Categories: RÖPORTAJ

Röportaj: Dubai’de Yaşamak ve Çalışmak Üzerine

Son yıllarda Dubai’de çalışmaya başlayan ya da Dubai’ye yerleşen bir sürü insanla karşılaşıyoruz ve sonunda bu işten şüphelenmeye başladık. Şüphe derken yanlış anlamayın tabii, pis işlere bulaştılar falan demiyoruz. Daha çok “neden millet Dubai’ye akın etmeye başladı yahu, ne varmış bu kadar” içerikli bir şüpheden bahsediyoruz. Evet tabii ki biz de sürekli “Dubai’de maaşlar çok çılgın!!!” temalı şeyler duyuyoruz ama, neticede lokasyon itibarıyla sanki çok da yaşamalık bir yer değilmiş izleniminden de bir türlü kurtulamıyoruz. Hal böyle olunca biz bu işi bir bilene danışalım, hem Dubai’de yaşamak ya da Dubai’de çalışmak isteyenleri aydınlatalım, hem de kendi merak ettiğimiz soruları soralım dedik. Sevgili Artun Aygün Dubai’de yaşamak ve çalışmak üzerine tüm merakımızı giderdi. Artık Dubai’yi gözümüzde sadece dünyanın en yüksek binasının olduğu ya da paranın üstüne uzanıp güneşlenen insanların yaşadığı bir çöl safarisi diyarı olarak falan canlandırmıyoruz. Hoşçakal cehalet, merhaba gerçek Dubai.

Üniversiteyi Amerika’da okudun, ardından Türkiye’ye geldin ve ardından Dubai’de çalışmaya gittin. Bir kültür karmaşası yaşama durumu olmadı mı? Hepsi birbiriyle son derece alakasız yerler gibi görünüyor. 🙂

İlk önce biraz bu sürecin nasıl geliştiğinden bahsetmek isterim ki konuya bir anda dalıp kafa  karıştırmayayım. Dediğiniz gibi Amerika’da yaklaşık 5 sene yaşadım ve o süreç içinde her Türkiye’ye geldiğimde doğduğum ülkede bir şeylerin değiştiğini görüp kendi içimde ‘’Dönünce nasıl olacak? ‘’ sorusunu sormaya başlamıştım. Pek de yanılmamışım aslında. Ne kadar İstanbul’da yaşasam da özellikle bütün gelişme sürecimin geçtiği Amerika’daki yaşam kalitesini gün geçtikte bulamamaya başladım. Zamanla bu beni farklı araştırmalara itti. Avrupa, Amerika ve çeşitli yerlerde internet üzerinden iş başvuruları yaptım. Dubai fırsatı çıktığı gün benim kafamda da birden fazla soru vardı. Yeni bir yere yerleşme korkusundan çok, acaba orada kafamdaki düzeni kurabilecek miyim gerginliğiydi bu. Sorunun amacından sapmadan konuyu bağlayayım. Sorunun tam olarak cevabını bir iki cümlede verecek olursam. Amerika’daki o kültür evet bambaşka. Yaşama bakış açıları, kaliteli yaşamı her yönden çözmüş olmaları vs. Türkiye’de ise son yıllarda daha muhafazakar olma durumu ve özgürlüklerin kısıtlanması ise Amerika’daki durumun tam tersi. Dubai ise altyapısı muhafazakar olan, ama orada bulunan, dünyanın her tarafından gelen expatlar sayesinde (özellikle Avrupalı) küçük bir Amerika diyebilirim. Hatta tek bir cümle olarak anlatacak olursam, Avrupalıların yaşadığı Amerika şeklinde de özetlenebilir.


Ne amaçla Dubai’ye gittin? Bize biraz oraya yerleşme ve Dubai’de çalışma sürecinden bahsedebilir misin?

Bahsettiğim gibi, aslında yeni maceralara atılma isteği ve bunun yanında sürekli gelişen bir yerde iş tecrübesi kazanmak için gittim Dubai’ye. Yaptığım iş başvurusundan geri dönüş alınca ilk önce iş görüşmesi için Dubai’ye gittim ve daha sonra arkadaşlarımla Brüksel’de tatildeyken Dubai’deki müdürün aramasıyla işe alındığımı öğrendim. Süreç yaklaşık 2 ay sürdü ve çalışma izninin çıkmasıyla beraber Dubai hikayesi başlamış oldu. 1 yıl Sealed Air adlı bir firmada ‘’account manager’’ olarak çalıştım. Şirketin Dubai ofisi yaklaşık 100 kişilik ve 25 farklı ülkeden insanlardan oluşuyordu. Böyle ortamlara Amerika’dan alışıktım aslında ama buranın iş anlamında bana farklı geldiği ama kattığı çok fazla şey oldu. Çalışma koşulları da kıyaslanmayacak kadar avantajlı. Yeni mezun birinin bile yılda 25 iş günü izin hakkı var desem rahatça anlaşılır herhalde 🙂

Dubai son dönemlerde şöyle bir izlenim edinmiş durumda: “Abi  X orada çalışıyor, acayip para kazanıyormuş…” Tamam tabii ki sana çok para kazandın mı gibi öküzce bir soru sormayacağız, onun yerine soruyu evirip çevirip soralım. Sence orada yaşadığına değdi mi?

Orada yaşadığıma fazlasıyla değdi. Türkiye ile karşılaştırıldığında alınan maaşlar bakımından bir uçurum var orası kesin, ama Türkiye’de bütçene göre yaşama durumu da mevcut. Dubai’de ise bu pek mümkün değil. Basit bir market alışverişinde bile harcanan paralar gerçekten çok fazla. Bu da ülkede her şeyin ithal ediliyor olmasından kaynaklanıyor. Ülkede vergi olmamasından dolayı maaşlar yüksek ama bu kira fiyatları ve genel yaşam durumuyla doğru orantılı olarak yükseliyor. Kısacası kazandığın para çok uç seviyelerde değilse maaşını zaten ülkede bırakıyorsun 🙂


Dubai gerçekten de tahmin edildiği kadar pahalı bir yer mi? Gazetelerde gördüğümüz “Bir kahve 2342934 Lira!!” temalı haberler gerçekten doğru mu? Bize günlük yaşam harcamalarından örnekler vererek konuyu biraz detaylandırabilir misin?

Evet hayat pahalı ama bu neden ve nerede keyif aldığınıza bağlı. Dünyanın her yerinde bir kahveye 161417481 lira verecek yerler bulabilirsiniz ama sizin zevkinize göre daha lezzetli bir kahveyi 5 liraya almak da mümkün. Ama gece hayatına girince işin ucu biraz kaçabiliyor. Dubai’de İstanbul’dakilerle kıyaslanamayacak kadar kaliteli ve çeşitli mekan var. Enteresan olan, burada bir bar/mekan açmak için, açılan mekanın bir otele bağlı olma durumu söz konusu. Ama her sokak başında bir otel olduğu için mekanın otel içinde bulunmasına gerek kalmadan bir şekilde yasal hale sokuyorlar. Bu süreç çok kolay olmadığı için alkol fiyatları da orantılı olarak tavan yapmış halde. En kalitesiz yere de en kaliteli yere de gitseniz bir bira minimum 30 dirhem, yani 25tl civarında. “Çok kötü bir gün geçirdim, günümü sert bir içkiyle bitireyim” deyip bir Long Island içme kararı alırsanız da fiyatı yaklaşık 50-80 dirhem civarında.  Ama dediğim gibi yine nerede nasıl keyif aldığınıza bağlı. Benim için sevdiğim müziği dinleyip, yanımda sevdiğim insanların olması yeterli olduğu için güzel yerleri keşfedip bütçeme göre de hareket edebildim.

Yukarıda bahsettiğim, maaşın ve kiraların doğru orantılı yüksek olma durumunu şöyle açıklayabilirim. Örneğin aylık yaklaşık 10.000 dirhem, yani 7500 tl maaş alıyorsunuz, ki bu para burada 1-2 sene iş tecrübesi olan birinin kolayca kazanabileceği bir para. Dubai’nin oturulabilir bir bölgesinde bir stüdyo dairenin yıllık kirası yaklaşık 50.000 dirhem civarından  başlıyor. Marinaya veya şehir içine yakın olan bir yerde oturmak isteyen biri minimum yıllık 80.000 dirhemi gözden çıkarmak zorunda. Ama eğer kurumsal bir şirkette çalışıyorsanız aldığınız maaşın yanında bir de ev bütçesi alıyorsunuz. Şirketler genelde bu ev bütçesini yıllık ortalama 60.000 dirhem olarak belirliyorlar. Ben kişisel olarak şehirden 5-10 dakika kadar uzak, tipik Amerikan “townhouse” evlerinden birinde, bir ev arkadaşıyla birlikte yaşamayı tercih ettim. Bahçesi olması, sitenin içinde göllerin, havuzların ve yeşil alanların olması beni bu seçimime itti. Hayatta en çok değer verdiğim varlık olan köpeğim için de en iyi karar buydu. Genel olarak harcamalarına dikkat eden ve evini biriyle paylaşan yeni bir mezun rahat bir şekilde böyle bir yerde yaşayabilir.


Peki Dubai nasıl bir yer? Sence yaşamak için ideal bir yer mi mesela? İstanbul ile kıyasladığında “Dubai şu açıdan çok daha iyi” dediğin ya da tam aksine İstanbul’u özlediğin konular oldu mu?

Farklı noktalardan cevap verilebilir bu soruya. Dubai’nin tek kötü noktası Mayıs ve Eylül ayları arasındaki dayanılmaz sıcaklar ve ülkenin bir çölün üstüne kurulu olması. Doğal güzellik ve bitki örtüsü sıfır. İstanbul’u özleten tek konu o oldu açıkçası. Sabah kalktığında insan bir mutlu uyanıyor orada. Trafik yok, herkes kurallara uyuyor, yaşayanların birbirine saygısı var. Suç oranı yok denecek kadar az. Markete girerken rahatça anahtarı arabanın üstünde bırakıp geri geldiğinizde arabanızı orada bulacağınızdan emin olduğunuz bir yerden bahsediyorum. Yaşadığım ev müstakil bir evdi ve 1 sene boyunca kapıyı bir kere bile kilitlemeden oturduğum bir yerden bahsediyorum. Köpeğim olduğu için bahçeye açılan kapı da 24 saat açıktı. Bir yerde güven olunca insan zaten mutlu oluyor.

Ayrıca burada yaşamak için Arapça bilmenize hiç gerek yok.  Hatta öğrenmenizi gerektirecek herhangi bir durum da yok. Devlet dairesine gittiğiniz zaman bile herkes İngilizce bildiği için bütün işlemlerinizi İngilizce gerçekleştirebilirsiniz. Her yerde, her tabelada, her işarette Arapçanın yanında İngilizcesi de mevcut. Bu da yaşamak için çok büyük bir kolaylık sağlıyor.

Birleşik Arap Emirlikleri’nden birinde yaşamak genel izlenimi nedeniyle yer yer insana ürkütücü de gelebiliyor. Bazı konularda katı olduklarına dair söylemler var. Sence durum gerçekten böyle mi? Örneğin bir kadın Dubai’de yaşarken kendini kısıtlanmış hisseder mi, yoksa bu bir önyargıdan mı ibaret? Yüzmek, güneşlenmek ya da istediğini giymek, bunlarla ilgili kısıtlamalar var mı?

Ülke 7 eyaletten oluşuyor. Dubai ve Abu Dhabi bunlardan ikisi. Bu 2 eyaletin kuralları diğerlerinden farklı ve çalışan expat nüfusu bu iki eyalette yaşıyor. Diğer 5 eyalet ise çok katı İslami kurallara sahip. Kız arkadaşımdan örnek verecek olursam. İstanbul’da giyerken rahat edemediği şeyleri Dubai’de çok rahat giyip, herhangi bir kaygısı olmadan yaşayabiliyordu. Türkiye’de istediği herhangi bir yerde güneşlenemeyen bir kadın, New York’taki Central Park’ta güneşlenen bir Amerikalı  rahatlığında Dubai’de istediğini yapabilir.

Dubai’de lokaller arasında sıradan bir gün nasıl geçiyor? İş sonrasında ya da gece hayatında ne gibi aktivitelerde bulunuluyor? Bir kadın olarak içki içmeye korkalım mı mesela? 🙂

Lokal nüfus çok az. Yanlış hatırlamıyorsam sadece 4% ‘ü lokal Dubai’nin. Benim de 2 arkadaşım olmuştu sadece lokal olarak. İş sonrasında deniz kenarında bir lounge’a gidip happy hour’da arkadaşlarınla içki içmek ne kadar kötü olabilir ki? 🙂 Dediğim gibi opsiyonlar sınırsız. Amerika ve Dubai arasında seçim yapamam o konuda. Kadın olarak sadece “yarın iş var aman hangover olmayayım”  kaygısı yaşayabilirsiniz.

Peki ya Arap mutfağı? Dubai’de ne yenir, ne içilir? Ve tabii ne yenmez? 

Genel olarak kendi mutfakları bizimkine çok benziyor. İstediğiniz her şeyi de bulabilirsiniz. Zomato’un bu kadar aktif olduğu ülke sayısı gerçekten çok azdır. Dünya mutfağı olarak her şeyi bulmanız mümkün. Dediğim gibi sadece expatların yaşadığı bir yerden bahsediyoruz. Gözlemlerime dayanarak halkın genelde en sevdiği mutfakların İtalyan ve Uzak Doğu olduğunu söyleyebilirim. Ama Hint mufağından, Moğol mutfağına, İtalyan’dan Türk’e, Afrika mutfağından Uzak Doğu mutfağına kadar her çeşit yemek bulabilirsiniz. Dubai bu konuda da Amerika’ya çok benziyor. Mesela sushi hastası biri olarak İstanbul’da istediğim kalitede sushi bulduğum yerlerin sayısı çok azdır. Ama Dubai’de hala deneyemediğim o kadar çok yer vardır ki. Ben kişisel olarak hiçbir yemek ayırt etmediğim için önüme ne gelse yerim. O yüzden ne yenmez konusunda pek yardımcı olamayacağım 🙂

Dubai bir yandan da “aşırılıklar merkezi”. Yani şunu demek istiyoruz, her şeyin en lüksü, en pahalısı, en büyüğü oradadır gibi bir izlenim yaratılmış durumda. Zaten dışarıdan bakınca tamamen yapay bir oluşum gibi görünüyor. Sence bu antipatik ve samimiyetsiz bir yaşam ortamı mı yaratıyor, yoksa her şeyin en iyisini bulabileceğin gibi bir his içinde mi oluyorsun?

Adamlar her şeyin en büyüğü, en uzunu, en genişi vs. konusunda rekorlar kırmaya ant içmişler. Örneğin burada dünyanın en büyük alışveriş merkezi olan Dubai Mall var. Ekonomik güçleri gerçekten sonsuz. Bunun da başlıca sebebi altın kaynakları. O yüzden her şey bu kadar kısa sürede, en kalitelisinden yapılabiliyor. Über bile ne yaparsam adamların dikkatini çekerim demiş ve istediğin yere helikopter çağırma özelliğini sunmuş. Überboat seçince İstanbul’da değişik gelirken Dubai’de ÜberHeli seçebiliyorsun!  Yapay bir ortam kurma dışında başka bir opsiyonları olmadığı için parayla o açığı kapamaya çalışıyorlar. Önceden de dediğim gibi tek kötü yanı sıcaklar ve bu yapay ortam. Bu durum benim için pek sempatik değildi ama işten kalan zamanımda köpeğimle sitemdeki “yapay” göl kenarındaki çimlerde oturmak, bulabildiğim yeşilliği kullanmak da yaptığım günlük aktivitelerdendi.

*Buraya kadar gelmişken görmeden/denemeden dönmeyin diyebileceğin birkaç lokal öneri verebilir misin?

Dubai’ye giden arkadaşlarıma verdiğim küçük bir liste var hazırda onu sizinle de paylaşayım.

Çölde safari ve skydiving kesinlikle yapılması gereken iki aktivite. Skydiving için en az 2 ay önceden rezervasyon yapmak şart.

-Brunch kültürü inanılmaz gelişmiş bir şehir. Ne kadar anlatsam az.Bu kadar keyif aldığım aktivite sayısı yok denecek kadar azdır. Sınırsız şampanyalı ve her çeşit yemeğin olduğu brunchlara sahipler ve bunlardan en iyi ikisi Al Qasr ve Traiteur.

-Akşam yemeği olarak: Robertos, tekne üzerinde bulunan Aprons&Hammers

-Tarihler uyarsa Piknik Electronik ve Groove on the Grass kaçırılmaması gereken iki etkinlik.

-Lounge bar olarak Iris, Jetty, 40 kong, Q43 önerebilirim.

-Son olarak beach club ve gece kulüpleri için Blue Marlin UAE, Level  41, Anantara ve GQ tavsiyelerinde bulunabilirim.

Dediğim gibi zaten tarihi olmayan, her şeyin yapay olduğu ve doğal güzellikleri olmayan bir yerde önerilerim bunlarla sınırlı. Umarım okuyanlar keyif alır ve faydasını görür.

Published by
oitheblog

Recent Posts

2024 Viyana Gezisi Notları: Avrupa’nın En Avrupalı Şehri

Dünyanın en yaşanabilir şehirleri listesinin 1 numarasını yıllardır zapt etmiş, “muasır medeniyetler seviyesinin ne olduğunu…

14 saat önce

Düsseldorf Gezi Rehberi: 1 Günde Neler Yapılır?

Galiba hayatımda hiç özel olarak uçak bileti alıp Düsseldorf’a gezmeye giden bir insan görmemiş olabilirim,…

2 hafta önce

Amsterdam Gezisi Notları: Yeni Öneriler, Birtakım Övgüler

En son ne zaman Amsterdam gezisi için yollara düşmüştük diye bir bakıp üstünden 5 sene…

3 ay önce

Atina Gezisi Notları: İhtimallerin Heyecanına Üzülüyorum

Kişisel tarihimizdeki ilk Atina gezisi üstünden neredeyse 8 sene geçtiğini fark ettiğimizde zamanın ne kadar…

5 ay önce

2023 Tiflis Gezisi Notları: Bazı Yeni Keşifler

Hatalarımızdan ders almamak konusundaki ısrarcılığımızın bir belgesi olarak bir önceki Tiflis Gezisi Notları kapsamında “buraya…

8 ay önce

Kazbegi Gezi Rehberi: Gürcistan ile Bağları Kuvvetlendirme Girişimi

Az önce kapı çaldı. Eskimiş metal grubu tişörtüm ve berbat şekilde toplanmış saçım ile kapıyı…

8 ay önce