edeceksinizdir. Şayet Arlanda Express’i kullanacaksanız birden fazla kişi için bilet alınacağı takdirde belli bir indirim de yapıyorlar, onu da göz önünde bulundurun, dalgınlıkla ayrı ayrı almaya kalkışıp indirimsiz halini almayın.
*Havaalanından merkeze daha uygun fiyatlı bir şekilde erişmek için otobüs ve başka tren seçenekleri de değerlendirilebilir. Biz bu alternatifler için sizi direkt şuraya yönlendirelim, ileride değişiklikler olursa direkt en güncel seçeneklere ulaşmış olursunuz. (Isveç’te yaşayan takipçilerimiz en uygun alternatif olarak Flixbus’ı önermişti, aklınızda bulunsun) Olur da havaalanında bir kafa karışıklığı anı yaşarsanız direkt Tourist Info’ya gidin, uzun uzun yardımcı oluyorlar.
*Toplu taşıma bileti almak için önceden SL adlı uygulamayı yükleyebilirsiniz. 75 dakika boyunca geçerli olan tek seferlik bilet ya da 24/72 saat gibi günlük ulaşım kartları satın alabilirsiniz. Uygulamayı kullanmak istemiyorsanız metro turnikelerinin hemen sağında ya da solundaki ilgili kişilerden bilet ya da günlük kart da edinebilirsiniz.
*Taksi kullanacaksanız Uber ya da Bolt şehrin resmi taksilerinden daha uygun. Özellikle birkaç kişiyseniz havaalanından da Uber/Bolt kullanmak, toplu taşıma seçeneklerinden (özellikle Arlanda Express treninden) bile daha uyguna gelebiliyor. Şehir içinde ise kısa sayılabilecek mesafeler için bile Uber kullanmak tuhaf karşılanmıyor, çünkü o şrfsz soğuk…….
Stockholm Gezi Rehberi: Bu Gezide Nereleri Gezdik?
*Genel olarak şehirde ne gibi ilginç aktivitelerde bulunabilirsiniz, ne gibi rehberli turlara katılabilirsiniz şuraya bi’ göz atmakta fayda var, ilgi alanınıza göre güzel şeyler çıkabiliyor. Tahmin edersiniz ki söz konusu Stockholm olunca buz gibi denize dalmalar, üstüne çıkıp saunaya girmeler, vay efendim donmuş göl üstünde buz pateni yapıp sonra profesyonel bir rehber ile doğa yürüyüşüne çıkmalar, kano turları falan ne ararsanız var. Artık zevkinize göre bakarsınız.
*Şehrin “Old Town” bölgesi tarihi Gamla Stan’ı tabii ki tekrar dolaştık. Stockholm’ün olabilecek en fotoğraflık bölgesi olduğu için girilmedik sokak bırakmadık. Buradayken Vasterlanggatan ve Österlanggatan caddelerini bölgenin ana caddeleri olarak kabul edebilirsiniz. Civarınızda dikkatinizi çeken sokaklara da kafanıza göre dalarsınız. Prastgatan ve Sjalagardsgatan da hoşunuza gidebilecek bazı güzel sokaklar. Stortorget ise Stockholm’ün simgesi sayılabilecek renkli evlerin olduğu bölgenin ana meydanı, hatta Noel pazarlarının kurulduğu dönemde giderseniz buradakine de mutlaka uğrarsınız. İlginizi çekiyorsa Nobel Müzesi, Royal Palace ve Stockholm Katedrali de civarınızda.
*Kış döneminde gidiyorsanuz Kunstradgarden ve Vasaparken’de uygun hava koşulları olduğu takdirde buz pateni pisleri kuruluyor, o havada açık havada buz pateni yapmak bayağı tatlı, filmlerden fırlamış gibi bir aktivite, bizce kesinlike öncelik listenize koyabilirsiniz.
*Monteliusvagen’de çok güzel bir şehir manzarası eşliğinde yürüyüş yapmak çok güzel bir aktivite, Gamla Stan’a uzaktan bakıp bonus olarak güzel fotoğraflar yakalayabilirsiniz.
“World’s Longest Art Exhibit” olarak da bilinen ve gördüklerimize bakılırsa kesinlikle adının hakkını veren Stockholm metro istasyonlarını görmeye bu sefer vakit ayırabildik ve bizce siz de kesinlikle ayırmalısınız. Size listemizi bırakalım, öncelik vermeniz gerektiğini düşündüklerimizi de başa yazdık.
Solna Centrum
T-Centralen
Stadion
Radhuset
Kungsträdgården
Morby Centrum
Thorildsplan
Tekniska högskolan
Huvudsta
Eğer ulaşım kartı almadıysanız da tek kullanımlık metro bileti 75 dakika boyunca geçerli olduğu için 1 bilet ile birkaç durağı görebilir, duraklara göre hat değiştirebilirsiniz. Mümkünse bu turunuzu iş çıkış saatlerine denk getirmemeye çalışın ki kalabalık ile cebelleşmeden rahat rahat gezin.
*Stockholm Public Library çok güzel olduğu için bir kez daha görmek istesek de maalesef kapalıydı, sanıyoruz bir tadilat durumu var, umarım siz gittiğiniz de açık olur da görebilirsiniz.
*Adalardan oluşan bu şehirde tekne turuna çıkmak Stockholm’de turistlerin en sevdiği aktivitelerden biri. Stockholm ve çevre adalarını tekneyle gezmek, nasıl bir coğrafya üzerinde olduğunuzu tam anlamıyla görebilmek bizce bayağı güzel oluyor. Bunun için direkt şöyle bir tura katılabilirsiniz.
*İsveçli bir heykeltıraş ve ressam olan Carl Eldhs’in atölyesi Carl Eldhs Ateljemuseum’ı görmek hedeflerimizden biriydi ancak maalesef orası da bizim Stockholm’de olduğumuz tarih aralığında kapalıydı?? Gitmek isterseniz öncesinde mutlaka sitesinden açık mı diye kontrol edin, durduk yere 1873’te doğmuş bir sanatçıyla papaz olmayın.
*Fotografiska, National Museum, Moderna Museet, Vasa Museum, hatta ABBA Museum gibi müzeler ilgi alanınıza göre öncelik verebileceğiniz yerler. Biz bunların hepsini daha önce ziyaret etmiştik, bu gezide National Museum’ı tekrar ziyaret ettik. Daha geniş kapsamlı müze ve gezilecek yer önerilerimizi görmek isterseniz bir önceki Stockholm rehberimiz sizi bekliyor.
Stockholm Gezi Rehberi: Stockholm’de Yeme İçme
Hava koşullarının da etkisinden olsa gerek, İskandinav ülkelerinde özellikle kafe&bakery gibi mekanlarda vakit geçirmenin hissi resmen diğer ülkelere göre daha farklı. Sokaklara kadar taşan “Kardemummabullar” kokuları, mumlar, güzel ışıklandırmalar, seri Shazam açtıran müzikler sizi resmen içine çekiyor ve açıklaması güç bir sıcaklık hissi yaratıyor. Şimdi bi kar yağsa da şurda kişisel düşük bütçeli indie filmimin ana karakteri olsam hevesiniz tavan yapıyor, elinizde üstünde dumanlar tüten sıcak bir kupa ile camdan dışarı bakasınız geliyor. Ayrıca Stockholm’de de genel olarak tıpkı Kopenhag’da olduğu gibi yediklerinizin, kullanılan malzemenin diğer pek çok şehre kıyasla daha üst düzey olduğunu belirgin şekilde hissediyorsunuz, “adamlar bu işi biliyor…..” dememek elde değil.
*Bu gezide denediklerimiz arasından Lillebrors ve Stora Bageriet (Sibyllegatan şubesi) favori bakerylerimiz oldular. Kahvaltı için şehrin enn çok övülen yeri olan Pom & Flora’nın menüsü ise ilk etapta sınırlı gibi görünse de yediklerimize bayıldık, övmekte haklılar. Kahve için ise Drop Coffee ve Johan & Nyström en bilinen ve 10 sene önce gittiğimizde de var olan yerler olsalar da biz Cafe Pascal ve Gast’ın kahvelerini daha çok sevdik. Krümel’e de muhteşem kurabiyeleri için gitmiş olsak da (sakın creme brulee olanı kaçırmayın) Berlin’deki favori kahvecilerimizden olan The Barn’ın kahvelerini kullanmaları hoş bir sürprizdi. Oma ve Komet de kahve molası için yine seçenek olabilirler. Fika da fika tutturdunuz buyrun size fika kardeşim, bu şehir bizi saat başı kahve molasına oturttu.
*Svedjan Bageri ve kahvaltı için çok popüler olan Greasy Spoon ile STHLM Brunch Club’a gidecek vaktimiz olmadı, daha fazla seçenek arıyorsanız denenebilirler. Son olarak özellikle güzel bir havada gidecek olursanız Rosendals Trädgård’ı listenize almayı unutmayın, güneşli bir havada vakit geçirmek için bayağı tatlı görünüyor.
*Öğlen için bir günümüzü buranın bir çeşit pazar yeri olan (hem taze ürünler, hem restoranlar bir arada konsept) Östermalms Saluhall’da geçirdik, hem gezmek keyifli, hem de kapsamında şehrin tarihi/köklü restoranları olduğu için lokal lezzetler denemek için uygun bir yer. “Kralın tedarikçisi” olarak da bilinen (evet farkında olmayanlar için İsveç’in bir kralı var) Lisa Elmquist’te somon ve çeşitli deniz ürünleri deneyebilirsiniz. Öğlen için de olsa rezervasyon yaptırmayı unutmayın, çok geç giderseniz ürünler bitebiliyor, o da aklınızda olsun. Olur da yer bulamazsanız Nybroe Smorrebrod’da ekmek üstü atıştırmaca da yapabilirsiniz.
*İsveç’te İsveç köfte yemeden tabii ki dönmeyeceksiniz? Bunun için bizim Stockholm’deki favori restoranımız geleneksel ve köklü bir İsveç restoranı olan Pelikan. Gerçi bir önceki gidişimizde sanki daha güzeldi gibi geldi ama yine de denemek için en iyi alternatiflerden biri hala burası diyebiliriz. Son zamanlarda Meatballs for the People da turistler arasında çok popüler, ancak lokaller burayı pek tercih etmiyor gibi, sanıyoruz daha çok fiyatlarını ve önünde oluşan uzun kuyrukları anlamsız bulmalarıyla alakalı bir durum. Bu şehirde de turistlere bilenme durumu yavaştan başlamış galiba… Zaten 12 turist falan vardık sakin olun deriz… Alternatif olarak biz deneyememiş olsak da sık karşılaştığımız bir öneri olan Wardhuset Ulla Windblah da değerlendirilebilir.
*Akşam için aylar önceden rezervasyon yaptırmazsanız yer bulmanın imkansıza yakın olduğu Lilla Ego, ufak ama kaliteli tabaklar paylaşabileceğiniz Bar Agrikultur, Japon mutfağından lezzetler tadabileceğiniz Miyakodori ve Thai mutfağı sevenler için de Pat’s Place (yine paylaşımlık konsept) güzel seçenekler. Bunlar dışında Solen, Gazza, Babette, Haktet, Asian Post Office, Agnes gibi not alıp zamanımız yetmediği için gidemediğimiz yerleri de buraya bıraktık, zevkinize göre araştırabilirsiniz.
*Burgerci denemek isterseniz şehirde ondan bol bir şey yok. Flippin Burgers, Franky’s, BAP, Bastard Burgers hep sevilen seçenekler. Yine hızlıdan bi yiyip çıktım yeri olarak 800 Grader’de dilim pizza da yiyebilirsiniz.
*Gece hayatı anlamında donarak öldüğümüz için bu Stockholm gezisi boyunca pek şahane bir performans sergileyebilmiş sayılmayız. Ancak Röda Huset, A Bar Called Gemma, Bar Ninja, Alba, Lucy’s Flower Shop, Hernö Gin Bar, Omnipollos, Riche gibi seçeneklerimizi değerlendirebilmeniz adına buraya bırakalım.
Stockholm Gezi Rehberi: Stockholm’de Alışveriş & Kaçırmamanız Gereken Mağazalar
Hayat neden böyle….Neden en güzel mağazalar hep en pahalı ülkelerde… Hayat bize kendiliğinden sınırlar mı koyuyor… Neden her güzel şeyin bir sonu, bir sınırı var…. Stockholm gezi rehberi içinde bir varoluşsal krize doğru sürüklenmeyi bekliyor muydunuz…. Biz de beklemiyorduk, ani gelişti. Maalesef Stockholm alışveriş, marka çeşitliliği ve tasarım konusunda bir cennet. Bu IKEA, ne bilelim bunca ünlü giyim markası boşuna bu ülkeden çıkmamış diyorsunuz, herhalde sorunsuzluktan bu konulara sarmışlar… (seviyesiz espriler için özür dileriz napalım biz de böyleyiz) İlgi seviyenize göre günlerinizi alışveriş yaparak geçirebilirsiniz desek abartmış olmayız.
*Weekday, &Other Stories, Uniqlo, Urban Outfitters, Arket, Ganni gibi dünya çapında ünlü olan ama Türkiye’de bulunmayan mağazaları kaçırmayın. Bir AVM içinde olan Vagabond’un ayakkabıları da çok güzel, kaliteli ve rahat, aklınızda bulunsun. Acne’nin outleti gibi olan Acne Archive’ı da listenize alabilirsiniz. Çeşitli markaları bir arada satan Grandpa’ya da mutlaka uğrayın.
*İlginizi çekerse Drottningatan üzerindeki H&M mağazası da normal koşullarda H&M mağazalarının içinde bulunmayan enteresan bir kapsama sahip, sırf gezmek için bile gidilebilir, böyle H&M mi olur abi düşünceleri ile çıkış yapılabilir. (Biliyorsunuz H&M İsveçli bir marka) Devasa olması bir yana, içinde anormal çeşililikte Sephora benzeri çeşit çeşit markanın bulunduğu bir kozmetik/güzellik bölümü bile var. Gergin Sephora çalışanlarıyla baş etmeyi öğrenemediği için doğru fondoten rengini bunca yıldır tespit edememiş insanlar olarak böyle bir alternatif ne de güzel olurmuş…. Bunun dışında orada yaşayamayanlar olarak bizleri çok ilgilendirmese de kıyafet kiralama bölümünden, kaş kirpik tırnak yaptırma bölümüne, hatta canlı bitki/çiçek satılan bir bölüme bile sahip.
*Stockholm’de vintage ve 2. el alışveriş inanılmaz yaygın, hatta neredeyse “cool” olan bu diyebiliriz. Biz bu konuda pek iyi sayılmayız, bir seçki içinden güzel ve potansiyeli olan parçalar yakalayacak sabrımız yok? Bizce bu da bir yetenek… İlginizi çeken bir konuysa detaylarını araştırın diye söz etmeden geçmek istemedik. Humana adlı dükkan bu tarz dükkanlar arasında en popüler olanlardan biri.
*Ev eşyasına yönelik alışveriş yapmak istiyorsanız Designtorget, Esteriör ve Tambur yine güzel seçenekler. Arket’in ev eşyaları da çok güzel oluyor. Buradaki H&M Home da Türkiye’ya kıyasla daha geniş kapsamlı. Kuzey ülkeleri hava koşullarının da etkisiyle iç mekanları güzelleştirmekte resmen ustalaştığı için dolanırken eve yönelik başka birçok dükkana da denk geleceksiniz zaten. Bavula sığamayacağı için alamayacağınız harika şeyler ile birbirinize bakmakta başarılar diliyoruz…
*Eğer İsveç’e kadar gelmişken ana vatanında IKEA gezmek isterseniz illa uzaklara gitmenize gerek yok, şehrin merkezi bir noktasında IKEA City var. Bildiğimiz devasa mağazalarından olmasa da yine de kolaylıkla uğrayabileceğiniz bir noktada olduğu için dolanabilirsiniz. Dar vaktiniz varsa ve uğrayamazsanız da çok dert etmeyin, ürün çeşitliliği anlamında bizden çok farklı bir durum yoktu.
*Market alışverişi yapmak ya da gelmiş geçmiş en keyifli kültürel akitivite olan başka ülkede market gezme aktivitesini gerçekleştirmek isterseniz ICA ve Hemköp’e bakabilirsiniz. Sanki Hemköp bir seviye daha uygun fiyatlı gibiydi.