Litvanya’nın Karanlık Günleri: Sovyet Dönemi ve Nazi Katliamı

sovyetler birliği

Sovyetler Birliği, KGB, Naziler, Soykırım…Bu kelimeleri duyduğumuzda ilk aklımıza gelen ülke neresi? Muhtemelen çoğumuz için Litvanya değil. Birçoğumuzun Litvanya tarihi ile ilgili bilgisi de yakın bir zaman öncesine kadar Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin bir parçası olmasıyla sınırlı olabilir. Doğruya doğru, Türkiye’de Litvanya hakkında çok şey bilinmiyor ve biz de Vilnius‘a gidene kadar ülkenin Sovyetler Birliği’nin bir parçası olduğu dönemde, 2. Dünya Savaşı’nda ve Nazi işgalinde neler yaşadığını, bu süreçlerin ne gibi etkiler bıraktığını tam olarak kavrayamamıştık. Ta ki eski KGB binasında bulunan Museum of Genocide Victims, yani Soykırım Kurbanları Müzesi, bir diğer deyişle de KGB Müzesi’ne ayak basana kadar. Ya da ta ki şu veriler yüzümüze çarpana kadar da diyebiliriz:

Litvanya’da 50 yıllık (1940-1991) Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği hakimiyeti döneminde:

Tutuklanan, sorgulanan, hapsedilen kişi sayısı: ~200.000

Sürgüne yollanan kişi sayısı: ~132.000

Ölen tutuklu sayısı: ~20.000-25.000

Sürgünde ölen kişi sayısı: ~28.000

Ölen Litvanyalı gerilla ve destekleyicilerinin sayısı: ~21.500

museum of genocide victims

Litvanya’nın 3 yıl boyunca (1941-1944) Nazi işgali altında olduğu dönem: 

Tutuklanan ve toplama kamplarına gönderilen kişi sayısı: ~29.500

Öldürülen kişi sayısı (200.000 civarında Yahudi ile birlikte): ~240.000

Zorunlu işçilik için Almanya’ya sürgüne gönderilen kişi sayısı: ~60.000

kgb binası vilnius

Müzeye “Soykırım Kurbanları” ismi verilmesinin yalnızca ülkede yaşanan Yahudi soykırımıyla bir ilgisi yok. Aslında müze büyük ölçüde SSCB’nin Litvanya’daki 50 yıllık hakimiyeti, Litvanyalıların Sovyetlere karşı direnişi, bu dönemde yaşanan insan hakları ihlalleri, idamlar ve tutuklanmalar hakkında bilgi vermeye adanmış. Bu noktada kısa bir tarih dersinin zararı olmayabilir, zira Litvanya’nın 1940-1991 arasında yaşadığı 50 yıllık uzun bir döneme değineceğiz. Kısa ve net bir özet olacak merak etmeyin. Litvanya 1940 yılında SSCB’nin egemenliğine giriyor. 1941 yılında Nazi Almanyası tarafından işgal ediliyor ancak SSCB, 1944 yılında Litvanya’yı Almanların elinden alarak tekrar hükmetmeye başlıyor. 1944’ten 1953’e kadar Sovyetler bağımsızlık yanlısı Litvanyalı gerillalarla ciddi bir savaşa giriyor. Binlerce insan öldürülüyor, tutuklanıyor, sınır dışı ediliyor, çalışma kamplarına gönderiliyor. 1954’ten 1991’e kadar ise vatandaşlar “Anti-Sovyet Direnişi” ile bağımsızlıkları için mücadele ediyor ve Litvanya 1991’de resmi olarak bağımsızlığını kazanıyor.

Toplamda 50 yıl süren bu dönemde Sovyet rejiminin Litvanya’daki tüm uygulamaları müzenin de bulunduğu KGB binasında gerçekleşiyor. Yani eskiden SSCB’nin istihbarat ve gizli servisinin ve hapishanesinin olduğu binada. Yukarıda bahsettiğimiz tutuklamaların, işkencelerin, idamların birçoğu burada gerçekleşiyor. KGB binası ve hapishanesi 1941-1944’te, yani Nazilerin Vilnius’u işgal ettiği dönemde Nazi Almanyası tarafından da kullanılmış. Yani anlayacağınız, bu müzede göreceğiniz, okuyacağınız şeylerin çoğu içinizi karartacak, bünyenizi sarsacak cinsten.

kgb prison

Biz müzeye peş peşe 3 güneşli günün ardından yağmurlu ve kasvetli bir günde gitmeye karar veriyoruz. Dışarıdan şehirdeki diğer binalara benzerlik gösteren bir bina gibi görünüyor; dev ve Sovyet dönemi mimarisini andıran bir bina. Duvarında onlarca isim yazıyor, doğum ve ölüm tarihleriyle. Birçoğunun ne kadar genç öldüğüne gözümüz takılıyor, 19-20 yaşında insanlar. Birazdan ziyaret edeceğimiz binanın içinde ölen insanlar olduğunu fark ediyoruz. Müzenin içine girdiğimizde tek kelime İngilizce bilmeyen, kendini ziyaretçilerin gününü mahvetmeye adamış çalışandan biletlerimizi almaya çalışıyoruz. Sanki bu müze psikolojimizi sınamaya çalışıyor gibi o an, ki daha hiçbir şey görmedik aslında. Kısıtlı bir zamanımız olmasından ötürü bir başka (tatlış) bir müze çalışanı bize “ilk bodrum katına inin, orası çok daha ilginizi çekecektir” demesiyle ne yaptığımızın çok da bilincinde olmadan aşağı kata doğru yol alıyoruz. Pencere sayısı ve gün ışığı azalmaya başlayınca, ortam iyice kasvete bürününce anlıyoruz ki burası bir hapishane.

PS. Gezdiğimiz ve sizin de aşağıda fotoğraflardan görebileceğiniz hapishane, Litvanya’nın 1991 yılında SSCB’den bağımsızlığını kazandığında büyük ölçüde KGB memurlarının bıraktığı haliyle duruyor.

kgb vilnius litvanya

KGB hapishanesine getirilenler ilk olarak bu küçük, 0.6m2’lik hücrelere yerleştiriliyormuş. Memurlar evraklarını işleme alana kadar saatlerce burada bekletiliyormuş. Hapishanenin ilk dönemlerinde tutuklular ayakta beklemek durumunda kalıyormuş ancak Stalin’in ölümüyle baskının hafiflemesinin ardından hücrelere oturacakları bir alan yapılmış.

vilnius gezilecek yerler
Burada fotoğraflar çekiliyor, parmak izleri alınıyor, kayıtlar tamamlanıyor.

vilnius gezilecek yerler

Bu odada gördüğünüz poşetlerin içinde KGB memurlarının 1988-1991 yıllarında parçaladığı evraklar var. Sovyet döneminde yaptıklarının izinin sürülememesi için birçok evrağı yakarak, parçalayarak ya da Rusya’ya götürerek gizlemeye çalışmışlar. Bulunan bir takım evraklar, sabıka kayıtları şu an Litvanya’nın özel arşivinde saklanıyor.

vilnius gezi rehberi

Hapishane gardiyanlarının odası. Burada dinlenip, siyasi konularla ilgili ders alıyorlarmış. 1950 yılının çalışanlar listesine göre hapishanede 73 kişi çalışıyormuş. Sayı bu hapishaneye göre yetersizmiş ancak burada çalışacak kişi bulmakta zorluk çekiliyormuş.

kgb hapishanesi

Hapishanedeki en ürkütücü yerlerinden biri; ses yalıtımı olan hücre. Odanın içindeki ceket, işkenceye direnenler için kullanılıyormuş. Çığlıkların duyulmaması için odanın tamamında ses yalıtımı yapılmış. Hapishanenin kayıtlarına göre eskiden bunun gibi 5 tane oda varmış. Burada işkence gören bazı insanlar bu veriyi bizzat doğrulamış. Stalin’in ölümüyle 1953’te işkence resmi olarak yasaklanmış ancak suçluları sorgulamak için uyuşturucu, tehditler, şantaj ve bir takım provokasyon yöntemleri kullanılmaya devam edilmiş.

kgb müzesi
İlk dönemlerde tutukluların yalnızca ayda 1 kez duş almalarına izin veriliyormuş. Suyu gardiyanlar açıp kapatıyormuş ve bazen sırf “eğlence” olsun diye aniden soğuk veya sıcak su açıyorlarmış. Tuvaletleri ise günde 1 kez kullanmalarına izin veriliyormuş, günün geri kalanında ihtiyaçlarını bir kovaya gidermeleri gerekiyormuş.


kgb müzesi
Mahkumları disipline etmek için bazı yöntemler belirlemişler. Mahkumların bu yuvarlak platformun üzerinde dengede durması gerekiyormuş, dengesini kaybedenler buz gibi suyun içine (gerçekten buz dolu bir sudan bahsediyoruz) düşüyormuş ve o şekilde beklemeleri gerekiyormuş.  

kgb müzesi
İdam odası. Burada 1944 ile 60’lı yılların başlarına kadar olan süreçte 1000’den fazla kişi öldürülmüş. En az 1/3’i Sovyet mahkemesi tarafından, Anti-Sovyet direnişine katılımından dolayı idama hükmedilmiş. Bu kişilerin ne yöntemlerle idam edildiklerine dair pek bir kayıt yok, çok gizli bir ekip tarafından yönetiliyormuş. Vurulan 767 kişinin şehrin orta yerinde bir noktada toplu bir mezarlığa atıldığı biliniyor. 1994, 1996 ve 2003 yıllarında yapılan arkeolojik kazılarda bu kişilerden 724’ü topraktan çıkartılarak başka bir noktaya gömülmüş. 1950’den sonra idam edilenlerin nerede gömülü olduğuna dair hiçbir kayıt yok ama Vilnius’un yakınlarında birçok toplu mezar olabileceğine inanılıyor. Odanın zemininde bulunan camın altında idam edilen insanların bir takım eşyaları duruyor. 

vilnius litvanya

Resmi kayıtlara göre hapishane 1940 yılında 675, 1945 yılında 3250 mahkumun kalması için uygunmuş. Ocak 1945’te hapishanede toplamda 8786 mahkum varmış. Bazen hücrelerde aynı anda 15-20 kişinin kalması gerekiyormuş. Üstelik 1947’ye kadar hücrelerde hiçbir eşya yokmuş. Yalnızca çimento olan yerlerde kıyafetleriyle uyumaları gerekiyormuş ve ışıklar sabah akşam sürekli açıkmış. Tek kişilik hücreler hapishane kurallarını çiğneyenler için kullanılıyormuş. Bu hücrelerde mahkumlar hiçbir ısıtma olmadan çırılçıplak, 5 saat uykuyla ve günde yalnızca yarım litre ılık su ve 300gr ekmekle hayatlarını 10 gün kadar sürdürmeye çalışıyormuş.

kgb museum vilnius

Hapishanenin bir odası Litvanya’da gerçekleşen Nazi işgali ve soykırıma adanmış. Burada bu işgalin kurbanı olan insanlara ait yazılar, görseller ve soykırım ile ilgili açıklamalar olan bir sergi var. Yukarıda da söz ettiğimiz gibi, Litvanya’nın 1941-1944 yıllarında Nazi işgali altında olduğu dönemde KGB binası ve hapishanesi Alman yetkililer (Gestapo) tarafından da kullanılmış. Hapishanenin dışında ise Naziler 3 yıl içinde Litvanya genelinde oluşturduğu 12 “ghetto”ya Yahudileri sürgün etmiş, aralarında Nazi rejimine karşı çıkan Litvanyalı, Rus, Beyaz Rusyalıların da bulunduğu yaklaşık 240.000 kişiyi katletmiş, 60.000 kişiyi işçilik için Almanya’ya göndermiş.

kgb müzesi

Müzenin giriş ve üst katında Litvanya’nın tarihi ve bu süreçlerde neler yaşadığına dair oldukça detaylı bir sergi alanı var. Üst katta bulunan bu oda da KGB’nin “kulak misafiri” olduğu, yani insanların özel konuşmalarını dinlediği oda. Bu katın büyük çoğunluğu KGB’nin teknik birimi, yani bu dinlemeleri yapan kişiler için ayrılmış. Kullanılan ekipmanların bazıları hala bu odada.

*Şurada Vilnius hakkında birçok bilgiyi kapsayan detaylı bir gezi rehberimiz var. Ayrıca Vilnius yakınlarında bulunan ve Karay Türklerinin yaşadığı yer olan Trakai hakkında ve oldukça enteresan bir oluşum olan Uzupis Cumhuriyeti ile ilgili bir takım yazılarımız da mevcut.

1 Comment

  • Kan dondurucu gerçekten…Özellikle ses yalıtımlı oda.İnanılmaz korkunç bir dönem ve insanlığın en büyük yaralarından biri Hitler’in Yahudilere yaptıkları…
    Schindler List ve The Pianist filmlerini de izlemeyen kalmamıştır sanırım ama yine hatırlatayım dedim.
    Fotolar ve bilgilendirme için teşekkür ediyoruz :))

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir