İSPANYA

Yeni Başlayanlar İçin Barselona: Gezilecek Yerler ve İpuçları

Barselona Gezi Rehberi

Barselona deyince akıllara onlarca şey gelebilir. Eğlence, güzelliğine hayran kalacağınız daracık sokaklar, Picasso, Messi, Gaudi, Joan Miro şeklinde ilerleyen uzun bir liste yapabilirsiniz. Ancak geçen haftalarda şehre gerçekleştirdiğim bir başka ziyaretimden sonra, Barselona’nın aklıma “kazımayı” başardığı en dikkat çekici nokta, ekonomik krizin bir ülkeyi/şehri, ne denli etkileyebildiği. Hayatımda ilk defa bu kadar somut bir örneğiyle karşı karşıya kaldığım bu durum, sanırım Barselona’nın gözümdeki tüm imajını kalıcı olarak değiştirdi. Evet sokaklarında kaybolmak muhteşem, evet hayran kalacağınız onlarca yer görebilirsiniz, evet yazın sokaklarda çılgınlar gibi eğlenebilirsiniz ancak sokaktaki evsizleri, dilencileri ve zorluk çektiğini kolaylıkla anlayabileceğiniz yüzlerce insanı görünce, olaya bakışınız biraz daha değişiyor. Bu durum benim şehirdeki son günümde soyulmama kadar ilerleyen, sinir bozucu bir hal alsa da, döndüğümde kendimi paramı çaldırmış olmama değil, duruma üzülürken bulmamla sonuçlandı.

Barselona’da tanıştığım 6 dil bilen, güzel sanatlar mezunu ancak işsiz olan arkadaşa “what the fuck is going on” diye sorduğumuzda, içinde bulundukları durumu şöyle anlattı: “Öncelikle şunu vurgulamakta fayda var, biz İspanyol değiliz, Katalanız. Dünyanın bizi İspanyol olarak tanımasından da memnun değiliz. Derdimiz İspanyol insanıyla değil, İspanya hükümetiyle. Çünkü onlara en çok katkıyı sağlayan biz olmamıza rağmen, en az geri dönüşü alan biziz. İnsanlar yokluk içinde yaşıyor ve bana kalırsa İspanya’dan ayrılmamız dışında bu işin bir çözümü yok”.

Gracia bölgesinde bir sokak

Uzun süredir İspanyollar ve Katalanlar arasındaki sorunun ne olduğunu çözmeye (çözmek derken diplomatik görüşmeler yapmıyorum tabii, algılamak anlamında) çalışmakla uğraşan benim için bunları duymak oldukça ilginçti. Zaten gittiğiniz takdirde siz de tüm bu durumu oldukça garipseyecek ve fark edeceksiniz. Çünkü Starbucks’tan, oranın en ünlü restoranlarına ya da caddelerine kadar her yerde, “Dikkatli olun, hırsızlık bölgesi” gibi uyarılar göreceksiniz. Dışarıda bir masada oturduğunuzda 1 saat içinde en az 3 dilenci yanınıza gelecek ve konuştuğunuz insanlar sizi sürekli olarak “çantanıza, telefonunuza dikkat edin” şeklinde uyararak paranoyağa çevirecekler.

Evet, sizi bu konuda yeterince korkuttuğuma göre, şimdi işin güzel kısmına geçiş yapabiliriz. Bunlar hep iyiliğiniz için. Yaşasın dünya barışı. Karşınızda, Barselona Gezi Rehberimiz!

*** Bu yazıyı yazmamızın ardından 2022 yılında gerçekleştirdiğimiz yeni bir Barselona gezisi sonrası daha güncel bir rehber hazırladık. Gezilecek yerlere bu rehberden göz atabilirsiniz ancak yeni mekanlar ve hatta yeni gezilecek yer önerileri için oraya mutlaka şu rehbere öneririz.

*Klasik Barselona gezisi yapmanın ötesine geçmek ve Barselona’da daha alternatif yerler keşfetmek niyetindeyseniz Alternatif Barselona Gezi Rehberi‘ mize de bekleriz! Ayrıca şurada Barselona’nın en iyi kahvecileri listesini kapsayan bir rehberimiz de mevcut, hadi yine iyisiniz..

Barselona’ya Ne Zaman Gidilir?

Barselona’nın havası suyu bize benziyor. Dolayısıyla eğer konumuz üşümemek, insancıl koşullarda, sokaklarda kaybola kaybola, kendini toplu taşımaya kapatmadan gezmekse, bunu gerçekleştirebileceğiniz ayları, Türkiye’nin batı kesiminin hava koşullarını göz önünde bulundurarak belirleyebilirsiniz. Yine de konuyla ilgili detayın dibine vuracak olursak;

İlkbahar/Sonbahar: Barselona’ya bahar dönemlerinde gidecek olmanın çeşitli avantaj ve dezavantajları var. Eğer denize girmek, güneşlenmek yerine kültürel ağırlıklı, şehri tanımaya yönelik bir gezi hedefiniz var ise, bizce gidebileceğiniz en ideal zamanlar bunlar. Öte yandan olur da Eylül ayına denk getirirseniz, hem denize girme hem biraz daha insancıl bir sıcaklıkta dolaşma şansını bile yakalayabilirsiniz. Mayıs için deniz ihtimali genelde biraz düşük olabiliyor ama hava durumu 20 dereceyi görünce hemen soğuk denizlere koşmayı seven biriyseniz Mayıs ayında da denize girmeyi değerlendirebilirsiniz.

Yaz: Yazın Barselona’ya gitmek = Deniz, plaj, kum üçlüsü artı sabaha kadar şehrin çeşitli bölgelerinde eğlence. Tabii ki şehirde turistik bir keşif de yapabilirsiniz ancak bunu 28-30 derece sularındaki bir sıcaklıkta gerçekleştirmeniz gerekeceği için bunalma ihtimaliniz yüksek. Öte yandan, yazın turist akını gerçekleşen bir şehir olduğu için lokallerden çok turistlerle vakit geçirme ihtimalinizi de göz önünde bulundurmalısınız.

Kış: Kışın Barselona’ya gitmek, turist sayısının minimum olduğu, 12-15 derecelerde, yağmur ihtimaline de hazırlıklı olduğunuz takdirde, donmadan atlatabileceğiniz bir gezi demek. Aynı zamanda Sagrada Familia gibi çok çok turistik olan noktalardaki 1-2 saati bulan sıraları da göz önünde bulundurduğunuzda, bunlara minimum seviyede maruz kalacağınızı bilmek de mutlu edici oluyor. Örneğin biz bir seyahatimizi Ocak ayında, diğer seyahatimizi ise Mart sonunda gerçekleştirdik. Ocak ayında gerçekleştirdiğimiz seyahatimizde çok nadir üşüdüğümüzü söyleyebiliriz. Mart ayında gerçekleştirdiğimiz gezi ise yer yer sıcaktan bunalmakla akşamları yer yer üşümek arasında kaldığımız bir gezi oldu. Gün içindeki sıcaklık şehir keşfi yapmak için olabilecek en ideal sıcaklıktaydı, ancak akşamları soğuk olabileceği için bir kıyafet karmaşasına girebiliyorsunuz. İki hava koşuluna da uygun olabilecek kıyafetler götürmekte fayda var. Bize kalırsa kışın gitmenin kötü yanı, hava koşullarından çok, Barselona’nın günlük güneşlik dönemlerindeki daha eğlenceli gece hayatını ve aktif günlerini kaçıracak olmak. Yine de kışın ziyaret etmek için kesinlikle kötü bir seçim değil.

Barselona’da Ne Giyilir?

Barselona’da ne giyeceğiniz tabii ki şehre hangi dönemde gittiğiniz ile doğrudan bağlantılı. Şehrin metro sistemi gayet gelişmiş, dolayısıyla tercihinize göre öyle ayaklarınız kopana kadar yürümek durumunda kalmıyorsunuz. (ki bizce şehrin en güzel yanı olan dar ve sevimli sokaklarını görmek için en doğrusu ayakları feda etmek) Ne giymeli başlığının altında neden bunları anlatıyorsunuz diyecek olursanız, hedefimiz konuyu ayakkabı seçimine bağlamak. Eğer çok yürümeyi hedefliyorsanız yanınıza mutlaka yürürken rahat edebileceğiniz bir şeyler alın.

Kışın gidiyorsanız ani yağmurlara hazırlıklı olmalısınız. Ancak merak etmeyin, yukarıda da belirttiğimiz gibi öyle yün kazaklı, kat kat dolaşmanızı gerektirecek donucu bir soğuktan söz etmiyoruz. Hatta Avrupa’da kışın gidebileceğiniz en ılık yerlerden biri olduğu için çok yüksek ihtimalle ortalama bir mont/kaban vs. almanız yeterli olur. Tabii siz yine de gitmeden hava durumunu kontrol edin, sonra hasta olursanız sorumluluk kabul etmiyoruz. Yaz için ise dayayın şortları, tişörtleri, bikinileri. Ay lav yaz tatili bavulu hazırlamak.


Barselona Bütçesi ve Barselona’da Ulaşım

Yukarıda yazdığımız onca şeyi okumadan direkt bütçeye odaklanan sinsi okurlarımız, sizi kınıyoruz ve size laflar hazırladık. Boşuna mı yazıyoruz o kadar yazıyı okusanıza. Neyse, tamam. Barselona pahalı bir şehir mi diye merak ediyorsanız, bu konuyla ilgili net bir şey söylemek zor. Çünkü hangi dönemde gittiğinize ve nerelerde vakit geçirdiğinize göre değişiyor. Turistik yerlerin “ucuz” olduğunu söylemek pek de mümkün değil. Aşağıda gezebileceğiniz turistik yerlerin giriş ücretlerinden ayrıca söz edeceğiz. Ancak genel olarak bakıldığında, ne Belgrad kadar ucuz, ne de Paris/Londra kadar pahalı diyebileceğimiz bir şehir Barselona. “Deli misin sen Barselona çok pahalı” diyenler olacaktır eminiz, fakat bize kalırsa bu, şehrin hangi bölgesinde vakit geçirdiğinizle alakalı. Gidip La Rambla’nın ortasındaki dandik ama turistik yer kaptığı için her daim dolu olan kafelerde bira içerseniz, 1 bira için 6-7 Euro da verebilirsiniz, lokal bir yerde oturup 1,5 Euro’ya bira da içebilirsiniz. Barselona’ya gerçekleştirdiğimiz son geziyi göz önünde bulundurarak oradaki harcamalarımızdan birkaç örnek verecek olursak;

3. Dalga Kahvecilerde Kahve (latte vb.): 1,5 – 2,5 Euro

Bira: 2 – 4 Euro

Popüler bir restoran/barda kokteyl: 7 – 10 Euro

Popüler bir restoranda makarna vb. yemek: 9 – 12 Euro

Popüler bir restoranda 1 adet Tapas: 4 – 7 Euro  (ayak üstü yiyebileceğiniz salaş yerlerden söz etmiyoruz oralarda fiyatlar daha düşük olabiliyor)

1 kadeh şarap: 3 – 4 Euro

Barselona’da size çeşitli müze ve restoranlarda indirim sağlayacak, ulaşımın da içine dahil olduğu Barcelona Card işinize yarayabilir.  Bu şekilde, the Museo Nacional d’Art de Catalunya, Fundacio Joan Miro, Museo d’Art Contemporani gibi Barselona’nın ünlü müzelerine ücretsiz girme ve en önemlisi, kapıda oluşan sıraları atlatma şansınız olabilir. Bunun dışında kart, Camp Nou, Casa Batllo, Gaudi Müzesi, Erotik Müze gibi yerlere de indirim sağlıyor. Ancak kart Park Güell gibi bazı noktalarda geçerli değil ve Sagrada Familia gibi birçok noktada sadece indirim sağlıyor ve sıra atlama opsiyonu sunmuyor. Dolayısıyla kartı gezeceğiniz yerleri göz önünde bulundurarak satın almanız daha mantıklı olur, aksi takdirde daha hesaplı olmayabilir. Başka birçok şehirdeki kartlara kıyasla her yere bedava giriş sağlamıyor ve çoğunlukla indirim özelliği ön planda. Detaylar için şurada bulunan listeye bir göz atın.

-Barselona Card’ı  havaalanındaki T1/T2 terminallerinden ya da şehrin merkezi noktalarından biri olan (yazar burada demek istiyor ki, buraya mutlaka yolunuz düşecek) ya da Plaça Catalunya’dan temin edebilmeniz mümkün.

Barselona metro hatları pek komplike değil, çözmesi kolay. Ben sadece ulaşım için kart istiyorum diyorsanız, o da var elimde, onu vereyim abime. Eğer Barselona gezinizde metro, otobüs gibi toplu taşımayı bol bol kullanmak niyetiniz varsa günlük ulaşım kartı almanız çok mantıklı olur. Bu kartları yukarıda da söz ettiğimiz Tourist Info noktalarından satın salabilirsiniz. Ayrıca birçok yerin aksine, burada kartın içine havaalanı ulaşım hattı da dahil. Öyle uzağa gidiyorsunuz diye insafsızlık yapmıyor canlarım.

2 Günlük Ulaşım Kartı: 14,50 Euro

3 Günlük Ulaşım Kartı: 21,20 Euro

4 Günlük Ulaşım Kartı: 27,50 Euro

5 Günlük Ulaşım Kartı: 33,70 Euro

-Ben bu işlere girişmeyeceğim diyorsanız, tek kullanımlık metro veya otobüs bileti 2,15 Euro, 10 kullanımlık bilet ise 9,95 Euro. Bu 10 kullanımlık kart T-10 olarak geçiyor ve herhangi bir metro istasyonundaki bilet makinelerinden satın alabiliyorsunuz. Bu arada kartı birden fazla kişi kullanabiliyor. Örneğin 2 kişi seyahat ediyorsanız kişi başı 5’er kez kullanabilirsiniz.

Ulaşım için Barselona’daki diğer iki alternatifiniz tabi ki scooter ve bisiklet. Zaten şehrin her yerinde öbek öbek bisiklet ve scooter ile karşılaşacak, bol bol özenecek, “Türkiye’ye gidince şunlardan alalım abi” muhabbetine girip akabinde ülkemizde bu iki aracın birer “ulaşım aracı” olarak kabul edilmediğini ve magandaların bilinci olarak bu araçların üzerine sürdüğünü fark ederek vazgeçivereceksiniz. Ama oradayken vazgeçmeyin, bisiklet ve scooter kiralamak için şehirde birçok alternatif bulabilirsiniz. Bunlardan en “official” olanı için şuraya bir göz atın.

Barselona’da Konaklama

Barselona ulaşım açısından oldukça fazla seçeneğiniz olan bir şehir, dolayısıyla kaldığınız yer uzak olsa bile merkezi noktalara ulaşmakta güçlük çekmeyeceksiniz. Bu şekilde fiyat olarak daha ekonomik yerlerde kalma seçeneklerini de değerlendirebilirsiniz. Ancak yine de sürekli bir yerlere ulaşmaya vakit ayırmak istemiyorsanız ve daha merkezi bir noktada kalmak istiyorsanız bütçenizi bir tık daha arttırmak durumunda kalabilirsiniz. Barselona bayağı turistik bir şehir olduğu için özellikle yaz aylarında fiyatlar artış gösterebiliyor, bu da aklınızda bulunsun.

Biz Barselona’ya en son gidişimizde kaldığımız otelin yerinden çok memnun kaldık, kaldığımız evde hiçbir sorun yaşamadık ve her yere kolaylıkla ulaşım sağladık, dolayısıyla nokta atışı bir öneri isterseniz bu otelde konaklamanızı önerebiliriz.

Olur da bu otelde yer bulamazsanız ya da bu bölgeyi tercih etmezseniz direkt merkez bölgesindeki oteller için şuraya, şehrin turistik noktalarının bir tık dışında kalsa da çok güzel bir bölge olan Gracia tarafındaki oteller için ise şuraya bakabilirsiniz, bizce ulaşım sorun olmadığı için daha az turistik bir bölgede konaklamaya bir tık daha az bütçe ayırmak güzel bir fikir. 


Barselona’da Yeme İçme Meselesi

Bu yeme içme konusunda Barselona’nın olayı nedir baştan söyleyelim; Tapas, Paella ve Sangria. Tapasınızı yiyin, Sangrianızı için dönün. The End.

Şaka bir yana, Barselona’da yemek konusunda zorluk çekme ihtimaliniz yok. İlla ki kafanıza göre yiyecek bir şeyler bulacaksınız. Size kahvaltı yapılacak yerler ve nerede ne yiyebileceğiniz konusunda birkaç tavsiyede bulunalım;

*Daha alternatif yeme içme önerileri isterseniz Alternatif Barselona Gezi Rehberi‘ mize ve Barselona’nın En İyi Kahvecileri listemize göz atabilirsiniz. En güncel Barselona yeme içme notlarımız ise şurada, bizce önceliği aşağıdakiler yerine linkini verdiğimiz yazıdaki mekanlara verin.

Maka Maka

Port Vell’den plaja doğru yürürken karşınıza çıkabilecek bu küçük ve egzotik mekan tam bir öğrenci yeri. Ancak özellikle kışın gece 1’de bile açık olabileceğine şahit olacağınız sayılı yerlerden olan Maka Maka, asık suratlı şırfıntı garsonuna rağmen, oldukça lezzetli burgerler yapıyor. Akşam alkol aldıktan sonra ıslak hamburger yiyemeyeceğiniz için yerine burayı tercih edebilirsiniz.

-Özellikle Passion Fruit gibi tatları seviyorsanız mekanla aynı adı sahip içkilerini denemelisiniz.

Adres: Passeig de Joan de Borbó, 76

La Boqueria

La Rambla üzerinde yer alan La Boqueria, Barselona’nın en ünlü pazar yeri. İçinde egzotik meyveler, bildiğimiz yurdum meyveleri, çeşit çeşit et ve yemek yiyebileceğiniz yerler bulabilirsiniz. Özellikle ne olduğunu bilmediğiniz acayip acayip meyveleri denemenizi tavsiye ederiz çünkü çok lezzetliler.

Sabah 08:00-20:00 arası açık. Pazar günleri kapalı.

Milk

Barselona’daki favori bölgelerimizden biri olan, her sokaktan sevimli kafelerin ve sokak sanatının fışkırdığı Barri Gotic’de bulunan Milk, bize kalırsa Barselona’da kahvaltı için gidebileceğimiz en iyi mekanlardan. Özellikle “Recovery Brunch” menülerinde bulunan çoğu şeyine kefil olabileceğimiz mekan, oldukça küçük olduğu için yer bulma problemi yaşayabilirsiniz.

9:00’dan 16:00 a kadar kahvaltı servisi yapıyorlar. Tabii 4’tekine artık kahvaltı demiyoruz, oha diyoruz.

Adres: Gignas 21, Barcelona

Teresa Carles

Carrer dels Tallers’e çok yakın bir noktada bulunan bu mekan bir vejetaryen restoranı. Milk’e olan sevgimizin yeri bambaşka olsa da, Barselona’da güzel bir kahvaltı yapabileceğiniz ve taze meyve sularının dibine vurabileceğiniz bir başka mekan. Fiyatlar makul, yer olarak merkezi. Şehir turuna başlamadan önce güne başlamak için ideal.

-Adres: Carrer de Jovellanos, 2

Taller de Tapas

Taller de Tapas, Barselona’da zincir halinde bulunan ve asla gitmemeniz gereken bir yer. Bunu da buraya uyarı amaçlı yazmak istedik. Hem yemekler berbat hem de servis yavaş. Tapas diye gelen şey ise çok yüksek ihtimalle herhangi bir et ürünü üzerine mayonez koyulmuş, annenizin “ben sana onu evde yaparım” diyeceği türden abuk subuk bir şey çıkacak. Üstelik mekanlarından birinde otururken sokaktan geçen biri tarafından masadan paramızın çalınması sonucu kendileri bizi “hesabı hiç ödememiş olmakla” ve “yalan söylemekle” suçlayıp bir kez daha para ödememiz konusunda ısrarcı davrandılar. Biz olayın şaşkınlığıyla kamera kayıtlarına bakmamızı ya da en azından polis çağırmamız gerektiğini söyleyince ise, “polis çağırırsanız parayı ödemediler deriz” şeklinde basbayağı tehdit edildik. “Banane sizin kişisel anınızdan şimdi” demeyin, gerçekten oldukça sinir bozucu durumlar yaşatabiliyorlar. Kesinlikle gitmeyin….

-Gitmeyin diye yerini de yazmıyoruz, mantıklı değil mi…

7 Portes

Barselona’da Paella yiyebileceğiniz en bilinen yerlerden bir olan 7 Portes, bir şeyler yiyebilmek için kesenin ağzını biraz daha açmanız gereken, ama yağ içinde yüzen pirinç taneleri yerine düzgün bir Paella denemek istiyorsanız buna değecek bir mekan. İçeride piyano eşliğinde, sivri burunlu kibirli garsonlarla yemek yiyecek olsanız da, aslında turistler tarafından da ilgi gören bir mekan olduğu için spor ayakkabı içine beyaz çorabı çekmiş İngiliz abilerle takılmanız olası. Yani öyle kasılmanız bunalmanız gereken bir mekan değil.

-3,4 kişi paella yiyecekseniz dev bir tavada servis yapıyorlar. Ancak siz nasıl bir 3-4 kişilik ekipsiniz bilemem ama, önünüze “insan olan bunu bitiremez” ebatlarında bir şey gelebiliyor. Önceden insancıl boyutlarda bir şeyler getirmelerini rica etmekte fayda var.

-Mekan, Port bölgesine doğru ilerlediğinizde, Paseo Isabel II adlı bir pasajda yer alıyor.

Euskal Etxea

Geldik güzel tapasın dibine vurabileceğiniz, tapasın yalnızca ekmek üzerine mayonezden ibaret olmadığını algılayabileceğiniz mekanlardan birine. Favori bölgelerimizden biri olan El Born’da bulunan bu mekan, çeşit çeşit taze hazırlanmış tapas bulabileceğiniz, çoğunun da gayet lezzetli olduğu, öğlen yemeğinizi hızlı geçiştirmek için uğrayabileceğiniz bir mekan. Bar üzerinde bulunan çeşit çeşit tapastan istediklerinizi seçiyorsunuz tabağınıza alıyorsunuz. Tapasların üzerine bulunan kürdanları tabağınızın kenarında bırakıyorsunuz ve kürdan sayısından yola çıkarak size hesabınızı veriyorlar.

-10:00 ile 00:00 arası açık. 5’ten sonra tapas servisi yerine akşam yemeği havasına geçiliyor.

-1 Tapas= 3 Euro.

-Adres:  Placeta de Montcada, 1

El Xampanyet

Tapas’ın dibine vurabileceğiniz bir başka mekan ise, Picasso Müzesi’ne çok yakın olan, ve haliyle yine El Born’da bulunan Xampanyet. Genellikle genç kesimin ilgi gösterdiği mekan ve genellikle çok kalabalık oluyor. Çünkü hem fiyatlar uygun, hem de lezzetli.

-Adres: Carrer de Montcada, 22

Dry Martini

Kokteyl severler, dünyanın en iyi bilmemnesi olan iddialı mekanların peşine düşenler, koşun, Barcelona’da dünyanın en iyi barları listesinde yer alan bir bar var; Dry Martini. Daha önce birkaç farklı şehirde dünyanın en iyi 50 barı listesinde var olan bir takım barları merakımıza yenilip denemeye karar vermiştik. Bu barlardan birindeki son deneyimimiz içeri girmek için yaklaşık 2 saat sıra bekleyip kokteyllerini çok abartılmış bulmamızla sonuçlanınca bu listedeki barlara biraz fobimiz oldu desek yeridir. Bekledik işte 2 saat ne var kardeşim, gidin başkasıyla dalga geçin..…. Tamam gerçekten manyaklıktı kabul ediyoruz, hala da bazen aramızda “ulan nasıl 2 saat beklemiştik” diyecek kadar garipsiyoruz bu olayı. Neyse, sonuç olarak Dry Martini de bu listede yer alıyor ve diğerleri kadar övülüyor, diğerleri kadar MUHTEŞEM kabul ediliyor. Sonuç? Bilmiyoruz arkadaşlar, bu kadar yazdık yazdık ancak biz Dry Martini’ye gitmedik. Böyle bir yer olduğunu bilip de size haber vermemiş olmak istemediğimiz için paylaşalım istedik. Aklımızda kalmadı, kokteylleri merak etmiyoruz desek yalan olur. Gitme fırsatınız olursa nasıl olduklarını bize de söyleyin. Bu arada adından da anlayabileceğiniz üzere buranın Martini’si bayağı ünlü, ancak diğer kokteylleri de martini kadar övüyorlar.

– Carrer d’Aribau, 162-166

Yemek konusunda bir takım ipuçları:

-Patatas Bravas denilen şey, aslında çok sıradan olsa da (patates, yoğurt, sarmısaklı yoğurt sos) çok lezzetli, gelenekçiyseniz deneyebilirsiniz. Her yerde karşınıza çıkacak o yüzden şimdiden açıklamak istedik.

-Karides içerikli tapaslar genellikle çok güzel çıkıyor. Konuya giriş için onları deneyerek başlayabilirsiniz.

-Paella’yı öyle önünüze gelen, rastgele bir yerde yerseniz pek de hoş olmayan bir şeyle karşılaşabilir ve sonsuza kadar paellaya küsebilirsiniz. Bu konuda başarılı olan yerlerde yemelisiniz.

-Tatlı içkilerle bir sorununuz yoksa, hayatımızın aşkı olan Sangria’yı bol bol için. Hatta içinde kocaman meyve parçalarının yüzdüğü, büyük sürahilerden söyleyin ve topluca için. En kötüsü bile güzel ya da ben bu tatilden çok keyif aldım bilemiyorum

-Taller de Tapas’a giderseniz küseriz. Bir daha söyleyelim dedik.

Barselona’da Gezilecek Yerler

Şimdiden uyaralım, Barselona gezilecek yerler listemiz uzayıp gider. Gezecek görecek yer çok, üstelik bunları sadece müze, galeri vb. şeyler olarak düşünmemelisiniz. Çünkü şehrin mutlaka görmeniz, hatta resmen bağ kuracağınız birçok bölgesi mevcut. Buyursunlar:

La Rambla

Barselona deyince akıllara gelen ilk yerlerden biri olan, kocaman, turist akınına uğrayan, uzun bir cadde La Rambla. Üzerinde sokak sanatçıları, türlü türlü turistik atraksiyon bileti satan kişiler (ve sakıncalı şeyler satan abiler), bol bol fotoğraf makinalı Asyalı turist, La Boqueria ve Erotik Müze’yi de barındıran cadde, şehrin kalbi denilebilir. Bir tarafı Plaça Catalunya, bir tarafı Port’a, gözden kaçırmanızın mümkün olmadığı Colomb Heykeli’nin bulunduğu noktaya doğru uzanan bu caddenin civarında alışveriş için birçok seçenek ve turist kazıklamalı birçok atraksiyon bulabilirsiniz.

-Cadde üzerinde bulunan balmumu müzesine girmeyin. Gerçekten bitik, tamamen turist kandırma atraksiyonu.

Picasso Museum

Picasso’yu herkes bilir. Bir ressam söyle deseniz aklınıza gelecek ilk 3 kişiden biridir. Ancak Picasso’ya “ay normalde çok güzel çiziyormuş da sonradan buna dönmüş” (Umut Sarıkaya severlere selam olsun) sığlığında bir yaklaşımın ötesine gidebilmek için bu müzeyi kesinlikle görmelisiniz. Çünkü bu müzede Picasso’nun eserlerine baka baka “aa ne güzel resim” diye dolaşmayacaksınız, Picasso’nun ne yapmaya çalıştığını, derdinin ne olduğunu “mümkün olduğunca” anlamanızı sağlayacak. Bileti şuradan alabilirsiniz, online alırsanız daha uygun fiyata geliyor.

-Giriş: 14 Euro

-Pazartesi kapalı.

-Saatler: 09:00-19:00

-Müze kapanmadan yarım saat önce bilet gişesi kapanıyor.

Fundacio Joan Miro

Barselona deyince Gaudi ve Picasso’dan sonra akıllara gelen bir diğer kişi olan Joan Miro’ya ait bu müze, “bu ne lan amipe benziyor, bunu ben de çizerim” yaklaşımlarının ikinci ayağı. Türkiye’deki Miro sergisinin sahte çıkmasından sonra daha bir ilgi gören Miro eserlerini audio guide eşliğinde gezdiğiniz takdirde daha bir anlamlı hale gelebilecek bu müze, biraz dıdısının dıdısında yer alsa da, konuya ilgisi olanlar için dikkat çekici.

-Muntjuic tepesinde bulunan müzeye ulaşmak için Placa Espanya civarındaki bir metro durağına inip füniküleri kullanmanız en doğrusu. Ya da merdivenleri kullanarak çürüyebilirsiniz, karar sizin.

-Pazartesi kapalı.

-10:00-19:00 arası açık.

Passeig de Gracia Barselona’nın en ünlü alışveriş caddelerinden

Passeig de Gracia

Barselona’nın en ünlü caddelerinden biri olan Passeig de Gracia, Gaudi’nin görünce tanımamanızın mümkün olmadığı iki önemli eseri Casa Batllo ve Casa Mila’yı üzerine bulunduran, pek güzel, pek kalabalık bir cadde. Plaça Catalunya’dan başlayıp cehennemin dibine kadar uzanan caddede alışveriş ve yeme içme için bol bol seçeneğiniz mevcut. Turistlerin kutup yıldızı niteliğinde.

-Üzerinde genellikle pahalı kabul edilebilecek mağazalar yer alıyor. Yine de sadece cadde üzerinde dolanmak yerine ara sokaklara dalarak farklı mağazalar bulabilmeniz de mümkün. He onlar ucuz mu, yoo alakası bile yok, hani olur da bir çantaya ne bileyim bir ayakkabıya falan vurulursanız diye söyleyelim dedik.

-Diagonal metro durağında inerek buraya ulaşabilirsiniz.

Plaça de Calatunya

Burası tüm ulaşım hatlarının birleştiği, havaalanına giden otobüslerin kalktığı, türlü türlü otobüsün geçtiği, çok merkezi bir nokta. Gezilecek yer olmaktan çok, her türlü ulaşımı gerek yürüyerek, gerek toplu taşıma aracılığıyla sağlayabileceğiniz, kaybolduğunuzda metroya atlayıp burada inerek eve gelmiş gibi hissedebileceğiniz bir yer.

-Buraların ünlü bir “departmant store”u olan eşek gibi bir El Corte Ingles’i meydanın tam ortasında bulabilirsiniz. Meydanın yakınında Türkiye’de bulabileceğiniz birçok marka olduğu gibi Urban Outfitters benzeri markalar da var.

-Buranın bir tarafı La Rambla’ya, bir tarafı Passeig de Gracia’ya, bir tarafı portal de l’Angel’e diğer tarafları da artık başka Barselona’da ne kaldıysa oraya uzanıyor. Gerçek bir turist magneti.

Civarda görebileceğiniz sokak sanatlı kapılardan bir örnek

El Born

El Born/Barri Gotic bölgeleri, bizim Barselona’yı sevme nedenlerimiz olabilirler. Her köşeden sevimli bir pub ya da cafe fışkırması, bir yerde sakince kitabınızı okurken, bir başka noktada dans edip eğlenebileceğiniz bir yerle karşılaşabilmeniz ve daracık, orta çağ havasını kaybetmemiş sokakları ile bağrımıza basasımız geliyor burayı. Sokak sanatına özel bir ilginiz varsa burayı akşam saatlerinde bir kez daha keşfetmek isteyebilirsiniz. Çünkü özellikle bazı mağazalarının kepenklerinin üzerinde farklı farklı sokak sanatı, stencil çalışmaları, sticker gibi ilginizi çekebilecek görseller yakalayabilirsiniz. Bölgede gündüz saatlerinde de kapılarda duvarlarda birçok çalışmayla karşılaştık ancak dediğimiz gibi akşam saatlerinde daha fazlası ortaya çıkıyor. Bölgede ayrıca birçok sevimli butik ve mağaza bulabilmeniz de mümkün. Hafiften bir Cihangir havası da var hani.

-Tapas denemek istiyorsanız onlarca seçenek burada mevcut. Zaten Taller de Tapas’a gitmeyeceğiniz için onun yerine buralarda yersiniz……….. Dİ Mİ?

-Alışveriş yapmadan önce bu bölgeyi de mutlaka değerlendirin. Bilindik mağazaların aksine daha eşsiz ve size özgü bir şeyler almak isterseniz, burada birçok butik mevcut.

-Carrer de la Princesa üzerinden bulunan Meksika restoranı La Hacienda’da bir şeyler atıştırın, nachos’una kurban.

-Bu civardaki barlarda mutlaka vakit geçirin. Özellikle gençlerin akın ettiği bölge, gece 11’den sonra çok eğlenceli bir hal alıyor. İçinde dantelli masaların bulunduğu ama seviyesizliğin gırla gittiği, 3 metrekare olmasına rağmen herkesin dans ettiği ve eğlenmemenizin imkansız olduğu mekanı bulmayı başarırsanız bizi hatırlayın, adını hatırlayamadık.


Sagrada Familia

Banklarda, aydınlatmalarda, binalarda ve Barselona’da görebileceğiniz her detayda etkisi olan Gaudi’nin tamamlayamadan aramızdan ayrıldığı, dünyanın en ünlü kiliselerinden biri olan La Sagrada Familia’nın görüntüsü, nedense bizi çok korkutuyor. Bu hiçbir yerde göremeyeceğiniz bir mimariye sahip, devasa, heybetli, fotoğraf karelerine tamamını sığdırmanın imkansız olduğu Instagram düşmanı yapıyı görmeden Barselona’dan dönmek= Linç edilmek. Günümüzde hala tamamlanmamış olan eserin içini görmeyin diyenleri de dinlemeyin, çünkü böyle bir ışıklandırma ve akustiği hayatınız boyunca bir daha görme ihtimaliniz olmayabilir.

Online bilet alın. Çünkü özellikle yazın MANYAK gibi sıra oluyor. Bakın öyle 20 dakika falan değil. Baya 1 saati 2 saat süren, sıralardan bahsediyoruz.

-Audio Guide almadan dolaşmayın. Binada neyin ne olduğunu algıladığınızda her şey daha etkileyici hale geliyor.

-Eğer yükseklik korkunuz ya da dar alanda kısa paslaşmaktan hoşlanmayan bir haliniz varsa tepesine çıkmayın. Bize inme iniyordu. Bir de içindeyken çan çalmaya başlayınca hayat ışığımız söndü.

-Metroda durağının adı Sagrada Familia. Tam olarak önünde iniyorsunuz.


Park Güell

Tabii ki yine uyuşturucu kullandığına neredeyse emin olduğumuz Gaudi’nin parmağı olan bir başka yerdeyiz, Park Güell. Bol mozaikli, bol renkli, şu ana kadar gördüğünüz parklardan oldukça farklı ve aslında bir yerleşim yeri olarak tasarlanıp sonradan işlerin karıştığı ve Barselona’nın yanına kar kaldığı bu yerde, çekik halklardan fırsat bulabilirseniz oldukça güzel fotoğraf kareleri yakalayabilirsiniz. Ayrıca Gaudi’nin doğa hayranlığını ve bir takım doğa esinlenmelerini, parka karşınıza çıkan figürlerden çözümlemeye çalışırken mantar kullanıp kullanmadığını tartışabilirsiniz. Biz tartıştık, kullanıyor.

-Ulaşım için Vallcarca ya da Lesseps duraklarından birinde inip bir miktar yürümeniz gerekecek.

Casa Battlo

“Yetti lan Gaudi” demeyin, çalışın sizin de olur. Gaudi’nin Passeig de Gracia üzerinde bulunan ve varlıklı bir aile için tasarladığı bu binaya bence kesinlikle girmelisiniz. Evet biraz pahalı bulabilirsiniz ancak Gaudi’nin neyi ne düşünerek yaptığını algılamak için ve onu biraz olsun tanıyabilmek için iyi bir fırsat. Dışı güzel, içi güzel, “burada yaşasam nasıl olurdu acaba” muhabbetinin kralı yapılır. (seviyeyi düşürdük mü sanki biraz)

-Ulaşım: L2, L3 ya da L4 hattını kullanarak Passeig de Gracia’da inin.

-Saatler: 09:00-21:00

-Tepesinden bizim çok da hayranı olmadığımız bir Barselona manzarası görmek mümkündür.

Gaudi’nin en ünlü eserlerinden Casa Mila

Casa Mila

Daha fazla Gaudi’den bahsetmeyeceğimize söz vererek izninizle son Gaudi’li eser olan Casa Mila’dan bahsetmek istiyoruz. Yukarıda söz ettiğimiz yerleri gördükten sonra “Burayı kesin Gaudi yapmıştır” diyebileceğiniz bir diğer güzel yapı olan Casa Mila, diğer adıyla Le Pedrera, Gaudi’nin hayalgücüne ve yaratıcılığına hayran kalmanız için bir başka sebep. Casa Batllo’ya o kadar para verdim buna da girmeyeyim artık demeyin, derseniz de en azından karşısındaki bir banka oturup uzun uzun inceleyin.

-Ulaşım: L2, L3 ya da L4 hattını kullanarak Passeig de Gracia’da inin.

-Saatler: Yazın 09:00- 20:00

Kışın: 09:00-18:30

Camp Nou Experience

Bence futbolla ilgilenin ya da ilgilenmeyin, Camp Nou Experience, gidip keşfetmenin oldukça zevkli olduğu bir deneyim. Basın alanlarından, soyunma odalarına, FC Barcelona Müzesi’nden, stadın içindeki çime kadar neye istiyorsanız ulaşabileceğiniz bu deneyimi bizce listenize alabilirsiniz, hatta maça gitmeyi de değerlendirebilirsiniz, bizim aksimize gol olunca sakince alkışlayan taraftarlarla maç izlemek nasıl oluyormuş görmüş olursunuz.

-Çim koparmaya çalışmayın arkadaşlar bu normal bir davranış değil…..

-Saatler: Genellikle 9:30-19:30, ancak maç olduğu günler maçın 3 saat öncesinden kapanıyor.

-Ulaşım: Line 3 ile Palau Reial ya da Les Corts ‘da inin
Line 5 ile Collblanc ya da Badal’da inin. Sonra biraz yürüyün.

Port Vell

Barselona’nın içinde alışveriş merkez, restoran, IMAX sinema ve türlü türlü yeşil, üzerine bayılmalık çimen barındıran liman bölgesi Port Vell. Kaptırıp yürürseniz Barceloneta bölgesine ulaşırsınız.

-Bisiklete binip deniz kenarında takılmak için ideal bir bölge.

-Eğer merak ediyorsanız Barselona Akvaryum’u burada. Belki “de get lan” diyeceksiniz ama gerçekten bizim Florya’da bulunan akvaryum daha güzel.

-Maremagnum isimli alışveriş merkez burada bulunuyor.

Barceloneta
Geldik plajın, barların, yüzmeli, kuma gömülmeli aktivitelerin vuku bulduğu bölgemize. Burası özellikle yazın inanılmaz canlı ve eğlenceli olabilen bir bölge. Öyle saçma olmayan bir ücret karşılığında şezlong ve şemsiye kiralayabiliyorsunuz. Fakat denizin çok temiz olduğunu söyleyemeyeceğiz, burada yüzmek isteyip istemediğinizi bizce kendi aranızda bi değerlendirin… Bir diğer önerimiz ise, özellikle kışın, gece vakti buralarda çok da vakit harcamamanız. Çünkü yaz kalabalığının aksine, kışın burada in cin beach volley oynuyor. Bahar ve sonbahar gibi arada kalan, havanın ne olacağı belirsiz dönemlerde ise güneşi gören insanlar burayı pek affetmiyor diyebiliriz. Zira Mart ayında son gidişimizde havanın bayağı güzel olmasından mütevellit birçok insan plajda ve civardaki mekanlarda takılıyordu, hatta denize giren bir takım çılgınlar bile vardı. Yazın olduğu kadar çılgın olmasa da ılık günlerde burada kalabalıkla karşılaşmanız olası.

Barceloneta plajında bulunan L’Estel Ferit eseri

L’Estel Ferit (The Wounded Shooting Star)

Barceloneta’daki plajda turistler tarafından en çok ilgi çeken noktalardan biri L’Estel Ferit, bir diğer adıyla da “The Wounded Shooting Star” eseri. Eser diye genel bir tanım yapınca tam olarak nasıl bir şeyden söz ettiğimizi anlayamamış olabilirsiniz normal olarak, fotoğrafa bakınca daha anlaşılabilir olur muhtemelen. Çarpık şekilde yerleştirilmiş 4 çelik küpten oluşan bu 10m uzunluktaki eser Alman sanatçı Rebecca Horn tarafından 1992 yılında yapılmış. Baktığınızda görsel açıdan değişik olduğu için insan ister istemez etkileniyor ama öyle boş boş bakınca pek bir anlam ifade etmeyebiliyor. Eserin ne anlam ifade ettiği konusunda Barcelonalıların bile kafası karışıkken biz ne anlam çıkarmalıyız bilemiyoruz gerçi ama hikayesi şöyle. Barcelona’da gerçekleşmesine karar verilen 1992 Olimpiyatları için o dönemde şehir genelinde kentsel gelişim projeleri başlamış ve bazı bölgelerin yenilenmesine karar verilmiş. Ayrıca sanata yönelik çalışmalar da yoğunlaşmaya başlamış. Sonuç olarak bahsettiğimiz bu eser de bu dönemde ortaya çıkmış ve denizcilikle ünlü olan Barceloneta’nın değişiminin bir sembolü haline gelmiş.

-Carrer del Judici’den plaja doğru yürüdüğünüzde eseri direkt karşınızda göreceksiniz. Gerçi kendisi 10m yüksekliğinde olduğu için plajın diğer noktalarından da görmeniz mümkün.

Los Tarantos

Flamenkoya olan ilginiz, ya da konuyla ilgili bilginiz nedir bilemiyoruz ama, Plaça Reial’de bulunan bu küçük, sevimli ve samimi mekan, bizde büyük bir yer etti. Her gün farklı bir dansçının, arkalarınca canlı müzik eşliğinde performansını sergilediği Los Tarantos’a, bir akşam, yarım saat süren gösterilerden birini izlemek için mutlaka uğramalısınız. Biz hayran hayran izlerken bırakın konuşmayı, elimizdeki içkiyi bile içemedik.

Parc de la Ciutadella

Bugüne kadar gezdiğimiz neredeyse tüm Avrupa şehirlerinde aramızda kesin olarak şöyle bir diyalog geçmiştir: Ulan bizde niye böyle park yok? Gün geçmiyor ki bir Avrupa şehrinin daha parklarını, yeşil alanlarını, çimlere bayılan halkı kıskanmayalım. Konunun nereye bağlanacağını aşağı yukarı tahmin edebiliyorsunuzdur, Barcelona’daki kıskanmalık parkımız da Parc de la Ciutadella. Burada 1869 yılına kadar bir hisar/kale varmış ve yıkımından sonra 1888 yılındaki Expo’nun (Dünya Fuarı) yer alacağı bir parka dönüştürülmüş (temamız park olduğu için tarihine pek girmedik) İlginizi çekerse parkın içinde Parlamento binası ve hayvanat bahçesi bulunuyor. Aynı zamanda parkın sembolü haline gelen “şemsiyeli kadın” olarak adlandırılan bir heykel var. Park El Born bölgesi civarında bulunduğu için oraları keşfederken bir uğrayabilir, bizim gibi kıskanma temalı diyaloglar kurabilir, ya da vaktiniz varsa çimlere bayılabilirsiniz.

*Parkın hemen yakınında, Arc de Triumf olarak adlandırılan bir tak var. Bu tak yukarıda söz ettiğimiz 1888 yılında parkta gerçekleşen Expo alanının ana girişi olarak inşa edilmiş. 1888 yılında gerçekleşen fuarın ana girişini ne yapalım demeyin, bizce görsel açıdan görmeye değer bir yapı.

Museu Nacional d’Art de Catalunya

Sanata biraz olsun ilginiz varsa şehrin en ünlü müzelerinden biri olan Katalan Ulusal Müzesi’ne uğramak isteyebilirsiniz. Müzede kalıcı serginin yanı sıra sık sık geçici sergiler de oluyor, gitmeden önce sitelerinden ne var ne yok kontrol edebilirsiniz.

*Müze Palau Nacional binasında bulunuyor. Buraya metroyla gidecekseniz Pl. Espanya durağında inip yaklaşık 10 dakika yürümeniz gerekiyor.

*Giriş 12 Euro, geçici sergiler ve audio guide için ekstra bir ücret ödemeniz gerekiyor, kendi sitesinden ya da şuradan bilet alabilirsiniz, ikinci seçenekte bilet iptal hakkı, sıra atlama gibi özellikler söz konusu. Öğrencilere indirim var öğrenci kartınız varsa affetmeyiniz. Cumartesi günleri saat 3’ten sonra, ve her ayın ilk Pazar günü giriş ücretsiz aklınızda bulunsun.

*Müze Pazartesi günleri kapalı, diğer günler de hangi dönemde olduğunuzda göre açılış ve kapanış saatleri değişiyor. Gideceğiniz döneme göre saatleri şuradan kontrol edebilirsiniz.

Museu d’Art Contemporani de Barcelona (MACBA)

Barcelona’da Picasso, Miro gibi ünlü İspanyol sanatçıların eserlerini görme ihtimalinizin bayağı yüksek olduğu aşikar. Yukarıda Picasso ve Miro’nun eserlerinin olduğu müzelerden bahsetmiştik. Ancak Modern ve Çağdaş Sanata ayrı bir ilginiz varsa, Barcelona’da gezilecek yerler listenize bir yeri daha mutlaka eklemeniz gerekiyor; MACBA. Katalan sanatçılarla birlikte dünyaca ünlü birçok sanatçının eserlerini bir arada görebileceğiniz bir müze burası. Bana Picasso, Miro, Andy Warhol, Roy Lichtenstein, Richard Hamilton gibi modern sanat akımının öncülerinin eserlerini bir arada gösterin derseniz burası doğru bir adres olacaktır. Ayrıca İspanya’nın Antoni Tapies gibi başka meşhur sanatçılarını da tanımak isterseniz burada eserlerini görebilirsiniz.

*Müze Salı günleri kapalı, Pazar günleri saat 10:00-15:00, Cumartesi günleri 10:00-21:00 diğer günler de 11:00-19:30 arası açık.

*Giriş 10 Euro, öğrenci 8 Euro.

*Adres: Plaça dels Àngels, 1. Metroyla gidecekseniz Catalunya, Liceu ya da Universitat duraklarından birinde inebilirsiniz. Müze bu durakların hepsinden neredeyse aynı yürüme mesafesinde, yaklaşık 500m uzaklıkta.

Tibidabo lunaparkı

Tibidabo

Şehre bir lunapark yapılacak olsa nereye yapılır? Tabii ki en mantıklı olan bir dağın tepesine yapmak… Yükseklik korkunuz varsa Barcelona’da gezilecek yerler listemizdeki bu yeri komple es geçebilirsiniz. Çünkü Tibidabo Dağı Barcelona’nın en yüksek tepelerinden biri. Şehirden yaklaşık 520m yukarı çıkmak yetmezse, tepede bulunan lunaparktaki dönme dolaba ya da rollercoaster’a binebilir, daha da yükseklere çıkabilir ya da türlü türlü atraksiyonlara girişebilirsiniz. Lunapark 1900’lü yılların başında tamamlanmış, buradaki atraksiyonlar da bu kadar eski mi bilmiyoruz ama çok da atraksiyona girmeseniz de olur bizce.

*Şehirden 520m yüksekte bir yerden söz ediyoruz, tabii ki bir panoramik Barcelona manzarası göreceksiniz. Eğer şehri tepeden görmeye tutulduysanız Alternatif Barselona Gezi Rehberimiz‘ de hoşunuza gidebilecek bir önerimiz daha var…

*Lunapark her gün açık olmayabiliyor, gitmeyi düşünüyorsanız şuradan günleri ve saatleri kontrol etmenizde fayda var.

*Lunaparkın orada aynı zamanda Sagrada Corazon adlı bir kilise var.

*Tibidabo’ya ulaşmak biraz meşakkatli. Merak etmeyin 500 metre tırmanmanız gerekmeyecek. Tepeye ulaşmak için 2 aşamadan geçmeniz gerekiyor.  Önce “Tramvia Blau” yani mavi tramvaya binerek dağın bir kısmını çıkmanız gerekiyor. Oradan en tepeye ulaşmak için oradan da bir fünikülere binmeniz gerekiyor.

Poblenou bölgesindeki Torre Agbar binası
Bir Takım İpuçları

-Eğer Barselona ile ilgili daha güncel ve lokal ipuçları peşindeyseniz, OitheBlog Instagram sayfamızda yeni ipuçları paylaşmaktan geri kalmıyoruz, bekleriz.

-Barselona’nın dili Katalanca. Evet İspanyolcaya benziyor, ancak yine de belirgin farkları da yok değil. İspanya hükümeti ile olan gerginlik nedeniyle de bazı kişilerle İspanyolca konuşmaya çalıştığınızda hafiften bir sinirlenme durumu bile olabiliyor.

-Olur da yemek yemek, ya da Los Tarantos’a gitmek için Plaça Reial’e yolunuz düşerse, o bölgenin geceleri pek güvenli olmadığını aklınıza bulundurun. Genelde meydanda polis oluyor zaten, ama siz yine de dikkatli olun.

-Yukarıda da söz ettiğimiz gibi hırsızlık gerçekten çok sık yaşanıyor. Bu genelde her ülkeye giderken dikkatli olmanız açısından söylenebiliyor ama, burada durum başka. Çünkü orada tanıştığımız tüm yerliler bile şu an size bulunacağımız uyarılarda bulunuyorlar ve aynı özeni kendileri de gösteriyorlar. Telefonunu masada bırakmayın, hesabı garsonun eline vermeden masadan kalkmayın, çantanızı yere koymayın/rastgele bir yere asmayın, hep gözünüzün önünde bulundurun, metroda çantanıza çok dikkat edin.

-Mutlaka Barselona’nın sabaha kadar eğlendiğine dair bir şeyler duymuşsunuzdur. Bunu deneyimlemek istiyorsanız, gece dışarı çıkmak için Cuma ya da Cumartesi’yi tercih etmelisiniz, aksi takdirde kendinizi Nuri Bilge Ceylan filmi karakteri gibi bir başınıza bira içerken bulabilirsiniz.

Published by
oitheblog

Recent Posts

2024 Viyana Gezisi Notları: Avrupa’nın En Avrupalı Şehri

Dünyanın en yaşanabilir şehirleri listesinin 1 numarasını yıllardır zapt etmiş, “muasır medeniyetler seviyesinin ne olduğunu…

17 saat önce

Düsseldorf Gezi Rehberi: 1 Günde Neler Yapılır?

Galiba hayatımda hiç özel olarak uçak bileti alıp Düsseldorf’a gezmeye giden bir insan görmemiş olabilirim,…

2 hafta önce

Amsterdam Gezisi Notları: Yeni Öneriler, Birtakım Övgüler

En son ne zaman Amsterdam gezisi için yollara düşmüştük diye bir bakıp üstünden 5 sene…

3 ay önce

Atina Gezisi Notları: İhtimallerin Heyecanına Üzülüyorum

Kişisel tarihimizdeki ilk Atina gezisi üstünden neredeyse 8 sene geçtiğini fark ettiğimizde zamanın ne kadar…

5 ay önce

2023 Tiflis Gezisi Notları: Bazı Yeni Keşifler

Hatalarımızdan ders almamak konusundaki ısrarcılığımızın bir belgesi olarak bir önceki Tiflis Gezisi Notları kapsamında “buraya…

8 ay önce

Kazbegi Gezi Rehberi: Gürcistan ile Bağları Kuvvetlendirme Girişimi

Az önce kapı çaldı. Eskimiş metal grubu tişörtüm ve berbat şekilde toplanmış saçım ile kapıyı…

8 ay önce