Büyükada Gezi Rehberi: Şimdi Burası İstanbul mu Oluyor?

Büyükada tüm aşırı güzelliğine, şirinliğine ve İstanbul’un kaosuyla hiç ilgisi olmayan haline rağmen kişisel tarihimizde “Lanetli Ada” diye geçiyor. Çünkü 25 senelik hayatımız boyunca bulunduğumuz her Büyükada’ya gitme girişimimiz hastalık, sakatlanma, küçük çaplı araba kazası, sevgiliyle kavga edip yarı yoldan dönme gibi çeşit çeşit felaket ve saçmalıkla sonuçlandı. Ama yılmadık ve sonunda Büyükada’ya ayak basmayı başardık. İşin sırrı sevgilinizin olmamasıymış arkadaşlar, bizden size öneri, Büyükada’ya sevgiliniz yokken gidin… (KISKANMIŞLAR)


Büyükada
Kişisel felaketlerimizi bir yana koyacak olursak Büyükada’ya basbayağı vurulduk diyebiliriz. Bütün Büyükada gezisi boyunca “ya bi’ tanıdığımızın şurada evi olsaydı keşke” diye dolaşıp durduğumuza göre hakikaten çok sevmiş olmalıyız. (vizyonumuz mercimek kadar olduğu için kendimize ev istemiyoruz dikkatinizi çekeriz) Ulaşımının bu denli kolay oluşu, İstanbul’un bir parçası olmasına rağmen İstanbul’un kaosuyla hiçbir alakası olmaması, evleri, sokakları, araba olmayışı ve bisikletli ulaşımın zirve yapmış olması gibi muhteşem özellikleri ile resmen insanı Harikalar Diyarı’na ışınlanmış gibi hissettiriyor. Eminiz çoğunuz Büyükada’ya çoktan ayak basmış olduğunuz için bu yazdıklarımızın heyecanını çoktan yaşamışsınızdır, ama biz daha yeniyiz, bizi de böyle kabul edin.

Lafı fazla uzatmayalım, karışınızda Büyükada Gezi Rehberi !

Büyükada’ya Ne Zaman Gidilir?

Aslında bu başlığı “Büyükada’ya Ne Zaman Gidilmez” şeklinde değiştirsek yeridir. Çünkü hafta sonları ve tatil günleri Büyükada’ya gitmek iş çıkışı metrobüse binmişsiniz ve bir tam gününüzü o metrobüsün içinde geçirmişsiniz gibi hissettiriyor. Bu sebeple eğer şansınız varsa adaya hafta içi gitmek en doğrusu. Mevsimsel olarak düşünürsek bizce Büyükada’ya gitmek için en iyi zamanlar ise kesinlikle bahar ayları. Çünkü kışın hava koşulları nedeniyle seferler aksayabiliyor ve “pek de ıssız olmayan bir adaya düşsem yanıma alacağım 3 şey ne olurdu?” sorusuyla baş başa kalma durumunuz oluşabiliyor. Yaz için ise şunu söyleyebiliriz: Allah kimseyi sıcakta Aya Yorgi Kilisesi’nin yokuşunu tırmanmakla sınamasın yarrabbim, dinimiz amin.

Ada Vapuru
Büyükada’ya Ulaşım

Tabii ki size bir “adaya” ne şekilde ulaşacağınızı söylememize pek de gerek yok, herhalde vapura vb. bir şeye bineceksiniz, zeplinle inecek haliniz yok. Bunun için birkaç farklı firma ve seçenek bulunsa da (İDO ya da Turyol gibi) bizce en güzeli Şehir Hatları vapuru ile gitmek. Eğer şansınıza hava da güneşliyse sizden güzeli yok. “İngiltere Kralı, Rahmetli Başkan Kennedy, Taçsız Kral Pele, Fenerbaçeli Cemil, hepsi bu ürünü kullanıyor” tadında satış yapan abileri gözlemleme, vapur tostu yeme, martılara simit atma gibi türlü türlü nostaljik aktiviteye girişebilir ve daha adaya ulaşmadan Büyükada maceranızdan keyif alma seviyenizi maksimuma taşıyabilirsiniz.

Vapura bineceğiniz nokta konusunda 3 seçeneğiniz var; Kadıköy, Bostancı ve Kabataş. Bostancı’nın saatlerine şuradan, diğer ikisine ise buradan bakabilirsiniz.

-Vapur Kınalıada, Heybeliada ve Burgazada’ya uğradıktan sonra Büyükada’ya ulaşıyor.

-Biliyorsunuz Büyükada içinde araba ile ulaşım söz konusu değil. Fakat merak etmeyin, “arabasız hayat oh ne rahat” demenize engel olacak derece yoğun bir fayton kullanımı söz konusu. Biz FAYTON KULLANIMINA KARŞIYIZ ve bu konuyla ilgili bir düzenleme yapılmadığı, o hayvanların zor koşullarda her gün saatlerce, aralıksız çalıştırılmasına müdahale edilmediği sürece de karşı olmaya devam edeceğiz. Emin olun siz de sıcakta yorgunluktan yere düşen ya da perişan bir halde yokuşta insan taşımaya çalışan atları görseniz siz de öyle hissedersiniz, gereksiz bir duyar kasmıyoruz. O sebeple şayet kilometrelerce yürümekle aranız iyi değilse bisiklet kiralayarak İstanbul’da yapamadığınızı yapabilir, bisikletli ulaşımın keyfine varabilirsiniz. Yeter ki bisikletinizle 700 tane fotoğraf paylaşmayın, biz de insanız.

Splendid Palace Büyükada
Büyükada’da Nerede Kalınır?

Büyükada’da pek çok otel seçeneği mevcut. Ancak bunların arasında bize kalırsa tartışmasız bir biçimde en iyi olanı Splendid Palas. Aslına bakarsanız bu otel Büyükada’da gezilecek yerler listesine bile dahil edilebilecek güzellikte ve tarihi nitelikte.

Adanın en güzel binalarından biri olması sebebiyle çok yüksek ihtimalle daha vapur ile Büyükada’ya doğru yaklaşırken dikkatinizi çekecek Splendid Hotel 1908 yılından beri tüm güzelliği ve ihtişamı ile hizmet veriyor. Zaten oteli gördüğümüz andan itibaren resmen sırt çantasıyla ve ayağımızda spor ayakkabılarla gittiğimize utandık. İnsanın o otele üzerinde balo kıyafetleri, ne bileyim elinde uzun eldivenler, inci kolye ve ağızlıklı sigara ile giresi falan geliyor. Ya da karizmatik bir şapka, büyük camlı gözlükler ve daktilo ile de olabilir… (biliyorsunuz biz bu geyiği sonsuza kadar devam ettirebiliriz) Öyle ki Ata’mız bile Büyükada’ya gittiğinde orada konaklamış, herhalde klas olacak.

Splendid Palace Hotel
Bu arada eğer eş başkanlığını üstlendiğimiz Wes Anderson’ı aşırı sevenler derneğimize üye olduysanız Splendid Palas’ın özellikle renk ve eşya kullanımı ile yer yer ne denli Büyük Budapeşte Oteli’ni hatırlattığını da fark edeceksinizdir. Bar bölümü, avlu alanı, resepsiyon, hepsi Wes Anderson filmlerinden fırlamış gibi görünüyor, eminiz ki siz de en az 40 dakika boyunca etrafı fotoğraflamaya tutulacaksınız.

Splendid Otel 23 Nisan Caddesi üzerinde yer alıyor. Yani vapurdan indikten sonra iskeleden 4-5 dakikalık bir yürüyüş mesafesinde kalıyor ve son derece merkezi bir noktada. Önlerden bir oda kapabildiğiniz takdirde zaten odadan çıkmadan bile harika bir deniz & İstanbul manzarası da size eşlik ediyor. Gidiniz, emin oun siz de bizim kadar sevecek ve önünüze gelene öveceksiniz.

Büyükada Gezi Rehberi
Büyükada’da Gezilecek Yerler

Adada konaklamak niyetinde misiniz yoksa Büyükada’ya günübirlik bir gezi mi planladınız bilemiyoruz. Ancak ailenizin blogu OitheBlog’un Büyükada gezi rehberi tabii ki her iki amaca da hizmet edecek… (nedense böyle anlık bi’ kurumsal havaya bürünme isteği geldi) Çünkü aslında Büyükada’da bulunabileceğiniz aktiviteleri tek bir güne de sığdırabilirsiniz, iki güne yayarak krallar gibi de gezebilirsiniz, tercih tamamen size kalmış. Şayet bir güne sığdırmak niyetindeyseniz güne biraz erken başlamanız yeterli. Sonra orayı göremedik, burayı yetiştiremedik, bi’ ağız tadıyla kahvemizi içemedik diye söylenmeyin, hiç dinlemeyiz valla.

Büyükada’yı gezmenin ana teması tabii ki sokaklarda kaybolmak üzerine kurulu. Çünkü İstanbul’dasınız, ama aslında hiç de İstanbul’da gibi değilsiniz. Madem Türkiye’nin en kaotik şehrinin bir parçasını geziyorsunuz, bu güzel evler, bu yeşillik, bu dinginlik nereden geliyor? Bunca yazar neden gelip buraya kapanıyor, bir sürü insan merkezden kaçıp buraya yerleşme kararını neye dayanarak alıyor? Büyükada sokaklarını keşfettikten, evlerin bahçelerine kafanızı uzattıktan, yokuşları tırmanırken arada bir denize doğru baktıktan sonra en azından son sorunun cevabını adanın size kendi kendine vereceğine eminiz. Şimdi gelin, Büyükada’da gezilecek yerlere bi’ bakınalım.

Aya Yorgi Büyükada
Aya Yorgi Kilisesi

Büyükada’nın en turistik aktivitesi nedir sorusunun en net cevabı olan Aya Yorgi Kilisesi Büyükada’ya tepeden bakan bir noktada yer alıyor. Öyle tepeden bakan bir nokta düşünün ki, yokuşunu çıkana kadar ananız ağlıyor, ayakkabılarınıza küsüyor, bacaklarınızla kavgaya tutuşuyor, sigara içiyorsanız yokuşun yarısında sigara bırakma hattını arayıp hüngür hüngür ağlayasınız geliyor.

Hıristiyanlar tarafından Türkiye’deki hac noktalarından biri olarak kabul edilen Aya Yorgi Kilisesi’nin önemi anlayacağınız üzere bayağı büyük. Öyle ki Ortodokslar için özel bir gün olan 23 Nisan’da adanın dolup taşmasının ana sebebi de aslında buna dayanıyor. Çünkü çıplak ayakla ve hiç konuşmadan o çılgın yokuşu tamamlayıp tepeye ulaşacak olursanız “yarı hacı” (süper kahraman adı gibi oldu di mi) olduğunuz gibi bir inanç söz konusu. İşin dini kısmını bir yana bırakacak olursak tepeye ulaştığınızda sizi kilisenin yanı sıra inanılmaz bir manzara da bekliyor olacak ki, bizce o yokuşu pes etmeden çıkabilmek için en büyük motivasyon da bu zaten.

-Kilisenin bulunduğu tepeye çıkarken yolda renk renk ipler görecek ve büyük ihtimalle bizim gibi anlamlandıramayacaksınız. O iplerin açıklaması şu: Şayet elinizde bir makara ipi aça aça yukarı doğru çıkaranız kısmetiniz açılıyormuş, eğer ip yukarı kadar kopmadan ulaşırsa über kısmet açılması yaşıyormuşsunuz ve dileğiniz gerçek oluyormuş. Artık Thor’la mı evlenirsiniz, Gigi Hadid’e yıldırım nikahı mı kıyarsınız bilemiyoruz.

-Şayet kiliseye girmek istiyorsanız 16:00’da kapanıyor, dolayısıyla .zellikle öncesinde yokuşu çıkmak için bayağı bir zaman harcamanız gerekeceğini de düşünürsek çok geçe kalmamakta fayda var.

Adalar Müzesi
Adalar Müzesi

Adalar Müzesi bizi ciddi anlamda şaşırttı. Çünkü öyle kapsamlı ve güzel bir müze oluşturmuşlar ki açıkçası beklentimizin çok üzerinde bir şeyle karşılaştık. Müzenin iki farklı sergi alanı var, biri açık hava sergilerinden oluşan “Çınar Müze Alanı” diğeri ise “Aya Nikola Hangar Müze Alanı”. Özellikle Hangar Müze Alanı’nı gerçekten inanılmaz kapsamlı olmuş. Adalar’ın jeolojik oluşumundan günümüzdeki haline kadar birçok konuyu bayağı detaylı bir biçimde anlatıyor. Adalar’a ilk yerleşimler, mimari, eğitim, edebiyat, göç, gelenekler, müzik gibi birçok farklı konuda bilgi edinebilme şansınız oluyor. Görsel anlamda da gayet güçlü öğeler kullandıkları için keyif almamanız imkansız, bizce kesinlikle birkaç saatinizi buraya ayırın.

-Halikarnas Balıkçısı, Ziya Gökalp, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Melih Cevdet Anday, Sait Faik gibi birçok ünlü yazar hayatının belli bir dönemini Adalar’da geçirmiş ve müzenin içinde onlara ayrılmış bir bölüm var. Sakın gözden kaçırmayın, bizim çok keyif aldık.

-Pazartesi hariç 09:00 – 18:00 arası açık.

-Müze Kartı olanlar ve öğrenciler için indirim var.

Büyükada Gezi Rehberi
Yılmaztürk Caddesi

Yılmaztürk Caddesi’ni özellikle yazmak istedik. Çünkü Büyükada’da birçok muhteşem ev görebileceğinizden söz edip durmamıza rağmen onları spesifik olarak görebileceğiniz hiçbir noktadan bahsetmedik. Aslına bakarsanız adanın her yerinde “oha KİMİ BU EV YA” diyeceğiniz ve kendi yaşantınızı sorgulayacağınız evler var. Ancak dolaşacak çok vaktiniz olmayacaksa rotanızı direkt Yılmaztürk Caddesi’ne çevirebilirsiniz, çünkü burası komple güzellikten ölen evlerle dolu.

Büyükada Rum Yetimhanesi
Büyükada Rum Yetimhanesi

Şu anda virane bir halde olsa da gördüğünüz anda bir zamanlar ne kadar güzel bir bina olduğunu şak diye anlayabileceğiniz bir yer Büyükada Rum Yetimhanesi. Zamanında bir Fransız şirketi tarafından otel olarak inşa edilmiş, ancak otel olabilmek için gerekli belgeler edinilemeyince bina satışa çıkarılmış ve ardından yetimhane olarak kullanılmaya başlanmış. Şu anda Rum Patrikhanesi’nin himayesi altında olan bina aynı zamanda Avrupa’nın en büyük ahşap binalarından biri olarak biliniyor. Maalesef şu an tam anlamıyla bir harabe halini almış durumda, acayip bakımsız ve her yeri dökülüyor. Biz gidip görmek istedik ancak kapısına kadar gitsek de daha fazla yakınlaşabilme imkanımız olmadı. Zaten şu an tehlikeli olması nedeniyle içine girebilmek gibi bir imkanınız yok, çünkü birçok noktası çürümüş ya da yıkıldı yıkılacak bir halde. Yine de ada keşfine çıkmışken gidip görülebilir.

Büyükada Gezi Rehberi
Büyükada’da Yeme İçme

Büyükada’da ne yenir ne içilir sorusunun bizim için öyle onlarca cevabı yok. Adada özellikle rakı&balık&meze triosu için birbirinden çok da farkı olmayan birçok mekan var ve genellikle insanlar bunlardan birini tercih ediyor. Bunun dışında Starbucks, Kahve Dünyası gibi İstanbul’un her yerinde görebileceğiniz zincir kahve dükkanları bile Adalar’a kadar ulaşmış durumda. Tabii ki yine de birkaç favorimiz, bir dahaki gidişlerimizde uğrayacağımız noktamız oldu, onları da Büyükada Gezi Rehberi kapsamında anlatmadan geçmeyeceğiz, buyursunlar:

Bahçede Sinek Kafe: Hem kahvaltı, hem öğlen atıştırmalığı, hem de kahve molası için gidebileceğiniz sevimli mekan. Bahçesi güzel havalarda miskinlik yapmaya çok müsait, sahipleri son derece güler yüzlü ve içten insanlar ve bu durum tabii ki yediğinize içtiğinize de yansıyor. Bizce adanın en iyi alternatiflerinden. (Yılmaztürk Caddesi No:106)

Lido Restoran: Adada iskelenin yakınındaki görsel olarak da tarz olarak da birbirine benzeyen restoranlar zincirinin halkalarından biri Lido. Ama kötü mü? Yoo, gayet de güzel. Balık denemedik ama mezelerine kefiliz. Bir tek kalamar ve midye konusunda pek başarılı olduklarını düşünmüyoruz, onun dışında bizce sorun yok. Deniz kenarında rakı içiyorsunuz neticede, ne kadar kötü olabilir ki, di mi?

Büyükada
Orası Burası:
Sahildeki restoranlardan daha uzakta, tepede bir noktada kalan Orası Burası, müdavimleri olan, rakı balık yapmalık bir başka mekan. Yukarıda kaldığı için size daha farklı bir manzara sunuyor olması güzel. Yediğiniz içtiğiniz ise yukarıda bahsettiğimiz Lido Restoran standartlarında, daha sakin bir alternatif olarak tercih edebilirsiniz. (23 Nisan Caddesi No:24)

Cafe Spitz: Splendid Palace bünyesinde yer alan tatlı kafe. Özellikle kahve molası & tatlı atıştırmalığı için tercih edebilirsiniz. Yalnız sanıyoruz yılın belli dönemleri kapalı oluyor, dolayısıyla gitmeden önce açık olup olmadığını kontrol etmekte fayda var. (Splendid Palace)

Akasya: Rakı balıktan gına geldiyse ve farklı tatlar arıyorsanız tercih edebileceğiniz makarna, hamburger vb. alternatifler bulabileceğiniz kafe. Ayrıca kahveleri de gayet lezzetliydi ve dış mekanı gayet geniş olduğu için güzel havalarda oturması bayağı keyifli. Yalnız buradan yetkililere seslenmek istiyoruz, o müziği biraz kıssanız mı acaba? (23 Nisan Caddesi No:49)

3 Comments

  • 2 hafta sonra bi buyuk ada inziva programimiz vardi bi arkadssimla. En azindan gitmeyecegimm yer belli oldu. Bilmem ne zimbirtisi kilisesi. 🙂 bayir mayir ugrasamam.
    Ayrica atlar iyidir . Yaradilis amaclari binek ve cekek olmak ama tabii bi sendikalari olsa fazla zorlanmasalar alâ olur.
    Yaziniz icin tesekkurler. Aydinlandim

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir