Kahve Övmeye, Soğuktan Ölmeye Geldik: Stockholm’de Yemeli İçmeli Bir Gün

stokholm
Farkındasınızdır, turistlik işini Paris’e gidip Eiffel’in önünde alışveriş torbasıyla poz vermekten ya da Pisa Kulesi’ni itiyormuş gibi yapılan fotoğraf çektirmekten bir adım daha öteye taşımak isteyenler, bu aralar İskandinavya’ya yoğun ilgi gösteriyor. Biz de şurada bulunan gezilecek görülecek yerler postumuzdan da bildiğiniz üzere profesyonel turist olma yolunda ilerlerken Helsinki ve Tallinn’den sonra rotamızı Stockholm’e çevirdik.

“X’in Paris’i, ya da Y’nin Venedik’i” kalıbını kullanarak yaratıcılığın dorularına çıkmaya bayıldığımız için, diğer onlarca yer gibi buraya da “Kuzey’in Venedik’i” benzetmesini yapıyor olsalar da, Stockholm bu tip klişelerin çok daha ötesinde bir şehir. İçinde saatlerinizi geçirebileceğiniz müzeleri, medeniyetin doruk noktasında hissedebileceğiniz bir düzeni, ve çoğu insan tarafından bilinmese de kendinizi dakika başı başka bir kafeye atmak isteyeceğiniz güzellikte kahve dükkanları/restoranları var. Kişisel cehaletimden mi kaynaklıdır bilemiyorum, ancak Stockholm’ün özellikle kahve konusunda nam saldığından, oraya ayak basmadan önce derin bir araştırma sürecine girene kadar kesinlikle haberdar değildim. Hal böyle olunca ani bir kararla benim gibiler için birkaç restoran/kafe önerisinde bulunarak Stockholm gezinizin güzelliğine güzellik katmak isterim. Stockholm Yeme İçme Rehberimiz aşağıda sizi bekler!

nybrogatan38
Nybrogatan38

Stockholm’ün zenginli bölgesi Östermalm’da, dışarıda oturulabilecek alanı da bulunan sevimli bir kafe olan Nybrogatan38, gurbet ellerde (söz konusu kahvaltı olunca Türkiye özlemime engel olamadığım belli oluyordur) yumurtalı, peynirli kahvaltı özlemi duyacak olursanız, kesinlikle tercih edebileceğiniz bir yer. Haftasonları brunch seçeneği de sunan bu kafenin Egg Benedict’ine ve çalışanlarının sempatikliğine kefilim.

urban deli stockholm
Urban Deli

Şehrin en hip bölgelerinden SoFo’da bulunan Urban Deli, hem küçük bir market tadında, hem de kahvaltı dahil her öğünde sizi mutlu edebilecek bir kafe. Stockholm hipster aleminin en uğrak noktalarından biri olmasının yanı sıra, özellikle şarküteri ürünleri açısından inanılmaz tatmin edici. Bana kalırsa bir kahvaltınızı buraya denk getirmek adına yolunuzu mutlaka buraya düşürün. Unutmadan, burası için rezervasyon yapmayı düşünebilirsiniz, çok kalabalık olabiliyor.

Pelikan

Her Ikea’ya gidişimizde yemeklerin ucuz oluşu nedeniyle kendimizi kaybedip aldığımız 8 tabaktan birini mutlaka işgal eden İsveç köftenin en iyi yapıldığı yeri keşfetmeden sizi Stockholm’den göndermeyeceğim. 1733’ten beri varlığını sürdüren ve İsveç mutfağı konusunda gayet iddialı olan Pelikan’ın İsveç köftesi, Stockholm’de yediğim en başarılı yemeklerden biri olarak kişisel tarihime adını altın harflerle yazdırdı bile. Türkiye’dekine kıyasla çok daha büyük olan köfteler, patates püresi, lingonberry ve turşu ile servis ediliyor. Öyle güzel ki, çok acıkılan anlarda insanı “Ah bir İsveç köfte olsa da yesem” dedirtecek raddeye bile getirebiliyor.

saluhall
Östermalms Saluhall

Madrid ya da Barselona’da benzeri versiyonlarını ziyaret etmiş olanlara daha kolay açıklayabileceğim Saluhall, aslında “gurme pazar” olarak nitelendirilebilir. İçeride yoğun olarak şarküteri ve deniz ürünü bulunmakla birlikte, İsveç ve dünya mutfağını kapsayan birçok restoran bulabilmek de mümkün. Hem lokallerin, hem turistlerin tercih ettiği, isterseniz yiyecek alışverişi yapabileceğiniz, isterseniz mutlu mesut yemeğinizi yiyebileceğiniz bir yer. Özellikle deniz ürünü seviyorsanız, sanırsam Stockholm’de en taze, en lezzetli ürünleri bulabileceğiniz yerlerden biri burası.

Not: Burada somon yiyecek olursanız, yemeğinizin “pişmiş” olup olmadığını mutlaka sorun. İsveç’te füme somonu sanırım biraz FAZLA seviyorlar. Yanlış sipariş verirseniz 1 kilo çiğ somon yemek durumunda kalabilirsiniz. Bizim bi’ arkadaş vardı da……

Riche

Riche’yi öneri listeme alırken aslında biraz tereddüt ettim. Çünkü burayı öneriyor olmamın nedeni yemeklerinin ya da içkilerinin lezzetinden çok, lokaller tarafından sık sık tercih edilen bir mekan olması. Yurtdışında keşfedilen mekanlarda zaman zaman yaşanan “Aa turistli yere gelmişiz” üzüntüsünü sıfırlamak adına Stockholm’de Riche’yi özellikle akşam saatlerinde tercih edebilirsiniz. Yemekleri de içkileri de, herhangi bir sorun yaşamayacağınız kadar tatmin edici.

drop coffee
Drop Coffee

Södermalm bölgesinde de bizim Karaköy’deki gibi kahveci patlaması olduğunu göz önünde bulundurunca konuyla ilgili kafa karışıklığı yaşayabilirsiniz. Bunun için tarafımca test edilip onaylanmış olan Drop Coffee’yi listenizde ilk sıralara alabilir, gayet güzel kahvelerinin tadına varmanın yanı sıra, evinde kahve içmeyi sevenlerdenseniz, beğendiğiniz kahveden alıp oralardan buralara kadar getirebilirsiniz. Bu arada doğruyu söylemeden geçmeyeyim, bazı lokaller buranın biraz “abartılmış” olduğunu düşündükleri buraya karşı biraz tepkililer, ama bu kahvelerinin başarılı olduğu gerçeğini değiştirmiyor.

stockholm-coffeeshop-3
Johan&Nyström

Södermalm’da hem kahve hem de çay işinde iddialı olan yerlerden biri de Johan&Nyström. Defalarca “İsveç’in en iyi kahve dükkanı” “Dünyanın en iyi bilmemkaçıncı kahvecisi” gibi ödüller alan bu kafenin hem dekorasyonunu, hem de kahvelerini seveceğinize eminim. Ayrıca buradan da evinize kahve alabilme şansınız var, hatırlatayım. Gördüğünüz gibi özellikle kahve konusunda bizim sadık yârimiz Södermalm’mış.

chaikhana
Chaikhana

Şehrin en merkezi ve turistik bölgesi Gamla Stan üzerinde yer alan Chaikhana, adı üzerinden tahmin yürütseniz doğru bilme ihtimalinizin oldukça yüksek olduğu bir “çay evi”. İçeride farklı çaylardan oluşan bir menü üzerinden çay tadımı gerçekleştirerek birçok farklı çeşidi tadabileceğiniz gibi, gayet tatlı ortamında sakin sakin çayınızı içebilir, hatta beğendiklerinizi alıp Türkiye’ye bile getirebilirsiniz. Fiyatlar konusunda biraz söylenme ihtimaliniz olabilir, ancak hatırlatmalıyım ki burası şehrin en turistik bölgesi olduğu için inceden bir turist fiyatı çekiliyor.

 

3 Comments

  • Hafta sonu blogunuzu okuyup pelikana gittik. kapıyı gören bir masayı tercih etmiştik. içeri 4 tane kız girdi. ilk söylediğim şey “bunlar kesin türk” demek oldu. hemen yanıbaşımızdaki masaya oturdular. sonra isveç köftelerimiz ıvırdı zıvırdı geldi derken soldaki masadan “burdan sonra nereye gidicez” diyen bir bayan sesi. 4 tane masa yan yana dizilmiş, 4 masanın 3 tanesi türkler olarak kapmıştık. sonra hemen solumuzdaki tek başına gelen kızdan da şüpelenmeye başladım. ciddi ciddi düşünür olduk. en son masadan kalkarken kıza “afiyet olsun” diyerek tepkisi ölçmek istedim ama mal mal suratıma baktı. kimbilir içerde daha kaç masada daha türk vardı. sizin anlayacağınız hafta sonu stockholm gezisi yapanların hepsi sizin blogunu okuyup ilham almıştı 😉 pelikan’ı çok da aman aman bulmadık. isveç köfteler tat olarak ikeadakine yakın olmakla beraber sosu farklıydı. köftenin yanına lingoberry türk olarak pek tarzızmız değil ama farklı bir yaşamış olduk.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir