Ankara’ya Hiç Benzemeyen Başkent Madrid: Gezilecek Yerler ve İpuçları

madrid ispanya

Avrupa’nın en güzel şehrini sorsalar çoğu insanın aklına gelen ilk seçenek değil Madrid. Öyle ki, hadi İspanya’ya gidelim deyince Madrid’den önce akıllara gelen bir Barselona, hatta Ibiza faktörü bile var. Lakin böyle yapanlar tabiri caizse “halt etmişler” çünkü, bu yaz ikinci kez ziyaret etme şansımızın olduğu Madrid, Avrupa’da gördüğümüz en güzel şehirler listemizin ilk 5’ine adını altın harflerle (bu tabiri hep kullanmak istemiştik) yazdırdı bile.

Madrid gezi rehberimize başlamadan önce buradan ufak bir gider, küçük bir atar yapmadan da duramayacağız. Aranızda Madrid’i Ankara’ya benzetenleriniz oluyormuş diye duyduk. NE ALAKA? Şaka bir yana, Ankara ile ilgili bir derdimiz yok tabiİ ama, yapmayın etmeyin, Madrid’i Ankara ile özdeşleştirmeyin. Çünkü gerçekten gidip gören, her köşesini gezen insanlar olarak biz hiçbir bağlantı kuramadık. (ki keşke kurabilseydik) Başkent olmak dışında herhangi bir ortak özellik bulabilmenin pek de mümkün olmadığı bu iki şehri birbiriyle ilişkilendirmeyin. Çarpılırsınız.

** Temmuz 2018’de gerçekleştirdiğimiz bir başka Madrid seyahati üzerine Madrid Gezi Rehberi ‘nde bir takım değişiklikler yaptık ve aşağıdaki konaklama, bütçe, ulaşım gibi konuların çoğunu güncelledik.  

Madrid’e Ne Zaman Gidilir?

Madridlilerin şehrin hava durumunu tanımlamak için kullandıkları bir cümleleri var: “9 ay kış, 3 ay cehennem” Aslında tatilinizi bu cümleden yola çıkarak kolaylıkla planlayabilirsiniz, çünkü haklılar. Ancak biz biraz daha detaya inecek olursak:

Kış: İçinizdeki Madrid’i Ankara ile özdeşleştirme isteğine dur diyemiyorsanız tam sizlik bir noktadayız. Çünkü ilkokul bilgilerimizi kullanıma geçirecek olursak, kış aylarında Madrid’de de tıpkı Ankara’da olduğu gibi “karasal iklim” kol geziyor. Ancak bize kalırsa, eğer kalabalıkların içinde gezmeyi sevmeyenlerdenseniz, ve müze kuyruklarına katlanamıyorsanız, Madrid’e kışın gitmek sizin için iyi bir alternatif olabilir. En kalın kazakları ve şemsiyemizi yanımıza almayı unutmuyoruz, yağmur çamur, hatta kar ihtimali yüksek.

Madrid Gezi

Yaz: İsmail Türüt gibi terlemeyi sorun etmiyorsanız ve turist akınına katlanabiliyorsanız yazın Madrid’e gitmek sizi için sorun olmayacaktır. Yaz boyunca Madrid’de sıcaklık ortalama 30 derece sularında seyrediyor ve kışa oranla kat kat daha fazla turist oluyor. Ancak İspanyollar da bizim gibi sokaklarda takılmayı sevdikleri için, özellikle dış mekanlarda vantilatör ya da su fışkırtan bir takım zırıltılar mevcut ve o da sıcağı biraz olsun katlanılabilir hale getiriyor.

İlkbahar/Sonbahar: İnternetin derinliklerinde Madrid’e gitmek için en iyi zamanın hangisi olduğunu araştırırsanız karşınıza en sık çıkacak iki seçenek ilkbahar ve sonbahar olacaktır. Neden? Çünkü hava koşulları daha ılıman. Ancak bunu akıl eden yalnızca siz olmayacağınız için turist yoğunluğu ile karşılaşma ihtimaliniz yüksek. Fakat Madrid’in o kadar da “turist magneti” tadında bir şehir olarak nam salmadığını göz önünde bulundurursak, bahar dönemleri Madrid ziyareti için en ideal seçenek olarak ön plana çıkabilir.

madridstreetart
Madrid Bütçesi ve Madrid’de Ulaşım

Madrid’in çok ucuz bir şehir olduğunu söylemek zor. Öyle ki, İspanya’nın en pahalı şehri olarak kabul edilmesinin yanı sıra, Avrupa’nın en pahalı bilmemkaçıncı şehri olarak de biliniyor. Pek tabii bunu İskandinav şehirleri ya da Paris/Londra derecesinde düşünmeyin. Onların bir alt seviyesi diyebiliriz. Yani tipik bir Avrupa şehri tadında. Madrid seyahatinizin bütçesini biraz olsun hafifletmek adına uçak biletinizi daha uyguna getirmekle başlamak isterseniz, bize son Madrid seyahatimizde destek olan biletkolik.com‘a göz atmanızı önerebiliriz. Sitede hem kullanabileceğiniz farklı havayollarını hem de en uygun olabilecek uçuşları karşılaştırabiliyorsunuz. Bu arada Madrid gezimizi Instagram‘da takip edip havaalanına transferimizi sağlayan pembe arabayı da çok sorduğunuz için ondan da söz etmeden geçmeyelim, bu kendilerinin İstanbul’da havaalanına gidiş ve dönüşlerde transfer için hizmet verdikleri kendi araçları. Yani biletinizi alırken isterseniz transferinizi de onlar aracılığıyla ayarlayabilirsiniz. Bir kıyak yapmadan da geçmeyelim, “biletkolik112” kodunu 31 Aralık 2018’e kadar kullanacak olursanız, buradan herhangi bir yere alacağınız uçak bileti için hizmet bedeli sıfırlanacak, anlamadıysanız daha basit açıklayalım, İNDİRİM YAPIYOR, sevgiler, rica ederiz.

Gün içinde yapma ihtimaliniz olan harcamalardan birkaç örnek verecek olursak:

Su: 1,5-2,5 Euro arası (Evet su Avrupa’da her daim gereksiz pahalı). Musluk suyu içiliyor, aklınızda bulunsun.

1 bardak Sangria: 3-5 Euro arası

1 kadeh şarap: 2,5- 5 Euro arası

Kahve: 2,5-4 Euro Civarı (3. dalga kahvecilerde latte benzeri bir kahve için)

Ortalama bir restoranda ana yemek: 8-11 Euro

Tapas: 2-5 Euro arası (5 olan tapaslar eşek kadar boyutlarda olabiliyor tabii)

Madrid Ulaşım

Madrid’de bütçenizi daha uyguna çekebilmek adına yapabileceğiniz diğer şeyler de ulaşım ve müze gezilerinizi kapsayacak pass’lere girişmek. Şöyle oluyor:

Madrid Card: Eğer yoğun araştırmalarınız sonucu hangi müzeleri gezeceğinize karar verdiyseniz ve tercih ettikleriniz Madrid Card’ın içine dahil ise, genele vurduğunuzda bu kartın bütçe açısından oldukça avantajlı olduğunu göreceksiniz. Dünyanın en önemli müzelerinden birkaçını içinde bulunduran bir şehre gideceğinizi düşünürsek, bizce bütçenizin bir kısmını müzelere ayıracak olma ihtimaliniz oldukça yüksek.

-Kart ilk kullanımınızdan itibaren aktive oluyor.

-Kart ile birlikte size verilen kitapçıktan indirim alabileceğiniz restoran ve mağazalara göz atabilirsiniz. Ama hepsinin ciddi anlamda turistik ve yüksek ihtimalle dandik olacağını göz önünde bulundurun.

-Kartı internetten alırsanız az da olsa indiriminiz oluyor. Sonra da şehrin birçok noktasına yayılmış alanlardan teslim alabiliyorsunuz.

-Kartın nerelere ücretsiz ya da indirimli girmenizi sağladığını öğrenmek için şuraya tık tık.

la latina
Madrid Travel Pass:
Madrid’de metrobüste çürüdüğünüz her ana bir kez daha lanet edeceğiniz türden harika bir ulaşım sistemi olduğu için, metroyu bol bol kullanacaksınız. “Bir önceki duraktaki restoranın tuvaleti şahaneydi, ben buraya yapmam” diyerek, bunun için bile metroyu kullanmaya kalkışabileceğiniz rahatlıktaki bir metro sistemine kontrolsüzce para yatırmamanız için tabi ki en mantıklı seçenek bir adet ulaşım kartı edinmek.

-Kartın 1,2,3,5 ve 7 günlük versiyonları mevcut. Kalış sürenize göre istediğinizi tercih edin.

-Eğer yalnızca Madrid’in içinde vakit geçirecekseniz, Zone A’yı kapsayan pass sizin için yeterli olacaktır.

-Kart yalnızca metroyu değil, otobüs ve treni de kapsıyor.

-Fiyatlar kartın geçerlilik süresine göre 8,5 Euro ile 35 Euro arasında değişiyor.

-Havaalanınından merkeze taksi ile ulaşmayı planlıyorsanız aklınızda bulunsun, 30 Euro gibi sabit bir ücret uygulanıyor. Eğer birkaç kişiyseniz ve toplu taşıma kullanmaya üşendiyseniz mantıklı bir seçenek.

*Eğer geziniz boyunca metroyu yalnızca belirli günler kullanacağınızı düşünüyorsanız, 12,20 Euro olan 10 kullanımlık bileti almak her seferinde tek bir bilet almaktan daha uyguna geliyor. Ayrıca bu bileti 1’den fazla kişi aynı anda kullanabiliyor, aklınızda bulunsun.

Madrid Gezisi

Madrid’de Konaklama

Madrid’de konaklama açısından oldukça fazla seçeneğiniz var. Bütçeye uygun düzgün hosteller ya da merkezi oteller bulabilmeniz mümkün. Zaten Avrupa’da fiyatlar kişi başına değil, oda başına olduğu için her şey daha insancıl hissettiriyor. Biz Madrid’e bir önceki gidişimizde Sol’de bulunan Hotel Moderno’yu tercih ettik ve gayet memnun kaldık, size de kesinlikle önerebiliriz. Otelin muhteşem olduğunu tabii ki söyleyemeyeceğiz, ancak konumu itibariyle ulaşımın ve şehrin göbeğinde olmak için oldukça iyi bir seçenek. Tabii ki farklı yerleri denemek adına kahvaltı ya da akşam yemeği gibi şeyleri otelde yemediğimiz için bu konuda ne noktada olduklarını bilmiyoruz. Sizi de babaanneler gibi otelde yememeye davet ediyoruz.

Madrid’e son gidişimizde kaldığımız otelden daha da memnun kaldığımızı söyleyebiliriz, onun detaylarını “9 Maddede Yerlisi Gibi Madrid Gezisi” yazımızda paylaştık, oraya göz atabilirsiniz.

la latina2

Madrid’de Maç Meselesi

Real Madrid gibi efsanevi bir takımın çıkış noktası olan şehre ayak basıp efsane stadlardan biri olan Santiago Bernabeu Stadyumu’nda Real Madrid maçı izlemek niyetindeyseniz sizi çok iyi anlayabiliyoruz. Biz sadece bu niyetle gitmemiş olmamıza rağmen orada maç izleyip kendimizi birer holigana dönüşmüş halde bulunca oradaki atmosferin bambaşka bir şey olduğunu fark etmiştik. Bize göre bir tık daha sakin (elinde içecekle otururken gol olunca sakince alkışlamak gibi) bir maç izleme anlayışları olduğunu görünce de eminiz siz de bizim kadar şaşıracaksınız. Ancak tabii ki yine de gitmeye değer. Özellikle bi’ Barcelona – Real Madrid maçı falan yakalarsanız işler değişebilir. Sonuç olarak eğer Real Madrid maçı izleme kararı alırsanız, maçları genel olarak çok ilgi görüyor olması nedeniyle, bu bilet işini önceden halletmekte fayda var. Bunun için güvenli bir site arayışı içindeyseniz Pop Event imdadınıza yetişebilir. Buradan istediğiniz maçın biletlerini tereddüt etmeden temin edebilirsiniz.

Madrid Gezi Rehberi
Madrid Gezilecek Yerler

Önüne gelen sokağa dalarak Madrid’de kaybolup şehrin tam anlamıyla tadına varmadan önce, şehre ilk kez gidiyorsanız, yerine getirmeniz gereken turistlik görevleriniz var. Sonrasında sizi serbest bırakacağız. (Tur muyuz biz?)

Puerta del Sol

Bu meydan Madrid’deki kutup yıldızınız olmaya aday, dolayısıyla başınız sıkıştı mı buraya dönebilir, yeni bir sayfa açabilir, kaybolma paniği içine girdiyseniz buraya ulaşarak çözüm getirebilirsiniz. 10 önemli caddenin bağlandığı bu büyük ve turistik meydanda, yeme-içme alışveriş ve konaklama gibi birçok ihtiyacınızı giderebilirsiniz. Ancak özellikle yeme içme meselesini burada halletmenizden yana değiliz, zira fazla turistik ve bir o kadar da “dandikler”.

-Madrid şehrinin simgesi olan küçük ve görmeseniz de bir şey kaybetmeyeceğiniz o ayı heykeli bu meydanda.

-Ortalıkta dikkatinizi çeken bir sokak gösterisi izlemeye kalkışırsanız çantalara ve ceplere dikkat.

-Her nereye ulaşmak istiyorsanız başlangıç olarak en ideal noktalardan biri kesinlikle burası. Tam orta yerinde metro durağı mevcut.

Plaza Mayor

Oha bu tek bir bina mı?” tepkisi verebileceğiniz genişlikte bir binanın avlusu olarak da tarif edilebilecek Plaza Mayor, aslında dev bir avlu. Diğer İspanyol şehirlerinde de benzer yapılaşmaları ile sık sık karşılaşabileceğiniz Plaza Mayor, şehrin en turistik noktalarından.

-Bu civarda bir şeyler yemenizi ya da hediyelik işine girişmenizi de tavsiye etmiyoruz, çünkü bizim anlayacağımız dilden söylersek, turist fiyatı çekiyorlar ve daha nasıl olsa bunlar turist, anlamazlar yaklaşımı ile her şeyin vasat halini sunuyorlar.

Gran Via

Gran Via, şehrin kalbi olarak kabul edilebilecek bir başka cadde. Üzerinde alışveriş ve yeme içme adına onlarca seçenek bulabilmeniz mümkün. (alışveriş bölümünde biraz daha detaylandırdık) Madrid geziniz boyunca en az bir kez yolunuz düşer diye tahmin ediyoruz.

prado museum madrid
Prado Museum

Dünyanın en önemli müzelerinden biri olmasının nedenini kendinizi içeri attıktan sonra daha da iyi anlayabileceğiniz Prado Müzesi, eğer sanata biraz olsun ilginiz varsa saatlerinizi geçirebileceğiniz, “sanat benim göbek adım” diyorsanız günlerinizi alabilecek bir müze. Goya, El Greco, Velazquez, Raphael, Tiziano ve nicelerinin eserlerini görebileceğiniz bu müzeyi es geçmek, Paris’e gidip Louvre’u sallamamak gibi bir şey oluyor.

-Öğrencilere ve Madrid Card’ı olanlara ücretsiz. Onun dışında 14 Euro.

-Pazar hariç her gün 10-20:00 arası açık. Pazarları 19:00’a kadar.

-Müzeye girdiğinizde mutlaka harita edinin. Aksi takdirde kaybolursunuz ve bir sürü eseri kaçırırsınız.

Museo Nacional Centro de Arte Reina Sofía

Paseo del Prado üzerindeki kutsal üçlüden bir diğeri olan Reina Sofia, sanatseverleri ilk defa lunaparka gitmiş çocuk sevincine boğacak bir başka müze. Picasso, Rembrandt, Miro, Dali, Monet gibi ünlü sanatçıların eserlerini burada görebilmeniz mümkün. Hatta ve hatta sizi daha da heyecanlandıracak olursak, Picasso’nun Guernica’sını bünyesinde barındırmakta.

-Bu müze, beklediğinizin aksine pazartesileri değil, Salı günleri kapalı.

-Giriş 8 Euro. Madrid Card’a ücretsiz.

popart
El Museo de arte Thyssen-Bornemisza

Geldik tam last but not least kullanmalık yere, Madrid’deki kutsal müze üçlemesinin son halkasına. Diğer iki müzeye daha küçük olan Museo Thyssen Bornemisza, çoğu kişi tarafından es geçilerek hata yapılan bir müze.

– Çıkışta müzenin mağazasına mutlaka uğrayın. Avrupa’daki her müzede görebileceğiniz şeylerin yanında oldukça orijinal şeyler de satılıyor.

-Dönemsel sergilerini mutlaka takip edin. Bayağı başarılı şeylere denk gelebiliyorsunuz. Örneğin biz bu yaz, “Pop Art Myths” adlı geçici sergilerinde Andy Warhol’dan Roy Lichtensein’a birçok ünlü sanatçının eserlerini görme fırsatı yakaladık.

-Giriş 10 Euro. Madrid Card’a ücretsiz.

-Bu ve kutsal üçlemenin parçası olan diğer iki müzeye ulaşmak için Banco de Espana durağında inip, Paseo del Prado’dan aşağı doğru kaptırmanız yeterli. Hepsi birbirine yakın.

-Bu müzelerde içerinin çok yoğun olmaması bir sistem geliştirilmiş. Örneğin siz bilet kuyruğuna girip biletinizi aldıktan sonra, size içeri giriş saatinizi belirtiyorlar ve o saatten önce müzeyi gezmeye başlayamıyorsunuz. Böylece içerisi tıklım tıkış olmuyor, yoğunluğun azalmasını sağlıyorlar. Merak etmeyin, öyle saatlerce bekletilmiyorsunuz, ancak yine de hazırlıklı olun.

Royal Palace of Madrid

Madrid’e gelmişken kraliyet sarayına da uğramak isterseniz durağınız Plaza de Oriente. Günümüzde yalnızca seremoniler için kullanılsa da saray saraydır diyerek, ihtişamına kapılıp gezmek isteyebilir ya da 2000 küsür odası olduğunu öğrendiğinizde aynı hızda gezmekten vazgeçebilirsiniz, karar sizin. Tabii ki tüm odaları gezemiyorsunuz, ancak yine de vaktinizi alacağı kesin.

-Sarayın hemen yanında bulunan güzeller güzel Sabatini Bahçeleri’nde dinlenebilir, civarda bulunan yerlerden birer sandviç alarak öğle yemeğinizi bu huzur kaynağı parkta yiyebilirsiniz. Eskiden halkın giremediği bu park, şimdi ziyaretlere açık.

-Sarayın hemen yanında, devasa ve ihtişamlı Almudena Katedrali bulunuyor. Giriş ücretsiz, içerisi mimari açıdan harika, bizce şöyle bir göz atabilirsiniz.

-Eğer Sol tarafından buraya doğru ilerliyorsanız ve öncesinde dinlenmek niyetindeyseniz, II. Isabel Meydanı’nda değil, bir sonraki meydan olan Plaza de Oriente’yi tercih edin. Hem bölge olarak daha güzel, hem de yemekler.

retiro park
Retiro Park

Madrid’e bu denli bayılmamızın, ve bu derece kıskanmamızın sebeplerinden biri olan Retiro Park, bizim bildiğimiz parklardan değil. Bir ucundan diğer ucuna yürümenin yarım saatinizi aldığı, içinde sarayları, oturma alanlarını, güneşlenen, uyuyan, muhabbet eden ya da kitabını okuyan insanları, göletleri, çeşit çeşit bahçeyi ve bitkiyi barındıran Retiro, bizim İstanbul için hayalini kurduğumuz parkın hayata geçirilmiş hali gibi.

-Park civarındaki yerlerden pizzanızı, churrosunuzu, biranızı ve derginizi/kitabınızı kapıp, birkaç saatinizi burada geçirin. Önermiyoruz, ısrar ediyoruz. Huzur garantili.

-Eğer yaz aylarında Madrid’de bulunuyorsanız burada güneşlenmekten çekinmeyin. Bizdekinin aksine üstünüze kezzap atma riskleri falan yok, son derece doğal bir davranış.

-Metro durağı: Retiro

Plaza de Santa Ana

Şehrin en tercih edilen turist/lokal karışık meydanlarından biri burası. Akşam yemeği ya da Flamenko şovu izlemek için bu bölgeyi ziyaret edebilirsiniz.

-Flamenko konusunda Villa Rosa adlı mekanı tercih edebilirsiniz. Giriş 30 Euro. Daha önce İspanya’nın başka şehirlerinde flamenko izlediyseniz o kadar da tatmin edici olmayacağını söylemeliyiz.

la-latina1
Chueca/Malasana/La Latina

Yukarıda müzelerin kutsal üçlüsünü ele aldıysak, bu 3 farklı bölgeyi de yeme/içme, gece hayatı ve alışveriş gibi konularda, daha alternatif ve hip bölgeler oldukları için başka bir kutsal üçleme haline getirelim dedik. Kaytan bıyıklı, deri pantolonlu, saçma güneş gözlüklü onlarca insanın bir arada toplanmayı tercih ettiği bu 3 bölgede de, çeşit çeşit kafe, restoran, mağaza bulabilmeniz mümkün. Üstelik şehrin kargaşasından ve kalabalık noktalarından uzaklar. Özetle oraların Karaköy-Cihangir-Çukurcuma üçlemesi de diyebiliriz hani.

Öyle ki, biz bu 3 bölge için ayrı bir post yapma kararı aldık ve şimdilik özet geçerek bırakalım diyoruz.

Plaza de San Ildefonso

Şehrin bir diğer hipsterlı bölgesi Plaza de San Ildefonso, Madrid’de İspanya’nın diğer şehirlerine göre daha az karşılaşabileceğiniz sokak sanatını en sık görebileceğiniz, bize kalırsa gezginler tarafından biraz abartılmış, ancak yine de sevimli yerler keşfedebileceğiniz bir bölge.

-Aradan dereden İngilizce kitaplar da satan küçük ama işlevi büyük kitapçılar çıkıyor, mutlaka içlerine dalın ve karıştırın.

pw_PalacioCibeles_1
Plaza de Cibeles

Herhangi bir Madrid rehberini açtığınızda %98 ihtimalle bir fotoğrafını göreceğiniz, şehrin sembollerinden biri olan Plaza da Cibeles, yukarıda bahsettiğimiz müzeleri üzerinde barındıran Paseo del Prado’nun hemen başında bulunuyor. Aslında içine girip gezebileceğiniz pek fazla turistik mekanı barındırmasa da, mimari açıdan oldukça güzel binaları barındırdığı için görmeye değer diye düşünüyoruz.

Lavapies

Şehrin göçmen bölgesi kabul edilebilecek ghettonun hipsterlarla birbirine girdiği, Afrikalı, Arap, Hintli ve daha bilumum farklı ırktan insanın yaşadığı Lavapies, aslında Madrid’in turistik olmayan, farklı bir yüzünü görebilmek için mantıklı bir seçenek.

-İnceden bir Tarlabaşı havası olduğunu kabullenip, ona göre hafif temkinli bir yaklaşım sergileyebilirsiniz.

-Yeme-içme konusunda denk gelebileceğiniz en uygun fiyatlı bölgelerden biri Lavapies.

-Dönem itibariyle orada da kentsel dönüşüm çılgınlığı mı vuku buluyor bilemiyoruz ama, “alterno” adını koyduğumuz gençlerin bölgeye bir akını söz konusu. Ona güvenerek bölgeye sızabilirsiniz.

-Reina Sofia ile Lavapies metrosu arasında Calle Argumosa’da bölgede türlü türlü kafe ve bar görebilmeniz mümkün. Gençlerin yoğun ilgi gösterdiği sokaklardan biri kesinlikle burası.

Madrid Chueca

Santiago Bernabéu Stadyumu

Futbolseverler için sevinçten çıldırmalı, Facebook’a fotoğraf yığmalı etkinliklerden biri olan Barnebeu Stadı gezisi için saçma sapan turlara dahil olmanıza gerek yok, gidip kendiniz gezebilirsiniz. Ayrıca olur da şansınıza bizim gibi bir Rolling Stones konseri falan denk gelirse, bizce bu fırsatı kaçırmayın. (yazarlar burada Rolling Stones konserine gittiklerini vurgulamak istiyor)

-Metro Durağı: Santiago Bernabeu

-Stadı oldukça detaylı bir şekilde gezebileceğiniz turun fiyatı 13 Euro. Maç günleri hariç her gün 19:30’a kadar tur gerçekleştiriliyor. Maç günleri ise, maç saatinden 5 saat öncesine kadar gezebiliyorsunuz.

-Eğer maça gitmek gibi bir niyetiniz varsa, stada saatler öncesinden gitmenize falan gerek yok. Çünkü orada hiç de öyle bizim maçlardaki gibi kaotik bir durum olmuyor. 10 dakika öncesinde gidip sakince yerinize oturabilirsiniz. Tabii civardaki taraftarlara eğlenmek istiyorsanız biraz daha önceden gitmekte fayda var.

plazamayor
Madrid’de Alışveriş

Salamanca Bölgesi

Calle de Serrano ve paralelindeki Calle Velazquez, Calle de Claudio Coello, Calle de Lagasca gibi 5-6 sokağı kapsayan Salamanca Bölgesi, Madrid’de alışveriş yapmak isteyenler için en ideal bölgelerden biri. Bilindik ve bi’ çantaya bu kadar para verilir mi tadındaki mağazaları kapsayan bu bölgede, Türkiye’de karşılaşamayacağınız ve orijinal şeyler bulabileceğiniz İspanyol mağazaları da mevcut.

Metro Durağı: Goya ya da Valazquez

ABC Alışveriş Merkezi

Hayatımızda gördüğümüz en dandik alışveriş merkezlerden biri olan ABC’yi buraya neden yazıyoruz? Tabii ki boş yere vaktinizi buraya harcamayın diye. Adamlar bizde olduğu gibi tüm yaşamı kapalı alanlara ve alışveriş merkezlerine tıkmaya niyetli olmadıkları için, var olan alışveriş merkezleri de bizdekilerin yanında saçmalık olarak kalıyor. Özetle, çıkın sokaklarda dolaşın, alışverişinizi de dışarıda yapın.

Gran Via/Puerta del Sol

Özellikle Salamanca bölgesine kıyasla biraz daha uygun fiyatlı mağazalar için Gran Via’yı ya da Puerta del Sol’u tercih edebilirsiniz. Zaten buralar tatiliniz boyunca birkaç kez uğrama ihtimalinizin olduğu, Madrid’in en ana bölgeleri, dolayısıyla mağazalar bu bölgelerde yoğunlaşmış durumda. Ancak Türkiye’ye kıyasla pek de değişik şey bulabileceğinizi söyleyemeyeceğiz. Daha çok Pull and Bear, Bershka, Zara, Pimkie tadında mağazalar diyelim. İspanyol markalarının fiyatları bize oranla daha uygun mu diye soranlarınız olacaktır. Cevap veriyoruz: Hayır, değil.

Madrid Gezi Rehberi

Chueca

Gran Via’dan kaptırıp yukarı doğru, yani Puerta del Sol’un tam zıttına doğru gittiğinizde içine karışıverdiğiniz Chueca bölgesi, Madrid’in “hip” bölgelerinden biri. Dolayısıyla çeşit çeşit küçük butik, bilmediğiniz marka ve tasarımcı bulabilmeniz mümkün. Yukarıda söz ettiklerimizde kıyasla daha bohem/kendine özgü bir bölge. Bizce kesinlikle değerlendirmeye değer.

Metro Durağı: Chueca

Madrid’de Yeme İçme Meselesi

Katılın ya da katılmayın, şahsen İspanyol mutfağının hastası olduğumuzu söyleyemeyeceğiz. Bu konuda ırkçı bir tutum sergilediğimizi düşünüyorsanız reddetmiyoruz, evet Türk mutfağıyla büyüyen iki insandan diğer mutfaklara o kadar da hayran kalmalarını beklemeyin.  Ama bu tabii ki denemeden dönün dediğimiz anlamına gelmiyor, klasikleri şöyle bir özet geçecek olursak; iyi bir Sangria içmeden, birkaç güzel Tapas’ın tadında bakmadan, çikolatınıza Churros bandırmadan ve en patateslisinden güzel bir İspanyol Omleti yemeden Madrid’den dönmezseniz, daha mutlu insanlar olursunuz.

mama framboise madrid
Mama Framboise

Çok övüldüğünü, pek övüldüğünü duyunca merakımızdan gittiğimiz Mama Framboise, İngilizce menü bulamayacağınız cinsten, lokallerle dolup taşan bir mekan. Genellikle kahvaltı ya da çay/kahve/tatlı combosu için tercih ediliyor. Doğruyu söylemek gerekirse kahvaltısından pek de memnun kalmadık. Ancak tatlıları ve çaylarını oldukça beğendiğimizi söyleyebiliriz. Denemeye değer.

-Chueca bölgesinde.

-Colon ya da Chueca metro duraklarından birinde inerek kolayca ulaşabilirsiniz.

-Dışı yok.

la bicicleta cafe
Vinoteca

Vinoteca lezzetli İspanyol şarapları deneyebileceğiniz ve güzel tapaslar yiyebileceğiniz bir mekan. Kitlesi turist&lokal karışık olarak tanımlanabilir. Bize kalırsa, oturaklı bir akşam yemeğinden çok, keyifli bir öğle yemeği için daha ideal.

-Plaza Santa Ana’da.

-Dışı var.

Harina

Madrid’de en memnun kaldığımız öğle yemeği alternatiflerimizden birisi kesinlikle Harina. Hamburgerleri, sandviçleri ve sosları harika. Ayrıca Sangria’ları da oldukça başarılı. Servis konusunda biraz bitik oldukları söylenebilir ama, bizce sonucunda gelen yemekler için tolere edilebilir. Ayrıca Calle de Serrano’nun hemen başlangıcında bulunduğu için, alışveriş yapmak gibi bir niyetiniz varsa öncesinde burada bir şeyler atıştırabilirsiniz. Alışveriş umurumda değil diyorsanız Retiro’ya birkaç adım uzaklıktasınız.

-Plaza de Independencia’da.

-Retiro metrosunda inerek kısa bir mesafe yürüyebilirsiniz.

La Bicicleta

Yine sokaklarda kaybolurken keşfettiğimiz ve sevimli havasıyla dikkatimizi çeken La Bicicleta, adından da az çok anlayabileceğiniz üzere bisiklet konseptli bir kafe. Kahvesi ortalama, ama Portland-vari (tanımlamanın daha mantıklı bir yolunu bulamadık) bir havası, güzel müzikleri ve “burada yaşasam kesin uğrak mekanım olurdu” dedirtecek cinsten bir ortamı var. Hani şu içine kapanıp sakince kitabınızı okuyabildiğiniz ve kimsenin sizi rahatsız etmediği türden mekanlardan.

-Plaza de San Ildefonso yakınlarında.

toma cafe madrid
Toma

Türkiye’de de popülerliğinin doruklarına ulaşmış “cold brew coffee” akımının Madrid/Malasana temsilcisi Toma, adıyla kalbimize korkular salsa da, ortamıyla ve kahveleriyle gönlümüzü çaldı. İlk etapta öyle her gördüğü küçük mekanı “ay harika of çok farklıı…..” diye yazan bloggerlardan olmak istemediğimiz için birkaç farklı içeceğini denedikten sonra, tavsiye edebileceğimiz kadar başarılı bulduğumuza karar kıldık. Afiyetler olsun.

Mercado San Miguel

Bir öğününüzü buraya ayırmazsanız pişman olacağınız bir yer Mercado San Miguel. İçeride çeşit çeşit deniz ürünü, tapas, tatlı, yemek, meyve içecek ve allah ne verdiyse bulabileceğiniz, müthiş sevimli bir pazar yeri. Tabii bizim pazarlara kıyasla biraz daha farklı, dışı kapalı, içerisinin kendince bir düzeni ve oturabileceğiniz yerleri mevcut. Modern pazar diye bile adlandırılabilir belki. Kapın tabağınızı ve sağdan soldan ne bulduysanız hepsini deneyin. Mutlaka bayıla bayıla yiyeceğiniz şeyler bulacaksınız.

-Calle Mayor üzerinde, Puerta del Sol’den yürüme mesafesi.

*Haftasonları, özellikle akşam saatlerinde halk restoranlara akın ediyor denilebilir. Bu nedenle bekleme listeleri de uzayıp gidiyor. Gözünüze kestirdiğiniz yer varsa erken gitmekte ya da rezervasyon yapmakta fayda var.

**Haftasonları sabah erken saatte kahvaltı yapabilmeniz pek de olası değil. En azından güzel bir brunch yapabileceğiniz ya da iyi kahvaltı edebileceğiniz yerlerin çoğu oldukça geç saatte kapılarını açıyor.

mercadesanmiguel
Madrid Hakkında Bir Takım İpuçları

Madrid ile ilgili en yadırgadığımız durumu sizlerle paylaşmak isteriz. Neredeyse kimse İngilizce konuşamıyor. Gitmeden önce internetin derinliklerinde kaybolurken okuduğumuz ve “yok canım abartıyorlardır” şeklinde tepki gösterdiğimiz bu mesele resmen gerçekmiş. Düşünün tourist information’da konuşamayan bir kadına bile denk geldik. Ona göre hazırlıklı gidin.

-İspanyollar genel olarak çok yavaş hareket ediyor ve zaman zaman sizi çileden çıkarabiliyorlar. Bu durum bizim kaotik bir şehirde, sürekli acele halinde yaşıyor olmamızdan dolayı, gereksiz bir tempo arayışında yaşıyor olmamızdan dolayı bize öyle gelmiş de olabilir. Ama sebebi her ne olursa olsun durum bu. Sipariş verirken yanında hesabı da isteseniz yeridir, anca gelir.

-Madrid, gecesi başka, gündüzü başka bir şehir. Gündüz son derece nezih olan bir bölge, gece belli bir saatten sonra hayat kadınlarıyla ve sarhoşluk derecesini ayarlayamamış insanlarla doluyor ve ortalıkta polisler cirit atıyor.

23 Comments

  • ispanyolların yiyecekleri nefistir. bir dahaki sefere size geleneksel ispanyol yemeği paella ve marketlerde bir bulup alabileceğiniz enfes ispanyol salamı chorizo’yu tatmanızı tavsiye ederim. 🙂

    • ikisini de defalarca, ispanya’nın çeşitli şehirlerinde tatmış bulunduk, ancak demek biz aradığımızı bulamadık 🙂 yine de öneriler için teşekkürler!

  • bükreşten sonra avrupanın en boktan başkentlerinden birisidir, miğde bulandıran bir düzen barındırır.her yer, her şey birbirini andırır. madridliler orta avrupalılar gibi soğuktur ve meymenetsizdir. en eski şey mısırlılardan francoya hediye(!) olan debod tapınağıdır. Daha da gitmem.

  • 2 kez bulunup yine de sevemediğim şehir. Madrid tamamen mütevazi güzellikte bir şehir. Kesinlikle Roma ve Paris’le kıyaslanamaz. Belki güzellik olarak Berlin’le kıyaslanabilir. Güzel yanlarına değinecek olursak Madrid İstanbul gibi eğlenmeyi becerebilen ender Avrupa şehirlerinden birisi. Hayat gece başlıyor. Sanırım bunda güneşin gece geç saatlerde batmasının büyük etkisi var. Alkol deseniz sudan ucuz. 1 euro ya hem bira içip hem tapas yemeniz mümkün. Kısacası İstanbul’a oranla çok da pahallı olmayab bir şehir. Ancak yinede en beğendiğiniz şehirleri sayın deseniz Prag Viyana Budapesştenin de arkasıan biyerlere koyardım. Ama mutlaka gidilmesi gereken bir şehir olarak da ajandanızda bulundurun. Malum Madrid gece hayatı başka yerlere benzemez 😉

  • madrid daha güzel be yaa diyeceğime inandıgım seyahatim 16 kasımda başlıyor.16-20 kasım barselona 20-23 kasım madrid…sayenizde çok eğlenicezz….

  • Guzel gezip yazmissiniz, sehride bildiginiz icin birkac soru sormak isterim,
    ***biz madrid-barselona tatilimizin 3 gununu madrid 5 gununu barselonaya ayirmayi dusunuyoruz. Onemli noktalari gezmek icin 3 gun yetermi?
    *** hava alani sehirmerkezi ulasimi icin taksi disindaki ulasim imkanlari nasildir. Kasmayip taksiye mi binmemiz lazim
    **** madrid barselona arasini costa treni ile gece yolculuk yapip gitmek istiyoruz. Bu tren hakkinda bilginiz varmi? Yatakli vagonlar rahatmidir?
    Simdiden tesekkurler.

  • Madrid’e kadar gidip de İspanya’nın eski başkenti olan ve muhteşem bir yere konumlanmış Toledo’yu gezmemeniz kötü olmuş 🙂 hızlı trene atlayın yarım saat…

  • Barselonada ulaşım çok kolaydır. Havaalanından çıkın başınızı sola çevirin tünel şeklinde bir üst geçit göreceksiniz ordan tren istasyonuna geçebilirsiniz. o tren ile direk la ramblaya yaklaşık yarım saat de gidebilirsiniz. Bunun içinde trene binmeden önce gişeler den 10 luk bilet almanız geekiyor. sadece 10 luk bilet ile gidebilirsiniz 10 luk bilet ayrıca çok hesaplıdır. 10 euro dur. Diger türlü otobüsle gitmek isterseniz kşi başı 3 euro ya otobüstende bilet alabilirsiniz ama en hesaplı bilet ve ulaşım şekli budur.

  • Süper bir çalışma olmuş,Final Four için 14-17 Mayıs tarihlerinde orada olacağım ve baya güzel özetlemişsiniz,teşekkürler 🙂

  • Madride is seyahati nedeniyle en az 20 defa gelmis biri olarak
    Sehri gezmek isteyenlere ;
    Sakin metroyla ugrasmayin.
    Puerta de sol (sol meydaninda) apple marketin hemen sag tarafinda hop on – hop off denilen kirmizi iki katli madriddeki butun turistik yerlere gidebileceginiz tur otobusleri bulunur. 2 gunlugu 25 euro. Sabah 9 da otobuse binin alin tur rehber klavuzunu 1nci gun 1nci hattı 2nci gun 2nci hatti dolasin. Her durakta inin bir resimler cekin alisveris yapin stadi gezin. Sonra arkadan gelen diger otobüse binin ve sonraki durak. Metroya gerek yok ugrasmazsiniz. Ne bulursaniz yiyin.
    Joy bar planet bar como bara gidin
    Paella yiyin, 4 queso pizza deneyin.

  • diğer bloglardan oldukça farklı bir bakış açısıyla yazmışsınız. çok faydalı oldu. madride +1 gün daha ayıracağız sayenizde. teşekkür ederim.

  • Çok güzel olmuş teşekkürler.. Birde ilk beşe giren diğer şehirleri yazsaydınız! Merakta bıraktınız..

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir