Stendhal Sendromu’nun Başkenti Floransa: Gezilecek Yerler ve İpuçları

Mostra
Stendhal Sendromu’nun başkenti (haydi dostlar Google’a) güzeller güzeli Floransa’ya gidip de sevmeyen var mıdır acaba? Sanat, tarih, mimari ne ararsanız alasını bulabileceğiniz bu şehre bir kere ayak bastıktan sonra buranın güzellik seviyesine eş bir yer bulmak gerçekten de zor oluyor. Güzelliği bir kenara koyacak olursak bir de şu açıdan bakın; Michelangelo’nun, Da Vinci’nin hatta Dante’nin dolaştığı sokaklarda dolaşıyorsunuz? Bu arada, eğer daha önce Assassin’s Creed oynamış bulunduysanız, her yerin tırmanılacak yer potansiyeli taşıdığını da fark edebilirsiniz, tabii bu çok spesifik oldu, ben konuya geçiyorum.

Floransa’ya Ne Zaman Gidilir?
Bu soruyu İtalya içeriklerine özgü olarak revize etmek gerekirse, şöyle bir şey çıkabilir: İtalya’ya ne zaman gidilmez? Cevap veriyorum: Yaz ayları.
Aslında İtalya’ya ya da başka bir ülkeye giderken göz önünde bulundurduğunuz en önemli şeyin hava durumu olduğunu düşünürsek, buraya ne zaman gideceğinizi belirlemekte çok da güçlük çekmeyeceksiniz. Çünkü hava durumu Türkiye ile, en azından Türkiye’nin batı kısmı ile paralel ilerliyor. Bana kalırsa gitmek için en ideal aylar Eylül-Ekim, ya da Nisan- Mayıs. Evet yazın gitmek çoğunuz için bir seçenek olabilir, ancak Floransa bu anormal güzellik seviyesi ile adeta bir “turist magneti” olduğu için yüzlerce fotoğraf makinalı turist ile kol kola dolaşmak ve her fotoğraf karenizde yanınızda tanımadığınız insanlar görmek istemiyorsanız bence turist sezonlarından uzak durmayı tercih etmelisiniz.
Bir de unutmadan, eğer “sana mı soracağım ulan ne zaman gideceğimi?” diyerek yazın ya da bayramda seyranda gidecekseniz yurtdışında rahat küfür etme alışkanlığınızdan vazgeçin deriz….. (bunu yapan bir tek biz olamayız) Çünkü etrafınızdaki insanların büyük bir kısmı Türk olacak. Yemek yerken arka masaya uzanıp “abi tuzu uzatsana” diyebileceğiniz derecede Türk olacak. Demedi demeyin.

Floransa’da Ne Giyilir?
Floransa bol bol yürümeli, toplu taşıma kullanmamalı, ayaklarınıza kara sular inmeli bir şehir. Dolayısıyla ne giyeceğiniz konusunda en önemli nokta ayakkabı seçiminiz. Rahat edeceğiz diye Türkiye’ye gelen beyaz çorap üstü terlik giyen turistler gibi giyinin demiyorum ama önceden kullandığınız, ayağınızın anasını ağlatmayacak bir şeyler seçerseniz iyi olur.
Bunun dışında, Türkiye’den bir pilot şehir seçip, (İstanbul bu iş için gayet uygun) oranın hava durumu koşullarını göz önünde bulundurarak, Floransa’da giyeceklerinizi kolaylıkla seçebilirsiniz.
Gece hayatı pek de aktif olmadığı için, yanınıza gece çıkarken giyebileceğiniz bir şeyler almanıza gerek olduğunu sanmıyorum.

atlıkrarıncaBütçe
Evet geldik zurnanın zırt dediği yere.  Floransa pahalı mı? Burası için bu sorunun cevabını vermek çok zor. Çünkü mekan tercihlerinize göre değişiklik gösteriyor. “E bu her şehir için böyle” diyebilirsiniz, ama Floransa’da bu durum gerçekten çok fark ediyor. Tabii ki turistik yerler daha pahalı, ancak bence İtalya’nın diğer turistik şehirleriyle, örneğin Venedik’le kıyaslanınca, Floransa’nın o kadar da pahalı olduğu söylenemez.
En son ziyaretimden yola çıkarak üşenmedim, neye ortalama ne kadar para verdiğimi not aldım;

Kahve: 2,5- 3 Euro Civarı
Bir kadeh şarap: 3-4 Euro Civarı
1 Kiloluk Fiorentina Steak: 30 Euro (1 kilo et yediğinizi ve bizim bunu 3 kişi anca yediğimizi göz önünde bulundurun)
Turistik bir bölgede yenilen ana yemek: 12-15 Euro civarı
Su: 1-1,5 Euro Civarı
Tren İstasyonu-Duomo (yani şehrin en merkezi yeri) arası taksi: 12 Euro

Bunları baz alarak kendinize ortalama bir bütçe çıkarabilirsiniz. Tabii ki bu söz ettiklerimin hepsini daha ucuza çekmek mümkün. Neticede İtalya’dasınız, her gün müthiş pizzalar, harika şarküteri ürünleri ve peynirler içeren sandviçler, nefis makarnalar yiyebilir bir yandan bütçenizi hafifletip bir yandan hala üst düzey yemekler yiyebilirsiniz.

Firenze Card
Birazdan aşağıda sıralayacağım müze, kilise vb. yerlere girmek, hatta sırada bekleyen bilinçsiz turistlere el sallayarak hop diye sırayı atlamak ve gezginlerin en büyük sorunlarından biri olan internet erişimini sağlayabilmek için, Firenze Card kullanabilirsiniz. Olur da kullanacak olursanız, toplu taşıma araçları da kart dahilinde. Bu kartı almadan önce nereye gidip gitmeyeceğinize karar vermeniz daha mantıklı olacaktır, çünkü arada ilgi alanınız olmayan şeyler de çıkabilir, durduk yere Pass’e o kadar para bayılmış olursunuz.
2013 yılı itibariyle Firenze Card’ın ücreti 72 Euro. 72 saat boyunca geçerli. Floransa’ya ulaştığınızda kartınızı alabileceğiniz çeşitli noktalar mevcut. Onları için şuraya bir göz atabilir ve size en yakın olanı tercih edebilirsiniz.
Hangi müzelerin karta dahil olduğu ve daha fazla bilgi için ise şuraya göz atmanızda fayda var.

02florence944x450
Floransa’da Konaklama

Floransa oldukça küçük bir şehir. Dolayısıyla, kalmak için nereyi tercih ederseniz edin, hiçbir zaman şehir merkezine çok da uzak olmayacaksınız. Ancak şu ana kadar en doğru tercih yaptığım otellerden biri olduğunu düşündüğüm Piazza Della Signoria bölgesindeki, Casa del Garbo’yu kesinlikle tercih edebilirsiniz. Bizim kaldığımız odanın kendine ait bir mutfağı ve 2 odası vardı. Üstelik inanılmaz merkezi bir noktadaydı, yakınında market vardı, çok güzel bir şehir manzarasına sahipti ve civarı oturabileceğiniz sevimli kafelerle doluydu. Böyle anlatınca sanki oteli ben işletiyormuşum gibi oldu ama, gerçekten harika bir seçim yapmışız diye düşünüyorum. Eğer burada yer bulamazsanız da şu bölgede otel araması yapmak mantıklı bir seçim olacaktır ki sağa sola rahat rahat yürüyerek gidebilin.

Not: Kaldığımız yerin yakınındaki kilisenin çanı o kadar yüksek sesle çalıyor ki, ilk gecenizde korkudan gerçekleştireceğiniz eylem sonucu çarşaf ve iç çamaşırı değiştirmeniz gerekebilir. Daha fazla bilgi için sizi şöyle alalım.

Floransa’da Yeme İçme
İtalya’da yemek yeme meselesi, hassas bir konu. Öyle Mehmet Yaşin gibi her şeyi yiyemezsiniz. Vedat Milor’leşeceksiniz, seçici olup, şarabı içtikten sonra tüküreceksiniz. Evet abartıyor olabilirim, ancak yemek konusu gerçekten hassas. Çünkü tüm dünya halkları olarak “pizzayı İtalya’da yiyeceksin arkadaş” ya da “hadi biraz İtalya’nın şaraplarını övelim” tavrımız yüzünden buraya beklentilerimiz büyük gidiyoruz. Bu beklentileri karşılamadan dönmemeniz için, size kendimce birkaç yer ve şarap tavsiye edeyim, beğenmezseniz üstüme gelmeyin.

pizza italy
Gusta Pizza:
Açlıktan ölme sınırındayken gittiğimden midir bilinmez, “Hayatımda yediğim en lezzetli pizza” sıfatını hiçbir yere kaptırmıyor Gusta Pizza. Ancak şimdiden belirteyim, öyle çıtır çıtır, üstüne malzeme abanılmış bir pizza ile karşılaşmayacaksınız. Aksine incecik, yumuşacık, hafif pideye çalan bir şeyler geliyor önünüze.
Kapıda çılgın bir sıra ile karşılaşmanız mümkün, çünkü mekan çok küçük ve numara sistemi mevcut. Sıra size geldiğinde oturuyorsunuz. Popüler bir yer olduğu için (popüler yerleri kötüleme hastalığına yakalandıysanız buradan size malzeme çıkabilir) Türkler ile karşılaşmanız mümkün. Ancak ben orada tanıştığım insanları pek bir sevdiğim, hatta dostluğumu Türkiye’de de devam ettirme noktasına geldiğim için bu konuyla ilgili bir problemim olmadı.
Denemek isteyenler için yeri, Duomo bölgesinde değil, nehrin diğer tarafında kalıyor. Buraya gitmek için Ponte Vecchio’dan geçebilirsiniz.(Duomo ve Ponte Vecchio’yu görmeden dönmeyeceğinizi düşünerek buraya göre tarif ettim) Aslında yeri tam olarak şurada

Volume:
Gusta’da pizza yedikten sonra, bir arka sokağına geçip, gayet lezzetli içkiler deneyebileceğiniz sevimli bir yer Volume. İsterseniz içeride takılıp müzik dinleyebilir, bardaki salatalıktan zeytine uzanan alakasız yiyeceklerden atıştırabilir, isterseniz içkinizle dışarı çıkıp hemen önündeki meydanda takılabilirsiniz.

Trattoria Nerone
Floransa’ya kadar gitmişken “Fiorentine Steak” yemeden dönmemelisiniz. Biz bunun için küçük çaplı bir araştırma yapıp Trattoria Nerone’yi tercih ettik. Dekorasyonun orta çağdan fırlamış, insanı ekmek yoksa pasta yemeye iten bir havası var. Eti de oldukça lezzetli. Ama etten daha çok sevdiğim bir şey varsa o da fırında sarımsaklı ve baharatlı patatesi. Bence oraya gidip direkt 10 kase patates söyleyebilirsiniz. Unutmadan, servis çok yavaş. Tavsiyem, bol bol şarap için. Yavaş olduğunu ertesi gün fark ediyorsunuz.

Şarap
Şarap kritik konu arkadaşlar. O yüzden bu yorumları hiçbir uzmanlığım ve bilgim olmadan, “hmm gerçekten odunsu bir şarap” ya da “oo kekremsi!” tadında değil de, sadece “bu güzelmiş, bu değilmiş” şeklinde yaptığımı göz önünde bulundurmanızı isterim. Bizim burada en sık, hatta sudan çok içtiğimiz iki şarap: Chianti ve Montepulciano. Bunlar çok büyük ve özel keşifler değil bu arada, eğer şarapla ilgili birazcık bir şeyler biliyorsanız zaten ikisini de mutlaka duymuşsunuzdur.

kahve italya

Kahve
Kahve için size spesifik bir yer önermeyeceğim. Çünkü burada içtiğim her kahve gerçekten muhteşemdi. İsa mı kutsamış Musa mı üflemiş ne olmuş bilmiyorum ama, makinadan aldığınız ayak üstü kahveden öylesine oturduğunuz bir kafede içtiğiniz kahveye kadar hepsi fazla güzel. Dayayın espressoyu, dayayın latteyi.

Cafe Gilli
Burayı gidin diye değil de, yok yere vaktinizi ayırıp gitmeyin diye önermek daha doğru olacak sanırım. Bir kere nedensiz bir şekilde aşırı turistik. Eğer siz de küçük bir araştırma yapacak olursanız, bu kafeyle ilgili bir şeyler mutlaka karşınıza çıkacaktır. Bana kalırsa bir özelliği yok. Üstelik gereksiz pahalı. Öyle ki, çok yorulduğumuz bir anda “hadi bi oturalım bari neymiş bu kadar?” şeklinde isteksizce oturmuş olmamıza rağmen, burada çalışan garsonun bize “Neden burada takılıyorsunuz ki, gidecek çok daha güzel yerler var, burası gereksiz derecede turistik bir yer” demesi bile yeterli oldu. Oturduğumuz 15 dakikayı da pişmanlık içinde geçirdik.

Floransa’da Gezilecek Yerler
Floransa’da nereyi gezeceğinizi doğru belirlemek büyük önem taşıyor. Zaten sizin “aa şuna bak şaheser!” diye yorumladığınız şey, Luigi’nin, Caterina’nın evi çıkıveriyor. Olur da yukarıda söz ettiğim Firenze Card’ın sitesine bakacak olursanız, küçücük şehirde 60’ın üzerinde müze var. Hepsini gezmeye kalkışırsanız aklınızı kaçırırsınız arkadaşlar.
Şehir ile ilgili bilmeniz gereken en önemli şeylerden biri, her şeyin Medici’ler üzerine kurulu olması. Gezdiğiniz müze, gördüğünüz kilise, Allah ne verdiyse, hepsi Medici’lerin. Ben de hayat gayemi “Medici olmak” şeklinde güncelliyorum, bir şekilde gireceğim o aileye artık. (İçimdeki Kezban’ın ortaya çıkışına şahit oldunuz)

Ponte Vecchio
Burası, Floransa’nın simgelerinden biri haline gelmiş, Floransa temalı her türlü filmde görebileceğiniz, üzerine evler olan “o köprü”. Tabii o üzerindeki yapılar ev değil, çoğunlukla kuyumcu ve hediyelik eşya dükkânı olarak kullanılıyor. Kuyumcuların da bir olayı yok, öyle bildiğimiz altın kolye, küpe falan satıyorlar işte.
Bu köprü, görmeden dönmenizin bir tuhaf olacağı Palazzo Vecchio ile Palazzo Pitti’yi birbirine bağlıyor denilebilir.
Buradan istediğiniz gibi, 5-10 kere geçebilirsiniz. Herhangi bir ücreti yok.

uffizi müzesi
Sandro_Botticelli_-_La_nascita_di_Venere_-_Google_Art_Project_-_edited
Uffizi Müzesi

Orjinal adıyla Galleria Degli Uffizi, kapısından kuyruğun eksik olmadığı, eğer sanata özel bir ilginiz varsa “Ulan unuttuğum bir yer kaldı mı?” şaşkınlığında, ayaklarınız kopana kadar gezebileceğiniz belki de dünyanın en önemli müzelerinden biri. İçeride Leonardo, Michelengelo, Raffaello, Caravaggio, Goya, Botticelli ve daha aklıma gelmeyen birçok ünlü sanatçının eserlerini görebilmeniz mümkün. Bunları görebilmek o kadar heyecan verici ki, yazarken bile inme iniyor.
-İçerideki en önemli ve en ilgi gören eserlerden biri kuşkusuz, Botticelli’nin “The Birth of Venus” adlı eseri. Biz her detayı inceleyebilmek adına, önünde bi’ 20 dakika geçirmişizdir diye tahmin ediyorum.
-Uffizi’nin kapısında, yılın her dönemi ciddi bir sıra oluyor. Eğer Firenze Pass alırsanız bu kuyruğu atlama şansınız oluyor. Onu da almayacaksanız, internet üzerinden rezervasyon yapma şansınız var. Bunları yapmıyorsanız, müzeye giderken yanınıza yorgan, döşek ve yiyecek almayı unutmayın.
-Bilet fiyatı 9,5 Euro. Firenze Card’ı olanlar için ücretsiz.
-Pazartesileri kapalı. Diğer günler 8:15-18:50 arası açık. Saat seçimleri tuhaf ben de farkındayım.

Santa Maria del Fiore
Adını söyleyince bir an için İtalyanca konuşabiliyormuş gibi hissedebildiğiniz, Floransa’nın bir diğer simgesi olan bu katedralin, sizi Scarlett Johansson görmüş ağzı açık ayran budalasına çevirecek güzellikte olduğunun garantisini verebilirim. Kendisi “Duomo” olarak da biliniyor, ancak duomo İtalyanca’da katedral demek-miş, bu yüzden kafanızın karışmaması için, yukarıda gördüğünüz gibi orijinal bir adı da mevcut.
-Hemen yanında bir çan kulesi bulunuyor, onun tepesine çıkabilmeniz mümkün.
-İçeri girmek ücretsiz.
-Katedral şehrin birçok yerinden görülebiliyor, kaybolduğunuz anlar için burayı kutup yıldızınız olarak belirleyebilirsiniz.

8186415876_cdf6d08e9c_h
Galleria del’Accademia

Michelengelo, heykel, sanat şeklinde özelden genelde doğru ilerlerken, her evrede aklınıza gelebilecek eser, “Davut”u görebilmeniz için gitmeniz gereken yer Galleria del’Accademia. Onun dışında içeride tabii ki Michelengelo’nun birçok eserini görme şansınız da var. Ancak lokaller tarafından bile “Davut için oluşturulmuş müze” olarak bilindiğini düşünürsek, geri kalan kısmıyla çok da ilgilenmeyebilirsiniz. Tabii ki bu işe özel bir ilginiz varsa benim bu sığ yorumumu bir kenara bırakın.
-Davut heykelinin fotoğrafını çekmek yasak. Nedense öyle heyecan peşinde düşüp çekesi geliyor insanın ama. Olsun siz çekmeyin, ayıp.
-Pazartesileri kapalı. Onun dışında 08:00-18:00 arası açık. Firenze Card’a ücretsiz ve sıra yok.
-Giriş: 6,5 Euro

Palazzo Pitti
Medicilerin Silivri’de olması beklenirken Floransa’ya yaptırdıkları “yazlık sarayları” Palazzo Pitti’nin dışarıdan bakıldığında pek de güzel göründüğünü söyleyemeyeceğim. Ama bu konu için Medici’leri suçlamıyorum, çünkü burayı ilk yaptıranlar onlar değil-imiş efendim. Şu anda bu devasa sarayın içinde Costume Gallery, Paletine Gallery, Gallery of Modern Art gibi bölümler mevcut. Medicilerin çanağı, çömleği (bunu yazarken kimi örnek aldığımı biliyorsunuz) artık neleri varsa sergileniyor.
-Kostüm Galerisi ilginizi çekiyorsa, uyarmış bulunayım, 3,4 tane dönem kostümü gördükten sonra, iş saçma bir hal alıyor, 2000’li yıllara kadar uzanıyor ve son dönem tasarımcıların kıyafetlerini falan sergilediklerini fark ediyorsunuz. Bence çok saçma, vaktinize yazık.
-09:00-17:00 arası açık.

Piazza della Signoria
Palazzo Vecchio’ya ve temsili Davut heykeli de dahil birçok heykele ev sahipliği yapan çok güzel bir meydan burası. Aynı zamanda Floransa’nın en büyük meydanlarından biri. Burada vakit geçirmek “Ay ben gerçekten Floransa’dayım” hissi yaşamanızı sağlayabilir. Meydanda yemek yiyebileceğiniz ya da bir şeyler içebileceğiniz birçok kafe mevcut, turistik falan demeden meydanın keyfini çıkarmak üzere birine çökebilirsiniz.
-Palazzo Vecchio da tabii ki Medicilere ait. Sanıyorum Floransa’daki her şey Medicilere ait.
-Yukarıda söz ettiğim otelimiz bu meydanda bulunuyor.
-Geceleri bu bölgeye bir sarhoş yığılması oluyor, siz de sarhoş olursanız buraya gidip Davut’a dert yanabilirsiniz.

firenze Dante’s House
Sevgili İlahi Komedya okuyucuları, tahmin ediyoruz ki Dante’nin evini görmek ilginizi çekebilir? Doğruyu söylemek gerekirse biraz “zorlama” bir müze olmuş, ama en azından gidip bi’ dışından da bakabilirsiniz.
Piazza della Repubblica
Burası şehrin güzel ve turistik meydanlarından bir diğeri, bu civardan geçerken buraya da şöyle bir bakmayı ihmal etmeyin.

Piazzale Michelangelo
Şehre tepeden bakmak, bir yandan güzel fotoğraflar çekerken bir yandan içeceğinizi yudumlamak için harika bir nokta. Mümkünse günbatımı saatlerine yakın ve yanınıza atıştırmalık bir şeyler alarak gidin ve merdivenlere oturup Floransa’da oluşunuzun tadını çıkarın. Gezinin en unutulmaz anlarından birini burada yaşayacak olabilirsiniz.

Birtakım İpuçları
-Secret Bakery keşfetmeyi unutmayın. Nedir bu diye soracak olursanız, Floransa’da yerleri tam olarak belli olmayan, hatta dönem dönem mekân değiştiren yerler var. Ne bir isimleri, ne de tabelaları mevcut. Gecenin bir vakti, kokuyu takip ederek bu yerleri buluyor ve oradan üretilen ürünlerden yeme şansı buluyorsunuz. Eğer yaygara çıkarırsanız, gürültü yaparsanız size hiçbir şey satmadıkları da oluyor. Bence çok eğlenceli ve denemeye değer. Bulamayanlar için, bir tanesi Santa Croce civarında, kilisenin yanından sola dönünce.
-Bence her yeri yürüyerek keşfetmelisiniz. Çünkü ara sokaklar ve turistik olmayan bölgeler gerçekten çok güzel.
-Eğer burayı “lokalmiş gibi yaşayayım” diye bir derdiniz yoksa, ve müzeleri çok detaylı gezmeyecekseniz, 2-3 gün Floransa için yeterli bir süre.
-Alışveriş konusunda, şehir merkezinde çok çılgın seçenekler olduğunu söyleyemeyeceğim. Avrupa’da her yerde karşılaşabileceğiniz mağazalar mevcut.

7 Comments

  • Roma’ya planladığımız seyahat için onlarca farklı blogda kafa karışıklığından ne yapacağımızı şaşırmışken ilaç gibi gelen blog. Elinize sağlık, çıktısını aldık, koltuğumuzun altına koyduk, uçak saatini bekliyoruz.

  • Evet, prego’yu çok kullanırlar (ve evet böyle yazılıyor). Bizdeki karşılığı için ‘rica ederim’ diyebiliriz. Birine teşekkür ettikten sonra ‘rica ederim’, yol istedikten sonra da ‘buyrun’ olarak kullanılıyor.

    Gerçekten Roma yazısını da bunu da çok sevdim. Ellerinize sağlık 🙂

    Bu arada yolunuz Bologna’ya düşerse şehrin en iyi dondurmacısı ve pizzacılarını önerebilirim 🙂

    • Oh! Sonunda biri bize şu Prego’yu açıkladı, teşekkür ederiz! 🙂 Roma yazısını beğenmenize çok sevindik, prego efenim, prego…. haha

      Bologna’ya yolumuz kısa süreli de olsa düştü, ama en yakın zamanda şöyle rahat rahat gezebileceğimiz bir seyahat planlayacağız, dolayısıyla öneriler şahane olur!

  • Kızlar o kadar floransa blog’u okudum hepsi mi boş olur ya, dilinize tarzınıza sağlık, cansınız

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir