Portekiz Mutfağına Hızlı Bir Giriş: Pasteis de Nata Tarifi

Bazılarınız kızlar sonunda aklını kaçırdı ve blogda yemek tarifi paylaşma noktasına geldi diye düşünebilir. Evet bu da oldu, bildiğimiz tatlı tarifi paylaşacağız, çünkü özellikle Lizbon’a ayak basan şahane insanlarla dolu bir topluluğun, Belem bölgesine ait müthiş tatlı “Pasteis de Nata” ya da diğer adıyla “Pasteis de Belem”i unutamadığını, unutamadığı gibi Türkiye’de hiçbir yerde bulamadığını da biliyoruz. Biz o azınlığın sesi olmaya geldik! Geçen gün bir çılgınlık yapıp tatlıyı yapma denemesinde bulunup sonuçların gayet şahane olması ile Instagram sayfamızın bir gezi blogu profilinden Emine Beder’in instagram sayfasına dönüşmesini şaşkınlık içinde izlememiz ve “kızlar nolur tarifi verin” nidalarına karşı koyamamamız sonucunda tamam dedik, biz bu Pasteis de Nata tarifini blogda yayınlayalım!


Bu yazıyı okumadan önce şunu bilmeniz gerekiyor sevgili Nata Sever Derneği üyeleri, bizim bu konularda hiçbir iddiamız ve elle tutulur bir deneyimimiz yok. Denedik, oldu ve en basit şekilde, Bilal’e anlatır gibi anlatacağız. Yani “aaaa karbonat nasıl koymazsınız………” gibi tepkiler ya da “şunun ölçüsünü arttırsam ne olur?” gibi sorular alırsak araba farı önünde kalmış tavşan gibi öyle kalıveririz. Yine de tüm bunlar tatlımızın şahane olduğu gerçeğini değiştirmiyor tabi. (Burada kendinden emin ve kibirli bir Emoji varmış gibi düşünün)

Unutmadan, ailemizin amatör şefi, OitheBlog’un aşırı gizli C’si Cansu’ya buradan teşekkürlerimizi iletiyoruz, o olmasa ortaya daha saçma bir şey çıkabilirdi.

Buyursunlar efenim, karşınızda Belemli ustaların yetiştirdiği OitheBlog’dan Pasteis de Nata tarifi!

Malzemeler

-250 gram şeker

-125 ml su

-Yarım limonun kabuğu (gerçekten kabuğu olmalı, iç kısımlarını almadan kesmeye çalışın)

-1 tarçın çubuğu (orijinal tarif iki diyor, ama 1 yeterli. Daha önce tarçın çubuğu almadıysanız Migros’ta bile bulunuyor, öyle aktar falan kovalamalık bir durum değil)

-250 ml süt

-30 gram un

-20 gram mısır nişastası

-3 adet yumurta sarısı + 1 yumurta (yani sarısı beyazı tam haliyle)

-Yarım paket milföy hamuru (milföyleriniz hazırda, çözülmüş ama soğuk bir halde beklemeliler)

*Malzemelerde ilgili not: Bir mutfak tartınız yoksa ve yazması kolay, nasıl ayarlayayım ulan gramajlarını diyorsanız sizi anlıyoruz, biz de neyi ne kadar koyacağımızı tam kestiremeyen ve nasıl ayarlayacağını bilemeyenlerdeniz. Bu noktada size kurtarıcımız Yüce Cafe Fernando’nun konuyla ilgili linkini veriyoruz, oradan yararlanarak ayarlayabilirsiniz. http://cafefernando.com/turkce/olculer/

*Başından uyaralım, 12 adet muffin kalıbı tarzı bir şeye ihtiyacınız var. Tarifin tamamını okumadan malzemeler kolaymış diyerek yapmaya girişip yarısında sinirlenmeyin diye daha girişten söylüyoruz.


Yapılışı
  1. Yukarıda belirttiğimiz miktarlarda suyu, şeker, limon kabuklarını ve tarçın çubuğunu bir tencereye koyun ve kaynatmaya başlayın. Altını çok açmayın, çünkü o kaynarken başka şeylerle ilgilenmeniz gerekecek, sonra paniğe kapılırsınız.
  2. O karışımınız sakin sakin kaynaya dursun, siz bir başka kapta 250 ml. Sütünüzün ¼’ü ile un ve nişastanızı iyice karıştırın (mümkünse bu ikisini eleyerek koyun) ve geri kalan sütünüzün tamamını bir tencereye aldıktan sonra bu un&nişasta&süt karışımınızı kaynayan sütün içine yavaş yavaş ekleyin. (Yavaş yavaş eklemeniz ve bu esnada mekanik bir kol misali bol bol çırpmanız önemli, çünkü yoksa topak topak saçma sapan bir şey haline gelebiliyor) Akabinde tüm karışımı sütün içine ekledikten sonra da süt fokurdayana kadar karıştırarak pişirmeye devam edin.
  3. Süt kaynadıktan sonra diğer ocakta sakince kaynamakta olan şekerli karışımınızın içinden tarçın çubuğunu ve limon kabuklarını çıkarın.
  4. Sütlü karışımınızı yavaş yavaş ve karıştırarak sulu karışımınızın içine dökün.
  5. Bu noktada biraz el çabukluğu gerekiyor. Yumurtalarınızın hepsini, yani 3 yumurta sarısı ve 1 beyazıyla birlikte bir tam yumurtayı bir kabın içine alarak onu da tencerenize ekleyeceksiniz. Ancak bunu yaparken aynı zamanda çırpmanız yine çok önemli, aksi takdirde yumurtalar ani bir şekilde pişip katılaşabilir ve tatlınız yarı yolda iğrenç bir şeye dönüşebilir.
  6. Yumurtaları da karışımınıza eklemeyi başardıysanız işin muhallebi kısmı büyük ölçüde bitti. Şimdi sabırlı davranıp “yeter ulan karıştır karıştır nereye kadar?” demeden tüm karışımınız kaynama noktasına kadar başında bekleyin ve karıştırmaya devam edin.
  7. Muhallebiniz fokurdadıysa olmuştur, şimdi onu sakince yere bırakın ve uzaklaşın. Şaka şaka. Uzaklaşmayın, üstünü yağlı kağıt ile kapatın ve 1 saat kadar soğumaya bırakın. Mümkünse yağlı kağıdı muhallebinize dokunacak şekilde yerleştirin ki hava almasın, kurumasın, ayvayı yemesin.
  8. Efenim karışımınız kururken milföylerinizi ve tatlıyı fırına vereceğiniz takriben 12 adet kadar kabı piyasaya çıkarın. Kaplarınızı teker teker yağlayın ve fırınınızı da fanlı modda 220 dereceye ayarlayın.

  9. Şimdi milföy hamurlarınızı kapların içine, taban olarak yerleştireceksiniz ve bunun birkaç farklı yolu var aslında, herkes farklı bir teknik uygulamış. Sanırsak en kolay ve uygulanabilir olanı milföyü oklava yardımıyla (of oklava kullanıyoruz harika bir his) birazcık inceltip, fotoğrafta gördüğünüz şekilde kabın içini milföyle kaplamak. Ancak bu inceltme meselesini göz kararı da olsa iyi ayarlamak gerekiyor, tatlıyı daha önce yemiş bulunduysanız hatırlıyorsunuzdur, tabanı ne çok kalın, ne de çok inceydi. Daha da güzelini yapacağım diyorsanız tabanını da kendiniz hazırlayın, bize de gönderin. Bu bizim ilk denememiz olduğu için her türlü masraf ve zorluktan kaçındığımız reddetmiyoruz…
  10. Milföylerinizi kaplarınızın içine yerleştirip tatlınızın tabanını oluşturduktan sonra, soğumuş olan muhallebinizi teker teker milföylerin üzerine dökün ve fırına verin. Tarife göre 18-20 dakika kadar pişmesi gerekiyor, ancak ne demiş Ulu Cafe Fernando, fırınınızı tanıyın ve ne kadar pişirmeniz gerektiğini kendiniz tespit edin. Baktınız biraz daha pişmesi gerekiyor ya da daha hızlı pişeceğini biliyorsunuz, ona göre süreyi azaltabilir ya da çoğaltabilirsiniz.
  11. Çıktıktan sonra üzerine pudra şekeri ya da tarçın dökün diyorlar ama siz dökmeyin. Çünkü onlar olmadan çok daha güzel.

İşte Pasteis de Nata’mız hazır, afiyet ve vatana millete hayırlı uğurlu olsun. Yaparsanız bize de gönderin.

Published by
oitheblog

Recent Posts

Berlin Gezi Notları: Aramızda Bir Gerginlik Mi Var?

Bilmemkaçıncı Berlin gezi notlarımıza beklenmedik bir giriş ile başlıyorum, çünkü bu seferki Berlin seyahatimiz biraz……

47 dakika önce

Kopenhag Gezisi Notları: Bir Yaz Gezisi Rüyası

Demek ki neymiş, bir şehre hangi mevsimde gittiğimizin gerçekten çok ama ÇOK büyük bir önemi…

1 ay önce

Seyahat Sürecinizi Kolaylaştıracak Birtakım İpuçları

Yıllardır bu kadar seyahat etmemizin, hatta seyahat etmeyi bir meslek haline getirmemizin ardından elbette bizim…

3 ay önce

Londra Gezi Rehberi: Şehir Hayatının Zirve Noktası

Londra Gezi Rehberi için girişe tek bir cümle yazacak olsam o cümle şu olurdu: Londra…

3 ay önce

İngiltere Vizesi Başvurusu Nasıl Yapılır: Kişisel Deneyimim & Genel Bilgiler

Bir vize başvurusu mücadelesinin daha sonuna gelmiş bulunuyorum, İngiltere vizesi başvurusu sürecim aşağı yukarı 20…

4 ay önce

Paris Gezisi Notları: Bu Şehir İnsanı Panik Yapıyor!

Paris gibi devasa ve çok aktivite barındıran şehirler bizim gibi insanlar için nasıl bir panik…

7 ay önce