Bu sene Yunanistan’a zeplinle de inersek her türlü ulaşım aracı ile komşuya ayak basmış olacağız galiba, işte bizim Yunanistan sevgisi……. Kendi ülkemizde her yerde kazıklanıyormuşuz hissi ağır bastıkça bir şeylere atlayıp atlayıp Yunanistan’a gider olduk, önceden olsa yaz geldi mi Türkiye’de olmaktan güzeli olmadığını düşündüğümüz için bizim yurt dışına seyahat planları da komple askıya alınırdı, böyle düşününce insan üzülüyor tabii, neyse… Başlıktan da anlayacağınız üzere yine arabayla Yunanistan gezisi için yollara düştük, 1 haftamızı bol bol gezerek, yiyerek ve yüzerek geçirdik, daha önce gerçekleştirmiş olduğumuz bir rotayı tekrar gerçekleştirmiş olmamıza rağmen aynı seviyede keyif alarak döndük.
Arabayla Yunanistan gezisi rotamız sırasıyla Dedeağaç, Kavala, Selanik, Halkidiki şeklindeydi. Zaten bu rota Türkiye’den arabayla yola çıkanlar için en popüler Yunanistan rotası olabilir. (Bunun bir de Thassos versiyonu var, biz oraya gitmedik) Dedeağaç ve Kavala’da kalmadık, sadece yol üstünde uğradık, Selanik’te ve Halkidiki’de ise üçer gün kaldık ve gayet yeterli olduğunu düşündük. Zaten Selanik gezilecek yerler açısından çok da yoğun bir şehir olmadığı için (çok da severiz bu arada olumsuz algılanmasın) öyle uzun uzun günler geçirmenizi gerektirecek bir yer değil, 3 günde şehri gayet iyi bir seviyede keşfedebilirsiniz.
Başlamadan önce gelen not: Daha önceki arabayla Yunanistan gezisi rotamız neticesinde bu rotadaki şehirler için çok daha detaylı rehberler yazmıştık, özellikle ilk kez gidecekseniz onlara bakmayı ihmal etmemenizi öneririz, tüm Yunanistan rehberlerimizi şöyle bırakalım. Ayrıca bizi Instagram’dan takip ederek konuya ilişkin birçok ekstra bilgi edinebilirsiniz, bekleriz.
Bu gezide de diğer tüm gezilerimizde olduğu gibi yurt dışında internet kullanımı için bir e-sim uygulaması olan Airalo’yu kullandık, çünkü operatörlerin internet&konuşma paketi ücretlerinden çok daha makul bir fiyata denk geliyor. Ne kadar süre ihtiyaç duyacağınıza göre istediğiniz paketi seçebiliyorsunuz, uygulamaya ve fiyatlara göz atmak için şuraya tık tık.
Arabayla Yunanistan’a Gitmek İçin Gerekli Belgeler & Bilmeniz Gerekenler
Arabayla Yunanistan gezisi için gerekli belgeler öyle gözünüzde büyüttüğünüz kadar uğraştırıcı değil, bunun için endişe etmek yerine sınır kapısında kim bilir ne kadar süre bekleyeceğinizi gözününüzde büyütebilirsiniz. (Nasıl içinize su serptim ama) Sınır kapılarına ilişkin kısımdan bir sonraki başlıkta bahsedeceğiz, önce bi’ belgeleri netleştirelim;
•Araç ruhsatınız ve pasaportunuzu unutma ihtimaliniz olduğunu düşünmüyoruz ama yine de en başa yazarak başlayalım. Evet, onlar gerekli.
•Yeni çipli ehliyetiniz olması da şart, zaten artık halledin şu işi lütfen sizce de biraz fazla ertelemediniz mi……
•Yeşil sigorta yaptırmanız zorunlu, en kısa 15 günlük yaptırılıyor, ücreti şu an için 47 Euro civarı, tabii ki bu yazıyı ilerleyen yıllarda okuduğunuzda artabilir, kontrol edersiniz. Daha uzun süre kalacaksanız ya da sonrasında arabayla başka yurt dışı gezileri de gerçekleştirmeyi planlıyorsanız daha uzun süreli olan versiyonlarını da değerlendirebilirsiniz. Yeşil sigortayı bir sigorta firması ya da Turing aracılığıyla yaptırabiliyorsunuz.
•Size ait olmayan bir arabayla gidiyorsanız ve araba sahibi yanınızda değilse noter onaylı vekaletiniz olması gerekiyor. Sahibi yanınızdaysa vekalete gerek yok direkt kendisini gösterirsiniz.
•Önceden internetten ya da sınır kapılarının ordaki makinelerden harç pulu almayı unutmayın.
•Çoğu kişi biliyordur ama ne olur ne olmaz yazmadan geçmeyelim, tabii ki arabayla da olsa Yunanistan’a gidebilmek için Schengen vizeniz olması gerekiyor. (ya da yeşil pasaport)
Lütfen seyahate çıkmadan önce belgelerin güncelliğini, ekstra yeni bir belge talep edilip edilmediğini kontrol edin. Bizim bu yazıyı yazmamızın üstüne işler değişebilir, bir aksilik yaşamayın.
Arabayla Yunanistan Gezisi İçin İpsala mı Pazarkule mi Daha Mantıklı?
Özellikle son yıllarda tatil dönemlerinde sosyal medyada karşımıza çıkan “Bir tatil uğruna 9 saat boyunca arabada sıra beklediler!!1!” temalı insana Yunanistan’a ne derece gitmek istediğini sorgulatan haberler sebebiyle arabayla Yunanistan gezisi için yola çıkarken resmen sinir stres sahibi olduk. Sınır kapılarının canlı kameralarından kapıyı izlemekten tutun Instagram konumundaki hikayeleri düzenli olarak izlemeye kadar uzanan bir endişe ile gideceğimiz güne kadar bakabileceğimiz her yere baktık. Bu süreç neticesinde çıkardığımız bazı sonuçları sizinle de paylaşalım;
•Çıkış yaparken özellikle Dedeağaç tarafına daha yakın olduğu için (Halkidiki, Selanik, Atina vs için de geçerli) genelde İpsala Sınır Kapısı tercih ediliyor ancak özellikle yazın/tatil dönemlerinde gerçekten anormal kuyruklar olabiliyor. Dolayısıyla bayram tatili hatta hafta sonu (Cuma sabahı da dahil) yola çıkacaksanız İpsala’da yoğunluğun daha manyakça olduğu bir döneme denk gelmeniz de gayet ihtimalli.
*Arabayla Yunanistan gezisi için Türkiye’den çıkış yapabileceğiniz diğer alternatifiniz olan Pazarkule Sınır Kapısı ise Dedeağaç tarafına mesafe olarak daha uzak kalıyor ancak bu sebeple bazen daha boş olabiliyor ve 8 saat sıra beklemektense bir alternatif olabilir. Buranın sorunu ise özellikle Türkiye’ye arabayla seyahat eden gurbetçilerin genellikle bu kapıyı tercih ediyor olması ve bu sebeple ekstra yoğunluk yaşanabilmesi.
*Tüm bu paniğin neticesinde siz ne yaptınız diye soracak olursanız İpsala haberlerinden korktuğumuz için şu ana kadar hep İpsala’dan geçmiş olmamıza rağmen bu sefer Pazarkule’den Yunanistan’a geçtik. Bir Çarşamba sabahı 10:00 sularında 1 saat kadar sıra bekledik ve özetle çok da eziyetli bir durum yaşamadan Dedeağaç’a ulaştık. Dönüşte ise İpsala’yı kullandık ve bir Perşembe günü 16:00 sularında 15 dakika gibi bir sürede Türkiye’ye giriş yaptık. Özetle hangi mevsim, hangi gün hatta hangi saat yola çıktığınızın ve özel bir güne denk gelip gelmediğinizin bayağı bir önemi var, öncesinde ufak bir araştırmaya girişmenin ve güncel durumu anlamaya çalışmanın da faydası oluyor.
*Instagram’da sınır kapılarındaki yoğunluk durumunu bildiren @trakyasinirkapilari adlı bir hesap var, eğer aktif olarak kullanılmaya devam ediliyorsa o hesabın paylaşımları bayağı faydalı olabiliyor, oraya göz atmayı unutmayın.
Bu Gezide Selanik’te Neler Yaptık?
Bu gezide Selanik’te hem kendisi hem konumu süper bir ev bularak konaklama meselesinde tam bir nokta atışı yaptık. Her yere yürüyerek ulaşabildiğimiz, evin civarında arabaya yer bularak park krizinden kolayca kurtulduğumuz, bir problemimiz olduğunda ev sahibine kolayca ulaşıp hızla yanıt aldığımız, özetle resmen kendimizi evimizde gibi rahat hissettiğimiz bir konaklama deneyimi oldu. Üstelik hem fiyat olarak gayet makuldu, hem de evi çok sevdik (tipi de gayet güzeldi), balkonunda vakit geçirmek bile başlı başına insanı mutlu ediyor, dolayısıyla direkt önerimizdir. Evin booking linkini şöyle bırakalım.
*Selanik’te bizim kaldığımız evde yer bulamazsanız ya da bir sebepten orada kalmak istemezseniz konakladığımız bölgeden çok memnun olduğumuz için o bölgede kalan oteller/evler arasından bir seçim yaparsanız yine mantıklı bir bölgede kalmış olursunuz, direkt o civarda booking araması yapabileceğiniz linki de şöyle bırakalım.
*Selanik’e son gidişimizden bu yana gezebileceğiniz yerler konusunda çok da büyük bir değişim yaşanmamış, dolayısıyla bir önceki Selanik Gezi Rehberimiz işinize yarayacaktır.
*Kahve için Naked Specialty (kahvaltı da olur), Valenio, Dekaepta, Shed ve Beetroot güzel seçenekler, her birinden memnun ayrıldık, havanın 36 derece olmasının bize verdiği yetkiye dayanarak gittik geldik birer soğuk kahve patlattık.
*Bir çeşit börek olan Bougatsa’nın şehirde en sevilen versiyonlarını Bougatsa Giannis ve Bougatsa Bantis’te deneyebilirsiniz, 15:00 civarı kapanıyorlar ama mümkünse daha da erken gidin. Bizce uğrarsanız hoşunuza da gidecek, evinize de bir şeyler kapabileceğiniz hem gurme market hem restoran konseptli Ergon Agora’ya ait bir fırın olan 72H Artisanal Bakery ve Sourdough Microbakery kahvaltı için ya da gün ortası atıştırmalığı için güzel seçenekler. Bu sefer Ypsilon’a kahvaltıya gitmedik ama önceki gidişimizde sevmiştik. Theya Bakery ise not alıp yolumuzu düşüremediğimiz bir yer oldu, belki denemek istersiniz diye yazıyoruz.
*Gün içinde deneyip en beğendiğimiz yer Salento Street Food oldu, buraya kesin yolunuzu düşürmeye çalışın, Prosciutto Crudo adlı sandviçleri nefisti. Thess Bao ve Pizza Hood ortalama yerlerdi, gitmeyin demeyiz ancak mutlaka gitmelik bir durum da yok gibi yani. Ramen Tales ve Cevicheria adlı mekanlar ise denemek isteyip tatilde oldukları için deneyemediğimiz iki yer.
*Akşam yemeği için favori mekanlarımız Glikanisos, Mourga ve Charoupi oldu. Charoupi’de başlangıçlar gelince bi yüzümüz düşer gibi oldu ama sonradan ana yemekler harika çıkınca toparladı, burada Girit mutfağından güzel lezzetler deneyebilirsiniz. (köfte ve patlıcanlı makarna çok güzeldi, hala menüde varsa kaçırmayın) Diğer ikisinde ise yediğimiz her şeyi çok beğendik, özellikle Mourga’nın menüsü günlük olarak bile değişebildiği için şunu deneyin bunu deneyin kısmına girmiyoruz, umarız sizde doğru seçimler ile bir lezzet şöleni yaşarsınız…..
*Iliopetra, Poster ve Marea denemek isteyip çeşitli sebeplerden (örneğin Ağustos ayı olduğu için 1 aylık bir tatile girmeleri gibi) deneyemediğimiz yerler oldu, belki sizin vaktiniz olursa denersiniz diye bahsetmeden geçmeyelim.
*Akşam kokteyl vs. için bu sefer Ypsilon, Vogatsikou 3 ve Cin Cin’e gittik, zaten bütün gün sıcakta dolaşmaktan perişan olduğumuz için buralara gidecek gücü bulmamız bile mucizeydi. En kreatif kokteyller Vogatsikou 3’teydi, diğer ikisi de lokaller ile dolup taşıyordu, hepsi sevilen yerler yani. Bunlar dışında Gorillaz, Fragile, Residents, La Doze, Blue Cup gibi yerler de hala popüler, bir önceki gidişimizde de öyleydiler.
Bu Gezide Halkidiki’de Neler Yaptık?
Bu gezide Halkidiki’deki kalabalık seviyesinin bizi bunaltması sebebiyle ve daha önce Halkidiki’yi detaylıca gezdiğimiz için bu sefer tam anlamıyla aylaklık ettiğimizi size açıkça itiraf edeceğiz….. Plajdan plaja koşturmadık, paşa gönlümüzün istediği yerlere gittik ve otelimizin tam bir “yatıp bayılma oteli” olmasının da etkisiyle keşif değil tatil modundaydık. Dolayısıyla bir önceki Halkidiki Gezi Rehberimiz ilk kez gidecekseniz kesinlikle bundan daha çok işinize yarayacaktır, oraya bakmayı ihmal etmeyin. Yine de bazı güncel gözlemlerimizden bahsedelim;
*Halkidiki’de de otel konusunu çok son dakikaya bırakıp şansa bıraktığımızı düşünmemize rağmen çok iyi seçim yapmışız, kaldığımız yer gerçekten çok güzeldi ve çalışanlar/sahipleri de o kadar tatlı ve kibar insanlardı ki ayrılırken alt tarafı 2-3 gün kaldık diye otelle abartılı bir bağ kurduğumuzu fark edip problemi kendimizde aradık ve aramızda dönüşte terapiye başlamayı değerlendirdik. Otelin kendi plajının ve tatlı küçük bir barının olması, kahvaltınızın rica ettiğiniz saatte balkonunuza getirilmesi, odada mutfak ve hoş bir teras olması gibi birçok artısı vardı. Odaya hoşgeldiniz hediyesi olarak koca bir şişe şarap ve odamızdaki makinede kullanabilmemiz için Nespresso kapsülleri bile bırakmışlardı. İlgilenenler için linkini şöyle bırakayım, zevkinize ve kişi sayısına göre kendi istediğiniz oda tipini seçersiniz, kendi havuzu olanlar falan da vardı, bayağı hoş….. (4 kişi Junior Suit’te kaldık bu arada, gayet geniş ve rahattı, 2 kişi için zaten bayağı direkt evde kalıyormuş hissi olur)
*Eğer bizim kaldığımız otel bir sebepten aklınıza yatmazsa Halkidiki’de konaklama konusunda size yardımcı olmaya çalışalım;
-Kassandra: Halkidiki’nin daha kalabalık ve hareketli tarafı, Selanik’e bir seviye daha yakın olduğunu da söyleyebiliriz. Direkt bu bölgede kalan otellere şuradan göz atabilirsiniz, booking aramasını bölgeye göre ayarladık, zevkinize ve bütçenize göre seçersiniz.
-Sithonia: Burası Halkidiki’nin daha sakin, daha bakir plajların olduğu tarafı, keşfe çıkmaya daha uygun. Bu bölgede kalan oteller arasından arama yapmak için de şuraya tık tık.
-Ergon Beach House: Yer bulabilseydik muhtemelen burada kalırdık, biz kalamamış olsak da belki sizin ilginizi çeker diye söz etmeden geçmek istemedik.
*Türklerin kendi ülkelerinde tatil yapamaması problemi sebebiyle Yunanistan’a akın ediyor olmasının neticesinde sevgili komşularımız bazı konulara uyanmışlar galiba? (Temel sebebi bu mudur bilemiyoruz tabii ki, ama sanki bi etkisi vardır gibi….) Örneğin bir önceki arabayla Yunanistan gezisi planımızda gittiğimiz ve ücretsiz olarak girdiğimiz bazı plajlar artık “giriş ücreti” ya da adına giriş ücreti dememek için “kişi başı X euro harcama zorunluluğu” gibi uygulamalar getirmişiler. Örneğin önceden gidip sevdiğimiz Elephant Beach’te kişi başı harcamanız beklenen ücret 30 Euro’ydu, bazı başka plajlarda ise 40. Zaten bir şeyler yiyip kokteyl vs içince o kadar harcamanız gayet ihtimalli, ama yine de eskiden olmayan bu uygulamanın varlığı dikkatimizi çekti.
*İlk defa Ağustos ayında Halkidiki’ye gittik ve her yerin normalde olduğundan da kalabalık olduğu dikkatimizi çekti, dolayısıyla bir tercihte bulunma imkanınız varsa Haziran ya da Eylül ayları daha iyi seçenekler olabilir. Eğer Temmuz-Ağustos aylarında gidecekseniz kaldığınız otelin kendi plajı olması gerçekten bayağı kıymetli olabiliyor, “eeeh bu kalabalıkla uğraşacağıma şurdan girerim” deme lüksünün tadını çıkarmak için buna göre bir otel tercihinde bulunmak mantıklı olabilir, bizim yukarıda önerdiğimiz otel bu açıdan avantajlıydı.
*Kohi Beach Bar, Zattero Beach Bar, Elephant Beach ve yukarıda konaklama için de tercih edebileceğiniz söylediğimiz Ergon Beach House bazı popüler beachler. (Elephant ve Ergon bize daha çok hitap ediyor, ama beachlerin kalitesi ve hatta kitlesi/ortamı günden güne bile çok değişebildiği için herhangi birini çok övmeye korkuyoruz, bizce gitmeden güncel yorumlarına kesin göz atın) İlla beach tercih etmeniz gerekmiyor tabii ki, tesissiz plajlar ya da daha salaş ve rahat konseptli bir sürü plaj var, tamamen zevkinize göre seçebilirsiniz. Halkidiki’nin en güzel özelliği denize girebileceğiniz çok fazla seçenek olması zaten, X plajına gidelim diye yola çıkıp yolda başka karşılaştığınız seçeneklerin sizi baştan çıkarması sonucu hiç beklemediğiniz bambaşka bir plajda son bulabilirsiniz, spontane hareket etmeye olanak tanıyan bir bölge.
*Akşam yemekleri için Bakalis ve Metoxi adlı iki restorana rezervasyon yapıp kalabalık ve trafikten bunalarak kriz geçirmemiz sonucu her ikisine de gitmeme kararı aldık, artık deneyecek olursanız güzel miydi değil miydi siz bize haber verirsiniz…..