Milano Gezi Rehberi: Bildiğiniz İtalya’dan Biraz Farklı

Milano’ya gitmeden önce şehrin sıkıcı olduğu, gezecek görecek pek de bir şey olmadığı, İtalya’nın diğer şehirleri kadar çekici olmadığı gibi onlarca şey duyduk. Fakat artık deneyimliyiz, biliyoruz ki birileri böyle yorumlar yapıyorsa, biz o şehri kesin çok seveceğiz. Öyle inadına değil tabii, çok yüksek ihtimalle gezilecek yerler listemiz ve turist görevlerimiz diğer şehirlere kıyasla daha kısa bir listeden oluştuğu için yerlisi gibi takılmaya da vaktimiz olacak, o yüzden aramızda hızlısından bir bağ oluşmaya başlayacak. Nitekim öngörülerimiz bizi şaşırtmadı, durum tam olarak da bu şekilde gelişti. Milano’ya ayak bastığımız ilk saatlerden itibaren şehir ile kaynaşıp, ikinci günün sonlarına doğru “ya ben dönmek istemiyorum” söylenmelerine geçiş yaptık. Dolayısıyla, eğer siz de bu önyargılı “MİLANO ÇOK ŞEY Bİ YER” cümlelerine maruz kaldıysanız daha ilk paragraftan onları bir kenara koymanız konusunda ısrarcıyız.

Milano Katedrali
Milano nasıl bir şehir? Evet tamam, yer yer bazı özellikleriyle ve görseliyle tipik İtalyan şehirlerinden ayrılıyor olabilir ancak doğru bölgelerine gittiğinizde bizce o hissi yine alabiliyorsunuz. Moda başkentlerinden biri olarak kabul edilmesinin bir sonucu mudur bilinmez, hakikaten insanlar daha bi’ güzel giyiniyor, bazılarını gidip tebrik edesiniz geliyor, bazısının moda kurbanı olup evsiz gibi görünmekle harikalar yaratmak arasındaki ince çizgide dans ettiği için gidip sırtını sıvazlamak falan istiyorsunuz. Bir şekilde her daldığınız sokaktan sevimli bir kafe, küçük bir butik ya da İstanbul’un karmaşık mimarisine küstürecek güzel bir bina çıkıveriyor, bol bol söyleniyorsunuz. Eğer Milano’nun kötü bir yanı olacaksa o da bünyenize aşırı doz kıskançlık yüklemesi yapıyor olması olabilir. Ayrıca, sonuçta İtalya’dasınız yahu, elbet sevecek bir şey bulacaksınız!

Tamam konuya dönelim, karşınızda Milano Gezi Rehberi !

Milano İtalya
Milano’ya Ne Zaman Gidilir?

Milano ile ilgili şöyle bir sinsi durum var; söz konusu İtalya olunca ılıman bir iklim olacağı düşüncesi çoğumuzun kafamıza yerleştiği için oralara “bize her mevsim bahar” naifliğinde gidiyoruz. Sonra aksıra tıksıra, yanımızdakilere top secret bir şekilde “ya burnumda bi’ şey var mı baksana” cümlesini günde 241 kere sorarak dönüyoruz. OYUNA GELME TÜRKİYE’M. İzninizle bu İtalya’nın hep ılıman olduğu genellemesine bir son vermek istiyoruz, zira biz Milano’ya Şubat ayının göbeğinde giden insanlar olarak resmen burun kızarmalı, el uyuşmalı bir soğuğun orta yerine düştük. Korkmayın, tabii ki her mevsim durum böyle değil, hemen aşağıda Milano’ya ne zaman gidileceği konusuna bir açıklık getirelim.

Milano Gezi Rehberi
Milano’da Yaz:
Tahmin edebileceğiniz üzere şehrin en sıcak dönemi olan yaz ayları, aynı zamanda Milano’nun en turistik dönemi. Hal böyle olunca şehirdeki fiyat ortalaması da genel olarak zirve yapıyor. Ayrıca Duomo’nun önünde dev bir halay ekibi gibi insanlarla dip dibe dolaşmak, İsmail Türüt gibi terlemek ve rezervasyon yaptırmadığınız takdirde istediklerinize gidemeyeceğiniz için dandik restoranlarda mutluymuş gibi davranmaya çalışma hüznü de yanında bonus olarak geliyor. Bu sebepleri göz önünde bulundurunca en azından turistik bir gezi için yaz döneminde Milano’ya gitmenin çok da müthiş bir fikir olduğunu düşünmüyoruz. Ancak şehrin çok daha canlı oluşu, hayatın sokaklara taşması ve gecelerin ekstra eğlenceli geçiyor olması nedeniyle tabii ki yazın da ayrı bir havası var, o ayrı.

Milano’da Kış: Kış aylarında Milano’da hava sıcaklığı -2 derecelere kadar düşebiliyor. Üstelik yer yer keskin, sinsi bir rüzgarı da olduğu için ağzınızı yüzünüzü kaydıran cinsten bir soğuğa maruz kalabiliyorsunuz. Hazırlıklı giderseniz idare edilmeyecek bir durum değil tabii ki, üstelik turistik açıdan en sakin sezon olduğu için fiyatlar da bir tık daha uygun oluyor. Bu sebeple eğer soğuk ile kişisel bir husumet falan yoksa, aslında kış döneminde gitmek çok da kötü bir fikir olmayabilir. Negatif hanesine yazmanız için şehrin daha ılıman olduğu dönemlerdeki canlılığın küçük çaplı ortadan kalktığını söyleyebiliriz. Ama sonuçta İtalya’dasınız, her daim hareketli olan bir yerler vardır, biliyorsunuz gece 9’dan sonra bomboş kalan sıkıcı Avrupa şehri kuralları buralarda işlemiyor.

Milano’da Bahar: İşte geldik şehrin turistik bir gezi için en tatlı dönemlerine; bahar ayları! Hava sıcaklığı da orta seviyelerde, kalabalık durumu da aynı şekilde. Sokaklar canlı, gece hayatı hareketli, bekleyeceğiniz sıralar yaz kadar çılgın değil (Duomo hariç, o hep çılgın), şehirdeki fiyatlar yaza kıyasla daha insaflı ve soğuk nedeniyle kat kat giyinip matruşka gibi dolaşmanız gerekmiyor. Milano için favori dönemimizi yeterince belli ettik sanıyoruz?

Milano Gezi Rehberi
Milano’da Ulaşım

*Havaalanından Şehre Ulaşım

Milano’ya ulaşmak için 3 farklı havaalanı opsiyonunuz var. Haliyle her birinden şehre ulaşmak için de farklı seçenekler mevcut;

Malpensa Havaalanı’nda Milano’ya Ulaşım: Milano’ya ulaşımda en sık kullanılan havaalanı genellikle Malpensa. Şehre pek yakın olmadığı için burada “ay hiç uğraşamam taksiye binerim şekerimcilik” yapmak pek de mantıklı değil, taksiler en uygun fiyat olarak 90 Euro gibi bir şey veriyorlar. Değer mi? ASLA. Onun yerine Malpensa Havaalanı içinden direkt olarak binebileceğiniz ve sizi yaklaşık 45-50 dakika gibi bir sürede şehre ulaştıran Malpensa Express’i kullanarak şehrin göbeğinde inebilirsiniz. Ücreti ise 12 Euro. Basın gidin taksiciler, 90 Euro’ya kaç kokteyl, kaç kahve içilir biliyor musunuz siz? (biz bilmiyoruz hesaplayamadık)

Linate Havaalanı’ndan Milano’ya Ulaşım: Türkiye’den Milano’ya ulaşırken Linate Havaalanı şimdilik seçenekleriniz arasında pek de sık görünmüyor. Çıksa bile genellikle aktarmalı seçenekler arasında çıkıyor ki İtalya gibi pek de uzak olmayan bir mesafede bu biraz anlamsız oluyor. Yine de, olur da bir şekilde bu havalanına inerseniz, otobüs ya da taksi kullanabilirsiniz, çünkü zaten şehir merkezine çok yakın bir noktada inmiş oluyorsunuz. Otobüse binecekseniz ödemeyi otobüsün içine yapabiliyorsunuz. Yaklaşık 5 Euro civarı bir ücrete, 20-25 dakika civarı bir sürede şehre ulaşabiliyorsunuz. Taksiye binerseniz de yaklaşık -5 dakika gibi bir sürede, ortalama 20 Euro gibi bir ücrete merkeze ulaşabilirsiniz.

Milano İtalya
Orio Al Serio (Bergamo) Havaalanı’ndan Milano’ya Ulaşım:
Son seçenek olarak eğer Bergamo Havaalanı’ndan Milano’ya ulaşmaya çalışacaksanız yine taksi seçeneğini elemenizi öneriyoruz, çünkü yine 100 Euro civarı bir şey bayılmanız gerekiyor. Maalesef tren kullanmak gibi bir seçeneğiniz yok. O yüzden bu noktada en mantıklı seçenek otobüs kullanmak. Bunun için birkaç farklı firma var. En yaygın kullanılanı Terravision. 5 Euro gibi bir ücrete yaklaşık 1 saat gibi bir sürede Milano’nun merkezine ulaşabilirsiniz. Online bilet almak işinizi kolaylaştıracaktır, yukarıda verdiğimiz linkten alabilirsiniz.

*Milano İçinde Ulaşım

Milano acayip düz ayak bir şehir. Yer yer yorgunluktan pes edip taksiye binmelerimiz dışında bütün şehri yürüyerek keşfettiğimizi söylesek hiç de abartmış olmayız. Hal böyle olunca genel olarak pek de bir toplu taşıma kullanma ihtiyacı duymuyorsunuz. Zaten bir şehri keşfetmenin en güzel yolunun yürümek olduğunu düşünürsek, bu konuda Milano’da pek mutlu, hep mutlu olacağınızın garantisini şimdiden verebiliriz. Sonlara doğru çok yürümekten bi’ ayakların Ayşe Arman’ın ayağına (Google’a yazın da görün, gece 12’den sonra bakmayın) dönme durumu oluyor tabii ama, o kadarı da olsun artık.

Yok güzel kardeşim ben ayaklarımı çöpte bulmadım diyorsanız tramvay ve metro ağı gayet gelişmiş olduğu için doyasıya kullanabilirsiniz. Metro biletleri bildiğiniz üzere metro istasyonlarının içinden alınabiliyor. Tek kullanımlık bilet 1,5 Euro, günlük bilet ise 4,5 Euro.

Milano Gezi Rehberi
Milano Pahalı Bir Şehir Mi?

Evet tamam, bu soruya ne cevap alacağınızı aslında başından beri bekliyor ve şu noktaya gelene kadar beklediğinizden farklı bir cevap almayı umuyordunuz. Size yalan söyleyemeyiz, vicdanımız el vermez, karma puanlarımızı da sarsmak istemiyoruz, evet Milan pahalı bir şehir. Ama sana gitme demeyeceğiz Lavinya! Sen yine git, ama hazırlıklı git. Üstelik şöyle düşün, nerede kaldığın, ne aktivitede bulunduğun, şehri nasıl yaşadığın tamamen senin elinde. Bunu beyzbol temalı Amerikan filmlerindeki koçun dandik yüreklendirme konuşması gibi düşünme, çünkü gerçekten senin elinde. Ama lafı geveleme kardeşim diyorsan bir kez daha yüzüne vuralım, evet Milan pahalı. Şimdi yapabileceğiniz günlük harcamalar üzerinden fiyatları şöyle bir inceleyelim;

Su: 1-1,5 Euro civarı (restoranlarda şişeler 2,5 civarı)

Latte Macchiato & Americano (kupa): 3-4 Euro civarı

Kokteyl: 9-15 Euro civarı (evet bazen sapıtıyorlar)

Bira: 2-5 Euro arası

İyi/popüler bir restoranda büyük pizza: 12-16 Euro arası

İyi/popüler bir restoranda risotto: 12-18 Euro arası

İyi/popüler bir restoranda et vb. ana yemek: 18-26 Euro arası

-Bütçenizi hafifletmek adına ulaşımı da kapsayan Milan Pass’i satın almayı değerlendirebilirsiniz. Fiyatı 69 Euro. Ancak verdiğimiz linkten gitmek istediğiniz yerleri kapsayıp kapsamadığını mutlaka kontrol edin, aksi takdirde çok da anlamı olmayabilir.

Milano Gezisi
Milano’da Konaklama

Milano gezmesi kolay bir şehir olduğu için nerede kalmak istediğinizi tamamen keyfinize göre seçebilirsiniz. Bize kalırsa konaklama için en tatlı iki bölge Brera ve Navigli. Navigli bir tık daha şehir merkezi dışında kaldığı için Brera’yı öncelikli olarak tercih ettik, çünkü gerçekten istediğiniz her noktaya kolaylıkla yürüyebileceğiniz ve genel olarak gerek gündüz, gerekse akşam vakit geçirmekten hoşlanacağınız bir bölge. Yine ev kiralama huyumuzdan da vazgeçmedik ve Brera Apartments’ta kalarak tam bir nokta atışı yapmış olduk. Evin İstanbul’da yaşadığımız evden daha güzel olması biraz sinirimizi bozdu ama, bu aynı zamanda “iyi ki burayı kiralamışız” dememizin de ana sebebiydi. Bu arada Brera Apartments’ın birkaç farklı lokasyonda evi var. Biz Marsala 9’da olanda kaldık, özellikle denenmiş olanı seçmek isterseniz aklınızda bulunsun.

Milano’da Gezilecek Yerler

Milano gezi rehberi yazarken bir yandan da sizi Milano’ya karşı önyargılarınızdan arındırmayı görev bildik. Bu yüzden Milano’da gezilecek yerleri anlatmadan önce yine bir önyargı temizleme işlemi yapmak istiyoruz. Milano’da gezecek az yer falan yok arkadaşlar, çünkü gezmek yalnızca turistik aktivitelerde bulunmak anlamına gelmiyor. Gezilecek az yer olmadığı gibi, keşfedilecek o kadar sevimli bölgeler, kafeler, restoranlar var ve aperativo yapmak o kadar keyifli bir şey ki, şehirde ne kadar kalırsanız kalın “yerlisi gibi gezme” kafasına geçiş yapmaya başladıktan sonra zaten zamanınız bir şekilde yetmiyor. O yüzden kendinizi salmayın, rahata alışmayın, diğer şehirleri gezerken ne kadar yoruluyorsanız burada da aynen öyle olacak, ona göre. (gitti mi önyargı?)

Milano Katedrali
Duomo di Milano

Milano’da ne yapmadan dönülmez? Tabii ki Avrupa’nın, hatta arttırıyoruz, dünyanın en güzel katedrallerinden biri olan Duomo Katedrali’ni görmeden! Öyle karşıdan fotoğrafını çekmekle de olmaz, etrafında dolaşıp her detayını incelemek, “oğlum adamlar yapıyor” cümlesini tam yerinde kullanmak da gerekir. Yetmez ama evet diyorsanız, içine de girebilir, tepesine de çıkabilirsiniz. Lakin bu noktada işler biraz çekilmez bir hal aldığı için ısrar etmeyeceğiz, çünkü ne zaman giderseniz gidin çılgın bir sıra ile karşılaşma ihtimaliniz oldukça yüksek. Üstelik bilet almak için ayrı, yukarı çıkmak için ayrı, tepeye çıkmak için ayrı bir sıradan bahsediyoruz. Fakat korkmayın, siz muhteşem OitheBlog okurları bunun da üstesinden gelebilir, çünkü şu siteden biletlerinizi önceden alabilir  ve kendinizi kuyruk bekleme derdinden kurtarabilirsiniz. Fiyatlar da orada mevcut Rica ederiz. Aa lütfen…Biz teşekkür ederiz, o sizin güzelliğiniz.

-Adres: Piazza del Duomo

Milano Alışveriş
Galleria Vittorio Emanuele II

Hazır Milano Katedrali’nin oraya kadar gelmişken, meydanın tam orta yerinde durup katedrali arkanıza aldığınızda sağınıza doğru ilerlerseniz, dünyanın en eski alışveriş merkezlerinden biri olarak bilinen Galleria Vittorio Emanuele’i göreceksiniz. Zaten Milano’ya burasıyla ilgili hiçbir şey bilmeden gitseniz bile o kadar güzel bir yapı karşısında kayıtsız kalamayacağınız için çok yüksek ihtimalle merak edip girecektiniz, orası ayrı. İçeride hem ünlü mağazalar, hem de turistik restoranlar ve kafeler bulabilirsiniz. Oralarda oturmanız ya da alışveriş yapmanız konusunda ısrar etmeyeceğiz ama, burada birkaç fotoğraf çekmeden dönmemenizi rica edeceğiz. Çünkü öyle güzel bir mimarisi var ki, alışveriş merkezi düşmanları olarak her alışveriş merkezini bu güzellik ve ihtişamda inşa etmeye davet ediyoruz! Tavanları ve yerleri de incelemeyi unutmayınız efenim.

-Adres: Piazza del Duomo

Son Akşam Yemeği
Santa Maria delle Grazie

Leonardo da Vinci’nin en ünlü eserlerinden biri olan “Son Akşam Yemeği” ile ilgili aslında hiçbir şey bilmediğimizi Milano sayesinde keşfetmiş olduk ve itiraf etmekten çekinmeyeceğiz. Biz taa Milano’ya gidip Santa Maria delle Grazie Kilisesi’nin içindeki yemekhanenin duvarında bu eseri görene kadar eserin bir tablo olduğunu sanıyorduk. Lakin Da Vinci bu çalışmasını kilisenin duvarlarından birine yapmış. Üstelik tahmin ettiğimizden çok daha dev ebatlardaydı. Eserin hikayesini aşağı yukarı biliyorsunuzdur, İsa’nın çarmıha gerilmeden önce havarileri ile yediği son akşam yemeğini anlatıyor ve yine bildiğiniz üzere Da Vinci eserin içini bol bol imge ile doldurmuş. Zaten hakkında eserdeki bilmemkimi alıp bilmemnereye yerleştirirseniz ALLAH DİYE BAĞIRAN ASLAN ÇIKIYORMUŞ tadında 23423 tane falan teori var. Ayrıca ünlü ressam eseri çizerken kendi hazırladığı bir boya karışımını ve daha önce denenmemiş bir tekniği kullandığı için eser oldukça “hassas” bir durumda. Bu sebeple seneler boyunca ciddi anlamda yıpranmış, ancak bir şekilde günümüze kadar gelmeyi başarmış.

Son Akşam Yemeği’ni görebilmeniz için ÇOK önemli bir detay var. Buraya uzun bir süre önceden online bilet satın almanız gerekiyor. İtalya’daki bir takım sinsi turlar esere olan ilgiyi bildikleri için genellikle biletler satışa çıktığı gibi hepsini satın alıyorlar ve insanlar bilet bulamadıkları için sırf eseri görebilmek adına 60-70 Euro verip turlara katılmak durumunda kalıyorlar. Fakat biz kül yutmayız! Eğer Milano gezinizi uzun süre önceden planlamadıysanız da en azından aldıktan sonra her gün online bilet satın alabileceğiniz resmi siteyi kontrol etmelisiniz ve şans eseri yer kapma umudunuzu kaybetmemelisiniz. Biz başardık, güç sizinle olsun.

-Adres: Piazza di Santa Maria delle Grazie

Milano Gezi Rehberi
Pinacoteca di Brera

Milano’da yapacak hiçbir şey yok öyle mi? Peki bu müzeleri kim gezecek arkadaşlar? Bu Raphael’in, Bellini’nin, Titian’ın, Caravaggio’nun eserlerini kim görecek? Sen mi büyüksün Milano’da gezilecek hiçbir şey yok diyen kişi? Ben büyüğüm ben, YAŞAR USTA. Tamam sakinleşiyoruz. Hazır sakinleşmişken, en efendi halimizle Milano’nun en iyi müzelerinden biri olan Pinacoteca di Brera’yı İngilizce audioguide’ımızı alıp uzun uzun geziyoruz. E hazır oraya kadar gitmişken binayı da keşfediyor, bahçesinde sanat öğrencilerinin arasına karışıyor, belki birilerine musallat olup “Draw Me Like One Of Your French Girls” diyerek insanları ürkütüyoruz. Şahane müze, şahane bina, kaçırmayınız.

-Adres: Via Brera 28

-Giriş ücreti: 10 Euro / Audioguide: 5 Euro

-Pinacoteca di Brera’nın bulunduğu binada aynı zamanda Biblioteca di Brera, yani Brera Kütüphanesi bulunuyor. İçeri girerken biraz sıkıntı çıkarıyorlar ve fotoğraf çekerken başınızda falan bekliyorlar ama, dırdırlarını idare edebilirseniz oldukça güzel bir kütüphane.

La Scala

La Scala İtalya’nın, hatta dünyanın en ünlü opera salonlarından biri. 1778 yılından beri aktif olarak kullanılıyor. Eğer burada opera izlemek niyetindeyseniz, ki bazen opera harici başka ilgi çekici etkinlikler de gerçekleşiyor, biletlerin oldukça pahalı olduğunu ve buna rağmen pek hızlı tükendiğini şimdiden söyleyelim. Eğer ilgi alanınız değilse ya da önceden bir bilet kapmayı başaramazsanız, Galleria Vittorio Emanuele’nin Duomo Meydanı’nın tam zıttı kapısından çıkarak buraya kolaylıkla ulaşabilir ve operayı görebilirsiniz.

-Adres: Via Filodrammatici 2

Leonardo da Vinci
Museo del Novecento

Burası Milano Katedrali’nin hemen yanında yer alan, ve 20. yy sanatına adanmış bir müze. İçerideki eseler çoğunlukla İtalyan ya da İtalyan kökenli sanatçılara ait, dolayısıyla yeni lokal sanatçılarla tanışmak için şahane bir fırsat olabilir. Bunun dışında az sayıda da olsa Kandinsky, Picasso, Matisse, Klee ve Mondrian eseri görme şansı da yakalayabilirsiniz. Zaten ünlü sanatçıların eserlerini adeta “yalnızca bunlar için gelecek olan bir an önce baksın da gitsin” dermişçesine hemen müzenin girişine koymuşlar.

-Müzenin üst katlarından şahane bir Piazza Duomo ve katedral manzarası var.

-Adres: Via Marconi 1

-Giriş 5 Euro. Her gün 19:30’a kadar açık.

Milano İtalya
Brera Bölgesi

Milano’nun her bölgesinin kendine has özellikleri var. Brera Bölgesi ise bunlar içinde bohem havasıyla, tatlı restoran ve kafeleriyle, lokal tasarımcılarıyla ön plana çıkanlardan. Öyle ki, bu bölgeyi dolandıktan, sokaklarında kaybolduktan sonra, şayet Milano’da yaşayacak olsaydık bu bölgede yaşamak isterdik düşüncesine kapıldık. Zaten merkeze yürüme mesafesinde oluşu ve tam bir gününüzü bu bölgede geçirseniz bile yapacak onlarca şey bulabileceğinizin garantisini veriyor olmamız nedeniyle konaklamak için de öncelikli olarak bu bölgeyi tercih etmeniz konusunda ısrarcıyız. Bu arada, Brera’da alışveriş ve yeme içme konusunda çok seçeneğiniz var. Hatta o kadar çok seçenek var ki tüm denemek istediğiniz mekanları bir geziye sığdıramayacağınızı anlayıp sinirlenme ihtimaliniz bile yüksek. (evet biz sinirlendik) Alışveriş kısmını aşağıda anlatacağız, yeme içme ipuçları için ise Milano yeme içme notlarımıza göz atmak iyi bir fikir olabilir.

Navigli Milano
Navigli Bölgesi

Deniz, göl, nehir fark etmez, su gördü mi hemen civarında yayılımcı bir politika izleyip etrafını kafeler ve restoranlarla doldurmayı seven bir tek Türkler değil. İtalyanlar da bu konuda en az bizim kadar hevesliler. Allahtan nargile kafe falan açmak yerine çok daha çekici fikirlerle geliyorlar. Neden konuya buradan giriş yaptık? Çünkü Navigli bölgesinin bu kadar popüler bir hale gelmiş olmasının ana sebebi, bölgede su kanallarının bulunması. Evet tamam, kanalların bazı bölgeleri biraz kurumuş ve ayvayı yemiş halde görünüyor ama, sonuç olarak güzel mimari ve kanalların etrafındaki kafe, restoran ve insan yoğunluğu burayı direkt olarak çekici kılmayı başarıyor. İtalyanlar özellikle aperativo (iş sonrası atıştırmalığı ve içkisi diyelim, yeme içme yazısında detaylandıracağız) için geliyorlar ve o saatlerde, yani 18:00-20:00 arası başlayan kalabalık, gecenin geç saatlerine kadar sürüyor. Şahane ortam, şahane gelenek!

-Kış döneminde hava durumundan mütevellit bölgenin bir tık daha boş olduğu görülebilir. Lakin doğru mekanların içine girerseniz ortalığın tıklım tıklım olduğunu görecek ve çok yüksek ihtimalle “heee, herkes burdaymış demek!” diyeceksiniz.

Milano Sokak Sanatı
Isola Bölgesi

Isola Bölgesi tam bir sonradan-hipster! Bundan bir süre öncesine kadar özellikle gençlerin pek uğramadığı, pek de ilgi görmeyen, kendi halinde bir bölgeymiş. -Belki de bu sebeple burası aynı zamanda Milano sokak sanatının en gelişmiş olduğu bölge- Günümüzde ise yepyeni tasarım binaların yükseldiği, yeni kafe ve barların açıldığı, sanatçıların ve gençlerin yaşamaya başladığı ya da yaşamak için heves ettiği bir bölgeye dönüşmüş. Henüz turistler tarafından pek de keşfedilmemiş bir bölge olduğu için buralara ayak basacak olursanız kendinizi bayağı özel hissedebilir, birkaç sene sonra “buralar eskiden bambaşkaydı….” konuşmaları falan yapabilirsiniz, çünkü Isola’yı tam gelişme sürecinde yakalamış olacaksınız.

Isola ve Garibaldi istasyonlarını birbirine bağlayan tünelin içi komple sokak sanatı çalışmalarıyla dolu. Bizim gibi ilginizi çekiyorsa bi’ göz atabilirsiniz. Isola, Milano’nun sokak sanatı merkezi olduğu için burada pek çok farklı eserle de karşılaşmanız mümkün. Özellikle sokak sanatı konusunda Milano’nun en ünlü sanatçılarından biri olan Zibe’nin eserleri bölgenin dört bir yanında dağılmış durumda. Nokta atışı yapmak isterseniz direkt olarak Frida Bar’ın duvarındaki çalışmasına yönelebilirsiniz.

-Modern mimariye ilginiz varsa fütürist filmlerden fırlamış gibi görünen Bosco Verticale binalarına dışarıdan bir göz atabilirsiniz. Binada yer alan her dairenin dışında küçük çaplı bir “ormancık” yer aldığı için gerçekten çok güzel ve ilginç görünüyor.

Milano Gezi Rehberi
Kısa Kısa..

Castello Sforzesco: 15. yy’dan kalma bir şato. İçinde birkaç farklı müze de bir arada yer alıyor. Hem şatoyu, hem de müzeleri gezebilirsiniz. Aynı zamanda içeride Michelengelo’nun önemli eserlerinden birinin yer aldığını da hatırlatalım.

Basilica di Sant’Ambrogio: Mimari açıdan çok güzel bir bazilika. Yolunuz buralara düşerse, ki Son Akşam Yemeği’ni görmeye giderseniz düşecek, buraya da uğrayabilirsiniz.

Parco Sempione: Şehir parkı. İstanbul’da doğru düzgün park olmadığı için özlem duyduğumuzdan mıdır bilinmez, biz güzel şehir parklarını çok kıskanıyoruz. E bu da onlardan biri, hava güzelse gidip çimlere bayılmadan olmaz. Gitmişken “Milano’nun kapısı” olarak bilinen Arco della Pace’yi de görmeyi unutmayın.

Piazza Mercanti: Burası orta çağ döneminde şehrin kalbi kabul edilen bir meydan. Aynı zamanda günümüzde binalarının ve genel yapısının eski haline çok yakın bir şekilde muhafaza edilmiş olmasıyla da biliniyor. Biranızı, kahvenizi kapın, Palazzo Della Ragione’nin merdivenlerine oturun ve meydanın tadını çıkarın deriz!

Colonne di San Lorenzo: San Lorenzo Bazilikası’nın hemen önünde yer alan Roma döneminden kalma, tarihi sütunlara verilen isim. Ancak burayı yazmamızın sebebi tarihi bir gezi gerçekleştirmenizden çok, hemen kolonların bulunduğu noktada yer alan meydanın özellikle yaz döneminde gençlerin doluştuğu ve içki içtiği, şenlikli, neşeli bir meydana dönüşüyor olması. Kışın biraz daha boş olduğu için biraz tuhaf bir kitlesi olduğunu da ekleyelim.

Galleria d’Arte Moderna: İtalyan ve Avrupa sanatından 18-20. yüzyıl eserlerinin ağırlıklı olarak sergilendiği bir başka önemli müze. İçeride Gauguin, Cezanne,  Hayez, Manet, Van Gogh gibi ünlü sanatçıların eserlerini de görebilirsiniz.

10 Corso Como Milano
Milano’da Alışveriş

Milano’da alışveriş zor zanaat. Çünkü seçenek çok, mağazalar şehrin farklı noktalarına dağılmış durumda ve tam anlamıyla bir moda başkenti olduğu için fiyatlar çoğunlukla yüksek. Burada oturup size yalnızca nerede Louis Vuitton var, nerede Chanel var anlatmanın bir alemi yok diye düşünüyoruz. (ki her yerde var zaten, istemeseniz de karşınıza çıkacak) Açıkçası şehre ilk gidişimiz olduğu için pek de alışveriş odaklı gezdiğimiz söylenemez. Ancak yine de karşılaştığımız ve hoşumuza giden birkaç mekan önermeden geçmeyelim. Sonuçta Milano Gezi Rehberi yazıyoruz, böyle bir şehirde alışverişi es geçmek olmaz.

10 Corso Como: Hem bir şeyler yemeye içmeye gidebileceğiniz, hem de birçok tasarımcının ürününü bir arada bulabileceğiniz bir mekan. Zaten genellikle ünlülerin, bloggerların ve modayla ilişkilendirebileceğiniz her türden insanın akınına uğruyor. Siz sormadan söyleyelim, evet bayağı pahalı. O yüzden sinsilik yapıp daha eski sezon ürünlerini satan 10 Corso Como Outlet’e gidebilirsiniz. Via Enrico Tazzoli 3’te yer alıyor. (sinsilik in the houseeee)

Vintage Delirium by Franco Jacassi: Hem vintage olsun, hem tasarım olsun diyorsanız kesinlikle şehirdeki en ünlülerden biri. Ama çok şey almak istiyorsanız varınızı yoğunuzu buraya dökmeniz gerekebilir tabii, orası ayrı.

Serendeepity: Plaklara ilginiz varsa sizi çok mutlu edecek bir dükkan. İkinci el plaklar da mevcut.

la Rinascente: Burası da birçok farklı markayı bir arada bulabileceğiniz bir department store. Ancak uyduruk bir şey düşünmeyin, içeride Urban Outfitters ve onların familyasından birçok marka da mevcut ve orijinal parçalar çıkabiliyor.

Kusmi Tea Shop: Bizim pek sevdiğimiz ve evimize de sık sık aldığımız Kusmi Tea’nin birçok çeşidini bir arada bulabileceğiniz dükkanı. Çay seviyorsanız eminiz ki hoşunuza gidecektir.

16 Comments

  • Major bir eksik var.. Cimitero di Monumentale di Milano..
    Google görsellerden bakın; bir daha gitmemiz lazım diyeceksiniz.. O derece.. Ben İtalya’da çok mezarlık heykelleri gördüm.. Bugün gibi yok.. Sanki mezarlık değil de Roma’da Villa Borghese’deyim.. O derece.. Artık bi’ sonraki sefere sebep olsun o kadarı da;)

    • hahah haklısınız, onu da listemize yazıp sonradan gitmeye üşendik, galiba buenos aires’teki recoleta mezarlığı’ndan sonra daha iyisinin olamayacağını düşündük içten içe. ama dediğiniz gibi, bir daha gitmek için bahane olsun! 🙂

  • Yine güzel ve aydınlatıcı bir yazı olmuş. Elinize sağlık. İlk defa İtalya’ ya gidecek gençlerin ilk tercihi Venedik ve Roma oluyor. Milono’ yu da atlamamak gerektiğini görmüş olduk 🙂

  • Daha önce bir arkadaşım gitmişti Milano’ya.Orda çektiği resimleri görüp hayran olmuştum.Ama şimdi sizin paylaştığınız fotoğraflarıda görünce aşık oldum diyebilirim.Yanlız itiraf etmeliyim ki fiyatları biraz zorluyor ama yinede insanın bütün parasını harcayası geliyor burayı görünce.Yeni yerler görmek ve keşfetmek dileğiyle yeni paylaşımlarıızı bekliyorum.Teşekürler….

    • evet çok uygun fiyatlı bir şehir milano, ancak gerçekten kendi bütçenize göre her şehri şekillendirebilirsiniz bizce, o yüzden öyle gidilmeyecek gibi falan değil yani! 🙂 sevgiler

  • Biraz yerdikten sonra güzel seyler de söyleyelim, sehir kültürel ve tarihi olarak birçok firsat da sunuyor. Turist olarak degil de bir yerliyle gezmek farkli bakis açilari sunabilir.

  • 17 mayısta orda olacağım ve bu son akşam yemeği için bileti nasıl alıcam anlamadım yardımcı olurmusunuz

  • Ben Milano’da okuyorum, moda ogrencisiyim. Daha once Milano’yu hic bu kadar guzel anlatan gormemistim. Gecenin 3’unde oturup usenmeden okudum hepsini. Ne eksik ne fazla ??????

  • Ne kadar objektif , samimi ve hoş bir anlatım olmuş … 2 haftaya ordayım , yazınızı print edip götüreceğim yanımda …teşekkürlerimle ???

  • Milanoyu çok iyi bildiğimizi sanıyorduk
    yazınızı okuduktan sonra öğrendik .
    hark yamışsınız tebrikler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir