Zaragoza: Bizden Başka Kimsenin Gitmediği Şehir

2289018418_aa51abd97e_oAklınızdan geçeni aşağı yukarı tahmin edebiliyorum. Dünyada bu kadar yerin içinde Zaragoza’da ne işin vardı? Cevap veriyorum, bilmediğim her yer, benim için görmeye değer. Bu güzel laf kalabalığından sonra, çoğumuzun Zaragoza hakkındaki bilgi dağarcığının sadece Real Zaragoza ile sınırlı olduğunun bilincinde olarak, bir takım küçük bilgiler vermek istiyorum. Zaragoza, İspanya’da, Madrid ile Barcelona’nın ortasında, kuzey doğuda bir noktada yer alıyor. Burası, genellikle bu iki şehirden birine geçerken durulan, bir soğuk ayran içilen, soluklanılan bir nokta. Nüfus olarak İspanya’nın 4. ya da 5. büyük şehri olmasına karşın, şehirde dolanırken kendiniz dahil 20 kişiymiş gibi hissediyorsunuz. Bakmayın tabi şehri oraların Afyon’u gibi anlattığıma, mimari anlamda etkileyici yapılar ve tarih açısından tatmin edici geçmişinin yansımalarını görmek mümkün, birazdan söz edeceğim.

Detaylara girmeden önce şunu söylemeliyim ki, Zaragoza’da çok uzun bir süre kalmadım. Ancak gördüğüm kadarıyla çıkardığım sonuç, 2 günden fazla kalırsanız, devreleriniz yanar.

Şehir popülasyonunun gençler harici büyük bir kısmı İngilizce konuşmak konusunda başarısız. En azından benim konuştuğum insanlarda durum buydu. Ancak, İspanyollar genel olarak öyle sempatikler ki, kendi dillerinde de anlatsalar, beden dillerini son noktaya kadar kullandıkları ve sizin için seferber oldukları için, nereyi arıyorsanız buluyorsunuz. Yardımseverliğin doruklarındalar. Tuvalet sorunca bile öyle bir yardım etme çabasına giriyorlar ki, bıraksanız sizinle birlikte tuvalete gelirler.

Ne Zaman Gitmeli?

Zaragoza’ya gitmek için en iyi zaman ara dönemler, yani ilkbahar ve sonbahar. Hatta mayısın sonlarına doğru gezmek için çok sıcak bile olabiliyor. Tam bir “yazın çok sıcak, kışın çok soğuk” kenti. Yerel insanların söylediğine göre kışın genellikle kar yağmıyormuş, hatta 0’ın altına da düşmüyormuş, ancak sorun rüzgarlı olması-imiş. Bu noktada asıl önemli olan, ne zaman gitmemeniz gerektiği. Ağustos ayında Zaragoza nüfusu 19 kişiden 9 kişiye düşüyor. Çünkü o dönem tatil dönemi. Dolayısıyla şehir adeta terk ediliyor. “Banane el oğlundan” diyebilirsiniz, demeyin. Çünkü bu dönemde barlar, restoranlar, hediyelik eşya dükkanları ve yerel dükkanların bir kısmı kapalı oluyor. Oraya ilk gidişinizde, böyle bir durum yaşamak isteyeceğinizi sanmıyorum.

SpainZaragozaMap

Ne Giymeli?

Kısa ve net olacağım, ne giyeceğinizi tamamen şuna göre şekillendirin: Zaragoza’dan Madrid’e mi geçeceksiniz Barcelona’ya mı?

Ulaşım ve Bütçe

Zaragoza’da gezilecek binlerce yer için 200 Euro’ya alabileceğiniz Zaragoza Pass..Şaka şaka. Yok öyle bir şey. Yazıyı yarım yamalak okumayın diye yaptım. Tamam ciddi oluyorum. Zaragoza, çok da turistik bir şehir olmadığından, öyle pahalı bir şehir değil. Sadece “Pilar Festival” döneminde giderseniz, şehir normalden çok daha dolu olduğu için fiyatlar biraz daha uçabiliyor.

Ulaşım açısından öncelikli tercihinizin “yürümek” olmasını tavsiye etmekle birlikte, gece 12:30’a kadar otobüsleri de rahat rahat kullanabilirsiniz. Biletler 1,30 Euro civarı. Ayrıca sabah 6’ya kadar kullanabileceğiniz gece otobüsleri de oluyor. Eğer “biz turistiz illa kart alacağız” diyorsanız, burada turistler için Zaragoza Card mevcut. 1 günlüğü  18 euro. Eğer uçakla geldiyseniz havaalanından taksi, 30 Euro civarı bir şey tutuyor. Eğer taksi kullanmak istemiyorsanız, saat başı kalkan otobüsler var, yolculuk 25-30 dakika gibi bir şey sürüyor.

Otel olarak temiz ve iyi lokasyonda olması nedeniyle, özellikle iki ya da üç kişi aynı odada kalacaksanız,  Hotel Sauce’u tercih edebilirsiniz, gecelik oda fiyatı 310 lira gibi bir şey. http://www.hotelsauce.com/en/

Zaragoza’dan Madrid’e ya da Barcelona’ya geçmek isterseniz, otobüs ya da treni kullanabilirsiniz.

Madrid için: Tren 1,5 saat sürüyor ve 70 euro civarı. Otobüs 4 saat sürüyor ve 20 euro civarı.

Barcelona için: Tren 1,5-2 saat sürüyor. 75 euro civarı. Otobüs 3,5 saat sürüyor, 20 euro civarı.

Tren için şu siteyi kullanabilirsiniz: http://www.raileurope.com/us/rail/point_to_point/triprequest.htm?WT.mc_id=CJ.point_to_point.affiliates&AID=10424884&PID=2239503

Ne Yenir, Ne içilir?

İspanya sınırları içindeyken tüketmeniz gereken iki önemli şey var. Biri, şarapla hazırlanan geleneksel bir İspanyol içkisi olan canım Sangria, Diğeri İspanya’da birçok yerde karşınıza çıkabilecek, minik köşebaşı barları bulunan, bol bol da çeşidi olan minik atıştırmalıklar, yani Tapas.

Tapas için özellikle, “Taberna Dona Casta” ya da “Casa Lac”ı tercih edebilirsiniz. Hem çok pahalı değiller, hem de oldukça lezzetliler.

Bunun dışında çeşit çeşit et yemeği mevcut. Bu yemeklerin bazılarında yumurta da kullanıyorlar. Eğer bu et-yumurta birlikteliğinden hoşlanmıyorsanız, ya da denemek gibi bir niyetiniz yoksa, aklınızda bulunmasında fayda var. İçecek olarak ise Sangria dışında, Zaragoza’nın başkenti olduğu Aaragon bölgesine özgü çok güzel şaraplar bulabilirsiniz.
Güzel yemek&Güzel şarap ikilisi için, Casa Yesca’ya gidebilirsiniz. Akşam 21:00’e doğru açılıyor, aklınızda bulunsun. Adresi için: https://plus.google.com/118184837479358490487/about?gl=tr&hl=tr

large (3)

tapas4

Nereler Gezilir&Neler Yapılır?

Yukarıda da söylediğim gibi, Zaragoza’yı her türlü detayıyla, çok bilinçli bir şekilde gezemediğime eminim. Çünkü İspanya’dayken şans eseri oraya geçmeye karar verdim. Bu ani verilmiş karar ve şehire ayrılan kısa süre sonucunda yeterince fazla yeri keşfedememiş olabilirim. Ancak Zaragoza, aslında tarih boyunca birçok farklı kültürün bulunduğu bir bölge olduğundan, 1-2 gününüzü ayırmaya değer bir şehir diye düşünüyorum.

Basilica del Pilar

Eğer sık yurtdışına çıkıyorsanız her gittiğiniz yerde kilise, şapel, katedral gezmekten bunalmış olmanız muhtemel. Fakat Zaragoza’daki en önemli turistik ve dini yapılardan biri bu görkemli ve devasa bazilika. İçerisi de dışı gibi etkileyici, Goya’nın ve Bayaeu’nun eserleriyle dolu.  Bu bazilikanın oradayken öğrendiğim enteresan bir özelliği de, bilmemkaçıncı yüzyılda, Meryem Ana’nın burada görüldüğü. Bu rivayetten dolayı burası, İspanya’daki hıristiyanlar için neredeyse bir hac noktasına dönüşmüş durumda. Gezmek ücretsiz, içeride fotoğraf çekmek cinnet geçirecekleri derecede yasak. 3 Euro’ya kulelerden birine çıkıp manzarayı izlemeniz ve instagram’a ekmek çıkarmanız mümkün.

Bazilika’nın önü kocaman bir meydan. Burada çeşitli sokak sanatlarına ve farklı aktivitelere denk gelmeniz de mümkün.

large (2)

Palacio de Aljaferia

Burası Zaragoza’nın Endülüs döneminden kalma bir saray. İçinde birçok islami motif görmeniz mümkün. Heybetli bir yapı, hatta tavanların bir kısmı altından yapılmış. Bana kalırsa, bir dönem o bölgede islamiyetin hakim olduğunu bilmek bile oldukça enteresan. Bu yüzden böyle bir yapıyı gezebilmek enteresan bir deneyim oluyor. Zaten saray Zaragoza’nın en turistik bölgelerinden biri. Buraya giden birçok otobüs bulmanız mümkün. Saray saat 7’de kapanıyor, bu yüzden çok geç gitmemenizde fayda var.

Museo de Zaragoza

Zaragoza Müzesi, arkeolojik eserler ve güzel sanatlar olarak ikiye ayrılıyor. İçeride bölgeye ait tarih eserlere, gotik ve barok dönem eserlerine, hatta ünlü İspanyol ressam Francisco Goya’ya ayrılmış bir odaya rastlamanız mümkün. Müze pazartesileri kapalı. Pazar günleri 2’ye, diğer günler 8’e kadar açık. Daha fazla bilgi için: www.museodezaragoza.es

torre-de-la-seo

La Seo Katedrali

Burası bir roma tapınağı, cami ve son olarak katedral olarak kullanılmış. Haliyle barok, gotik, neo-klasik artık ne ararsanız hepsi bir arada, aynı yapıda buluşmuşlar. En son ben de sinagog olarak kullanmayı denedim izin vermediler.

Pillar Festival

Bu festival, Zaragoza’nın en turistik ve eğlenceli dönemi. Otellerin dolu olduğu, yer bulmakta güçlük çekeceğiniz tek dönemi bu olsa gerek. 9 gün süren bu dönemde tiyatro gösterileri, konserler (hatta mini bir indie müzik festivali), sergiler, çeşitli performanslar, ne ararsanız oluyor. Bence Zaragoza’ya gitmek için en ideal dönem olabilir. Festivalin amacıyla bağlantılı olarak yukarıda bahsettiğim bazilikada da, özellikle festivalin en önemli günü olan 12 Ekim’de “çiçek bırakma” seremonisi de gerçekleşiyor.

Ebro Nehri

Bazilika’nın hemen yanında bulunduğu Ebro Nehri’nin şehre görsel anlamda çok katkı sağladığı kesin. Üzerinde güzel bir köprüyü de bulunduran nehir, gece de gündüz de ayrı bir güzel. Civarında dolaşabilir, bazilikayı ve şehri farklı açılardan fotoğraflayabilirsiniz.

Son olarak birkaç ipucu vermek gerekirse:

-Alışveriş anlamında özellikle yazabileceğim bir şey olduğunu düşünmüyorum. Ya da ben haberdar değilim.İspanya genelinde bulunan birkaç markayla ve özellikle bazilikanın meydan tarafından tam karşı sokağına girdiğinizde birçok hediyelikçiyle karşılaşmak mümkün. Ancak İspanya içinde daha büyük bir şehire geçiş yapacaksanız, buradan bir şey almanın bence hiçbir anlamı yok. Yine de illa ki istiyorsanız, alışveriş için gidebileceğiniz bölgeler: Francisco de Vitoria, San Ignacio de Loyola, Cadiz ve Isaac Peral.

-Bana kalırsa Zaragoza için en doğru  tercih,  Barcelona-Madrid arası geçiş yaparken 1 gününüzü geçirmek ya da bir gece konaklamak.

-Rehberlerde birkaç İspanyolca sözcük öğrenerek onları küçük sürprizlerle şaşırtın gibi şeyler söyleyip dururlar. Burada o gerçekten geçerli. İspanyolca konuşmaya çalıştığınız zaman size ekstra bir sevgi besleyebiliyorlar.

-Gitmeden önce Goya ve Endülüs Emeviler’ini araştırmakta fayda var. Araştırmayacaksanız da Goya’nın Hayaletleri’ni izleyebilirsiniz mesela.

-Ortalıkta çok fazla kilise var, ama bence hepsini görmeye vakit ayıracağınıza şehrin başka yönlerini keşfetmelisiniz.

Ö.

5 Comments

  • Madrid’den Andorra’ya gecerken 1 gun bu memlekette kalmayi planliyoruz, kismet bakalim.
    yazdiklariniz faydali oldu 🙂 tesekkurler

  • Zaragoza’ya sizden baska Turk gitmediyse ki gormuslugum vardir:)) Benden baska da bir Turk yasamamistir:)) 1 yilimi gecirdigim ve super bir ilkokulda calistigim bu minik ama ultra sirin yerde yasadiklarimi hic bir zaman unutmayacagim bu yuzden Zaragoza yazisi gormek heyecanlandirdi beni birden. Aslinda sikici gibi gorunse de lokasyon olarak cok iyi bir konumda oldugundan cevre sehirlere ulasim cok iyidir o yuzden yasanilasi bir yer diyebilirim ve en onemlisi ultra ucuz ve insanlarinin yahu cennetten mi inmis tum bu insanlar denecek kadar yardimsever ve kibar olmasidir. Ingilizce konusunda zayif olmalari malesef en buyuk sorunumdu ama dediginiz body language sayesinde her sekilde anlastik kendileriyle:) Neyse simdi butun anilarimi anlatmaya kalkmayayim bir gun bir yerde karsilasirsak askerlik anilari misali koyulastiririz muhabbeti:))

    Birde benim Zaragoza ve diger gezi postlarimi okumak isterseniz nacizane blogum sizleri bekler http://fifthfloorovergoldenhorn.com

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir