Categories: FİNLANDİYAHELSINKI

Medeniyet Övmeye Geldik: Helsinki Gezi Rehberi


Başlamadan gelen not: Bu yazı, 2017’de #HelsinkiSecret projesi kapsamında gerçekleştirdiğimiz 1 haftalık Helsinki keşfimizin ardından güncellenmiş, misler gibi olmuştur, eski sanmayınız.

Helsinki’ye Ne Zaman Gidilir?

Finlandiya deyince akıllara gelen ilk şeyin “soğuk” olduğunu düşünürsek hava durumunu ve ne zaman gitmenin daha mantıklı olacağını aşağı yukarı tahmin edebiliyorsunuzdur. Lakin eminim aranızda soğukta gezmeyi seven, hatta soğuk ülkede yaşamayı hayal edenleriniz de vardır. Onlar da yaz dönemi hariç aradıklarını rahatlıkla bulabilirler, çünkü Helsinki gerçekten oldukça soğuk. Yine de sizi kendimizce kategorize ederek şöyle bir şeyler önerelim;

-Donmadan gezmek isteyen, ama biraz daha pahalı dönemi kabullenenler için (sanki yeterince pahalı değilmiş gibi) ideal dönem: Mayıs sonu-Haziran-Temmuz

-Ben donayım, parmak uçlarım uyuştu mu benden mutlusu yok, karların içinde yuvarlanmak istiyorum diyenler için: Komple Ekim-Nisan arası doyasıya donulabilir.

-Daha uygun bütçeli ve küçük bir ihtimal de olsa insancıl havada gezeceğim diyenler için: Eylül-Ekim


Biz ilk Helsinki ziyaretimizi Mayıs sonunda, ikinciyi ise Eylül ortalarında gerçekleştirdik ve  her ikisinde de Türkiye’de hava günlük güneşlik bir haldeyken, “Ulan belki orası da az biraz sıcak olur” diye düşünerek ama çok da gaza gelmeden gittik. Pek tabii gitmeden önce hava durumunu da bol bol kontrol ettik ve genellikle 14-15 derece civarında görünüyordu. Oh dedik, içimize sular serpildi, ta ki havaalanına ayak basana kadar. “Oraların soğuğu başka bir soğuk Altan.”

-Hava saat kaça kadar aydınlık oluyor diye merak eden çok oldu, onu da belirtelim, en azından Mayıs sonu için gece 12’ye kadar kararmıyor. Eylül’de ise Türkiye’de durum ne ise orada da durum aynıydı.


Helsinki’de Ne Giyilir?

Ne giyileceğini sizden önce Finlandiya’daki insanlarla açıklamak isteriz. Neden? Çünkü siz normal insanlar gibi sıcaksa ince, soğuksa kalın giyiniyorsunuz. Fakat onlar? Biz orada üst üste 2 kazak, kimselere söylemeyeceğimiz çirkinlikteki içlikler ve üstüne Norveçli balıkçı montu ile dolaşırken, onlar askılı ve şort ile dolaştılar. Gerçekten bir noktada gidip üşüyorsun, ceketimi al Lavinya diyerek üzerlerine bir şey verecektik. E adamlar alışkın tabii ama, biz buna şahit olmaya alışkın olmadığımız için Helsinki gezisi boyunca mütemadiyen birbirimize kaş göz yaparak “baksana terlik giymiş sdfsf” gibi reaksiyonlar gösterdik durduk.

Helsinki’de geçen günlerimizin tamamı “Bu havada nasıl böyle dolaşılır?” sorusunu cevaplayamamakla geçse de, durumun tamamen koşullara alışmış olmalarıyla ve bizim daha ılıman bir iklimden geliyor olmamızla ilişkili olduğu aşikar. Sonuç olarak,  ne giyeceğiniz belli, eğer şans eseri sıcak bir döneme denk gelmiyorsanız, en kalın ne varsa bavula.


Helsinki Bütçesi

Helsinki bütçenizi oluştururken aklınızda bulunması gereken en önemli konu, tüm Nordik ülkeler gibi Finlandiya’nın da birçok ülkeye kıyasla oldukça pahalı olduğu. Yani tutup da Berlin bütçenizle ya da Belgrad bütçenizle kıyaslayamazsınız. Kıyasladığınız takdirde büyük ihtimalle gitmekten vazgeçersiniz. Helsinki tartışmaya açık olmayacak şekilde pahalı bir şehir. Dost acı söyler……..

Bütçenizi hafifletmek açısından, eğer müze ve turistik bölgeleri gezmeyi planlıyorsanız, Helsinki Card işinize yarayabilir. Bu kart, aşağıda anlatacağımız bir takım turistik yerlerin yanı sıra, ulaşım ve Suommenlina Adası’nda gezeceğiniz yerleri de kapsıyor.

-24 Saatlik Pass: 46 Euro

-48 Saatlik Pass: 56 Euro

-72 Saatlik Pass: 66 Euro (her biri internetten alırsanız genelde daha ucuza geliyor, aklınızda bulunsun)

-Kart, üzerine yazdığınız tarih ve saate göre, ilk kullanımız ile birlikte aktive oluyor. Aklınızdan geçeni biliyoruz, sinsilik kovalamayın. Ayıp.

-Nereden alacağım ben Helsinki Card’ı diyorsanız, en kolay opsiyon havaalanına indiğinizde almak. Kartı alacağınız noktadan, müzelerle ilgili broşürler ve şehir haritası edinebilmeniz de mümkün. Para vermeye çalışmayın, orada göreceğiniz broşürlerin tamamı ücretsiz.

-Daha detaylı bilgi için tık tık.


Helsinki’de Konaklama ve Helsinki’de Ulaşım

Biz ilk Helsinki ziyaretimizde konaklama meselesinde garantici davrandık ve Holiday Inn City Center’ı tercih ettik. Hemen Central Station’ın yanında olduğu için tüm toplu taşıma seçeneklerine 12 saniyede falan ulaşabildiğinizi, acayip merkezi bir lokasyonda, dolayısıyla kesinlikle orayı tercih edebilirsiniz. Ancak bizce sizi ilgilendiren kısmı ikinci Helsinki çıkarması esnasında kaldığımız ev, zira Instagram’da paylaştığımızda bayağı hoşunuza gittiğini fark ettik. Orası da Aalonkoti Apartments olarak geçiyor ve yukarıda bahsettiğimiz Holiday Inn’den 400 metre kadar uzak, yani yine gayet güzel bir lokasyonda.

-Ulaşım konusunda gelecek olursak, zaten eğer yukarıda bahsettiğimiz Helsinki Card’ı aldıysanız, ulaşıma ekstra para ödemeniz gerekmeyecek. Ancak eğer almadıysanız, bazı toplu taşıma fiyatları şu şekilde;

*Tram/Otobüs tek kullanımlık bilet (Makinadan alınca): 2,90 Euro

*Tram/Otobüs günlük bilet: 9 Euro (Daha uzun süreli de alabiliyorsunuz)

*Gece Biletler: 5 Euro

*Suomenlinna’ya ulaşım için 12 saatlik bilet: 5 Euro

-Eğer havaalanından merkeze, ya da merkezden havaalanına ulaşmak için taksi kullanmak gibi bir niyetiniz yoksa, ki taksi merkeze 45 euro gibi bir şey tutuyor, sizi Helsinki Havaalanı’ndan Central Station’a yarım saatte ulaştıran ve ücreti 5 Euro olan havaalanı trenini kullanabilirsiniz, gayet mantıklı bir tercih. Taksiye 45 euro verip de tüm mal varlığınızı oraya bırakmak istiyorsanız bilemeyiz tabi………. Trene binmeden önce bilet almanız gerekiyor, trenin içinde bilet alma imkanınız yok aklınızda bulunsun.

Helsinki’den Başka Şehirlere Geçiş

Helsinki’yi tek bir gezi destinasyonu olarak değerlendirmeyip, başka şehirlere de geçmeyi düşünüyorsanız, aslında oldukça mantıklı bir karar verdiğinizi söyleyebiliriz. Helsinki’den, Finlandiya’nin Helsinki’ye bayağı yakın olan Turku (trenle 2 saat uzaklıkta), Porvoo (otobüsle 1 saat), Espoo (Trenle 20 dakika) gibi diğer noktalarına geçebileceğiniz gibi, St. Petersburg, Tallinn, Stockholm gibi birçok farklı noktaya ulaşabilmeniz mümkün. St. Petersburg’a geçiş konusunda hangi yöntemi izlemenizin daha doğru olduğuna tam da emin olmadığımız için onunla ilgili yalan yanlış bilgi vermek istemiyoruz. Ancak diğer ikisi için konuyu biraz detaylandıralım:


Helsinki’den Tallinn’e ulaşım: 
Helsinki’den Tallinn’e geçişinizin feribot ile olacağı ve en az 2 saat süreceği kesin (daha uzun sürenleri de var, onlardan kaçınıyoruz) ancak geçiş kısmında kullanabileceğiniz birkaç farklı firma mevcut. Hiç laf kalabalığı yapmadan bizim hangisin kullandığımızı söyleyelim: Megastar. (Tarkan esprileri için uygun bir an) 7 numaralı tramvay ile hemen önünde inebileceğiniz yeni West Harbor Terminal 2’den kalkıyor ve 2 saatte Tallinn’e ulaşıyorsunuz. Ücretleri ise değişiklik gösteriyor ancak 15 Euro’ya kadar düşen versiyonları olduğunu söyleyebiliriz, onu gideceğiniz güne göre tespit edersiniz. Online bilet alabileceğiniz linklerini şöyle bırakalım.

Helsinki’den Stockholm’e ulaşım: Helsinki’den Stockholm’e ulaşmak, Tallinn’den biraz daha uzun zamanınızı alıyor. Ancak yine de zorlanacak bir durum yok. Mesafe Tallinn’e kıyasla çok daha uzun olduğu için fiyatlar biraz daha fazla olabilir. Yolculuk süresiyle geç saate bilet alıp sabah sularında Stockholm’e ulaşmak en mantıklısı, aklınızda bulunsun.


Helsinki Gezilecek Yerler

Tahmin edeceğiniz üzere Helsinki öyle müthiş turistik bir şehir değil. Gidebileceğiniz en turistik noktalarında, en kalabalık döneminde bile tipik bir turist şehrinden çok daha az insanla karşılaşacak, Asyalı turistler ile boğuşmayacak, her fotoğraf karenize giren heyecanlı insanlarla cebelleşmeyeceksiniz. Bu açıdan bizi BÜYÜK kazandın Helsinkiciğim. Helsinki tam anlamıyla bir “tanısan seversin” şehri. Zaten çok yüksek ihtimalle Helsinki gezisine çıkmaya karar verdiyseniz daha alternatif yerler peşindesiniz ve beklentileriniz de bu yönde, dolayısıyla sizi “burası Paris gibi olmayacak” diye uyarmamıza gerek yoktur diye düşünüyoruz.


Suomenlinna Adası

Tekne ile Helsinki’den 15 dakika mesafede olan bu Shire tadındaki minik ada, Helsinki’nin en turistik bölgelerinden biri diyebiliriz. Adanın üzerine çeşitli müzeler, köprüler, kale ve hatta denizaltı kalıntısı bile bulunuyor. Bunlar dışında tabii ki vakit geçirebileceğiniz restoranlar ve kafeler de mevcut. Farkındaysanız bizim çok da ilgimizi çekmemiş olacak, pek de hevesli anlatamıyoruz sdfsj. Ancak bakmayın siz bize, belki hoşunuza gider, gitmezse de 15 dakikada dönüverirsiniz.

-Eğer kışın gidecek olursanız tekneniniz buz kütlelerine çarpa çarpa ilerlediğini fark edeceksiniz, panik yok, tadını çıkarın, Titanik’i unutun.

-Suomenlinna ulaşım ücreti Helsinki Card’a dahil. Hadi yine iyisiniz.



Senato Meydanı 

Helsinki’nin birkaç turisti bir arada görebileceğiniz sayılı bölgelerinden olan Senato Meydanı, şehrin görsel açıdan en güzel noktalarından biri olsa da, eğer özel bir ilginiz yok ise, şöyle bir etrafınıza bakınıp 15 dakikada “görülecek yerler” listenizde bir tik daha atabileceğiniz görsel olarak pek güzel bir meydan. Meydanın merkezinde tüm ihtişamıyla yükselen güzeller güzel yapı Helsinki Katedrali’nin da kendisi. Katedrali dışarıdan görmekle kalmayıp gözünüzde büyüyecek o merdivenleri çıkarak içini de görebilirsiniz, gayet sade, gayet “Nordik” bir mimarisi var.

Meydanın bir diğer yanında da Helsinki Üniversitesi’nin bir binası yer alıyor. Bu binaya girecek olursanız ücretsiz bir şekilde pek güzel bir kütüphane görebileceğinizi ekleyelim, onu atlamayın, pişman olursunuz. Bu arada, Senato Meydanı’ndan Market Square’e kadar olan “eski şehir bölgesi” ve civar sokakları ikinci gezimiz itibariyle aynı zamanda “Tori Quarters” olarak anılıyor, bu sokakları da şöyle bir dolanabilirsiniz.


Uspenski Katedrali

Helsinki’de gördüğümüz en güzel yapılardan biri olan ve Rusya etkilerini net bir şekilde hissedebileceğiniz Uspenski Katedrali, Senato Meydanı’ndan denize doğru ilerlediğinizde, (yani Cafe Engel’ sağınızda, Helsinki Katedrali solunuzda kalacak şekilde dümdüz yürürseniz) hemen dikkatinizi çekecektir. Gidip içine girer misiniz bilmiyoruz ama, en azından dışından mutlaka görmelisiniz, sebebini fotoğraf açıklıyor diye düşünüyoruz.

-Giriş ücretsiz, ancak 16:00’ya kadar açık olduğunu unutmayın, daha geç gidip kapıda kalmayın.

-İçine girmek için merdivenle yukarı çıkmanız gerekiyor, merdiven hafiften izbe bir noktada, merak etmeyin orada kimse organlarınızı çalmaya çalışmayacaktır.

 


Temppeliaukio Kilisesi  

Tam bir “görmeden dönmeyin” yeri olan Temppleiaukio Kilisesi, daha basitleştirilmiş adıyla Rock Church, adından da anlaşılacağı üzere kayaların içine oyulmuş, ve şu ana kadar gördüklerinize hiç ama hiç benzemeyen, mimarı açıdan oldukça enteresan bir kilise. Yeter artık 50 tane kilise söyledin diyebilirsiniz, ancak bence kesinlikle görmelisiniz.

-Tuhaf Bilgi: Havanın güzel olduğu günler (onlara güzel tabii) kilisenin tepesindeki çim alanda güneşlenen insanlar görebilmeniz mümkün.


Kiasma Müzesi

Müze mağazasıdanki kitaplar ile özellikle kalbimizi çalan, Helsinki’nin Çağdaş Sanatlar Müzesi olarak tarif edilebilecek Kiasma, Helsinki’deki favori müzelerimizden. Hem mimari açıdan hem de içerik olarak oldukça etkileyici ve tuhaf bir şekilde “eğlenceli” olarak tanımlayabileceğimiz bir müze, ihmal etmeyiniz.

-Pazartesi kapalı.

-Giriş 10 Euro

-10:00-17:00 arası açık.

Ateneum Sanat Müzesi

Tüm ulaşım yollarının kesiştiği Rautatientori’de bulunan “Ulusal Güzel Sanatlar Müzesi” Ateneum, fin ressamlarını tanıyabileceğiniz ve özellikle kadın ressamlara bol bol yer vermesiyle kalbimizi çalmış bir müze.

-Pazartesi kapalı.

– Salı-Cuma 10:00-18:00, Çarşamba-Perşembe 09:00-20:00, Cumartesi-Pazar 10:00-17:00 arası açık.



Kallio Bölgesi

Biraz daha alternatif işler peşinde düşmek, Helsinki’de yerlisi gibi takılmak isterseniz bu aralar büyük bir değişim içinde olan Kallio Bölgesi’ne yolunuzu düşürmek isteyebilirsiniz. Kallio’nun size tanıdık gelecek bir hikayesi var, çünkü artık neredeyse her şehrin böyle bir bölgesi var galiba. Burası eskiden daha tekinsiz sayılabilecek, inceden “Ulavcığım, annecim oralara gitmiyoruz tamam mı canım” bölgesiyken günümüzde 30 derecede bile bere takan hipsterların cirit attığı bir bölgeye dönüşmüş. Günümüzde kahveciler, vintage ürünler satan dükkanlar, barlar, restoranlar bu bölgede yoğunlaşmış durumda. Açıkçası akşamları yer yer muasır medeniyetler seviyesinin de üzerindeki bu şehirde bir anlık da tedirgin olabileceğiniz tek yermiş gibi hissettirdiği oluyor, ancak yine de tabii ki öyle “aman gitmeyin” diyecek bir durum yok. Sadece gece vakti cigaratörlerin de piyasaya çıktığını ve bilinçsiz sarhoş sayısında büyük bir artış olduğunu söyleyebiliriz. Kallio’da nerelere uğrayabileceğinizden Helsinki’de yeme içme ve Helsinki’de Alışveriş rehberlerimizde bahsedeceğiz, oralara da bekleriz.


Design District Helsinki

Yine bölgesel bir keşif yapmak isteyenler için güzel haberlerimiz var. Özellikle “Nordik ülkelerdeki tasarım sevgisi” temalı diyalogların vazgeçilmez yıldızı sizseniz, “minimalizm diye ÖLEYRUM, yaşasın Nordik tasarımlar” diye kendinizi yırtıyorsanız Design District kesinlikle ilginizi çekecek. Design District oldukça büyük bir bölgeyi kapsadığı için her noktasını keşfedebilir misiniz bilemiyoruz, ancak tasarım dükkanların, galerilerin ve mağazaların en yoğunlaştığı bölgeler olarak Uudenmaankatu ve Fredrikinkatu civarını baz alabilirsiniz.


Helsinki Üniversitesi Kütüphanesi

Biliyorsunuz, biz gittiğimiz şehirlerde kütüphaneleri de gezmeye bayılıyoruz. Helsinki Üniversitesi’nin kütüphanesi de gezdiklerimiz içinde en etkileyici olanlardan birisiydi galiba. Avrupa’daki şehir kütüphaneleri genellikle daha klasik görüntüde olduğu için Helsinki Üniversitesi’nin modern mimarisi burayı kesinlikle farklı kılıyor. Tabii bunu anlayabilmek için dışarıdan bakmakla yetinmeyip mutlaka içine de girmeniz gerekiyor ki zaten halka açık olduğu için istediğiniz gibi içeride cirit atabilirsiniz. Üst katlara çıkıp terasa çıkarsanız Helsinki Katedrali’nin güzel bir görüntüsü de sizi bekliyor olacak. Fazla gürültü yapmayın, bizi gurbet elde rezil etmeyin.

*Fabianinkatu 30


Kamppi Chapel of Silence

Saksıdan tutun sürahiye kadar 232 çeşit şeye benzetebileceğiniz bir acayip mimariye sahip, şehrin en işlek noktalarından birine konumlandırılmış, görüp görebileceğiniz en enteresan şapel Kamppi. Böyle bir noktada bulunması da tesadüf değil zaten, çünkü adından da anlayabileceğiniz üzere yalnızca şapel olarak hizmet vermesi için değil, aynı zamanda şehrin karmaşasından (Helsinki’de de karmaşa çok çünkü sdfsd) kaçıp sessizlik içinde oturabilmeniz, soluklanabilmeniz için de yapılmış.

*Adres: Narinnkatori


Kauppatori (Market Square)

Turistik aktivite istiyorsanız bir tane daha güzelinden verelim abimize. Esplanade Park’ın bitimine, liman tarafında her gün kurulan (kışın Pazar günleri kurulmuyor sanırım) bir pazar mevcut. Ancak bu sadece bir meyve/sebze pazarı değil aynı zamanda lokal yemekler deneyebileceğiniz, hediyelik eşyalar alabileceğiniz, hem turistlerin hem lokallerin bol bol ziyaret ettiği, tatlı mı tatlı bir pazar. Öyle kışın gidilmez diye düşünüp gitmemezlik de etmeyin, soğukta güzel bir somon çorbası içerken etrafı izlemek bayağı zevkli oluyor!


Helsinki’de Gezilecek Yerler – Kısa Kısa

*Müze gezmelere doyamadıysanız Helsinki Art Museum (HAM) ve Kunsthalle Helsinki’deki sergileri kontrol etmeniz de önerimizdir.
*Daha lokal bir şehir pazarı gezmek isterseniz Hakaniemi’ye uğrayabilirsiniz.
*Biraz daha Nordik dizayn ve tasarım övmeden yaşayamacaksanız Design Museum’a uğramak iyi bir fikir olabilir.
*Adını ünlü Fin besteci Jean Sibelius’tan alan Sibelius Park’ı ve parkta yer alan Sibelius Anıtı’nı görmeye gidebilirsiniz.
*Güzel ve buram buram Nordik ülke kokan bir fotoğraf çekmek isterseniz Kamppi Metrosu’na inmenizi öneririz, nasıl bir fotoğraftan söz ettiğimizi anlamak için şuraya tık tık. 


Helsinki Hakkında Bir Takım İpuçları

Aklınızda bulunsun, aramızda saat farkı yok.

-Bunca story paylaşmanın üzerine haklı olarak “ABİ NEDİR BU İNTERNETİN KAYNAĞI” “diye sordunuz. Cevap veriyoruz: Havaalanındaki R-Kioski’den Prepaid sim kart almak. 7 günlük fiyatı 4 euro ve sınırsız internet imkanı sağlıyor. (konuşma dahil değil, Whatsapp’tan arayın)

-Bazı mekanlara girerken 24 yaş sınırıyla karşılaşıp, 24 altıysanız yüzünüzde oluşan kırmızı-mor arası renkle ortamı terk edebiliyorsunuz. Bu genel bir uygulama mıdır bilmiyorum ama, bazı yerlerde de bu durumu pek sallamıyorlar. Yine de aklınızda bulunsun.

-Helsinki eşcinsel dostu bir kent. Tıpkı olması gerektiği gibi, kimin kiminle ne yaptığı hiç kimseyi ilgilendirmiyor. Bu konuda en rahat ve özgür hissedebileceğiniz, en medeni şehirlerden biri olduğunu söyleyebiliriz.

Published by
oitheblog

Recent Posts

2024 Viyana Gezisi Notları: Avrupa’nın En Avrupalı Şehri

Dünyanın en yaşanabilir şehirleri listesinin 1 numarasını yıllardır zapt etmiş, “muasır medeniyetler seviyesinin ne olduğunu…

15 saat önce

Düsseldorf Gezi Rehberi: 1 Günde Neler Yapılır?

Galiba hayatımda hiç özel olarak uçak bileti alıp Düsseldorf’a gezmeye giden bir insan görmemiş olabilirim,…

2 hafta önce

Amsterdam Gezisi Notları: Yeni Öneriler, Birtakım Övgüler

En son ne zaman Amsterdam gezisi için yollara düşmüştük diye bir bakıp üstünden 5 sene…

3 ay önce

Atina Gezisi Notları: İhtimallerin Heyecanına Üzülüyorum

Kişisel tarihimizdeki ilk Atina gezisi üstünden neredeyse 8 sene geçtiğini fark ettiğimizde zamanın ne kadar…

5 ay önce

2023 Tiflis Gezisi Notları: Bazı Yeni Keşifler

Hatalarımızdan ders almamak konusundaki ısrarcılığımızın bir belgesi olarak bir önceki Tiflis Gezisi Notları kapsamında “buraya…

8 ay önce

Kazbegi Gezi Rehberi: Gürcistan ile Bağları Kuvvetlendirme Girişimi

Az önce kapı çaldı. Eskimiş metal grubu tişörtüm ve berbat şekilde toplanmış saçım ile kapıyı…

8 ay önce